Katalog

SAYFA CUMHUR YET 5 AĞUSTOS 2011 CUMA 4 HABERLER Çelik, ‘Anayasa görüşmeleri tüm partilerin yer aldığı Uzlaşma Komisyonu’nun görevidir’ dedi Düşünmeden Konuşmak Kürt sorununun çözülebilmesi için her konunun, her olasılığın özgürce tartışılması gerektiğini yıllardır söylüyorum. Ama her konunun serbestçe tartışılması demek herkesin ağzına geleni söylemesi, düşünülmeden konuşulması anlamını taşımıyor. Örneğin, Orhan Miroğlu’nun önceki günkü, Akşam’dan Burcu Bulut ile yaptığı ve Ertuğrul Özkök’ün de dün kendi sütununda ele aldığı söyleşiye bir göz atalım. Bakın ne diyor Orhan Miroğlu:  ABD’de 1960’lı yıllarda zenci toplumunun durumunu düzeltmek için pozitif ayırımcılık yapıldı. Yani böyle bir pozitif ayırımcılık belli bir süre yapılabilir. ABD’deki zenci sorunu ile Türkiye’deki Kürt sorunu arasında ne ilişki var? Türkiye’de Kürtlerin girmeleri yasak yerler, okullar mı oldu? Türkiye’de insanlara Kürt kökenli olduğu için engeller mi çıkarıldı? Nihayet ABD’de zenci sorununun çözümü gündeme geldiğinde, zenciler özerklik talebinde mi bulundu? Zenci, Türkiye’deki Kürt’ün tersine, yeni bir kimlik isteyip beyazlara karşı özerklik talep etmedi. Tam tersine onlarla aynı demokratik ve ekonomik haklara sahip olmak istediğini söyledi ve bunun fiiliyatta bir anlam ifade edebilmesi için pozitif ayırımcılık uygulamasıyla aradaki uçurumun kapanmasını talep etti. Eğer Kürt sorununun çözümünü, kişisel demokratik hakların çerçevesi içinde görüyorsanız, bunların tam uygulanması, ekonomik farklılıkların azaltılması için pozitif ayırımcılık talep etmekte haklı olabilirsiniz. Böyle bir durumda kimse size “tutarsız” diyemez. Ayrıca unutmamak gerekir ki Güneydoğu’nun ekonomik geriliği, burada yaşayan insanların Kürt olmasından değil, bölgenin Türkiye’nin periferisinde yer almasından kaynaklanmıştır. Eğer Kürtleri geri bırakmak gibi bir amaç olmuş olsaydı, herhalde tarihimizin en büyük bölgesel kalkınma projesi olan GAP burada uygulanmaya konmazdı. Eğer sorun hukuki düzenlemede düğümlenmiş olsaydı, zaten hukuki düzenlemelerle bu sorun çözülürdü. Yok eğer sorun hukuki düzenlemeyle de fiilen giderilemeyen bir ekonomik ve sosyal eşitsizlik olsaydı, o zaman pozitif ayırımcılıktan bir çözüm beklenebilirdi. Ama Kürt kardeşlerimizin, Orhan Miroğlu da dahil hemen hepsi, sorunun bunlarla da çözülemeyeceğini ve kendilerinin başka olduklarının kabul edilmesi gerektiğini ileri sürüp özerklik istiyor. Bu başkalık durumunda pozitif ayırımcılık talep etmek tutarsızdır. O zaman, Kürt olmayanlar şunu söyler:  Her türlü talebini kabul edelim amenna ama sen, benden ayrıysan seni neden finanse edeyim? Çok ilginç bir başka talep de çokça ileri sürülmüş şu öneridir:  Özerk olalım ama vergi de vermeyelim. Bu şu demektir: Özerk yönetimler, hem bölgeden vergi toplasın hem de merkezden destek alsın, ama ulusal savunma vs. gibi alanlarda vergi katkısında bulunmasın. Miroğlu’nda da aynı öneriyi görünce güldüm. Çünkü aynı günkü Hürriyet’teki köşesinde Şükrü Kızılot’un da belirttiği gibi özerklik talep edilen bölgenin halkı zaten öyle kayda değer bir vergi de vermiyordu. Şükrü Kızılot’un da belirttiği gibi 2011’in ilk 6 ayında Hakkâri’de toplanan vergi Türkiye’dekinin on binde biri bile değil. Hakkâri, Tunceli, Iğdır, Ardahan ve Kilis’ten oluşan 5 ilden toplanan vergi Türkiye’dekinin binde birine ancak yaklaşıyor. Nihayet Doğu ve Güneydoğu’daki 26 ilden toplanan vergi, Türkiye’nin toplam vergi oranının ancak % 3’üne ulaşıyor. Yani görülüyor ki zaten verilen bir vergi yok, pozitif ayırımcılıkla istenen üstüne Batı’da toplanan vergilerden gelen kaynağın oraya yansıtılması. Aslında fiilen o da yapılıyor. Türkiye’de özerklik istenen bölge, kaçak elektrik kullanımının tavan yaptığı yerdir. Oradan tahsil edilemeyen elektrik giderlerini de yönetimin, diğer bölge tüketicilerinin sırtına bindirdiğini bilmeyen mi, var? Evet konuşalım, konuşalım ama karşımızdakini aptal yerine koymamak için önce ağzımızdan çıkanı kulağımız duysun. ‘Taslakla gitmeyeceğiz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, parti olarak bir anayasa hazırlayıp siyasi partilere gitmeyeceklerini belirterek “Anayasanın yapılacağı zemin TBMM’dir. Bu da partilerin vereceği üyelerle oluşacak Uzlaşma Komisyonu’nun görevidir” dedi. AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik başkanlığında dün yeni anayasa hazırlık toplantısı yapıldı. AKP Genel Merkezi’ndeki toplantıya Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç ve Beşir Atalay ile Adalet Bakanı Sadullah Ergin, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ve Grup Başkanvekili Mahir Ünal katıldı. Dünyadaki anayasalar ile Türkiye’deki tartışmaları incelediklerini belirten Ömer Çelik, bu kapsamda ülkenin gereksinimi olan yeni anayasayla ilgili çeşitli kesimlerin de değerlendirmelerini gündemlerine aldıklarını söyledi. Bu anlamda bir “ilkeler manzumesi” hazırladıklarını da kaydeden Çelik, BDP ile görüşme yapılıp yapılmayacağı konusunda “BDP yemin ederse, Meclis’teki yerini alırsa...” diye konuştu. bir taslığımız var bununla size geldik, siz ne diyorsunuz’ demeyeceğiz. Böyle bir yöntem kullanmıyoruz. Her zaman söylüyoruz anayasanın yapılacağı zemin TMMB’dir. Bu da partilerin vereceği üyelerle oluşacak uzlaşma komisyonunun görevidir” diye konuştu. Kendilerinin komisyon olarak hazırlık çalışmalarını sürdürdüğünü, dünyadaki çeşitli anayasaları, Türkiye’deki tartışmaları incelediklerini belirten Çelik, Türkiye’nin ihtiyacı olan anayasa ile ilgili çeşitli kesimlerin değerlendirmelerini gündemlerine aldıklarını, bir “ilkeler manzumesi” hazırladıklarını kaydetti. onların görüşleri alınmalıdır. Zaten BDP yemin ettikten sonra mutlaka komisyona üye verecektir. Özellikle Meclis’te bulunan partilerin, bulunmayan partilerin, sivil toplum örgütlerinin de katkısı burada önemlidir” diye konuştu. ‘Tartışılmasını isteriz’ Genelkurmay Başkanlığı’nın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması gibi konuların komisyon çalışmalarında gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine Çelik, “Çağdaş demokratik standartlarda Türkiye’nin yönetim şemasının oluşturulması gerekiyor. Bunların hepsi uzlaşma komisyonunda konuşulur. İstiyoruz ki bütün partilerin katılımı ile tartışma konusu olan bazı maddelerin hepsi uzlaşma komisyonunda tartışılsın. Yüce Meclis anayasa yapmanın yegâne meşru zeminidir” dedi. ‘Seçilmiş bir parti’ Anayasa konusunda muhalefet partileri ve sivil toplum örgütleri ile ilgili görüşme takviminin eylülekim ayı içinde belli olacağını ifade eden Çelik, BDP ile de görüşüp görüşmeyeceklerinin sorulması üzerine, “BDP eğer yemin ederse, Meclis’te yerini alırsa, tabii ki BDP seçilmiş bir partidir. Meclis’te grubu bulunan bütün partiler tabii ki ziyaret edilmelidir, ‘Zemin TBMM’dir’ AKP Genel Başkan Yardımcısı Çelik, toplantının ardından açıklamalarda bulundu. (AA) Toplantının ardından bir açıklama yapan Ömer Çelik, AKP’nin bir taslak, bir metin hazırlamadığını belirterek “Partilere ‘Bizim böyle BES’ten ayrımcılık tepkisi Büro Emekçileri Sendikası (BES) üyeleri Maliye Bakanlığı önünde oturma eylemi yaptı. Bakanlık önünde toplanan yaklaşık 200 kişilik sendika üyesi adına açıklama yapan Ankara 1 No’lu Şube Başkanı Fikret Aslan, Maliye Bakanlığı’nın, Gelir daresi Başkanlığı’nın oluşturulmasının ardından çalışanlar arasındaki ayrımcılık yaratan politikalarının ve ücret adaletsizliklerinin hızla yaşam bulduğunu kaydetti. Aslan, bu sorunlar giderilene kadar mücadeleye devam edeceklerini kaydetti. (Fotoğraf: AA) EMANETÇ LER ÜM TL Bürokraside ‘Yardımcı‘ hareketliliği Ankara’da bakan yardımcılıklarına yapılacak atamalara ilişkin kulis çalışmaları hızlandı. Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala’nın MSB; Adalet Müsteşarı Kahraman, çişleri Müsteşarı Güneş ve Ulaştırma Müsteşarı Soluk’un da kendi bakanlıklarının bakan yardımcısı olması bekleniyor. FIRAT KOZOK ‘Asıl fail’e 7 saatlik sorgu Deniz Feneri soruşturmasında Alman mahkemesinin özel dikkat çektiği Kanal 7 yöneticisi Kapuyoldaş, savcılarca yaklaşık yedi saat ifade verdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü Almanya’daki Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturma kapsamında gözaltına alınanlardan Alman mahkemesinin “asıl failler” arasında saydığı Kanal 7 yöneticisi Harun Kapuyoldaş yaklaşık 7 saat sorgulandı. Kapıyoldaş ile birlikte dört kişi mahkemeye sevk edildi. Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturma kapsamında İstanbul’da gözaltına alınarak Ankara’ya getirilen isimlerden Harun Kapıyoldaş’ın da sorgusu dün yapıldı. Kapıyoldaş, soruşturmayı yürüten savcılar Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz tarafından sorguladı. Sabah başlayan sorgu akşam saatlerine kadar sürdü. Alman mahkemesinin Deniz Feneri yolsuzluğunun “asıl faillerinin” Türkiye’de olduğu saptamasını yaparken saydığı isimler arasında Kapuyoldaş da vardı. Kanal 7 Mali İşler Koordinatörü Harun Kapuyoldaş’ın da Almanya’daki dernekten 4 teslimatta aldığı 350 bin Avro’yu Türkiye’ye getirdiği iddia edildi. Soruşturmanın Türkiye ayağında, Almanya’nın asıl “failler” olarak nitelendirdiği isimlerden eski RTÜK Başkanı Zahid Akman, Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, Kanal 7 Yönetim Kurulu üyesi İsmail Karahan, Kanal 7 Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Çelik ile derneğe yapılan bağış paralarının toplandığı Ali Solak tutuklanmıştı. AKP, TOPLUSÖZLEŞME ÖNGÖREN DEĞ Ş KL Ğ 11 AYDA YASAYA YANSITAMADI Pazarlık ekime kaldı MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Anayasada yapılan toplusözleşme değişikliğinin aradan geçen 11 aylık süreye karşın yasaya yansıtılmaması nedeniyle memur konfederasyonları ile hükümetin maaş pazarlığı ekim ayında yapılacak yasa değişikliği sonrasına kaldı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik dün MemurSen, Türkiye KamuSen ve KESK başkanları ile bir araya geldi. Çelik, toplantıdan sonra 15 Ağustos’ta toplu görüşme şeklinde bir toplantının yapılmayacağını, memurlarla yapılacak toplusözleşmenin, yasal çalışmanın ardından gerçekleştirile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlıgğı bürokratları ile konfederasyon temsilcilerinin ağustos ayı boyunca yapacakları toplantılar sonrasında 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Yasası’nın bütününde değişikliğe gidilecek. ceğini söyledi. Alınan bilgiye göre, toplantıda 3 konfederasyon başkanı da anayasada yapılan değişiklik sonrasında toplu görüşmenin tarihe karıştığı, toplusözleşme yapılması gerektiği konusunda tavır birliği sergiledi. birliğine varıldı. Toplusözleşme için ise anayasa değişikliğinin yasaya da yansıtılması gerektiğine dikkat çekildi. Bunun için 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Yasası’nda değişiklik yapılması gerektiği belirtildi. Bakanlık kanun hükmünde kararname ile değişikliğe sıcak bakmıyor. Bu nedenle yasadaki değişiklikler ekim ayında Meclis açıldıktan sonra gerçekleştirilecek. Bu kapsamda 3 konfederas Toplantıda anayasa değişikliği sonrasında 15 Ağustos’ta toplu görüşme için masaya oturulamayacağı konusunda görüş C MY B C MY B 5 Ağustos için görüş birliğine varıldı 1 yondan ve bakanlık yetkililerinden oluşan teknik heyet, 8 Ağustos’ta bir araya gelerek yasa üzerinde çalışmaya başlayacak. Çalışmalar tamamlandıktan sonra üç konfederasyonun görüşleri ile bakanlığın görüşleri yine bir toplantıda ele alınacak. Bakanın da katılması beklenen bu toplantının ağustos sonu ya da eylül başında yapılması planlanıyor. Uzlaşılan metin eylül ayının ikinci yarısında Bakanlar Kurulu’na sunulacak. Meclis 1 Ekim’de açıldıktan sonra da komisyonlarda ve genel kurulda tartışılarak yasalaşma süreci tamamlanacak. Memurlarla toplusözleşme görüşmeleri de yasa çıktıktan sonra yapılacak. ANKARA Bakan yardımcılıklarına yapılacak atamalarla ilgili kulisler giderek hareketleniyor. Kritik Yüksek Askeri Şura (YAŞ) sürecinde önemli rol oynayan Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala’nın Milli Savunma Bakan Yardımcısı olması bekleniyor. Seçim döneminde içişleri, adalet ve ulaştırma bakanlıklarını emaneten teslim alan 3 isim Osman Güneş, Ahmet Kahraman ve Habib Soluk’un bakan yardımcılıklarına getirileceği belirtilirken eski Eğitim BirSen Genel Sekreteri Halil Etyemez’in Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in yardımcısı olmasına kesin gözüyle bakılıyor. Yeni bakanların görevlerine başlamasının ardından gözler bu defa ilk kez atanacak bakan yardımcılıklarına çevrildi. Bu çerçevede Ankara kulislerinde 4 kritik bakanlık olan içişleri, adalet, ulaştırma ve milli savunma bakanlıklarına yapılacak bakan yardımcısı atamaları için bazı isimler ön plana çıktı. Cumhuriyet’in edindiği bilgilere göre önceki gün sona eren kritik Yüksek Askeri Şura toplantılarında kilit rol oynayan, Başbakan Erdoğan’ın başkanlığında yapılan güvenlik toplantılarına katılan Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala’nın Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın yardımcısı olacağı konuşuluyor. Bakan yardımcılıklarıyla ilgili hareketlilik içişleri, adalet ve ulaştırma bakanlıklarında da sürüyor. Bu çerçevede İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Osman Güneş’in İçişleri, Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman’ın Adalet, Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı Habib Soluk’un da Ulaştırma Bakan Yardımcısı olacağı belirtiliyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bakan Yardımclığı içinse daha önce AKP’den milletvekili adayı olan eski Eğitim BirSen Genel Sekreteri Halil Etyemez’in adı neredeyse kesinleşti. Etyemez’in isminin bakan yardımcılığı için geçtiği kamuoyuna ilk kez 21 Temmuz’da Cumhuriyet tarafından duyurulmuştu. ileye türbanlı yardımcı mı? Kabinenin tek kadın bakanı olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in yardımcılığına ise Kadın Kolları Başkanlığı’ndan bu yana yardımcılığını yapan Ayşe Keşir’in atanacağı ifade ediliyor. Bone şeklindeki türbanıyla dikkat çeken Keşir’in atanması durumunda devlette ilk kez bu denli yüksek bir görevde türbanlı bir isim görev almış olacak. A ki kritik isim İsimleri bu 6 isim kadar yüksek sesle dillendirilmese de dışişleri ile kültür ve turizm bakanlıkları için de 2 kişinin ismi ön plana çıkıyor. Bu çerçevede Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun danışmanı Ali Sarıkaya’nın dışişleri; Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın danışmanı Hakan Taşçı’nın da bu bakanlığın bakan yardımcısı olabileceği ifade ediliyor. Öte yandan bakan yardımcılarının görev ve yetki alanlarını belirleyen kararnamenin Başbakan Erdoğan’ın önünde olduğu ve bir iki gün içerisinde imzadan çıkacağı öğrenildi.