19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 1 EYLÜL 2011 PERŞEMBE [email protected] 12 Mevzuat savaşı doktorları vurdu İşyeri sağlık ve güvenliğini sağlayacak uzmanlar atanamıyor, özellikle tersaneler ve madenlerde iş kazalarına davetiye çıkartılıyor. Sayıları 2 bin 500’ü bulan doktor ve mühendis, sürekli değişen kanun ve yönetmelikler nedeniyle büyük mağduriyet yaşıyor. İşyeri hekimi olarak çalışacak doktorları ve işyeri güvenliğini sağlayacak mühendisleri seçmek için Çalışma Bakanlığı’nca 25.12. 2010 tarihinde yapılan sınav Danıştay tarafından geçersiz sayılınca, binlerce insanı mağdur eden büyük bir zaman ve emek kaybı oluştu. İş sağlığı ve güvenliği hizmeti sunmak için eğitim alan ve sınava giren doktor ve mühendislerin EMEK mağdur edildiğini söyleyen İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmet ve Eğitim Kurumları Derneği Başkanı Yrd. Doç. Dr. Turhan Şalva, sektörde büyük bir eleman açığı yaşandığını belirtiyor. Ortak sağlık ve güvenlik birimi olarak hizmet veren kurumların ve sektörün toplam doktor ve mühendis ihtiyacının yaklaşık 20’şer bin olduğunu, ancak şu anda bu işi yapabilecek 67 bin sertifikalı uzman bulunduğunu söyleyen Turhan Şalva, bu sorun çözülmezse eğitim alarak sınava giren ve kazananların tekrar eğitim alıp sınava girmeleri gerekeceğini, bunun da büyük bir zaman ve emek kaybı olduğunu söyledi. ZFAŞ’ta anlaşma sağlandı Toplusözleşme görüşmelerinde uzlaşma sağlanamaması üzerine işçilerin greve çıktığı İZFAŞ’ta anlaşma sağlandı, toplusözleşme imzalandı. DİSK’e bağlı Sosyalİş Sendikası’nın İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İzmir Fuarcılık’ta (İZFAŞ) yürüttüğü toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 22 Ağustos’ta işyerinde grev başlamış, İzmir 1. İş Mahkemesi grevi durdurmuştu. Bu gelişmenin ardından tekrar başlayan görüşmelerde 26 Ağustos günü anlaşma sağlandı ve 1. Dönem Toplu İş Sözleşmesi imzalandı. Anlaşma üzerine Sosyalİş Sendikası Başkanı Metin Ebetürk, İZFAŞ işçilerinin artık sendikalı olduğunu ve iş güvencesi ile haklarının korunduğunu belirtti. Küresel emek hareketinin tepesinde bir Türk Türkiye’de lastik ve maden iş kollarında çalıştıktan sonra 2006’dan itibaren ICEM’de görev alan Kemal Özkan, haziranda tamamlanacak IMF, ICEM ve ITGLWF’nin tek çatı altında birleşmesiyle doğacak yeni yapının tepe yöneticilerinden biri olacak. Küresel krizle birlikte sendikaları tamamen devre dışı bırakmaya çalışan küresel şirketlere karşı yeni bir model geliştirilmesi gerektiği fikriyle hareket eden Uluslararası Kimya, Enerji, Maden ve Genel İşçileri Sendikaları Federasyonu (ICEM), Uluslararası Metal İşçileri Federasyonu (IMF) ve Uluslararası Tekstil ve Deri İşçileri Federasyonu (ITGLWF) daha güçlü olmayı sağlayacak ve küresel sözleşme yapabilme olanağı taşıyacak yeni yapılanmayı haziranda tamamlayacak. 60 milyon emekçiyi temsil edecek bu yeni yapılanmanın tepe yönetiminde bir de Türk sendikacı yer alacak: Kemal Özkan. Kemal Özkan yıllarca Türkiye sendikal hareketinde yer almış ikinci kuşak bir sendikacı. Babası 12 Eylül döneminde DİSK davasında idamla yargılandı ve uzun yıllar tutuklu kaldı. Bayrağı ailesinden devralan Özkan, 2006’dan bu yana küresel sendikal hareket içerisinde önemli sorumluluklar üstlenerek gelecek dönem için çıtayı daha da yükseltti. Kendisi ile uluslararası sendikal mücadeleyi ve Türkiye’yi ve yeni yapılanma ile yeni pozisyonunu konuştuk. Şu anki örgüt ve sorumluluklarınız neler? ICEM şu an itibarı ile 132 ülkeden 467 sendikaya üye 20 milyonun üzerinde çalışanı temsil ediyor. Türkiye’de de değişik konfederasyonlara bağlı 13 sendika üyelerimiz arasında. Ben şu an itibarıyla örgütün sektörel faaliyetler ve endüstri ilişkilerinden sorumlu direktörü olarak görev yapıyorum. Sendikal hareketin durumu uluslararası ölçekte nasıl görünüyor? Sendikal hareket gerçekten kritik bir dönemden geçiyor. Son otuz yıl içerisinde ciddi ve radikal ekonomik ve sosyal dönüşümler gerçekleşiyor. Sendikal hareket olarak bu dönüşümleri kavramak, temsil ettiğimiz işçi sınıfının haklarını korumak ve geliştirmek için yapılanmalarımızı, politikalarımızı ve kullandığımız araçları geliştirmek ve etkinleştirmek çabasındayız. lyon çalışanı temsil Haziranda tamamlanacak ve 60 mi nunun tepe edecek yeni bir işçi konfederasyo yer alacak yönetiminde bir de Türk sendikacı 1 Eylül’de Barışı Anımsamak... Bir gün bir ev taşıma şirketine işim düştü. Taşınmanın maliyetini çoğu kiracı iyi bilir. Taşıma şirketi ile konuşurken bana gösterdiği kolaylığı anlatmak için olsa gerek “Merak etme ağabey, sana Kürt hamal göndermeyeceğim” dedi. Belli ki bu taleple gelen müşterileri var. Bu nedenle bana kendiliğinden bir iyilik yapıp taşınma işini Kürtler dışından insanlara yaptıracağını söylemek istedi. Yüksek eğitimli bir Kürt kızı özel bir bankanın sınavına girer ve kazanır. İşe başlar ancak on beş gün sonra müdür odasına çağırıp artık kendisi ile çalışamayacaklarını söyler. Gerekçe olarak, gelen güvenlik soruşturması sonucu babasının yasal bir partide yaptığı çalışmaları nedeniyle iş başvurusunun kabul edilemeyeceğini ifade eder. Bir öğretmen özel dershane açmak ister, üç ortak ile dershaneyi açarlar, Milli Eğitim Müdürlüğü bir türlü açılması için izin vermez. Öğrenirler ki “iyi hal kâğıdı” almak gerekir. Alınacak yer bulunduğu ilçenin jandarma komutanlığıdır. Müracaat eder, belge milli eğitime gönderilir. Sonuç olumsuzdur. Yani dershaneyi açması için kendisi sakıncalı bulunur. Çareyi yine kendileri bulur. “İstifa edeceksin hocam” derler. Hoca istifa eder ve üç sene kendi okulunda kaçak öğretmenlik yapar. Sonuçta baskılara dayanamayıp dershanesini devretmek zorunda kalır. Ama dershane kapatılmaktan kurtulamaz. Bir Kürt yurttaşımızın kızının ismi Berivan’dır. Kürtçede süt sağmaya giden kadın anlamına gelir. Berivan, kimya teknikeridir. Özel firmanın işe almama gerekçesi ismidir. Başka dil bilmediği için annesi ile Kürtçe telefon görüşmesi yapan öğretmene yanında kaldığı aile “Hem namaz kılıyorsun hem de Kürt olduğunu söylüyorsun” der. Yukarıdaki birkaç tekil örnek genel kitlenin çok küçük bir kısmını oluşturmaktadır. Bu örnekleri arttırmak elbette mümkün ama sonuçta bu uygulanan ayrımcılığı değiştirmemektedir. Bizler hepimiz farkında olarak ya da olmayarak bu ülkede yaşayanların bir bölümünü dili, etnik kökeni, rengi, cinsiyeti vb. nedenlerle ayrıma tabi tutuyoruz. Bu karşıtlığın her iki tarafı da birbirinden şiddetle ayırdığı günlere doğru yaklaştığımızı sezmek ürkütücü bir manzara sunuyor. Eski Genelkurmay başkanı, kitabı ile ilgili, bir eski büyükelçi ile yaptığı mülakatta, bu ülkede hiçbir ayrımcılığın olmadığını söylerken de İstanbul’da Kürtleri ayırması yani ülkenin doğusunda olabildiğini ama İstanbul’da olmadığını mı söylemek istiyordu. Bu da ayrı bir ürküntü vesilesi. Barışın ve uyumun ilk önce kendi içimizde olması gerektiği, sonra da çevremize doğru yayıldığını düşünüyorum. Oysa sokak ortasında bağırarak azarlanan telefon görüşmelerine tanık olmak, hayvanlara işkenceyi kendisine hak gören insanları tanımak, oğlundan veya kızından yıllarca haber alamayan ebeveynler, etnik kökeni nedeni ile işe alınmayan insanlara ve şiddetin her türlüsüne muhatap olan kadınların olduğu bir ülkede barışın sağlanmasına giden yola nereden başlamak gerekir? 1 Eylül Dünya Barış Günü kitlelerin savaşına son veren bir önemli gün olarak her yıl kutlanıyor. Türkiye’deki savaş ise yıllardır şiddeti azalan ve artan oranlarda sürüyor. Kendi içimizdekilerle barışmadan, bu coğrafyada yaşayan insanların huzurunu düşünmeden, Suriye’de, Libya’da, Yemen’de, Mısır’da ve diğer Arap ülkeleri için barış niyaz etmek acaba empati eksikliğine mi bağlı, kavrayamadım, bağışlayın. Bu düzeyde temsil tek Yeni kurulacak uluslararası federasyonda, sizin adınız da tepe yönetimi için geçiyor. Doğru mu? Evet doğrudur. Yeni oluşturulacak küresel sendikanın üst yönetim organında kuvvetle muhtemel önemli bir görsözde ekonomik sistemin iflas ettiğini evi üstlenme durumunda olacağım. Tabii bundan onur açıkça kabul ediyorlar. Son dönemlerduyuyorum. 60 milyonu aşkın çalışanı temsil eden bir de değişik uluslararası platformlarda örgüt içerisinde bu türden bir güveni kazanmak guUluslararası Çalışma Örgütü’nün sürekli rur verici. Türkiye açısındansa bu türden seçimle ulusyer alması, çalışma bakanlarının özel zirlararası bir sendikal göreve gelmek ilk kez olacak. Kenvelerde toplanması gibi yansımalarını di ülkemin sendikal hareketine de bu vesileyle dagörüyoruz bu mücadelenin. Düzenha fazla katkı verebilmek bana çok özel bir siz ve güvencesiz istihdam bimemnuniyet verecek. Dolayısıyla herkesin çimleri en büyük sıkıntı olarak desteğini bekliyor ve istiyorum. karşımıza çıkıyor bu noktada. Böyle büyük bir yapı nasıl çalışacak? Sanırım küresel sendika haEvet büyük bir yapı olacak, ancak olabilreketi en büyük sınavını bu diğince yerele yönelmiş, çalışanla daha yatür istihdam biçimleriyle mükın bir yapılanma öngörüyoruz. Sendicadelede veriyor ve verecek. kal faaliyette artık ulusal, uluslararası çalışma arasındaki makas kapandı. Yani bir işyerinde örgütlenme faaliyeti gerçekleşirken burada yerel, ulusal ve uluslararası yapılar hep beraber ve işbirliği içerisinde çalışmak duruZira munda. Bunu hayata sendigeçirdiğimiz, Türkiye kal hade dahil olmak üzere reketiçok sayıda örnek vemizi tarebilirim. Diğer yanrihsel dan küresel ekonomiSendikal harekete olarak nin önemli aktörleri olakonumlannasıl katıldınız? rak çokuluslu şirketlere yödırdığımız nelik, küresel sendikal ağlar Aslında ben sendikal harekete katılmadım, sendikal haoluşturuyoruz. Bu yapılarda doğrudan işyeri düzeyinden reket içerisinde doğdum. Rahmetli babam Adapazarı’nda sendika temsilcileri yer alıyor. Böylece işyerlerinden gekurulu bir lastik fabrikasında çalışıyordu, ancak aynı zamanda işyeri sendika temsilcisi idi ben doğduğumda. Daha len arkadaşların uluslararası sendikal harekette doğrudan sonra şube, genel merkez, konfederasyon derken D SK içe etkili ve önemli bir yer almasını sağlıyoruz. Türkiye bu resmin neresinde? risinde önemli görevler aldı. Tabii acı bir 12 Eylül dönemi Amerika ve Türkiye en sık sendikal hak ihlalleri ve topyaşadık. Babamızın evden alınışı, uzun süre gözaltında lusözleşme uyuşmazlıkları olan ülkeler bizim uluslararası tutulması, değişik cezaevlerinde bulunması hep belleğimde yer aldı çocukluk dönemimde. Aslında bir nefederasyonumuzun gündeminde. Sendikal hak ve özvi travma idi. O nedenle hep sendika hareketi gürlüklerle ilgili hükümet ve parlamentonun ivedilikle, içinde yer aldım, almaya da devam ediyosendikalarla diyalog içerisinde iyileştirme yapması gerekiyor. rum. Son derece mutlu ve guHerhangi bir önkoşul olmadan, sendikal hak ve özgürlükrurluyum. lerin tam olarak tanınması ve hayata geçirilmesi gerekiyor. tüm paradigmaları sarsan bir etkisi var güvencesiz ve düzensiz istihdamın. İşkollarınızda durum nedir? Son yıllarda gelişmeleri göz önünde tutarak imalat sektörlerindeki tüm küresel sendikalar olarak birleşme kararı aldık. Temelindeki imalat sektörleri arasındaki geçişkenliğin son derece artması Türkiye’de de başta ve sınırların kalkması. Örneğin otomoPetrol ş olmak üzere pek bil sektöründen bahsedersek, hacim çok sendika için destek olarak bir otomobilin yarısından azı meziyaretlerinde bulunan ve tal sektöründen geliyor. eylemlere katılan, 132 ülkede Lastik, plastik, kimya, deri, tekstil gibi 20 milyondan fazla işçiyi bir dizi işkolu da bu imalat zinciri içetemsil eden ICEM, pek çok risinde. Dolayısıyla sendikal olarak daülkede yapılan gösteri ve protestolara da destek veriyor. ha geniş çerçeveli tüm bu zinciri kavKiev’de Ukrayna Sendikaları rayan bir politika ve stratejiyi hayata geFederasyonu (FPU) tarafından çirmemiz gerektiğine karar verdik. 21 Haziran 2006’da düzenlenen Önümüzdeki yıl metal, kimya, enerji, hizmet tarifeleri protestosuna maden, tekstil ve deri işkollarındaki üç geniş katılımlı destek küresel sendikayı birleştirip yeni tek ve vermişti. FPU önderliğinde güçlü bir küresel sendika oluşturacağız. Ukrayna genelinde 200 bin Yeni küresel federasyonumuz 60 milprotestocu gaz ve elektrik yon çalışanı temsil edecek. Birleşmeytarifelerinde yüzde 85’e le yalnızca daha büyük değil, daha varan zamma karşı güçlü ve etkili olmayı planlıyoruz. Bubölgesel gösteriler nu yapacak gücümüz, irademiz ve araçdüzenlemişti. larımızın var olduğuna inanıyorum. Kiev’de FPU’ya destek vermişti En büyük sınav istihdam biçimi Yani neler yapılıyor? Örneğin, politik olarak hepimizin bildiği gibi artık ulusal ekonomilerin yönelimi ve yönetimi uluslararası ölçekte alınan kararlarla şekillendiriliyor. Dolayısıyla burada bize önemli bir mücadele alanı ortaya çıkıyor. Hükümetlerarası kurumlar ve çeşitli uluslararası kurumlar ölçeğinde küresel bir politik mücadele veriyoruz. Son ekonomik krizle birlikte artık herkes, yüzleri kızararak da olsa, 80’li yıllarda başlatılan Tek Gıda ş: Bu bayram acı çikolata yemeyin Tek Gıdaİş Sendikası, ramazan boyunca Elvan Gıda’da 70 kişinin işten çıkarılmasını protesto ederek “Bu bayramda acı çikolata yemeyin” çağrısı yaptı. Sendika, kendilerini “dini inançları güçlü” olarak tanımlayan Elvan Gıda yönetiminden, işçileri geri alma talebinde bulundu. Sendika, “Helal Gıda” üretim sertifikasına sahip olduğunu belirttikleri işyerinin yöneticilerinin, işçilerine bayramı haram etmesini yazılı bir açıklamayla protesto etti. Tek Gıdaİş Yönetim Kurulu, kendilerini “dini inançları güçlü” olarak tanımlayan Elvan Gıda yönetimine işçileri geri alma çağrısı yaparak “Kutsal bir ayda çalışanlarını sadece anayasal haklarını kullandıkları için çoluk çocuk açlığa ve yoksulluğa terk etmesi hangi dini değere sığmaktadır” diye sordu. Sendika, 12 saat vardiyalarda bir kap yemek ve köle düzeniyle çalıştırılan işçilerin, haklarını bundan sonra kanuni yollarla arayacaklarını da duyurdu. Sendikadan yapılan açıklamada, fabrikaya noter getirerek işçileri tehdit yoluyla kanunsuz şekilde ibraname imzalatarak işten çıkaran yöneticiler hakkında cumhuriyet savcılığına suç duyurusu yapıldığı ve işe iade davalarının açıldığı da belirtildi. Koşuyolu’nda angarya, taşeron işçiyi isyan ettirdi İstanbul Kartal’daki Koşuyolu Devlet Hastanesi’nde hastane yönetiminin işçileri bilgilendirmeksizin, mobil ekip adı altında farklı işlerde görevlendirmek üzere her birimden bir işçiyi görev yerinden alması taşeron işçilerin tepkisiyle karşılaştı. Sendika.org’un haberine göre, Dev Sağlıkİş’in örgütlü olduğu Koşuyolu Devlet Hastanesi’nde son dönemde işçilerin mobil ekip adı altında toplanmasının, birer işçinin çekildiği birimlerde iş yükünü arttırdığını ve mobil ekipte toplanan temizlik işçilerinin de inşaat molozu taşımak gibi angarya işlerde çalışmakla yüz yüze geldiğini belirten işçiler eyleme geçti. Yüzün üzerinde işçinin katıldığı eyleme Halkevleri üyeleri de destek verdi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle