17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 EYLÜL 2011 ÇARŞAMBA CUMHUR YET SAYFA HABERLER 9 DEN Z FENER e.V. SORUŞTURMASI CHP’li Birgül Ayman Güler, artık yönetimde Mülkiyelilerin olmadığını söyledi Şimdi belediyeciler var TÜREY KÖSE ANKARA CHP İzmir Milletvekili, “parti sözcüsü” Birgül Ayman Güler, partisinin medya önündeki yeni yüzü. Güler öğrenciliğinde “sosyalist”, bugün “Kemalist”... 12 Eylül’de gözaltına alınmış bir darbe mağduru... Tandoğan mitinginde “Darbeci değil, devrimciyiz” diyen akademisyen... “Mülkiye” mezunu değil ama “Mülkiye geleneğinin temsilcisi”... Uşak’ta bir yemekte gençlerle birlikte halay çeken, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile sınır karakolunda kendisine “anneleri gelmiş gibi davranan” askerlerle sohbet eden bir siyasetçi. Yugoslavya’dan göçen bir ailenin 7 çocuğundan biri olan Güler, 25 yıllık evli. Son seçimlerde İzmir milletvekili olarak parlamentoya giren ve “CHP genel başkan yardımcısı, parti sözcüsü” sıfatıyla kamuoyu önüne çıkmaya başlayan Güler, Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı: “Parti sözcüsü” olmak konuşurken sizi çok kısıtlıyor mu? Hayır, çok kısıtlamıyor. “Yerine göre ama hep olduğun gibi ol” kuralına uyuyorum. Böylece duruş sorun olmuyor. Sözlere gelince; kendi aklının sözünü söyleyen akademisyen ile partinin sözünü söyleyen sözcü arasındaki fark açık. Akademik ve bireysel siyasal sözlerimin çerçevesi kendi aklım. Sözcülük sözlerim ise genel başkanın çizdiği çerçeveye göre belirleniyor. Sizi politikayla yakından ilgili bir akademisyen olarak tanıyoruz. Öğrenciliğiniz sırasında da “politik” miydiniz? Elbette.. Siyasal yaşamı Orta 2. sınıftan bu yana biliyorum, demek ki 14 yaşımdan beri... Üniversite yıllarında sosyalist gençlik hareketleri içindeydim. 12 Eylül’ü nasıl yaşadınız? Darbecilerden hesap sorulacağına inanıyor musunuz? 15 gün gözaltında kalarak. 5 Ağustos 1981’de Bergama’da gözaltına alındım. Bu kadrodan içeri giren, mağdur olan var mı? AKP 12 Eylül’ün bugünkü uygulayıcısıdır. Tandoğan’da cumhuriyet mitingi konuşmacılarındandınız. “Darbeci değil, devrimciyiz” dediniz. Kılıçdaroğlu, “27 Mayıs’ı yapanlar bugün utanıyor” dedi ve “darbe” nitelemesini kullandı. Siz, 27 Mayıs’ı nasıl değerlendiriyorsunuz? Terimler ve tanımlar konusu zor konulardandır. Magazin ve sıcak propaganda dışında düşünülmeleri gerekir... 27 Mayıs ve 1961 Anayasası ile ilgili olarak aklımda en önemli sorun noktası, 1924 Anayasası’nda Cumhuriyetin ilkeleri maddesini değiştirmiş olması. 1924 Anayasası 1937’de son biçimi verilen değişiklikle, Cumhuriyetin niteliklerini altı okla özetlemişti. Daha sonra gelen “devletçilik” ve “halkçılık” ilkeleri yerine “sosyal devlet” gelmiş, “devrimcilik” ilkesi dışarıda bırakılmıştı. Bu tercihin “ilericilik” olarak nitelenmesi konusunda kuşkuluyum. Kendinizi siyasal olarak nasıl ta KADINLAR ARTIK SÖYLEYEN OLMALI Siyasette kadın, gençlik kolları “ayak işleri yapan, afiş asan, kermes düzenleyen” organlar olmaktan nasıl çıkacak? CHP ana MYK, Kadın MYK ve Gençlik MYK ortak toplantılarıyla... Bu ortak çalışma sistemini il, ilçe ve belde düzeyinde inşa ederek... İl ve ilçe örgütlerinde kadın yöneticiler artmalı. Kota iyi bir destek ama tek başına çözüm olmuyor. Kadınlar hep “Bize söyleyin, ne isterseniz yapalım” diyorlar. Oysa kadınlar artık “söylenen” değil, “söyleyen” olmalı. Turgut Özal ile birlikte mühendisler ve teknokratlar almıştı ön sıraları. Şimdi iktidar partisi bakanlarının İstanbul belediyesi başta olmak üzere belediyelerden geldikleri düşünülürse evet böyle denebilir. Aldı da ne oldu? Belediyecilik perspektifinin ulusal ve uluslararası yönetim sorumluluğu için yetersiz bir birikim olduğu, kanıtlanmasına hiç de gerek yok ama kanıtlanmış oldu. Şimdi “Mülkiyeli” damgası yok ne yazık ki. Ama doğru işlerde ve “doğru iş yapın” uyarılarında bu damga tüm gücünü sürdürüyor. Savcılara kovuşturma izni A N K A R A (Cumhuriyet Bürosu) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 2. Dairesi, Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturmayı yürütürken görevden alınan cumhuriyet savcıları Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz hakkında kovuşturma izni verilmesine karar verdi. HSYK 2. Dairesi’nin kararı, Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilecek. Başsavcılık, savcılar hakkında iddianame düzenleyerek Sincan Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderecek. Mahkeme, savcılar hakkında kovuşturma açılmasına ilişkin dosyayı Yargıtay’ın ilgili dairesine gönderecek. Savcılar hakkındaki suçun niteliği, “evrakta tahrifat” olarak belirlenirse savcılar Yargıtay’ın 11. Ceza Dairesi’nde, “görevde yetkiyi kötüye kullanma” olarak belirlenirse Yargıtay’ın 4. Ceza Dairesi’nde yargılanacak. HSYK 2. Dairesi’nin bu kararına karşı Türkaslan, Yaren ve Tamöz, 10 gün içinde yeniden inceleme talebinde bulunabilecek. Dairenin yeniden inceleme talebi üzerine verdiği karara karşı da 10 gün içinde Genel Kurul’a itiraz etme hakkı bulunuyor. İtiraz üzerine verilen kararlar kesin nitelik taşıyor. HSYK 2. Dairesi, savcılar hakkında yargılama sonuçlandıktan sonra disiplin yönünden yapılan soruşturmayı karara bağlayarak savcıların geçici yetkiyle yer değiştirmesine veya görevden uzaklaştırılmasına da karar verecek. Türkiye sanayisizleştirildi Kamu yönetimi dersleri verdiniz. Özal dönemi ile AKP dönemini nasıl kıyaslarsınız? AKP, ANAP politikalarının, daha açık deyişle 12 Eylül darbe politikalarının kesintisiz devamından ibarettir. Aralarında nitelik farkı yok, uygulama aşaması farkı var. Kenan EvrenTurgut ÖzalTayyip Erdoğan çizgisi adeta kesintisiz bir çizgidir. İhracata dönük sanayileşme adı altında Türkiye’yi sa Son dönemde “Kapitalizm çönayisizleştirme 12 Ocak 1980 kaküyor, Marx haklı çıktı” değerlenrarlarıyla başlamıştı; AKP iktidardirmeleri yapılmaya başladı. Bu kolarında bu çizgi sonuna erişti ve Türnuda ne düşünüyorsunuz? kiye sanayisizleştirildi. Dünyayla Doğru değerlendirme... Dünya sisbütünleşme adı altında devlet ekoteminin bunalımını aşabilmek için genomiden çekilecek denerek özelrekli olan aklı yitirdiğini, dünyayı adeleştirmeler başladı; son tarımsalta üçüncü dünya savaşına sürükleme çılsınai iktisadi kuruluşlar AKP taragınlığına kapıldığını düşünüyorum. fından elden çıkarılmakta. Devlet sağlıkeğitim hizmetlerinden sorumlu değildir denmişti; özel okulnımlarsınız? Sosyal demokrat, ulusalcı, Mülkiye geleneğinin temsilcisi sayıyo laşma ve özel hastaneleşme bugünkü sözrum. 1984’te Mülkiye’de mastera başladım, de reformlarla sürüyor. Kemalist... Bana “ulusalcı” denir zaten. Evrensel 8 yıllık master ve doktoranın sonunda avey ders verdi anlamda öncelikle solcuyum. Türkiye’nin 20022010 yılları arasında hocalık yaptım. Geçmişte devlet yönetiminde “Mültarihsel özgünlüğü içinde Kemalistim. Şafak Pavey’in milletvekili seçilme Mülkiye mezunu değilsiniz. Ama kiyeli” damgası baskın olurdu. Artık siyle kadınların TBMM’de pantolon gi“Mülkiyelilerin” yerini “belediyeciler” yememesi birden “memleket meselesi” “Mülkiyeli” sayılıyorsunuz... 4 yıl lisans okumadım ama kendimi mi aldı? Aldı da ne oldu? oldu. Bu, biraz da toplumun “engelli” insanları görmeye hazır olmamasından mı kaynaklanıyor? Bugüne dek CHP’de “Pantolon serbest olursa, arkasından türban gelir” kaygısı vardı... Şafak Pavey, AKP’lilere büyük ders verdi. Engeli saklama gereği duymayan yüksek özgüveniyle hepimizi kendisine hayran bıraktı. Ve bir de AKP fırsatçılığının ne menem bir şey olduğunu bir kez daha görmemizi sağladı. Söylediğiniz şey bir “CHP kaygısı” değil, AKP fırsatçılığına karşı CHP’nin uyanık ve atak duruşu. AKP, her durumu kendi gizlenmiş gündemi için kullanmaya odaklanmış bir zihniyetle çalışıyor. Biz bu zihniyeti görüyoruz ve buna direniyoruz. Akademisyenlerin siyasette biraz Kemal Bey’le birlikte sınır karakoluna gittiniz. zlenimleriniz neler? “tepeden” bir tavrı vardır. Siz Uşak’ta Askerlerin gençliği, samimiyeti ve inançlılığı beni etkiledi. Annelegençlerle göbek atmışsınız... ri gelmiş gibi bir hal gördüm onlarda. Kartal yuvası gibi bir karakolda ADD’nin Uğur Mumcu etkinlikleri varolmak çok etkileyiciydi. Çocukların ikisine, tezkereye ne kadar kaldı, didı, çok güzel bir toplantı yaptık. Sonra yeye sordum, 60 gün, dediler. Biri stanbulluydu, buradan sonra o gürültüye, meğe gittik. Gençler halay çekiyordu. Ben kalabalığa alışabilecek misin, diye sordum. Ben de onu düşünüyorum, öğretmen olarak gençlere uzak duramam. dedi. Sonra ikimiz de aynı anda, 24 saat sürer, dedik... Onlarla halaya girdim... MARX HAKLI ÇIKTI LOJMAN C NAYET DAVASI SÜRÜYOR Eski SHP milletvekili Erol Güngör’ün oğlunun öldürüldüğü lojman cinayeti davasında, eski bir bakanın damadı ile iki milletvekilinin oğullarının adı geçti. P Cinayette 5 yeni şüpheli AL CAN ULUDAĞ B REYSEL S LAHLA 4 B N 500 ÖLÜM İstanbul Haber Servisi “28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü” bütün uyarılara karşı bu yıl da silahların ve ölümlerin gölgesinde geçiyor. Yıllık maliyeti 5 milyar dolara ulaşan silahlı şiddete yılda 4 bin 500 kişi kurban gidiyor. Umut Vakfı’nın verilerine göre, Türkiye’de 9 milyonun üzerinde silah var. 10 kişiden 1’inde, her 3 evden ise 1’inde ateşli silah bulunuyor. Her gün 12 kişi bu silahlarla öldürülüyor, 4 kişi ise yaralanıyor. Umut Vakfı Kurucu Başkanı Nazire Dedeman Çağatay, yeni yasama döneminde silah kanun tasarısının güncellenmesinin gündeme geleceğini belirterek “Bu yasayı son zamanlarda hızla tırmanan kadına yönelik şiddeti de göz önünde bulundurarak düzenlemek gerekir” dedi. Her yıl silah mağduru kişilerin ve yakınlarının düzenlediği “Sessiz Ayakkabılar Yürüyüşü” bugün Taksim’de gerçekleştirilecek. 73 YIL SONRA SORUŞTURMA Yurt Haberlei Servisi Erzincan’da 1938’de 95 köylünün Zini Gediği’nde kurşuna dizilerek öldürülmesi iddiasına ilişkin Erzincan Savcılığı tarafından soruşturma açıldı. Savcılık, toplu mezarın açılmasını istedi. Radikal gazetesinin haberine göre, Dersim harekâtında 95 köylünün Zini Gediği’nde kurşuna dizilmesi iddiasına ilişkin Canpolat Yakar, babası Nuri Yakar’ın da katliamda öldürüldüğünü belirterek suç duyurusunda bulundu. Katliamda dedesini kaybeden Seyfi Kılıçkaya da suç duyurusunda bulundu. Bunun üzerine savcılık, üzerinden 73 yıl geçen Zini Gediği katliamı hakkında soruşturma açtı ve jandarmadan bölgede mezar bulunup bulunmadığının tespitini istedi. ANKARA Kamuoyunda “lojman cinayeti” olarak bilinen ve eski SHP Milletvekili Erol Güngör’ün oğlu Mustafa Güngör’ün 24 Haziran 1991’de öldürülmesine ilişkin davada 5 kişinin daha şüpheli olduğu ortaya çıktı. Baba Güngör, duruşmada sanık Abdullah Gökalp’in Adalet Başmüfettişi ve savcılıkta verdiği bazı bilgileri ilk kez açıkladı. Güngör, Gökalp’in, oğlu Mustafa’nın eski bakanlardan Akın Gönen’in damadı Gürel Özener’in eşiyle ilişkisi olduğu iddiasıyla Özener’in azmettirmesi sonucu 5 kişi tarafından öldürüldüğünü söylediğini aktardı. Güngör, bu 5 kişinin Özener’in de arasında bulunduğu Eyüp ve Yaşar isimli iki kişi ile eski milletvekilleri Mehmet Emin Seydagil ve Muhyettin Mutlu’nun oğulları Abdurrahim ve Şadi Mutlu olduğunu anlattı. Ankara Savcılığı’nın Gökalp’in ifadesinde geçen bu 5 kişi hakkında ayrı bir soruşturma başlattığı öğrenilirken; mahkeme, kendi, eşi ve çocuklarının can güvenliğinin sağlanması halinde delilleri vereceğini söyleyen sanığın, can güvenliğinin sağlanması için savcılığa yazı yazılmasına karar verdi. Ankara 10. Ağır Ceza Mah kemesi’ndeki davanın dünkü duruşmasında müşteki sıfatıylı ifade veren Erol Güngör, şunları anlattı: “Sanık Gökalp, Adalet başmüfettişi ve savcıya verdiği ifadelerde olay sırasında kendisiyle beraber 5 kişinin isimlerini de sayarak gece geç saatlerde eve girdiklerini ve bıçak ve silahla Mustafa’yı öldürdüklerini teferruatlı olarak anlatmıştır. Kendisinin ve ailesinin güvenliğinin sağlanması halinde diğer delilleri de açıklayacağını bildirmiştir.” Sanığın ifadesinde ismi geçen kişilerden Eyüp ve Yaşar isimli şahısların daha sonra öldüğünün söylendiğini, bunun gerçek olup olmadığını bilmediğini kaydeden Güngör, şöyle devam etti: “Hatta bu itiraftan sonra sanık bana mektuplar yazdı. Kendisiyle cezaevinde de görüştüm. Meclis Araştırma Komisyonu’nda olayın Muhyettin Mutlu ve Mehmet Emin Seydagil ve çocuklarıyla ilgili soruşturma yapıldı. Bu komisyon 2005’te bir rapor hazırladı. Bu raporda o tarihte milletvekili olan Akın Gönen’in damadı Gürel Özener’in ismi de ilk olarak geçti. Sanık Gürel Özener’in azmettirmesi sonucu 5 kişinin birlikte giderek olayı işlediğini beyan etmiştir. Şikâyetçiyim.” Bir çocuk daha okusun diye S i l i v r i ’ d e “ Du r u ş m a l a r ı zleme Eylemi” UNUTMAYACAĞIZ 21.YÜZYIL EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (YEKÜV) Tel: 0212 274 15 02 0212 213 74 02 Fax: 0212 275 52 44 www.yekuv.org [email protected] Vakıflar Bankası Osmanbey Şubesi 00158007287986476 • Saat: 08.00’de c’in bahçesinde olalım. • Önceden Başvuru : 0535.636 59 11 0535.270 56 84 YALÇIN A LES C MY B C MY B Eylem Sürüyor! 30 Eylül’de Silivri’deyiz! 28 Eylül 1994 günü Beşiktaş’ta katledildi. Kısa ama onurlu yaşamını halkın bağımsızlık ve özgürlük mücadelesine adayan onurlu, yiğit insan ELMAS YALÇIN’ı 28 Eylül Çarşamba günü saat 11.30’da Feriköy Helvacı Dede Mezarlığı’nda dostları ile anıyoruz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle