18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 26 TEMMUZ 2011 SALI [email protected] 16 KÜLTÜR Topluluk sıra dışı, sorun aynı La Fura Dels Baus ‘Titus Andronicus’ gibi güçlü eserlerle böylesi yapımları kucaklayabilecek mekânlara sahip dünya kentlerini geziyor Tutuculuğa Tutunanlar Düşünce üretmekte zorlanan toplumlarda hazır görüş ve yorumları sorgulamadan kabul etmek çoğu insanın kolayına gelir. Görme, anlama, değerlendirme yeteneğine, belli bir birikime ve seçme bilincine sahip olmayanlar bir odağa, yere, kişiye bağlanarak kimlik edinmeye ve huzur bulmaya çalışırlar. Bu onların suda batmamak üzere sarıldıkları bir tahta parçasıdır. Oysa yaygın ya da hazır kanıyı niteliğini iyi bilmeden benimsemek insanı ancak belli bir süre su üstünde tutar. Suyun içindeki de bilir bunu ve kendisini dibe itecek karşıt görüş ya da yorumu bir mürit tavrıyla anında reddeder. Bazı lider, akım ve kabuller böyle kutsallaşıp dokunulmaz hale gelirler zaten. Dahası bu tür tutuculuk, ifade özgürlüğünü sınırlamaya varan görünmez bir şiddeti de içerebilir. Aynı şey yazınsal alanda da geçerlidir. Hak ederek ya da haksız ve gereksiz bir biçimde yüceltilmiş, büyüklüğü peşinen kabul edilmiş kişi ya da yazarlar her türlü eleştiri ve farklı bakışın üstünde tutulurlar. Sonunda biri çıkıp o yazarın fazla abartıldığını, gerçekte pek de önemli olmadığını söylemek cesaretini ya da gafletini gösterdiğinde ise “mürit”leri öfkeyle ayağa fırlar. Farklı değer ve bakış açısına sahip birinin ünlü, sevilen bir yazarı başarılı bulmama, kralın çıplak olduğunu söyleme hakkı vardır elbette. Ama bizde buna halt etmek, denir. Görüşünü özgürce dile getiren kişi, cami duvarını kirletmiş sayılarak taşa tutulur. Bir ara Orhan Pamuk’un müritleri, Tahsin Yücel’e saldırmışlardı. Bu kez edebiyat yobazlarının hedefi Notos’un hazirantemmuz sayısında Oğuz Atay üzerine görüş belirten ve “Tutunamayanlar” romanını sığ ve yapay, yazarını da başarılı bulmadığını açıklayan Şavkar Altınel oldu. Romanın adındaki “tutunamayan” olgusunu yararlı bir “durum tanımlama” amacına indirgeyen tutunamamış taraftarlar Radikal sitesi ve ekşi sözlükte hemen, “Seni namussuz, densiz, haddini bil…” yaygarasıyla Atay’a dil uzatana saldırdılar. Hakaretlerin boyutu, Altınel’in bir İngiliz ajanı olduğu noktasına kadar vardı! Yazarlık hallerinin, rekabet, ikiyüzlülük ve dedikodu gibi dokunaklı, acımasız görünümlerine sıklıkla sahne olabilen edebiyat dünyasında, ermişlik ve dokunulmazlık katına yükseltilmişler hakkında olumsuz düşünce ifade etmek hâlâ hamlık ve sataşma sayılıyor, yasak! Kuşku duysan da susup kendi işine bakacaksın. Kutsala kusur bulmaya kalkışanın cezası eskiden “sessizlik felaketine uğramak”tı. Ama devir değişti, artık hesabı fanatik taraftar ya da mürit görüyor. Sağlıklı bir eleştiri ortamı yokluğunda değer ölçütü reklama, medyanın desteğine bırakıldı çünkü. İfade özgürlüğünü savunması gereken yazarla ateşli ama hazırcı okurların tutuculuk ve tartışmaya kapalılığı ise edebiyatımızı topal bırakıyor. Şavkar Altınel’in farklı bakışı, Oğuz Atay üzerine ciddi bir tartışmaya yol açabilirdi. Ama yazar gelişmemişlik, anlama kıtlığı ve cehaletle suçlandı ve önüne hemen o bayat “kıskançlık ve çekememezlik” duvarı çekildi. Polemikte becerikliyiz ama bir türlü demokrat olamıyoruz. Tartışmaya gücümüz yetmediğinde ise düzeysizliğe kayıyoruz. Oğuz Atay iyi ya da bugün için o kadar önemli sayılmayacak bir yazar olabilir. Ömrü yetseydi daha iyi şeyler de yazardı belki ama ne kusursuz ne de peygamberlik katında. İyi ki Altınel’e yönelen onca yoz ‘yorum’ arasında çok az da olsa ileri sürdüğü görüşleri paylaşmayan ama kaygıyla, “İnsan düşündüğünü söyleyemeyecek mi?” diye soranlar da var. Asıl sorun da bu zaten. Meydanı boş bulup çoğunluk korosuna katılanların sığlık, yapaylık ve ağzı bozukluğu ise utanç verici. Amy Winehouse’un otopsi raporu bekleniyor Ölüm nedeni gizemini koruyor Kültür Servisi Geçen cumartesi (23 Temmuz) yaşamını yitiren ünlü şarkıcı Amy Winehouse’un ölüm nedeniyle ilgili spekülasyonlar devam ediyor. Yetkililer, polisin evde yaptığı incelemede şüpheli bir duruma rastlanmadığını belirtirken dün başlanan otopsinin ise ilerleyen günlerde açıklanması bekleniyor. Son olarak ölümünden iki gün önce vaftiz kızı Dionne Bromfield ile birlikte bir müzik etkinliğine katılan Winehouse hakkında birçok “kaynak”tan farklı açıklamalar yapılıyor. Amy Winehouse’un ismini vermek istemeyen bir komşusu, polise verdiği ifadede, gece saat 02.00 sıralarında duyduğu seslere uyandığını, sanatçının cuma gecesi sabaha karşı ölmüş olabileceğini öne sürerek “Çığlık ve iniltiler, ayrıca bateri sesi duyuluyordu. Ağır bir madde kullandığını düşündüm” derken İngiliz The Sun gazetesi, polisin ünlü şarkıcının evinde uyuşturucuya dair hiçbir iz bulamadığını yazdı. Haberde Winehouse’un sağlık durumunun sıklıkla kötüleşmesi nedeniyle düzenli olarak kontrole gittiği, son olarak geçen cuma günü doktoruyla görüştüğü de belirtildi. Gazetenin kimliği açıklanmayan haber kaynağı; doktorun, Winehouse’un sağlık durumunu çok iyi bulduğunu söylediği bu kontrolden 24 saat sonra ölü bulunduğunu söyledi. Aynı haberde Winehouse’un cansız bedeninin altı saat boyunca yerde kalmasının ardından bulunduğu da iddia edildi. Ailesi, Winehouse’un aşırı dozda uyuşturucudan öldüğü iddiasının ‘saçmalık’ olduğunu söylerken polis de ölüm nedeninin henüz belli olmadığını, otopsi raporunun beklenmesi gerektiğini belirtti. Lyon’da, Les Nuits de Fourviere Festivali’nde (Fourviere Akşamları) dünyaca ünlü Katalan grup “La Fura Dels Baus”un “Carmina Burana” yorumunu izledim geçtiğimiz hafta. İstanbul Tiyatro Festivali’ne 1999’da “Faust Sürüm 3.0” ile gelen bu sıra dışı toplulukla ilişkimiz hiç kopmadı, ama mekânsalbütçesel nedenlerle yollarımız bir daha kesişemedi. Gerek tiyatro, opera yorumları, gerekse sokak şenlikleriyle yaratıcılığın simge isimlerinden biri La Fura. “Bütüncül tiyatro” ya da “bütüncül gösteri” kavramı üstüne odaklanırken dijital ve görselişitsel elamanları ellerindeki metinlerle ustalıklı bir biçimde buluşturuyorlar. Salzburg Festivali, Bochum, Paris, Roma Operaları’nda, Bolşoy’da, La Scala’da işleri sergilenen topluluk, bir yandan da “Titus Andronicus” gibi güçlü tiyatro eserleriyle böylesi yapımları kucaklayabilecek mekânlara sahip dünya kentlerini geziyor. Biz, maalesef söz konusu kucaklaşmayı gerçekleştiremedik. Çünkü bütçemizi ölçüp biçmeden önce, İstanbul’da Shakespeare’in bu oyununa, daha doğrusu, La Fura’nın bu yorumuna uygun mekânımız yok. Bu gidişle de olacağı şüpheli. Carmina Burana Yılan hikâyesi Söz mekândan açılmışken, 7 Haziran 30 Temmuz tarihleri arasında yapılan Lyon’da ki festivalde tiyatro, dans, sirk, müzik gösterileri aynı dönem içinde yer alıyor. Festivalin yönetmeni Dominique Delorme, Rhone Konseyi’nin büyük katkılarından söz ediyor. Bütçesel anlamda zorlanmayan bir festival dilediği oyunu, dilediği mekâna koyabiliyor! Çünkü küçük Lyon tiyatro mekânı anlamında da iyi durumda. Bakıyorum da o sularda eskilerin yanına yenileri yapılıyor. Var olanlar onarılıyor… Bizdeyse var olan mekânlar kapatılıyor, yıkılıyor, yok farz ediliyor veya da karşılıklı restleşme uğruna AKM gibi bir bina üç yıl B R SRA L ORKESTRASI BUGÜN ALMANYA’DA LK KEZ WAGNER’ SESLEND RECEK ‘Wagner tabusu’ yıkılıyor mu? Kültür Servisi Hitler’in gözde beste illi besteci Zvi Avni ile Yahudi asıllı ünlü cisi olduğu söylenen Richard Wagner’in besteciler Mendelssohn ve Mahler’in ya(18131883) bir yapıtı, Bir İsrail orkestra pıtlarını da seslendirecek. Wagner, 1850’de yayımlanan “Müziksı tarafından Almanya’da ilk kez seslendirilecek. İsrail Oda Orkestrası, bugün Bay te Yahudilik” başlıklı yazısında dönemireuth Festivali kapsamında, Wagner’in nin Yahudi bestecileri Mendelssohn ve “Siegfried Idyll” adlı orkestra yapıtını Giacomo Meyerbeer’e ağır eleştireler yöyorumlayacak. Bilindiği gibi, “Yahudi nelterek, Yahudileri Alman kültürüne “zarar veren ve yabancı” bir düşmanı” düşüncelere sahip unsur olarak nitelemiş, aynı olduğu ileri sürülen ve mü1869’da ziği Naziler tarafından proUzun yıllardır Nazi yazıyıadıyla dabroşür olarak kendi yayımlamışpaganda malzemesi olarak düşüncesiyle tı. Bazı biyografi yazarları da, kullanılan Wagner’in yapıtWagner’in özellikle yaşamıları uzun yıllardır İsrail’de çailişkilendirilen ünlü nın son yıllarında ırkçı feylınmıyor. Bu arada, İsrailli besteci Wagner’in sefeye yakınlık duyduğunu politikacıların bu olaya tepyapıtlarının çalınması ve bu yakınlığın bestecinin ki gösterdikleri ve İsrail yösrail’de yasak. Ama “Parsifal” operasına da yannetiminin orkestrayı ödesıdığını ileri sürmüşlerdi. neklerini kesmekle tehdit etbir srail orkestrası Hitler de Wagner’in mütiği bildirildi. bugün Bayreuth ziğine duyduğu hayranlığı İsrail Oda Orkestrası’nın Festivali’nde gizlememişti. Wagner’in göşefi Roberto Paternostro, Wagner’in dünya görüşü ile bestecinin bir yapıtını rüşlerinin Nazi düşüncesini etkileyip etkilemediği konumüziğini birbirinden ayırseslendirecek ve bu sundaki tartışmalar uzun yılmak gerektiğini belirterek, bir ‘ilk’ olacak. lar sürüyor. Naziler, Wag“Wagner’in ideolojisi ve ner’in düşüncelerinin kenYahudi düşmanlığı kordileri açısından yararlı olan kunçtu, buna karşılık Wagner büyük bir besteciydi” dedi. Kendisi bölümünü propagandalarında kullanmışlar, de bir Yahudi olan ve annesiyle bazı akra kendilerine yararlı bulmadıkları bölümünü balarının Nazi dönemindeki Yahudi soy göz ardı etmişler ya da sansürlemişlerdi. Öte kırımından sağ çıktığını belirten Paternos yandan, Wagner’in müziğinin 193334 tro, düzenlediği basın toplantısında, “Bu yıllarında Dachau toplama kampında siyasal noktaya gelinene kadar çok zorlu yol tutukluları “yeniden eğitmek” amacıyla lardan geçildi. Bunun İsrail’de kabul gör kullanıldığı da ileri sürülmüştü. İsrailli ünlü piyanist ve orkestra şefi Damediğini biliyorum. Ama birçok kişi, özellikle de genç kuşaktan insanlar ba niel Barenboim ise, geçen aralık ayında na artık Wagner’le yüzleşmemiz gerek yaptığı bir açıklamada, Wagner’in besteciliği ve yapıtlarının, Nazizmle ilişkilenditiğini söylediler” dedi. İsrail Oda Orkestrası, Bayreuth Festiva rilmesinin “ağırlığı” altında ezilmekten kurli’nde, Wagner’in yapıtının yanı sıra, İsra tarılması gerektiğini belirtmişti. Hayranları yas tutuyor Öte yandan Winehouse’un evi, her ulustan hayranlarının akınına uğramaya devam ediyor. Sevenleri ve hayranlarının çiçekler, hatıra eşyaları, fotoğraf ve mumlarla donattığı şarkıcının, Londra Camden’daki evini dün anne ve babası da ziyaret ederek sevenlerine ve basına teşekkür etti. Baba Mitch Winehouse, “tarifsiz” bir acı yaşadıklarını belirterek Amy Winehouse’un kendisini ailesine ve hayranlarına adadığını söyledi. Ailenin sözcüsü ise cenaze töreninin soruşturma biter bitmez düzenleneceği açıklamasını yaptı. Amy Winehouse’un evinin önüne bırakılan Türkçe notlar arasında “I Say No No No (Hayır Hayır Hayır diyorum), seni dinliyoruz! Angie Bengie” notu ve bir Beşiktaş forması da göze çarptı. Öte yandan sanatçının 2006 tarihli ‘Back to Black’ albümü de ölümünün ardından tekrar İngiliz müzik listelerinde yerini aldı. dır kaderine terk edilebiliyor! Böylece Devlet Operası, Tiyatrosu, Balesi, Senfoni Orkestrası sorgulanması gereken bu garip kaderi paylaşmak durumunda kalıyorlar. Her geçen gün baş döndürücü bir hızla betonlaşan İstanbul’un mevcut tiyatro mekânları (neredeyse hiçbir şey kalmadı) korunmuyor, yenileri yapılmıyor. Tiyatro, dans veya opera kongre merkezlerinin içine tıkılmak zorunda kalıyor. Olmuyor… “Çok amaçlı salon” muhabbeti de ayrı bir konu! Uzatmaya gerek yok; resim ortada. İstanbul’un bir kongreler merkezi olmanın ötesinde, parlak bir uluslararası sanat merkezi olmasının zamanı geldi de geçiyor diye düşünüyorum… Çünkü ülkeler, her şeyden önce sanatları, sanatçılarıyla ve de bu sanatçıların üretebilecekleri mekânlarla, alanlarla var oluyorlar uluslararası arenada. Lyon Operası 1756’da yapılmış. 1997’de yenilenirken mimar Jean Nouvel tarafından tasarlanan metal kubbe, geçmiş ile bugünü buluşturan anlamlı bir bütünleşme olarak değerlendirilmiş kentliler tarafından. Ne güzel… Demek ki, bu tür değişikliklere olurolmaz karşı çıkmadan önce konuyu çok iyi incelemek gestanbul rekiyor ki akış sağlansın. Celestine Tiyatrosu’nun Tiyatro tarihiyse 1877’ye uzanıyor. Festivali’ne Fransa’nın en eski İtalyan tar1999’da ‘Faust zı tiyatro binalarından biri. Sürüm 3.0’ Dünün Lyon mezbahası, bugünün çağdaş Tony Garni oyunu ile katılan er’si (Halle TonyGarnier) La Fura Dels Avrupa’nın en büyük kapaBaus ile ilişkimiz lı gösteri mekânı. Lyon Kongre Merkezi hiç kopmadı, içinde yapılan 3 bin kişilik ama mekânsalamfitiyatronun dışında pek bütçesel çok salondan söz etmek nedenlerle mümkün. 1797’de Lyon’da doğan Guignol (kukla) tipi yollarımız bir bugün de kendi adını taşıyan daha tiyatrosunda politik eleştirikesişemedi. lerini sürdürüyor. Ve tabii ki Lyon’un adeta simgesi olan Fourviere tepesi ve basilikaya sırtını dayamış Roma döneminden kalma antik Hadrian Tiyatrosu, festivalin ana mekânı. 2500 kişilik bu tiyatro zengin teknik donanımıyla pek çok gösteriye ev sahipliği yapıyor. “Carmina Burana” da onlardan biri… K A M İ L M A S A R A C I Ç İ Z İ K K Ü L T Ü R Carmina Burana Carl Orff’un 1936’da bestelediği 24 şiir ve dramatik metin (Benediktbeuern) 13. yüzyıldan 21. yüzyıla uzanıyor. “Ah kader, sen ay kadar değişkensin” dizelerinden yola çıkan yönetmen Carlos Padrissa sahne üstünde adeta akustik bir dünya yaratıyor. Sözün gücünü müthiş bir teknikle vurguluyor. “Geçmişte olduğu gibi bugün de insanoğlu aynı tutkularla yoğrulmuş. Hiç durmadan dönen bir çark” derken 800 yıllık metindeki “Kader Çarkı”na gönderme yapıyor. Tülle örtülmüş 10 metre çapında bir silindir, orkestrayı da içine alarak adeta bir sinema perdesi gibi işlev görüyor. La Fura dels Baus’un dünyası bu perdeye yansıyan imgelerle, müzikle, şelaleler, yıldızlar, ayın engebeli yüzü, alevler, ormanlarla vurgulanıyor. Sanki sesleri, şekilleri yansıtan bir kabuk bu. İçinden pek çok zenginliğin taştığı gizemli bir perde. Onun üstünde, içinde, çevresinde gerçekleştirilen görsel ve işitsel vurgularla aşkın ve tutkunun, sevdanın, doğanın zenginliklerini dile getiriyor Padrissa. Dört güçlü ses: iki soprano, bir bariton ve bir tenor (contretenor) mekanik aletlerin ya da şarap dolu havuzun içinde seyirciye yükseklerden veya derinlerden sesleniyorlar. Oyunculuk, beden hâkimiyeti, ses gücü birleşiyor… 90 kişilik korosu ve Lyon Senfoni Orkestrası ile seyirciyi bir kez daha büyülüyor La Fura dels Baus… C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle