17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 EYLÜL 2011 PERŞEMBE CUMHUR YET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 15 Kent kültürümüzde bize özgü olan ‘bayram yerleri’ imar hırsından yok oldular Bayram yerlerimizi istiyoruz 3 2 Osmanlı şehzadelerinin ok atma yarışmalarındaki en uzun mesafeleri ve atıcılarını simgeleyen “nişan taşları”nın da bulunduğu aynı alan yine bayram yeri olarak yaşatılabilseydi, kent kültürüne ve geleneksel değerlerimize çok daha fazla hizmet edilmiş olmaz mıydı? Dünya Barış Günü’nde... Bugün 1 Eylül. Dünya Barış Günü. 1 Eylül 1939Faşizmin “önlenemez” yükselişi sonucu Hitler Almanya’sının Polonya’ya saldırması… İkinci Dünya Savaşı, geride 54 milyon ölü ve yıkım ve sefillik bırakarak sona erdiğinde, dünya artık aynı dünya değildi… Bugün Dünya Barış Günü ama hem ülkemde, hem de dünyanın birçok yerinde savaş devam ediyor. Kin, öfke ve nefret dili azdırıldıkça… Irkçılık, ayırımcılık, hamasi bir milliyetçilik, oy ve rant çıkarlarına dönüştürüldükçe… Paylaşım yarışında iştahlar kamçılandıkça… Geçmişin intikamını alma tutkusu, geleceğin umudunu yok ettikçe… Bitmeyecek bir savaş hep sürecek. Son zamanlarda, özellikle Kandil bombalamaları sırasında, millet kafayı sayılara takmıştı. Onlar kaç kişi öldürdü? Biz kaç kişi öldürdük? Hesabı yapılıyor, hesabı yapılamayacak tek şeyin… Nâzım Hikmet’in “Neyi Bildirir Sayılar” adlı şiirinin kimi bölümleri gelip önüme dikiliyor: “Sayılar bebelerin kundakları sayılar tabutları şehirlerin öldürülmüş, öldürülebilecek olan sayılar yaklaşan bir şeyleri bildiri/ (...) Yıl 1962 62 yılında iki avcı uçağını sofraya koysak çevirsek ete ekmeğe şaraba salataya 40 milyon adam doyasıya yer içer 40 milyon kediye de artar ekmekten etten kediler salata yemez şarap içmez kedileri ben kattım ziyafete 2 balistik füze yakıp kül eder 150 kitaplığı daha kurulmadan onlar 2 bombardıman uçağı 4 sağlık evini yükler yanına bombalarının (...) 62’de atomlu atomsuz silahlanma yarışı 12 milyar dolar yılda 10 yılda 120 bin milyar/yıldızların sayısına yakın mı bilmem 120 bin milyar yahut 150 milyon yapılmamış ev...” Bugün 1 Eylül 2011. Dünya Barış Günü. Savaş devam ediyor hâlâ. Anneler hâlâ soluklarını tutmuş pis bir savaşın bitmesini bekliyor. Çocuklarının “Bugün de ölmedim anne” diyerek çıkıp sağ salim eve dönmesini bekliyor. İşte Ahmet Erhan’ın savaştan arınmış “Bugün de Ölmedim” şiiri bayram şekeri niyetine… “Yüreğimi bir kalkan bilip sokaklara çıktım Kahvelerde oturdum çocuklarla konuştum Sıkıldım, dertlendim, sevgilimle buluştum Bu gün de ölmedim anne. Kapalıydı kapılar, perdeler örtük Silah sesleri uzakta boğuk boğuk Bir yüzüm ayrılığa, bir yüzüm hayata dönük Bugün de ölmedim anne. Üstüme bir silah doğruldu sandım Rüzgâr, beline dolandığında bir dalın Korktum, güldüm, kendime kızdım Bugün de ölmedim anne. Bana böylesi garip duygular Bilmem niye gelir, nereye gider? Döndüm işte acı, yüreğimden beynime sızar Bugün de ölmedim anne.” Şiirleri fırsat bilip çok sevdiğim bir şaire, Haydar Ergülen’e “Cumhuriyet”e hoş geldin” diyorum. Bundan böyle pazartesi günleri, bu sayfalardaki yazılarını sakın kaçırmayın. Şiir sevgisi bulaşıcıdır. Onun düzyazılarını okurken bir de bakacaksınız, şiir tutkunu olup çıkmışsınız! Çok sevgili arkadaşım, yıllar boyu omuzdaşım, meslektaşım, Yalçın Çınar’ı kaybettik. Haber fotoğrafçılığının ustası, çınarıydı, Yalçın. Yaşıtımdı. Milliyet’te neredeyse 30 yıl birlikte çalıştık… neler paylaşmadık ki… Türkiye’nin en ücra, en uzak köşesinden, kentlerin en kalabalık, en yoğun doruklarına birlikte gittiğimiz “işlerde” onun varlığı, beni daha iyiye, daha doğruya yöneltir, daha çalışkan kılardı. Bakışlarımızla anlaşırdık. Onun orada olduğunu bilmek bana sonsuz güven verirdi. Bu ne büyük bir rahatlıktır, bilemezsiniz! Milliyet’ten kovulma döneminde kovulmayan birçokları, yanımızdan vebalıymışız gibi kaçarken Yalçın Çınar hep yanımızdaydı. İyi insan, alçak gönüllü, saygı ve sevgi dolu dost… Işık içinde yatsın. Ailesinin acısını paylaşıyor, sabırlar diliyorum. Pehlivanlar Çok değil, 20 yıl öncenin kent haritaları ile bugünküleri kıyaslayın. Üzerinde “Bayram Yeri” yazan ve yıl boyu “boş” tutulan alanların şimdi konut siteleri ve alışveriş merkezleriyle doldurulduğunu görürsünüz. Nasıl olmuşsa birkaç tanesinde “lunapark” var ve kimilerine göre bayram yerlerimizin “çağdaş versiyonları!” Oysa böylesine halkla bütünleşmiş bir “kent geleneği” dünyanın hangi ülkesinde olsa, imara açmak bir yana, korunmaları için özel yasalar çıkarılır... Hatta UNESCO’ya başvurularak “kent kültürüyle yaşayan dünya mirası” sayılmaları bile istenebilirdi. Ama bizde ne yazık ki Koruma Kurulları bile, hiç değilse elde kalan bayram yerlerinin bize has “tarihsel işlev”leriyle kültür mirasımız olarak yaşatılması kararını üretemedi. Tıpkı yine kent kültürümüzün yüzlerce yıllık özgün değeri olan “mesire yerleri”miz gibi, bayram yerlerimiz de emlak rantına sevdalı imar politikalarının kurbanı oldu. Şimdi ise sadece anılarda, geçmişi anlatan kitaplarda, yazılarda ve resimlerde kaldı... O kadar ki bugün, örneğin Denizli gibi birçok kentimizde, adları hâlâ “Bayram Yeri” olan ama bayramla ilgileri kalmayan semtlerimiz var. Neden bu isimle anıldıklarını bile bilmeyenler 1 Osmanlı döneminde Bayram Yeri ve eğlenceleri 2 Eski Trabzon’da Bayram Yeri ve gösterileri 3 Cumhuriyetin ilk dönemlerinde Bayram Yeri ve kayıklı salıncaklar bir yana, merak edeni de ara ki bulasın… Çünkü “çağdaş kent” kavramı artık “AVM’ler, rezidanslar, outlet”ler demek!.. Geçmişin insani erdemlerini yaşatarak geleceği kimlikli kılmak, ne siyasilerin ne de üniversitelerin umurunda... Anılardan Konuyu irdelerken 60’larda mahalle arkadaşlarım, hatta ablaağabeylerimizle “müdavimi” olduğum son bayram yerimizi anmadan geçemeyeceğim. Beşiktaş’taki Ihlamur Kasrı’nın karşısı ile şimdi “kebapçı” olan ve “Süslü Karakol” dediğimiz Osmanlı Zabıta Binası’nın önündeki yamaçta kurulurdu… Mizah ve tuluat sanatının amatör temsilcilerini katıla katıla gülerek seyrettiğimiz çadır tiyatrosundan, ata binme hevesimizi giderdiğimiz aynalıpüsküllü sütçü beygirlerine; kayıklı salıncaklardan Romanların “hamamdaki ayı” gösterilerine kadar, dönemin eğlence olanaklarını kısıtlı “bayram harçlıkları”mızla yaşayabilirdik. Şimdi aynı yerin yamacında galiba evlenme binası var; düzlüğünde de dev bir Migros! Kenar kesiminde ise oduncu ve keresteciler... Bir anıyı da Orhan Yalkın’ın 18 Mayıs’taki yazısından özetleyelim: “Eller öpülüp paralar cebe konur konmaz ilk gideceğimiz 1 yer ya KaragözHacivat ya da bayram yeriydi. Şehreküstü semtinin bayram yeri, Direkçi Pazarı denilen, İnönü Caddesi’nin doğu kesimindeydi. Atlıkarıncalarda, at, aslan, araba gibi nesnelerde hayvan heykellerine oğlanlar, araba şeklinde olanlara da kızlar binerdi. Atlıkarınca, sahibi tarafından elle döndürülürdü.” Yazıdan bir bölümü daha: “Bayram yerinin alt tarafında, develerin kaldığı boş handa, Antepli Kamil Pehlivan üç gösteride bulunurdu. Birincisi, yumurtayı işaret ve ortaparmağının arasına dikine yerleştirir, kırardı. İkincisi göbekten yukarısı çıplak olduğu halde yere yatar, karnının üzerine büyük bir taş koydurur, biri tarafından bu taşa balyozla vurdurarak parçalattırırdı. Üçüncüsü de çıplak göğsüne köstekli bir saati iki çengel iğneyle tutturur, sonra da eline aldığı tepsiyle para toplardı.” Ayvalık Kültür Sanat Günleri’nin sekizincisi bugün başlıyor Türklerin geleneği Onur konuğu Kültür Servisi Ayvalık Belediyesi’nin düzenlediği Ayvalık Kültür Sanat Günleri’nin sekizincisi bugün başlıyor. Ayvalıklılar dokuz gün boyunca bale, şiir, okuma, dinleti, konser, sergi, panel, tiyatro etkinlikleri izleyecekler. “Şiir Ayvalık’ta” etkinliğinin bu yılki onur konuğu, Ülkü Tamer. Önceki yıllarda Arif Damar ve Gülten Akın’ın onur konuğu olduğu “Şiir Ayvalık’ta”da şiir okuyacak şairler arasında Haydar Ergülen, Arife Kalender, Arzu K. Ayçiçek, Mine Ömer, Fergun Özelli, Halim Yazıcı ve Şükrü Erbaş bulunuyor. Gültekin Emre de gazetemiz yazarı Ülkü Tamer’le bir söyleşi yapacak. Şair Turgut Baygın’ın sunuculuğunu yapacağı şiir etkinliği 4 Eylül saat 17.00’de İnönü Kültür Merkezi’nde izleyiciyle buluşacak. Ayvalık Kültür Sanat Günleri’nin bu yılki özelliği ise etkinliklerin salondan sokaklara taşınmış olması. Cumhuriyet Meydanı, Değirmen, Ayvalık Pazar Meydanı, Eski Gümrük Meydanı, Armutçuk Pazar Meydanı sanat günlerinin konser mekânı olarak kullanılacak. Ayvalık Kültür Sanat Günleri’nde gerçekleştirilecek etkinlikler arasında Buket Uzuner’le söyleşi ve imza günü, Müjdat Gezen’in “Bir Acayip Oyun”, Ayşen Gruda’nın “Bavul” Ülkü Tamer adlı oyunları, Nüzhet Kutluğ’un resim sergisi, “Zorba”, “Harem” bale gösterileri, Senem Diyici Trio, Bodrum Oda Orkestrası, Birsen Tezer, Hüsnü Arkan, Bulutsuzluk Özlemi ve Moğollar konserleri yer alıyor. Ayrıca Ali Akdamar’ın yöneteceği, Muzaffer Akyol, Kıymet Giray, Halilhan Dostal, Selçuk Kaltalioğlu’nun katılacağı “Yerelde Sanat, Metropolde Sanat” başlıklı panelle gazetemiz çizerlerinden Kâmil Masaracı’nın “Kültürlü Hadiseler” başlıklı söyleşisi de etkinlik kapsamında. Bazı kaynaklar “Bayram” deyimine ilk kez Kaşgarlı Mahmud’un 11’inci asırda yazdığı “Divan”ında rastlandığını belirtiyor. Sözcüğün aslı “bedhrem”di, Oğuzlarda “beyrem”e dönüşmüşmüş… “anlam”ı da “eğlenme, gülme, sevinme..” Bayram yerlerimiz işte bu anlamın doyasıya yaşandığı, kökü İslamiyetten önceye uzanan en eski Türk geleneklerinden biri. Bütün İslam coğrafyasında sadece bizde olması da farklı kültür ve inançların ortak uygarlıklar yarattığı Anadolu’nun kent kültürümüze eşsiz katkısı.. Bu alanları imara açarak yok edenleri gelecek kuşaklar nasıl anacaklar bilemem; ancak, bizim görevimiz hâlâ tüm ayrıntılarıyla anımsadığımız kültür mirasımızı yeniden canlandırmak… Bunun için de elde kalan tüm eski bayram yeri alanlarını tarihsel işlevlerine kavuşturmak değil midir? Tıpkı eski mesire yerlerimizin de tümüyle yitirilmeden kentlerimize yeniden kazandırılması gibi.. Belediyelerimizin, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, Koruma Kurullarımızın ve tüm resmiözelsivil kuruluşlarımızın bu çağrıyı önemsemeleri dileğimle, herkesin “Şeker Bayramı” kutlu olsun. Türkiye’nin ilk gençlik koroları festivali ‘KoroFest’ başlıyor Carmina Slovenica ‘Herkes şarkı söyleyebilir!’ Kültür Servisi Boğaziçi Üniversitesi’nden gençlerin girişimiyle 2009 yılında düzenlenmeye başlayan, Türkiye’nin ilk gençlik koroları festivali KoroFest, bu yıl 611 Eylül tarihlerinde gerçekleştirilecek. KoroFest’in 7 Eylül akşamı Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenecek gala gecesinde uluslararası ödüllü iki kadın korosu Cantemus Pro Musica ve Carmina Slovenica İstanbullu sanatseverlerle buluşacak. Toplam 11 koronun katılacağı festival kapsamında konserlerin yanı sıra, koro çalıştayları, müzik öğretmenleri için seminer dizisi, Cem Mansur ve Hasan Uçarsu ile koro üzerine söyleşiler, akustik dinletiler, film gösterimleri de gerçekleşecek. ‘Herkes şarkı söyleyebilir!’ anlayışından yola çıkılan festival kapsamında, sokaklarda, üniversite kampuslarında, kültür merkezlerinde, okullarda spontan korolar oluşturulacak. (www.korofest.com) Ö. Lütfi Akad Film Arası’nda Kültür Servisi Film Arası dergisi eylül sayısında usta yönetmen Ömer Lütfi Akad’a yer veriyor. Bu özel sayıda aralarında Türkân Şoray, Hülya Koçyiğit, Yavuz Turgul, Mesut Uçakan ve Çağan Irmak’ın da bulunduğu sinema dünyasından isimler Akad’ı anlatıyorlar. Dergide ayrıca Akad’ın 1968 yılında çektiği unutulmaz filmi “Vesikalı Yârim” için hazırlanan bir de özel dosya bulunuyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle