17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 28 EYLÜL 2011 ÇARŞAMBA [email protected] 14 KÜLTÜR 1220 Kasım arasındaki 30. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın Onur Konuğu Mısır, Onur Yazarı ise Ferit Edgü ‘Umut: Kültür Servisi TÜYAP ve Türkiye Yayıncılar Birliği’nin işbirliğiyle bu yıl 30.’su düzenlenen İstanbul Kitap Fuarı, 1220 Kasım tarihlerinde Beylikdüzü’ndeki TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek. Bu yıl fuarın teması “Umut: Düş mü? Gerçek mi?”, Onur Konuğu Mısır, Onur Yazarı ise Ferit Edgü. Dün Taksim Hill Otel’de düzenlenen basın toplantısında, TÜYAP Kültür Fuarları Genel Koordinatörü Deniz Kavukçuoğlu, Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Metin Celal ve Mısır Büyükelçisi Abderahman Salaheldin birer konuşma yaptı. Kavukçuoğlu, İstanbul Kitap Fuarı’nın Avrupa’nın en büyük “okur fuarı” olduğunu ve artık resmi ola ’ edemeyeceğimiz kadar hızlı ilerledi ancak kültürel alanda bu ilerleme sağlanamadı ne yazık ki. Bu anlamda fuar kapsamında iki ülke insanının bir araya gelmesi çok önemli. Mısır’ın fuara davet edilen ilk Arap ülkesi olmasını da önemli buluyorum.” Konuk ülke etkinlikleri kapsamında, Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Necib Mahfuz, doğumunun 100. yıldönümü dolayısıyla fuarda anılacak. Ülkemizde “Yakupyan Apartmanı” adlı kitabıyla çok sayıda okura ulaşan Ala Al Asvani ve Mahfuz’un manevi oğlu olarak nitelediği Gamal Ghitani de fuara katılacak Mısırlı yazarların arasında. Öte yandan, fuar kapsamında, Uluslararası Salon, 30’dan fazla ülkeden yayınevi, telif ajansı ve ulusal katılıma ev sahipliği yapacak. Fuara 500’ün üzerinde yayıncı, 100 sivil toplum kuruluşu katılacak, 200 kadar da etkinlik düzenlenecek. Kitap Fuarı, hafta içi 10.0019.00, hafta sonu ise 11.00 20.00 saatlerinde ziyaret edilebilecek. Güzellik Peşinde İnsanlığın bütün bir varoluş süreci boyunca peşinde koştuğu temel hedeflerinden biri de güzel olana ulaşmak oldu. Çünkü insan kendisini güzel olan karşısında daha mutlu hissetti. Bu yüzden kendini, yaşadığı çevreyi, dünyayı ve insanlığı nasıl daha güzel kılabileceğine ilişkin kafa yordu. Ama ölmenin öldürmenin, paranın alışverişin, güç ve iktidar savaşlarının olduğu bir dünyada güzel bir hayat o denli kolay değildi. Bu yüzden sanatlar doğdu. Hayatta ulaşamadığımız güzelliklere sanatlar yoluyla ulaşmayı denedik. Bütün sanat dalları güzellikler yaratmak, insanoğluna güzel olanı göstermek için ortaya çıktı. Güzelin ne olduğu ise başlı başına bir tartışma konusudur. Kimi güzelliği biçimde, görünüşte bulurken kimi de anlamda, anlatılan şeyin güzelliğinde bulur. İkisinin görkemli buluşmaları da çoktur. “Mona Lisa” tablosunun güzelliğine, Nâzım Hikmet şiirlerinin görkemine de karşı çıkanlar olmuştur. İnsan düşünsel ve duyusal olarak geliştikçe güzel anlayışı ve kavrayışı da değişip gelişecektir elbette. Güzelin temel unsurlarından biri de tüketilemez oluşudur. Tüketim günümüz dünyasının temel kavramlarından biri. Sermaye düzeni her şeyi tüketim değeriyle ölçüyor. Yiyip içtiğimizi anlatmak için bile “günde bir ekmek, üç zeytin, iki elma tüketiyorum” gibi garip cümleler kurabiliyoruz. Oysa güzel olan tüketilemiyor. Sinan’ın camilerine ne kadar bakarsanız bakın eskiyip tükenmiyor, Itri’nin, Dede Efendi’nin şarkılarını ne kadar dinlerseniz dinleyin tükenmiyor. Hep canlı, hep güzel. Yeryüzündeki mezar taşları içinde üzeri ziyaretçilerin öpücük izleriyle kaplı olan tek örnek sanırım Oscar Wilde’ınkidir. Yazarın Paris’teki Père Lachaise Mezarlığı’ndaki gömütüne gösterilen bu ilgi sanırım onun hayatı boyunca güzeli aramış, bu yolda düşünceler geliştirmiş bir yol gösterici olmasıyla da ilgili. Dilimizde “Sanatçı: Eleştirmen, Yalancı, Katil” (İletişim Yayınları) adıyla yayımlanan kitabında, bu konudaki temel düşünceleri yansır. Hemen her konuda aykırı görüşler öne süren Wilde, güzellik dışındaki bütün değerlendirme ölçütlerine karşı çıkar. Ona göre sanat hayatın yansıması değil, tersine hayat sanatın yansımasıdır. Bu görüşünü de şu ünlü benzetmesiyle açıklar: “Londra’yı saran kahverengi sis kütlesi empresyonist ressamların icadıdır.” Sonra da, güzellik için şu yolu gösterir: “İnsanın sanatçı olmak için gitmesi gereken okul, hayat değil sanattır.” Wilde’ın sosyalizm yorumu da bu yoldadır: “Devlet yararlı olan şeyleri yapmalıdır. Birey ise güzel olanı.” Bizde böylesi bir güzellik anlayışının peşinde koşan biri düşünüldüğünde sanırım ilk Nurullah Ataç akla gelmelidir. Bütün hayatını şiir denen güzelliğin peşinde geçirmiştir. Hemen her yazısında şiirden söze girip yine şiirden çıkmış, söylemek istediklerini hep şiir sanatının incelikleri üzerinden söylemeye çalışmıştır. Ataç için şiirdeki güzelliği doğuran onun elde edilemez oluşudur. Ozanların şiirlerde yarattıkları güzellik dünyasının baş döndürücülüğü, en başta bu ulaşılmazlık duygusundan doğar. “İnsan bir şeyin güzelliğini göremiyorsa, aslında hiçbir şey göremiyordur.” (O. Wilde) Dün düzenlenen basın toplantısına Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Metin Celal, Genel Koordinatör Deniz Kavukçuoğlu ve Mısır’ın Türkiye Büyükelçisi Abderahman Salaheldin katıldılar. rak da uluslararası nitelik kazandığını hatırlatarak “Arap Baharı bölge coğrafyası için çok önemli bir anlama geliyor. Bu anlamın kültürel yansımasını Mısır öncülüğünde Türkiye kamuoyuyla tanıştırmayı umuyoruz. Zaten fuarımızın ana teması Mısır’ın günümüzdeki konumuyla da örtü şüyor, Mısır bugün düşü gerçeğe dönüştüren bir ülke” diye konuştu. Metin Celal, “Türkçeye çok az Mısırlı yazarın kitabı çevrilmiş durumda. Bu anlamda fuarın katkı sağlayacağına inanıyoruz” dedi. Mısır Büyükelçisi Salaheldin ise şunları söyledi: “Türkiye ile Mısır arasındaki politik ve kültürel ilişkiler son yıllarda hayal Teması ‘Dar Alanlar’ olarak belirlenen 14. Uluslararası 1001 Belgesel Film Festivali yarın başlıyor Ben Geldim Gidiyorum Kunduz 7 Oder Warum Ich Aup Der Welt Bin ‘Dar alan’da geniş sorgulamalar Festivalin koordinatörü Mustafa Ünlü, “Belgesel sinema özü gereği, görme ve algılama zaafımızı sonuna kadar sömüren günümüz medyasının görmezden geldiği dar alanların peşinde. Son zamanlarda toplumsal yaşamın pek çok alanı da kurallardan yasaklara uzanan yöntemlerle ‘daraltılıyor’...” diyor. MELTEM YILMAZ Belgesel Sinemacılar Birliği (BSB) tarafından bu yıl 14’üncüsü gerçekleştirilecek Uluslararası 1001 Belgesel Film Festivali yarın başlıyor. Teması “Dar Alanlar” olan festival için “Yaşamımızda sorguladığımız ya da sorgulamayı aklımıza getirmediğimiz pek çok şey festivalin kapısından girdiğimiz anda yüzümüze çarpacak” diyor festival koordinatörü Mustafa Ünlü, “Dar Alanlar” temasını seçmelerinin nedenini ise şöyle açıklıyor: ünyadan 47, Türkiye’dense 23 filmin izle“Belgesel sinema özü gereği, yiciyle buluşacağı festivalin ana gösterim görme ve algılama zaafımızı soprogramı bu yıl da renklerle belirleniyor. nuna kadar sömüren günümüz Gerçeğin 7 rengini oluşturacak filmler Tarık Zafer medyasının görmezden geldiği Tunaya Kültür Merkezi, Fransız Kültür Merkezi, dar alanların peşinde. Son zaBeyoğlu Gençlik Merkezi, Afife Jale Sahnesi, Nâmanlarda toplumsal yaşamın zım Hikmet Kültür Merkezi’nde ücretsiz gösterilepek çok alanı da kurallardan cek. Festivaldeki “Türkiye Almanya Belgesel Siyasaklara uzanan değişik yönnema Buluşması”nın iki önemli konuğu ise Avrutemlerle ‘daraltılıyor’. Giderek pa Belgeselciler Ağı Başkanı C. Cay Wesnigk ve keyfileşen, kitleleri daha da sesAlman Belgeselciler Birliği Başkanı Tomas Fricsizleştiren bir daraltma bu.” kel. Festivalde bu yıl “Arşivist Dijital Belgesel Festivalde gösterilecek filmArşivi” projesi için de bir girişimde bulunuluyor. ler daha çok hangi temalar üzeTelifli belgeseller üzerinden yürüyecek bu çalışma, rine yoğunlaşıyor? belgesellerin yüksek nitelikte korunması ile yasalaTürkiye’nin öykülerle dolu bir ra uygun paylaşımını sağlamayı, ulusal ve uluslarcoğrafya olması nedeniyle belgesel arası belgesel film marketlere altyapı hazırlamayı sinemacıların içerik konusunda amaçlıyor. Ayrıca bu yıl da sinema laboratuvarı ve hiçbir sıkıntısı yok. Son yıllarda belgesel arkası bölümü de festivalin yan etkinlikleri Türkiye’deki belgeselcilerin en arasında. çok üzerinde çalıştıkları konu sa nıyorum “öteki”. Ötekileri anlamak ve ötekileştirme üzerine çok önemli, güncel, gerekli filmler yapılıyor. Belgesel sinema algısında yaşanan değişimden de söz etmek gerekiyor öyleyse. Kesinlikle. Belgesel sinemanın “eğitim” ya da “vahşi doğa” filmi olarak algılanmaması gerekiyor, neyse ki Türkiye’deki sinema algısı son yıllarda değişiyor. Türkiye’de son yıllarda belgesel film sayısının artması nasıl açıklanabilir? Teknolojinin ucuzlaması, daha erişilebilir olması nedeniyle göreli bir artış söz konusu. Bir de son yıllarda daha düzenli hale gelen, ama hâlâ uygulamayla ilgili ciddi sıkıntıların olduğu, Kültür Bakanlığı’nın “Sinemayı Destek Fonu” var. Bu fonun, belgesel sinema için neredeyse hiçbir kaynağın olmadığı bu ülkede katkısı oluyor, ancak belgesel sinemanın temel sıkıntılarından biri, bilindiği gibi izleyici ile buluşma yollarının kapanmış olması. STANBUL ŞEH R T YATROLARI PERDELER N 5 EK M’DE AÇIYOR Eskişehir’de dil Biret’le açılış “Günlük Müstehcen Kültür Servisi İstanbul Büyükşehir BeleSırlar” olacak. diyesi Şehir Tiyatrosu (İBBŞT), perdelerini 5 Suriye tiyatrosunun Ekim’de açmaya hazırlanıyor. İBBŞT’nin Geönemli yazar ve yönetnel Sanat Yönetmeni Ayşenil menlerinden Abdul MoŞamlıoğlu’nun “Şark da katıldığı basın aronyan’ın an nem Amayri’nin yazıp Hagop B yönettiği “Kargaşa”nın toplantısıyla tanıali, Çehov’d yanı sıra bu sezon sahneletılan 2011 2012 işçisi” müzik dığı “Sevgili D necek yeni oyunlar arasında sezonunda 16 ye’ın uyarla Simon a’nın Henrik Ibsen’in yazdığı, ni oyun sahnelenee De La Parr r”ı Doktor” v Emre Koyuncuoğlu’nun yöcek. Şehir Tiyatrotehcen Sırla s nettiği “Hedda Gabler”, Alaları, yeni sezondaki “Günlük Mü rı’nda ilk kez in Decaux’nun yazdığı, Orir Tiyatrola ek. Şeh han Alkaya’nın yönettiği “Roahnelenec s senbergler Ölmemeli”, Vasıf Öngören’in yazdığı, Aslı Öngören’in yönettiği “Zengin Mutfağı”, Dario Fo’nun yazdığı, Hülya Karataş’ın yönettiği “Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!”, Antonio Skarmeta’nın yazdığı, Ragıp Yavuz’un yönettiği “Ateşli Sabır”, JeanPaul Sartre’ın yazdığı, Ergün Işıldar’ın yönettiği “Nekrasov” ve Maksim Gorki’nin yazdığı, Kemal BaAbdul Monem Amayri’nin yazıp yönettiği şar’ın yönettiği “Vassa Jelezno“Kargaşa”, 5 Ekim Çarşamba günü Kadıköy va” da yer alıyor. Haldun Taner Sahnesi’nde. İBBŞT Çağdaş Gösteri Sanatları Proje Geliştirme ve Uygulaoyunlarından bazılarını, Devlet Tiyatroları ve ma Merkezi’nin, bu yıl atölyeler OYÇED (Oyun Yazarları ve Çevirmenleri Derneği) gibi kurumların da yaklaşımına para dışında yoğun bir şekilde uluslararası projeler gerçekleştireceğilel olarak ‘demokrasi’ kavramı bağlamında nin de açıklandığı basın toplandeğerlendirecek. Bu sezonun yeni oyunları arasında Şehir Tiyatroları’nda ilk kez sahnele tısında, İstanbul Şehir Tiyatroları’nın, Kevin Spacey’nin necek olan oyunlar Hagop Baronyan’ın yazdığı, Engin Alkan’ın yönettiği “Şark Dişçisi” başrolünü üstlendiği “III. Richard”ı İstanbul’a getimüzikali, Anton Çehov’dan Neil Simon’ın uyarladığı, Taner Barlas’ın yönettiği “Sevgili ren ortaklardan birisi olmasının gurur verici olDoktor” ve Marco Antonio de la Parra’nın duğu da vurgulandı. yazdığı, Yıldırım Fikret Urağ’ın yönettiği ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası 10. sezonunu dünyaca ünlü piyano sanatçısı İdil Biret konseri ile açıyor. Şef Ender Sakpınar’ın yöneteceği 30 Eylül ve 1 Ekim’deki bu iki konserde Biret, Beethoven’in piyano konçertosunu ve 7. Senfonisi’ni seslendirecek. Konserin biletleri ise şimdiden tükenmiş durumda. YKY’nin önemli yazarları okurla buluşuyor Kültür Servisi Yapı Kredi Yayınları’nın 3 önemli yazarı, okurlarıyla buluşuyor. “SaintExupéry”, “TamTam” ve “Sorcières” gibi ödüllere değer görülen Timothée de Fombelle, Macar edebiyatının usta kalemi Krisztián Grecsó ile Hollanda’nın başarılı polisiye yazarlarından Charles den Tex, Galatasaray Kitabevi’ne konuk oluyor. Timothée de Fombelle 3 Ekim Pazartesi 17.00 18.00, Krisztián Grecsó ile Charles den Tex ise 4 Ekim Salı günü 17.00 18.30 saatleri arasında imza günlerinde okurlarıyla buluşacak. 7 renk belgesel D Diyalog ve göç filmleri Kültür Servisi Kültürlerarası diyalog ve göç temasını işleyen JCI (Junior Chamber International) İstanbul Crossroads Uluslararası Kısa Film Yarışması için son katılım tarihi 25 Ekim. JCI İstanbul tarafından bu yıl 6.’sı gerçekleşecek olan festival kapsamındaki kısa film yarışmasına, kültürlerarası diyalog temalı her tür kısa film katılabilir. Bu yıl festival ise ücretsiz olarak 5 7 Aralık 2011 tarihleri arasında gerçekleşecek. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle