Katalog

SAYFA CUMHUR YET 6 HAZ RAN 2011 PAZARTES 6 Aziz Kocaoğlu: HABERLER Erdoğan’ın bilgisi yok İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) 12 Haziran akşamı kulağının İzmir’de olacağını söyleyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kente ve yerel yönetimine yönelik eleştirilerine yanıt CHP Genel Başkan Yardımcısı Alaattin Yüksel’den geldi. Erdoğan’ın “Eğer büyükşehir hak ettiği payı almıyorsa, ben bu görevi bırakırım” sözlerini anımsatan Yüksel, “İzmir’in devlete verdiği 23 milyardır, geri aldığı 457 milyondur. Başbakan’ın İzmir’e verdiği hiçbir şey yoktur. Büyükşehirin 3 katrilyon civarında yatırımı vardır. Bu rakamları açıkladığımız zaman, Başbakan gerçekten görevi bırakmak zorunda kalacak” dedi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da yaptığı açıklamada Başbakan’ın hükümet tarafından İzmir’e yapılan engellemeler konusunda yeteri kadar bilgi sahibi olmadığına inandığını bildirdi. Kocaoğlu, “2009 yılında Bakanlar Kurulu kararı, sadece İzmir için farklı yorumlanarak, bizden Hazine borçlarımıza karşılık 63 milyon lira fazla para kesildi” dedi. CHP’nin yükselişini dünya gördü TÜREY KÖSE CHP lideri Kılıçdaroğlu’ndan, Cumhurbaşkanı Gül’ün memleketi, AKP’nin kalesi Kayseri’de gövde gösterisi ki Lider Miting alanlarında halkın içinden bir lider doğuyor. Sessiz ve sakin. Kendine güvenli. Herkesle ilişki kurabilen bir insan. Özgürlükçü. Sahici bir insan. Ve belki de sahici bir politik lidere sahip olacak Türkiye. Habertürk’ten Duygu Canbaş soruyor; “Kılıçdaroğlu, ‘iktidara geldiğimde söylediklerimi yapmazsam politikayı da iktidarı da bırakırım’ diyor, bırakır mı, yoksa bütün diğer politikacılar gibi söyledikleri miting alanında mı kalır..” Sahici insanlar, verdikleri sözün altında ezilirler. Özellikle dört konunun altını çiziyor, aile sigortası, memurlar için intibak yasası ile milli gelirden pay, askerlik süresinin düşürülmesi, çiftçilere mazotun 1.5 liraya düşürülmesi.. Bunlar yapılmayacak şeyler değil ayrıca. Tercih meselesidir sadece! Neye öncelik vereceğiniz, neyi önemsediğinizle ilgilidir.. Bu da iktidarda oturanların elindedir.. İktidara gelir de bunları yap(a)mazsa, milletin yüzüne bakamayacak bir insan izlenimi edindim Kılıçdaroğlu’ndan... Açık ve net. Kılıçdaroğlu’nu yakından izlemeye çalıştım. Davranışlarını, konuşmalarını, yakın çevresiyle ilişkilerini... İçindeki insanı görmeye çalıştım. Orada, büyük Kılıçdaroğlu’nun yanında şakacı bir çocuk da oturuyordu... Onu televizyonda Ankara Belediye Başkanı ve bugün Erdoğan’ın saf dışı bıraktığı Dengi Mir Mehmet Fırat ile çıktığı TV programlarında izlemiş ve her ikisini de büküp bir kenara koyduğunu görmüştük. Açık, sade ve konusuna odaklı bir insandı. Boşa konuşmuyordu. Erdoğan, karşısına çıkmaktan bu nedenle kaçınıyor. İkisinin karşılıklı TV düellosundan Kılıçdaroğlu, oylarını beş puan arttırarak çıkar. Erdoğan despot sinyalleri veriyor durmadan. Müstebit veya muktedir... Her şeye hâkim, korkutan, boyun ve başeğdiren... Herkesin yüzüne karşı değil de arkasından konuştuğu bir insan. Yüzüne karşı ancak iyi şeyler söyleyebilirsiniz... Karşısına çıkacak gazeteciler eğilip bükülmek zorunda, istedikleri soruları yöneltememenin karın ve baş ağrıları içinde kıvranmak zorunda... Durmadan efendim, sayın vb. ile hitap etmek zorunda... Hoşuna gitmeyecek soruları sürekli atlamak zorunda.. Bence böyle bir soru sorucu olmaktansa, bu konuma düşmek istemeyen gazeteci, Muktedir’in karşısına çıkmamalı! Gazeteci mesleğini ve kendini korumak için.. Kılıçdaroğlu ise özgürlükçü sinyalleri veren ve her soruyu sorabilirsiniz, benimle tartışabilirsiniz, diyen bir insan. Gazeteciler bundan cesaret alarak, iktidar adına Kılıçdaroğlu’nu hırpalamaya yönelik sorular da soruyor. Gerçi yanıtlarını net aldıklarını görüyoruz ama mesleğe ayıp ediyorlar! Zaten gazetecilik mesleğinin, iktidara tam peşkeş çekildiği zamanlarda yaşıyoruz. Ayrıca bazıları “evet biz eskiden darbeciydik..” demez mi... Biz dediği kim? Ben darbeciydim, askere hep boyun eğdim, demesi gerekir... Bu tipler, bugün gazeteciliklerini sürdürebilmek için kendilerine iktidara giden yollar açmak peşinde! Kılıçdaroğlu’nun en önemsediğim konularından birisi, medyayı özgürleştirmek için adımlar atacağını söylemesi! Medya patronlarının devletten ihale almalarını engelleyeceğini söylüyor... Bu çok önemli! İkincisi ise medya çalışanlarının sendikalaşmasını teşvik edeceğini belirtiyor. Medya örgütsüzdür... Bu anlamda da özgürlükten epey yoksundur! Bu vaade bütün medya çalışanları sahip çıkmalıyız. Medyayı özgürleştirecek, bağımsızlaştıracak, özellikle devletten siyasilerce türlü çeşitli beslenmelerini engeleyecek her adım, Türkiye’de demokrasinin yerleşmesine çok önemli katkı olur! Özgür bir kamuoyunun oluşmasında ve gerçeklerin tartışılmasında! Kılıçdaroğlu’nun demokrasi toplantısına katılan Fatih Altaylı “medya patronlarının devletle ilişkilerini keseceği” sözüne çok zor hatta imkânsız demişti.. O zaman demokrasi de imkânsız bir hayal demek olur... Altaylı’nın The Economist konusunda Başbakan’ın söyledikleri üzerine atik davranıp; doğru şeyler yazdı, gerçekten de bu dergi 8 yıldır Erdoğan hükümetine sadece övgü yazdı... Erdoğan bunların hepsini cebine koydu, sevdi, okşadı... Ancak, aynı dergi, Türkiye’de otoriter bir yönetime gidişi önlemek için CHP’ye oy vermek gerekir, şeklinde yazınca, Erdoğan yeri göğü inletti! Muktedirliğin tipik dışa vurumlarından biri! ‘CUMHUR YET ONURUMUZDUR’ Adana’da yurttaşlara seslenen Kılıçdaroğlu, alanda açılan pankartları okudu. “Kasetçi çırak işi değil, usta işi” yazılı pankarta dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Onların hangi konuda usta olduğunu biliyoruz” dedi. “Temeli 1923 olmayanın hedefi 2023 olmaz” yazılı pankartı gösteren Kılıçardoğlu, “1923’te bize yolu açanlar sayesinde önemli görevler yaptım. Cumhuriyet onurumuzdur. Onuru koruyacak olan sizlersiniz” diye konuştu. (Fotoğraf: YUSUF BAŞTUĞ) KAYSERİ CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün memleketi, AKP’nin kalesi Kayseri’de gövde gösterisi yaptı. Kılıçdaroğlu, “Dünya ayakta. Yabancılar da gördüler CHP’nin yükselişini. AKP düşüyor, CHP yükseliyor” mesajı verdi. Kılıçdaroğlu dün Kayseri’ye 1.5 saat gecikmeli gelirken, havaalanında bekleyen araç konvoyunda “İnadına devrim, daha fazla Hopa” yazılı pankart dikkati çekti. Cumhuriyet alanındaki mitingde CHP lideri, Erdoğan’ın Mavi Marmara gemisiyle ilgili sözlerine dikkat çekerken, “Başbakan bizi suçluyor. Yahudilerin verdiği cesaret ödülünü aldı mı, almadı mı? BOP’un eşbaşkanıydın, Irak’ta binlerce Müslüman kadına tecavüz edilirken, sen çıkıp Amerikan askerlerine başarı diledin mi” deyince alandan “yuh” sesleri yükseldi. Kılıçdaroğlu, eleştirilerini şöyle sürdürdü: “Mayınlı arazileri İsrail’e satmak için kanun getirdiler, kim bunu iptal ettirdi? CHP. Benden o kadar ucuz kurtulamaz. AKP milletvekilleri o gemiye binmesin diye çaba harcadın mı, harcamadın mı? O şehit olan kardeşlerimizin yakınları, bazı sivil toplum örgütleri Ankara cumhuriyet savcılığına başvurdular, çocuklarımız öldü, soruşturma açın, dediler. Failler ya bancı, Adalet Bakanlığı’ndan izin gerekiyor. Recep Bey sen o izni verdin mi? Bu sorunun yanıtını bekliyorum.” Kılıçdaroğlu, “Ülkemize hizmet etmek yeni CHP’nin görevidir. Zulmetmek için, tiranlaşmak için değil, halka hizmet etmek için varız, ülkelerin rantına değil, sorunlarını çözmeye talibiz. Yeni CHP, kendini düşünenlerin değil, halkını düşünenlerin partisidir” dedi. CHP lideri, “Kayseri’de bir annenin soğuktan donarak öldüğüne” dikkat çekerken, “Recep Bey isterse adını veririm. 1923’ün Türkiye’sini düşünün. Ülkeyi bu hale getirdiler” dedi. Başbakan Erdoğan’ın “kaset çıkacak” sözlerinin arkasından kasetler çıktığını anımsatırken de Kılıçdaroğlu, “Bu ülkede kimsenin telefonlarının dinlenmediği, kimsenin yatak odasının izlenmediği, gazetecilerin otosansür uygulamadığı, televizyonların sabah akşam Erdoğan’dan değil, ülkenin sorunlarından bahsettiği, özgür ve bağımsız bir medyanın olduğu Türkiye’yi özlüyoruz” dedi. CHP lideri, sözlerini “Türkiye ayakta, bütün dünya ayakta.Dünya gördü CHP’nin yükselişini, AKP düşüyor, CHP yükseliyor. Bizim kadromuz aslanlar gibi. Kimseden talimat almadım. Talimat alacaksam sadece Türk miletinden alırım” diye noktaladı. The Economist’ten yanıt Emek Özgürlük ve Demokrasi Bloku’nun stanbul mitingi milletvekili adayları Sebahat Tuncel, Sırrı Süreyya Önder, Abdullah Levent Tüzel ve Mustafa Avcı’nın katılımıyla Kâğıthane Mesire Alanı’nda gerçekleştirdi. Mitingde çeşitli pankart ve dövizler ile terör örgütü liderinin fotoğrafları taşındı. Romanlarla buluşma İstanbul Haber Servisi CHP Sarıyer ilçe teşkilatının Belgrad Ormanı Valide Sultan Bendi Mesire Alanı’nda düzenlediği piknikte CHP Genel Sekreteri Bihlun Tamaylıgil ve CHP ikinci bölge milletvekili adayları Roman yurttaşlarla bir araya geldi. Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç’in de katıldığı piknikte konuşan Bihlun Tamaylıgil, “Roman vatandaşlarımızın hayat mücadelesinde önlerini açacak tedbirlerin yeterince ortaya konulmadığını gördük” dedi. Roman vatandaşların bulundukları şartlar itibarıyla barınma hakları, sosyal güvenlik ve iş konularına ilişkin sorunlar yaşadıklarını ifade eden Tamaylıgil, “Sulukule’ye yapılanlar, 500 yıllık bir kültürün yok sayılmasıdır. ‘Açılım yapıyoruz’ demek, haklarında bir ilerleyiş koymadığınız zaman hiçbir anlam ifade etmez” dedi. Baskıya taviz yok Haber Merkezi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın otoriterleşme eğiliminde olduğunu kaydederek “Demokrasi için CHP’ye oy verin” çağrısında bulunan The Economist dergisinin Genel Yayın Yönetmeni John Micklethwaite, AKP cephesinden gelen tepkilere yanıt verdi. Micklethwaite açıklamasında “ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya gibi çok sayıda ülkedeki seçimler, adaylar hakkında siyasi yorum yazıları yayımladık. Hiç kimse bizim siyasi olarak baskı altında olduğumuzu iddia etmediği gibi okuyucularımız da bizim bir siyasi parti veya adaya yönelik olarak propaganda veya karşı propaganda yaptığımızı düşünmedi. Biz baskıya asla taviz vermeyiz” ifadelerine yer verdi. AKP’nin tepkisini çeken The Ekonomist 2007 seçimlerinde “Demokrasi için oyunuzu AKP’ye verin. AKP, seçimi büyük farkla kanacak” yorumunu yaparak AKP’ye destek vermişti. Koçali: Özerklik istiyoruz AL AÇAR BDP Eşbaşkanı Filiz Koçali, Türkiye’nin birçok yerinde özerk bölge olmasını istediklerini belirterek, “Kürtler artık kendi kendini yönetmek istiyor. Yerellerde kendi kaynaklarını kullanmak mali ve kültürel özerklik istiyor. Türkiye için özerk bölgeleri aklınızdan geçirmezseniz Kürtler buna isyan eder. Batı buna hazır değilse bölge bunu yapar” dedi. Emek Özgürlük ve Demokrasi Bloku’nun İstanbul mitinginde konuşan Koçali, 12 Haziran seçimlerinin ardından Emek Özgürlük ve Demokrasi Bloku’nun çatı partisi olacağını ve tek parti altında birleşme olacağını söyledi. Yeni anayasa tartışmalarına da değinen Koçali hazırlayacakları anayasa taslağında Kürt sorunun çözümü, kadınların haklarının korunması, inanç özgürlüğü, ana dilde eğitimin yer alacağını söyledi. 1. Bölge bağımsız Milletvekili adayı Sebahat Tuncel ise AKP’nin iktidarını bağımsızların sarsacağını söyledi. Tuncel, “Bizler çözülmemiş sorunları çözeceğiz. Mecliste 20 kişi ile AKP’yi uyutmadık, 40 kişi ile ne yapacağımızı göreceksiniz” dedi. Fotoğraf: ALİ AÇAR Türkiye’de hayatın restore edilmesi gerekir.. CHP’nin ortaya koyduğu program ve bakışlar, böyle bir restorasyon için son derece gerekli.. Demokrasinin restorasyonu değil, yerleştirilmesi gerekir, Cumhuriyetin restorasyonu gerekir.. Halk arasında eşitliğin gelir uçurumunun düzeltilmesi gerekir.. Türkiye’nin buna ihtiyacı var.. Türker: Ya dış güçler ya DSP AYDIN (Cumhuriyet) DSP Genel Başkanı Masum Türker, demokratik özerkliğe evet diyerek Türkiye’yi bölmeye çalışanların olduğunu dile getirerek “Biz, şu an Atatürk’ü koruyan, Cumhuriyetten yana çıkan tek partiyiz” dedi. Aydın’da seçim çalışmalarına katılan Türker, Türkiye’de seçime üç partinin girdiği havası oluşturulmaya çalışıldığını savundu. DSP’nin ilerici, devrimci Atatürk milliyetçiliğine bağlı bir parti olduğunu kaydeden Türker, “Bu seçimde ya dış güçlerin Türkiye’deki işbirlikçilerle beraber pompaladıkları bu üç parti ve adayları seçilecek ya da sadece halkın desteğini alan, halka giden, ülkeye diyet borcu olmayan DSP’li milletvekilleri seçilecek. Bizler, halkın partisiyiz, halkın yanındayız” diye konuştu. C MY B C MY B