19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 EYLÜL 2011 PAZAR CUMHUR YET SAYFA [email protected] DIŞ HABERLER 13 Mısır’ın başkenti Kahire’de 3 kişinin öldüğü kanlı elçilik baskınının ardından İsrail, diplomatları geri çekti İsrail, elçiliği boşalttı Dış haberler Servisi Mısır’ın başkenti Kahire’deki elçilik baskını İsrail’de endişeye ve tepkilere yol açtı. İsrail’in Kahire Büyükelçiliği’ne önceki gece giren yüzlerce gösterici ile polis arasında çıkan çatışmada 3 kişinin öldüğü, 1000den yakın kişinin yaralandığı belirtiliyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, büyükelçilik binasında mahsur kalan 6 İsrailli korumanın Mısır komandolarının düzenlediği bir operasyonla kurtarıldığı baskını “çok ciddi” olarak yorumladı. İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, telefonla görüştüğü ABD Savunma Bakanı Leon Panetta’dan elçiliğin korunması konusunda elinden geleni yapmasını istedi. Üst düzey bir İsrailli yetkili ise Mısır Büyükelçiliği’ne düzenlenen saldırıyı “diplomatik kuralların çok vahim ihlali” olarak nitelendirirken, muhalefetteki Kadima Partisi Başkanı Tzipi Livni de olayların Mısırİsrail ilişkileri açısından çok ciddi olduğunu söyledi ve “Mısır’la İsrail arasındaki barış her iki ülke için de stratejik öneme sahiptir ve onu korumamız gerekir” dedi. Elçiliğe bir ay içinde ikinci kez düzenlenen ancak iki ülke arasında imzalanan barış anlaşmasından bu yana geçen 32 yıl içinde ilk kez bu tarzda gerçekleştirilen saldırı üzerine İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD Başkanı Barack Obama ile görüşerek yardım talebinde bulundu. Mısır istihbarat başkanı General Murad Ku On Yıl Sonra 11 Eylül 11 Eylül deyince aklıma hep 2001 güzünde Madrid’de yaptığım bir yemek sohbeti gelir… 2001’in Kasım’ıydı. Uzun bir aradan sonra döndüğüm İspanya’da, çoktan görmediğim bir eski dostu aradım. Aydın çevrelerde tanınan bir isim olan arkadaşım, ABD’nin etkili düşünce kuruluşlarından “Brookings” enstitüsünde uzun süre çalışmıştı. Buluşup birlikte yemeğe gittik. Henüz daha garsona yemekleri ısmarlamamıştık ki, arkadaşım sabırsızlıkla “Bana şu belediye başkanını anlatsana!” dedi. “Bunca yıl sonra ‘merhaba’ derken, belediye başkanı da nerden çıktı? Hem hangi belediye başkanını merak ediyorsun ki?” diye üsteleyince, ahbabımın heyecanla Recep Tayyip Erdoğan’ı sorduğu anlaşıldı… Kendisine “Erdoğan’ı niye merak ediyorsun?” dedim. “Çünkü” dedi, “gelecekteki başbakanınız o olacak!” “Bunu da nerden çıkardın? Bizim başımızda halihazırda bir başbakan var!” diye inatla direttim saf saf… “Sen geleceğe bak!” yanıtını verdi arkadaşım: “Türkiye önümüzdeki dönemde ‘ılımlı İslamın temsilcisi’ ve Tayyip Erdoğan da başbakanı olacak…” 32 yıl içinde ilk kez srail’de “Mısır güvenlik güçleri protestocular üzerindeki kontrolünü kaybetti” yönündeki değerlendirme üzerine Netanyahu elçiliğin boşaltılmasını istedi. srail Hava Kuvvetleri’ne ait bir uçak, aileleriyle birlikte 80 elçilik çalışanını dün srail’e getirdi. (AFP/REUTERS) vafi ile de görüşerek büyükelçiliği korumak üzere daha fazla güvenlik görevlisi gönderilmesini isteyen Netanyahu’nun, İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman ile görüştükten sonra, elçiliğin boşaltılmasını istediği belirtildi. Bu kararda, Lieberman’ın “Mısır güvenlik güçlerinin protestocular üzerindeki kontrolünü kaybettiği” görüşünün etkili olduğu kaydedildi. Karardan sonra İsrail Hava Kuvvetleri’ne ait bir uçak aileleriyle birlikte 80 elçilik çalışanını İsrail’e getirdi. İsrail’in, Mısır Büyükelçiliği’nde geride bir tek diplomat bıraktığı ve söz konusu diplomatın “konsolos” olduğu, büyükelçiliğin durumuyla ilgili karar verilinceye kadar Mısır’da kalacağı bildirildi. “Durum daha da kötü sonuçlanabilirdi. Bir felaketi önlediğimiz için çok memnunum” diyen Netanyahu, ABD Başkanı Barack Obama’ya da yardımından dolayı teşekkür ederken, büyükelçilik önündeki olayların önlenmesindeki gayretleri nedeniyle Mısırlı yetkililere ve güvenlik güçlerine de teşekkürlerini iletti. 18 Ağustos’ta 5 Mısırlı polisin İsrail sınırında öldürülmesinin ardından Mısır’da İsrail karşıtlığında artış gözlenmişti. Son olaylar cuma namazının ardından başladı. Tahrir Meydanı’nda toplanan kalabalık, İsrail Büyükelçiliği’ne yürüdü. ürk laikliğinin inandırıcılığı yok!’ Ağzımı açıp, “Ama Türkiye Cumhuriyeti laik bir ülke…” filan demeye kalktığımda, muhatabım; “Bırak bunları!” diye ekledi: “Türkiye’nin laikliğinin Batı nezdinde herhangi bir ağırlığı, inandırıcılığı yok. Batı; ‘İslamın doğası’nın laiklikle zaten bağdaşmadığını varsayar…” “Türkiye ılımlı İslam ülkesi”, “Başbakan Erdoğan” gibi ifadeler; günün dünyasından geriye bakıldığında, tabii artık ziyadesiyle kanıksanmış, içselleştirilmiş konular. Ama o dönem için bunlar “şaşırtıcı” söylemlerdi. Kendi adıma ben, Recep Tayyip Erdoğan’dan “Başbakan” sıfatıyla bahsedilmesini ilk kez o yemekte duymuş ve bunu harbiden şaşkınlıkla karşılamıştım. Hem öyle rasgele bir “olasılık”, “muhtemel bir senaryo” olarak değil, kesin hükme bağlanmış, hiçbir itiraz/kuşku kaldırmayan bir yazgı havasında konuşulan, kullanılan bir tanım halini almıştı daha o dönemde “Başbakan Erdoğan”. 11 Eylül’ün ikinci ayında daha, Türkiye’den bir “ılımlı İslam modeli” şablonuyla bahsediliyordu. Modelin başına gelecek başbakanın adı, sanı.. uluslararası “think tank” çevrelerinde ortada henüz fol yok yumurta yokken! böyle açıktan konuşuluyordu. 11 Eylül denince o nedenle ben artık “İkiz Kuleler’i”, “Afganistan mağaralarını” falan değil, Madrid’de yediğim o yemeği ve o yemeğin hemen birinci yılında iktidara gelen AKP’yi düşünüyorum. Türkiye’de arkadan muazzam bir “paradigma değişikliği” yaşandı. Bir dönem kapandı, yeni bir dönem açıldı. Ortadoğu boydan boya hallaç pamuğu gibi atıldı. Afganistan, Irak işgallerinden.. Arap Baharı’na uzanan süreçte, etrafımızdaki coğrafyada tüm taşlar oynadı/oynatıldı. Bu, Türkiye ve bölgeden yapılabilecek en kısa değerlendirme. ABD ve Batı açısından konuya yaklaşanlar; 11 Eylül’ün ilk on yılının bilançosunu çıkarırken, Ortadoğu’daki depremlere değil; asıl Batı’da, özellikle de ABD’de yaşanmakta olan büyük depreme odaklanıyorlar. Lamı cimi yok. “Küresel emperyalin”, artık ters yüz edilemeyecek bir çöküş içinde olduğu iddia ediliyor. Ve akabinde hemen “Batı”nın çöküşüne eşlik eden “Doğu”nun yükselişine dikkat çekiliyor. Dünyanın ekseni kısaca küresel bağlamda kayıyor. Bu büyük bilançoda, Ortadoğu’daki değişimler görece olarak nerdeyse bir dipnota indirgeniyor. Küresel “11 Eylül analizlerinin” bugün ısrarla asıl üzerinde durdukları konu, Amerikan imparatorluğunun çöküşü üzerindeki yorumlar… Yorumlar öyle ileri noktalara vardırılıyor ki; artık “imparatorluğun” çöküp çökmeyeceği değil.. hangi tarihte, ne zaman çökeceği tartışılıyor. 2015… 2020 gibi tarihlerden söz edenler, tarih verenler çıkıyor. “Terörle savaş adına girişilen askeri maceralar, Doğu’nun rekabeti altında zaten zorlanmakta olan ABD ekonomisini batağa sapladı!” deniyor: “Üç dört trilyon dolarlık faturayla gelen Afganistan ve Irak savaşlarının uçuk maliyetlerinin yanı sıra beraberlerinde getirdikleri etki ve inandırıcılık kayıpları, Amerikan imparatorluğunun çöküşünün işaret fişeğini fitilledi. 2011’in dünyası, bundan böyle artık 2001 yılının tek kutuplu dünyası değildir. Dünya, son on yıl içinde tek kutuplu olmaktan çıkmış; çok kutupluluğa doğru hızla yol almaya başlamıştır…” Arkada bıraktığımız on yıl, “on yıl” gibi değil, gerçekte bir asır gibi geçti. Ülkemiz, içinde yaşadığımız bölge ve dünya, baştan sona tanınmayacak ölçüde değişti. Önümüzdeki yıllarda görünen o ki daha çok sarsıntı, değişim göreceğiz. Şu anda bir “araf”tayız… Ben kendi ömür çizgimde jeostratejik dengelerin bundan daha kaygan, daha muğlak olduğu bir zaman dilimi hatırlamıyorum. Buradan devam ederiz. ‘T Suriye’de kansız gün yok Dış Haberler Servisi Suriye’de önceki gün meydana gelen rejim karşıtı gösterilerde 13, dünkü gösterilerde de 10 kişinin öldüğü bildirildi. 13 kişinin Dera, Humus, Hama, deyr el Zur, Albukemal ve İdlşib kentlerinde, 12 kişinin de Humus’un Baba bölgesindeki operasyonlarda öldüğü kaydedildi. Suriye resmi haber ajansı SANA’nın haberine göre “silahlı terörist” gruplarca düzenlenen saldırılarda 7 güvenlik görevlisi öldü. Saldırıların başkent Şam kırsalında ve Humus kentinde gerçekleştirildiği belirtildi. 22 Arap ülkesinin üye olduğu Arap Birliği’nin Genel Sekreteri Nebil el Arabi’nin geçen çarşamba günü yapmayı planladığı ancak Suriye’nin talebi üzerine ertelediği ziyaret dün gerçekleşti. Genel Sekreter’in Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ile görüştüğü belirtildi. Suriye devlet ajansı SANA’nın ayrıntılarını vermediği ancak AFP muhabirinin kopyalarını gördüğü görüşmede Arabi’nin Esad’a üç yıl içinde seçime gitmesi, çoğulcu yönetime adım atması ve acilen şiddeti durdurması çağrısının yapılacağı ifade edildi. Önerilerde, muhalefetle görüşmelere başlanması ve sivil ve politik yaşamdan askerin ayrı tutulması gibi isteklerin de yer aldığı kaydedildi. Esad, muhalif partilerin faaliyetlerine izin vereceğini duyurmuştu. Hamas örgütünün Şam’daki Siyasi Büro Başkan Yardımcısı Ebu Marzuk, Şam’da bulunan örgütün merkezinin Kahire’ye taşınabileceği iddialarını yalanlayarak, “Şu anda Şam’dan ayrılmak gibi bir niyetlerinin bulunmadığını” söyledi. Marzuk’un sözleri, dün bu konuda açıklama yapan Hamas’ın Gazze’deki üst düzey siyasi liderlerinden Mahmud Zahar’ın sözlerine tepki olarak geldi. Zahar, Suriye’deki güvenlik durumu nedeniyle örgütün karargâhını Şam’dan Kahire’ye nakletmeyi düşündüğünü bildirmiş ve “Bu konuda bazı seçenekler var ve Mısır da bu seçeneklerden biri” demişti. Zahar’ın bu açıklamalarına ilk tepki, Mısır’ın Filistin yönetimindeki Büyükelçisi Yaser Osman’dan geldi. Osman, Zahar’ın sözlerinin resmi bir durumu yansıtmadığını belirtti. ABD’nin BM üyelik Hamas’ta çatlak başvurusunu veto edeceğini belirttiği Filistin, BM’ye tam üyelik başvurusu için nasıl bir yol izleyeceğine Kahire toplantısından sonra karar verecek. BM sözcü yardımcısı ise Filistin’in üyelikle ilgili olarak henüz resmi bir başvuruda bulunmadığını belirtti. Bu arada srail güvenlik güçleri, dün Filistinli çiftçilere destek olmak için Batı Şeria’ya giden yabancı ve srailli aktivistleri gözaltına aldı. (Fotoğraf: AP) ‘Araf’taki yeni dünya Filistin yol haritasını Kahire’de açıklayacak NEW YORK (AA) Filistin’in BM Temsilcisi Riyad Mansur, Filistin’in devlet olarak tanınarak BM’ye “tam üye” olmak istediğini, üyelik konusunda hangi yolu izleyeceklerinin pazartesi günü Kahire’de yapılacak toplantının ardından açıklanacağını bildirdi. New York’ta 19 Eylül’de 66. BM Genel Kurulu üst düzey toplantılarının başlayacağını anımsatan Mansur, “BM’de son derece önemli, tarihi bir olay yaşanacak. Bugün itibarıyla BM Genel Kurulu’nun 126 ülkesi bize destek veriyor, bu sayının her an artmasını bekliyoruz” dedi. Bu arada BM Genel Sekreteri Ban Kimun da gelecek hafta New York’ta aylık basın toplantısı düzenleyecek. Basın toplantısında kendisine Filistin’in üyeliği konusunda pek çok soru gelmesi beklenirken BM sözcü yardımcısı Eduardo Del Buey, konuyla ilgili ısrarlı sorular üzerine, üyelik konusunda kendilerine henüz herhangi bir resmi başvuruda bulunulmadığını bildirdi. Mansur, 193 üyeli BM Genel Kurulu’nun dün itibarıyla 126 üye ülkesinin Filistin’i “devlet” olarak tanıdıklarını vurgulayarak bu desteğin, BM’de halihazırda gözlemci (oy hakkı yok) olarak temsil edilen Filistin’in, BM’de yasal haklarına sahip tam üye ülke olması yolunu aça ‘Bilseydim gitmezdim’ MEHMETAL SOLAK Tam, gerekirse nsan Hakları Mahkemesi’ne kadar gideceğini söylüyor. (AA) ANTAKYA Libya’nın devrik lideri Muammer Kaddafi’nin gelini Aline’nin bıçaklayıp işkence yaptığı Hataylı garson Adnan Tam, 10 aydır görüşemediği eşi ve oğluna kavuştu. Havaalanında yakınları tarafından karşılanan Tam, buradan Hatay’ın Samandağ ilçesindeki evine gitti. Evinin önünde eşi Serpil ve ailesi tarafından karşılanan Tam, gözyaşlarına boğuldu. Tam, “Libya’ya gitmemin nedeni maddi sıkıntılarımdı. Türkiye’de çalıştığım süre içerisinde birikim yapma imkânım olmadı. BağKur borçlarımı da ödeyemedim. ‘Libya’da garson olarak çalışacaksın’ dediler, kabul ettim. Ancak Kaddafi’nin oğlunun evinde çalışacaksın demediler. Deselerdi zaten gitmezdim” dedi. Serpil Tam ise, “Kavuştuğumuza çok seviniyorum. Allah’a şükürler olsun. Geleceğini hiç ummuyordum. Çok şükür sağ olarak döndü” diye konuştu. ma yaparak Filistin’in BM’ye tam üye olabilmesi için BM Güvenlik Konseyi’nde yapılacak bir oylamada veto hakkını kullanacağını söylemesinin, Filistin tarafının üyelik konusunda Güvenlik Konseyi yerine Genel Kurul’a yönelmesi olasılığını arttırdığı konuşuluyor. Harma köyünde yapılan rejim karşıtı gösteriler, cep telefonundan çekilen görüntülerle dünyaya aktarıldı. cağını, önlerinde birtakım seçenekleri olduğunu belirtti. Filistin’in BM’ye tam üye ülke olabilmesi için yapılacak bir oylamada BM Güvenlik Konseyi’nin 15 üyesinden de destek alması gerekiyor. BM kulislerinde, Konsey’in 5 daimi üyesinden biri olan ABD’nin ilk kez resmen açıkla C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle