18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul B Edirne B Kocaeli B Çanakkale B İzmir B Manisa B Denizli B Zonguldak PB Sinop PB Samsun PB Trabzon Y Giresun Y B Ankara 33 35 35 32 34 36 39 31 29 30 30 33 37 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B B B B A A A A B B B 36 36 38 40 34 34 44 43 42 43 35 29 31 HABERLERİN DEVAMI Oslo Y Helsinki Y Stockholm PB Londra Y AmsterdamB Brüksel PB Paris Y Bonn Y Münih Y Berlin Y Budapeşte Y Madrid B Viyana Y 23 26 22 22 20 21 25 23 21 19 26 34 24 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Y Y Y A Y Y A A A Y A A A 25 22 26 35 22 28 35 41 33 34 36 39 41 Ülkemizin kuzeydoğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Trabzon, Rize ve Hopa çevreleri sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı; kuzey ve iç bölgelerde 2 ile 4 derece artacak ve ülke genelinde mevsim normallerinin üzerinde seyretmeye devam edecek. 29 TEMMUZ 2011 CUMA TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 29 Temmuz GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada sütunlar dolduruyor. On binlerce öğretmen atanmıyor. Şike olayları baş sırada. Ana muhalefet bu konularda neden susuyor diye köşe yazarları birbiriyle yarışta. İnsaf ediniz. Sıcak günlerde, sıcak konuları gündeme getirmek ne gerekli ne de zorunlu. Ana muhalefet genel başkanı temmuz, ağustos sıcağında bu gibi konuları tartışmanın gereksizliğine inandığı için, Meclis’in tatile girdiği gün milletvekillerine şöyle iki ay bir güzel dinlenceye çekilin, eylül başında gelin yurdu birlikte tarayacağız diye talimat vermedi mi? Muhalif milletvekili de insan. Üstelik ant içme boykotunu Meclis grubunda müzakere etmeden milletvekillerinin uymalarını sağlamak için karar bu diye dayatan, tatile gidin, iki ay sorunları hasır altı edin diyen genel başkanlarını kıracak değiller ya! Ana muhalefet tatile çıktı! Haksızlık etmeyelim. Başkentte nöbete kalan Emine Ülker Tarhan ile Faik Öztrak, hukuksal ve ekonomik konularda pekâlâ partinin suskun olmadığını kanıtladılar. Ha, diyeceksiniz TÜSİAD’dan ünlü işadamlarına değin hemen pek çok çevrenin olasılığı tartışılan ekonomik krizle ilgili açıklamaları medyada geniş biçimde yer alıyor ama… CHP adına konuşan Öztrak’ın eleştirileri yok! Öztrak’ın talihsizliği belki de manşetlere layık bir iki cümle parlatamaması! Emine Ülker Tarhan’ın yeni anayasa konusunda iktidara höt diyen söylemlerindeki bir cümleyi lütfen anımsayınız: Dingin, tek düze, aşırıya kaçmayan bir sesle, “326 milletvekili ile kabadayılık yapamazsınız” dedi AKP’ye. Manşetlerde. Kime söylüyor? Kasımpaşalı kabadayının partisine! Üstüne üstlük; iktidarı yeni anayasanın hazırlanış aşamasında köşeye sıkıştırdı. AKP merkezinde bir komisyon kurup orada hazırlayacağınız bir anayasayı dayatamazsınız deyince Emine Hanım; karşı cephe, dayatma falan olmayacak içeriğinde güvence veren açıklamalar yapmak zorunda kaldı. Bu iki milletvekilinin kendi alanlarında partilerinin görüşlerini açıklamaları suskunluktan söz edenlere yanıt olacak diye düşünürken bir başka eleştiri doğrudan genel başkana yöneldi. Seçim boyunca demokratik özgürlüğü kısıtlayan uluslararası belgelerdeki sakıncaları kaldıracaklarını özellikle Güneydoğu’da açıklayan genel başkanının, BDP’nin demokratik özerklik ilanına ayrımcılığa, bölücülüğe yol açar diye karşı çıkması, bu ne perhiz ne lahana turşusu diye eleştirilere konu oldu. BDP’nin demokratik özerkliğiyle CHP’nin vaat ettiği özerkliğin birbirinden ayrı anlamları olduğu en azından tartışmaları, yakıştırmaları önlemek için neden açıklanmıyor? Üstelik dış konularda yeterli ve bilgili kimi eski diplomatlar, şimdi milletvekili Osman Korutürk CHP’nin iki diplomat milletvekilinden biri. Geçenlerde Oslo Büyükelçiliği sırasında Norveç’teki aşırı faşizan eğilimlerin arttığını gözlediğini anlattı. Başbakan’ın Kıbrıs konusundaki açıklamalarını eleştirdi amma… yazılısözlü basında gerektiği ilgiyi görmedi. Bir diğer diplomat CHP Milletvekili Faruk Loğoğlu’nun, Norveç’teki katliamı, Batı dünyasındaki yabancı düşmanlığı, özellikle uzun mu uzun yıllar büyükelçilik yaptığı ABD’de son yıllarda aşırı milliyetçilik, İslam düşmanlığı konularındaki gelişmeleri analiz etmesi beklenirken… …gazetelere düşen habere göre, daha önceki parti yönetiminin partiyi iktidara getirmek için çaba göstermediğini, artık işlene işlene çoktaaan bayatlayan konular sepetine atılan konuda konuşmayı yeğledi. Bu dağınıklığa çare? Eylül ayında! ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi, 20 Temmuz’da yaptığı oylamada Türkiye’den “ülkedeki Hıristiyanların haklarına tam olarak saygı göstermesini” ve “dini ayrımcılığa son vermesini” isteyen bir tasarıyı kabul etti. Ermeni ve Rum lobilerinin baskısıyla çıkarılan tasarıda, Ermeni soykırımı iddialarına yer veren bölümlerin ayıklanmış olması, ABD’deki Türk toplumunun başarı hanesine yazılması gereken olumlu bir gelişmedir. Ancak Türkiye’de dini ayrımcılığa son verilmesi, Hıristiyanların hakları ve dini özgürlüklerinin koruma altına alınması, kilise mallarının hak sahiplerine hiçbir engelleme ve kısıtlama olmadan iade edilmesi beklentilerinin yer aldığı tasarı, Türkiye’nin din özgürlüğü ve dini mirasların korunması alanında attığı çok önemli adımların görmezden gelindiğini ortaya koymaktadır. Laik bir ülke olan Türkiye’de gayrimüslim vatandaşların yaşadığı sıkıntılar olmakla birlikte, hak ve hürriyetlerinin korunması ve geliştirilmesi konusunda atılan ve atılmakta olan son derece önemli adımlar vardır. Tasarıda Hıristiyan ve Musevi cemaatlerine ait tarihi binalarının restorasyonu, Rum Ortodoks Kilisesi’nin bazı taleplerinin yerine getirilmesi ABD Kongresi’nin Kararı ve Azınlık Gazeteleri gibi olumlu gelişmelere hiçbir atıf yapılmaması düşündürücüdür. lendiği mesajını gönderdi. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da ricacı oldu yardımcı olunması için. Sonrasında da hepsini davet ederek bir araya geldik” diyor. Toplantıya katılan azınlık basın organlarının temsilcileri kendisine “Yıllardır ilk kez devlet bizi muhatap alarak konuştu” övgüsünü iletmişler. ERGENEKON DAVASI’NDA K.GÜLEN: umuyla, Ermenisiyle biz bir aileyiz’ Benzer bir durumun Türk azınlığın yaşadığı ülkelerde olup olmadığını merak ettiğimde Atalay, “Genelde pek destek yok Türk azınlığın basın organlarına. Batı Trakya’da mesela hiç destek yok. Umarız Türkiye’nin yaptığı onlara da örnek olur. Kimse azınlıklarını dışlamamalı. Rumuyla, Ermenisiyle, Musevisiyle biz bir aileyiz” yanıtını veriyor. Türkiye’nin gayrimüslimlere karşı hoşgörünün arttırılması konusunda yapması gereken çok şey olduğu muhakkak. Ama atılan son derece önemli olumlu adımlar da görmezden gelinemez. Keşke ABD Kongresi’nde, Türkiye’de Hıristiyanların hak ve özgürlüklerine saygı gösterilmediği yönünde parmak kaldıranlar, Atalay’ın azınlık gazeteleri için kullandığı “Biz bir aileyiz” sözlerini de işitebilseydi... ‘R Cemaate karşı Arslan’ı kullanıyorlar HAT CE TUNCER destek Azınlık basınına Türkiye’nin bu alanda attığı adımların en son ve yakın tarihli olanı, belki de ABD Kongresi’ndeki tasarının kabulüyle aynı günlerde yaşandı. Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay önce Rum azınlığın azınlık gazetesi Apoyevmatini’ye destek vereceklerini açıkladı, ardından da bu desteği Türkiye’de yayımlanmakta olan tüm azınlık gazete ve dergilerini de kapsayacak biçimde genişletti. Dün görüştüğüm Atalay, Türkiye’deki Rum azınlığın sayısındaki azalmayla doğru orantılı olarak tiraj kaybı yaşayan ve şu anda günde ancak 600 Rum ailesine ulaşabilen Apoyevmatini’nin 1977’den beri ilan alamadığı nı açıkladı. Şimdi ilk aşamada gazeteye sınırlı maddi destek sağlanacak, ileride de Basın İlan Kurumu’nun ilanlarından Rum gazetesinin faydalanması için bir düzenleme yapılacak. lk buluşma övgüsü Apoyevmatini’ye destek açıklamasının ardından Atalay, bu hafta diğer azınlık gazetelerinin temsilcileri Sarkis Koçunyan, Ara Koçunyan (Jamanak), Rober Koptaş (Agos), Rober Haddeler, Ari Haddeler (Nor Marmara), Mihail Vasiliadis, Minas Vasiliadis (Apoyevmatini), Andrea Rombopulos (İho) ve İvo Molinas (Şalom) ile de bir araya geldi. Atalay, “Aslında ‘bu gazeteler de bu ülkenin parçası’ düşüncesiyle yürüttüğümüz bir çalışma vardı. Ama Apoyevmatini’deki kriz biraz hızlandırdı. Başbakan bizzat ilgi Alman Yeşiller Partisi’nin Eşbaşkanı Şık ve Şener’i cezaevinde ziyaret edemedi Roth’tan zehir zemberek sözler İstanbul Haber Servisi Alman Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth, Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu bulunan gazeteciler Ahmet Şık ve Nedim Şener ile cezaevinde görüşmedi. Cezaevinden ayrılırken “Bana gösterilen muamele yüzünden çok öfkeliyim” sözleriyle tepkisini dile getiren Roth, “Siz neden korkuyorsunuz? Neden karanlığa ışık yakan bir gazeteciyle görüşemiyorum” diye konuştu. Roth, saat 16.00 sıralarında Silivri 2 No’lu Cezaevi yönetiminden ziyaretini gerçekleştirebileceğine dair izin çıktığını öğrenince “Bizimle dalga mı geçiyorlar” diyerek tepki gösterdi. Roth, yoğun programı ve görüşe yetişemeyeceği gerekçesiyle Silivri’ye tekrar gidemeyeceğini söyledi. Roth, dün sabah saatlerinde yanında Ahmet Şık’ın eşi Yonca Şık ile beraber Silivri Cezaevi’ne geldi. Cezaevine girmeden önce gazetecilere açıklama yapan Roth, “Ahmet Şık aslında bir semboldür. Ben Ahmet Şık’a ve arkadaşlarına ‘Biz sizi unutmayacağız’ diye bir mesaj da vermek istiyorum” diye konuştu. Roth daha sonra cezaevine girdi. Yaklaşık iki saat sonra cezaevinden çıkan Roth, kendisini bekleyen basın mensuplarına, “70’ten fazla gazetecinin cezaevinde olması o ülkede sorun olduğunu gösterir, ben böyle düşünüyorum. İki saatin ardından size Ahmet Şık ile görüşmenin nasıl olduğunu anlatmak istedim. Ama bize izin verilmedi. Bana gösterilen muamele yüzünden çok öfke ‘SAMAST’A VER LEN CEZA YETMEZ’ Claudia Roth öğle saatlerinde Hilton Oteli’nde Alman ve Türk gazetecilerle bir araya geldi. Türk gazetecilerle yapılan toplantıda konuşan Roth, gazeteci Hrant Dink cinayetine dikkat çekerek “Derin devlete karşı yürütülen mücadelenin ciddiyeti ve inandırıcılığı ancak Dink cinayetinin arkasında olanlara karşı bir dava açılırsa olur. Ogün Samast’a 22 yıllık ceza verilmesi yetmez. Dink’in öldürülmesinde kamera kayıtlarında görüldüğü gibi diğer insanlar nerede? Samast’a kim silah ve para verdi? Kim onu Dink’i öldürmesi için teşvik etti?” diye sordu. Roth, Kürt sorunu ile ilgili de “Kürt sorunu Kürtsüz çözülmez, azınlık sorunları da Ermenisiz ve diğer azınlıklar olmadan çözülmez” dedi. Roth yeni anayasa sürecine ilişkin ise tüm partilerin katılması gerektiğini söyledi. Daha sonra Harbiye’deki Agos gazetesine gelen Roth, binaya girmeden önce Hrant Dink’in vurulduğu yere bir süre baktı. Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin ve Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş ile görüşen Roth, çıkışta yaptığı açıklamada “Hrant Dink barış, uzlaşma insanıydı, Türkiye’nin çeşitli din insanlarının bir arada yaşaması için bir elçiydi. Büyük yürekli, akıllı bir insandı, dostumuzdu. Hrant Dink’i çok özledik” dedi. Roth, bugün saat 10.00’da görülecek Dink duruşmasına katılacağını belirtti. Birinci Ergenekon davasında, Danıştay’a silahlı baskından sanık Alparslan Arslan’ın arkadaşı avukat Kemalettin Gülen ile sanıklar arasında sık sık tartışma çıktı. Tanık Gülen, “Alparslan Arslan’ın Fethullah Gülen cemaati ile bağlantısı olup olmadığına” ilişkin soruları “Alparslan ülkücüydü. Fethullah Gülen hazretlerinin akrabasıyım. Danıştay olayını Gülen cemaatine yıkmak için kara propaganda yapılıyor” diye konuştu. Davanın dünkü oturumanda Alparslan Arslan’ın arkadaşı Gülen’i tanıklık ifadesinin alınmasına devam edildi. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese’nin “Alparslan Arslan, Fethullah Gülen’in görüşlerinden etkilendi mi” sorusunu tanık Gülen “Alparslan Arslan; cemaatin yaptıklarına, cemaatçi insan yapısına karşıydı. ‘Etkin değiller, uysallar, kavgalara gelmiyorlar’ diye eleştiriyordu. Cemaate karşı muhalif bir yapısı vardı, cemaati antipatik bulurdu. Alparslan Arslan’ın bu işi dini hassasiyetle yapmadığını sokaktaki kargalar bile biliyor” diye yanıtladı. Sanık Tekin’in, Arslan’ın çapraz sorgusundaki “Kemallettin Gülen, Vakit gazetesindeki fotoğrafları bana gösterdi. Mustafa Birden’in telefonunu Kemalettin’den aldım. Kemalettin, Mustafa Birden’e telefon edip, küfür etmiş” şeklindeki ifadesini anımsatması üzerine Gülen şöyle konuştu: “Alparslan, Mustafa Birden’in telefonunu niye benden alsın? Kendisi avukat, kendisi bulur. Fethullah Gülen Hoca Efendi’nin akrabasıyım. Zaman gazetesinin, Samanyolu televizyonunun Ergenekon ile ilgili yayınları nedeniyle Danıştay olayını Fethullah Gülen cemaatinin üzerine yıkmak için kara propaganda yapılıyor.” Arslan ise “Ben laik, demokratik, hukuk devletine bağlıyım, pişmanım, pişmanlık yasasından yararlanmak istiyorum” dedi. Kemalletin Gülen’in tanıklık ifadesi sırasında söz alan Doğu Perinçek, “1996 yılında, Gülen cemaatinin 2. lideri bana Fethullah Gülen bir araya gelerek gazetecilere fotoğraf çektirmemi teklif etti. Basına fotoğraflar çektirileceğini, bu süreçte böyle bir görüşmenin barış, uzlaşma ve diyalog için önemli olacağını ifade ettiler. Bunun bir anlamı olmayacağını belirterek reddettim” dedi. Cemaatin görüşme için kendisine 5 bin dolar teklif ettiğini savunan Perinçek, Başkan Özese’nin “Gülen cemaatinin 2. adamının kim olduğuna” ilişkin sorusu üzerine “Latif Erdoğan’dı. Daha sonra arası açılmış galiba” diye konuştu. YILDIZ’IN SAVCILARA AÇTIĞI DAVA GÖP: Bir katil gibi getirildi İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasından tutuklu tek kadın gazeteci Müyesser Yıldız’ın, savcı Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın hakkında “görevi kötüye kullanmak” iddiasıyla açtığı ancak kanun değişikliği nedeniyle “devlet aleyhine” devam eden davaya Adalet Bakanlığı’nı temsilen Hazine avukatı katıldı. Mahkeme dosyanın incelenmesi için avukata süre vererek duruşmayı ertelerken Yıldız yaklaşık iki yıldır süren duruşmaların hiçbirine sanık savcıların katılmamasına tepki gösterdi. Yıldız, “Davalı ile hiç karşılaşmadık. Kanun değişikliği ile kurtarıldı. Suçu işleyen makam ise devlet” dedi. Duruşmaya Yıldız’ın eşi Naci Yıldız, oğlu İlim Yıldız, ağabeyi Faruk Uğur ile Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Ercan İpekçi, Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) Dönem Sözcüsü Ahmet Abakay ve gazeteci Can Ataklı da katıldı. Yıldız “13. Ağır Ceza Mahkemesi istenilen belgeleri bir türlü göndermiyor. Bu yüzden tarafıma elden takip yetkisi verilmesini istiyorum” dedi. Mahkeme de Yıldız’ın talebini kabul ederek duruşmayı erteledi. Duruşmanın ardından basın açıklaması yapan Abakay, Yıldız’ın asliye hukuk mahkemesinde yargılanmasına karşın yoğun güvenlik önlemleriyle “bir katil gibi” adliyeye getirildiğini söyledi. 2 köylünün öldürülmesi davası HATAY (Cumhuriyet) Hatay’ın Hassa ilçesinde, geçen yıl, kekik toplayan köylüleri terörist sanarak ateş açan ve 2 kişinin ölümüne, 1 kişinin de yaralanmasına neden olan 3 uzman çavuşun yargılanmasına devam edildi. Antakya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada Dörtyol Özel Harekât Tabur Komutanlığı’nda görevli tim komutanı Kıdemli Başçavuş T.O. ifade verdi. T.O, “Vefat edenlerin ve yaralının yanlarında silah yoktu. Olay yanlış algılamadan kaynaklanmaktadır” diye konuştu. Duruşma ertelendi. liyim. Çok sert kontrollerden geçirildikten sonra bir görevli yanımıza gelip ‘Savcı ziyaret edemeyeceğinizi söyledi’ dedi. Resmi olarak hem Adalet Bakanlığı’na hem de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a şikâyet dilekçesi yazacağım” dedi. Şık ve Şener ile görüştürülmemesine sinirlenen Roth, “Siz neden korkuyorsunuz? Neden bir gazeteciyi ziyaret edemiyorum? Neden karanlığa ışık yakan bir gazeteciyle görüşemiyorum? Bu gazeteciye suçlamalar nelerdir? Neden ona ‘5 aydır neden Ergenekon tutuklusu olarak burada bulunuyorsun’ diye soramıyorum” diyerek iktidara seslendi. Roth şöyle devam etti: ‘Yanlışlıkla ölüme’ tazminat istemi SAMSUN (AA) Havza Kaymakamı Erol Rüstemoğlu, geçen hafta, güvenlik güçlerinin teröristlerin geçişi için önlem aldığı ilçenin Boğaziçi mevkisinde, ‘dur’ ihtarına uymadığı iddiası ile açılan ateş sonucu hayatını kaybeden Gökhan Çetintaş’ın (16) ailesinin ‘terör tazminatı’ almak için kaymakamlığa başvurduğunu belirtti. Rüstemoğlu, aileye cenaze masrafları için bir miktar para desteğinde bulunduklarını, vakfın, aileye destek vermeye devam edeceğini kaydetti. BAKANLIK: ZN BEKLEMEDEN AYRILDI Adalet Bakanlığı, Roth’un, Ahmet Şık ve Nedim Şener’i ziyaretine izin verilmediği iddiasıyla ilgili yaptığı yazılı açıklama “Sayın Roth’un, izin talebi sonuçlandırılmadan Silivri Ceza nfaz Kurumu’na gittiği ve izin yazısının ulaşmasını beklemeden izin verilmediği gerekçesiyle kurumdan ayrıldığı anlaşılmıştır” ifadelerine yer verdi. Açıklamada izin yazısının dün bakanlıkça uygulamadaki izin prosedürlerine gerek görülmeden, görüşme talebine hızla onay verilerek aynı gün izin yazısının da Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve kurum müdürlüğüne gönderildiği kaydedildi. “Demokrasinin yaşaması için basın özgürlüğüne ve ifade özgürlüğüne ihtiyaç vardır. Demokrasinin dördüncü kolu basın ve ifade özgürlüğüdür. Ben, bize söz veriyorum. Ben basın özgürlüğü için Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın hür bir şekilde gazetecilik mesleğini yapabilmesi için mücadele vereceğim.” Ekim ayında Türkiye’de bir kez daha geleceğini söyleyen Roth, “Geldiğimde umuyorum Ahmet Şık ve Nedim Şener hür bir şekilde karşılayabilirim. Böyle bir davranış benim işimi de zorlaştırıyor. Almanya’da Türkiye’nin AB üyeliğini savunan birisi olarak bunu gördükten sonra tabii ki işimiz çok zor. Kendimiz de zorlanıyoruz” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle