Katalog

6 HAZ RAN 2011 PAZARTES CUMHUR YET SAYFA [email protected] KÜLTÜR Müzik Festivali ipad’de Kültür Servisi Bu yıl 39.’su düzenlenen İstanbul Müzik Festivali, artık ipad kullanıcılarının elinin altında. Applestore’dan ‘ifestdergi’ olarak ücretsiz indirilebilen yayın, İstanbul Uluslararası Müzik Festivali’ndeki tüm konserleri tanıtıyor. İfestdergi’de, Eray Aytimur, Serhan Bali, Feyzi Elçin gibi eleştirmenlerin yazıları, ayrıntılı festival programı, videolar ve tadımlık kayıtlar var. Cinfikir Dijital Medya tarafından hazırlanan ifestdergi, aynı zamanda iphone üzerinden de okunabilir. 19 39. İstanbul Müzik Festivali Aya İrini Müzesi’ndeki açılış töreniyle başladı Müzikal yolculuk başladı Kültür Servisi İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nca düzenlenen İstanbul Müzik Festivali’nin 39.’su önceki akşam Aya İrini Müzesi’ndeki açılış töreniyle başladı. Tilbe Saran’ın sunuculuğunu üstlendiği törende konuşan İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, festivalin bu yıl sanatseverleri birçok yenilikle karşıladığını belirterek “Konserlerimizin, sizleri klasik müzik evreninde renkli ve doyurucu yolculuklara çıkaracağını ümit ediyoruz” dedi. Bu yıl “Uzaklara Yolculular” teması etrafında şekillendirilen festivalin her yıl Türkiye’de klasik müzik üretimine büyük katkıda bulunan sanatçılara verdiği “Onur Ödülü” bu yıl, yaşamını ülkemizde çoksesli müziğin yaygınlaştırılmasına adamış, 60’lı yılların sonunda kurduğu 160’ı aşkın çocuk ve gençlik korosu, bestelediği eserler, yayımladığı eğitim kitapları ve folklor düzenlemeleriyle ülkemizin önde gelen besteci, eğitimci ve müzik araştırmacılarından Muammer Sun’a verildi. Ödülünü Bülent Eczacıbaşı’nın elinden alan Sun, konuşmasında Cumhuriyet Türkiyesi’nde yaratılmış olan sanat ürünlerinin Cumhuriyet insanının günlük yaşamına katılamadığını vurgulayarak “Penceremizi genişletip bu konser salonunun dışına, Türkiye’nin tümüne bakalım. Türkiye’nin tümünde yoz kültürler egemen, hem eski kültürlerimiz yozlaştırılarak devam ettiriliyor hem de yeni yoz kültürler günlük yaşamımıza katılıyor. Bunu katanlar da radyolar, televizyonlar... Özellikle radyolar ve televizyonlar Çağdaş Türk Müziği’ni yok sayıyor. Cumhuriyet Türkiyesi’ni temsil eden kültür ürünleri medyamızda maalesef halkımıza Muammer Sun, ‘Onur Ödülü’nü Bülent Eczacıbaşı’nın elinden aldı. Genç Sait Faik Ödülü bu akşam Kültür Servisi Türk Edebiyatı’nın önde gelen yazarlarından Sait Faik Abasıyanık’ın anısına Darüşşafaka Lisesi tarafından 2005 yılından bu yana düzenlenen “Hişt Hişt, Genç Sait Faik!” adlı öykü yazma yarışmasının ödül töreni bugün saat 13.30’da TİM Fettah Aytaç Salonu’nda yapılacak. Rutkay Aziz’in yazarın yarışmaya da adını veren “Hişt Hişt” adlı öyküsünü okuyacağı törende, 57. Sait Faik Hikâye Armağanı’nın sahibi yazar Ahmet Büke de bir konuşma yapacak. Törende ayrıca; öğrenciler, yazarın öykülerinden seçilen karakterleri canlandıracak, çeşitli kısa filmler gösterilecek. Bu yıl “Uzaklara Yolculuklar” teması etrafında şekillendirilen festivalde “Onur Ödülü”ne değer görülen Sun, konuşmasında Cumhuriyet Türkiye’sinde yaratılmış olan sanat ürünlerinin Cumhuriyet insanının günlük yaşamına katılamadığını vurgulayarak “Türkiye’nin tümünde yoz kültürler egemen. Kültür sanat ürünlerini yaygınlaştırmanın yollarını aramalıyız” dedi. STANBUL MÜZ K FEST VAL ’NDE BUGÜN yeterince sunulmuyor. Bu yoz ortamda İKSV çok önemli bir şey yaptı, güzel sanat eserleri sundu. Kültür sanat ürünlerini bütün Türkiye’ye yaygınlaştırmanın yollarını aramalıyız; daha çok, daha iyi kültür ürünleri halkımızın günlük yaşamına girmeli” dedi. Törenin ardından İKSV’nin Sascha Goetzel yönetimindeki sürekli orkestrası Borusan İstanbul Filarmoni, açılış konserinde festivalin “Onur Ödülü”ne değer görülen Sun’un “İzmir Rapsodisi”ni seslendirdi. Konser, 2010 BBC Genç Müzisyenler Yarışması’nın birincisi Lara Melda’nın yorumladığı Edvard Grieg’in “La minör Piyano Konçertosu” ile devam etti. Konserde son olarak Sergei Prokofiev’in “İskit Süiti, Op. 20” eseri seslendirildi. dil Biret’ten ‘Gezi Yılları’ ve izlenimlerini aktardığı “Gezi Yılları” adlı yapıtlarını seslendirecek. 16 yaşından bu yana Boston Senfoni, Leningrad Filarmoni, Londra Senfoni, Dresden Filarmoni gibi dünyanın büyük orkestraları ve Leinsdorf, Monteux, Keilberth, Scherchen gibi büyük şefleri ile beş kıtayı kapsayan iki bine yakın konser veren İdil Biret, eleştirmenler tarafından “çağımızın en önde gelen piyano ustalarından biri” olarak nitelendiriliyor, sanatçı, sayısı sekseni aşan kaydı ile günümüzün en geniş repertuvarlı piyanistleri arasında anılıyor. Yalçın Pekşen’den yolculuk hikâyeleri Kültür Servisi Gazeteci Yalçın Pekşen’in “Türk’ün Topalını Çin’de Görmüşler” adlı kitabı, Say Yayınları’ndan çıktı. Yalçın Pekşen bu kitabında, yurtdışı gezileri sırasında yaptığı gözlemler ile yaşadığı olayları aktarıyor. Yalçın Pekşen’in son olarak, “The Türkler” adlı kitabı okuyucuyla buluşmuştu. Kültür Servisi 39. İstanbul Müzik Festivali kapsamında dünyaca ünlü piyanistimiz İdil Biret, bu akşam saat 20.00’de Aya İrini Müzesi’nde vereceği “Gezi Yılları” konseriyle 200. doğum yılında müzik dehası Franz Liszt’e saygı duruşunda bulunacak. Işıklar Holding AŞ sponsorluğunda gerçekleştirilecek konserde, “Türkiye’nin harika çocuğu” olarak başladığı piyano kariyerine dünyanın en saygın orkestra ve sanatçılarıyla yaptığı çalışmalarla devam eden Biret, konserde Liszt’in yaşamı boyunca yaptığı seyahatlerden edindiği duygu Sloganımız: Tasarım lazım Tasa Platform’un düzenlediği ‘Tasarım Yürüyüşü’nün temel amacı, grafik tasarımın toplumsal değerini arttırmak M NE Ş R N Kapalı kapılar ardındaki Topkapı Süha Arın’ın “Topkapı Sarayı” belgeseli yenilenmiş görüntüleri ile DVD’de HAYR ARSLAN İlki geçen yıl düzenlenen “Tasarım Yürüyüşü”nün ikincisi için önceki gün 70’e yakın kişi Karaköy’deki Mimarlar Odası Sergi Salonu’nda buluştuk. Tasa Platform’un (tasaplatform.org) düzenlediği etkinliğin temel amacı, grafik tasarımın toplumsal değerini arttırmak, sloganı “tasarım lazım!”, vizyonu “tasarım alanının yönlendiricilerden biri olmak”, misyonu “grafik tasarımın toplumsal itibarını arttırmak”. Esas olarak grafik tasarımcıların tasarım disiplinleriyle ve mesleki / toplumsal inisiyatiflerle birlikte var olmayı, işbirlikleri geliştirmeyi amaçladıkları yürüyüşün bu yılki teması ise “disiplinlerarası”. Mimarlar Odası’ndaki “30. Grafik Ürünler Tasarım Sergisi”yle başlayan yolculuğumuzda, kitap kapakları, ürün logoları, tipografiler, ticari afişler, basın kampanyaları, açık hava reklamları karşıladı bizi. 1850’lerin sonunda, İtalyan Avram Kamondo’nun yaptırdığı Kamondo Merdivenleri’nde ilk mola verildi. Ar dından, bölgedeki küçük üretim potansiyeliyle yaratıcı enerjiyi bir araya getirmeye çalışan “Made in Şişhane Projesi” hakkında bilgi edinmek üzere, İnsan Yerleşimleri Derneği Başkanı, tasarımcı Aslı Kıyak İngin’le buluştuk. Ardından kent içi üretim bölgelerini ve bu bölgelerdeki üreticilerin tasarımcılarla kurdukları mevcut ilişkileri görünür kılmak amacıyla hazırlanan iki kısa film izledik. Sonra Galata’nın “soylulaştırılan” sokaklarından Serdarı Ekrem’e uzan dık. Küçük üreticiler, tasarım atölyeleri, butiklere girip çıkmak için serbest zaman! Konuştuğum bir üretici seri üretimdense tasarımcılarla çalışmayı tercih ettiğini söyledi örneğin... MoMA Destination İstanbul koleksiyonuna iç geçirip ünlü tasarımcı Oya Akman’ın sunumunu dinlemek üzere İKSV Salon’da yerimizi aldık. Akman, işlerine hiç yabancı olmadığımız bir isim. Endüstriyel tasarımla başladığı üretim sürecinde, 1983’ten beri kesintisiz olarak cam ile çalışmış, Paşabahçe’ye tasarımlar yapmış, İTÜ’deki öğretim üyeliğinden emekli olunca kendi tasarım firmasını kurmuş. “Malzeme sonsuz gelişimi olan bir formüldür; en basit bir farkındalık, pazarda gerçek başarıyı yaratabilir” diyen Akman, bir tasarımcının yurtdışında tanınmasının kıstaslarını ise ergonomi, üretim tekniği, yenilikçilik gibi “tasarıma değer katan unsurlarla” açıkladı. 16 yıllık geçmişi olan “Demirden Design”dayız... Firma, bütün tasarım alanlarında uluslararası markalarla çalışıyor ve 14 tasarım ödülünün de sahibi... Demir Obuz bize, ürünlerin kullanım değeri kadar, içinde hikâyeler barındırmasının, hatta bir senaryonun parçası olmasının önemini aktardı. Obuz’a son soru, yürüyüş boyunca annesiyle bize eşlik eden minik bir kız çocuğundan geldi: “Bu şekilleri nereden buluyorsunuz?” Verilen cevabı duyamayacak kadar çok güldük; çünkü hiçbirimizin soramayacağı kadar dolaysız soruvermişti işte. Bizse yürüyüşün sonunu aklımızda pek çok isim ve tasarımla getirmiş olduk. Belgesel sinemamızın ustalarından Süha Arın’ın yönettiği, Dr. Filiz Çağman, Prof. Dr. Suphi Saatçi ve araştırmacı yazar Necdet Sakaoğlu’nun danışmanlığını yaptığı “Topkapı Sarayı” belgeseli, dijital ortamda yenilenmiş görüntüleri ile DVD formatında izleyicileri ile buluşuyor. Film, bugüne kadar saray hakkında gerçekleştirilen en kapsamlı belgesel proje olma özelliğini taşıyor. Büyük başarılara ve acılara tanıklık eden bu mekân, müzeye dönüştürülüp kapılarını dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçilere açana dek, her zaman gizemli ve kapalı bir dünya olmuştu. 1990 yılında sarayın tüm kapıları bir film ekibine ilk defa açıldı ğında, kamera ışıkları sarayın ziyaretçilere halen kapalı olan ve bugüne kadar hiç gün ışığı görmemiş bölümlerini aydınlattı. Belgesel hazırlanırken en güncel tarihi veriler temel alındı. Sarayın kilitli kapıları ardındaki yaşamı canlı bir biçimde aktaran, yerli ve yabancı sanatçılara ait minyatür, gravür ve illüstrasyonlardan yararlanıldı. Yönetmen yardımcılığını Adil Yalçın, görüntü yönetmenliğini İlhan Arakon, kameramanlığını Turhan Yavuz, kurgusunu Sadullah Celen, özgün müziğini Nadir Göktürk ve seslendirmesini Şehnaz Arın ile Granville Van Dusen’in üstlendiği belgesel, 2025 dakikalık yedi bölümden oluşuyor, Türkçe ve İngilizce seslendirmenin yanı sıra Türkçe, İngilizce, Fransızca, Almanca ve Japonca altyazı seçeneği de sunuyor. C MY B C MY B