Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHUR YET 13 EYLÜL 2011 SALI 6 HABERLER 12 Eylül’ün 31’inci yıldönümünde bir kez daha darbecilerin yargılanması istendi ‘ kinci 12 Eylül dönemindeyiz’ MAHMUT ORAL Darbeciler nerede? Haber Merkezi 12 Eylül darbesinin 31. yıldönümünde bir çok ilde protesto gösterileri düzenlendi. Yapılan açıklamalarda, AKP iktidarının 12 Eylül faşizminin ürünü olduğuna vurgu yapıldı. DİSK, KESK, TMMOB, Devrimci 78’liler Federasyonu, Halkevleri, TKP, ÖDP, İmeceDer, Kadın Yazarlar Derneği ve Öğrenci Kolektifi, CHP İzmir milletvekilleri Musa Çam, Erdal Aksünger, Mustafa Moroğlu ve çok sayıda yurttaş, akşam saatlerinde Basmane Alanı’nda toplandıktan sonra AKP İl Başkanlığı’na yürüdü. Burada yapılan basın açıklamasında 12 Eylül darbesi bir kez daha protesto edilirken geçen yılki referandumda devrimciler üzerinden siyaset yürüten AKP eleştirildi. Geçen yıl faşist darbenin katlettiği devrimciler üzerinden, “utanmasızca evet propagandası yapıldığı” vurgulanan açıklamada, “AKP, ‘darbecilerden hesap soracağız’ kandırmacasına gitmiştir. Oysa 12 Eylül faşizminin devamı olan AKP’den hesabı soracak olan devrimcilerdir” denildi. Bu arada DevLis, EMEP, EDP, ESP gibi oluşumlar da Konak Alanı’nda ayrı bir eylem düzenlendi. Burada yapılacak basın açıklamasında Abdullah Öcalan’a destek ifadelerine yer verilmesini isteyen BDP’lilerin ise eyleme katılmadıkları gözlendi. Diyarbakır’da 12 Eylül darbesinin 31. yıldönümü dolayısıyla Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı rinde insanlık suçu işleyerek vahşet uyguladı. AKP hükümeti 12 Eylül zihniyetinin askeri vesayetinin yerine, Türk İslam sentezci yeni bir versiyonu oldu” dedi. Samsun’da KESK ve 78’liler Derneği’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda siyasi parti, sendika ve sivil toplum kuruluşu Gazi Sahnesi’nde “12 Eylül Sürüyor” konulu panel düzenledi. 78’liler Derneği Samsun Şubesi de “Darbeciler yargılansın” kampanyası başlattı. Samsun’daki siyasi parti, sendika ve sivil toplum kuruluşları dün darbenin yıl dönümünde Çarşamba ilçesindeki Kenan Evren İlköğretim Okulu önünde basın açıklaması yaparak, okulun adının değiştirilmesini, 12 Eylül’ün izlerinin silinmesini istedi. İzmit’teki Sabri Yalım Parkı’nda toplanan Kocaeli Gönüllü Kültür Teşekkülleri Platformu üyeleri 12 Eylül askeri darbesini protesto etti. Alana getirdikleri maket tanka ellerindeki kırmızı kartları gösteren yurttaşlar, darbecilerin yargılanmasını istedi. Ayağını maket tankın üzerine koyarak basın açıklamasını okuyan Orhangazi Ergin, “12 Eylül darbecilerinin ifadelerinin alınmaya çağrılması sadece bir seçim şovu muydu? 50’ye yakın insanı idam eden bu kişilerin, yargılanıp ceza almasını istiyoruz. Asker, sivil hayata müdahaleden elini çekmeli ve asli görevine geri dönmelidir” dedi. DİYARBAKIR CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, “İkinci 12 Eylül dönemini yaşıyoruz” dedi. Tanrıkulu, Kürt sorununun patlama noktasında olduğunu söyledi. Diyarbakır’da basın toplantısı yapan Tanrıkulu, “Aslında artık iki 12 Eylül var. 12 Eylül referandumundan bu yana, darbe ile hesaplaşma, darbelerin devrini kapatma iddiası ile yapılan değişiklikler, darbenin zihin dünyasında yetişen kurumların yerleşmesine neden oldu” diye konuştu. Türkiye’nin dünyada en çok “terör mahkumunun” bulunduğu ülke olduğunu vurgulayan Tanrıkulu, şunları söyledi: “12 Eylül’ün bugünkü boyutuna gelmesine neden olduğu Kürt meselesi de yeni 12 Eylül döneminde, yeni bir patlama noktasına gidiyor. İlk kez sivil bir iktidar, devletin tüm kurumlarını üzerindeki yetkisini tüm gücüyle kullanarak toplumu geri dönülmez bir çatışmanın eşiğine taşıyor.” AKP 12 Eylül’ün Devamıdır Bu iktidarın Türkiye’yi içine soktuğu “çelik korse”ye bir şey diyemeyenler veya bu durumu gözden saklamak isteyenler, 31 yıl öncesi darbeyle uğraşıyor; böylece demokrasi mücadelesi vermiş oluyorlar! Oysa 12 Eylül’e karşı mücadele seremonisi, ucuz kahramanlık kategorisine çoktan girdi! Önemli olan anlayıştır, anlayışa karşı mücadeledir! Siyaset, bizler için bir intikam aracı değildir! Siyaseti bir amaç ve araç olarak kullanırsınız! Bugün 12 Eylül 1980 darbesiyle mi hesaplaşacaksın! İşte meydan, bu darbenin başka bir biçimini, sivil görünümlü ama polisiye ve hukuk katliamlı biçimini gerçekleştiren bir yönetim iktidarda! 12 Eylül’ün bütün anlayışlarını devralmış, yarım bıraktıklarını da bir bir tamamlayan bir iktidar! 12 Eylül’ün neredeyse diğer bütün karakteriyle de bütünleşik bir iktidar! Hem Amerikancı... Hem dinci! Üstelik baskıcı ve günümüze uygun maneviişkenceci yönü de var! İktidar Amerikancı mı? Evet. ABD ile işbirliği halinde kendi iktidarını pekiştirme ve yayılma politikası izliyor. ABD’ye dayanmadan, onun isteklerine yanıt vermeden bunu yapması olanaksızdır... Bazen kendine politik alanlar yaratma gayretinde olsa bile, dizginleri çekilince hizaya geliyor.. (Bknz. Libya, Suriye vb... Bekleyin: İsrail) Orduya karşı bugünkü bütün operasyonları ortaklaşa kotarıyorlar! (ABD neden şimdi müttefiki orduyu tasfiye ediyor, başka bir yazı konusu) ABD, orduya karşı operasyonunda tezgâhçılık ve destekçilik yapıyorsa, demokrasi mücahidi mi oldu! Bazılarına göre öyle, dönerek iktidara hizmet verenler “artık her taşın altında Amerika’yı aramayalım...” diyor! İktidar 12 Eylülcü mü? Evet, 12 Eylül’de hiçbir elemanı fiske bile yemedi! Üstüne üstlük, 12 Eylül’ün bütün yaptıkları, bu iktidarın yapmak isteyecekleriydi ve bugün tamamladıklarıdır... 12 Eylül’ün satılık kafaları: a) Solcuları ezip yok etti ve dağıttı. b) Ülkücüleri ezdi. c) Dinciliği yükseltti. d) Anayasaya zorunlu dini eğitimi soktu. e) İmam hatip okullarını katladı. f) Toplumu tam dincileştirirsek, ümmetleştirirsek, iyi yönetiriz ve kul köle ederiz anlayışındaydı; Fethullah Gülen onlara, bu hizmetlerinden dolayı cennetlik insanlar diye, tapu bile verdi. g) Büyük partileri kapattı, parçalanmalarını sağlayarak İslami kanada yol açtı. h) Türkiye’yi ABD’nin Yeşil Kuşak savunma hattının aracı yaptı... i) Türkiye’nin ekonomik kazanımlarını ve güçlerini parçalarken ülkeyi güçlendirecek hiçbir ekonomik karar almadı... En önemli başka bir özelliği daha 12 Eylülcülerin: j) Atatürkçü görünümü altında, Atatürk’ün manevi ve maddi bütün miraslarını parçaladı... Onlar, Mustafa Kemal’in ülkülerinin, evrensel bazı özelliklerinin, bu ülkede en büyük yıkıcılarıdır; bu alınlarındaki en büyük kara lekelerden biridir... g) Atatürk’ün maddi mirasının da parçalayıcılarıdır. Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu’nu yok etme girişimini başlattılar... Bugünkü iktidar, çıkarttığı yasaya bile uymuyor, “ordu mağdurları”na haklarını verirken solcu olarak tanınmışlara ise “12 Eylül 1980 rejiminde solcu olarak fişlendikleri”ni önlerine koyuyor. Yüksek Askeri Şura’nın daha sonra ordudan çıkartırken dini gerekçeleri olan askerlere sadece bu hakkı tanıyor! Bu bile iktidarın 12 Eylülcü karakterinin tescilidir! AKP iktidarı, 12 Eylül’ün yarım bıraktıklarını bir bir tamamlamakta! Dinciliği tırmandırdı ve üstelik yönetiminde ilke haline getirdi! Öyle mi, değil mi? Mustafa Kemal’i tamamen silip süpürmek için, TDK ve TTK, Atatürk Orman Çiftliği vb. gibi bütün maddi mirası dahil, düşünsel alanda bile ondan tek bir iz bırakmamak için, entel uşaklarını Atatürk’ün üzerine salmıştır! Öyle mi, değil mi? Bu iktidar, solcuları, Atatürkçüleri ezmeye çalışırken, kendilerine rakip olacak MHP’yi de silmeye çalışırken, 12 Eylülcülerin yarım bıraktığı işleri tamamlıyor! Evren, Gül tarafından Çankaya’da ağırlanmakta! İktidar, 12 Eylül hukukunun da tam savucunucusudur; hatta 12 Eylülcülerin bile başaramadığı, hukuku bütünüyle iktidarlaştırmayı başardılar... Öyle mi, değil mi? Gençler siyasetle ilgileneceklerine, doğayı koruma vb. gibi mücadele yöntemlerine başvursalardı, 12 Eylülcülerden destek bile görürlerdi! Aman aman aferin çocuklar, diye... Bugünkü iktidar onlardan da beter, doğa için mücadele edenleri gizli örgüt üyeliğinden tutukluyor! 12 Eylül’ün tam başaramadığı, işçilerin sendikal mücadele, örgütlenme ve dayanışmasını da bu iktidar önemli ölçüde halletmiş durumdadır! 12 Eylül dizi yazılarına, 12 Eylül mitinglerine, 12 Eylül söylemlerine bakıyorum da... Bu ülkede muhalefetin sadece görünüşte yürütüldüğüne ilişkin görüşlerim pekişiyor sadece... Ve doğru politika izlemeyenleri, hayat sürekli dibe doğru çekiyor. İster sendikacısı olsun, ister solcusu, ister muhalefeti, ister basını... D SK 12 Eylül’ü protesto etti D SK 12 Eylül askeri darbesinin 31. yılında Kenan Evren ve cuntacıları Taksim’de düzenlediği gösteri ile protesto etti. Taksim tramvay durağında “12 Eylül’de Gülen’ler 12 Eylül’ü sürdürüyor”, “12 Eylül’le hesaplaşmak, ABD emperyalizmi, CIA, MOSAD ve NATO ile hesaplaşmaktır” dövizleri taşıyan D SK’liler “Kahrolsun 12 Eylül faşizmi”, “Faşizme karşı omuz omuza” sloganları attılar. Evren ve darbecilerin yargılanmasını isteyen D SK Başkanvekili Tayfun Görgün, “12 Eylül kâh Marmaris’te, kâh Başbakanlık makamında yaşamaya devam ediyor. Hakkını arayan işçiyi ve öğrenciyi susturmaya devam ediyor. 12 Eylül ve zihniyeti bir an önce hesap vermeli” dedi. Görgün, 12 Eylül’ün günümüzde de devam ettiğin söyledi. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) ‘Başbakan’ın yüreği varsa yasalaştıralım’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, 12 Eylül darbesinin yıldönümünde TSK İç Hizmet Yasası’nın 35. maddesinin değiştirilmesi önerisini yenilerken “Samimilerse, Başbakan’ın yüreği varsa gelsin Meclis’in açıldığı ilk gün bunu yasalaştıralım” çağrısı yaptı. İnce, dün parlamentoda düzenlediği basın toplantısında “Birinci 12 Eylül’ün 31, AKP 12 Eylülü’nün ise birinci yıldönümü” olduğunu vurgularken “her iki 12 Eylül’ün de mantığı, yöntemi ve uygulamalarının aynı olduğunu, her ikisinin de anayasa ve haksız tutuklamalar yaptığını, her ikisinde de işkence, yargısız infaz ve medyaya baskı olduğunu” söyledi. İnce, “İki 12 Eylül’ün amaçları aynıdır; baskıcı, totaliter rejim kurmaktır. Yani aslında Kenan Evren ile Recep Erdoğan aynı kişidir” dedi. Darbecilerin 12 Eylül’ü ile AKP’nin 12 Eylül’ü aynı mantığa dayanıyor. 2010 yılında 418 kişi işkence gördü, sahte belgeyle insanlar tutuklanıyor, 72 gazeteci halen cezaevinde, gazeteler basılıyor, basılmamış kitaplar toplatılıyor, ucube denilerek heykeller yıkılıyor” diye konuştu. Anıtı önünden Diyarbakır E Tipi Cezaevi önüne yapılmak istenen yürüyüşe Diyarbakır Valiliği tarafından izin verilmedi. Yürüyüşe yasak gelmesi üzerine anıt önünde basın açıklaması yapıldı, cezaevi önüne giden bir heyet karanfil bıraktı. 78’liler Derneği Sözcüsü Ahmet Andiç, “80’lerde başlayan ve 90’larda yoğunlaşarak devam eden 12 Eylül zihniyeti; cezaevle 12 Eylül’de emekli edilen yargıcın anıları darbecilerin hukuk tanımadığının kanıtı Yargı salar, darbeci tutar Haber Merkezi 12 Eylül faşist cuntasının hukuksuzluklarına karşı direndiği için emekliye ayrılan emekli yargıç Mehmet Tural, yaşadığı dönemi “Hem Kürt, hem Alevi, hem Solcu bir hâkim olmak” başlığıyla kitaplaştırdı. Kitabında cuntanın lideri Kenan Evren’in yargıya müdahalesine yönelik örneklere yer verdi. Gazeteci Belma Akçura’ya röportaj veren Tural, 12 Eylül’den hemen sonra Kenan Evren, “‘Yargı bağımsızlığına dokunmadık’ dedi. Siz o dönemde bir yargıç olarak yargı bağımsızlığına dokunulmadı diyebiliyor musunuz” sorusuna şu yanıtı verdi: “Bu doğru değil tabii. 12 Eylül sert, acımasız yüzünü o dönemde bütün ülke genelinde olduğu gibi hâkim olarak görev yaptığım Samsun’un ilçesi Kavak’ta da gösterdi; Hem de 12 Eylül’den dört gün sonra… Hükümet henüz kurulmamıştı ve Orgeneral Kenan Evren, ‘Bu tarih kitaplarındaki bir darbe değildir. Cumhuriyeti koruma ve kollama harekâtıdır’ diye basına açıklamalar yapıyordu; yeni bir anayasayla anarşi ve terörü önleyecek yargı organlarını kuvvetlendirecek kanunlar hazırlanacak, ceza kanunu ıslah edilecekti… Tabi bunlar söylenirken, yargıyı ıslah etmeye değil, hizaya sokmaya daha ilk günden başlamışlardı.” Utanç müzesine ziyaretçi akını lül Utanç Müzesi”, ziyaretçi akınına uğradı. Yurttaşların büyük bir kısmı, Deniz Gezmiş, Hüseyin nan ve Yusuf Aslan’ın, Erdal Eren’in ve nicelerinin ailelerine yazdığı mektupları okurken ya da onlara ait kişisel eşyalara bakarken gözyaşlarına hâkim olamadı. Müzeyi gezen birkaç yurttaş, “gördüklerinden hayli etkilendiklerini” belirtirken “Sanki 12 Eylül’ü bir kez daha yaşadık” dediler. “Sizi müzede en çok ne etkiledi” sorusu üzerine, doğrudan Deniz Gezmiş’e ait ünlü parkanın, üzerinde hâlâ kan izleri bulunan lhan Erdost’a ait kişisel eşyaların ve geçen mayıs ayında yaşamını yitiren Deniz’lerin avukatı Halit Çelenk’e ait kişisel eşyaların etkilediği yanıtını verdiler. lhan Erdost’a ait kanlı giysilerin ise “dayanılmaz acı verdiğini” belirttiler. Müze, 27 Eylül’e dek gezilebilir. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde açılan “12 Ey Resen emekliler haklarını arıyor CAN HACIOĞLU ESKİŞEHİR Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarıyla orduyla ilişiği kesilen personelin hakları verilirken çeşitli tarihlerde ordudan resen emekli edilenlerin haklarını alamaması tepkiyle karşılandı. Resen Emekliler Derneği Başkanı Servet Kahramaner, YAŞ mağdurlarına verilen hakların resen emeklilere de verilmesi gerektiğini belirterek “Yıllardır sırtımızda taşıdığımız ‘ordudan atılmışlık’ kamburunu üzerimizden atacak ve zedelenen itibarımızı ve çocuklarımızın çalınan geleceğini geri alacağız” dedi. Kahramaner, resen emeklilerin haklarının YAŞ karalarına eklenmediği için ayrımcılığa tabi tutulduğunu ve ötekileştirildiğini söyledi. “İdarece başvuruları reddedilenlere ilişik kesme işlemlerinin yargıya açık olması gerekçe gösterilse de uygulamada bunun bir aldatmaca olduğu görülecektir” diyen Kahramaner, yargı yolu olarak gösterilen Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin tek dereceli ve son karar mercii olduğunu söyledi. İşkencede öldürülmüş Ceren’in ailesine savcılıktan ret GK’nin mahkemeye gönderdiği yazı Tural, yargıya müdühalenin belgesi olarak Milli Güvenlik Konseyi’nin mahkemelere gönderdiği bir yazıyı kitabına aldı. Turan’ın yargıçlık döneminde sakladığını söylediği ve Milli Güvenlik Konseyi’nce kendisine gönderilen resmi belgede yer alan ifadeler şöyle: “Milli Güvenlik Konseyi’nce bütün yurtta 12.09.1980 tarihinden itibaren sıkıyönetim ilan edilmiştir. Bugüne kadar mahkemeye intikal edip delil kifayetsizliğinden sanıkları hakkında karar verilemeyen toplum olayları, siyasi maksatla icra edilmiş toplantı ve mitingler sabotaj ve tehdit olayları sanıklarının kimliklerinin bildirilmesini arz ederim… İmza… Ahmet Lelik… Jandarma Astsubay Başçavuş İlçe Jandarma Bölük Komutanlığı…” M Hani hesap soracaktınız? SERMET ÇUHADAR KAHRAMANMARAŞ 12 Eyül 2010’daki anasaya değişikliğinin ardından darbecilerin ve darbe suçlarının yargılanacağı umuduyla Kahramanmaraş Cumhuriyet Savcılığı’na başvuran, 1981 yılında işkencede öldürülmüş Mehmet Ceren’in ailesi hayal kırıklığı yaşadı. Savcılık, şüphelilerin ifadesini bile almaksızın, darbe döneminin rapor ve ifadelerine dayanarak takipsizlik verdi. Devrimci Savaş örgütüne üye olduğu gerekçesiyle aranan 23 yaşındaki Ceren, 18 Ekim 1981’de Eğitim Enstitüsü’nde sorguya alındı. Ceren’in cesedi 21 Ekim’de babası Vahip’e verildi. Otopside, Ceren’in “solunum yetmezliğinden” öldüğü savunuldu. Sıkıyönetim Savcılığı’nın açtığı 1981 tarihli soruşturmada “takipsizlik” kararı verildi. Polis Sedat Caner, 1986’da, dönemin Nokta dergisinde, Ceren’in işkence askısından düşüp boynunun kırılmasıyla öldüğünü itiraf edince baba Vahip, bu kez de 1 Mayıs 1986’da Kahramanmaraş Savcılığı’na oğlunun mezarının açılması ve sorumluların yargılanması için başvurdu. Ancak takipsizlik verildi. Baba Vahip, adaleti göremeden 2004’te öldü. 12 Eylül referandumundan sonra Afşin Cumhuriyet Savcısı 1981’de işkencede öldürülen Ali Ekber Yürek’in dosyasını açıp cesedi in Polisin işkence itirafı celetmek üzere Adli Tıp’a gönderince, Ceren ailesi de umutlandı. Ağabey Yemliha Ceren, savcılığa dilekçe verdi. Dilekçe 3 Mayıs 2011’de işleme kondu. Ancak Kahramanmaraş Savcısı Basri Alagöz, 1981’de ordunun, 1986’da sivil savcılığın takipsizlik kararlarını, 1982’de verilen otopsi raporunu gerekçe gösterip yeni delil bulunmadığını savunarak, 26 Mayıs’ta üçüncü takipsizliğe imza attı. Ceren ailesinin mahkemeye yaptığı itiraz da reddedildi. Ceren’in yeğeni Muzaffer Ceren, dosyayı AİHM’ye götüreceklerini belirterek “En azından mezar açılmalı, boyun kemiğinin kırılıp kırılmadığı araştırılmalıydı” diye konuştu. C MY B C MY B