23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 OCAK 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA dishab@cumhuriyet.com.tr DIŞ HABERLER 9 ‘Birlik yollayalım’ diyen Emir el Tani, dış müdahaleyi savunan ilk Arap lider oldu Katar: Suriye’ye asker gitsin Dış Haberler Servisi Katar’dan, Arap güçlerinin Suriye’ye gönderilmesi gerektiği çıkışı geldi. Katar Emiri Şeyh Hamad bin Halife el Tani, Amerikan CBS televizyonuna önceki gün yaptığı açıklamada Suriye’deki ölümleri durdurmak amacıyla bu ülkeye askeri birliklerin gönderilmesi önerisinde bulundu. Suriye’ye yönelik Arap ülkelerinin müdahalesinden yana olup olmadığı sorusuna ise “Bazı askerler gidip ölümleri durdurmalı” yanıtını verdi. Katar merkezli El Cezire’nin haberinde El Tani’nin BM verilerine göre olayların patlak vermesinden bu yana, 10 ayda 5 bin kişinin yaşamını yitirdiği Suriye’ye yönelik dış müdahaleyi savunan ilk Arap lider olduğuna dikkat çekildi. Arap dünyasındaki ayaklanmalar üzerinde kendisinin nasıl bir etkisi olduğu sorusuna El Tani’nin yanıtının şu olduğu ifade edildi: “Bizler bu ülkelerin halklarını destekliyoruz. Bu insanların tek istediği adalet ve saygınlık. Eğer etkiden kastınız buysa ben bunun sağlıklı bir etki olduğunu düşünüyorum. Bence bütün dünya bunu desteklemeli.” Öte yandan Suriye muhalif kaynakları dün birçok kentte güvenlik güçlerinin ateşi sonucu 9 kişinin öldüğünü duyurdu. Suriye Genel Devrim Konseyi önceki günkü operasyonlarda 17 kişinin öldüğünü, çok sayıda kişinin tutuklandığını kaydetti. Tahran: Elimizde kanıt var Çaptan Düşen Avrupa “Economist Intelligence Unit”in (EIU) meşhur “Demokrasi Endeksi” araştırması var ya… Hani bizi her yıl Tanzanya, Malawi gibi ülkelerle, “demokrasi endeksi” sıralamasının en gariban ve ümitsiz (hibrit) rejimleri arasına yerleştiren araştırma… Biz tabii kanıksadık… “Bu yıl da hibrit çıktık!” deyip geçiyoruz öte yana. Ancak “Economist”in yan kuruluşu olan EIU notlandırmasının son iki yıldır gerçek büyük haberi; koca iki Avrupa ülkesi Fransa ile İtalya’nın “tam demokrasiler” kategorisinden çıkıp “kusurlu demokrasiler” kümesine indirgenmesiydi… Avrupa’nın “insan hakları” ve köklü demokrasi ülkesi Fransa; Sarkozy liderliği altında, Berlusconi İtalyası ile birlikte “siyasi rejimi” itibarıyla basbayağı ikinci kümeye düşüyordu. Piyasaları şimdi kasıp kavuran “Standard&Poor’s” (S&P) notlamasıyla ifade etmek gerekirse, demokrasileri “AAA” kategorilerinde olan bu ülkeler, siyasi rejimleri açısından tepetaklak “BBB” sınıfına geriliyordu. “Avrupa demokrasilerinin korunmasını” temel hedef edinen AB başta olmak üzere; ne Paris ne Roma bu dikkat çekici haberi hiç dert edinmediler. Avrupa basını, Avrupalı siyasetçiler, Avrupa kamuoyu; Avrupa’nın aksını oluşturan bu büyük ülkelerin girdikleri “demokratik gerileme sürecini” tümüyle savsakladılar ve “demokrasi derecelendirmesindeki” kritik oynamayı kale almadılar. “Kredi derecelendirmesindeki” en küçük oynamalar buna mukabil, Avrupa’da şimdi kıyametler koparıyor… Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu “S&P”; Fransa’nın “AAA” “kredi notundan” bir “A” eksiltti. Çizme’nin durumu gerçi biraz daha dramatik. İtalya’nın “AA” reytingi, tarihinde ilk defa “BBB+”ya düştü ve birdenbire ülkede başka hiçbir şey konuşulmaz oldu. Kahvelerde, toplu taşıma araçlarında günün konusu buydu. Örneğin, radyoda sürekli olarak izlediğim sabah programındaki haberci bile “Günaydın diyeceğim ama... aydınlık bir gün değil bugün” diye haberlere girdi. Çizme’yi saran genel hava tam bir “moralsizlik”: “Bu kredi notlaması ajansları artık gına getirdi!”, “S&P ne de olsa Amerikan ajansı. Bu, doların Avro’ya kurduğu bir komplo!”, “Berlusconi gitti. Kemer sıkma tedbirleri alan Monti geldi. Monti de ekonomiye güven veremedi!” türü yakınmalar, sık dile getirilen yorumlar arasında. Tabii “demokrasi” karın doyurmuyor… İnsanları “cepleri” çok daha yakından ilgilendiriyor… “Demokrasi gerilemelerine” bigane kalıp, “kredi notlandırmalarına” hassasiyet göstermek normaldir… diyeceksiniz. Ama iki gelişme gerçekte birbiriyle yakından bağlantılı. Uzun yıllar Berlusconi enkazı altında kalan İtalya ile vaatlerini ıskalayan ve son kertede Fransızlar için de! bir düş kırıklığı olan popülist Sarkozy’nin kötü yönetimleri sonucunda, iki büyük Avrupa ülkesinde şimdi böyle “deprem” gibi algılanan bu kredi notlandırması düşüşü yaşanıyor. “S&P” darbesi gerçi yalnız Fransa ve İtalya ile sınırlı değil. İspanya, Portekiz, Avusturya gibi “Avro alanında” yer alan diğer Avrupa ülkelerinin de notları düşürülmüş durumda. Ama “AAA şeref listesindeki” yerini koruyan Almanya ile birlikte Avrupa’nın en önemli “lokomotif iki ekonomisinden biri” sayılan Fransa ve de “Avro alanının” gene üçüncü ekonomisi olan İtalya’nın “çap kaybı”, özellikle önemseniyor. En büyük şok Fransa’da… Yakın siyaset ekibine kapalı kapılar ardında “Üç A’yı kaybetmek, ölümüm demektir!” itirafında bulunan Fransa Devlet Başkanı, cumhurbaşkanlığı seçimlerine 100 gün kala bir kâbus yaşıyor. Güz başında daha “Üç A bizim ulusal hazinemizdir!” diye konuşan Başbakan Fillon keza, bir an önce tansiyonu düşürmeye bakıp olayı önemsiz göstermeye gayret ediyor. Ekonomi Bakanı François Baroin ilk saatlerden itibaren “Fransa’ya reyting ajansları politika dikte ettiremez!” diyerek ön almaya girişiyor. Ancak muhalefet, bu taktiğe pek kolay geçit vereceğe benzemiyor. Sosyalistler “S&P” notunu şimdiden “Sarkozy’nin kişisel hezimeti” olarak takdim ediyorlar. Sakozy’nin karşısına cumhurbaşkanı adayı olarak çıkacak olan Marine Le Pen de; “Fransa’nın kredi notundaki düşüş, ‘koruyucu hami cumhurbaşkanı’ mitosunun sonudur” diyor. “AAA listesindeki” yerini koruyan Almanya’nın gerisine düşmeyi hazmetmekte çok büyük zorluk çeken Fransa’da konunun birkaç günde unutulması hayal... Uluslararası reyting ajansı, bu defa Avrupa’nın kalbine vurmuş durumda. Bu nedenle Brüksel’de de yoğun panik var. Fransa’nın iktidar politikacıları gibi, Brüksel’den yükselen demeçler de konunun hararetini almaya çalışıyor. ParisBerlin ekseninin Berlin yakasında bile; bir “Eyvah ne yapacağız?” havası hâkim ve Alman hükümetinden de, Brüksel’den olduğu gibi, “Bu meseleyi büyütmeyelim!” telkinleri geliyor. Ama telkinler inandırıcı olmaktan uzak. Ortadaki panik ve telaşa bakılacak olursa, “S&P” notunun sembolik değeri büyük. ‘Özgürlük Kafilesi’ yeniden deneyecek BEKİR ŞAHİN GAZİANTEP Yurtdışında yaşayan Suriyeli muhaliflerin oluşturduğu “Özgürlük Kafilesi” Kilis’in Öncüpınar sınır kapısının 10 kilometre ilerisinde 2 gündür sürdürdüğü açlık grevine son verdi. Getirdikleri insani yardım ve yiyecekleri Hatay’daki mülteci kampına götüren muhalifler, 15 Mart’ta yeniden Suriye’ye geçmeyi deneyeceklerini açıkladılar. “Özgürlük Kafilesi” Ürdün’ün izin vermemesi üzerine Türkiye’ye gelmiş, 3 gün önce Kilis’in Öncüpınar Sınır Kapısı’ndan Suriye’ye geçmek istemişti. İlaç ve insani yardım taşıdıklarını belirten muhalifler, Suriye yönetimi izin vermeyince aynı gün Türkiye’ye dönerek Kilis’te kamp kurmuştu. “Özgürlük Kafilesi” nin organizatörlerinden Muhammed Elmahmut, geceyi KilisGaziantep karayolu üzerinde bulunan Seve Barajı’nın bulunduğu alanda çadır kurarak geçirdiklerini belirterek “Her ne kadar valilik güvenlik tedbirini alsa da hava soğuktu. Bu yüzden kafiledekilerin birçoğu ayrıldı. Kalanlardan yaklaşık 30’u Hatay Yayladağ’da bulunan mülteci kampına gitti. 10 kişilik grupla Gaziantep’e geldik” dedi. Elmahmut, 15 Mart’ta yeniden Kilis Öncüpınar kapısında Suriye’ye geçmek için toplanacaklarını belirtti. Dış Haberler Servisi İran devlet televizyonu, Tahran’ın elinde, nükleer bilimci Mustafa Ahmedi Ruşen’in Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA) tarafından öldürüldüğüne dair kanıt olduğunu bildirdi. İran televizyonuna göre İran Dışişleri Bakanlığı, Tahran’daki İsviçre Büyükelçiliği’ne iletilen mektupta, “Bu terörist saldırının CIA tarafından planlandığı, yürütüldüğü ve desteklendiğine dair güvenilir belgeler ve kanıtlar var” ifadesini kullandı. Devlet televizyonunda bir “kınama mektubunun” da İngiltere hükümetine yollandığı, çünkü nükleer bilimcilere yönelik suikastların, İngiliz istihbarat yetkilisi John Sawers’ın İran’da istihbarat operasyonlarının başladığını duyurmasının ardından geldiğini öne sürdü. Ruşen’in öldürülmesinden CIA, İsrail ve şimdi de MI6’yı sorumlu tutan İran, iki hükümetten de yanıt bekliyor. Ruşen, 3 yıldan beri İran’da Şiilerin kutsal mekânında düzenlenen saldırıda aralarında öldürülen 5. nükleer bilimci. çocukların da bulunduğu 53 kişi yaşamını yitirdi. (AP) ABD iddiaları reddediyor. Bu arada Foreign Policy dergisinin ortaya attığı ve CIA yetkilisi kılığına giren Dış Haberler Servisi nü dolayısıyla yapılan MOSSAD ajanlarının İran’a karşı Irak’ın güneyindeki Erbain yas törenlerinin saldırılar düzenlemek için Pakistanlı BD’nin Hürmüz Boğazı’nın Basra kenti yakınlarında son günlerinde, kutsal teröristleri tuttuğu haberlerini ise kapatılması konusunda İran’ın Şiileri hedef alan intihar sayılan El Hıtva Caİsrail hükümeti yalanladı. dini lideri Ayetullah Ali Hameney’e ilettiği saldırısında en az 53 ki misi’ne gitmek için Hükümetten bir yetkili, iddia gizli mesaja Dışişleri Bakanı Ahmet şi yaşamını yitirdi, 137 Zübeyir’de toplanan için “saçma sapan” ifadesini Davutoğlu’nun aracı olabileceği bildirildi. kişi yaralandı. Şiilerin Şii ziyaretçileri hekullandı. Foreign Policy Haberi duyuran New York Times gazetesi gizli kutsal yerinde düzenle def aldığını açıkladergisi, önceki gün ABD kanallar konusunda bilgi vermemişti, ancak nen saldırıda ölü ve ya dı. Bir polisin zanistihbaratına ait notları uzmanlar, Obama yönetiminin “güvenilir bir üçüncü ralılar arasında çok sa lıyı fark ettiği ankaynak göstererek ülkeyi” kullanmış olabileceğini söylüyorlar. Washington yıda çocuğun da olduğu cak saldırıyı enMOSSAD ajanlarının 2007Yakındoğu Politikaları Enstitüsü’nden Patrick Clawson, gelleyemediği belirtildi. 2008 yılları arasında ABD “Benim ilk aklıma gelen, Davutoğlu’ndan (Obama’nın Basra polisi, beline kaydedildi. Salpasopartları ve Amerikan mektubunu) dini lidere iletmesinin istenmiş olabileceği” patlayıcı bağlayan intihar dırganın polis Dolarları kullanarak CIA diye konuştu. Beyaz Saray ise Başbakan Recep Tayyip eylemcisinin, Hazreti üniformalı olajanı kılığında Pakistan’da Erdoğan ile ABD Başkanı Barack Obama arasındaki bu Hüseyin ’in 10 Ekim duğu ve sahte bulunan Sünni örgüt yılki ilk telefon görüşmesinde İran, Irak ve Suriye konuları 680’de Kerbela’da öl kimlik taşıdığı Cundullah’tan militan ile Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki demokratik değişimlerin dürülüşünün kırkıncı gü öne sürüldü. kiraladığını öne sürmüştü. ele alındığını belirtti. Basra’da Şii katliamı A ‘Doların Avro komplosu’ Aracı Davutoğlu mu? Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden adaylığını çekti El Baradey pes etti Dış Haberler Servisi Mısır muhalefetinin önemli isimlerinden Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun (UAEK) eski başkanı Muhammed el Baradey, ülkesinde yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmaktan vazgeçtiğini bil El Baradey dirdi. El Baradey dün yayımladığı açıklamasında ülkede adil bir seçim için gerekli şartların bulunmadığını, demokratik bir işleyişin olmadığını ve bu şartlarda adaylığını geri çektiğini kaydetti. Nobel ödülü sahibi El Baradey, Mısır ordusunun ülkeyi demokrasi yoluna sokmakta gösterdiği başarısızlığı protesto etmek için cumhurbaşkanlığı yarışından çekildiğini belirtti. Devrimci gençlerin çabalarını öven El Baradey “Hepimiz eski rejimin düşmediği hissini taşıyoruz” ifadesini kullandı. El Baradey cumhurbaşkanlığı yarışında başı çeken aday olarak gösteriliyordu. Mübarek rejiminin halk ayaklanması sonrasında devrilmesinin ardından ülkede iktidara gelen ordunun yerini bir an önce sivil yönetime bırakması yönünde ülke genelinde geniş çaplı gösteriler sürüyor. Milli Eğitim Bakanı İstifa Etmelidir! Ulusların yaşamında “dönüm” noktası olan Sarko: ‘Üç A’yı kaybetmek ölüm! tarihsel anlar vardır. “19 Mayıs 1919” Türk ulusu için bu anlardan birisidir. Halkımız bu nedenle, Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışının yıldönümü olan “19 Mayıs”ları, “Gençlik ve Spor Bayramı” ve “Atatürk’ü Anma Haftası” olarak kutlamaktadır. Bu yıl, Milli Eğitim Bakanlığı’nın “19 Mayıs”a ilişkin son “genelge”siyle bu kutlamaların, bütün yurt çapında yapılmasının önü kesilmiştir. Böylece 10 Kasım’lara; 29 Ekim’lere; 3 Mart’lara, 23 Nisan’lara katlanamamalarının yeni bir örneği daha ortaya konmuştur. Bıçak kemiğe dayanmıştır. Milli Eğitim Bakanı “istifa” etmelidir! WULFF’UN ETRAFINDAKİ ÇEMBER İYİCE DARALDI OSMAN ÇUTSAY manya Cumhurbaşkanı Christian Wulff zengin dostlarından aldığı krediler, Aşağı Saksonya eyaleti başbakanlığını yaparken bu dostlarının villalarında geçirdiği tatiller, uçak yolculukları nedeniyle eleştirilerin hedefi haline gelirken bir istifanın eşiğinde olabileceği yorumları yapılıyor. Kamuoyunu doğru bilgilendirmediği ortaya çıkan ve her gün azar azar bilgi verme politikası izleyerek konuyu unutturacağını düşünen Wulff’un, önceki hafta bir toplantıda yanındakilerle konuşurken “Bir yılda bu hava dağılır, her şey unutulur” sözlerini kullanması da ba ‘Zenginleri seven’ cumhurbaşkanı ‘onur’suz bırakıldı FRANKFURT Federal Alsına sızdı ve gerilimi iyice arttırdı. Sadece Avrupa’nın en büyük bulvar gazetesi olan 3 milyon tirajlı Bild değil, Almanca konuşulan dünyanın en büyük haftalık haber dergisi, 1.2 milyon tirajlı Der Spiegel de son sayısında, Wulff’un ülkenin temsil düzeyi en yüksek görevinde “onuruyla” kalamadığını kapaktan işledi. “Onur” sözcüğünün üzerine bir “çarpı çeken” etkili derginin internetteki haber sitesinde de Wulff karşıtı haberler öne çıktı. Der Spiegel’in internet sitesi, günde 6 milyonu bulan ziyaretçi sayısıyla alanında rakipsiz kabul ediliyor. KADIN ARAŞTIRMALARI DERNEĞİ C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle