21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 EYLÜL 2011 PERŞEMBE CUMHUR YET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 Fonun çalışması büyüklüklerine göre yüzde 8 ile yüzde 10 civarında ek maliyet getiriyor Bankalara sigorta yükü TMSF Başkanı Şakir Ercan Gül, ilk hesaplamalara göre tutarın 24 milyon lira civarında olduğunu ancak bunu 16 milyon liraya düşürdüklerini dile getirdi. Ekononi Servisi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Şakir Ercan Gül, bankalara, özellikle büyük bankalara yaklaşık yüzde 8 ila 10 civarında prim yükü geleceğini açıkladı. Gül, yeni prim düzenlemesinin bankalara ek maliyetinin 16 milyon lira olacağını ifade etti. İstanbul Finans Zirvesi sırasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Gül, söz konusu düzenlemede bankaları büyüklüklerine göre iki kategoriye ayırdıklarını, birinci grup büyük bankalara yönelik on binde iki, ikinci grup büyük bankalara da on binde bir oranında prim getireceklerini söyledi. Akıl Tutulması Sizi bilemem ama kendi adıma giderek daha sık akıl tutulmasını yaşar oldum... Beş duyumu elimden geldiğince daha işlevsel kullanmaya çalışarak dikkat kesiliyorum, olmuyor.. Çevremden bildiğim kadarı ile de hepimiz için geçerli, en yaşamsal, somut konular üzerinden olup bitenlere ilişkin saat saat, an an algılamalarımız değişiveriyor. Üstelik bu gelgitlerde suçun bizim algılama bozukluğumuzdan, eksikliğinden çok, olup bitenlerin, gerçeklerin sanal tersyüz edilebilmesinden kaynaklandığı ortada.. En acımasız, en çok kan dökülen günleri yaşarken dünün gazete manşetleri, anne karnında terörü tanıyan çocuk, ölen anne ve diğer çocuğunun öyküleri üzerinden atılmışken, dünün sıcak televizyon haberlerinin bütününden çıkan hava ufukta barışın görüldüğü izlenimini verecek içerikte.. Oysa barış umudu yapılmak istenen o bebek de dün öldü. Başbakan Erdoğan konuya ilişkin son söyleminde kapıyı araladı, siyaset yapmak isteyenlerle, terörü yapanları ayırdıklarını ima etti. İki arada bir derede kalmışlar ağırlıklı, Kürt sorununa çözümün tek yolunun siyaset, masaya oturmak olduğu çağrıları öne çıktı.. BDP halklara seslendiğini söyleyerek, Erdoğan hükümetinin tavrına bakılmaksızın 1 Ekim Meclis’in açılış günü, seçilen milletvekilleri ile orada olma kararı verdi. Daha önceki boykotlarının bir hukuksuzluğun savaşımını vermenin ötesinde kan dökülmesini önlemeye yönelik sonuçsuz kalmış bir çaba olduğunun altını çizerek. Son günlerin haberleri arasında son büyük kan dökülmesi dalgasının öncesinde hükümetin doğrudan taraf olduğu gerçeği saklanarak hükümetin sorumluluğunda, devletin PKK ile masaya oturduğu, pek çok önemli konuda uzlaştıkları da ortaya çıkmışken.. Seçimler süreci, oy kaybetme kaygısı ya da tek çatı altında, barış içinde birlikte yaşama koşullarının yaratılabilmesinde ipin ucunun kaçtığının görülmesi.. farklı yorumlarına göre, Erdoğan hükümetleri bu uzlaşma metnine sadık kalmayı öngörmemiş, seçim süreci için sağlanmış ateşkes de ağırlıklı bu gerekçeyle bozulmuş.. HükümetPKK pazarlığı, uzlaşmasında hangi tarafın gerçeği söylediğini bilemiyoruz.. Çünkü iktidar demokrasilerde olması gereken çerçevelerde bu büyük sorumluluğu ne muhalefet, ne de sistemin kurumları ile paylaşmış durumda. PKK cephesi, hatta sivil siyasetinden sızan bilgiler ise elbette kendi çıkarları, hesapları sansüründen geçerek bizlere ulaşıyor. Gerçeklik paylarının daha ciddi sorgulanması gerekiyor.. Şimdi eskisinden çok daha kanlı eylemler yaşanırken, savaş tamtamları çok şiddetli çalınırken, gençlerimizin cenazeleri peşpeşe sıraya dizilirken, bu büyük acıdan, yeniden akıtılan kanların boğuntusundan korktuk da mı, aklımızı başımıza devşirmeye çalışıyoruz? Gündemimizin yüzünü savaş tamtamlarının çalındığı cepheden, barış umutlarına çevirmeye çabalıyoruz?.. Daha öncesinde, PKK terörü üzerinden, Kürt sorununa çözüm arayışlarımızda bu gelgitleri o kadar ağır yaşadık ki.. Aklımızı başımıza devşirmek için 30 bin ölüye bir beş bin daha eklemek akıl harcı mı, akıl tutulması mı? Kendinizi, can parçalarını, göz göre göre gözümüze sokma adına hortlatılan bu en kanlı terör günlerinde kaybedenlerin yerine koyun.. Bu büyük terör tırmanışının sorumlusu tetikçilerin akıllarını başlarına devşirmeleri beklenemeyeceğine göre, yeniden kan dökerek sonuç almaya dönük yol alınmasına, dersler çıkarılmasına göz yumanları, bu kirli hesapları yapabilen sorumlu siyasileri, kan dökülmesine taraf olan sözde insan hakları savunucularını bağışlar mısınız? Akıl yolu öncelikle çözüm üretme yoluysa da, çözüm üretmeye ehil, yetkin taraflar olarak, uzlaşmış, ancak uzlaşma sınırlarını kendi çıkarlarından yana tırmandırabilmek uğruna, yeniden büyük kan dökülmesinden sorumlu olmuş tarafları görebilir miyiz? Daha açık bir dille, masanın bir tarafında belirleyici PKK, diğer tarafında hükümetin yetkilendirdiği, sınırlarını çizdiği çerçevede devlet temsilcilerinin daha öncekine benzer bir uzlaşısı ile barışa varılabilir mi? Bu kadar acı bir deneyimden sonra insan hakları, demokrasi, hukuk devletinin olmazsa olmazları, halkın, toplumsal aklın kabul edeceği ortak akıl yolunu açacak yol ve yöntemler kaçınılmaz değil mi? Sözün özü, kendini padişah yetkileri ile donatılmış varsayan bir iktidar iradesi ile terör örgütü yetkililerinin iradeleriyle, halktan gizli kotarılmış uzlaşmalar, kimi masalarda yapılan ön görüşmeler ancak tarafların beklentilerinin bilinmesi anlamında yararlı olabilir. Sonuç; barışa açılan tek yol ise halkın, toplumsal aklın geçerli kılınacağı toplumsal uzlaşma ile ancak yürünerek çizilebilir. ZİRVEDEN AKILDA KALANLAR Gelire göre borçlanın Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan: Böyle bir ortamda da dünya ekonomisinin önemli bir oyuncusu olan, küresel bir oyuncu olan Türkiye’nin tabii ki ekonomik değerlerinde zaman zaman dalgalanmalar olacaktır. Bu çerçevede benim özellikle vermek istediğim mesaj; kişilerin, vatandaşımızın, sanayicilerimizin borçlanmalarını, mutlaka gelir çeşidine göre yapmasıdır. Zirvede ngiltere ş, Yenilik ve Yetenekler Bakanı Vince Cable (solda) ile TO Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş’a (sağ 2) Elazığ’ın simgesi “gakkoş şapkası” hediye edildi. (Anadolu Ajansı TO) Bankalarda sıkıntı yaşanmaz Vakıfbank Genel Müdürü Süleyman Kalkan: Kriz dönemi içerisinde Türkiye’de bankacılık otoriteleri daima büyük bir sorumlulukla hareket etmişlerdir. Aynı anlayışın devam edeceğini düşünüyorum. İnşallah bankaları, tüm sistemi sıkıntıya sokacak herhangi bir şey olmayacaktır. Ben öyle bir şey beklemiyorum. Belirtilen oranların da o anlamda sıkıntı yaratacağını düşünmüyorum. 10 banka etkilenecek Bankaların, büyüklüklerine göre ikiye ayrılacağını ifade eden Gül, ilk grupta 67 banka, ikinci grupta 23 tane bankanın yer alacağını, toplamda 10 bankayı geçmeyeceğini söyledi. Gül, alınacak önlemin gerekçesini, “Küçük bankaların ekonomiye etkilerinin sınırlı olduğunu, sistemik risk yaratmadıklarını, sistemik risk yaratma potansiyeline sahip bankaların büyük, kompleks, uluslararası ilişkileri nedeniyle iç içe geçmiş ilişkilerin yoğun yaşandığı bankalar” sözleriyle açıkladı. Daha fazla ihtiyaç duyulması halinde sayının daha da artabileceğine dikkati çeken Gül, “Bankalara fazla maliyet yüklemesin diye birtakım rasyolarla oynayarak o rakamı düşürdük. Yaklaşık 24 milyon civarında bir tutar oluyordu. 24 milyon lirayı 16 milyona düşürdük” diye konuştu. Gül, özellikle Avrupa’da yaşanabilecek gelişmelerin global ekonominin bir parçası olduğu için Türkiye’yi de etkileyebileceğine dikkati çekerek, Türkiye’de mevduat güvence tutarının şu an itibarıyla 50 bin lira olduğunu hatırlattı. Gül, “Piyasalar biraz daha otursun, sonra düşünülebilir. (En fazla) 100 bin lira olabilir” dedi. Başçı: Uzun vadeyi teşvik edecek çalışmalar yapılıyor Ekonomi Servisi Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, TL cinsi banka bonolarında zorunlu karşılık oranlarının yüksek olduğunu, burada da uzun vadeyi teşvik edecek şekilde çalışma yaptıklarını ve ihtiyaç görüldüğünde bir sonraki PPK’yi beklemeden karar alabileceklerini söyledi. Başçı, İstanbul Finans Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, “TL cinsi tahvil piyasasında zorunlu karşılık oranları yüksek, burada bankacılık sistemimize kolaylık sağlarken, uzun vadeyi teşvik edecek şekilde bunu yapmayı planlıyoruz, tıpkı yabancı para cinsi borçlanmalarda olduğu gibi onunla ilgili çalışmayı arkadaşlar yürütüyorlar. Benzer tedbirleri alırken de her zaman finansal istikrarın uzun vadeli tarafına da bakarak bu kısa vadeli tedbirleri almak faydalı” dedi. Başçı’nın konuşması özetle şöyle:  Türkiye’nin faydalı inovasyonlara ihtiyacı var, örneğin girişim sermayesi, mikro finans, gelir ortaklığı senetleri.  Türevler, CDS, CDO gibi zararlı inovasyonlar dünyada çok ciddi sorunlar açtı.  Dengeli finans merkezi için gereken unsurlar derinlik, genişlik, büyüklük.  Türkiye’de hisse senetlerinin toplam piyasa değerinin GSYH’ye oranı yüzde 50’nin altında, kredilerin GSYH’ye oranı da yüzde 50’ye yakın; kredilerle hisse senetleri değeri arasındaki oranı düşünmemiz gerekir.  İki rezerv para dünyaya yetmiyor, Yuan’ın sisteme kazandırılması için çalışmalar var.  Çin Merkez Bankası ile temas kurduk, swap anlaşması üzerinde çalışıyoruz. Bu kadar karmaşığını görmedik HSBC Grup Yasal Uyum Küresel Başkanı David Bagley: Hiçbir zaman bu kadar fazla birbiriyle örtüşen, bazı yerlerde ayrışan bu kadar karmaşık düzenleme ve reformla karşılaşmadık. Gelişen pazarlar da kararlara katılsın İngiltere İş, Yenilik ve Yetenekler Bakanı Vince Cable: Gelişen pazarların da küresel karar mekanizmasının parçası olması gerekiyor. G20 bunu yapabilecek tek yapı. Ancak birazcık hantal ve IMF ve Dünya Ticaret Örgütü’ne entegre hale getirilmesi gerekiyor. Güney Koreli Posco, Assan ve Daewoo ile Kocaeli’nde 200.000 tonluk çelik tesisinin temelini attı. PoscoKibar ortaklığından 350 milyon dolar yatırım Ekonomi Servisi Güney Koreli Posco, ortakları Kibar Holding ve Daewoo International ile Kocaeli’de 200.000 tonluk yassı paslanmaz çelik soğuk haddeleme tesislerinin temelini attı. 169.000 metrekarelik alanda kurulacak tesis 350 milyon dolara mal olacak. Ortaklıkta Posco’nun yüzde 60, Kibar Holding’in yüzde 30, Daewoo’nun yüzde 10 payı bulunuyor. Tesisin bin kişiye istihdam olanağı sağlayacağı belirtilirken, yatırımın 2013 yılında tamamlanması öngörülüyor. Kibar Holding Üst Yöneticisi Ali Kibar 2013 Nisan’ında hizmete girmesi planlanan tesisin kapasitesinin 600.000 mt (metrik ton) ve üzerine çıkarılmasının da hedeflendiğini ifade etti. Soruları yanıtlayan Kibar, yerli oto üretilmesinin yabancı yatırımlara engel olmayacağını belirterek, “Türkiye’de Türk otomobili yapıldı diye ‘ben yatırımı yapmayacağım’ diyen bir kuruluş olacağını zannetmiyorum” dedi. Ak Portföy, en iyi şirket Ekonomi Servisi Türkiye’deki finans piyasalarının gelişmesine sağladığı katkı sebebiyle Ak Portföy, 2011 World Finance Ödülleri kapsamında “Türkiye’nin En İyi Portföy Yönetim Şirketi” olarak seçildi. Ak Portföy Genel Müdürü Dr. Alp Keler, “Yatırım süreçlerimizin ve oluşturduğumuz şirket altyapısının sektörde standartları belirleyen seviyede olduğunu görmek bizim için gurur verici” dedi. Alp Keler C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle