25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 TEMMUZ 2011 CUMARTES CUMHUR YET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR 17 Esmeray kendi yaşam öyküsünü sahneye taşıdığı “Cadının Bohçası”yla bu akşam sezon finalini yapıyor ‘Cadı’, bohçasını topluyor ‘DER N ÇIĞLIK / 263’ BELGESEL Grizu Faciası’nın gerçekleri Kültür Servisi 199091 yıllarındaki Madenci Grevi ve Büyük Ankara Yürüyüşü’nü anlatan “100 Bin Kişiydiler” filminin yönetmeni Metin Kaya, 1992 Grizu Faciası’nı tartışmaya açtığı yeni belgesel filmi “Derin Çığlık / 263” ile Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi’nin (MAFM) konuğu oluyor. 5 Ağustos’ta saat 19.00’da MAFM sinema salonunda ilk gösterimi yapılacak belgeselde, ülke tarihinin en büyük “kazalarından” birinin etrafında şimdiye kadar anlatılmayan gerçekler gün yüzüne çıkıyor. Filmin gösteriminin ardından, yönetmen Metin Kaya ile moderatörlüğünü Zahit Atam’ın yapacağı bir de söyleşi gerçekleştirilecek. Esmeray beş sezonda 70 bin kişi tarafından izlenen oyunuyla, hem bir travesti hem de bir Kürt olarak şiddete, milliyetçiliğe ve ataerkil değerlere karşı direniyor. MELTEM YILMAZ “Şimdi sen sevgilini, babanı, abini falan tanıdığını sanıyorsun ya, hayır tanıyamazsın. Onların gerçek yüzünü ben biliyorum, çünkü ben bir travestiyim, seks objesiyim, ‘kolay elde edilebilir’ olarak görünenim.” Bir travestinin haya Morrissey: Et Cinayettir Kültür Servisi Alternatif rock topluluğu The Smiths’in eski solisti Morrissey, Anders Breivik’in Norveç’te işlediği toplu cinayetin, fastfood zincirlerinin verdiği zararın yanında solda sıfır kaldığını ileri sürdü. Vejetaryen ve hayvan hakları savunucusu müzisyenin, Varşova’daki konserinde “Meat is Murder” (Et Cinayettir) adlı parçasını söylemeden önce, dinleyicilere, “Norveç’te 76 kişinin öldürülmesinin de gösterdiği gibi hepimiz caniyane bir dünyada yaşıyoruz. Ama bu, McDonald’s ve Kentucky Fried Chicken’ın her gün yaptıklarının yanında solda sıfır kalır” dediği belirtildi. Morrissey, İngiltere Başbakanı David Cameron’ın geyik avlamasıyla ilgili olarak, “Geyik öldürmenin çocuk öldürmekten bir farkı yoktur” demişti. ta tutunmasının tek yolunun seks işçiliği olmadığına, olmaması gerektiğine inanarak yola çıkan Esmeray, kendi yaşam öyküsünü sahneye taşıdığı “Cadının Bohçası”nda, en çok da bu konuya dikkat çekiyor: Erkeklerin ikiyüzlülüğü. İlk kez 2007’de sahnelenen “Cadının Bohçası”, bu akşam Esmeray’ın kendi deyimiyle “vücudunda istemediği bir şeyden kurtulacağı” operasyonun giderlerine ayıracağı sezon finalini yapıyor. Önce tanımayanlar için Esmeray’dan kısaca söz edelim. 15 yaşındayken ailesiyle Kars’tan İstanbul’a göçen Esmeray, bir yıl sonra evden ayrılıp, bulaşıkçılık, çorap satıcılığı yaparak hayatını kazanıyor, 18’inde travesti olmaya karar vererek 23 yaşına kadar seks işçiliği yapmak zorunda kalıyor. Ardından sol bir partiye dahil oluyor, kadın hareketinin içinde yer alıyor, sonra da çocukluğundan beri yetenekli ve hevesli olduğu tiyatroya yöneliyor. Aradaki boşluklarda Es meray’ın midyecilik yaptığı da bilinir, tezgâhının polis tarafından defalarca parçalandığı da. İşte Esmeray tüm bu yaşadıklarını, beş sezondur sahneye taşıyor. “Cadının Bohçası”nı izleyenler size ve oyuna genelde nasıl bir beklentiyle yaklaşıyor, “bu akşam bir travesti bizi güldürecek” diye mi? Evet, genelde o niyetle geliyorlar, ama sonra her şey değişiyor, çünkü ezberleri bozuluyor. Oyun bittiğinde, daha önce önyargılı olduğunu, ancak düşüncelerini yeniden gözden geçireceğini söyleyen çok insan oldu. Asıl Anadolu’dan çok güzel tepkiler aldım. Anadolu’da 10’un üzerinde kentte sahnelendi oyun ve hemen her yerde çok beğenildi. Diğer yandan, kendi homofobisinden, transfobisinden korkup olumsuz tepki verenler de oldu, nadir de olsa. Siz seyirci sıfatıyla izlemiş olsaydınız ne düşünürdünüz, bu oyundan ne kalırdı sizde geriye? “Cadının Bohçası”nda hem bir travesti hem de bir Kürt olarak şid dete, milliyetçiliğe ve ataerkil değerlere karşı direniliyor. İzleyici olsaydım bize dayatılan cinsel kimliklerin hiçbirinin mutlak olmadığı sonucunu çıkarırdım herhalde. “Cadının Bohçası”nı ilk sahnelediğiniz günden bu yana neler değişti? Ya da en azından değişen bir şeyler var mı? Bir oyunun, tüm kısıtlamalara rağmen, beş sezondur sahneleniyor olması ve 70 bin kişiye ulaşması önemli. Seks işçiliği dışında bir iş yapmak isteyen transseksüellerin önünü açtığını umut ediyorum. Diğer yandan, oyunu izleyenlerin bize yönelik bakışlarını sorguladıklarına inanıyorum. Oyun eşcinsel, travesti ve transların kendilerini daha rahat ifade etmelerine aracı olabildi mi? Oyun, her ne kadar küçük bir adım olsa da bu sayede aramızdan bazılarının, bahsettiğimiz insanların sorunları artık daha görünür. Şimdi sen sevgilini, babanı, abini falan tanıdığını sanıyorsun ya, hayır tanıyamazsın. Onların gerçek yüzünü ben biliyorum, çünkü ben bir travestiyim, seks objesiyim. Sen zorsun, bense kolay elde edilebilir olarak görünenim. Oyunu izleyenler de bunu fark ediyor işte, cinsel kimliği kendilerinden farklı olan insanların nelere maruz kaldığını görüyor. Önümüzdeki sezon için yeni projeler var mı? “Cadının Bohçası”nı Kürtçe olarak sahnelemeyi düşünüyorum. Bir de, önümüzdeki sezon “Cadının Bohçası”nın devamı niteliğindeki “Cadının Kopçası” adlı gösteri ile izleyicinin karşısına çıkacağım. (Oyun bu akşam saat 20.30’da Kumbaracı50’de 0 212 243 50 51) Şiiri Yaşamak Şiirle Yaşamak Ortaokullise sıralarında en yakın arkadaşım Anıl Meriçelli’ydi. Türk Dili dergisinde şiirleri yayımlanan Spiro K. Kostof, öyküler yazan Günel Orgun, tiyatro tutkunu Genco Erkal’la birlikte sınıfın “sanat kanadı”nı oluşturuyorduk. Şiir, Anıl için de, benim için de “her şey” değilse bile “çok şey”di. Ayın 1’i mi oldu, Varlık’ın, Yeditepe’nin yeni sayısını o gün mutlaka almalıydık. Bunun için okuldan bile kaçardık gerekirse. Hemen yatakhanelerin bulunduğu binanın arkasındaki “keşhane”ye gider, sigaralarımızı yakar, Dağlarca’nın, Cumalı’nın, Necatigil’in, Melih Cevdet’in, Oktay Rifat’ın son şiirlerini yutarcasına okurduk. Hepsini de severdik. Ama Anıl, en sevdiği şiiri akşam bir daha okurdu. Yüksek sesle. Loş ışıkta. Yüreğiyle, duyarak okurdu. Şiir de yazardık elbet. O çileli yolun henüz başındaydık. Yeni bir şiir mi yazdı Anıl, yine loş ışıkta, yüreğiyle okurdu. Güzel şiirler de yazdı. Okuldan sonra da sürdürdü bunu. Kitaplar yayımladı. Ne yazdıysa tutkuyla yazdı. Şiiri yaşayarak. Cemal Süreya, Papirüs’ü yayımlamıştı Ankara’da. Dergiyi kapattıktan sonra İstanbul’a taşındı. Bir süre yayıncılık işine bulaşmadı. Derken Papirüs’ü yeniden çıkarmaya karar verdi. Birlikte kolları sıvadık. Cağaloğlu’nda ahşap bir handa küçük bir oda tuttuk. İşbölümü yaptık. Yıllar süren dostluğumuz sırasında en çok şiirden söz ederdik elbette. Son şiirlerimizi okurduk birbirimize. Şiir “çok şey”di Cemal için. Başka ne varsa, hepsinin önündeydi. Ama “her şey” değildi. Onun için küçük ortakları vardı şiirin: Eleştiri, deneme, sinema, müzik… Melih Cevdet, Necati Cumalı, Sabahattin Kudret, Behçet Necatigil, Attilâ İlhan... Hepsi, yazdıkları ya da okuyup sevdikleri şiirleri yaşıyorlardı. Dağlarca’yı da çok yakından tanıma olanağını buldum. Sık sık görüşmenin yanı sıra yurtdışında bazı şenliklere de birlikte katıldık. Şiir onun için “her şey”di. Yazdığı ya da okuduğu şiiri yaşamazdı sadece, şiirle yaşardı. İçki içerken de, yemek yerken de, biriyle havadan sudan söz ederken de hep şiirle yaşıyordu. Yaşamı tepeden tırnağa şiirle örülmüştü. Şiirle bütünleşmişti. Şiir olmazsa o da olmazdı. Tanışmadığım, arkadaşlık etmediğim şairleri elbette bilemem; ama tanıdıklarım içinde “şiirle yaşayan” bir tek Dağlarca’yı gördüm. Bir de bu bakımdan ona yaklaşan Edip Cansever’i. Edip için şiir “her şey” değildi belki; ama “çok şey”in de ötesindeydi. Kapalıçarşı’daki işyerinin loş odasında da, kahvede Orhan Kemal’le tavla başında da şiirle yaşardı Edip. Cemal’in dediği gibi “her ölüm erken ölümdür”, ama en erkeni Edip’inki oldu galiba. Şiirle yaşamayı sürdürecek, daha kim bilir neler yaratacaktı... Şiiri yaşayanları duvara asılacak değerli tablolara benzetiyorum ben. Yaşamlarımıza çok şey katan değerli ürünler vermişlerdir. Sanata yeni renkler eklemişlerdir. Şiirle yaşayanlarsa, ürünleri tek tek ele alındığında belki onlar kadar çarpıcı olamamışlardır. Ama bir bütün olarak düşünüldüğünde, tablo olarak değil, bir anıt olarak belirmeyi başarmışlardır. Nuri yem’in eşi olan seramik sanatçısının cenaze töreni bugün Nasip yem yaşamını yitirdi Kültür Servisi Toplumsal gerçekçi sanat akımının önde gelen ressamlarından Nuri İyem’in eşi, seramik sanatçısı Nasip İyem, dün saat 11.00 sıralarında hayatını kaybetti. Nasip İyem, bugün Bebek Camii’nde kılınacak ikindi namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda defnedilecek. 1921 doğumlu Nasip İyem, ilk resim eğitimini Fatih Halkevi’nde aldıktan sonra, 1939’da Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’ne girerek Leopold Levy Atölyesi’nde çalıştı. 1944’te Nuri İyem’le evlenen Nasip İyem, 1954’te soyut resim çalışmalarına başladı. 1955’te Beyoğlu’nda Ertem Sanat Galerisi’nde ilk kişisel sergisini açtı. 1958’de seramik üzerine resim çalışmaya başlayan Nasip İyem, 1962’de Prag Uluslararası Seramik Sergisi’nde gümüş madalya kazandı, 1963’te ise kendi atölyesini kurdu. 1972’de de İtalya Bassano del Grappa Uluslararası Seramik Sempozyumu’nda Türkiye’yi temsil etti. Kişisel ve karma sergilerinin yanı sıra eşi Nuri İyem’le ortak sergiler açan Nasip İyem, 30 kadar yapı için mimari seramik uygulamaları yaptı. Eserleri halen Evin Sanat Galerisi’nde sergileniyor. M LL P YANGO ÇEK LD 1.5 milyon TL: 443820 150 bin TL : 044894 10 bin TL : 471993 Bin TL : 041989 071716 110419 226362 364614 021306 022684 026722 027035 027439 038988 050512 053889 059737 060718 072427 082703 096925 096928 107421 109089 114491 115029 117816 124424 131651 135223 143876 152904 162946 171791 173273 173825 191523 192335 198406 199112 201958 204567 205013 207175 217740 229040 229783 233116 235256 236941 252320 258348 259208 262043 272781 275764 278441 282669 290965 292078 302297 312127 313257 384779 393434 400331 402835 412736 420155 420426 428598 440976 442838 452156 461707 478266 484101 492193 507155 511540 512936 517883 522662 523691 535142 540744 542564 570398 589321 593299 598029 599771 200 TL: 007556 009501 015920 018903 021938 023462 025370 035378 044708 054143 059213 061221 063322 069247 069566 070477 073411 075762 077402 081816 086079 086349 091223 097587 098820 100204 100794 101533 105859 105963 113989 115751 116331 119716 127493 128248 140282 141124 153393 158508 167003 170438 173200 173276 175386 179354 180217 180509 181806 184690 195552 200698 208311 209447 209471 216684 217427 219345 220773 221814 221996 223903 226550 233477 236638 247500 260260 260282 261877 262138 266141 270113 273049 277637 279874 286072 292194 292679 294724 296871 303110 304793 305357 306785 310903 328604 333048 337110 349264 353726 355318 358509 360040 363195 363655 367598 372227 373083 373734 378258 399300 401506 406013 407715 419112 420717 422880 423640 426425 431012 441422 443820 444060 445415 456052 459518 459660 459671 473894 474232 481267 483826 485912 490487 493687 499902 500356 503683 521516 522700 523871 524127 534708 535368 541380 542230 542812 543234 543630 547263 548150 552994 554763 558623 566690 572294 573810 578593 581455 596155 100 TL : 00100 02074 05020 11986 13300 14042 15141 16754 19808 23064 24598 25211 25990 26290 29961 30792 33999 34849 39208 39411 43057 43745 43764 48296 48725 50877 51511 56580 57596 59761 60302 60957 65979 69023 69113 69972 70484 80105 81191 82450 84959 86083 87826 89023 90395 91742 93850 99512 99782 99933 80 TL: 0121 0364 0501 1315 1692 2009 2246 2619 2733 3113 4765 4968 6493 7855 8832 9254 9300 9429 9615 9723 40 TL: 191 278 320 337 346 351 465 505 526 847 24 TL: 01 40 54 78 97 300 TL: 030932 071978 108423 125776 167858 196956 205848 233603 260769 283314 331263 413895 444149 501898 523024 576140 Te m m uzda Te m m uzda ZÜLFİKAR NAKLİYAT Ev ve Ofis Ta şımac ılığı Telefon: 0216.575 91 22 0532.564 17 17 0555.302 66 34 Sizin için taşınmayı sorun olmaktan çıkarıyoruz... Yıldız Teknik Üniversitesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü’nden almış olduğum öğrenci kimliğimi, nüfus cüzdanımı ve ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. Başar KARAASLAN İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü 1205050034 öğrenci no’lu öğrenci kimliğimi ve pasomu kaybettim. Hükümsüzdür. Pelin TOPUZ Amorti : 0 ve 5 C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle