17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 EYLÜL 2011 PERŞEMBE CUMHUR YET SAYFA SAĞLIK 7 Temizlik düşkünlüğü hastalık belirtisi olabilir Cilt kanserinden korunmada benleri sürekli kontrol etmek ve güneş ışınlarına fazla maruz kalmamak hayati önem taşıyor ‘Ben’den dost olmaz S BEL BAHÇETEPE Yılda bir kez doktor kontrolü şart stanbul Haber Servisi Aşırı temizlik düşkünlüğü, hastalık belirtisi olabilir. Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz, takıntılı şekilde temizlik tutkunluğu, her şeyin kirli olduğu hissine inanma ve her şeyi sürekli yıkama silme gibi eylemlerin sürekli tekrarlanmasının temizlik hastalığı olarak adlandırılacağını belirtti. Hastalığın her 100 kişiden ikisinde görüldüğünü anımsatan Yavuz, “Bunun altında yatan sebep anksiyete bozukluğu, şüphecilik ve emin olamama hissi, saplantılı düşüncelerdir. Tedavide amaç öncelikle var olan hastalığı tedavi etmek, sonra da hastalığın tekrarlamasını önlemektir. Tedavi zor ve uzun solukludur. Ancak yine de üstesinden gelinemeyecek bir hastalık değildir” diye konuştu. Bu konuda sıkça önerilen ağır bir şey kaldırılmaması, bir eşyayı alırken çömelinmesi, bir şey almak için yukarı veya öne doğru uzanılmaması gibi basit önlemlerin, günlük hayatımızın bir parçası olması gerektiğini anlatan Op. Dr. Akkor, kişilerin yorgun, stresli ve sinirli dönemlerinin, bel fıtığına yakalanma risklerinin en yüksek olduğu zamanlar olduğuna dikkat çekerek bu dönemlerde tepki verici en ufak bir vücut hareketinden kaçınılması gerektiğini vurguladı. Bronz tenin popülerliği, bilinçsiz Cilt kanserine karşı bilinçli güneşlenme ile korunabileceğini kaydeden Kurul, özetle şunları söyledi: “Ultraviyole indeksinin yüksek olduğu mevsim ve güneşlenme, solaryum ve ortalama coğrafyada deniz kenarında tatil yapmamak, saat 10.0016.00 arasında yaşın yükselmesi gibi nedenlerle her güneşlenmemek, kapalı giyinmek, güneş gözlüğü yıl cilt kanserine yakalanan insan ve şapka, güneş koruyucu kremleri usulüne sayısı artıyor. Türkiye’de her yıl 3 uygun kullanmak ve yüksek riskli kişilerin milyon kişi cilt kanserine ulraviyoleden koruyan özel giysiler giymesi gerekir. yakalanıyor. Türk Plastik Deri lezyonu olan kişiler kendi kendini muayene Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi etmeli, yılda bir deri hastalıkları uzmanına kontrole Derneği Deri Kanseri ve Melanom gitmeli, çok sayıda beni olan kişiler için tüm vücut taraması yapmalı, ben haritası çıkarılmalıdır. Bu konuda Grubu Başkanı Prof. Dr. Sıdıka bilinçlendirme kampanyaları da önemlidir. Son yıllarda 15 Kurul “Deri üzerinde zaman yaş altında çocuklarda da melanom ve benzeri deri zaman açılıp kapanan, tam kanserine rastlanmaktadır.” iyileşmeyen bir yara ya da önceden var olan veya sonradan ortaya çıkarak büyüyen kabarıklık deri Bilinçsiz kanseri belirtisi olabilir. Deri üzerindeki bu değişimlere kaşınma, güneşlenme akıntı, kanama ve kabuklanma eşlik edebilir. Cilt kanseri küçük, cilt kanserine düz yüzeyli, parlak ve soluk değişiklikler şeklinde kendini davetiye gösterebilir veya üzeri düzensiz, kuru veya pul pul dökülen yassı, çıkarıyor. kırmızı nokta şeklinde de başlayabilir” dedi. Kesin tanı için doku örneğinin alınıp patolojik incelemeye gönderilmesi gerektiğini ifade eden Kurul, “Vücutta doğuştan var olan ve sonradan gelişen bir renkli lezyonda ‘ben’ genişleme, kabarıklığında artma, kenarlarının düzensiz hal alması, renk değişikliği, benin asimetrik hale gelmesi değişim belirtileridir. Değişim gösteren benlerin cerrahi olarak çıkarılması ve patoloji incelemesi yapılmalıdır” önerisinde bulundu. Bel ve boyun fıtığının ilacı kasları diri tutmak stanbul Haber Servisi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Aybars Akkor, bugüne kadar gerçekleştirdiği 10 bini aşkın bel ve boyun fıtığı ameliyatıyla başarıya imza attı. Prof. Dr. Gazi Yaşargil’in ilk kez uygulamaya başladığı mikro cerrahi yöntemlerle gerçekleştirilen ameliyatlarda başarı oranının yüzde 100’lere vardığını belirten Op. Dr. Aybars Akkor, kendisinin de dünyada en ileri kabul edilen bu teknolojiyi kullandığını söyledi. Bel fıtığı ameliyatını 15, boyun fıtığı ameliyatını ise 3540 dakikada tamamladığını bildiren Akkor, bel kaymalarında uygulanan ve halk arasında vida takılması olarak bilinen bir operasyonu da 45 dakika ila 1.5 saatte bitirdiklerini söyledi. Op. Dr. Akkor, “Günde ortalama 1718 ameliyat yapıyorum. Bir defasında günlük rekorum ise 22 ameliyat olarak gerçekleşti. Yılda ise 1.2001.300 ameliyat sayılarına ulaşabiliyoruz. Asistanlık dönemleri dışında 13 yılda tek başına girdiğim operasyonların sayısı 10 binin oldukça üzerindedir” diye konuştu. Eğitim sistemindeki eksiklikler hayatı daha da zorlaştırıyor Tanı iyi konmalı Bel ve boyun fıtığı hastalığı konusunda da bilgi veren Op. Dr. Aybars Akkor, bu tür rahatsızlığı olan hastaların yüzde 90’ının ameliyat olmadan sağlıklarına kavuşabileceklerinin altını çizdi. Bu hastalıklarda en önemli unsurun teşhisin iyi konulması olduğunu vurgulayan Akkor, bir hastanın bacaklarında kuvvet kaybı ile başlayan ve felce doğru gitme ihtimali bulunmayan hastaları ameliyat yerine öteki tedavi yöntemlerine yönlendirdiklerini söyledi. Op. Dr. Aybars Akkor, bel ve boyun fıtığı hastalığından korunmak için yapılması gereken en önemli aktivitenin düzenli şekilde spor yapmak ve vücut kaslarını diri tutmak olduğunu söyledi. Otizmli çocuk sahibi aile yalnız İstanbul Haber Servisi Yaygın gelişimsel bozukluk anlamına gelen otizmin her 150 çocuktan birini etkilediği, dünyada ise her 20 dakikada bir çocuğa otizm teşhisi konulduğu belirtiliyor. Otizm görülme sıklığının giderek arttığını belirten uzmanlar, hastalığın tedavisinde eğitimin çok önemli bir yer tuttuğunu ancak ülkemizde verilen eğitimlerin yetersiz kaldığını söylüyorlar. Türkiye Otistiklere Destek ve Eğitim Vakfı (TODEV) Eğitim Müdürü Bircan Tavas, yurtdışında otizm eğitiminin ayda 40 saat olduğunu anımsatarak “Ülkemizde ise ayda 8 saat eğitim veriliyor. Ve bu eğitimler gruplar halinde çocuğa sunuluyor. Bu eğitimler çok yetersiz, yoğun ve kaliteli eğitim oldukça önemli” dedi. Ankara Otistik Bireyler Derneği (ANOBDER ve OTİZM VAKFI) Yönetim Kurulu Başkanı Güzide Tekeş ise otistik bir çocuğun gelişim basamaklarını tırmanırken en büyük desteği ailesinden alacağını anımsattı. Tekeş, “Eğitim alan ve almayan çocuk arasında büyük fark var. Amaç kendi başlarına hayata tutunabilecek hale gelmeleri. Eğitimle sosyal ilişkideki yetersizlikleri, tekrarlayıcı ve takıntılı davranışları, dille ilgili sorunları aza indirgenebilir veya kaybedilebilir. Özel ilgi alanları tespit edilerek bu alana yönlendirilebilir. Akran grubu ile kaynaştırma öğrencisi olarak eğitim alabilir. Sosyal hayata hazırlanabilir. Devletin eğitim gideri olarak özel eğitim kurumlarına ödemesi dışında maddi destek yok, bu da eğitim süresi için yeterli olmayan bir miktar. Aile her konuda yalnız, el yordamı ile yolunu bulmaya çalışıyor.” Hemoroide ameliyatsız tedavi olanağı İstanbul Haber Servisi Halk arasında “basur” olarak bilinen hemoroid hastalığına ameliyatsız tedavi imkânı. Genel cerrahi uzmanı Orçun Oral Şentürk, uyguladığı tedavi yönteminin ameliyat kadar başarılı olduğunu belirterek, “İşlem 20 dakika sürüyor ve hasta yürüyerek taburcu oluyor” dedi. Çapa Özel Medilife Hastanesi Başhekimi Şentürk, hemoroid hastalarının makatta kanama ve ağrı şikâyetleriyle kendilerine geldiğini belirterek, hastalığın iç ve dış hemoroid olmak üzere ikiye ayrıldığını söyledi. Şentürk, iç hemoroidlerin 4 evreden oluştuğunu, 1 ve 2. evrede hastalarda genelde ilaç tedavisi uygulandığını, 3 ve 4. evre hastalar içinse basitten klasiğe doğru uzanan tedavi yöntemlerini uyguladıklarını anımsatarak, bu tedaviler içerisinde en fazla uygulananların band ligasyon (lastik bant yöntemi ile bağlama), skleroterapi (iğneyle kurutma) ve lazer koagülasyon (lazerle kurutma) yöntemleri olduğunu anlattı. Şentürk, bu yöntemlerin en büyük handikabının, tekrar etme riski olduğunu vurgulayarak ilaç tedavisi önerilebilecek, ameliyat için erken vakalarda bu 3 tedavi yönteminin uygulandığını dile getirdi. Şentürk, ameliyat kararı alınabilecek hastalarda ise ultrason eşliğinde arter ligasyonu (görüntüleme eşliğinde damarların bağlanması) yönteminin tercih olarak sunulması gerektiğini kaydetti. Türkiye Otistiklere Destek ve Eğitim Vakfı (TODEV) Eğitim Müdürü Bircan Tavas, otizmin etkilerinin derece derece olduğunu anımsatarak “Yapılan eğitimlerde düzelme durumu otizm hastasının derecesine göre değişmektedir” diye konuştu. Sağlık alanında çözümsüzlük neden süregeliyor? Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEM R Ülkemizde sağlık alanındaki sorunlar bence hiç azalmıyor. Son yıllardaki uygulamalardan memnun olduğu söylenen halk da aslında doğru olan sağlık hizmetini alamıyor. Ama bunun farkında olmayabilir. O kadar çok yanlışlık, o kadar çok gecikme ve hatalı uygulamalarla karşılaşıyorum ki. Yanılmıyorsam bugün 145 üniversite, 56 tıp fakültesine sahibiz. Bu üniversitelerde iyi bir eğitim verildiğini iddia edebilir miyiz? 56 tıp fakültesinde acaba nasıl bir tıp eğitimi ve uzmanlık eğitimi veriliyor? Doğrusunu söylemek gerekirse ben gördüklerimden ve yaşadıklarımdan ciddi yetersizlikler görerek büyük üzüntü duyuyorum. Çok yinelediğim bir şey var. Halkımın büyük çoğunluğu sağlık konusunda bilinçsizdir. Ellerinde onlarca gereksiz tetkiklerle kapı kapı dolaşan ve yıllar yitiren çok sayıda hastaya rastlıyorum. Üniversiteler bu gözlemlerimin dışında değil. Devlet üniversiteleri tıp fakültelerinde bir dağınıklık, bir çözülme, bir umutsuzluk, bıkkınlık görüyorum? TUBA raporu bilimin her noktasında önemli eksikler olduğunu, üniversitelerimizin bilimin gereklerini yerine getiremediklerini söylüyor. Üniversitelerimizin bir sarsıntı geçirdiklerini düşünmekten kendimi alamıyorum. Hastalarına çare arayan aile bireylerine, dernek üyelerimize güçlüklerimizi, geri kalmışlığımızı anlatamıyorum. Tedavisi bugün için mümkün olmayan binlerce hastalık olduğunu anlatamıyorsunuz. Çünkü o olmayan tedavileri veren çok sayıda hekim ve TV programları var. Hastaların bir bölümü de sizler niçin bunları bulmak için çabalamıyorsunuz diye bizi eleştiriyorlar. Bakanlığa başvurup kurullar toplanmasına yol açıyorlar. Artık sabrımız kalmadı, bir an önce tedavi çalışmaları yapılsın dayatması içindeler. Yeni tedavi çalışma ve araştırmalarının en iyi donatıma sahip dünyanın belli merkezlerinde yapılabildiğini ve bizim de kendi imkânlarımızla çalışmamız gerektiğini ancak bu imkânların bizde sınırlı olduğunu söylesek de ikna edici olamıyoruz. Hastaların acil kök hücre tedavisi istekleri devam ediyor. İki hafta önce İstanbul’da Kıraç Vakfı’nın organize ettiği sempozyumda, kök hücre tedavisinin öncelikle söz konusu olduğu ALS’de umut verici tek bir bildiri yoktu. Bu umudun yakınlarda olmadığı açıktı. Hastalar tedavi olanaklarını umutla beklerken bugün yapılacak en doğru şeyin iyi bir bakım ve yaşam kalitesini yükseltme çabaları olduğunu anlatmak zor oluyor. Çünkü onlara bu umutları verenler var. 8 Temmuz tarihli Bilim Teknoloji’de bu vahim ve insafsız, vicdansız aldatmacalardan örnekler verdim. Bu ülkede TV’lerde hem de profesör unvanlı kişilerden Multipl Skleroz için haşlanmış buğday, maydanoz, limon suyu, unutkanlık için havuç suyu, tiroid hastalıkları için dereotu, siyah kuru karanfil, nefes darlığı için keçi boynuzu, gençleşme için limon suyu maydanoz karışımı daha yenisi reishi mantarı, örolopin vb. tavsiyeleri yinelenip duruyor. TRT’de iki profesörün, “bütün hastalıkların tedavileri için şifreler Kuranıkerim’de mevcuttur” fetvası büyük umutlar(!) yaratmış olmalı diye yazmıştım, yineliyorum TRT bu iki profesörün aracı olduğu akıl ve bilim karşıtı yayınla ne kadar övünse yeridir! Cumhuriyet dönemi artık sona ermiştir, artık İslami esaslar egemen olacaktır diyen yeni Milli Eğitim Bakanımız da bu övünce katılanlar arasında mıdır merak ediyorum... [email protected] kram geri çevrilmez ama hepsini bitirmeyin İstanbul Haber Servisi İstanbul Üniversitesi Tıbbi Direktörü ve İstanbul Tıp Fakültesi, Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kamil Adalet, tansiyon ve kalp hastalarını uyardı. Bayramlarda kısa zamanda çok büyük öğünler yendiğine dikkat çeken Adalet, “Bu hem kalp açısından yük getirebilir hem de tansiyon açısından. Konuk olduğumuz yerlerde ikramları geri çevirmek kolay değil, bu nedenle en iyisi ikramın tümünü bitirmemek. Aslında sadece bayramda değil, yaşam boyu sağlıklı beslenmenin temeli az ve sık yemek. Dolayısı ile buna dikkat edildiği takdirde, bayram süresince bir problem olmayacaktır” dedi. Prof. Kamil Adalet, aşırı ağır ve tuzlu bir öğünün sakıncalarına da dikkat çekti. Adalet, kısa sürede aşırı tuzlu ve ağır gıda tüketiminin tansiyon yüksekliği ve kalp krizi riskini tetiklediğini vurguladı. Lazerle dikiş Boğaziçi’nde C MY B C MY B stanbul Haber Servisi Boğaziçi Üniversitesi BiyoMedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde Doç. Dr. Murat Gülsoy yönetimindeki Biyofotonik Laboratuvarı’nda geliştirilen yöntemle Tulyum lazer sistemi kullanılarak cilt üzerindeki kesikler, dikiş atılmasına gerek kalmadan kapatılabiliyor. Yöntemin geleneksel dikiş malzemelerinden doğan iltihaplanma, kanama gibi komplikasyonları da engellediği belirtiliyor. Prof. Dr. Alphan Sennaroğlu yönetimindeki Koç Üniversitesi Laser Araştırma Laboratuvarı ile ortak yürütülen, TÜB TAK tarafından da desteklenen çalışma kapsamında geliştirilen 1980’nde ışınlama yapan Tulyum lazer sistemi, hem cilt dokusu üzerindeki kesiklerin kapatılması hem de beyin üzerinde istenmeyen dokuların yok edilmesi amacıyla kullanılıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle