19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 OCAK 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 Genel Sağlık Sigortası’yla yeni bir döneme girildi. 2008’den sonra işe giren memurlarda kesinti başladı Memur da GSS mağduru OLCAY BÜYÜKTAŞ AKÇA Yeni yılla birlikte zorunlu hale gelen Genel Sağlık Sigortası (GSS) kapsamındaki uygulamaların her gün yeni bir mağduru ortaya çıkıyor. Sisteme eleştiriler artıyor. Ay sonuna kadar yapılması zorunlu gelir testinin içerdiği sorular kadar, yanıtlarının kontrol biçimi ve onun getireceği aksaklıklara dikkat çekilirken, yalnız sosyal güvenliği olmayanların değil, 2008’den sonra işe giren devlet memurlarının da GSS primi ödeyeceği hatta kesintilerin bu ay yapıldığı ortaya çıktı. Konuya ilişkin sorularımızı yanıtlayan DİSK’e bağlı Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası Başkanı Arzu Çerkezoğlu, GSS ile olayın yalnız finansal yanının konuşulduğunu, oysa uygulamayla yeni bir döneme başlandığına dikkat çekti. 2008’den sonra işe giren devlet memurlarının GSS prim kesintilerinin bu ay başladığı bilgisini veren Çerkezoğlu, ücretli öğretmenlerin de GSS ödeyeceğini belirterek, “Üstelik yasa, istendiği takdirde eski memurların da prim ödemesini zorunlu kılacak şekilde düzenlenmiş” dedi. Memurların sınırlı bir sağ Uygulama, yurtdışında yaşayan Türk yurttaşlarını lık hizmeti almak di. “Yeni sistemle gelirim yok demek de Çerkezoğlu’nun verdiği bilgiye gökapsamıyor. İkamet adiçin ödediği prim 90 yeterli değil. Zira, gelir testi için sosyal re, tüm bu testleri geçip de hizmet alresi Türkiye’de olan ancak liradan başlıyor. Yasaya göre yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının maya başlayan yurttaşı kısa bir süyurtdışında sigortasız olarak yeni memur yüzde 12’lik ke sorularını yanıtladıktan sonra ki bun re sonra da destekleyici sigorta çalışan Türklerin Türkiye’deki sintinin yüzde 5’ini ödemek lar 70 civarı. Yanıtların doğruluğunun ödentileri bekleyecek. Zira veriyakınları, hatta kendilerinin durumunda. tespiti için eve gelecekler. Eşyaların ye len sağlık hizmeti sınırlı bir Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sisni olup olmadığından buzdolabındaki hizmet olacak. İstenecek tettemi’nden Türkiye’deki adresini, lçü, insaf olacak erzaka, mutfaktaki yemeğe kadar kont kikler ve çekilecek ultrason, yurtdışındaki adresi olarak günSistemin yurttaşı yeni sıkıntılarla karşı rol edecekler. Ona göre beyanın doğru MR ve benzeri işlemler için cellemeleri gerekiyor. Bu kişilerin Türkiye’de yaşayan eş ve çocukkarşıya bıraktığının altını çizen Çerke olup olmadığına karar verecekler. Ya ekstra ücret istenecek. Ek üczoğlu, 22 yaşında bekâr ve öğrenci ol ni gelenlerin insafına bırakılmış bir rette zorlanan yurttaşlar için ları nın gelir testi yaptırması gerekiyor. Çifte vatandaş olup, Türkimayan çocukların özellikle az gelirli aileler test. Bu da suiistimale, sadaka ekono özel tamamlayıcı sigorta şirye’de sigortası bulunmayan aniçin yüke dönüştürüldüğünün de altını çiz misine, cemaatçiliğe, yandaşlığa ya da ketleri devreye girecek. cak yurttaşı olduğu yabancı ülkede çalışan Türkler, sözleşYALNIZ PRİM PEŞİNDELER evin baraka olması, yemeklerinizi tezekle pimeli ülkede çalışıyorsa Türkişirmeniz, eşyalarının bağış olması, mutfağıye’ye gelirken sözleşmeye Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) nıza et, süt, meyve ve sebzenin ayda bir girmesi, fagöre sağlık yardımlarından İzmir Şube Başkanı Dr. Veli Atanur’la birlikte bir faydalandığına ait “foraraştırma yapan SES İzmir Şube Denetim Kurulu turalarınızı ödeyememeniz gerekiyor” dedi. Milyonlarca kişinin bu sorularla muhatap olduğunu söymüler” denilen belgeyi Üyesi Dr. Ergün Demir yurttaşları süre konusunda getirecek. Yakınları uyarırken, testteki bazı soruları da eleştirdi. Va leyen Dr. Ergün Demir’e göre, test, vergilendirilen gelir yeadına da yine bu rine hayatta kalmanın asgari gerekliliklerine yoğunlaşmış. Bu kıfların 11 ayrı kurum ve 25 farklı sorgulamayı bilbelgeyi göngi sistemi üzerinden yaparak geliştirilen gelirhar da tahsildar devletin sadece GSS primi peşinde olduğunu göstederecek. cama tespit ölçüleri için 70 sorunun yanıtını iste riyor. Hükümet, eğer vatandaşın gelirini baz alırsa, yoksullukla yüz ? GSS’de, 2008’den sonra işe başlayan devlet memurları da primin yüzde 5’ini kendileri ödüyor. Alt sınırı 90 lira olan kesintiler başladı bile. Yasa, kapsamın genişletilmesini olanaklı kıldığı gibi ücretli öğretmenleri de bu alanda değerlendiriyor. zorbalığa zemin hazırlayacak bir durum” diyen Çerkezoğlu, kimsenin “ben ödemiyorum” demeye hakkının olmadığını da hatırlattı. Yurtışında yaşayan muaf Düşünceyi Açıklama Hürriyeti Türkiye’de henüz düşünme hürriyeti ya da hakkı kısıtlanamadı. Kimse iyi şeyler düşünmüyorsun, kafanın içini, düşünceni okuyorum, teknik takibe aldım gerekçesiyle tutuklanmıyor. Ama düşünceyi açıklama hakkı veya hürriyeti tek yönlü olarak kısıtlı. Yergi yönü sınırlı, adeta yasak. Övme, övgü düzmek yönü ise sınırsız ve ödüllü. Kimse sen iktidara, AKP’ye, Sayın Gül’e, Sayın RTE’ye övgü düzdün, övgüde, yağdanlıkta ileri gittin diye sorgulanmıyor. Ama yergi, eleştiri yönü ise kapalı. Konu yargıya intikal ettiği için görüş bildiremiyor, düşünce açıklayamıyorsunuz. Açıklamaya kalkışsanız adil yargıyı etkileme suçu ile suçlanıyorsunuz. İktidarı eleştirmeye yeltenseniz, halkı kıyama teşvik, kurulu düzeni yıkma suçu işliyorsunuz. Ekonomik açıdan eleştiriler, Türkiye’nin itibarını kırma, bozgunculuk olarak nitelendiriliyor. Dış politikaya ilişkin görüş açıklasanız, Türkiye’nin dostları ile arasına nifak sokma, Türkiye’yi küçük düşürme suçlamasıyla karşılaşıyorsunuz. Yakında resmi istatistik verileri, bilgilerini kullanarak yorum yapmaya çalışmak bile, devlet sırlarını açıklama kapsamında takibata, soruşturmaya uğrayabileceği kaygısını doğuruyor. ??? Türkiye’de düşünce açıklama hakkını, demokrasi kalıntısını, hukuk devletini, belki de ülke bütünlüğünü tehlikeye düşürecek bir girişim de yeni anayasa hazırlığı... AKP’nin hangi amaçlarla anayasa değişikliğine gittiğine 12 Eylül anayasa değişikliği en iyi kanıt. Yeni anayasanın yakın “dostumuz, müttefikimiz” ABD’nin uyarıları doğrultusunda, Sayın RTE’nin çizdiği yol haritasına uygun olarak, cumhuriyetten kalan son kalıntıları da silecek şekilde hazırlanacağına kuşku yok. Bunun bazı işaretleri de gözleniyor. Öyle kişiler, halk istiyor gerekçesiyle yeni anayasayı savunuyorlar ki, kuşku duymamak elde değil. Şişirilmiş, yanıltıcı etiketler iliştirilmiş bazı kişiler, “Halk, bireye öncelik verecek anayasa istiyor” sloganı ile ortadalar. Keşke halkımız anayasayı okusa, tepki verse, öneri getirse; Türkiye’yi her açıdan düzlüğe çıkaracak yola girilmiş olur. AKP’lilerin çoğunun, hele hele AKP önde gelenlerinin yaşları, 1982 halkoylamasında oy kullanmaları için yeterli. 1982 Anayasası yüzde 92.0 dolayında oy aldığına göre, herhalde AKP’lilerin tümü ya da çok büyük bölümü evet oyu kullandı. Belleğim yanıltmıyorsa, günümüzde anayasa değişikliği konusunda misyon yüklenmiş gibi görünen Sayın Cemil Çiçek, 1982 Anayasası’na göre kurulan ilk hükümetlerde görev almış, bir tepkisi olmamıştır. ??? Yeni anayasa taslağı açıklandığında da, tıpkı 12 Eylül halkoylamasında olduğu gibi, “yetmez ama evet”çiler ortaya çıkacaktır. Uygulamaya bakılarak, “yetmez ama evet”çilerin yanılgıya düştükleri yönünde yorumlar yapılmaktadır. Ben yanılgıya düştüklerini sanmıyorum. Yanılgıya düşecek tipler gibi gözükmüyorlar. Belli beklentiler doğrultusunda, en azından mevcut statülerini koruma açısından böyle hareket ettiklerini düşünmek daha gerçekçi olur. Gözlendiği gibi AKP iktidarı eleştirilere, karşıt görüşlere pek tahammülü olmadığı halde övgülere, kendi dümen suyunda gidenlere karşı da kamu kesesinden son derece cömerttir. TV ekranlarında bile çok somut biçimde bu yaklaşımı, bu cömertliği, ayrımcılığı gözlemek mümkündür. 1982 Anayasası’na “hayır” oyu vermiş birinin, yeni anayasa önerisine karşı çıkması yadırganabilir. Ancak hazırlanma amacına, destekçilerine, geçmiş uygulamalara bakıldığında, kaygı duymamak olanaksız. Dilimizde “perşembenin gelişi çarşambadan bellidir” deyişi vardır. Ülkenin başına yeni gaileler açabilecek bir anayasa önerisine, hazırlık aşamasında da olsa karşı çıkmak, olabildiğince halkımızı uyarmak gerekir. Yarın, haklar, özgürlükler açısından bugünü bile arayabiliriz. Yavaş yavaş, bırakın eylemi, düşünce açıklamayı düşünmek bile suç haline gelebilir. Teknik takipte ileri aşamaya geçilip, “kötü şeyler düşünme suçu” bile ülkemizde gündeme gelebilir. Bir reklam sloganından yararlanarak yazıyı sonlandıralım: İleri demokraside her şey mümkündür. Tamamlayıcı sigorta Ö diklerini belirten Dr. Demir , “Testi geçebilmeniz için leşeceğini ve prim tahsil edemeyeceğini biliyor. İnatçı bir biçimde yüzde 15’in üzerinde seyreden genç işsizlik yüzde 20’ye dayandı Yüz yıllık Kodak iflasın eşiğinde Ekonomi Servisi Fotoğraf dünyasının simge isimlerinden ABD’li Kodak, iflas koruma başvurusunda bulundu. 132 yıllık şirket, dijital dünyaya ayak uydurmakta hızlı davranan rakipleri karşısında bocalıyordu. Başvuru Kodak’a alacaklılarıyla karşı karşıya gelmeden yeni düzenlemelere gitme fırsatı veriyor. Satışları düşen şirket, geçen yıl patent satmaya başlamıştı ancak bu girişimin de başarısızlığa uğradığı belirtiliyor. Kodak’ın iflas koruma sürecinden etkilenebilecek 19 bin çalışan var. Şirket, zirvede olduğu 1980’li yıllarda dünya genelinde 145 bin kişiyi istihdam ediyordu. Kodak, 2003’ten bu yana 12 üretim tesisini kapatmak zorunda kaldı. OECD: Kayıp kuşak riski var Ekonomi Servisi Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Genel Sekreteri Angel Gurria, işsizliğin krizin insan yüzü olduğunu belirterek OECD ülkelerinde 45 milyon işsiz bulunduğunu açıkladı. Genç işsizlikte durumun daha dramatik olduğunu kaydeden Gurria, “Bugün yüzde 20’ye dayanmış durumda. Durum hâlâ bazı ülkelerde kötü, Fransa ya da İtalya’da emek piyasasındaki dört gençten biri işsiz. İspanya’da genç işsizliği yüzde 49’a yükseldi. Bir ‘kayıp kuşak’ riskinden korunmak için mümkün olan her şeyden yararlanmalıyız” dedi. Birçok ülkede kadınların istihdam oranlarının erkeklerin gerisinde kaldığına da dikkat çeken Gurria, işsizlikle ilk karşılaşan erkeklerden sonra hane halklarında yükün kadınların üzerine düştüğünü vurguladı. Gurria, 2008’den bu yana gelişmiş ekonomileri kuşatan zayıf büyüme ve inatçı işsizlikten mucize bir kurtuluş beklenmese de kırılgan bir toparlanma işareti bulunduğunu da söyledi. IMF’den ek kaynak Uluslararası Para Fonu (IMF), küresel ekonominin istikrara kavuşmasına yardımcı olmak için kaynaklarını 500 milyar dolar daha arttırmaya çalışacağını açıkladı. Kuruluştan yapılan açıklamada, “Tahminlerimize göre, gelecek yıllarda küresel ekonomi için 1 trilyon dolara ihtiyaç olacak. IMF şu an 500 milyar dolara kadar ek kaynak bulmayı amaçlıyor” denildi. KOMŞU GÖRÜŞMELERİN SONUCUNU BEKLİYOR Avrupa Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası ve IMF yetkililerinden oluşan troyka heyeti, Yunanistan Başbakanı Lukas Papadimos ile başbakanlıkta bir araya geldi. Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Evangelos Venizelos’un da katıldığı görüşmelerde Yunanistan’a tahsis edilecek 130 milyar Avro’luk ikinci kurtarma paketi için ek şartlar ve tasarruf önlemlerinin uygulaması konuları görüşülüyor. Troykanın gündeminde 13. ve 14. maaşların kaldırılması, asgari ücretin aşağı çekilmesi ve özelleştirmeler gibi konular bulunuyor. Ocak sonuna kadar anlaşmaya varılması ve 89 milyar Avronun Yunanistan’a gelmesi hedefleniyor. Alkollü içkilere cam zorunluluğu Ekonomi Servisi Bira hariç tüm alkollü içkiler, 1 Temmuz 2012’den itibaren tıbbi nitelikteki her türlü zararı önlemeye yönelik olarak cam malzemeden yapılmış ambalaj ile iç piyasaya arz edilecek. Karar Resmi Gazete’de yayımlandı. Kararda ayrıca yine bira hariç olmak üzere 1 Temmuz 2012’den önce cam haricinde ambalaj ile ambalajlanarak üretilmiş alkollü içkilerin toptan satıcılar tarafından teslimi 1 Ekim 2012’den itibaren yapılamayacak. ‘AB, borca ortak ol şartı koşamaz’ Egemen Bağış ? AB Bakanı Egemen Bağış, Türkiye’nin Maastricht Kriterleri’ne uyan birkaç Avrupa ülkesinden biri olduğunu belirterek “Artık kendi ekonomik modelimizi dünyaya tanıtacak konuma geldik. Şu an AB ‘Sizi içimize alıyoruz ancak borçlarımıza ortak olacaksınız’ derse işler değişir” dedi. Ekonomi Servisi Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış Türkiye ekonomisinin her anlamda AB’nin neredeyse tüm ülkelerinden daha iyi konumda olduğunu belirterek “Kamu borç stoku, kişi başına düşen gelir anlamında Maastricht Kriterleri’nden şaşmayan 6 Avrupa ülkesi arasındayız. AB’ye girmemiz her anlamda onların işine gelecektir. Ama ‘Sizi şimdi AB’ye alıyoruz, gelin bu borçlarımıza ortak olun’ derlerse işler değişir” dedi. Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin düzenlediği toplantıda konuşan Bağış, Türkiye’nin kendi ekonomik modelini artık dünyaya tanıtacak konuma geldiğini belirterek şunları söyledi: “Artık Davos zirvesinde özellikle Türkiye’yi dinlemek istiyorlar. Başbakan’ın ‘one minute’ çıkışıyla birlikte ‘Daha da Davos’a gelmem’ sözleri sonrası Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu toplantılarını İstanbul’da da yapma kararı aldılar. Türkiye’nin elinde şu an limitsiz bir kredi kartı var. Tabii bu krediyi çok dengeli kullanmak gerek. Aksi halde ekonomideki açık büyük sıkıntı yaratır.” ‘AB bizden korkuyor’ Bağış, “Bir dönem Fransa’nın AB’den sorumlu bakanı bana ‘AB bizim bebeğimiz. Onu biz kurduk. Eğer sizi AB’ye alırsak siz bizden daha sağlam bir konuma oturursunuz. Bölgenin en güçlü ikinci ülkesi olursunuz. O yüzden sizin AB’ye girmeniz zor’ demişti. Ama biz hiçbir zaman havlu atmadık ve kriterleri AB için değil halkımız için uyguladık. Şimdi dünya bizi örnek almaya başladı. Ayrıca AB’nin içinden geçtiği ekonomik buhran Türkiye için bir fırsat olabilir. Çünkü orada oturmuş, kalıplaşmış markalar var. Oralarda özelleştirme kapsamında projeler var. Türk yatırımcısının, Türk girişimcisinin değerlendirebileceği muazzam fırsatlar var” diye konuştu. Anadolu KOBİ’sine 30 milyon Avro destek Ekonomi Servisi KOSGEB Başkanı Mustafa Kaplan, G43 Anadolu Girişim Sermayesi Fonu kapsamında “Risk sermayesi” kavramının Anadolu’ya taşınacağını ve hedef büyüklüğü 30 milyon Avro olan bir kaynağın 43 ile aktarılacağını açıkladı. Desteğin, 43 ilde üretime, istihdama katkı sağlayacağını belirten Kaplan, bu projeden, 2001 istatistiklerine göre, kişi başına düşen gelirin Türkiye ulusal ortalamasının yüzde 75’inden daha düşük olduğu illerin yararlanacağını söyledi. Destekten, söz konusu illerde büyüme potansiyeli gösteren KOBİ’ler ile belirli alanlarda rekabet avantajı sergileyebilen girişimcilerin yararlanabileceklerini açıkladı. İzmirli madenciler dernekleşiyor Ekonomi Servisi Türkiye’nin yeraltı zenginliklerini ekonomiye kazandıran madencilik sektörü, İzmir’de İzmir Madenciler Derneği çatısı altında örgütlenme çalışması başlattı. Ege İhracatçı Birlikleri’nde bir araya gelen madencilik sektörü temsilcileri, İzmir Madenciler Derneği’ni kurma çalışmalarını yürütmek üzere 4 kişilik bir komite oluşturdu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle