18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 TEMMUZ 2011 CUMA CUMHUR YET SAYFA [email protected] EKONOMİ 13 500 büyük sanayi kuruluşu içindeki özel şirketlerin borç miktarı yüzde 54.4’e çıkarken özkaynak payı geriledi Borçlanarak büyüdüler Kuruluşu 2010 Raporu’nu açıklayan SO Başkanı Tanıl Küçük’e göre, 2010 sanayi kuruluşlarında mali yapının bozulduğu bir yıl oldu. Toplam borç/özkaynak kullanımı SO 500 özel kuruluşlarda yüzde 120’ye çıktı. Ekonomi Servisi İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2010 Raporu”na göre, İSO 500’de borçlar, 2010’da yüzde 20.5 oranında arttı. Bu oran 2009’da özel kuruluşlarda yüzde 50.9 olurken 2010’da yüzde 54.4’e çıktı. Kamuda ise yüzde 40.3 olan toplam borç oranı, yüzde 32.9’a geriledi. ABD’de toplam borç/özkaynak oranı yüzde 50’ler, Avrupa Birliği’nde yüzde 7080’ler civarındayken 2010’da bu oran İSO 500 özel kuruluşlarda yüzde 120’ye çıktı. İSO’nun 43 yıldır aralıksız olarak hazırladığı “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” araştırmasının 2010 sonuçları ve İSO Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük tarafından açıklandı. Küçük, satış kârlılığı, ekonomik kârlılık ve varlık devir hızının halen kriz öncesinin epeyce gerisinde olduğunu anlatarak “Nispeten olumlu bu gelişmelerin yanında 2010, İSO 500’deki sanayi kuruluşlarında mali yapının bozulduğu bir yıl oldu” dedi. Özel şirketlerin borçlanma oranının yükseldiğine işaret eden Küçük, “Bu oranlar sanayi kuruluşlarımızın borçlanmaya ne kadar bağımlı bir yapı sergilediğini açıkça gösteriyor. Bu da hem sanayimiz hem de ekonomimiz için temel bir kırılganlık unsurudur. Yüksek cari açık oranımızı göz önüne aldığımızda tedbirli olmakta elbette fayda var” diye konuştu. Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi KAYIPLAR TELAF ED LMEL 2010’da SO 500’deki sanayi kuruluşlarında, toplam üretimden satışlar cari fiyatlarla yüzde 21.8, sabit fiyatlarla yüzde 14.7 oranında artmasına karşın, 2009’daki kayıp henüz telafi edilemedi. Dönem kâr ve zarar toplamı ise SO 500 genelinde yüzde 56.5, özel kuruluşlarda yüzde 34.5 ve kamu kuruluşlarında yüzde 174.2 oranlarında artış gösterdi. Son yıllarda artış gösteren yabancı sermaye paylı kuruluşların sayısı 2008’de 148’e, 2009’da ise 153’e yükselmişti. Demeçle Devalüasyon, Nafile Oyun… 1980’li yılların sonlarına değin, TL aşırı değerlenip cari açık büyüyünce krize girilir, açığı finanse etmek için IMF’ye gidilir, IMF de hazırladığı “reçete”nin ilk sırasına “Devalüasyon”u yazardı. Sonra, Türkiye 1989’da kambiyo rejimini libere etti. Güya, devalüasyona gerek kalmadan piyasa rüzgârları TL’yi olması gereken yere taşıyacaktı. Ama, büyüme için sıcak parayı kullanma öne çıkınca, sıcak parayı çekmek için döviz kurunu para politikalarıyla “kontrol” altında tutmak gerekirdi ki, sıcak para sakin sularda olduğundan emin olsun. “Yüksek faizdüşük kur” aralığı ile sıcak para çekip çarkı döndürme hastalığı 1990’lar ve sonrasına hâkim oldu. Bu düşük kur, enflasyonu terbiye etmeye de yarıyor diye Merkez Bankası’nın da açık ya da örtülü, politikası oldu. Ne var ki, düşük kur, ithalatı pompalayıp ihracatı geriletiyor, döviz açığını büyütüyordu. Artan açığı gören sıcak para kaçınca, kur da kendiliğinden yükseliyordu. Bu tehlikeli oyunu yeniden yaşamak yerine, kuru zıplatmanın yeni yolu olarak RTE ve kumpanyası, “Demeç ile Devalüasyon” oyununa başvurdular. “Beklentileri” etkilediler, çeşitli demeçlerle kuru zıplattılar. Dolar kuru, temmuz ayında Ali Babacan ve Bülent Gedikli’nin demeçleriyle 1.50’lerden 1.60’lara, oradan hızla 1.70 TL bandının üstüne sıçradı. Fazla sıçramış olmalı ki Zafer Çağlayan’ın karşı demeçleri ve finalde RTE Usta’nın esaslı çıkışıyla dolar, 1.70 TL’nin altına indi. Bu demeç itip kakmasıyla kur, sonuçta kıvrılıp kaldığı yerde değil, ama uçmuş da değil. İhracatçının hamisi Çağlayan, “1.60’ın üzeri bizim için iyidir”, diyerek “kıvam”ı tarif etmiş bulunuyor. MÜSİAD’cılar, MB’nin rezervlerini yoklayıp “yeterli cephane” var diyerek cemaati teskin ettiler. TOBB ve TÜSİAD ise kendileri de pek inanmadan “ihracat, ihracat” diye inleyip malum “mikro politikaları (ki içinde esnek çalışma ve kıdem tazminatını badem etmek de var) talep etmeye devam ettiler. Bu tuhaf oyun nereye varır bilinmez, ama keşke her şey birkaç demeçle hallolsa… Öyle olmayacak elbette. Ne içerisi o kadar kontrole müsait, ne dışarısı güllük gülistanlık. Tersine, içerisi, ne kadar kuyruğu dik tutmaya çabalasa da kırılgan mı kırılgan!.. Ağustos ve eylülün sakin geçmesi halinde bile, üçüncü çeyreğin dolar kurunu 1.70 TL ortalama ile kapatması muhtemel. Bu kur artışı, tabii ki, 2008 sonbaharında yaşanan “şok” etkisinde değil. O dönemde, dolar kuru 1.20 TL’den bir anda 1.50 TL’ye çıkmıştı. Hatta 2009’un kışında 1.70 TL dolaylarına oturmuştu. Açık pozisyonu olanın canı yanmıştı... Herkes içine kapanınca, “Alın, satın, ekonomiye can katın” vodvilleri sahneye konulmuştu. Dışarıdan kaynağı bilinmeyen milyarlarca dolar içeri sokularak şok yatıştırılmıştı. Sonra da sıcak para girişiyle dolar kurunun 1.451.55 TL bandında 2 yıl kadar kalması sağlandı. Ama bu kez de düşük kur, sıcak parayı çekerek yeniden büyüme sağlarken cari açığı uçurttu!... 500’ün şampiyonu Tüpraş oldu İSO’nun Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2010 Raporu’na göre, Tüpraş, 20 milyar 819 milyon 67 bin 10 TL’lik üretimden satışla Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşu listesinde birinci oldu. Son yıllarda olduğu gibi 2010’da da İSO 500 kapsamında en fazla ihracat yapan ilk on kuruluşun tümü özel sektör kuruluşları oldu. Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesi ile ABD’nin Fortune 500 sıralaması karşılaştırıldığında, 2010’da toplam satışlar dikkate alındığında Tüpraş, Fortune 500’de 163’üncü sıraya, Tanıl 2’nci sıradaki Petrol Ofisi Küçük 235’inci sıraya, 3’üncü sıradaki EÜAŞ 359’uncu, beşinci sıradaki Ford Otomotiv 440’ıncı sıraya girebiliyor. İSO Başkanı Küçük, Türkiye’de şirketlerin kaynak yaratma konusunda sıkıntı yaşadığını, diğer taraftan kayıt dışılık nedeniyle sürekli dolaylı vergilerin arttırıldığını belirterek “Devlet sizin (sanayici) cebinizdeki parayı alıyor” dedi. Küçük, cari açığa karşı önlem almak konusunda yeterince hızlı ve duyarlı davranılmadığını dile getirerek “Daha önceden tedbir almayı başarsaydık, bugün Avrupa’daki olumsuzluklar karşısında daha az tedirgin olacaktık” diye konuştu. rinci sırada yer aldı. Arçelik’i 13 bin 543 çalışan ile Türkiye Şeker Fabrikaları, 12 bin 603 çalışan ile Türkiye Taşkömürü Kurumu izledi. 500 genelinde çalışan sayısı bir önceki yıla göre yüzde 6.7 artış gösterdi. 2010’da çalışan sayısı özel kuruluşlarda yüzde 9.8 artarken kamu kuruluşlarında yüzde 10.7 azaldı. 2010’da Türkiye sanayi istihdamı 417 bin kişi artarak yüzde 10.2 büyüdü. 2009’da İSO 500 arasında yer almayan Vestel Dijital 89. sıradan, Besler Gıda 92. sıradan, Şenpiliç 99. sıradan, Bunge Gıda 103. sıradan, Namet Gıda 113. sıradan listeye girdi. MERKEZ BANKASI ÇARK ETT Başçı: Türkiye çok iyi durumda Ekonomi Servisi Yatırımcı güvenini tazeleme çabasına Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı da katıldı. Başbakan Erdoğan’ın “Türkiye sağlam, kriz teğet geçmez” değerlendirmesinin hemen ardından Başçı da “Türkiye’de durum çok iyi, gidişat çok iyi” sözleriyle katıldı. Başçı’nın TL’yle ilgili açıklamaları sonrasında dolar düşüşe geçti. Enflasyon raporunu açıklayan Başçı, “Yurtdışındaki riskler kimsenin aklına hayaline bile gelmeyen konular. ABD’de temerrüt riski konuşuluyor. Siyasi süreç işliyor, herkes emin ki bu çözülecek. Avrupa’da sorunlar daha büyük. Türkiye’de durum çok iyi, gidişat çok iyi” dedi. Başbakan’ın açıklamasını olumlu bulduğunu söyleyen Başçı’nın değerlendirmesi öncesinde 1.69’un üzerinde seyreden dolar, TL’yle ilgili değerlendirmeler sonrasında 1.67’ye kadar geriledi. Ciliv’e göre Turkcell 2011’in ikinci çeyreğinde yeniden büyüme rayına oturdu ‘Celo’dan 2 bin kişiye iş Bu yılın ikinci yarısında teknoloji ve altyapıya 1 milyar lira yatırım yapacak olan Turkcell kuracağı yeni 5 çağrı merkezimizde 2 bin kişiye daha istihdam yaratmayı hedefliyor. Ekonomi Servisi Turkcell Grubu’nun, ikinci çeyrek net kârında, Belarus’ta yaşanan yüzde 70 oranındaki devalüasyon nedeniyle 21 milyon liralık bir zarar kaydedildi. Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv’in verdiği bilgilere göre, yılın ilk çeyreğinde 2010’un aynı dönemine göre küçülme yaşayan şirket, ikinci çeyrekte yeniden büyüme rayına oturdu. Turkcell’in 2011 yılı 2. çeyrek mali sonuçları açıklandı. Şirketin gelirleri geçen senenin ikinci çeyreğine yüzde 2, bir önceki çeyreğe göre ise yüzde 8 artarak 2 milyar 279 milyon liraya ulaştı. Grubun amortisman, vergi ve faiz öncesi karı (AVFÖK) bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 15 büyüyerek 721 milyon lira olarak gerçekleşirken, birinci çeyrekte yüzde 29.5 olan AVFÖK marjı, ikinci çeyrekte yüzde 31.6’ya yükseldi. Turkcell, ikinci çeyrekte 1 milyon net abone kazanarak abone sayısını 34.1 milyona çıkardı. Abone başı aylık ortalama gelir bir önceki çeyreğe göre yüzde 6.5 artarak 19.6 lira olurken ortalama aylık kullanım geçen yılın aynı dönemine göre 220 dakika seviyesinde gerçekleşti. Ciliv, 2011’in ikinci yarısında teknoloji ve altyapıya 1 milyar lira yatırım yapmayı ve çağrı merkezlerinde 2 bin kişiye daha istihdam yaratmayı planladıklarını kaydetti. Ciliv, Yıldız Holding’in Global İletişim şirketinin satın alınmasıyla ilgili kendilerinin de ciddi görüşme içinde buSüreyya lunduğunu akCiliv tardı. amın lid tihd er s i A k İSO eli 500’de Arçelik 14 bin ç r 48 çalışanla istihdamda bi Yılmaz Yılmaz T M: Dolarda 1.61.7 bandı iyi Ekonomi Servisi Bakan Nihat Ergün’e ‘hayırlı olsun’ ziyaretinde bulunan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, kurun geldiği nokta ile özellikle doların 1.61.7 arasında dalgalanmasının hem sanayi hem de ihracatçı açısından son derece rekabet edilebilir olduğunu söyledi. Büyükekşi, “Türkiye’nin bundan sonra özellikle kur buralarda tutulabilirse hem ithalatta bir miktar frene basılabilecek hem de ihracatta rekabet edilecek” dedi. Kur AVM kiracısını vurdu Ekonomi Servisi Birleşmiş Markalar Derneği Başkanı (BMD) Yılmaz Yılmaz, döviz ile kiralamanın perakende sektörüne ek maliyetinin 1.7 milyar TL olduğunu söyledi. Kurun yükselmesinden öte döviz ile kiralamaya ve ticarete karşı olduklarını vurgulayan Yılmaz’ın verdiği bilgiye göre, modern ve geleneksel perakende bir yılda 4.4 milyar dolar kira ödüyor. Kasım 2010’da 1.7 olan sepet kur yaklaşık 7.6 milyar TL’ye denk geliyordu ve Temmuz 2011’de 2.1’e yükselmesi ile modern ve geleneksel perakendenin yıllık harcadığı kira bedeli yaklaşık 9.3 milyar TL’ye yükseldi. Yılmaz, “Ticaret ve kiralar TL olmalıdır. Milli paramıza sahip çıkmalıyız” dedi. Yılmaz, dövize dayalı ticaret ve kira sisteminde kazananın olmadığını sözlerine ekledi. Alışveriş ve mode merkezi olma iddiasını sürdürmek istediklerini anlatan Yılmaz, önerilerini şöyle sıraladı: Kiraları TL’ye dönüştürecek hukuki düzenlemeler yapılmalı, bankacılıkta gerekli mevzuat düzenlemeleri yapılarak AVM yatırımcısı TL ile fonlanma olanağına kavuşmalı. Türkiye mümkün olan her noktada TL kullanmak için seferber olmalı. Demeç üfürmesi ile tırmandırılan dolar kurunun yeni dengesi, derde derman olur mu? Nafile, olmaz. 2011’in üçüncü çeyreğinde dolar kuru yüzde 9 değer kaybı ile 1.70 TL’ye yerleşse bile, ihracatçıyı sevindirmez. O ihracatçı, net ihracatçı değildir çünkü. Neredeyse her ihraç ürününün üretiminde yüzde 5060’a ulaşan ithal girdi var. Bu, bazı sektörlerde yüzde 90’a kadar çıkıyor. Zıplamış kur, ihracatın iştahlanmasına yetmiyor, kursağında kalıyor, “Şimdi bu dolar fiyatıyla ithalatın altından nasıl kalkarım” kaygısı öne çıkıyor. Dış borç stoku 300 milyar doları geçti ve üçte ikisi özel sektörün. Hem de dörtte biri kısa vadeli. Bu kadarlık kur zıplaması bile bazı bünyelere ağır gelecek. Sözün özü; döviz kurunda “demeç devalüasyonuyla” yeni bir basamağa sıçrandı. Geriye gidilmez. Bu yeni basamak dolarda ister 1.65 TL, ister 1.70 TL ya da üstü olsun, yeni bir basamaktır. Herkes şimdi buna uyum sağlamak durumundadır. Önümüzde sancılı bir süreç vardır. Sancı, alt ve orta sınıflarda daha çok hissedilecek, önlem alınmaz, özsavunma yapılmazsa, olan, yeni işsizlik, yeni yoksulluk olarak aşağıdakilere olacaktır. KISA... KISA... Mavi Giyim Sanayii ve Ticaret A.Ş, Türk Telekom, THY Do&Co, Zorlu Holding gibi firmaların da aralarında olduğu 14 Türk firması Avrupa’nın 11 ayrı kategoride verilen Ruban D’Honneur ödüllerine layık görüldü. Credit Suisse 2 bin kişiyi işten çıkaracak. Ford Hindistan’da 240 bin otomobil üretim kapasitesine sahip yeni bir fabrika açacak. HSBC 10 binden fazla kişiyi işten çıkarabilir. Sky News’ın haberine göre, banka işten çıkarmaları maliyetleri yılda 3.5 milyar dolara kadar kısma planı çerçevesinde planlıyor. Sony, Japonya’yı vuran felaket, şirketin şebeke hizmetlerine yönelik siber saldırılar ve televizyon fiyatlarının düşmesi nedeniyle nisanhaziran döneminde 199 milyon dolar zarar etti. Rus gazı 500 dolara çıkacak Ekonomi Servisi Uluslararası piyasalarda artan petrol fiyatları, Türkiye’nin doğalgaz maliyetlerini uçurdu. Türkiye’nin, Rusya’dan aldığı gazın fiyatı 1 Ekim’den geçerli olmak üzere 350 dolar düzeyinden 500 dolara kadar çıkacak. Doğalgaz ve elektriğe zam gelebilir. Türkiye’nin, Rusya’dan aldığı doğalgazın fiyatının (her 1000 metreküp), 1 Ekim’den geçerli olmak üzere 350 dolar düzeyinden 500 dolara kadar çıkacağı hesaplanıyor. BOTAŞ, gaza 36 aydır zam yapmıyor. Enerji Bakanlığı ile BOTAŞ, doğalgazda artan maliyetlere karşı şimdiden çare arıyor. Konut abonelerine yüksek oranlı zam düşünülmüyor. Zam ihtiyacının, elektrik üretim santrallarına verilecek doğalgazın fiyatındaki artışla çözülmesi planlanıyor. Ancak bu da elektrikte zam ihtiyacı doğuruyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle