19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 AĞUSTOS 2011 ÇARŞAMBA CUMHUR YET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 Piyasalar, Amerika ve Avrupa’daki sorunlardan çok, bunları çözmek için gereken irade yokluğundan dalgalanıyor Siyasetçiye güven kalmadı ABD’nin kredi notunun düşürülmesi ve başta spanya ve talya olmak üzere Avrupa’daki borç sorunu yüzünden iki dipli resesyon riski arttıkça piyasalardaki oynaklık da sürüyor. Ne Obama’nın konuşması ne de Avrupa hükümetlerinin tutumu güven veriyor. Ekonomi Servisi Günlerdir ABD’nin kırılan notu ve Avrupa ülkelerinin borç sorunu ile fırtınaya tutulan dünya borsaları dünü de büyük dalgalanmalarla geçirdi. Ancak piyasalara göre esas sorun, ülke borçlarından çok, ilgili hükümetlerin sorun karşısında bir türlü radikal önlem alamamaları. Bu da piyasalarda güven krizi yaratıyor. Harvard profesörü Kenneth Rogoff, Financial Times’ta, “Dört yıldır süren krizde giderek bariz hale gelen nokta, en büyük açığın kredilerde değil güvenilirlikte olduğudur” diye yazdı. Haftanın ilk gününde Amerikan borsaları tarihi bir düşüşle kapandı. Dow Jones yüzde 5.5, S&P 500 yüzde 6.66 ve Nasdaq yüzde 6.90 düştü. Seans içinde “Bizim notumuz yine AAA’dır” diyerek derecelendirme kuruluşlarını hafife alan Obama’nın, gelirleri arttırabilecek vergileri getirebileceği yolundaki kuşkular, ABD’deki güven sorununun esasını oluşturuyor. Piyasalar, bütçe açığı için daha kesin önlemler bekliyor. Fed’in elinde de durumu toparlayacak fazla araç yok. Trichet: Savaştan bu yana en kötü kriz OSMAN ÇUTSAY Avrupa batıyor liderler tatilde Avrupa’daki borç krizine bir türlü kalıcı çözüm bulunamaması piyasalardaki kaygıyı derinleştirirken, Avrupalı liderler tatil programlarına devam ediyor. CNBC’nin haberine göre Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, hamile eşi Carla Bruni ile Güney Fransa’nın popüler turistik bölgesi Riviera’ya gitti. Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso da biraz güneşlenmek için gittiği memleketi Portekiz’de tatiline devam ediyor. Barroso’nun sözcüsü, Başkan’ın çalışmalarına tatilde devam ettiğinde ısrar ediyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel ise geleneği bozmadı ve her yaz yaptığı gibi iki haftalık bir gezi için Tirol Alpleri’ne gitti. Muhtemel bir krizde çözüm anahtarı olarak görülen Merkel ile telefon bağlantısı yapılabileceği umuluyor. Büyük Durgunluk Sürerken TC Merkez Bankası Önce 2011’in güncel tespitlerini bir kez daha anımsayalım: Küresel kapitalizmin büyük durgunluk diye de adlandırılan 2008 sonrası krizi yeni bir yavaşlama evresine sürüklenmiş durumda. 2011’de yüzde 4.5 büyümesi beklenen dünya ekonomisinin büyüme hızı son öngörülere göre yüzde 3’ün altında olacak. AB ülkelerinde yaşanan yüksek hacimli borç yükü sonucunda bu borçların çevrilmesi için daha yüksek faiz oranlarını gerekli kılmakta, bir yandan da enflasyonist baskıları körüklemekte. Ancak, yüksek faiz baskısı ve enflasyon tehdidi finansal varlıkların değerlerini erittiği için finans sermayesi açısından kabullenilemez bir olgu olarak durmakta. Küresel finans dünyasının derecelendirme kuruluşları ve “piyasa yorumcuları” panik halinde güvenilir liman arayışı içinde... Türkiye’nin makro ekonomik dengeleri son derece sarsılmış durumda. Türkiye’nin milli gelirine oran olarak yüzde 10’a ulaşması beklenen dış açığı, içeride tasarruf yatırım açığı olarak ortaya çıkmakta. Tamamen özel sektör kaynaklı bu dengesizlik ile mücadele etmenin araçları ise ana akım (neoliberal) iktisat öğretisinde henüz geliştirilebilmiş değil. 2008 küresel krizinin merkez bankacılığı açısından en büyük dersi tek başına fiyat istikrarını gözetmenin genel anlamda makro ekonomik istikrarı sağlamaya yetmeyeceği gerçeğiydi. Sadece fiyat istikrarına odaklanmış, enflasyon hedeflemesiyle sınırlandırılmış merkez bankası politikaları, finansal sistemde oluşan aşırı risk ve finansal varlık fiyatlarındaki köpüklerin yarattığı istikrarsızlık ile mücadele edememekteydi. “Serbest” piyasaların, uluslararası finans şebekesinin derecelendirme kuruluşları ve diğer kurumları aracılığıyla kendi kendini denetleyebileceği beklentisi ise açıkça boş çıkmıştı. Bu derece net olmasa da, bu tespitlerin giderek yaygın kabul görmesiyle birlikte TC Merkez Bankası da geçen kasım ayından başlayarak politika araçlarını daha genel anlamda finansal istikrarı gözetmeye yönelik biçimde zenginleştirme yoluna gitti. Bu amaçla TCMB politika faizi ve (kabaca Merkez Bankası’nın kısa vadeli borç verme ve borç alma faizi arasındaki farktan oluşan) faiz koridoru politikalarının yanına bir de zorunlu karşılık oranları aracını ekledi. TCMB 2010’un son aylarından başlayarak sıcak para sermayesi girişlerini dizginlemek için politika faizlerini düşürmeyi, iç piyasada talep artışından kaynaklanacak enflasyonist baskıları dizginlemek için de zorunlu karşılık oranlarını yükseltmeyi denemekteydi. Yurtdışı sıcak parayı caydırmak üzere ayrıca faiz koridoru geniş tutularak piyasalara kontrollü ölçüde belirsizlik yansıtılmaktaydı. Geçen hafta sonunda olağanüstü toplanan Para Politikası Kurulu’nda ise faiz oranında (yüzde 0.5) gerileme; döviz satım ihaleleri yoluyla döviz likiditesinin arttırılması ve (borçlanma faizinin yükseltilerek) faiz koridorunun daraltılması hedeflendi. Bu kararlar “piyasa oyuncuları” tarafından kuşkuyla karşılandı ve TCMB’nin piyasalarda belirsizlik ve güvensizlik doğurduğu ve hatta “U dönüşü” şeklinde hareket ettiği biçiminde yorumlandı. “Piyasa yorumcularına” göre MB, beklenmedik politika çıkışlarıyla piyasaları tedirgin etmekteydi. MB’nin kararlarını doğru yorumlayabilmek için her şeyden önce MB’nin amaçlarının doğru algılanması gerekmektedir: TCMB geçen kasım ayından bu yana ulusal ekonomide finansal istikrarsızlığın ana unsuru olarak küresel ekonomide aşırı bollaşan kısa vadeli sıcak paranın Türkiye finans piyasalarına büyük hacimlerle yönelmesi tehdidini görmekteydi. Son PPK toplantısında ise finansal istikrarsızlığın ana unsurunun daha çok dış açığın (cari işlemler açığının) düzeyi ve küresel ekonomide beklenen yavaşlamanın yaratacağı sermaye girişlerinin azalması sonucu döviz fiyatlarında aşırı oynaklık tehdidi olarak değerlendirilmekte olduğu anlaşılmakta. MB’nin daha aktif olarak finansal istikrar hedefine odaklanıyor olması bağlamında, zaman içinde finansal istikrarsızlığın kaynaklarının biçim değiştirmesi nedeniyle, merkez bankası politikalarının da aktif biçimde sert yön değiştirmesini gerekli kılacaktır. Kanımızca MB’nin finansal istikrar hedefine daha aktif olarak odaklanması kendi içerisinde tutarlı ve doğru bir yaklaşımdır. Ancak, yine kanımızca, MB’nin politika araçlarını daha doğrudan ve sıcak para işlemlerinin kaynağını hedefleyen finansal işlem vergisi, sermaye hareketlerinin doğrudan kontrolü/denetim altına alınması gibi tedbirlerle doğrudan kontrol altına almaya çalışması daha doğru ve verimli bir yaklaşım olacaktır. Son gözlem olarak, “piyasa oyuncularının” MB’den, 2008 öncesi dönemde olduğu üzere, sadece fiyat istikrarına ve enflasyon hedeflemesine odaklanarak geri kalan her türlü finansal aktiviteyi piyasanın kendi güdümüne bırakacağı günler artık geride kalmıştır. Bir gerçek son derece açıktır: Küresel kapitalizmin dizginleşmemiş finansal işlemlerinin ve merkez bankalarının her şeyi piyasaların tahakkümüne terk eden edilgen konumunun 2008 ve sonrasında yaşananların ardından tekrar gündeme gelemeyeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Bu gerçeğin finans sermayesinin yürütücülerince de kabullenilmesi, küresel kriz sonrasında şekillenmesi olası yeni finansal üstyapının da daha sağlıklı işlemesini kolaylaştıracaktır. FRANKFURT Avrupa Merkez Bankası Başkanı JeanClaude Trichet merkez bankasının ikincil piyasada tahvil aldığını söyledi. Trichet, “İkincil piyasadayız” dedi ve ECB’nin zor durumdaki Avrupa ülkelerinden doğrudan tahvil alması sorusuna “Bu bizim ne yapmamız gereken ne de yapabileceğimiz bir şey” dedi. Önümüzdeki pazartesi günü İtalyan ve İspanyol devlet tahvillerinden hangilerinin ve ne tutarda satın alındığı konu sunda kesin bilgi verileceğini belirten Trichet, “Europe 1” radyosuna, sürmekte olan çalkantılar nedeniyle dünya piyasalarının İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en kötü krizin içinden geçmekte olduğunu söyledi. ECB önceki gün piyasadan İtalyan ve İspanyol devlet tahvili alarak, hafta sonundaki G7 ve G20 ülkeleri arasındaki kriz görüşmelerinin ardından iki ülkenin borçlanma maliyetlerini indirmişti. Trichet ayrıca, Avro bölgesi ülkelerinin Avrupa devletlerinin verdikleri sözlere bağlı kalmalarını ve 21 Temmuz liderler zirvesinde aldıkları kararları hızla yürürlüğe koymaları gerektiğini ifade etti. Trichet, “Şu andaki sorunumuz, uluslararası ekonomiye karşı güven sorunudur” dedi. Düşüş zinciri ABD borsaları 11 günde yüzde 18 düştü. Aynı dönemde MKB 10 bin puandan fazla eridi. Endeks yaklaşık 17.5 aylık aradan sonra dün 49 bin seviyelerini gördü. Asya borsaları da yüzde 2 ile 7 arasında değişen kayıplarla sallanırken, Avrupa’da yüzde 5’in üzerinde düşüşler yaşandı. Sekiz günlük borsa kayıpları küresel ölçekte yatırımcıların 3.8 milyar dolarını eritti. lk kötü haber Çin’den Günün ilk kötü haberi, Amerikan ardından açılan Asya borsalarından geldi. Çin’in temmuz ayına ilişkin enflasyon verisi yüzde 6.5 olarak açıklandı. Bu, dünya ekonomisinin hiç değilse gelişen ülkelerde canlılığını koruyacağı yolundaki umutları kırdı. 2008’de küresel ekonomideki toparlanmayı sırtlayan ve hem kendi ekonomisini destekleyecek hem de dünya ekonomisini suyun üstüne tutacak bir teşvik paketi oluşturan Çin’in yeniden bu rolü oynaması giderek güçleşiyor. Asya borsaları yüzde 27 arasında değişen düşüşlerle kapandı. Cameron teniste Öte yandan İngiliz Başbakanı David Cameron Londra’da süregelen olaylardan dolayı tatilini yarıda kesti ve pazartesi gecesi döndü. Cameron İngiltere’den Toskana’ya bir tenis eğitmeni ile uçmuştu. Avrupa’nın Ekonomik İlişkiler Komiseri Olli Rehn’in de tatili çok kısa sürdü. İspanya Başbakanı José Luis Rodríguez Zapatero, İspanya’nın güneyinde bulunan bir tabiatı koruma alanına planlandığı bir geziyi iptal etti. Silvio Berlusconi ise meşhur “Bunga Bunga” partilerini düzenlediği Sardunya’daki tatil villasına gitmekten vazgeçti. Avrupa’da oynaklık arttı Avrupa borsaları ise günü bir yandan ABD’nin not krizi, bir yandan da Avrupa Merkez Bankası’nın, toplam 3 trilyon dolarlık borcu bulunan İtalya ve İspanya’nın devlet tahvillerini alarak yapacağı desteğin yeterli olup olmayacağı tartışmalarıyla sürekli dalgalanarak geçirdi. Piyasalar, İtalya ve İspanya hükümetlerinden daha net bir gelirgider politikası oluşturmalarını bekliyor. Yunanistan için oluşturulan fonun işlerliği hâlâ tartışma konusu. Avrupa’yı desteklemesi beklenen Almanya’nın da her yere yetişmeye gönüllü olmadığı biliniyor. Siyasi kararlılık isteyen bu tablo da güven bunalımı yaratıyor. ABD’de 2 yıl aynı faiz Avrupa borsalarındaki oynaklığın bir nedeni de Amerikan Merkez Bankası Fed’in, Avrupa borsaları kapandıktan sonra yapacağı toplantıdaydı. Gün ilerledikçe, Fed’in piyasalardaki güveni yeniden tesis edeceği yolundaki spekülasyonlar artınca sabah saatlerinde ortalama yüzde 5 düşüşle açılan, sürekli dalgalanan borsalar günü küçük artılarla kapattı. Londra yüzde 1.89, Fransız borsası yüzde 1.63, Alman borsası binde 10 artıyla kapandı. Bu etkiyle dün akşam saatlerinde Dow Jones da yüzde 23’lük bir yükselişle açıldı. Fed ise yüzde 0 ve yüzde 0.25 aralığındaki gösterge faiz oranını muhtemelen gelecek iki yıl daha bu seviyede bırakacağını bildirdi. Fed Açık Piyasa Komitesi (FOMC) faiz toplantısından sonra yaptığı açıklamaya göre, FOMC’nin haziran ayında toplandıktan bu yana elde ettiği verilerin ekonomideki büyümenin bu yıl şimdiye kadar “Komitenin beklediğinden epeyce yavaş” olduğuna işaret edildi. Türkiye’de borsa ve dövizdeki tepkiler neden diğer ülkelerden daha fazla oluyor? Dünya piyasaları ‘yeni bir kriz geliyor’ endişeleriyle sallanırken piyasalardaki endişe ve güven travmasının kaynağı olan borçlu ülkeler ABD ve Avrupa’da borsa kayıpları MKB’dekine göre daha sınırlı oldu. Önceki gün yüzde 7 düşen MKB dün de yaklaşık 17 buçuk aylık aradan sonra ilk kez 50 binin altını gördü. Uzmanlara göre bunun iki nedeni var: 1 2 ABD ve Asya’nın ardından Avrupa borsalarının da geri çekilmesi İMKB’de satışları beraberinde getirdi, ancak endeksteki sert düşüşte asıl etkili olan yerlilerin kredili pozisyonlarını kapatması oldu. Yerli yatırımcı pozisyon açarken sabit varlığı teminat gösterebiliyor. Ancak endeks düşünce ek teminat istiyor. Bunu karşılayamayınca da satmak zorunda kalıyor. Kredili pozisyonların hızlıca kapatılması ek satışlar olarak değerlendiriliyor. YERL POZ SYON KAPATIYOR YABANCI HIZLA SATIP ÇIKIYOR Ağırlıklı olarak şu anda piyasada yüzde 70 yabancının saklama oranı olduğu için, piyasanın sahibi aslında yabancı. Yabancı fonlar küçüldüğü için, portföyünü daraltmak zorunda kalıyor. Satmak istediği zaman karşısında bu kadar güçlü bir alıcı bulamıyor. Çünkü yeterli sayıda yerli kurumsal ve bireysel yatırımcı yok. Alıcı bulamadığı için de hangi fiyat olursa olsun satmayı tercih ediyor. O da piyasayı bozuyor. Yabancıların bu kadar kademe gözetmeden satması sonucunda da otomatikman yerlilerde kredili hesaplarda marjlar çalışabiliyor. Dolar zirvede, altın uçuyor Gün içinde yüzde 4’e yakın düşen İMKB de, günü yüzde 1.30 artıyla kapattı. Önceki gece Asya’daki işlemler sırasında Türk Lirası’na karşı 1.8300 seviyesine kadar çıkarak tarihi zirveyi test eden dolar gün içinde 1.7588’e kadar inip çıktı. Merkez Bankası öğleden sonra gerçekleştirdiği 70 milyon dolarlık döviz satım ihalesine 135 milyon dolarlık teklif geldi. Akşam ise dolar, ABD Merkez Bankası piyasalara güven verecek beklentisiyle kayıplarının bir bölümünü telafi edip 1.77 civarına indi. Altının spot piyasadaki ons fiyatı 1775.29 dolara kadar yükselerek rekor kırdı, günü 1.743 dolardan tamamladı. İçeride ise gramı 101 TL’yi aştı. Vietnam 5 ton daha altın ithal edebilecek Vietnam Merkez Bankası, iç piyasalara arz desteği için yurtiçindeki şirketlerin önümüzdeki günlerde 5 ton daha altın ithal etmelerine izin verileceğini açıkladı. Banka yaptığı yazılı açıklamada, bu kararın Salı günü izin verilen 5 tonluk altın alımının ardından, gelen talebin karşılanması için alındığı ifade edildi. ngiltere’de sanayi üretimi umut vermiyor İngiltere’de sanayi üretimi haziranda bir önceki aya göre değişim kaydetmedi. Reuters anketine katılan uzmanlar sanayi üretiminin yüzde 0.4 artmasını bekliyorlardı. Daha önce Mayıs ayında yüzde 0.9 olarak açıklanan sanayi üretimindeki artış yüzde 0.8’e revize edildi. Bank of America yüzde 20 eridi ABD’nin en büyük bankası Bank of America’nın hisseleri, Pazartesi günü borsada yüzde 20’nin üzerinde değer kaybederken, banka piyasa değerinin yaklaşık üçte birini yitirdi. Düşüşte, American International Group (AIG) tarafından önemli boyutta bir mortgage yolsuzluğu iddiasıyla bankaya karşı açılan 10 milyar dolarlık dava etkili oldu. Mortgage kurumlarının da notu düştü Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P, ABD finans sisteminin önemli kanallarından olan bazı takas kurumları ile hükümete bağlı mortgage kurumlarının notlarını bir kademe indirerek AA+’ya düşürdüğünü açıkladı. S&P, “bu kurumların ABD hükümetine doğrudan bağlı olmasını yansıtıyor” ifadesini kullandı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle