19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 OCAK 2012 PAZAR SAYFA 5 Soluk alıp veriyor kent... Dilsiz sağanaklarda olduğu gibi... Gözlerini yumuyor siyah bulutlar ve gök ağlıyor. Ellerinizden tutuyor tüm çocuklar. Yaşama, sevgiye, aşka, özgürlüğe dair ne varsa anlatıyor bir ihtiyar. Bir kördüğümü çözmek çin uğraşıyoruz tam günün orta yerinde. Sağanak zamanı... Hücrelerin soğuk kıskacında masallar anlatıyor birileri... Yığılmaz tınazlar, bir öfke ırmağı yarınların aydınlık sabahları. Yumruklarından taşlar fışkıran bir kalabalık, Attila Jozsef’in, yediğimiz darbelerin acısını çıkarıyor olmalı. Yürüyen bir orman gibi insanlar... Dağları kaplamış bir sis yavaş yavaş denize doğru iniyor. Ne pazarlık, ne sessizlik, ne sözler... Durmadan yürüyorlar işte. Açılmayı düşünen zalim berraklığın kanla lekelenmiş deniz kraterinde şişen ana hücre gibi yürüyor kalabalık. ??? Bir orman gibi kardeşçesine çoğalıyor insanlar... Şiirsel bir duyarlılık dokunuyor, yüreklere bir çığlık: cezası aldı, o kadar. Oysa ilişkiler zinciri Trabzon Emniyet Müdürlüğü’nden başlayıp İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne ve öteki istihbarat birimlerine değin uzanıyordu. Bunların tümünü yazdım önceleri. Tıpkı Uğur Mumcu cinayetinde, diğer faili meçhul katliamlarda olduğu gibi. ??? Dal olmuş bir yürek ve derin bir yara var içimizde kanayan. Tanıdık ruhları konuk eden bizler, bir acının ve hüznün patikasında yürürken, yitip gidiyor özgürlük tohumları kumların arasında. Uykunun o derin boşluğunda ve kelimelerin tam bittiği yerdeyim bir hafta önce olduğu gibi.... Bizi sallayan ahenkli sessizlik... Ölmek istememişti onlar, bu ükeye sevdalı insanlardı. Kimisi aydın, kimisi bilim insanı, gazeteci. Ne ırkçılık yaptılar ne de din ve mezhep ayrımcılığı... Ah yaşam, sen ne zalimsin! Ey insanlık, sen ne gaddarsın! Yıldızlar bile dün akşam düşünceye dalmıştı bir kıyı kasabasında... Yüreğimde acı, yüreğimde hüzün... Gözlerini yumuyor siyah bulutlar ve gök ağlıyor... Gök Ağlıyor... “Asla bitmesin öykümüz... Gözlerimiz hep buluşsun... Biz bugünlere kolay gelmedik... Sen yaşamın en büyük sevincisin.” Sonra Jozsef’in 32 yaşında intihar ettiği günü düşünüyor yürürken... Gözleri buğulanıyor... “Bir köye nasıl okul, elektrik Su, taştan evler gerekirse Çocuk nasıl gereksinirse oyuncaklara Isıtan bir sevgiye; İşçi için bilincin Ve gözüpekliğin anlamı neyse Yoksul için onurun; Ve bulanık çocuklarına bu toplumun Bir hayat çizgisi nasıl gerekliyse Ve nasıl gerekliyse hepimize Akıl, uyanıklık, yol gösteren bir ışık Flora! Yüreğimde yerin işte böyle.” ??? İnsanlar yürüyorlar... Ben de düşünüyorum şiir atlasının üzerinde dünyayı dolaşırken. Haber yapan, kitap yazan gazetecilerin, ders veren bilim insanlarının “örgütlü suçtan” zindanlara atılıp sürüm sürüm süründürüldüğü bir ülkede adaletten, eşitlikten, hukuk devletinden söz edilir mi? 40 yıl önce, 40 yıl sonra... Devletin taraf olduğu konulardaki yargı kararlarına bir bakın isterseniz. Bakın ve gerçekle yüzleşin! Yargının kararları hep siyasiydi, 40 yıl önce de 40 yıl sonra da... Bugün siyasal iktidartarikat kol kola... Hrant Dink cinayetine göz yumanlar, Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Musa Anter cinayetlerine göz yummadı mı? Dink cinayetinde, iki jandarma subayı görevi kötüye kullandıkları gerekçesiyle 6’şar ay hapis AB Uyum Komisyonu’nun CHP’li üyeleri tasarıya muhalefet şerhi koydu ‘Devlet sırrı’ tehlikesi AYŞE SAYIN ANKARA Devlete ait hemen her belge veya bilginin “keyfi” olarak “devlet sırrı” kapsamına sokulması ve “sonsuza kadar kadar sır” olarak kalmasının yolunu açan Devlet Sırrı Yasa Tasarısı’na TBMM AB Uyum Komisyonu’nda muhalefet şerhi koyan CHP, “Süper Başbakanlık inşa ediliyor” uyarısında bulundu. AKP hükümetinin geçen dönem Meclis’e sevk ettiği ve kadük olması üzerine “yenileyerek” yeniden Meclis’e gönderdiği “Devlet Sırrı Yasa Tasarısı” geçen günlerde “tali komisyon” olan AB Uyum Komisyonu’nda görüşülerek AKP oylarıyla kabul edildi. “Devlet sırrı” ? Tasarı, hangi bilgi ve belgelerin “devlet sırrı” kapsamına gireceğine Başbakan’ın başkanlığında, Adalet, Milli Savunma, İçişleri ve Dışişleri bakanlarından oluşan kurulun karar vermesini öngörüyor. kapsamının son derece geniş tutulduğu ve sır süresinin “sınırsız” tutulduğu tasarı, geçtiğimiz günlerde de Adalet Komisyonu’nda görüşülmeye başlandı. Halen alt komisyonda görüşülen tasarı, hangi bilgi ve belgelerin “devlet sırrı” kapsamına gireceğine Başbakan’ın başkanlığında, Adalet, Milli Savunma, İçişleri ve Dışişleri bakanlarından oluşan “Devlet Sırrı Kurulu”nun karar vermesini öngören tasarı ile siyasi iktidara geniş yetki veriyor. Tasarıya muhalefet şerhi koyan AB Uyum Komisyonu’nun CHP’li üyeleri Umut Oran, Oğuz Oyan ve Aykan Erdemir, düzenlemeyi “tek parti devletinin inşası” olarak nitelendirdi. Muhalefet şerhinde özetle şu eleştiri ve uyarılara yer verildi: Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a “suikast iddialarıyla” ilgili olarak Genelkurmay’ın “Kozmik Odası”na dahi girilebilmiş, mahkeme burada gereken araştırmayı günlerce yaparak bilgi ve belgeleri inceleyebilmiştir. Aradan geçen bunca yıla rağmen soruşturmanın akıbeti öğrenilemese de, bu tasarı yasalaştığında bu belirsizliğin üzerine 100 yıllık bir sünger çekilebilecektir. Bu düzenlemeyle, süper bir başbakanlık, süper bir yürütme oluşturulmasının, bir tek parti devletinin inşa edilmesi süreci hızlanacaktır. Eğer ileride AB üzerinden buna bir eleştiri gelmezse, biliniz ki bu AB’nin çifte standartlı bir “Bon pour l’Orient” (Şark için yeter de artar bile) anlayışından kaynaklanacaktır. Devlet sırrı tabiri o kadar muğlak tanımlanmış ki her faaliyetin devlet sırrı niteliğine sahip olmasının yolu açılmıştır. Devlet sırrını belirleme yetkisi tek başına siyasi iktidara verilmiş, kurul kararlarına karşı bağımsız yargıya itiraz mekanizması kurulmadığı için bu haliyle kurul antidemokratiktir. AZİZ KOCAOĞLU ‘İddianame örnek olacak’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Hazırlanan iddianamede, “örgüt lideri” olduğu gerekçesiyle hakkında 397 yıl hapis cezası istenen İzmir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “İddianame, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Türkiye’ye örnek, sadece yasalara değil aynı zamanda da evrensel ahlak kurallarına da uygun çalıştığının göstergesi olacaktır” dedi. İzmir’e bir Basın Müzesi kazandırmak için hazırlanan protokol, dün Kocaoğlu, İzmir Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Atilla Sertel’le Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz arasında, törenle imzalandı. Törende konuşan Kocaoğlu, “Şu anda karşınızda çete reisi olarak bulunuyorum” dedi Soruşturma sürecinde kimsenin kaçmadığını vurgulayan Kocaoğlu, “İddianamede rüşvet yok, zimmet yok, zenginleştirme yok; herkesin servet beyanı ortada, herkesin durumu hali ortada. İddianame, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Türkiye’ye örnek, sadece yasalara değil aynı zamanda da evrensel ahlak kurallarına da uygun çalıştığının göstergesi olacaktır. Bizim inancımız, hukukçularımızın inancı budur” dedi. 19 Mayıs’ın iptal edileceğini belirten gençler protesto eylemi yaptı. Polis yürüyüşe katılan öğrencilerin ailelerini telefonla aradı Samsun’da ‘19 Mayıs’ tacizi CEMİL CİĞERİM/ COŞKUN YAMAN SAMSUN/BALIKESİR TGB Samsun İl Başkanı Süleyman Beyaz güvenlik güçlerinin “19 Mayıs’ıma Dokunma” yürüyüşüne katılan öğrencilerin ailelerini telefonla aradığını söyledi. Beyaz, Samsun’da Adliye Sarayı önünde bir basın açıklaması yaptı. Beyaz, İl Sekreteri Nazlı Çetin ile birlikte bir kafede yemek yerken, iki polis memurunun içeri girdiğini ve çıkarken hiç tanımadığı bu polislerin kendisine ismiyle hitap ederek “görüşürüz” diyerek gittiğini, aynı gün saat 21.00 sularında da TGB yöneticisi 4 kişinin ailelerinin telefonla aranarak taciz edildiğini söyledi. Beyaz “Kimliğini söylemeyen şahıslar ailelere; çocuklarının siyasi ideolojik bir örgüte üye olduğunu, hatta en son 19 Mayıs kutlamalarının iptali ile ilgili bir yürüyüşe katıldıklarını ve ailelerin dikkatli olmaları gerektiğini yoksa çocuklarının okuldan atılma ihtimallerinin olduğunu söylemişler. Aileler ‘kimsiniz’ diye sorunca da ‘üniversiteden arıyoruz, hocasıyız’ diye yalanlar uydurmuşlar” dedi. 19 Mayıs törenlerinin iptal edilmek istenmesi Balıkesir’de de öğrenci ve gençler tarafından protesto edildi. MHP’Lİ BAŞKANA 172 YIL HAPİS İSTEMİ ISPARTA (AA) MHP’li Isparta Belediye Başkanı Yusuf Ziya Günaydın’ın hakkında hazırlanan iddianamede “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, ihaleye fesat karıştırma, icbar suretiyle irtikap, zimmet, resmi belgede sahtecilik” suçlamasıyla 172 yıl hapis istendi. İzmir Cumhuriyet Savcılığı’nın talimatıyla geçen yıl eylül ayında başlayan Isparta Belediyesi’ne yönelik operasyonların ar dından hazırlanan iddianame, Isparta Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede Günaydın için 5 ayrı suçtan 75 yıldan 172 yıla kadar hapis cezası isteniyor. İddianamede Belediye Başkanı Günaydın’ın kayınbiraderi Mehmet Ateşgül, Belediye Başkan Yardımcısı Resul Göçer, MHP İl Başkanı İsa Yalçın, belediye başkanının eşi Dilek Günaydın hakkında da suçlamalar yöneltiliyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle