17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 EYLÜL 2011 PAZAR CUMHUR YET SAYFA HABERLER Engdahl, 11 Eylül’ün, Pentagon’un komünizm yerine yeni bir düşman yaratma girişimine yaradığını iddia etti 9 10. yılında 11 Eylül BUKET ŞAH N Çığlıkları hâlâ duyar gibiyim 11 Eylül’ü yaşayanlardan Buket Şahin o günü şöyle anlattı: New York’ta, yazdan kalma güneşli bir işgünü idi. Günlerden salıydı ve takvimler 11 Eylül 2001’i gösteriyordu. Saat 08.15’te evden çıktım her sabah gibi. Otobüsle Lincoln tünelinden geçerek Manhattan’ın Batı yakasında 42. Sokak’ta indim. Sokak satıcısı Pakistanlı yaşlı amcadan sıcak kahvemi alarak, Rockefeller merkezinde bulunan işyerime doğru keyifle yürümeye başladım. ‘Times Square’ meydanında sabahları ‘ABC’ kanalının canlı ‘Good Morning America’ programı yapılır. Günün ünlü konuğunu canlı görebilmek için biriken kalabalığın içinden geçmemek için farklı sokaklardan yürürdüm bazen. O gün de öyle yaptım ve 8. Cadde boyunca 48. Sokak’a doğru yürümeye başladım. Tam 48. Sokak’a döneceğim anda önünden geçtiğim ve ara sıra selamlaştığım itfaiye istasyonunun önünde irkilerek durdum. Bütün itfaiyeciler itfaiye arabasına birden atladılar ve siren sesleri içinde uzaklaştılar. Arkalarından bakakaldım... Ertesi gün, New York gazetelerinde o sekiz itfaiyecinin fotoğraflarını göreceğimi, istasyona sekiz karanfil koyacağımı nereden bilebilirdim? Birkaç dakika sonra Rockefeller binasından içeri girerek asansörü beklemeye başladım. O sırada Jamaikalı dostum Francesca’nın katılarak ağladığını gördüm. Bunun nedenini sorduğumda, Dünya Ticaret Merkezi’ne uçak çarptığını ve 2. kulede bulunan ofisimizdeki arkadaşlarımızı merak ettiğini söyledi. 32. kata çıkana kadar “Merak etme, o binalara ve içindekilere bir şey olmaz, basit bir helikopter kazasıdır” diyerek teselli etmeye çalıştım kendisini. Tam masama geldiğimde, müdürüm Jim Welch bembeyaz bir yüzle bana “Şimdi ikinci binaya da çarptılar” dediği anda beynimden vurulmuşa döndüm. Olayın bir terör saldırısı olduğunu anladığım anda da, İkiz Kuleler’de çalışan yakın dostlarımı aramaya başladım ellerim titreyerek. Türk dostum Funda’ya ulaştım: “Gökyüzünden düşen kâğıtlardan hiçbir şeyi göremiyorum” dedi ağlayarak. Kıbrıslı arkadaşım Hatice ise o gün işe gitmemişti. İçim biraz olsun rahatladı. Yan masamda oturan iş arkadaşım Taylandlı Harry, İkiz Kuleler’de çalışan ağabeyine ulaşamadığı için başını elleri arasına almış, kendinden geçmiş bir ruh haliyle kilitlenen telefonlara saldırıyordu. Her şeyi bir yana bırakarak, müdürüm Jim’le Harry’yi teselli etmeye koyulduk. Tam o sırada, 2. uçağın 81. kattaki bizim ofise daldığı anons edildi. Aşağıda karınca gibi gözüken 6. Cadde’deki itfaiye sirenlerinin sinir bozan sesleri 32. kata kadar ulaşıyordu… Gün bitimine doğru Manhattan’da çalışan yüz binlerce insan evlerine gidemedi, ev arkadaşım Scott eve gelemedi. Geceleri bir tek arabanın kalmadığı ‘Port imperial’ feribot park alanında terk edilmiş onlarca araba vardı. O arabalar haftalarca sahiplerini bekledi. Bekleyen sadece arabalar değildi. Evlerde beslenen yüzlerce kedi, köpek de boşuna sahiplerini beklediler, günlerce aç, susuz kaldılar. Çığlıklarını hâlâ duyar gibiyim. Şirketim, ‘Mizuho Financial Group’ saldırıda 13 çalışanını kaybetmişti. Sayın Engdahl, 11 Eylül saldırılarından bu yana 10 yıl geçti. Kim kazandı? WILLIAM ENGDAHL: 11 Eylül’den sonra ABD, ‘Terörle Savaş’ kampanyasını başlattı. Savaşlar yayıldı ve Irak, Afganistan gibi ABD bayrağının hâlâ dalgalandığı ülkeler zalimce işgal edildi. Barış ve demokrasi bahanesiyle ABD bayrağı altında, dünya askerileştirildi. 11 Eylül’ün düzmece bir komplo olduğu konusunda siz ne düşünüyorsunuz? ENGDAHL Acımasız, zalim bir düzmece. Amerika’nın önde gelen mühendisleri, mimarları ve yüksek rütbeli askerleri açıkça ve cesurca Amerikan hükümetinin resmi 11 Eylül açıklamalarını soruşturdular. Çok basit bir uçuş eğitiminden geçen 19 Arap uyruklu kişinin, 93 dakika boyunca radara yakalanmadan iki değil üç kuleyi nasıl yıkabildiği ve dünyanın en iyi korunan binası Pentagon’a nasıl saldırabildiklerini soruşturdular. Bu saldırıların arkasında kimlerin olduğunu şimdilik bir yana bırakalım, Başkan Yardımcısı Cheney ve diğer savaş çığırtkanları yönetimindeki Bush bir saniye kaybetmeden terörle savaş ilan etti. On yıl geçti. Pentagon’un en son Hollywood müzikal komedisinde, Amerikan bahriyelilerinin ‘Bay Şeytan Usame Bin Ladin’i nasıl yakaladıkları sergilendi. Müslüman hukukuna göre Bin Ladin’in cesedi okyanusun dibine atıldı Pentagon yetkililerince (böylece tıbbi bir otopsi yapılamazdı). Oysa, Pakistan’dan gelen güvenilir kaynaklara göre, Usame bin Ladin 10 yıl önce ciğer hastalığından ölmüştü. 11 Eylül’ün 10. yıldönümü arifesinde sahnelenen bu oyunla, Obama yönetimi yaklaşan seçim öncesi oyları kazanmak için bir zafer yakaladı. merikalı tarihçi, araştırmacı siyasianalist ve ekonomist William Engdahl ile halen yaşadığı Almanya’dan Çin seyahati öncesi söyleştik. Günümüzün çok tartışılan analizcilerinden olan Engdahl’in araştırdığı konular arasında; siyasi iktisat ve jeopolitika, ABD ve dünyada enerji siyasetleri; GATT Uruguay Turu ticaret toplantıları, AB gıda siyasetleri, tahıl ticareti tekeli, IMF siyasetleri, Üçüncü Dünya borç sorunları, yatırım fonları ve Asya krizi gibi konular var. Bu konularda uluslararası medya kurumlarına düzenli olarak yazmanın yanı sıra Av A rupa bankaları ve özel yatırımcıları için iktisat danışmanı olarak çalışıyor Engdahl. ABD askeri devini ve dünya barışına karşı tehditlerini anlattığı, ‘Bilim ve Gönül’ yayınevinden çıkan ‘Küresel Tam Hâkimiyet’ adlı kitabıyla 20072008 yılında ABD’de sansürlenen en iyi haberler için verilen ‘Sansür Projesi Ödülü’nü alan ve ülkemizi sık sık ziyaret eden Engdahl ile 10. yıldönümünde 11 Eylül; Ortadoğu’daki son gelişmeler; CIARockefellerNED ödenekli sivil toplum kuruluşlarının toplumları uyuşturma stratejileri ve BOP projesi konuları üzerine konuştuk. ‘Düşman yaratma’ 11 Eylül’ün tartışmasız en büyük gerekçesi şuydu: Pentagon için, soğuk savaşın yok ettiği Sovyet komünizmi yerine acilen ihtiyaç duyulan yeni bir ‘düşman imajı’ sağlamak! Yayılmacı Pentagon kontrolü için ‘Küresel Tam Hâkimiyet’ kitabımda da anlattığım gibi, kalıcı bir savaş devleti statüsünde olmaları ve Amerikan halkını sürekli korkuyla beslemeleri ve ‘terörle savaş’ yalanını sürdürmeleri gerekiyordu. Bu saçma savaşlara harcanan trilyonlarca bütçe yüzünden işsiz kalan Amerikan halkı artık gerçekleri anlamaya ve tepki göstermeye başladılar. Obama hükümetine kan kaydeben dış politikası için nasıl tavsiyelerde bulunurdunuz? ENGDAHL Obama’nın kaybeden dış politikasının gerekçeleri 1945 sonrası Amerikan yüzyılının yaratılışına dayanıyor. Japon halkının üstüne atom bombasını atan ABD, dün yaya kimin hâkim olduğunu göstermek istemişti. O bombadan bu yana, ABD dış politikası petrolü kontrol etmek için küresel hâkimiyetini korumak adına savaş çıkaran güçlü özel çıkarların ve öncelikle Rockefeller çemberindeki şirketlerin denetimi altındadır. George Bush, 1990 yılındaki bir konuşmasında ilk defa dile getirir ‘Yeni Dünya Düzeni’ni. Buna göre, ‘YDD’, ‘yumuşak güce’ dayalı olacaktı. Dünyanın en güçlü askeri ve mali gücüyle desteklenmekte olan bir yumuşak güç. Amerikan dış politikası ‘yumuşak güç’ ile şiddete dayalı güç sayesinde küresel hâkimiyeti elinde tutar. 1970’lerde Dışişleri Bakanlığı yapmış olan Henry Kissinger, Rockefeller ailesinin koruması altında yaptığı açıklamalarda şöyle demiştir: “Petrolü kontrol edersen milletleri kontrol edersin, gıdayı kontrol edersen halkları kontrol edersin, parayı kontrol edersen dünyayı kontrol edersin!” yalarında 10 yılı aşkın bir süredir yer almaktadır. George W. Bush’un 2001 yılında başlattığı ‘Terörle Savaş’ kampanyasında ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ olarak ifade edilmiştir. Günümüzde ise daha az tehdit edici ifade olan ‘Yeni Ortadoğu’ projesi olarak biliniyor. Foreign Affairs dergisinde, David Rockefeller’in dostu Samuel Huntington’un yayımladığı meşhur ‘medeniyetler çatışması’ yazısında adı geçen coğrafyada yer alan Fas’tan Afganistan’a kadar olan ülkeleri kapsar. ‘Amaç petrolü ele geçirmek’ Tunus ve Mısır olaylarından bu yana kitle tabanlı protesto hareketlerine uğrayan bölgenin listesini yaparsak, protesto ülkeleri ve ilk defa 2001’den sonra George W. Bush döneminde ortaya çıkan Washington’ın Büyük Ortadoğu Projesi’nin orijinal haritası arasında bugün mükemmel bir uyum olduğunu gözlemleriz. Washington’dan Tunus ve Sudan’a, Yemen’den Mısır’a ve Suriye’ye yayılan rejim değişikliği operasyonları Afganistan’daki Kâbil’den Fas’taki Rabat’a, İslam dünyasının tamamı için uzun soluklu Pentagon ve ABD Dışişleri Bakanlığı’nın stratejileridir. Washington stratejisinin kabataslağı, Doğu Avrupa’daki komünist blokun eski Varşova Paktı içindeki başarılı rejim değişikliği çalışmalarının kısmen bir parçasını oluşturmuştur. “Temiz Bir Operasyon” adlı kitapta bu siyasi öneri tavsiye edilmiştir. Bir Washington ‘Arap Baharı BOP’un parçası’ Washington’ın Büyük Ortadoğu Projesi “BOP” sizce nedir ve “Arap baharıyla” bağlantısını nasıl açıklarsınız? ENGDAHL 2010 Aralık ayından bu yana, Kuzey Afrika’dan Ortadoğu’ya kadar olan İslam dünyasını çalkalayan ayaklanmalar, 2003 yılında George W. Bush tarafından dile getirilen Pentagon’un uzun soluklu ‘Büyük Ortadoğu Projesi’nin bir parçasıdır. Bu strateji ABD Kongresi ve Pentagon dos “düşünce kuruluşu” yazısında açık bir şekilde Saddam Hüseyin’i Irak’tan uzaklaştırmak, Lübnan içinde Suriye hedefli çarpıcı operasyon ve Filistin’e doğru saldıran askeri rejim adımları yazılmıştır. Söylendiğine göre, Netanyahu hükümeti çok riskli olan PerleFeith raporunu uygulamadan kaldırmıştır. 2001 Eylül olaylarını izleyen günlerde “Büyük Ortadoğu Projesi” ile ilgili PerleFeith yazısının yayılması için Bush yönetimi yüksek öncelik vermiştir. Bush yönetiminde Feith, Savunma Bakanlığı olarak adlandırılıyordu. Tüm bölgedeki otokratik rejimlerin demokratik reformlar ilan etmesi cephe gerisinde, Büyük Ortadoğu idi, ABD’nin Pentagon kontrolünü yaymak için bir plandı. Washington projesinin uzun dönemli hedefi petrolü tamamen kontrol etmek, petrolün geçtiği yolları Fas’tan Çin sınırlarına kadar tamamen ele geçirmektir. Umutsuz ama cesur bir projedir. Washington’ın yaratıcı yıkım stratejisi açıkça uykusuz gecelere neden oluyor, hem İslam dünyasında, hem Tel Aviv’de ve son olarak şimdi de Pekin ve Moskova’da ve Orta Asya’nın ötesinde. İslam dünyası, ayaklanmaların başlamasından sekiz ay sonra bugün ‘Arap Baharı’ yerine, kaos, ekonomik yıkım ve yok olan umutların ortasında bir ‘Sibirya Kışı’ yaşamaktadır. Washington projesi düşmüştür ama NATO’nun yardımsever bombaları Tripoli’de ölüm, yıkım ve kaosa devam etmektedir. ACI KAYBIMIZ Cemiyetimiz üyesi, basın şeref kartı sahibi, değerli meslektaşımız GAZİ EĞİTİM ENSTİTÜSÜ EDEBİYAT BÖLÜMÜ 1967 YILI (SON) MEZUNLARI 1 Ekim 2011 Cumartesi günü saat: 08.00’de İzmir Karşıyaka Öğretmen Evi Toplantı Salonun’da mezuniyetlerinin 44.yılında toplanacaklardır. İzmir Grubunca düzenlenen programa göre iki gün İzmir ve çevresi gezilecektir. İki günlük gezi, iki öğle ve akşam yemeği için kişi başına 225.00 TL. ücret belirlenmiştir. 30 Ekim gecesinden itibaren İzmir’e gelecekler için İzmir Karşıyaka Öğretmen Evi’nde yer ayırttırılacak, konaklama ücretleri katılanlara ait olacaktır. D.Armağan Tükel, Fulay Akcura, F.Serpil Başaran, Gülser İnce, Sevim Fındıkoğlu, Sevim Kaptan, Cengaver Özatik, Sevim Küçük, Şakire Toprak, Gönül Varol ile henüz iletişim kurulamamıştır. Katılımın tam olması dileğimizdir. İLETİŞİM: Seniha Tahmaz : 0532.558 29 74 Hilmi Altınok : 0538. 542 12 04 Üner Yılmaz : 0533.735 88 01 DAN MARKA’DA 11 EYLÜL ALARMI TUNCER B C OĞLU 10 Eylül 2011 Cumartesi günü vefat etmiştir. Kaybı topluluğumuzda üzüntü yaratan Bicioğlu’nun cenazesi 12 Eylül 2011 Pazartesi günü saat 11.00’de ATV Balmumcu binası önünde yapılacak törenden sonra öğle namazının ardından Levent Camisi’nden alınarak Ulus Mezarlığı’nda toprağa verilecektir. Bicioğlu’nu sevgi ve saygıyla anarken, ailesine, basın topluluğuna başsağlığı dileriz. TÜRK YE GAZETEC LER CEM YET zmir plakalı araç paniği Haber Merkezi Danimarka polisi, 11 Eylül saldırılarının yıldönümünde, Kopenhag’da şüpheli İzmir plakalı bir araç nedeniyle alarma geçti. Kopenhag’ın Studiestraede caddesinde dün öğlen saatlerinde, 35 FP 446 plakalı kırmızı cipin karikatür krizinden sonra sürekli tehdit altında olan Jyllands Posten ve Politiken gazetelerine ait binaya yakın park etmesi, polisi alarma geçirdi. Aracın içinde bomba olup olmadığını araştırmak için bölgeye özel termal kamera ile donatılmış robot getirildi. Araç, yapılan ilk incelemenin ardından, polisin bombaya benzer kablo ve benzeri malzeme gördüğü için teknik incelemeye alındı. Sahibinden Kiralık Büro 0216 353 37 28 C MY B Bağdat Caddesi’nde C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle