19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 MAYIS 2011 CUMA CUMHUR YET SAYFA HABERLER ‘Üç fidan’ın avukatlığını yapan ve idamlarına tanıklık eden Çelenk 6 Mayıs’a bir gün kala gözlerini yumdu 7 Halit Çelenk’i yitirdik ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 68 kuşağının öğrenci liderleri Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in avukatlığını yapan ve idamlarına tanıklık eden Halit Çelenk, Deniz’lerin ölüm yıldönümüne bir gün kala, 90 yaşında yaşamını yitirdi. Çelenk, bugün Deniz’ler için yapılacak törene katılmak istiyordu. Deniz’lerin avukatı bugün Karşıyaka Mezarlığı’nda Deniz’lere yakın bir yerde toprağa verilecek. Çelenk, 1921’de Antakya’da doğdu. 1944’te stanbul Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Aynı yıl sınıf arkadaşı Şekibe Sayar’la evlendi. 1948’de Samsun’da avukatlığa başladı. Ekim 1962’de eşi Şekibe Çelenk’le birlikte T P’e üye oldu. Avukatlığa başladığı günden itibaren haksızlığa uğrayan, ezilen, sömürülen, işkence gören, tutuklanan, yargılanan işçilerin, öğrencilerin, genç Deniz, Yusuf, Hüseyin’in idamını şöyle anlatmıştı Deniz odaya alınmıştı. Biraz sonra can vereceği darağacı, tam karşısında duruyordu. Sonra Deniz’i darağacına çıkardılar. Odaya Yusuf’u getirdiler. Yusuf, pencereden Deniz’in son nefesini verişini izledi. Yusuf infaz edilirken de, Hüseyin’i odaya getirdiler ve o da, Yusuf’un infazını saniye saniye gördü. Deniz’in infazını unutamıyorum. Deniz’in can vermesi tam 25 dakika sürdü. 86 yıllık yaşamımdaki o çaresizliğimi anlatamam. Cezaevi doktoru ile tartışmaya başladık. Bunu fark eden cellat yanımıza yaklaştı ve ‘Deniz çok ağır olduğu için ip kopmasın diye çift ilmik kullandım. İnfaz, çift ilmik kullandığım için uzadı’ dedi. Birkaç dakika içinde sona erecek olan infazın, çift ilmik atılarak 25 dakika sürmesinin adı da, ‘işkence’dir. Yaşamımın en kötü zaman dilimini o dakikalarda geçirdim. Çaresizliğimi sizlere anlatamam. Gözümün önünden gitmeyen bir başka sahne ise idam cezasını veren mahkemenin başkanı Ali Elverdi’nin, bir ağaca dayanarak infazları izlemesidir. lerin, yazarların, sanatçıların, parti, sendika, dernek, vakıf yöneticilerinin savunmalarını üstlendi. 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde T P, TKP, D SK, Barış Derneği, TYS, DevYol, TÖS, TÖBDER, TBKP, Türk Tabipler Birliği, HD davalarında savunmanlık yaptı. Çelenk, Uğur Mumcu, lhan Selçuk, Aziz Nesin gibi çok sayıda devrimcinin avukatlığını da yapmıştı. Kendisi de çeşitli davalarda yargılanan, gözaltına alınan Çelenk, Aziz Nesin’in öncülüğünü yaptığı ‘Aydınlar Dilekçesi’ni kaleme alanlar arasındaydı. Pek çok ödüle layık görülen Çelenk’in “ dam Gecesi Anıları”, “THKO Davası, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin nan ve Arkadaşlarının Sorgu ve Savunmaları”, “Devlet Güvenlik Mahkemeleri Niçin Kaldırılmalı?”, “Hukuksuz Demokrasi”, “Umut Hangi Dağın Ardında?”, “Barış Savaşçıları”, “Beş KapıBeş Kilit” adlı pek çok basılmış eseri bulunuyordu. Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ Başbakan Ektiğini mi Biçiyor? Başbakanlık otobüsüne düzenlenen bombalı saldırının gerçek hedefi Sayın Erdoğan mıydı? Yoksa terör örgütü, genel seçim öncesinde sesini duyurmak ve özellikle Güneydoğu bölgesinde sandığa gidecek seçmenlere belirli mesajlar vermek için mi o menfur eylemi düzenleyerek Murat Şahin adlı evli ve bir çocuk babası polisimizin şehit edilmesine neden oldu? Sorunun yanıtını tam olarak öğrenebilmek, ancak Ilgaz Dağları’na kadar inmiş olan örgütün, bu olay için görevlendirdiği tetikçilerinin yakalanarak yargı önüne çıkartılması gerekiyor. Şehit polisimize rahmet dilemek ve Sayın Erdoğan’a da hem geçmiş olsun demek hem de terör örgütünü dağdan indirebileceğini sanarak yaptığı girişimlerin bir işe yaramadığını anımsatmak isterim. Kastamonu’daki olayın, polisimizin bir şehit ve bir de yaralı vermesi ile sonuçlanmasından bir tam gün geçmeden Diyarbakır’da toplanan Demokratik Toplum Kongresi’nde konuşan DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk’un “felaketin eşiğinde olduklarını” savunarak kötü şeyler olacağını haber vermesi, belki hükümetin gözlerini açması için yeterli bir uyarı olabilir. Örgütün Ilgaz Dağları’nda üslenerek Karadeniz’e açılma planının en az beş yıllık bir geçmişi olduğunu sağır sultan bile duymuş olacağına göre, Başbakan’ı yöreden helikopterle uçurarak konvoy görevlilerini yeterli güvenlik önlemine gerek duymadan yola çıkarmak, gafletin ta kendisi olmalıdır. Bayan Tuğluk, kendisi ve partisi açısından kötü bir rastlantı ile mi Diyarbakır konuşmasında, “Kürtlerin sabrı da tahammülü de artık bitmiştir. Devletle olmuyorsa halkımız kendi demokrasisini kuracak ve kendi kurduğu bu sistem içinde yaşamasını bilecektir” sözleri ile de yetinmek istememiş, Mısır gibi, Suriye gibi olmaktan söz etmiştir. Yoksa bu talebi bir kez daha kalın çizgilerle gündeme getirmenin “şimdi tam zamanı” olduğu mu söylenmek istenilmiştir. PKK’nin demokratik özerklik talebi, ülkesinin bütünlüğünü koruyacağına ant içen eski bir TBMM üyesinin, Bayan Tuğluk’un ağzından ve tam 12 Haziran öncesinde bir kez daha tekrarlanmış, tüm yurttaşlara “cennet olsa birlikte yaşamak, cehennem olsa birlikte yanmak” seçenekleri sunulmuştur. Ne AKP’nin ne de CHP ve MHP’nin seçim bildirgelerinde Kürt sorununun çözülmesi ile ilgili olarak demokratik özerklikten söz edilmediğine ve de edilmeyeceğine göre, seçimlere bağımsız olarak katılan BDP’liler adına Aysel Tuğluk’un ileri sürdüğü proje Başbakan’ın eline atılan bir yakar top mu olacaktır? Zira ektiği tohumlardan çıkacak olanların farkına varmayan ne yazık ki kendisidir. İzmir’de 14 kişi serbest bırakılırken öğrenciler için alınan süt de sorguda soruldu Kutlamalar suç oldu EMRE DÖKER Katledilişlerinin 39. yılı ‘Üç Fidan’ anılıyor stanbul Haber Servisi ’68 kuşağının devrimci gençlik önderleri Deniz Gezmiş, Hüseyin nan, Yusuf Aslan idamlarının 39. yıldönümünde, yurt çapında düzenlenen törenlerle anılıyor. Üç devrimci, 39 yıl önce bugün sabaha karşı Ankara Merkez Kapalı Cezaevi’nde öldürüldü. dam kararını durdurmak için eylem yapan arkadaşları Mahir Çayan ve 9 arkadaşı ise 30 Mart 1972’de Kızıldere’de katledildi. Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu’nun (THKO) kurucusu Deniz Gezmiş ve arkadaşları, 9 Ekim 1971’de başkanlığını Ali Elverdi’nin yaptığı, iddia makamında Baki Tuğ’un bulunduğu askeri mahkemece TCK’nin 1461. maddesi gereğince, “Anayasayı değiştirmeye, Meclis’i yıkmaya teşebbüs” ettikleri gerekçesiyle idama mahkum edildi. dam cezaları onaylanmak için parlamentoya geldiğinde, smet nönü ve Bülent Ecevit aleyhte oy kullanırlarken Süleyman Demirel lehte oy kullandı. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay da idamı onayladı. Aydınlar, demokratlar, infazlarını engellemek için kampanyalar yürüttü ama karardan dönülmedi. İZMİR İzmir Büyükşehir Belediyesi ve bağlı şirketlerine yönelik operasyonda gözaltına alınan 34 kişi dün adliyeye sevk edildi. Cumhuriyet savcısı tarafından ifadeleri alınan zanlılardan 14 kişi serbest bırakıldı. 20 kişi ise tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edildi. Operasyon kapsamında, İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşu olan 9 Eylül ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının yanı sıra, üretici kooperatiflerinden öğrencilere dağıtılmak için alınan sütün ve öğrencilere dağıtılan diş macununun hesaplarının da sorgulandığı öğrenildi. İzmir Barosu’na bağlı avukatlardan oluşan Gönüllü Avukatlar Koordinasyon Kurulu İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak soruşturmadaki kısıtlamanın kaldırılmasını istedi. Kurul adına açıklama yapan avukat Cihan Türsen, “AKP’li olmayan belediyelerde olduğu gibi, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin de hiç eksilmeyen idari, mali geniş inceleme yetkileri ile donatılmış mülkiye müfettişi, Sayıştay denetçisi, alanlarına giren soruşturma konusu iddiaları incelemiş bir kısmında raporlamaya dahi gerek görmemiştir. Bir kısmı da mahkeme kararlarıyla hukuka uygun bulunmuştur” İzmir Adliyesi önünde toplanan 200 avukat, yaşananları “endişeyle” izlediklerini açıkladı. ‘ÖZEL YETK L SAVCILAR HUKUK DIŞI DAVRANDI’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyonun Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 250. madde kapsamına alınmasının hukuksal zemine oturmadığı vurgulanıyor. “Memur suçu” iddiasıyla yürütülebilecek bir soruşturmanın organize terör örgütü suçu kapsamına alınmasının kabul edilebilir bir yanı olmadığını belirten İzmir Barosu, özel yetkili savcıların hukuk dışı davrandığını savundu. İzmir Barosu Başkanı Sema Pekdaş imzasıyla yapılan açıklamada, “İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin organize suç örgütü gibi nitelendirilmesi kabul edilemez. Özel yetkili savcılığın görevli olabilmesi için sadece suç örgütünün varlığı değil, suç örgütünün cebir ve şiddet kullanması gereklidir” denildi. dedi. 60 gönüllü avukatın davaya müdahil olduğunu belirten avukat Murat Bakan da, gizlilik kararı nedeniyle gerekli bilgilere kendilerinin de ulaşamadığını, ayrıntıları “AKP’ye yakın gazetelerden” izleyebildiklerine dikkat çekti. Bakan, “Türkiye’de Sayıştay Raporu’nda tenkit edilenler için tek operasyon yapılan kent İzmir’dir” dedi. Çiğli’ye bağlı Sasalı beldesinde yaşayan yurttaşlar da, eski Belediye Başkanı Veli Kasap’ın önderliğinde Kocaoğlu’na destek ziyareti gerçekleştirdi. Kocaoğlu’nun yurttaşlara teşekkür konuşması sırasında birçok ziyaretçi gözyaşlarını tutamadı. Kocaoğlu, “Bana bu belediyeyi emanet ettiler. Ben de bu görevi yaptığım sürece buna layık olacağım” dedi. İzmir’deki üretici kooperatiflerinin üyeleri de, dün İzmir Adliyesi önünde eylem yaptı. ki gazeteciye 10’ar ay hapis İstanbul Haber Servisi Aydınlık Dergisi Sorumlu Müdürü Zahide Ruhsar Şenoğlu ve Ergenekon davasının tutuksuz sanıklarından Ulusal Kanal İstihbarat Şefi Ufuk Akkaya, emniyetçiler Mutlu Ekizoğlu ve Ali Fuat Yılmazer’, açık kimliklerini yayımlamak suretiyle terör örgütüne hedef gösterdikleri gerekçesiyle 10’ar ay hapis cezasına mahkum edildi. Gazeteciler Şenoğlu ve Akkaya’nın Aydınlık dergisinde 23 Ağustos 2009’da yayımlanan “Fethullahçı Çete Mercek Altında” ve “Sahte Belgenin Anahtarı Üç Polis” başlıklı haber nedeniyle yargılandıkları davanın dün İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde karar duruşması yapıldı. Davayı karara bağlayan mahkeme heyeti, sanıklar Şenoğlu ve Akkaya’nın, terörle mücadelede görev alan müştekiler Tanık Koruma ve Bomba İmha Şubelerinden Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Yılmazer ile Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadeleden Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Ekizoğlu’nun isimlerini, açık kimliklerini yayımlamak suretiyle terör örgütüne hedef göstermek suçunu işlediklerini belirtti. Heyet, gazetecileri, Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) 6/1. maddesine göre 10’ar ay hapis cezasına mahkum etti. Gazetecilere Özgürlük Platformu, Silivri’deki gazetecileri ziyaret etti ‘Tutukluluk ceza oldu’ İstanbul Haber Servisi Basın Enstitüsü Derneği Başkanı ve Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) dönem sözcüsü Ferai Tınç, Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu bulunan gazetecilerin halen suçlarını bilmediğini belirterek “Meslektaşlarımız ne ile suçlandıklarını bilmiyorlar. Gazeteci arkadaşlarımız bir intikam operasyonu ile karşı karşıya olduklarını düşünüyorlar. En çok da yazdıkları yazılar ve kitaplardan sorgulanmalarını kabullenemiyorlar” dedi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Basın Konseyi, Basın Enstitüsü Derneği, Parlamento Muhabirleri Derneği’nin de aralarında bulunduğu GÖP, tutuklu bulunan Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Hikmet Çiçek, Barış Terkoğlu, Deniz Yıldırım, Soner Yalçın, Barış Pehlivan, Nedim Şener, Ahmet Şık, Doğan Yurdakul, Sait Çakır, Coşkun Musluk, Müyesser Yıldız ve akademisyen Prof. Dr. Mehmet Haberal ile Prof. Dr. Yalçın Küçük’ü ziyaret etti. Yurtta anma etkinlikleri “Yaşasın tam bağımsız Türkiye! Yaşasın MarksizmLeninizm! Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği! Yaşasın işçiler, köylüler! Kahrolsun emperyalizm!” son sözleriyle darağacında can veren devrimci önderler, bugün yurtta düzenlenen birçok etkinlikle anılacak. 68’liler Birliği Vakfı, bugün saat 11.30’da ABD 6. Filosu askerlerinin denize döküldüğü stanbul Dolmabahçe’de deniz’ler için tören düzenleyecek. Denize karanfillerin atılacağı etkinlikte, Deniz’lerin anısına konuşmalar yapılacak. Ayışığı Sanat Merkezi de üç fidan için Kadıköy’de bir miting düzenleyecek. Tepe Nautilus’ta bugün saat 14.00’te bir araya gelecek grup, saat 15.00’te “Halkın Denizi, Denizleşen halkla” sloganıyla mitinge başlayacak. Üç Fidan Ankara’da da mezarları başında anılacak. Mersin 68’liler Derneği’nin etkinliği ise bugün saat 11.00’de 68’liler Barış ve Kardeşlik Ormanı’ndaki anma töreni ile başlayacak. Akdeniz Belediyesi önünden, Taş Bina’ya yürüyecek olan dernek üyeleri, 7 ve 8 Mayıs’ta da paneller, forumlar, dinletiler düzenleyecek. ‘CEZAEV NDEK GAZETEC LER SERBEST BIRAKILSIN’ İstanbul Haber Servisi Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin de (TGC) içinde yer aldığı toplam 93 ulusal ve yerel gazetecilik meslek örgütünün oluşturduğu Gazetecilere Özgürlük Platformu’nun 3 Mayıs’ta Akatlar Kültür Merkezi’nde düzenlediği ve 200 gazetecinin katıldığı Gazetecilere Özgürlük Kongresi’nin sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede tutuklu gazetecilerin derhal serbest bırakılması, geçmişte işlenen tüm gazeteci cinayetlerinin aydınlatılması ve Hrant Dink cinayetinde olduğu gibi gazetecilere yönelik şiddete cezasızlığa son verilmesi istendi. Bildirgede, Terörle Mücadele Yasası’ndaki (TMY) basın ve ifade özgürlüğünü engelleyen hükümlerin kaldırılması istendi. Kongrede, mevcut yasalar ve anlayış hüküm sürdükçe çok daha fazla gazetecinin cezaevine girmesinden kaygı duyuldu dile getirildi. gördük. Yine diğer arkadaşlarımız 23 kişilik hücrelerde kalmasına karşın kendilerini büyük bir yalnızlık içinde hissediyorlar. Odalarda kameralar var ve sürekli gözetim altındalar. Cezaya çarptırılmamış hatta iddianamesi dahi olmayan gazetecilere manevi bir işkence uygulanıyor” dedi. Meslektaşlarının görüşmelerde kendilerine, “Neden burada tutuklu bulunuyoruz” diye sorduklarını anlatan Ferai Tınç, “Terör örgütü üyeliği ile nasıl bir bağlantıları kurulmuş bilmiyorlar. Suçlamalara ilişkin verdikleri delillerin dikkate alınmamasından şikâyetçiler. Sorulan soruların kendileri ile ilgili olmadığından yakınıyorlar. Hepsi yazdıkları yazılardan dolayı tutuklu olduklarını ve bunun bir intikam operasyonu olduğunu düşünüyorlar” değerlendirmesi yaptı. Tınç şöyle konuştu: “Birçok arkadaşımız hakkında henüz iddianame dahi hazırlanmış değil. Ne zaman çıkacakları konusunda bilgileri olmadığı için bir karamsarlık var. Yazdıkları yazılardan dolayı başka mahkemelerde yargılandıkları davalara giderken kelepçe takıldığı için savunma yapmaya gitmek istemiyorlar.” Tınç, görüşmede Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın “tutukluluk halinin gelip geçici olduğunu, asıl önemli olanın Türkiye’nin geleceği olduğunu söylediğini” belirtti. Dündar ve Özdil’den Şener’e ziyaret İstanbul Haber Servisi Gazeteciler Uğur Dündar ve Yılmaz Özdil, Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu bulunan gazeteci Nedim Şener’i ziyaret etti. Şener’in tutuklu olduğu Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi’ne gelen Dündar ve Özdil, araçla cezaevine girdi. Dündar ve Özdil, içeride yaklaşık bir saat kaldıktan sonra cezaevinin yan tarafında bulunan, Balyoz Planı davasının görüldüğü duruşma salonuna geldi. Bir süre duruşmayı izleyen Özdil ve Dündar, öğle arasında sanıklar ve izleyiciler tarafından alkışlandı. Bazı sanıklar ve yakınlarıyla sohbet eden Dündar ve Özdil, yine alkışlarla salondan ayrıldı. Özdil, duruşmaların canlı olarak televizyon kanallarından yayınlanmasını istedi. ‘Davalara gitmek istemiyorlar’ Tutuklu bulunan gazetecilerle dayanışma amacıyla Silivri’ye gittiklerini anımsatan Tınç, “Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın tek kişilik hücrede olması ile büyük bir tecrit altında olduklarını C MY B C MY B ‘Kendilerini yalnız hissediyorlar’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle