18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 TEMMUZ 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA HABERLER CHP, 12 Mart ve 12 Eylülzede subaylar için hazırladığı yasa önerisini TBMM’ye sundu 5 Nazi Forumu”nun da üyesiydi. Üyesi olduğu örgütün tüm Avrupa ülkelerinde bağlantısı olduğu, bilinen bir gerçek değil miydi? ‘Herkes için adalet’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerinin mağduru subayastsubayların geri dönüş hakkından yararlanması amacıyla hazırladığı yasa önerisini TBMM Başkanlığı’na sundu. TBMM’de geçen dönem yapılan yasa değişikliğiyle sadece 28 Şubat döneminde Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişiği kesilenlere geri dönüş yolu açılmıştı. Hamzaçebi, TSK Personel Yasası’na bir geçici madde eklenmesine ilişkin yasa önerisinin gerekçesinde; 10 Mart 2011’da çıkartılan 6191 sayılı kanunla getirilen düzenlemeyle 12 Mart 1971 tarihinden itibaren olağanüstü dönemlerde mahkeme kararına dayanmayan idari tasarruflarla ilişiği kesilen askeri personelin mağduriyetinin telafisinin amaçlandığını, ancak uy ‘ nönü’yü anmamak ihanettir’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Lozan Barış Antlaşması’nın 88. yıldönümü mesajında smet nönü’yü anmaması üzerine CHP genel merkezinden yapılan açıklamada , “Cumhuriyetimizin ve ülkemizin kurucuları ve onların felsefeleri bir bütündür. Tarih bilmeyen ya da bugünden kalkarak kendi çağdışı ideolojik önyargılarının tutsağı olanlar bu gerçeği kavrayamazlar. Lozan’ı anarken nönü’yü anmamak kendi tarihine ihanet etmek demektir” denilirken şu görüşlere de yer verildi: “Bir ülkenin en üst düzeydeki yöneticileri, o ülkeyi kuran ve oturdukları makamları var eden kişileri yok sayıyorlarsa söylenecek tek şey: Ya oturduğun yerin anlamını, önemini, tarihini bileceksin ya da orada oturmayacaksın.” gulamada getirilen düzenlemenin tüm mağdurları kapsamadığını vurguladı. Aynı türden mağduriyetler arasında ayrımcılık yapmanın kamu vicdanını inciteceği gibi “herkes için adalet” anlayışına da aykırı olacağını kaydeden Hamzaçebi; geçen yıl referandumla kabul edilen anayasa değişikliğiyle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) için özel yasa çıkması gerektiğini, ancak henüz bu uyum yasasının TBMM’den geçmediğini vurguladı. Hamzaçebi “Bu nedenle 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde TSK ile ilişiği mahkeme kararı olmaksızın idare kararıyla kesilenler için geri dönüş yolu etkin biçimde kullanılamıyor. 12 Mart’tan bu yana disiplin suçları ve akedemik nedenler dışında bir gerekçeyle TSK ile ilişiği kesilmiş olanların ayrım yapılmaksızın talepleri halinde 6191 sayılı yasadan yararlanabilmeleri gerekir” dedi. Önerinin yasalaşması durumunda; sadece 28 Şubat’ta TSK ile ilişiği kesilenler değil, 12 Mart ve 12 Eylül dönemi mağduru subay ve astsubaylar da MSB’ye yapacakları başvurularının kabul edilmesi durumunda görevlerine iade edilecekler veya kaybettikleri hak ve alacakları kendisine ödenecek, hakları iade edilecek, hak kazanmış ise emekli sayılacaklar. Avrupa’da NeoFaşizm... Yaşam peşimizi bırakmayan şarkılar gibidir.. bu şarkılarda ölüm de vardır acı da, hüzün de, yalnızlık da... Tutku da vardır aydınlık bir günün içinde. Birkaç gündür gazetelerin başlıkları hemen hemen aynıydı... Norveç’in başkenti Oslo’da patlayan bomba, bir süre sonra iktidardaki Norveç İşçi Partisi’nin bir adadaki kampında ırkçı, faşist, 32 yaşındaki caninin 85 kişiyi kurşuna dizerek öldürmesi. Bu bir vahşetti! Irkçı temele dayalı vahşetin, terörün dini, dili, ırkı, rengi olmazdı... Norveç Başbakanı Jens Stoltenberg düzenlediği basın toplantısında, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana böyle bir olay yaşanmadığını vurgularken “daha çok demokrasi” diyor, eski başbakanlardan Jangland ise şöyle diyordu: “Norveç’te silah sahibi olmak çok zor. Güvenlik güçleri dış tehditlere odaklanırken, kendi yurttaşlarından gelecek saldırılara gözlerini kapadı.” Hemen hemen tüm Avrupa ülkelerinde böyle bir algı vardır. Oysa İspanya, İtalya ve Almanya gibi ülkeler bu tür olayları daha önce yaşamışlardır... Norveç, İsveç, İsviçre, Belçika ve Hollanda gibi ülkeler terörü pek önemsemezler. AB ülkelerinin çoğunda şöyle bir kanı oluşmuştur: “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!” Son yıllarda başta Almanya olmak üzere pek çok AB ülkesinde ırkçılık giderek ivme kazanmaya başladı. Bunun adı AB ülkelerinde “yabancı düşmanlığı” olarak algılandı. Almanya’da Türklere karşı yapılan ölümcül saldırıları galiba unuttuk. Norveç’teki katliam tüm AB’yi ayağa kaldırdı... Cani, üniversite mezunu, Hıristiyandı... Solculara ve yabancılara düşmandı... “Neo On yıldır Avrupa’da “aşırı sağ ve ırkçılık” yabancı düşmanlığı maskesiyle Fransa’dan başlayarak tüm AB ülkelerinde hızla yayılıyordu. Kin, nefret, öfke!.. Üç kelimeyi yazılarımda sık sık kullanırım... Üç kelime, ister çağdaş ister çağdışı olun, insanın doğasında vardır. Bunun eğitimle, gelişmiş ya da geri kalmışlıkla pek ilgisi yoktur... İnsan yaşamı son kasımpatıların gülüşüne benzer... Yaşamın içinde sorular art arda gelir... Oslo’ya yakın adada kamp kuran Norveç İşçi Partisi gençlik örgütü üyesi bin kişinin 85’ini gözünü kırpmadan öldüren 32 yaşındaki canavar, acaba tek başına mı yoksa arkasında kimi güçler var mı? Olayı ilk gün Kürt Hizbullahı’na, El Kaide ya da Taliban’a yıkmaya çalışan yabancı ajanslar, bakalım şimdi nasıl yorum yapacaklar? Terörün bir insanlık suçu olduğunu aklı başında herkes bilir! Türkiye terörle yaşıyor... Bu ülkede bedenlerine laik demokratik Cumhuriyetin kurucusu Atatürk’ün dövmesini yaptıran gençler saldırıya uğruyor, İstanbul’un göbeğinde PKK sempatizanları ya da militanları otomobilleri yakıyor. 13 şehidimizi toprağa verdikten dört gün sonra Mardin’de üç şehit daha verdik... Acımız büyük! Demokrasi ve özgürlük masalları dinleye dinleye bugünlere geldik... Geride acılı eşler, çocuklar, analar, babalar... Varsıl Norveç’te meydana gelen kanlı olayları izlerken içimiz kan ağladı. Öte yandan Somali’de üç milyon insan açtı ve iç savaş ise hâlâ sürüyordu... Dünyada 1 milyar insan ise günde bir dolarla geçiniyordu. Peki, Irak ve Afganistan’ın işgali ABD ve NATO güçlerine kaç milyar dolara patladı? AKŞENER’DEN CLINTON’A: Biz etnik milliyetçi değiliz Meral Akşener, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’la yaptığı görüşmede MHP’nin milliyetçilik anlayışının “ırkçı” bir yaklaşıma dayanmadığını anlattı. Akşener, Clinton’a ‘’Türkiye’de hep aynı kişilerle görüşerek doğru analiz yapamazsınız” dedi. AYŞE SAYIN Dostları Dayanan’ı yalnız bırakmadı Evinde geçirdiği rahatsızlık sonucu yaşamını yitiren eski nsan Hakları Derneği ( HD) stanbul Şubesi Yönetim Kurulu üyesi gazeteci Şaban Dayanan, dün son yolculuğuna uğurlandı. Dayanan için ilk tören yıllarca görev yaptığı Beyoğlu’ndaki HD stanbul Şubesi önünde yapıldı. Törene Dayanan’ın ailesinin yanı sıra HD stanbul Şube Başkanı Abdülbaki Boğa, eski BDP stanbul l Başkanı Mustafa Avcı, eski HD Başkanı Avukat Eren Keskin, D SK Başkanvekili Tayfun Görgün, sanatçılar Suavi, Ferhat Tunç ve Mazlum Çimen, siyasi parti ve demokratik kitle örgütü temsilcileri ile gazeteci arkadaşları katıldı. (VEDAT ARIK) ANKARA ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un Türkiye ziyaretinde görüştüğü MHP’li TBMM Başkanvekili Meral Akşener’in, partisinin “milliyetçilik” anlayışını, “Türkçülüğün Esasları”nı yazan Ziya Gökalp örneğiyle anlattığı ortaya çıktı. Clinton’ın Türkiye ziyareti kapsamında MHP’li TBMM Başkanvekili Meral Akşener ile 16 Temmuz’da yaptığı görüşmede ilginç “milliyetçilik” diyaloğu yaşandığı ortaya çıktı. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin randevu vermediği Clinton’un, Akşener’le yaklaşık yarım saat süren bir görüşmede, MHP’nin milliyetçilik anlayışı konusunda bilgi aldı. Görüşmenin ayrıntılarını Cumhuriyet’e değerlendiren Akşener, MHP’nin milliyetçilik anlayışının Batı’daki ya da Almanya’daki gibi “ırkçı” bir yaklaşıma dayanmadığını anlattı. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir imparatorluk sonrası kurulduğunu ve tarihinde Batı’daki ya da Almanya örneğinde olduğu gibi “ırkçı, etnisiteye dayalı” bir söylemi olmadığı belirten Akşener, MHP’nin de “faşist bir parti olmadığını” vurguladı. MHP’nin milliyetçilik anlayışını ünlü şairyazar Ziya Gökalp ve sosyolog Mümtaz Turhan’ın milliyetçilik anlayışından örneklerle anlatan Akşener, “Onun dışında MHP’nin uluslararası ilişkiler, AB, anayasa değişikliğine bakışı konusunda genel başkanımızın ve partimizin görüşlerini anlattım” dedi. Gökalp’in milleti, kültürüyle tariflediğini, Mümtaz Turhan’ın ise demokrasinin “d”si yokken demokrasiyi savunduğunu belirten Akşener, “Alman milliyetçiliğinde belli ırkın üs tünlüğü anlayışı var. Bizde böyle bir şey söz konusu değil, insanlar kendilerini belli bir etnik grubun üstünlüğüne göre tariflemez” görüşünü iletti. ABD heyetinin görüşmede, MHP’nin ve Bahçeli’nin “yabancı heyetlere mesafeli duruşu” da gündeme geldi. Akşener ise ABD’liler de dahil olmak üzere Batı’dan gelen yabancı heyetlerin “hep aynı kişilerle” görüştüğünü belirterek “Hep tek tip insanlardan doğru analiz çıkmaz” görüşünü iletti. Bunun üzerine Clinton, “Sizi, sizden tanımak isteriz, siz de bizi bizden tanıyın” diyerek yakın diyalog mesajı verdi. Deniz Feneri haberine yayın yasağı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Aydınlık gazetesi, Almanya’daki iddianamede, “Ahmet Davutoğlu” adlı kişi üzerinden “para transferi yapıldığı” yönünde bir haber yayımladı. Bunun üzerine Dışişleri Bakanı Davutoğlu, mahkemeden yayın yasağı istedi. Bakırköy 6. Sulh Ceza Mahkemesi de Davutoğlu hakkında Deniz Feneri’yle ilgili çıkan haberlerin, yargısal süreç kesin hükümle sonuçlanana kadar durdurulmasına karar verdi. Davutoğlu, habere imza atan muhabir Asuman Aranca hakkında da hakaret iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Gök: Tavrım amacıma ulaşana dek sürecek MERS N (Cumhuriyet) Mersinli gazeteciler, basında sansürün kaldırılışının 103. yılında, tutuklu gazeteciler için alanlara çıktı. CHP Milletvekili sa Gök de gazetecileri yalnız bırakmadı. Gök, Meclis’te yemin etmemesi ile ilgili “Benimki her ne kadar bireysel gibi görünse de ideolojik bir duruş. Siyasi bir tavır. Amacıma ulaşmak için elimden geleni yapacağım” dedi. Gök, Ergenekon davasından tutuklu yazarımız Mustafa Balbay’ı bugün Silivri Cezaevi’nde ziyaret edeceğini belirterek “Balbay gazeteci ve aynı zamanda vekil arkadaşımız” diye konuştu. BEŞ YILLIK MÜZAKERE SONUÇLANDI Boeing firmasınca üretilen CH47S tipi Chinook helikopter, 60 personel taşıma kapasitesine sahip, ayrıca çelik halatlarla bir F16 savaş uçağını da taşıyabiliyor. Şaibeli atamalara durdurma YBÜ Tıp Fakültesi’ne yapılan atamaların objektif kriterlerden uzak ve kişileri tarif eder nitelikte ilanlarla yapıldığı mahkeme kararıyla kesinleşti Türkiye, F16 taşıyan helikopter alıyor BARKIN ŞIK Dinçer’den üniversite adaylarına öneriler ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, tercih işlemleri devam ederken öğretmenlik mesleğine gönül veren adaylara en fazla öğretmene ihtiyaç duyulan alanın rehber öğretmen branşı olduğunu bildirdi. Dinçer, yaptığı yazılı açıklamada, tercih işlemlerini gerçekleştiren adaylardan meslek seçerken iyi düşünmelerini istedi. Öğretmenlik mesleğine gönül veren öğrencilerin tercihlerini yapmadan önce MEB’in ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmalarının faydalı olduğunu belirten Dinçer, MEB’in en fazla rehber öğretmene ihtiyaç duyduğunu belirtti. Dinçer, en çok öğretmen ihtiyacı bulunan ilk 20 alanı şöyle sıraladı: “1Rehber Öğretmen, 2Okul Öncesi Öğretmenliği, 3Beden Eğitimi, 4İngilizce, 5Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, 6Sınıf Öğretmenliği, 7Teknoloji ve Tasarım, 8Türk Dili ve Edebiyatı 9Zihin Engelliler Öğretmenliği, 10Müzik, 11 Matematik, 12 Fen ve Teknoloji, 13 Görsel Sanatlar/Resim, 14 İlköğretim Matematik Öğretmenliği, 15Sosyal Bilgiler, 16 Türkçe, 17 Coğrafya, 18 Bilişim Teknolojileri, 19 İHL Meslek Dersleri ve 20Tarih.” ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Tabip Odası, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi (YBÜ) Tıp Fakültesi’nde yapılan atamalar hakkında açtıkları dava sonucunda, Ankara 5. İdare Mahkemesi’nin “hukuka aykırılıklar ve telafisi güç zararların ihtimali” nedeniyle yürütmeyi durdurduğunu açıkladı. Tabip Odası başvuru süresi dolmadan atanacak olan 33 kişilik kadronun 31’inin belirlendiği duyumu üzerine bu isimleri noter kanalıyla onaylatmış, atamalar bu öngörüyü doğrulamıştı. Bunun üzerine Ankara Tabip Odası dava açmıştı. Ankara Tabip Odası’ndan yapılan açıklamada, “Hizmet sürelerinde, akademik unvanların sürelerinde keyfilik dikkat çekiciydi. Bir anabilim dalına başvurmak için 2 yıllık, başkası için 5 yıllık, bir başkası için 8 yıllık ya da 10 yıllık profesörlük süreleri istenmekteydi. Daha önce görülmemiş biçimde akademik kadroya atanmak için 2 yıl, 3 yıl, 5 yıl gibi sürelerle sağlık idareciliği, üst düzey sağlık idareciliği yapmış olmak gibi kabul edilemez kriterler konmuştu. Akademik unvanların anabilim dallarına dağılımı keyfi idi. Başvuru için tartışmalı sertifikalar istenmesinin yanında, genel cerrahi anabilim dalına sadece bir yardımcı doçent alınıyor olması ve onun da ‘kabızlık cerrahisi’ konusunda deneyim ve çalışma sahibi olmasının istenmesi hekimler arasında espri konusu olmuştu” denildi. Mahkeme kararında ilanda yer alan ek koşulların objektif değerlendirme imkânını ortadan kaldırdığı vurgulanırken birbirinden ilintisiz şartların “kişileri tarif eder nitelikte” olduğuna dikkat çekildi. Mahkemenin kararında şartların objektif ve denetlenebilir nitelikte olması gerekirken bu kurala uyulmadan çıkılan ilanda yer alan açıklamalarda hukuka uyarlık bulunmadığı bildirildi. ANKARA Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ABD’nin Boeing firmasından 400 milyon dolara 6 adet ağır yük helikopteri alınması için anlaşmaya varıldığı öğrenildi. Boeing firmasınca üretilen CH47S tipi Chinook helikopter, 60 personel taşıma kapasitesine sahip. Yük helikopterleri, mekanize araçları, top gibi silah sistemlerini nakledebiliyor, çelik halatlarla bir F16 savaş uçağını da taşıyabiliyor. Türk Silahlı Kuvvetleri yük taşıma ihtiyacını bugüne kadar Blackhawk ve Cougar helikopterleriyle sağladı. Bu helikopterler azami 22 kişi taşıma kapasitesine sahip. Yük helikopterleriyse 60 personel taşıma kapasitesine sahip. Yük helikopterleri, mekanize araçları, top gibi silah sistemlerini nakledebiliyor. Yük helikopterleri, düşerek kırıma uğramış uçak veya helikopterlerin taşınmasında da kullanılıyor. Chinook helikopterleri; Yunanistan, İngiltere, İtalya ve Mısır gibi pek çok ülkenin ordusunda görev yapıyor. Türkiye, alacağı 6 heli kopterden 5’ini Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na, 1’ini ise Özel Kuvvetler Komutanlığı’na tahsis etmeyi planlıyor. Rekora imza atacak Chinook modeli yük helikopterlerinin atası olarak anılıyor. ABD ordusu için ilk kez 1962’de üretildi. Her türlü iklim ve koşulda, savaşta, afette muharip ve hayat kurtarıcı olarak görev yaptı. 1962 yılında envantere giren helikopterlerin ABD ordusunda 2040’lara kadar görev yapması planlanıyor. Böylece Chinook, orduya neredeyse 100 yıl hizmet ederek bir rekora imza atacak. riz nedeniyle iptal edildi Türk ordusunun öncelikli ihtiyaçları arasında yer alan yük helikopterleri için beş kez ihaleye çıkıldı. Açılan son ihale 2001 yılındaki ekonomik kriz nedeniyle iptal edildi. Savunma Sanayii İcra Komitesi’nin 30 Haziran 2006’daki toplantısında projenin yeniden başlatılması kararı alındı. 5 yıl süren müzakerelerin ardından anlaşma sağlandı. K C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle