17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 13 EYLÜL 2011 SALI [email protected] 14 KÜLTÜR 1979 ve 1980’de yapılamayan Altın Portakal Film Festivalleri’nin ödülleri belirlendi Sansür ve darbeye inat AYŞEGÜL ÖZBEK Ağaçlar Çiçekteydi 1977’de öykülerim dergilerde yayımlanırken Türk Dil Kurumu’nda tanıştığım Cemal Süreya, Ahmet Say’la, “Türkiye Yazıları” adlı bir edebiyat dergisi çıkaracaklarını söyledi. Sonra da neden açıklamadan, dergiden ayrıldığını bildirdi. Ahmet Say’ın “Ağaçlar Çiçekteydi” adlı anılarını okurken, bu nedenin o günden bu yana sır kaldığını öğrendim. Dergi, Say yönetiminde çıktı. Ben de o sonbahar Ankara’ya göçtüm. Sanırım Ahmet Say’ı, ya Sanat Kurumu’nda, ya Remzi İnanç’ın kitapçı dükkânında tanıdım. Heyecanlı ama olgun bir sol entelektüel, siyasi yönüyle hafif külhani, yazarlık birikimiyle duyarlı ve zarif biriydi. “Türk Solu” deneyimi ve değerli şair, çevirmen ve yazar kadrosu ile Türkiye Yazıları’nı, özgün, unutulmaz bir edebiyat dergisi yaptı. Birleştirici sol tavır ve edebi içeriği bağdaştırma ustalığıyla yazdığı kapak “sunu“larıyla gündemi belirledi. Ahmet Say, derginin 1983’te yayınına son verişini şöyle açıklıyor: “On İki Eylül döneminin koşulları altında bir edebiyat dergisini özgürce çıkarmanın yolları kapanmıştı.(…) Eylül darbesinin getirdiği fırtına edebiyatı öyle zavallı, sözünü söyleyemez bir duruma düşürmüştü ki istediğimiz şiiri bile yayımlayamıyor, kayalıklara tutunmuş inatçı bir çiçek kadar olamıyorduk! Hep bilir ve söyleriz: En kötü sansür otosansürdür. ” O yıl, Say’ın başını çektiği ve aralarında olduğum bir grup yazar küçük paralar koyarak “Dayanışma Yayın Kooperatifi”ni kurduk. Maraş kıyımı konulu kitabım “Kıran Resimleri”ni cunta korkusuyla kimse basmıyordu. Kısıtlı olanaklarla Dayanışma yayımladı, ama onun da ömrü kısa oldu. Bu arada ben İstanbul’a yerleştim. Bir zamanlar geçinmek için limon satmış olan Say, bundan sonra ansiklopedi pazarlamaya girişiyor. ‘Tosbağa’sıyla şehir şehir dolaşıp eve döndüğünde Fazıl’ın çalışmalarıyla ilgileniyor. Bu arada Türkiye’de profesyonel müzik eğitimi üzerine kuramsal kitapların çok az, müzik terminolojisinin zayıf olduğu düşüncesi ile ve kendini eksiği gidermekle yükümlü sayarak müzik kitapları yazmaya koyuluyor. Yetişmesinde büyük emeği olan Fazıl Say, dünya sanatçısı olurken baba Say da müzik üzerine yazmaya doyamaz oluyor. Eğitim kitapları, ardından “Müzik Tarihi”, “Müzik Sözlüğü” ve her biri yedi yüz sayfadan oluşan üç ciltlik “Müzik Ansiklopedisi”ni tamamlıyor. Bir hayatı en iyi yaşayan anlatabilir. Ancak dünyaya farklı pencereden bakanların özeli o hayata karışmış kişileri, yaşanan tarihsel dönem, değişim ve etkilerini de ister istemez göz önüne serer. Siyasi kimliği olan yazarın, bu olguları doğruluk, dürüstlük ve içtenlikle yorumlayıp yansıtması önemlidir. Ahmet Say, “Ağaçlar Çiçekteydi”de, 1940’lardan bugüne, duru bir içtenlik ve bilgece bir alçak gönüllükle anlatmış kendini, ailesini, Almanya’daki öğrencilik ve Bingöl’deki sevgiyle yapılmış yüksek lisans(!) dönemini. Dürüst, çalışkan, yurtsever bir yazar ve aydının kültürel ve siyasi mücadeleyle geçmiş devrimler, darbeler, hapislikler ve elbette edebiyat serüvenini sürükleyici bir dille öykülemiş. Bu arada dostu, yoldaşı olmuş birçok tanınmış değerli insanın, Mihri Belli’den H. Kıvılcımlı’ya, Doğan Avcıoğlu’ndan Behçet Aysan’a, portrelerini çizmiş. Kendi tanımıyla: “Patırtı etmeden” Türkiye’nin son elli yıllık tarihine ışıklar düşürmüş. Ahmet Say’ı çoktandır görmedim. Geçen ay, köşe yazılarım için beni ödüllendirdi ve “Kitaplığımda bir müzik rafı da olsun diye” çok değerli eserleriyle dolu bir koli gönderdi. Bu yazı desteğinin, onur veren dostluğunun ve güzel kitaplarının sevinci ile yazıldı. Selam olsun. Ağaçlar Çiçekteydi / Ahmet Say Evrensel Basım Yay. (2011) Antalya Altın Portakal Film Festivali, Türkiye festival tarihinde bir ilke imza attı. “Geç Gelen Altın Portakal Ödülleri” başlığıyla 1979’da sansür ve 1980’de darbe nedeniyle yapılamayan yarışmaların o yılki jüri üyeleri toplandı, filmleri izledi ve dün 12 Eylül’ün 31. yıldönümünde sonuçları açıkladı. Türkiye sinema tarihinin izleriyle dolu TÜRVAK Müzesi’nde açıklanan sonuçlara göre 79 yılının iki sansürlenmek istenen filmi; Onat Kutlar’ın senaryosunu yazdığı Ömer Kavur’un “Yusuf ile Kenan” ve Yavuz Özkan’ın “Demiryol” filmleri 79 yılının En İyi Film ödülünü paylaştı. 1980 yılının “En İyi Film”i ise Zeki Ökten’in yönettiği “Sürü” olarak belirlendi. En İyi Çocuk Oyuncu Ödülü ise Yusuf ile Kenan’daki rolüyle Cem Davran’ın oldu. Bu vesileyle aramızda olmayan jüri üyeleri ve dönemin sinemacıları da anıldı. 1979’da Sansür Kurulu yarışmaya katılan Yavuz Pağda’nın “Yolcu Sansür ve 12 Eylül askeri darbesi yüzünden yapılamayan festivallerin jürileri toplanarak ‘Geç Gelen Altın Portakal Ödülleri’ni belirledi. Ömer Kavur’un ‘Yusuf ile Kenan’ ve Yavuz Özkan’ın ‘Demiryol’ filmleri 1979’un En yi Film Ödülü’nü paylaşırken, Zeki Ökten’in ‘Sürü’sü 1980’in En yi Filmi seçildi. lar”, “Demiryol” ve “Yusuf ile Kenan” filmlerini yasaklayıp bazı bölümlerini kesmek istemişti. Bunun üzerine tüm yapımcı ve yönetmenler şenlikten çekilme kararı almıştı. Sansüre karşı bir tavır alan festival yönetimi, 16. Altın Portakal Festivali’ni iptal etmişti. Bir sonraki yıl ise 13 Eylül’de yapılması planlanan festival, 12 Eylül’deki askeri darbe sonucu yurtta sıkıyönetim ilan edilmesi nedeniyle iptal edilmişti. Dün aralarında Hale Soygazi, Vecdi Sayar, Atilla Dorsay, Doğan Hızlan, dönemin Antalya Belediye Başkanı Selahattin Tonguç’un da bulunduğu jüri üyeleri adına sonuçları Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Antalya Kültür Sanat Vakfı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın açıkladı. Ödüller 814 Ekim tarihlerinde yapılacak festival sırasında sahiplerine sunulacak. GAZ HALE SOY günlerin ı o karanlık Bu sonuçlar rak düşünüyorum. ola bir tür telafisia sanatın ve sanatçının mand e bir Aynı za verildiğine d ma hakkının ektir. dai örn N TONGUÇ Bu bir nevi g yaşadıklarım eçmişle yüzleşmektir. B ız bir farkın olm la geçmiş arasında çok ugün büyük aması, bugü n hâl dalında sansü rün sürüyor â sanatın her olması bizi üzüyor. RSAY AT L L A DO o bir festivalin geriye gidip arlayıp tekrar m Hiçbir toplu ni yeniden top bir rının jürisi yılla adı. Ama hiç ndirmeye almbu kadar baskı ve değerle eması da toplumun sin rmedi. 79, 80 yıllarında ış. ler yapılm zulüm gö çapında film iye’de dünya farkına varıyoruz. Bu Türk dıkça bu Şimdi hatırla letimiz de elini uzatıp r. dev ulaşı vesileyle itlelere ırsa filmler k filmleri onar VECD SAY AR Ömer Kavur, gibi bugünle Zeki Ökten, Onat Kutl ar ri sinemacılarım görememiş çok değerli etkinliğin biz ız var. Bu anlamda bu im boyutu da var açımızdan nostaljik bir neredeyse ta . İzlediğimiz 16 filmin m sinemaya damamında toplumsal olay lar g biraz daha k asını vuruyordu. Bugün endi içine kap dönmüş bir si anmış, içe nema genç sinemac var. Bunun hatırlanmas ı ılara ışık tuta bilir. SELAHATT Yusuf ile Kenan 1979 Yılı En yileri En İyi Yönetmen: Yavuz Özkan Demiryol En İyi Senaryo: Onat Kutlar ve Ömer Kavur – Yusuf İle Kenan En İyi Müzik: Arif Erkin Kanal En İyi Kadın Oyuncu: Sevda Ferdağ Seninle Son Defa En İyi Erkek Oyuncu: Fikret Hakan Demiryol En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Sevda Aktolga Bebek ve Demiryol filmleri ile En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Kamuran Usluer – Kanal En iyi Çocuk Oyuncu: Cem Davran Yusuf İle Kenan 1980 Yılı En yileri En İyi Yönetmen: Zeki Ökten –Sürü ve Düşman filmleri ile En İyi Senaryo: Başar Sabuncu Adak En İyi Müzik:Zülfü Livaneli Sürü En İyi Kadın Oyuncu:Melike Demirağ –Sürü, Güngör Bayrak Düşman En İyi Erkek Oyuncu:Tarık Akan – Adak ve Sürü filmleri ile, Aytaç Arman Düşman En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu:Fehamet Atila Düşman En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Tuncel KurtizSürü 4. ULUSLARARASI STANBUL Ş R FEST VAL Dünyanın şairi stanbul’da mal’in de bulunduğu Kültür Servisi ÜlUluslararası stanbul birçok şairin eserlerini kemiz şairleri ile dünyanın önemli şairlerini Şiir Festivali’ne bu yıl, İngilizceye çeviren, aynı zamanda “From Isİstanbul’da bir araya 10’u yurtdışından tanbul” (“İstangetiren Uluslararası İsolmak üzere toplam 24 bul’dan”) adlı kitabı tanbul Şiir Festivali’nin dördüncüsü bugün baş şair katılıyor. Her yıl bir Türkiye’de de yayımlıyor. ülke şiirini tema olarak lanan Amerikalı şair Sidney Wade, şiirleri Onursal Başkanlığı’nı belirleyen festivalin bu Latin Amerika’dan İsDoğan Hızlan’ın yapyılki konuk ülkesi ise rail’e kadar birçok yertığı Uluslararası İstanbul de yayımlanmış İsŞiir Festivali’ne bu yıl, Makedonya. panyol şair Pedro En10’u yurtdışından olriquiez, İran edebiyamak üzere toplam 24 şair katılıyor. Her yıl bir ülke şiirini te tına şiirin yanında kısa öykü ve roman ma olarak belirleyen festivalin bu yıl alanlarında da eserler vermiş olan kaki konuk ülkesi ise Makedonya. Fes dın yazar Nahid Kabiri, şiirlerinin yatival kapsamında, Bogomil Gjuzel, Jo nı sıra Fransız şiirinin usta isimlerini vica Ivanoski, Igor Isakovski gibi dilimize kazandıran Metin Cengiz, Makedon şiirinin önde gelen temsil genç kuşağın önemli şairlerinden cilerinin vereceği bir konferansın ya Mehmet Erte gibi isimler bulunuyor. Festivalin etkinlik mekânları ise nı sıra şairler, “Gözleriniz İstanbul” adlı şiir performansı da gerçekleştire Beyoğlu Gençlik Merkezi, Kızlarağası cek. Bu yıl Türk şiirinin genç kuşağı Medresesi, İtalyan Kültür Merkezi, na ağırlık veren festival, geleneksel ha Mephisto Kitabevi, Muammer Karale gelen Şiir Hatları Vapuru ile 17 Ey ca Tiyatrosu, Yerebatan Sarnıcı ve Caferağa Medresesi olarak belirlendi. lül’de son bulacak. Programla ilgili detaylı bilgi için: Festivale katılan şairler arasında Melih Cevdet Anday ve Yahya Ke www.istanbulsiirfestivali.org/tr Demiryol Mezzo soprano Işın Güyer’i yitirdik Kültür Servisi İstanbul Devlet Opera ve Balesi sanatçısı, mezzo soprano Işın Güyer, önceki gün tedavi gördüğü Florence Nightingale Hastanesi’nde yaşamını yitirdi. Bir süredir tedavi görmekte olan Güyer 72 yaşındaydı. Güyer’in cenazesi bugün Karacaahmet Mezarlığı içindeki Şakirin Camii’nde kılınacak ikindi namazının ardından aynı mezarlıkta toprağa verilecek. K A M İ L M A S A R A C I Ç İ Z İ K K Ü L T Ü R Anısını canlı tutalım EV N LYASOĞLU Işın Güyer (1939) Üsküdar Amerikan Koleji’nde okumuş, New York Üniversitesi’nde psikoloji okurken özel şan dersleri alarak bu alana ilk adımını atmış. Yurda döndükten sonra 1970’te İstanbul Belediye Konservatuvarı’nı bitirmiş. İtalya’ya giderek Siena Müzik Akademisi’nde Gino Becchi ile çalışmış. Gino Becchi (191393) Floransalı, çağının ünlü dramatik baritonu. Ve 1965’ten sonra Siena’da hocalığa başlamış. İşte Işın Hanım’ın da en büyük şansı böyle bir deneyimli hocayla çalışmak olmuş Siena’da. Işın Güyer’in ilk yurtdışı dinletileri Belçika Radyosu’ndaki konserler. Ardından Brüksel Kraliyet Operası’nın kadrosuna girmiş ve 197176 arasında pek çok operada mezzosoprano olarak rol almış. Belçika dışında Hollanda, ABD’nin çeşitli kentleri ve İtalya’da konserler vermiş. Yurda dönünce İstanbul Devlet Operası solistleri arasına katılmış. “Yunus Emre Oratoryosu”, “Atatürk ve Anadolu’ya Destan”, Beethoven “9. Senfoni”, Mahler “8.Senfoni”, Vivaldi “Gloria”, “Te Deum”; “Maskeli Balo”, “Kerem” ve özellikle “Aida”daki Radames rolüyle belleklerimizde kalacak. İyi ki elimizde Hikmet Şimşek yönetimindeki Budapeşte Senfoni Orkestrası’yla kayda aldığı C. R. Rey ve Adnan Saygun yapıtları var. Umarız onun kayıtlarından oluşan bir anı DVD veya CD yapılır da anısını canlı tutabiliriz. GÜRER AYKAL (Orkestra şefi) Türkiye büyük bir sesi yitirdi. Ahmet Adnan Saygun’un sağlığında Ankara’da yönettiğim “Atatürk ve Anadolu’ya Destanı” konserinde soprano hastalanınca Işın Güyer hem kendi partisini hem de soprano partisini seslendirerek sahnelerde hiç rastlanmayan bir olayı da gerçekleştirmişti. Sevgili Işın huzurunda saygıyla eğiliyorum. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle