18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 29 TEMMUZ 2011 CUMA 4 HABERLER İçişleri Müfettişleri, emniyet müdürü ve jandarma komutanının olaylarda ihmalleri olduğunu tespit etti ‘Yine Haklı Çıktık’ Başbakan Tayyip Erdoğan Azerbaycan ziyareti sırasında, Baku’da basın toplantısında, Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ın özür dilemesi gerektiğini söylemiş. Erdoğan’ın tepkisi Sarkisyan’ın ülkesinin gençlerine şöyle seslenmesine karşı: Gençler siz şu anda Karabağ’ı bizden teslim aldınız; biz ölüp gideceğiz, Ağrı’yı da siz halledeceksiniz. Sarkisyan’ın Ağrı konusundaki hezeyanlarını ve bu konuda Erdoğan’ın sözlerini duyunca, geçmişteki tartışmaları düşündüm. Aradan çok geçmedi, olaylar hepimizin anılarında tazeliğini hâlâ koruyordur. Biliyorsunuz, 1994’te sona eren ErmenistanAzerbaycan savaşında Erivan’ın Dağlık Karabağ’ı işgali üzerine, ABD’den sonra Ermenistan’ı ilk tanıyan ülke olan Türkiye, önce 1993’te bu ülke ile sınır kapılarını ve daha sonra da hava sahasını kapatmıştı. Ancak ABD ile AB, Erivan’ın bölgedeki yalnızlığını gidermek, onu Moskova’nın etkisinden kurtarmak politikasını güderken Türkiye’ye de komşusu ile ilişkilerini düzeltmesi, sınır kapılarını açması için baskı yapıyorlardı. Bu baskılar sonuç verdi. Önce Abdullah Gül 2008’de TürkiyeErmenistan maçı için Erivan’a gitti, ardından Batılıların baskısı ve İsviçre’nin arabuluculuğuyla 10 Ekim 2009’da Zürih’te Türkiye ile Ermenistan’a protokoller imzalatıldı. O sırada ABD ve AB’nin baskısıyla imzalatılan bu protokollere Türkiye’den bir avuç yazar ile muhalefetin sayıları az, ama etkileri küçümsenmez ağır topları Şükrü Elekdağ ile Onur Öymen dışında pek karşı çıkan olmadı. Protokollerin imzalanmasına karşı çıkanlar gerekçe olarak şu savları ileri sürüyorlardı: Türkiye Ermenistan ile sınır kapılarını Karadağ meselesi yüzünden kapatmıştır. Şimdi o konuda herhangi bir gelişme olmadan bunların açılması doğru değildir. Gerçi Başbakan, kardeş Azerbaycan’ı da derin düş kırıklığına uğratan protokollerin yürürlüğe girmesinin ancak ve ancak, Karabağ sorununun çözümüne bağlı olduğunu söylüyordu, ama protokol metninde böyle bir hüküm yer almıyordu. Nitekim Ermenistan Dışişleri Bakanı Nalbantyan da sınır kapılarının önkoşulsuz açılacağının altını özenle çiziyordu. Karabağ sorunu tek itiraz noktası değildi. Ayrıca Ermenistan 23 Ağustos 1990 tarihli Bağımsızlık Bildirgesi’nde Ağrı da aralarında olmak üzere, Anadolu’nun kimi bölgelerini Batı Ermenistan olarak ilan ediyordu. Bu durumda Türkiye, kendisini soykırımla suçlayan, tazminat hakkını saklı tutarken toprakları üzerinde hak talebini de resmen anayasal hükümde bir metin olarak kabul eden bir ülke ile yakın ilişkilere girmeden önce, sözünü ettiğimiz pürüzlerin giderilmesini istemeliydi. Protokollerin, pürüzler giderilmeden apar topar imzalanmasına karşı çıkanlar, şartlar oluşunca, Türkiye Ermenistan ilişkilerinde düzelmeyi istemiyor da değillerdi. Buna rağmen “AKP’nin dış politika uzmanları!” ve liberaller tarafından bir kez daha ulusalcılıkla suçlandık. Bir ülkenin dış politikasında ulusal çıkarlarını kollamasını istemek nasıl bir suç ise!.. Aradan çok geçmedi, sayılan sakıncalar teker teker ortaya çıktı. Yürürlüğe konmayacağı bilindiği halde imzalanan protokoller, Azerbaycan ile Türkiye arasında kaçınılmaz bir güven bunalımı yarattı. Ayrıca, Ermenistan anayasasına göre protokollerin yürürlüğe girişi için şart olan onayını verirken Ermenistan Anayasa Mahkemesi, Bağımsızlık Bildirgesi’ne atıfta bulunarak, onayını Türkiye açısından kabulü imkânsız koşullara bağladı. Nihayet Sarkisyan, son demeciyle, Karabağ’ı ilhak etmiş olan ülkesinin, Ağrı’ya da aynı gözle baktığını göstermiş oldu. Ve geçmişte, ulusalcılıkla suçlananların ne kadar haklı oldukları ortaya çıktı. İlhan Abi, zaman zaman yazılarında hep şunu söylerdi: Eyvah! Yine haklı çıktık. İlhan Abi’yi yitireli bir yıl oldu. Hep birlikte ona seslenelim: Eyvah İlhan Abi! Yine haklı çıktık. Hopa’ya soruşturma izni ÖMER ŞAN RİZE İçişleri Bakanlığı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 31 Mayıs’taki Hopa mitinginde çıkan olaylarda ihmalleri bulunduğu gerekçesiyle Emniyet Müdürü Fatih Ünlü ile Jandarma Komutanı Yüzbaşı Halit Çalmuk hakkında “soruşturma izni” verdi. İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin Hopa soruşturmasında Vali Mustafa Yemlihaoğlu, “parke taşları bile asfaltlattım”, polis ise “göstericileri uyardık” diye kendini savundu. Olaylarda polisin 127 el ateş ettiği ortaya çıktı. Hopalılar ise “Bizi de alın memleket kurtulsun” diyerek gözaltı ve tutuklamaları protesto etti. Başbakan Erdoğan’ın 31 Mayıs’taki mitingi öncesi ve sonrasında Hopa’da yaşanan olaylarla ilgili olarak açılan soruşturma kapsamında, zamanın ilçe Emniyet Müdürü Fatih Ünlü ile ilçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Halit Çalmuk hakkında, olaylarda ihmalleri olduğu gerekçesiyle soruşturma izni verildi. İçişleri Bakanlığı müfettişleri yürüttükleri soruşturmada Emniyet Müdürü Ünlü ve Jandarma Komutanı Çalmuk için soruşturma izni istemişti. Müfettiş raporunda ilginç ayrıntılar ortaya çıktı. ali: ‘Parke taşları bile asfaltlattım’ Öğretmen Metin Lokumcu’nun biber gazı nedeniyle yaşamını yitirdiği olaylarla ilgili müfettiş raporunda, Hopa’da yaşanan, 12 Eylül’ü aratmayan ge V savundu. Olaylar sonrası Erzurum Jandarma Bölge Komutanlığı emrine atanan zamanın Hopa İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Halit Çalmuk da ihmal iddiasına, “Bana geçidi tutma görevi verildi. Ben, emrimdeki askerlerle geçidin güvenliğini sağladım. Bana başka bir görev verilmedi” sözleriyle yanıt verdi. çişleri Bakanlığı müfettişlerinin Hopa soruşturmasında Vali Mustafa Yemlihaoğlu, “parke taşlarını bile asfaltlattım”, polis ise “göstericileri uyardık” diye kendini savundu. Olaylarda polisin 127 el ateş ettiği ortaya çıktı. ce baskınları, gözaltı listelerine yer verilmedi. Artvin Valisi Mustafa Yemlihaoğlu, “Başbakan’ımızın miting yapacağı alan parke taş döşeliydi. Olabilecek gösterilerde bu taşların sökülerek saldırı amaçlı kullanılabileceğinden üzerini asfaltla kaplattım” diyerek kendini olis:‘Göstericileri uyardık’ Müfettişlerin soruşturma dosyasında, “orantısız güç ve gereğinden fazla biber gazı kullanıldığı” iddiasına karşı polis, “müdahale edileceği, astım ve kalp rahatsızlığı bulunan kişilerin uzaklaşması yönünde birçok kez uyarılarda bulunulduğu” savunmasını yaptı. Oysa, eylemciler, çevreciler ve yurttaşlar polisin uyarıda bulunmadan sert bir şekilde biber gazı, basınçlı su ve copla müdahalede bulunduğunu dile getirmişti. Soruşturma dosyasında yer alan belgelere göre, jandarmanın olay çıkacağı bilgisini önceden aldığı ileri sürülürken olaylar sırasında polislerin en az 127 el havaya ateş ettiğinin de belirlendiği kaydedildi. P ‘Bizi de alın memleket kurtulsun’ Olaylar nedeniyle hâlâ süren gözaltı ve tutuklamalara tepki gösteren ÖDP, ESP ve Halkevleri üyesi yaklaşık 200 kişi tutuklu aileleriyle birlikte Hopa Belediye Parkı’nda toplanarak “31 Mayıs’ta biz de oradaydık” pankartıyla AKP ilçe binasına doğru yürüdü. Eylemciler adına konuşan Şefik Kalkan, “Gözaltılar derhal durdurulsun, çevik kuvvet geri gönderilsin, tutuklu ardaşlarımız serbest bırakılsın. Hopa Kaymakamı, Metin Hoca’sını o saldırıda kaybeden Hopa halkından özür dileyerek, derhal istifa etsin” dedi. Kalabalık daha sonra, Metin Lokumcu’nun son sözünden esinlenerek “Bizi de alın memleket kurtulsun” sloganları attı. ÖDP ve HD de dün yaptığı açıklamalarla yeni gözaltı ve tutuklamaları kınadı. Bakan Şahin, terörle mücadelede muhalefetle işbirliği mesajı verdi KOM SYON OLUŞTURULDU ‘BDP’yle görüşme yok’ SİVAS (Cumhuriyet) İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Terörle mücadele konusunda muhalefet partileriyle görüşebileceğini belirterek “BDP bugünkü durumu itibarıyla, bugün itibarıyla bu takvime dahil olmaz ama geleceğin ne getireceğini bilemaeyiz” dedi. Şahin, Sivas Valisi Ali Kolat’ı makamında ziyaret ettiği sırada gazetecilerin sorularını yanıtladı. Terörle mücadele konusunda “Görüşme trafiği yaşanacak mı” sorusu üzerine Şahin, “Belirlenmiş bir takvim yok ama ihtiyaç duyulursa yaşanır” yanıtını verdi. Şahin, Karadeniz bölgesinde konuşlanacak özel birliğin özel harekât polislerinden mi yoksa jandarma özel harekattân mı oluşacağının sorulması üzerine de her ikisinden oluşacağını belirterek “Bu ülkenin görev yapılacak yeri, Misakı Milli sınırlarıdır. Gerekli görülen her yerde, her zaman görev yapılır. Göreve de arkadaşlarımız jandarmasıyla, polisiyle, kara birlikleriyle zaman ve mekân tanımaksızın hazırdırlar” diye konuştu. Şahin, bir gazetecinin “Hopa’daki jandarma komutanı ve ilçe emniyet müdürü için soruşturma izni istendiği yönünde bilgilerin doğru olup olmadığını” sorması üzerine, “İstenen izinler verilir” dedi. “Şu an için verildi diyebilir miyiz?” sorusu üzerine ise “Verilir de deyin, verildi de diyebilirsiniz. Yani nasıl olsa verilecektir” yanıtını verdi. Bakan Şahin, bir gazetecinin, “İncelemenin sonucuyla ilgili bilgi almamız mümkün mü?” sorusunu “Mümkün değil. Mümkün olanı gazetelere vermişiz” diye yanıtladı. CHP’de yeni ‘tüzük’ tartışması TÜREY KÖSE Yaralanan askerlerden 2’si Elbistan Devlet Hastanesi, 2’si ise Nurhak Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alındı. (Fotoğraf: AA) Maraş’ta saldırı: 1 şehit Nurhak’ta askeri aracın geçişi sırasında patlatılan mayın, 4 askerin de yaralanmasına neden oldu Haber Merkezi Kahramanmaraş Nurhak’ta askeri aracın geçişi sırasında mayın patladı, Uzman Çavuş Sadi Akbay şehit oldu, 4 asker yaralandı. Akbay’ın evli ve henüz 2 yaşında bir oğlu olduğu bildirildi. ElbistanNurhak karayolu Çöplük mevkisinde, dün göreve giden zırhlı aracın geçişi sırasında yola döşenen mayın uzaktan kumandayla patlatıldı. Patlamada, ismi henüz öğrenilemeyen 1 asker şehit oldu, 4 asker yaralandı. Yaralanan Uzman Çavuş Gökhan Özmen ile er Lokman Ölmez Elbistan Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Diğer 2 yaralının ise Nurhak Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alındığı bildirildi. Jandarma ve polisin olay sonrasında geniş çaplı operasyon başlattığı öğrenildi. ‘Verilir de deyin verildi de’ Bomba düzeneği bulundu Öte yandan Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesindeki bilgiye göre, dün Mehendi Köprüsü mevkisinde PKK mensubu bir grup, özel bir nakliyat firmasına ait 2 kamyonu yaktı. Elazığ’ın Karakoçan ilçesi kırsalındaki kontrol sırasında teröristlerce 6 mutfak tüpü içine 144 kilogram amonyum nitrat ile 120 gram C4 plastik patlayıcı kullanılarak hazırlanmış ve Pembelik Baraj yolu üzerine yerleştirilmiş el yapımı patlayıcı madde düzeneği bulundu. B NGÖL KARLIOVA’DA OLAY Korucubaşı gerginliği BİNGÖL (Cumhuriyet) Bingöl’ün Karlıova ilçesinde Taşlıçay köyü korucubaşı Hacı Alan, kimliği belirsiz kişilerin silahlı saldırısı sonucu yaşımını yitirdi. Olaydan sonra ilçe merkezinde toplanan korucuların rasgele ateş açması gerginliğe yol açarken BDP ilçe başkanının evi ve bir kişinin işyeri kundaklandı. PKK tarafından tehdit edildiği iddia edilen Taşlıçay köyü korucubaşı Alan, başından tabancayla vuruldu. Alan’ın yere düşmesinden sonra saldırgan 4 kez daha ateş açtı. Alan kurtarılamadı. Olayın ardından bir grup korucu havaya rasgele ateş açtı. Ortamın gerilmesi üzerine esnaf kepenk kapatırken korucular ve özel harekât timleri ara sokaklara girerek operasyon başlattı. Korucuların ara sokaklara girmesiyle silah seslerinin geldiği duyuldu. Operasyonlar sürerken BDP İlçe Başkanı Şemsettin Özen’in evi ile İdris Karabağ adlı bir yurttaşa ait mağaza kundaklandı. Gerginlik geç saatlere kadar sürdü. EM NE AYNA’DAN BAŞBAKAN ERDOĞAN’A ALEV ÖRGÜTLER NDEN DEĞERLEND RME ‘Bugüne kadar iyi niyet görmedik’ ŞIRNAK (Cumhuriyet) Şırnak’ın Cizre ilçesinde Demokratik Özgür Kadın Hareketi tarafından düzenlenen etkinlikte konuşan BDP Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna, Erdoğan’ın, “Bizden iyi niyet beklemesinler” sözünü eleştirerek zaten iyi niyet görmediklerini söyledi. Ayna, “Temmuz günü Silvan’daki askeri operasyonda ölen 13 askerin sorumlusu Başbakan’dır. Başbakan dedi ki ‘Bizden kimse iyi niyet beklemesin.’ Biz hiç iyi niyet görmedik ki. Uğur Kaymaz 12 yaşında 13 kurşun yedi. O zaman Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dı” diye konuştu. Polis özel hârekat timlerinin görevlendirilmesine karşı çıkan Ayna, İçişleri Bakanı’nın “Bu ülkeyi kanımızla kurduk, kimseye vermeyiz” dediğini hatırlatarak, “Bu ülke onun babasının malı mı ki? Bu ülke bizimdir” dedi. ‘Çözüme değil faşizme giden yol’ İstanbul Haber Merkezi Alevi örgütleri, Kürt vatandaşlara yönelik artan linç girişimlerini önlemek, halkları karşı karşıya getirme çabalarını engellemek için hükümeti ve muhalefeti göreve çağırdı. Örgütler, eşit yurttaşlık hakkını koruyup gözeten, kimlikleri, kültürleri ve inançları tanıyan yeni bir anayasa istedi. Alevi örgütleri adına ortak açıklamayı okuyan Alevi Bektaşi Federasyonu’ndan Hatice Altınışık, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 12 Haziran seçimlerinden sonra sorunlara çözüm araması gerekirken agresif, hırçın ve çatışmacı bir hal alan tutumunu “çözüme değil, faşizme giden yol” diye niteledi. Altınışık, “Irkçı, şoven politikalar 90’lı yıllara dönme kaygısı yaratırken Kürt yurttaşlarımıza linç girişimleri karşısında üç maymunu oynamak bilinçli politikadır” diye konuştu. ANKARA Sonbaharda CHP’de tüzük değişikliği tartışmalarının öne çıkması beklenirken örgütlerde “güçlü genel sekreterlik modeline dönülsün, kadın kotası yaygınlaştırılsın, milletvekilliği AKP’de olduğu gibi 3 dönemle sınırlandırılsın” önerileri dile getirilmeye başlandı. CHP PM üyelerinden Atilla Sav, tüzük hazırlıkları ile ilgili bir komisyon oluşturdu. Bu komisyon, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun “çarşaf liste, önseçim, genel başkan adaylığının kolaylaştırılması, kadın ve gençlik kollarının daha etkin bir çalışma düzenine kavuşturulması” istekleri ve örgütün önerileri doğrultusunda bir rapor hazırlayacak. Hazırlanacak raporun eylül ayı başında PM’ye sunulması bekleniyor. Deniz Baykal’ın genel başkanlığı döneminde tüzük değişikliği yapılarak Genel Başkan MYK’yi belirlemekte “tek seçici” yapılmış ve güçlü genel sekreter dönemine son verilmişti. Yeni yönetim modeli ilk kez Kemal Kılıçdaroğlu döneminde uygulanırken tüzük tartışmaları sürecinde “güçlü genel sekreter” modeline dönülmesi istekleri dile getirilmeye başlandı. Eski İstanbul Milletvekili Ali Topuz, “Otururuz en iyi tüzüğü yaparız, önemli olan o tüzüğün uygulanmasını sağlamak. Bu nedenle tüzüğün çok önemli bazı maddelerinin uygulanmasını güvenceye alacak düzenlemeler konmalı, yaptırım olmalı. Parti örgütünün tabandan başlayarak yetkilendirilmesi ile sorunlar çözülür” dedi. Topuz, “önce tüzük kurultayı toplanması ve daha sonra yenilenmiş tüzükle kurultaya gidilmesi” gerektiğini vurgularken “Üye kayıtları yenilenecek, delege seçimleri 67 ay, ham hum şaralop olmaz. Ekim’de, kasımda tüzük kurultayı olursa, mayıshaziranda da kurultay olabilir” dedi. PM üyelerinden Ercan Karakaş da bir taslak metin hazırladıklarını, “güçlü genel sekreterlik” modeline dönülmesinden yana olduklarını söyledi. Karakaş, “Sol partilerin modeli odur” derken diğer önerilerini de şöyle sıraladı: Bütün milletvekili, yerel yönetim adaylarının önseçimle belirlenmesini istiyoruz. Kontenjan, bir önceki milletvekili seçiminde seçilenlerin sayısının yüzde 20’sini geçmemeli. Tam eşitliğe doğru geliştirilen cinsiyet kotası yaygınlaştırılmalı. Yüzde 25 kotanın arttırılmasını ve delege seçimleri, il genel meclisi, belediye meclisi ve milletvekili seçimlerinde de uygulanmasını istiyoruz. Her yıl sonunda bir ‘Kadın raporu’ verilmeli. İlçe, il kongreleri ve kurultayda çarşaf liste tek seçenek olmalı. PM üye sayısı azaltılmalı, PM yönetim kurulu olmalı, yürütmeyi MYK yapmalı. MYK, PM içinden seçilmeli, genel başkan atama yapmamalı. Milletvekillikleri, belediye başkanları, il genel meclisi, belediye meclis üyelerinin üç dönemle sınırlanmalı. Bir seçim çevresinde parti üyelerinin iki misli oy alamayan yönetimler otomatikman düşmeli, onun dışında görevden alma yetkisi kalkmalı, kongre çağırma yetkisi gelmeli. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle