17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 HAZ RAN 2011 PAZARTES CUMHUR YET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 17 Fotoğraf: CEREN GÜNDOĞDU ‘Aylak Adam’ ve ‘Anayurt Oteli’nin yazarı Yusuf Atılgan 90 yıl önce bugün dünyaya gelmişti doksan yaşında REF K DURBAŞ Kadıköy pazarı içinde bir meyhane: Deniz. Bir süredir bazı yazarçizerler her perşembe günü bu meyhanede buluşuyor. Yusuf Atılgan da bu meyhanenin “müdavim”lerinden. Bugün devamlılardan Eray Canberk yok ama Barlas Özarıkça, Sabri Koz, Yusuf Çotuksöken, Turan Yüksel, Mustafa Delioğlu, Nejat Bozkurt, Aydın Hatipoğlu aralarına Atılgan’ı almışlar, muhabbetin derin sularındalar. Çünkü bugün Yusuf Abi’nin doğum günü… Yusuf Abi’nin önünde bir parça beyaz peynir ve bir kadeh susuz rakı; iki diş sarımsak da mezesi… Manisa’da Spil Dağı’na yakın Göktaşlı Mahallesi’nde günlerin pusulası 27 Haziran 1921 tarihinin sabahını gösterirken nasıl dünyaya geldiğini anlatıyor. O gün evde çamaşır yıkama hazırlığı vardır. Annesi Avniye Hanım hafif bir ağrı duyar, ama önemsemez, biraz sonra da bir çocuk doğuracaktır. Adını Yusuf Ziya Atılgan koyarlar. Bir yıl sonra Yunanlılar kenti yıkarak Manisa’dan çekilirler. Baba Hamdi Bey de ailesini alarak Manisa’nın 20 km. ötesindeki Hacırahmanlı köyüne yerleşir ve bir bakkal dükkânı açar. Burada bir oğlu daha olacak ve adını Turgut koyacaktır. İlkokula Hacırahmanlı’da başlar, 1944’te İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun olur. Ertesi yıl altı ay askerlik sonrası Akşehir Maltepe Askeri Lisesi’nde öğretmenlik yapar. Yusuf Atılgan (19211989), 1945’te “hücre teşkil ederek Komünist Partisi’ne girmekten” hapis yatmış, öğretmenliği elinden alınmıştı. 1958’de “Aylak Adam” romanıyla Yunus Nadi Roman Armağanı’nda ikinciliğe değer görülen Atılgan’ın “Anayurt Oteli” adlı romanı Ömer Kavur tarafından beyazperdeye uyarlanmıştı. Ama polisin yakasına yapışması gecikmeyecektir. Çünkü fakültede okurken İlerici Gençler Derneği’ne üye olmuştur. 22 Mart 1945’te de “Fakülte kampında Tahsin Berkem ve Mustafa Göksu, Kenan Uluğ ile birlikte hücre teşkil ederek komünist partisine girmekten” o zamanın Ceza Kanunu’nun 141. maddesine göre altı ay ceza alacak; on ay Sansaryan Han ile Tophane Cezaevi’nde kaldıktan sonra da 25 Ocak 1946’da serbest bırakılacaktır, tabii öğretmenliği elinden alınarak… Ardından Hacırahmanlı’ya dönecek ve 1947’de babasını kaybedince de köydeki bütün işleri üstlenecektir. Köyde, lisede başladığı şiir, öykü çalışmalarını sürdürür. Bu arada Tercüman gazetesi bir öykü yarışması açmıştır. Yarışmaya “Nevzat Çorum” adıyla katılır. “Evdeki” başlıklı öyküsüyle birinci olurken ikinciliğe “AcıBuruk” ile Erdal Öz, “Karşı Tepeler” ile Salih N. Taçalan değer bulunmuştur. Fakat bütün ısrarlara karşın gerçek adını açıklamayacak, köyünde yaşamını sürdürecektir. 1958’de bu kez “Yusuf Atılgan” adıyla katıldığı Yunus Nadi Roman Mükâfatı yarışmasında “Aylak Adam” romanıyla ikinciliği kazanacaktır. İlk yarışmada kendi isteğiyle adını açıklamazken ikincisinde birinci Fakir Baykurt’un “Yılanların Öcü” ile üçüncü Ömer Sakıp’ın “Ne Ekersen”i Cumhuriyet’te tefrika edilirken romanı “Aylak Adam” bu kez okuru ile buluşamayacaktır; ertesi yıl Varlık Yayınları arasında çıkana kadar… 1959’da öykülerini “Bodur Minareden Öte”de toplar ve bir uzun suskunluk döneminden sonra 1973’te “Anayurt Oteli” yayımlanır. Rakısından bir yudum aldıktan sonra “Anayurt Oteli”ni anlatmaya başladı: “Manisa’da Anavatan Oteli diye bir otel vardı. Babamla Manisa’ya her gidişimizde Anavatan Oteli’nde kalırdık. Çünkü otelin sahibi babamın iyi arkadaşıydı. Oteli de Ahmet Efendi ile oğlu Zebercet işletirdi. Romandakinin tersine Zebercet babası, Ahmet Efendi oğluydu. Bir gün bu oteli yazma isteği doğdu içime. O sıralar arkadaşlarla Birgi’ye gideceğiz. Gece Aydın’da bir otelde kaldık. Bir otel işte. Kapıdan giriliyor, karşıda yukarıya çıkan bir merdiven var. Kâtibin yeri de bu merdivenin altında. Önünde bir küçük masa. Gece arkadaşımla konuşurken ‘Yahu’ dedim, ‘Bu adamın buradaki hayatı ne olabilir?’ Merdiven altında oturan bir adam. Nasıl bir adamdır bu? Üstelik benim bunaldığım zamanlar. Böyle bir ikilem içinde olduğum bir durum. Anavatan Oteli ile bu adamı birleştirdim, kendi ruh durumumu da yansıtmaya çalıştım. Bu roman çıktı.” Vakit ilerlemişti. Yusuf Abi iki dubleden fazla içmezdi zaten. Oğlu Mehmet evde bekliyordu. Birlikte resim yapacaklar, ona “Ekmek Elden Süt Memeden” masallar anlatacaktı. Anıları ve yazılarını bırakarak bu dünyadan gitti, bir daha da gelmedi. ([email protected]) ‘Cemal Süreya bu evde yaşadı’ Kültür Servisi Tanınmış öykücülerden Necati Güngör’ün girişimi ve Türkiye Yazarlar Sendikası’nın bir etkinliği olarak, Cemal Süreya’nın Kadıköy’de 80’li yıllarda yaşadığı evin girişine, şairin orada oturmuş olduğunu vurgulayan bir plaket yerleştirildi. Cemal Süreya Sokak 27 No’lu Başak Apartmanı’nın önündeki küçük törene TYS Başkanı Mustafa Köz, Cemal Süreya’nın ablası Perihan Bakır, yeğeni Dicle Bakır, Süreya’nın eski eşi şair Zühal Tekkanat, Necati Güngör, Müslim Çelik, Şükrü Erbaş, Salih Bolat, Sezai Sarıoğlu, Turgut Çeviker, Cihan Demirci, Vecdi Çıracıoğlu, Nevzat Karakış, Osman Çakmakçı, Cemal Süreya’nın, günlüklerinde sıklıkla sözünü ettiği Hatay Restoran’ın sahibi Mehmet Ali Işık, gazetemiz çizerleri Mümtaz Arıkan ve Semih Poroy’un yanı sıra, şiir atölyesi öğrencileri, Başak Apartmanı sakinleri ile komşular katıldılar. İSLAMCI PROTESTO TEHDİDİ srailli grubun konserine iptal Kültür Servisi Akbank Sanat Caz Günleri’nde sahne alması planlanan İsrailli caz grubu Adama’nın, “İslamcı protestocuların tehditleri” nedeniyle Türkiye’deki programını iptal ettiği açıklandı. Grubun üyelerinden İtamar Erez, hafta sonunda Türkiye’de sahne almayı planladıklarını ancak İsrail konsolosluğunun konseri kamuoyuna tamar Erez. duyurmasının, gösteriye tehdit oluşturan İsrail karşıtı radikallerin dikkatini çektiğini söyledi. Erez, grubunun konseri, Akbank Sanat’ın önerisi üzerine iptal ettiğini bildirdi. Söylencelerden güncel yaşama Tina Fischer’in Şanlıurfa’daki ‘Haleplibahçe Küresel’ sergisi övgüler alırken tepki de gördü EBRU NALAN SÜLÜN Usmanbaş’a 90. yaş armağanı Kültür Servisi Yapı Kredi Yayınları, besteci İlhan Usmanbaş’ın 90. doğum yıldönümünde, müzik yazarımız Evin İlyasoğlu’nun “İlhan Usmanbaş Ölümsüz Deniz Taşlarıydı” adlı kitabını yeniden yayımladı. İlk basımı 2000 yılında yapılan kitaba bu yeni basımda yeni söyleşiler, Usmanbaş’ın 2000 sonrası yaşamı ve yepyeni bir CD de eklendi. “İlhan Usmanbaş Ölümsüz Deniz Taşlarıydı” kitabının son bölümünde Usmanbaş’ın en yakın dost/öğrencisinin onunla ilgili değerlendirmelerini içeren yazı ve söyleşiler yer alıyor. Özkan Manıav, Usmanbaş’ın filozof yönünü anlatırken; Mehmet Nemutlu, Usmanbaş yazısındaki “Açıklığı” irdeliyor. Evin İlyasoğlu’nun Hasan Uçarsu’yla yaptığı söyleşi yaşamın içinden Usmanbaş’a bakarken; Aykut Köksal’la söyleşi de yaşadığı çağın içinden besteciyi ele alıyor. 2000 yılında yayımlanan ilk basımda 2 CD bulunuyordu. Bu CD’lerde Usmanbaş’ın kendi sesinden bir söyleşiyle değişik dönem yapıtlarından örnekler yer alıyordu. Bu kez kitaba ekli bir CD’de Usmanbaş’ın daha önce hiç çalınmamış, kaydedilmemiş dört yapıtı yer alıyor. Şanlıurfa’daki “Haleplibahçe” yer mozaiklerinden etkiler barındıran koleksiyonunu bölge halkı ile paylaşmak isteyen Tina Fischer, Urfa Belediyesi Sergi Salonu’nda açtığı sergi ile Urfalılarla buluştu. Şanlıurfa’da Balıklıgöl’ün kuzeyinde yer alan Haleplibahçe mevkisinde düşünülen kentsel dönüşüm projesi kapsamında yapılan altyapı çalışmalarında tesadüfen bulunan kalıntılar sonucunda gerçekleşen kazılarda Amazonlar Villası, Hamam kalıntısı ve geometrik bir villa bulunmuş. Buradaki buluntuların en önemli ve dikkat çeken bölümü ise bu yapılarda elde edilen yer mozaikleri. Tüm mozaiklerde eşzamanlı kullanılmış olan hayvansal, bitkisel ve geometrik bezemelere ek olarak oldukça kıvrak ve ifadeli figür tasvirlerine de rastlamak mümkün. Mozaiklerin bu etkileyici bütünselliği ve sahip olduğu anlatım dili belli ki Tina Fischer’i de etkilemiş. Sanatçı, bu etkileşim ağını kendi öznel deneyimleri, yaşamsal rastlantısallıkları ile özdeşleştirerek anakronik bir anlatım dilini elde etmiş. Resimlerde tanrılar, söylenceler güncel Sanat ortamında İstanbul yaşam deneyimleri ile eşzaSergi gençler ve dışında gerçekleşen çok manlı sunularak hayatın tam aydınlar tarafından önemli etkinliklere tanık oluortasına yerleştirilmişler. Fiscövgüyle yoruz. Özellikle Güneydoğu her’ın kullandığı renk, figür, karşılanırken, çıplak Anadolu Bölgesi’nde son dömekân ve tüm bunların birbirleriyle sağladığı sıra dışı bir tanrı heykelinin nemlerde Mardin ve Diyarbakır başta olmak üzere kentilişki resimlerin en önemli yer aldığı eser ler güncel sanat dinamiklerikatmanını oluşturuyor. Çünkü resimlerin hepsinde “Halep “taciz”e uğradı. Yerel ne ev sahipliği yapmaya devam etmekteler. Şanlıurfa da libahçe“ mozaiklerindeki tangazetelerde geçen yıl Göbeklitepe Çalışrıları izlerken aynı zamanda da yayımlanan tayı ile kendisinden söz etsanatçının deneyimlediği sı“yorumlar” sansür tirmişti. Çalıştay’ın kentte radan yaşam enerjilerini izleyarattığı coşku izlenmeye sorununu yeniden mek mümkün. değer boyutta idi. Bu serginin değerlendigündeme taşıdı. Tina Fischer sergisinin rilme sürecinde aslında bir kentte yarattığı izler de uzun taraftan da “peygamberler şehri” olarak nitelenen Şanlıurfa’da süre silinmeyeceğe benziyor. Fischer’in mitolojik tanrıları resmeden bir Avus çıplak bir tanrı heykeli kullandığı eserine turyalı kadın sanatçı olma haline de de sergi açılışı ve devamında yapılan tacizler, yerel gazetelerde yayımlanan yorumğinmek gerektiğini düşünüyorum. Efes’te kazı çalışmaları hız kazanıyor Kültür Servisi İzmir’in Selçuk ilçesindeki Efes Antik Kenti’ndeki 2011 dönemi kazılarının, ekim ayına kadar devam edeceği ve kazılara hız verileceği bildirildi. Avusturya Efes Kazıları Başkanı Doç. Dr. Sabine Landstaetter, Çukuriçi Höyük’teki kazılarından elde edilecek yeni buluntuların Batı Anadolu’nun prehistorik dönemleri için aydınlatıcı bilgiler ortaya koyacağını belirtirken kazı çalışmalarının yanı sıra yoğun bir restorasyon çalışmasının da devam ettiğini kaydetti. lar sanatta sansür sorununu tekrar gündeme getirdi. Kentte başta Şanlıurfa Belediyesi olmak üzere genç ve aydın halk tarafından takdir edilesi boyutta sağlanan olanaklar ve övgülerin yanında sergi açılışı sırasında daha önce belki de hiç resim görmemiş bir Urfalı tarafından yapılan protestonun yöresel yayınlarda da desteklenmesi, Fischer ve belediyeye yönelik tehditler, toplumsal aidiyet ve sanatsal dinamiklerde yer alan sorunları da yine gündeme getirecek boyutta idi. “Haleplibahçe Küresel” sergisi aslında kentin katmanlarından ortaya çıkan mitolojik kahraman Akhileus’un çıplak tasviri ile yarattığı fırtına etkisinin yanında özellikle kentte yaşayan gençler, sanatseverler tarafından merakla deneyimlenen bir koleksiyon olarak dikkat çekiyor. Sergi 4 Temmuz 2011’e dek Şanlıurfa Sanat Galerisi’nde izlenebilir. C MY B C MY B U2 protesto edildi Kültür Servisi Eylül’de İstanbul’da ilk Türkiye konserini veren U2, dünyanın en tanınmış açık hava müzik festivallerinden Glastonbury’deki ilk konserini de önceki gün gerçekleştirdi. 50 bin kişinin izlediği konsere, U2’yu İrlanda’da vergi kaçırmakla suçlayan Art Uncut isimli örgütün protestosu damga vurdu. “U Pay Your Tax 2” (Siz de Vergi Ödeyin) yazan bir balonla grubu protesto eden grup ile festivalin güvenlik güçleri arasında çıkan arbedenin sona ermesinin ardından konser tüm hızıyla devam etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle