17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 22 EYLÜL 2011 PERŞEMBE 12 Prof. Dr. Nermin Abadan Unat’ın dileği ders verebilmek, Aydınlanmaya bir tuğla daha eklemek 90 yaşına nasıl gelinir? ocaların hocası Prof. Dr. Nermin Abadan Unat yaşgününü akrabaları, yakın dostları, meslektaşları ve öğHayatını seçen kadına, hocaların rencileriyle kutladı. Hocaların hocası, neşeli doğum hocası Prof. Dr. Nermin Abadan günü partisinde bile kimliğinin bir parçası olan değerleriyUnat’a 90. yaşgünü armağanı, oğlu Mustafa Kemal Abadan ve eşi Su le, gerçek bilgibilim süzgecinden geçmiş birikimiyle, yaşasan Brady’den, yaşamının her dömın her alanına dönük dersler vermekten kurtulamıyor. ŞÜKRAN SONER Kıymayın Efendiler!.. Ankara’nın tam göbeğinde, Başbakanlık ve Genelkurmay’a 200 metre mesafedeki Kumrular Caddesi’nde patlayan bomba ve sonuçları ile ilgili en çarpıcı ve “işte yetkili dediğin böyle olur” dedirten açıklamaları eski İçişleri Bakanı yeni Başbakan Yardımcısı ile, yeni İçişleri Bakanı yaptı... Patlamayı yeni Başbakanlık binasındaki odasından duyduğunu ifade eden Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, 3 yurttaşın parçalanarak yaşamını yitirdiği, 3’ü ağır 34 yurttaşın yaralandığı terör saldırısı ile ilgili olarak televizyonları suçladı ve “Felaket senaryoları yazmada bizim basınımız birebir maşallah” dedi!.. Ancak, asıl “bomba” açıklamalar görevi gereği yeni İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’den geldi. Yeni bakan, can kayıplarıyla ilgili sorulara aynen şu yanıtı verdi: Yaptıkları bina içi incelemede, sokakta ve caddede can kaybımız yoktu. Ancak binaların içinde yaptıkları incelemelerde, aramalarda, adli makamların yani Ankara Savcılığı’nın, intikal eden ön bilgilere göre, 3 adet maalesef vatandaşımızın patlamadan dolayı can kaybına maruz kaldığı bilgisi var elimizde... Evet, Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı’nın, önüne uzatılan onlarca mikrofona verdiği yanıt bu!.. Can veren yurttaşlarımızı “adet” olarak açıklayan, Türkçeyi iki cümlede en az on kez katleden bakan bey, bakın “hedef”in amacıyla ilgili ne dedi: Hedefi tabii eylemi yapan en iyi bilir... Hedef gözetmeden yapılan bir hedeftir?!.. Televizyonda yapılan bu açıklamaları izledikten sonra ben ne dedim peki? Vah, vah... Koca ülke kimlerin elinde kalmış... H S neminden akrabalarını, yakın dostlaiyasetçilerimize “ ktidarda iken kararları hep rını, meslektaşlarını, öğrencilerini bir araya getiren, yaşanmış güzellikdoğrudur. Siyaset kültürümüz biat etmekten geldiği lerin paylaşıldığı olağan dışı bir buiçin eleştirmekte güçlük çekiyoruz. Seçimleri luşma olarak geldi. oyçokluğu olarak anlıyor, uzlaşmak ve paylaşmayı zor öğ Prof. Dr. Deyim yerindeyse sekerek dolaştıNermin Unat ğı masalardaki konuklarını selamlar, reniyoruz... Ancak iktidardan düştüklerinde dinlemeye 90 yaşında açık oluyorlar..” diye sataşmadan duramıyor. tanıtırken insanlık, uygarlık, ülkemiz tarihinden damıtılmış anıların neşeli, akrabası İzmirli amca ailesi, ortak masamızdın rektörler ve öğretim bir o kadar öğretici, ders verici, zekâbilgida İzmir Kız Lisesi yıllarına uzanan dostluküyelerinin ağırlığı dikkat çekiyor... yaşam deneyimi birikimi satır aralarını sizlardan Türkan Erkin, Adalet Ağaoğlu, NiBilimsel çalışmalarında çok büyük ağırlığı lerle paylaşmaya olanak yok... En iyisi siz de lüfer Raddy... Kuşak atlayarak Meryem olan göç araştırmaları hiç bitmeyecek. Son bir zahmet, her biri alanının otoritesi, bilim Koray... Karşı masada Hıfzı Topuz, Adnan yılların birlikte çalışmalarında yeri olan çok insanı öğrencilerinin önerilerine uyarak kiBinyazar... Bir yanındaki masada en kıdemli sayıda kadın ağırlıklı araştırmacı profesörler, taplarını, anılarını, en son Sedef Kabaş’ın öğrencileri İlber Ortaylı, Emre Kongar... uzmanlar birden fazla masayı doldurmuşlar. “Hayatını Seçen Kadın” nehir söyleşisini, Ortaylı’nın öğrencilik yıllarında karıkoca hoEmeklisi, yöneticisi, genç araştırmacısı, teiki ciltlik yeni çıkan dostlarından anı kitabını calarını taklit eden tiyatro oyunu, anıları üzeşekkürlerden dostluk, sevgi demetinden pay okuyun... Evsiz barksız, sahipsiz bir çocukrinden karşılıklı keyifli espiriler, taşlamalar... almada ayrıcalıklılar... Hocanın ne kadar da luktan çok kalabalık bir sevgi çemberi oluşBoğaziçi grubu hocalarının emeklisi, kıdemçok gazeteciliği meslek seçmiş her yaştan öğturan kocaman aileye ulaşmasının sırlarını lisi, gençlerinin, rektör dahil yöneticilerinin rencisi varmış... Ruşen Çakır, eşi, Osman öğrenin... bulunduğu masaya özel teşekkür var... YasaUlagay, Fisun Özbilgen... Unutmadan kenNermin Abadan Unat anılar kutusunu “kolar izin vermediği halde ders verme, öğrenci disinin de çok uzun yıllar profesyonel gazetecaman ailem” dediği dostları ile açarken yetiştirme tutkusundan vazgeçemeyen Nercilik yapmış olduğunu anımsayalım. O kadar Hitler’den, diktatörlük döneminden, trenle min Abadan Unat’ın, gelecek için de sürmeçok yönlü kimliği, çalışması var ki birini öne 14 yaşında tek başına Türkiye’ye göç günlesini istediği en büyük dileğine, ücretsiz hoca çıkarırsak diğer yanına haksızlık yapmış olarinden başlıyor... Türkiye’de üç askeri müda lığa devam edebilmesine formül yaratılmış... cağız... Durmadan verilen ürünlerin, emeğin hale, üç anayasa süreçlerinden sonra bugün Çiğdem Kâğıtçıbaşı meslek kıdemi ile bağen görünen karşılığı kitaplar olunca, kitap çagelinen noktada, hâlâ 60 gazeteci hapiste; so lantılı özel selam alıyor... Farklı üniversitelelışmalarında destek olan dostlar, yayınevlenu gelmeyen davalar... Soldaki masada tek rin yönetici, öğretim üyeleri gruplarında karinden çok fazla bildik isim var... 68 kuşağın dan Fahri Jülide Aral.. Ve Nermin Abadan Unat’ın yaşamındaki iki büyük aşk, evliliğin, bilim dünyamıza da kazınmış isimleri AbadanUnat aileleri her kuşaktan temsilcileri ile masalarından el sallıyor, sevgi, saygılarını sunuyor... Hocaların hocası, neşeli doğum günü partisinde bile kimliğinin bir parçası olan değerleriyle, gerçek bilgibilim süzgecinden geçmiş birikimiyle, yaşamın her alanına dönük dersler vermekten kurtulamıyor... Siyasetçilerimize “İktidarda iken kararları hep doğrudur. Siyaset kültürümüz biat etmekten geldiği için eleştirmekte güçlük çekiyoruz. Seçimleri oyçokluğu olarak anlıyor, uzlaşmak ve paylaşmayı zor öğreniyoruz... Ancak iktidardan düştüklerinde dinlemeye açık oluyorlar” diye sataşmadan duramıyor. Sonra da “Ben dönüşüm ortasında nasıl değiştim” sorusuna neşeli yanıt veriyor... “Bende kesin yargılar varken karşı tarafı dinlemeyi öğrendim. Bir parçası olduğum toplumumuzun hoşgörü ve farklı olanı benimsemesi için çok daha fazla çaba göstermemiz gerek Ancak herkese açık, herkesin payını alabildiği bir yönetim, eğitim sistemi içinde elbet... Küreselleşen dünya beni ürkütüyor mu? Biraz... Gelecek için düşlerim... Yüzmek, yürümek... Doğayı, toplumdaki değişimleri izlemek... Ama en çok ders vermeye devam edebilmek, duvara bir tuğla daha eklemek...” 201112 Eğitim Öğretim Yılı Açıldı Perihan ERGUN K M K ME DUM DUMA BEH Ç AK [email protected] Tüm sosyal ve bilimsel konularda olduğu gibi ilk ve ortaöğrettim kurumları da 19 Eylül 2011 günü sorunlarla açıldı. Geçen hafta iktidarın milli eğitimde yenileştirme adıyla yaptığı açıklamalardan, inanılması olanaksız, değiştirilmek istenenlerden birinin sürçü lisan olabileceğini düşünüyordum ki okulların açıldığı gün, esefle belirtmeliyim ki KHK ile yönetmeliğe girmiş. Bu kötünün kötüsü uygulamanın Resmi Gazete’de duyurulduğunu 18 Eylül günü, Ulusal TV’de pazar günleri Sayın Merdan Aslan’ın yönettiği “İslam ve Kapitalizim” ki Eren Erdem’le Yılmaz Yunak beylerin İslamı en akılcı ve bilimsel açıklamalarla bilgilendirdikleriprogramını izlerken kesinleştirildiğini şaşırarak öğrendim. Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne, MEB’de uygulanagelen bu önemli ilkenin ortadan kaldırılması, yazık ki yeni Bakan Ömer Dinçer’in siciline kara bir damga vuracak. Değişiklik, bakanlığın teşkilat yasasının tanımında öğrenildi. Şöyle ki: “Atatürk’ün ilke ve inkılaplarına bağlı öğrenci yetiştirme ile Cumhuriyetin temel niteliklerini benimsetme görevleri”ne artık MEB Yönetmeliği’nde yer verilmiyor(!). Oysa; milli eğitimin önceliklerinde içinden çıkılması ve düzeltilmesi gereken bir yığın sorun varken alelacele, kuruluşumuzdan bugüne temel yasa niteliğindeki işaret ettiğim ilkenin ortadan kaldırılmasındaki ivediliğin neyin nesi olduğunu hâlâ anlamış değilim. Eğitim ve öğretimimizde hemen herkesçe bilinen, ama hâlâ çözüm bekleyen sorunlardan ilk akla gelenlere bir göz atalım: a Yurdumuzun tüm bölgelerinde bina, ısınma, zorunlu ve gereksinim duyulan yerlerle spor, müzik, sanat çalışmaları yapılabilecek oda ve salonları ile laboratuvar gereçleri vs. giderilmiş mi? b Sınıflarda dersler boş geçerken ve 350 bin öğretmenlik eğitimi almış gencimiz uzun süredir atama beklerken lütfedilip 55 bini sıralamaya alındığı halde onlar da atanmayıp yerlerine meslek dışı kişilere ücretli öğretmenlik verilerek, öğretimin niteliği düşürülüyor. Bir de kesin olarak 230 bin öğretmen açığı varken bu soruna acilen eğinilmesi gerekmez miydi? c Ülkemizde 150 bini aşkın derslik açığı var. Büyük kentlerimizde sınıfların tıkış tıkış en az 5060 öğrenciyle doldurulması doğru mu? Daha sıralanmamış bir yığın sorun ortadayken vatan kurtarıcısı, TC’nin kurucusu bilim ve sanatla toplumumuzla devletimizin niteliklerini kaybetmeksizin çağdaşlaştırılmasını amaçlayan ilkeleriyle Ulu Önderimiz Atatürk’ün ulusumuza bahşettiği ilim ve irfanda çağdaşlaşmaya dört elle sarılınması varken bu yakışıksız itelemeler neyin nesidir? Eğitim ve öğretimde bu amaca yönelmesi gereken yeni kuşakların aydınlığını karartarak bu denli kötülük yakışık alır mı? Bu uygulamalarla bilim ve kültürden yoksun bırakılan yeni kuşaklar, çılgınca aşırı tüketiciliğe koşuyor, madde bağımlılığına düşürülüyor. Bunu yapamayanlardan bazıları da gericiliği iş edinmiş, gerçek inançlarla ilgisi olmayan yobazların girdabına kapılarak lüzumsuzlaşıyor. Toplumun adeta genleri değişmişçesine bozulması, düşünen duyarlı vatandaşlara büyük üzüntü veriyor. Bunu içtenlikle dile getiren sivil, asker, yazar ve hatta bilim ehli de etkisizleştirilmek amacıyla yapay Ergenekon zulüm evine, milletvekilliğini kazansalar bile, kapatılabiliyor. Dışardakilerle halkın büyük bir kısmı çoluk çocuğuyla, yakınlarıyla ilgili sorumlulukları bulunması nedeniyle suskun kalmayı yeğliyor. Tüm bu sakıncalara karşın yine de tutuklu eşleriyle yakınlarının öncülüğünde Silivri Tutukevi meydanında kurulan çadırlarda 24 saat aralıksız tepki nöbeti tutuluyor. Her gün kent ve kasaba meydan ve yollarında bozuk düzeni kınayan kalabalıklar yürüyüşler düzenleyebiliyor. Yani düşüncelere kelepçe vurulamıyor! Ç ZG L K KÂM L MASARACI [email protected] Şimdi diyeceksiniz ki, “Devlet mahallesi olarak bilinen, Ankara’nın kalbinde bomba patlıyor, insanlar ölüyor. Pekii, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) nerede?” Oslo’da tabii!.. Geçen hafta gündeme düşen PKKMİT görüşmesini (PKKHükümet olarak da okuyabilirsiniz!) anımsayın o görüşmede MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş’le Kandil’deki terörist Sabri Ok arasında şu konuşma geçiyordu: Sabri Ok: Bizim güçler her tarafta var onu söyleyelim... Afet Güneş: Biliyoruz metropolleri de patlayıcılarla doldurdunuz... Sabri Ok: Onlar bir tarafa biz bu süreci ilerletelim, önemli olan o... Afet Güneş: İşte onları göre göre zor gidiyor, bunları görmesek de olur... İşte bu!. MİT metropollerin patlayıcılarla dolu olduğunu biliyor, ama “süreci işletmek” adına “Bunları görmesek de olur” diyor, diyebiliyor!.. Bu konuşmalar “5’inci Oslo Toplantısı”nda bir yabancı arabulucu gözetiminde yapılmıştı.. MİT, artık kaç numara olduğunu bilemediğimiz bir yeni “Oslo” toplantısı peşindeyken “görmesek de olur” denilen o bombalardan ufak bir bölümü, en önemli metropolün kalbinde patlayıverdi... Göz göre göre!.. Ama ne gam!. Göreceksiniz bu iktidar, bu faciadan da “yeterli fayda” elde etmiş olarak sıyrılacak... Hatta yakında bunun faturasını da Silivri’ye kesecek bir “özel yetkili” muhterem çıkarsa hiç şaşırmayın!.. Baksanıza İkinci Ergenekon davasına bakan mahkeme, AKP’ye kapatma davasının soruşturmasında hangi savcıların görev yaptığını sorma kararı bile aldı... Ancak bu durumda ortaya ufak bir sorun çıkıyor; savcılar soruşturdu, Yargıtay Başsavcısı iddianame hazırladı tamam, ama AKP o davada “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olmaktan hüküm giydi. Kararı verenler de Anayasa Mahkemesi’nin üyeleri!.. O zaman, mahkeme bu karara imza atan üyeleri de Anayasa Mahkemesi’nden soracak mı, göreceğiz!.. Türkiye Cumhuriyeti, baş döndürücü bir hızla tarihinin “felaket sonbaharına” savruluyor, ne yazık ki... Birtakım efendilerin, “bu kadar kaosu, şöyle sıkı bir savaş zinciri temizler” kararına vardıkları olanca çıplaklığıyla görülüyor... Türkiye’yi, Ortadoğu’da “muharip piyon” olarak kullanmanın önü açılıyor da diyebiliriz!.. O halde bizim iktidar mahfillerine ve yardakçılarına seslenmek, uyarmak gerekiyor: Türkiye’ye kıymayın efendiler!.. BULMACA SEDAT YAŞAYAN HAYAT EP K T YATROSU MUSTAFA B LG N [email protected] NG L ZCE Westminster University ve Premier College sertifikalarına sahip, London School of Business Administration’da master yapmış, ÖĞRETMENDEN, BRITISH ENGLISH İş İngilizcesi (Business English), İngilizce iş görüşmelerine (Interviews) hazırlık Gramer ve kişiye özel konuşma dersleri Kadıköy / stanbul TEL: 0532 701 80 41 (0216) 418 94 51 SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Bursa yöresine 1 özgü bir peynir cinsi... Eylemleri 2 olumsuz yapmakta 3 kullanılan ek. 2/ 4 Değirmenlerde, taşla kasnak arasında 5 kalan ve hayvan ye 6 mi olarak kullanılan 7 un... “Çalma, hırsızlık” anlamında 8 argo sözcük. 3/ Tü 9 mör... Kaşındırıcı 1 2 3 4 5 6 7 8 9 bir deri hastalığı. 4/ Boynuzunun biri kırık hay 1 K U Y U C U K B van... Kesinlikle uyulma 2 A Z A M E T S U sı gereken Kuran ve hadis 3 R A K U N K I L hükümleri. 5/ Ortodoks 4 A M A K L A P A larda, tahta pano üzerine 5 G M İ E L A N yapılmış her türlü dinsel 6ÖNO L O J İ C resme verilen ad... Tavla7 L A Z K A B Z A da “üç” sayısı. 6/ Kayısı, T A N R E K elma, armut gibi meyve 8 N 9S E R A N D E R lerin kurutulmuşu... Ekolojide, bir canlının varlığını sürdürebildiği yaşama ortamının en küçük birimi. 7/ Evcil bir geyik... İstanbul’un bir ilçesi. 8/ Kırgızların ünlü destanı... Bir çoğul eki. 9/ İlave... İstenilen sonuç, verim. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Tembel, miskin... Kuzu sesi. 2/ Bir bölgenin yakın yerlerini kapsayan sınırlı bölümü... Pirinç ve şekerkamışından elde edilen bir tür rakı. 3/ Kale hendeği... Bir mantarla bir suyosununun ortak yaşamıyla ortaya çıkan bitkilerin genel adı. 4/ Sırtta taşınan yük... Gözü kapalı inanılan düşünce; dogma. 3/ Bilgisayarda, üzeri tıklanan küçük simgelere verilen ad... Selenyum elementinin simgesi. 6/ Yağmur suyunun biriktiği çukur yer... Duvar içinde bırakılan oyuk bölüm. 7/ Batı Avrupa’da bir ırmak... “Mercanköşk” de denilen güzel kokulu bir saksı bitkisi. 8/ Tarım bitkilerine ve orman ağaçlarına büyük zarar veren bir böcek... Libya’nın plaka imi. 9/ Sözcük türetmek ya da sözcüğün görevini belirtmek için kullanılan biçim verici ses... Yemiş, meyve, ürün. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle