17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 HAZ RAN 2011 PAZARTES CUMHUR YET SAYFA KÜLTÜR SÖYLEŞİLERİ İngiliz yazar ve sanat eleştirmeni John Berger, Ortadoğu’da yaşananları değerlendirdi: 11 18. ASPENDOS ULUSLARARASI OPERA VE BALE FEST VAL İnsanlık onuru için devrim MELTEM YILMAZ ngiliz yazar, sanat eleştirmeni John Berger, Türkiye’de okurların yakından tanıdığı bir isim. “Sanat ve Devrim”, “Görme Biçimleri”, “O Ana Adanmış”ın da aralarında bulunduğu onlarca kitabı Türkçeye çevrilmiş yazarın şimdi de “Yedinci Adam”ı, yıllar sonra, Cevat Çapan’ın çevirisiyle yeniden raflarda. Berger’ın 1960’larda Avrupa’ya göç eden işçilerin deneyimlerini anlattığı “Yedinci Adam”, ilk kez 1975’te yayımlanmıştı. Kitap, Türkiye’den Almanya’ya işçi göçünün 50. yılında, bugün bir kat daha anlamlı. Yazarın, 2009’da geçirdiği göz ameliyatı sırası ve sonrasında “görmenin önemi” üzerine notlarını kapsayan kitabı “Katarakt” ise Selçuk Demirel’in desenleri ile yine geçen ay, Türkiyeli okuyucularla buluştu. Öte yandan, güncel politik gelişmelere felsefi bir bakış getiren John Berger’la, son dönemlerde, Ortadoğu ülkelerinde yaşananları konuşmadan da olmazdı. Berger, Ortadoğu’da yaşananları büyük bir coşkuyla karşılıyor, “Tarihte benzeri olmayan, yepyeni devrimler bunlar” derken, internetin bu alandaki önemine işaret ediyor: “Ortadoğu’daki bu devrimler, internet olmasaydı gerçekleşemezdi” ifadelerini kullanıyor. Halkların artık, siyasi liderlerden bağımsız bir hareketle, kendi söylemlerini oluşturduğuna inanıyor ki, bunu söylerken sağlam kanıtları da var. Türkiye’nin genel seçimlere gittiği bugünlerdeyse, hepimizin bir kez daha gözden geçirmesi gereken bir konuya dikkat çekiyor: “Küreselleşme ve market güçlerinin egemenliği karşısında milli güçlerin etkisi anormal bir şekilde azalmış durumda. Bugünkü hükümetlerin sorunu, maddi gerçeklerden daha az söz etmeleri ve soyut bir dil kullanmaları. Bu nedenle inandırıcılıklarını kaybettiler.” Öncelikle Ortadoğu ülkelerinde art arda yaşananlara ilişkin değerlendirmelerinizi merak ediyorum. Ortadoğu ülkelerinde yaşananlar kuşkusuz bir hayli önemli. Bu devrimler, aslında tamamıyla insan onuru ile ilintili. Tarihte daha önce benzeri olmayan, yepyeni devrimler bunlar. Spontane olmaları, herhangi bir merkez tarafından organize edilmemeleri, herhangi bir siyasi parti, politik program ya da görüşü yansıtmamaları açısından eşsiz devrimler. Çok hızlı gerçekleşti, öyle değil mi? Evet. İnsanlar kendilerini aşırı derecede hızlı organize ettiler. Bunun nedeni de internettir. Ortadoğu’daki bu dev İ Ortadoğu ü yaşananla lkelerinde r hayli önem kuşkusuz li daha önce . Tarihte b olmayan, y enzeri epyeni devrimler bunlar. Ve bu devrimler, aslında tamamıyla insan o ile ilintili. nuru sağlanamaması nedeniyle hep uzun zaman aldı. Zaten bu nedenle devrimler internet üzerinden yaşandı. İnternet üzerinden daha hızlı bir yolla amaca ulaşıldı. Peki, internet üzerinden gerçekleşen ifade özgürlüğü, bugüne kadar bildiğimiz şekliyle ifade özgürlüğü tanımını karşılayabiliyor mu? Televizyon, gazete gibi medya organları, ifade özgürlüğünün bir şeklini yansıtır. İnternet de, ifade özgürlüğünün yaşandığı bir başka alan. İnternetteki ifade özgürlüğü elbette ki bildiğimiz anlamda ifade özgürlüğünü karşılar ve hayata geçebilir. ’daki Ortadoğuternet in devrimler,saydı olma zdi. Bu çekleşeme şayanlar ger a ya topraklardi söylemlerini artık kenduyor. Siyasi oluştur söylemi ile partilerin söylemlerden şekillenenir söylem bu. apayrı b u’nun kendi Ortadoğ söylemi. gerçek ‘Liderlik vasfı boştur’ Özellikle Ortadoğu ülkelerindeki halkların lider olarak tanımladığı kişilerin bir anda lider vasıflarını kaybedişlerine şahit olduk. Bugün liderlik dediğimiz kavram tam olarak neyi karşılıyor? Liderlik vasıfları dediğimiz şey tamamen boştur, çünkü kendi içinde bir kesinlik taşımaz. Lider olmak için elbette, örneğin fiziksel vasıflardan, aynı zamanda entelektüel vasıflardan da söz edilebilir ki, bu dahi kesinleşmiş değildir. Politik zekâdır burada önemli olan. Çabuk kavrama, durumların nasıl değiştiğini ya da değişip değişmediğini öngörebilmeyi sağlar. Hitabet de aynı şekilde önemlidir. Tüm bu özellikler, kişinin lider olup olmayacağını gösterir. Artık kes Ancak bugün dünyada olarak gör in dük neler yaşandığına bakarki, siyasi sak, dünyayı derinden etkileyen kararların sipartilerin yasi liderler değil, ticasöyledikler iyle ri ortaklar tarafından sokaktaki verildiğini görürüz. adamın ya Finansal kapitalizmle şa ve arzulad dığı ilgilenen kişilerden ığı şey söz ediyorum. Onlar aynı değil, h üzerinde direkt bir arada kesk atta kontrol gücümüz de in çizgi var. B bir yok. Onlar bizimle ugün temas halinde olan, birçok siya s bildiğimiz anlamda lider kredis i liderler değiller ve ini tüketmiş hayatımız anormal bir biçimde onladurumda. rın etkisi altında. Onların değer verdiği tek şey, kâr. Bu, bizim anladığımız şekliyle Bugün liderlerden ve lidünyayı derinden derlikten öte bir etkileyen durum. Ayrıca liderlere hâlâ ihtiyaç kararların siyasi var mı, yok mu? liderler değil, Bu önemli bir soru. ticari ortaklar Sürprizlerle dolu bir festival... Kültür Servisi Aspendos Antik Tiyatrosu’nun sunduğu sıradışı akustiği, Antalya’nın doğal güzellikleri ile opera ve baleyi bir araya getiren Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali, bu yıl 18. yaşını kutluyor. 9 Haziran 2 Temmuz 2011 tarihleri arasında yapılacak 18. Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali’nde, 2 yabancı konuk topluluğun yer alacağı, toplam 8 etkinlik sanatseverlerle buluşacak. Festivalin açılışı Carmen, kapanışı ise Tosca Operası ile olacak. Bu yıl da güçlü bir içeriğe sahip festivalin sürprizi ise Viyana Filarmoni Orkestrası. 21 Haziran Salı günü gerçekleşecek konserde Viyana Filarmoni Orkestrası’nı dünyaca ünlü şef Zubin Mehta yönetecek ve Daniel Barenboim solist olarak sahne alacak. Avrupa’nın saygın kuruluşları arasında olan Avrupa Festivaller Birliği’ne (EFA) kabul edilen Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali’nin biletleri ise Devlet Opera ve Balesi Müdürlüklerinin gişelerinde ve www.dobgm.gov.tr internet adresinden temin edilebilir. rimler, internet olmasaydı gerçekleşemezdi. Bu durum başka bir şeye de denk düşüyor: Bu topraklarda yaşayan insanlar artık kendi söylemlerini oluşturuyor. Siyasi partilerin söylemi ile şekillenen söylemlerden ayrı, apayrı bir söylem bu. Ortadoğu’nun kendi, gerçek söylemi. Çünkü artık kesin olarak gördük ki, siyasi partilerin söyledikleriyle sokaktaki adamın yaşadığı ve arzuladığı şey aynı değil, hatta arada keskin bir çizgi var. Bugün birçok siyasi lider kredisini tüketmiş durumda. nternette ifade özgürlüğü Ama bu baskı ortamı uzun zamandır vardı... Ne oldu da tetiklendi sizce? İnsanların, daha doğrusu bu ülkelerdeki halkların istedikleri politikaların uygulamaya geçmesi, politik figürler arasındaki uzlaşmanın istenen hızda Proudhon’dan Deleuze’e anarşizm Kültür Servisi “Proudhon’dan Deleuze’e Anarşist Felsefe Sözlüğü”, Versus Yayınları’ndan çıktı. Daniel Colson’un kaleme aldığı ve Işık Ergüden’in Türkçeye çevirdiği kitabın arka kapağında; “Bu sözlük kendine koyduğu sınırlar içinde eğretidir, çok sayıda ekleme ve düzeltmeye müsaittir. Bilinçli soyutluğu içinde tek bir hedefi vardır” ifadeleri yer alıyor. Dört noktada özetlediği hedeflerinden biri de Bakunin, Spinoza, Nietzsche, Deleuze gibi görünüşte farklı filozof ve teorisyenleri birleştiren gizli yakınlıkları keşfettirmek. Sabit Fikir’in yeni sayısı çıktı Kültür Servisi Edebiyat dergisi Sabit Fikir, bu ayki dosya çalışmasında, edebiyat ödüllerini konu alıyor. Küçük İskender, Murat Gülsoy, Ömer Türkeş, Faruk Duman, Kaya Genç gibi isimlerin eleştiri yazılarının yer aldığı dergide bir de Murat Uyurkulak ile yapılmış bir söyleşi yer alıyor. Sabit Fikir ailesine bu ay, usta çizer MetÜst de katıldı. tutucu bir oluşum’ ‘AB J C MY B C MY B ohn Berger, mesleki kariyerine ressam olarak başladı. 1940’lı yılların sonlarına doğru Londra’da birçok sergiye katıldı. 19481955 yılları JOHN BERGER arasında sanat eleştirmenliğinin yanı sıra, resim dersleri de verdi. İngilizce yazan en etkili sanat eleştirmenlerinden biri olarak tanınıyor. Aynı zamanda, senaryo ve belgesel yazarlığı da yapıyor. Yanı sıra, 1958’de yayımlanan “Zamanımızın Bir Ressamı” adlı ilk romanından sonra, çok sayıda roman da kaleme aldı. John Berge’ın Türkçe’ye çevrilen kitapları ise şöyle sıralanabilir: “Yedinci Adam”, “Katarakt”, “Kıymetini Bil Her Şeyin”, “G.”, “A’dan X’e”, “Talihli Bir Adam”, “Ve Yüzlerimiz, Kalbim, Fotoğraflar Kadar Kısa Ömürlü”, “Anlatmanın Başka Bir Biçimi”, “Sanat Ve Devrim”, “Buluştuğumuz Yer Burası”, “Kral”, “Zamanımızın Ressamı”, “Görünüre Dair Küçük Bir Teoriye Adımlar”, “Fotokopiler”, “Kıyıdaki Adam”, “Şiirin Saati”, “Düğün”, “Picasso’nun Başarısı ve Başarısızlığı”, “Görme Biçimleri”, “O Ana Adanmış”, “Sanat Ve Devrim”. Öyleyse bugünkü hükümetlerin inisiyatifi son derece az? Küreselleşme ve market güçlerinin egemenliğine karşılık milli güçlerin etkisi büyük ölçüde azalmış durumda. Çünkü hükümetler bu market güçlerine ya karşı çıkıyor ya da tamamıyla kabul ediyorlar. Hükümetlerin seçenekleri daralıyor, evet. Aslında bu durum da yeni. Bugünkü hükümetlerin sorunu, maddi gerçeklerden daha az söz etmeleri ve soyut bir dil kullanmaları. Göç konusuna önemli açılımlar getirmiş bir yazar olarak, Sarkozy hükümetinin göçmenlere yönelik çok tartışılan politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Ve buradan yola çıkarak, AB’nin, son dönemlerde, göçmenlere yönelik tutumunda bir tür değişimden söz edebilir miyiz? Sarkozy ve onun göçmenlere yönelik politikasına tamamıyla karşıyım. Fransa’nın göçmen politikalarında geçmişe göre çok büyük değişim var. Geçmişte Fransa, göçmenlere açık bir ülkeydi. Sarkozy’nin şu anki tutumu Fransa’nın geçmiş politikalarına, yani 20 30 yıl öncesine göre tamamıyla zıt. Ama bunu tüm Avrupa için genelleyemeyiz çünkü Avrupa’nın kendi içinde büyük farklılıkları var. Diğer sorunuza gelince, eğer Fransa’dan yola çıkıp AB’yi ele alırsak, AB zaten son derece tutucu bir oluşum. Türkiye’yi üye yapma konusunda da hep birlikte görmüş olduğumuz gibi... tarafından verildiğini görüyoruz. Finansal kapitalizmle ilgilenen kişilerden söz ediyorum. Onlar üzerinde direkt bir kontrol gücümüz de yok. Milet Müzesi açıldı Kültür Servisi Aydın’ın Didim ilçesine bağlı Balat köyünde Miletos antik kenti içinde yer alan ve 2000 yılında ziyarete kapatılan Milet Müzesi, 11 yıl sonra ziyarete açıldı. İlk kez 1973’te hizmete açılan Milet Müzesi, 2000’de duvarların ve tavanın çatlaması, sıvaların dökülmesi üzerine, can güvenliği olmaması gerekçesiyle kapatılmıştı. ABD ‘Yala ve Gör’ü sansürledi Kültür Servisi İngiliz rock grubu Arctic Monkeys’in yeni çıkan albümü “Suck It And See” (Yala ve Gör) terbiyesiz ve saygısız bir isme sahip olduğu gerekçesiyle ABD’de sansüre uğradı. Buna göre, ABD’deki bazı müzik marketlerde albüm, üzerine etiketle kapatılmış bir şekilde satılacak. Sansürü doğrulayan grubun vokalisti Alex Turner, ABD’nin genelinde uygulanan sansürün özellikle büyük müzikmarket zincirlerinde yaşandığını açıkladı. “Yala ve gör” deyimi, İngiliz argosunda “dene ve gör” anlamına geliyor. Muhteşem gece Kültür Servisi “Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı” yararına, Muhteşem Yüzyıl dizisinin oyuncularının katılımıyla dizide kullanılan kostüm ve mücevherlerin sergileneceği bir gece düzenleniyor. 9 Haziran akşamı Sait Halim Paşa Yalısı’nda düzenlenecek gecede, dizide kullanılan bazı kıyafetler ile 3 adet mücevher satışa sunulacak. Gecede ayrıca dizinin müziklerini yapan Fahir Atakoğlu, Aytekin Ataş ve Soner Akalın da minik bir konser verecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle