Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 MAYIS 2011 PERŞEMBE CUMHUR YET SAYFA HABERLER Gerçeker’in emekliye ayrılmasıyla boşalacak Yargıtay Başkanlığı için 2 Haziran’da seçim yapılacak 7 ‘Kâğıt üzerinde seçim’ LHAN TAŞCI Merak Bu Ya... Milletvekili seçimine şunun şurasında 17 gün kaldı. Düzeyi bu derece düşük propaganda sürecini ilk kez yaşıyoruz. Kimileri kişilik haklarına saldırının doruğa çıkarılması konusunda ellerinden geleni arkalarına koymuyorlar. Yasaların uygulanmakta olduğu konusundaki kuşkular da bu nedenle tavan yapıyor. Anayasa seçimin “temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak yasalarla yapılmasını” öngörüyor. Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Haklarında Yasa da 298 sayısıyla 2 Mayıs 1961 günü yürürlüğe girmiş. O günden bu yana değişmeyen maddelerden biri olan 2’nci maddede de “seçimler, serbest, eşit, tek dereceli genel oy esasına göre yapılır” kuralı var. Anayasanın temsilde adalet ilkesi nicedir göz ardı ediliyor. Yukarıda andığım 298 Sayılı Yasa’da öngörülen “serbest” tanımı bazı seçim çevreleri için, “eşit” tanımı da tüm Türkiye için neredeyse geçersiz kılınmış durumda. Yıllar öncesindeki seçimleri yaşamış olanlar, seçim afişleri için kimi meydanlardaki duvarlara seçime giren partilerin afişlerini yapıştırmaları için ayrılmış eşit boy ve enlerdeki dikdörtgen yerleri anımsayacaktır. Uzun yıllar yasalarda yer alan bu uygulama, Türkiye’nin ve siyasal partilerin gelişmesine (!) ayak uyduramadığı için yok ve başı boşluk geçer akçe sayılmıştı. Yasanın “İlan ve Reklam Yerleri” başlıklı 60’ıncı maddesi ile “İlan ve Reklam Yerleri ile İlgili Yasaklar” üst başlıklı 61’inci maddesi 8 Nisan 2010 günü çıkarılan 5980 sayılı yasa ile değiştirildi. Değiştirildi de ne oldu derseniz maddelerin kimi bölümlerini anımsatmaya çalışayım. “Seçime katılan siyasi partiler ve bağımsız adaylar, oy verme gününden önceki otuzuncu günden itibaren kendilerini tanıtıcı poster, parti bayrağı, ilan, pankart veya afiş gibi malzemeleri asmak veya yapıştırmak amacıyla, o seçim çevresi içinde belediyelerce doğrudan kullanılan ve ilçe seçim kurullarınca belirlenen sabit ilan ve reklam yerlerinden süresi, sayısı ve ücreti eşit olmak şartıyla yararlanabilirler. Şu kadar ki seçim zamanı dışında ücretsiz olarak isteklisine tahsis edilen ilan ve reklam yerleri için ücret talep edilemez. Bu yerler siyasi partiler ve bağımsız adaylar arasında eşit olarak paylaştırılır. (.....) İlçe seçim kurulu, o seçim çevresindeki ticari amaçlı sabit ilan ve reklam yerlerini oy verme gününden önceki kırkıncı güne kadar belirleyerek seçime katılan siyasi partilere ve bağımsız adaylara yazılı olarak bildirir. Siyasi partiler ve bağımsız adaylar bu bildirimden itibaren üç gün içinde yararlanmak istedikleri ilan ve reklam yerlerini ve süresini yazılı olarak ilçe seçim kuruluna bildirirler. İlçe seçim kurulu, başvuruda bulunan siyasi partilere ve bağımsız adaylar arasında bu maddeye göre tahsis yapar.” Tahsis için ad çekimine kadar giden işlemler de cabası. Her sabah yola çıkınca yolun kenarına yeni bir reklam yeri konulduğunu, kimi binalara dev posterler asıldığını görünce meraka kapılmadan edemiyorum. Ve umuyorum ki, siyasi partiler süresinde başvurmuş, gerekli izni almış ve yararlanmaya başlamışlardır. Doğrusu aksini düşünmek istemiyorum ama meraktan da kurtulamıyorum. ANKARA Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker’in yaş haddinden emekliye ayrılmasıyla boşalacak başkanlık seçimleri için geri sayım başlarken yüksek yargıda “seçimin sonucu belli” kavgası yaşanıyor. 2 Haziran’da yapılacak seçimlerde 6. Hukuk Dairesi Başkanı Nazım Kaynak’ın yeni Yargıtay Başkanı “seçileceğine” kesin gözüyle bakılıyor. Kulislerde adaylığı konuşulan ancak adaylıktan vazgeçtiğini bildiren 11. Ceza Dairesi Başkanı Ersan Ülker, “Seçilecek arkadaş belliyse seçimin esprisi yok. Seçim sadece kâğıt üzerinde” değerlendirmesini yaptı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, bir ilke imza atarak devir teslim töreni yapmadan görevini yeni seçilen Hasan Erbil’e devretti. Yeni Başsavcı Hasan Erbil de basına haber vermeden Seçimlerde 6. Hukuk Dairesi Başkanı Kaynak’ın “seçileceğine” kesin gözüyle bakılıyor. Adaylıktan vazgeçtiğini bildiren Ersan Ülker ise “Seçilecek arkadaş belliyse seçimin esprisi yok” dedi. Yasa değişikliğinin ardından Yargıtay’a 160 yeni üyenin atandığını anımsatan Ülker “Yargıtay’da yapılan seçimlerde oy kullanmada etkin oluyorlar ama dava dosyalarının kapağını açmış değiller” diye konuştu. Yargıtay savcılarıyla birlikte Anıtkabir’i ziyaret ederek, bir ilki gerçekleştirdi. Veda ziyaretlerine başlayan Gerçeker’in yerine Yargıtay Başkanlığı için adaylık kulisleri hız kazanırken sandık kurulmadan seçilecek yeni başkanın kim olacağının belli olduğu savı da ağırlık kazandı. Adaylardan Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Başkanı Nazım Kaynak’ın ismi öne çıkarken, seçilmesine “kesin gözüyle” bakılıyor. Gerekçe olarak da HSYK’nin yeni kurulan 6 daire için atadığı 160 üyenin blok desteğini aldığı görüşüne dayanıyor. Adalet Akademisi Yönetim Kurulu üyeliği de yapan Kaynak 64 yaşında olduğu için seçilmesi halinde yalnızca 1 yıl başkanlık görevini yürütebilecek. Yargıtay’ın ceza daire başkanları içinde en kıdemli isimlerinden olan 11. Ceza Dairesi Başkanı Ersan Ülker’in ismi de başkanlık için dillendiriliyordu. Ancak Ülker, adaylıktan vazgeçme nedenlerini ve yüksek yargıda yaşananları Cumhuriyet’e değerlendirdi. Aday olmama nedenini “Seçimin anlamı, esprisi kalmadı” sözüyle özetleyen Ersan Ülker, “Daire başkanları seçiminde, başsavcılık seçiminde görüldü. Hep aynı tablo devam ediyor. Yaşananlar gösteriyor ki, Yargıtay’da seçimin bir anlamı yok. Seçim kâğıt üzerinde. Aday olmanın da bu durumda anlamı yok. Seçilecek arkadaş önceden belliyse, onun karşısına çıkmak anlamsız. Heyecanı da kalmıyor” diye konuştu. “Atama gibi bir seçime ben neden meşruiyet kazandırayım ki” diyen Ülker, “Bence hiçbir arkadaşın aday olmaması gerekir. Atama gibi bir seçimin anlamı yok” dedi. Yeni atanan üyelerin “talimat” aldıkları yönünde söylentiler bulunduğuna dikkat çeken Ülker, Yargıtay’da konuşulan bir iddiayı şöyle dile getirdi: “Hatta şöyle deniyor, cep telefonlarına mesaj geliyor, ‘Telefonlarına iddiası mesaj geliyor’ ona göre sandığa oy giriyor. Bu kurumu her şeyden soyutlamak, siyasetten soyutlamak bizlerin yapacağı en isabetli iştir. Yeni seçilen üyelerin pek çoğunun hocasıyım. Hiç kimseye minnet borcunuz olmamalı diye arkadaşlara söylüyoruz. Kimsenin talimatıyla hareket etmeyin diye uyarıyoruz.” Yasa değişikliğinin ardından Yargıtay’a 160 yeni üyenin atandığını anımsatan Ülker, bu kişilerin seçilmesine gerekçe olarak iş yükünün gösterildiğini ve hızla dosyaların karara bağlanacağı tezinin işlendiğini vurgulayarak, şunları söyledi: “Arkadaşlarımız seçileli dört ay oldu. Maalesef henüz daireleri kurulmadı, fiziki mekân hazırlanmadığı için. Yargıtay’da yapılan seçimlerde oy kullanmada etkin oluyorlar ama dava dosyalarının kapağını açmış değiller. Kamuoyu bunu bilmiyor.” Kayıp yakını Kiraz Şahin’in feryadı: Devlete soruyorum EŞ M NEREDE? İstanbul Haber Servisi İnsan Hakları Derneği (İHD) Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyeleri ile kayıp yakınları, Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi önünde toplanarak, savcıları göreve çağırdı. Beyoğlu Belediyesi’nde temizlik görevlisiyken 1996 yılında gözaltına alındıktan sonra kendisinden haber alınamayan İsmail Şahin’in eşi Kiraz Şahin, “Başbakan kendi döneminde kimsenin gözaltında kaybedilmediğini söylüyordu. Eşim kabyolduğunda kendisi İstanbul Belediyesi Başkanı’ydı. Çocuklarım büyüdü. ‘Babam nerede?’ diye soruyorlar. Ben de devlete soruyorum, eşim nerede?” dedi. Kaybedilen Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır da “Failler ortada, fiiller ortada ama adalet yok” dedi. 16 yıl önce gözaltında kaybedilen Rıdvan Karakoç’un kardesi Hasan Karakoç, da “Eli kanlı katiller halen aramızda. Onlar hak ettiği cezayı alana kadar mücadele edeceğiz” dedi. Ogün Samast, tutuklu bulunduğu Kandıra F Tipi Cezaevi’nden Sultanahmet’te bulunan Çocuk Mahkemesi’ne Adem Yavuz Aslan’ın ‘Bi Ermeni Var’ isimli kitabıyla geldi. (Fotoğraf: AA) lhan Cihaner: Hasta ruhların hezeyanı HAKAN D R K Dink’in katil zanlısı Samast’tan, yargıcın sorusuna ilginç yanıt: DGM bulamadı çocuk mahkemesi mi bulacak? H LAL KÖSE Ü’den Önder’e yasak stanbul 2. Bölge Bağımsız Milletvekili adayı Sırrı Süreyya Önder’in stanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yapacağı söyleşi, rektörlük tarafından iptal edildi. Üniversitenin ana kapısı önünde buluştuğu öğrencilere seslenen Önder, “Önce izin veriliyor; sonra çeşitli gerekçelerle iptal ediliyor. Bize diyorlar ki ‘gerginlik çıkacak.’ Bunu Türkiye’de Barış Demokrasi ve Özgürlük Bloğu’nun adaylarına söylüyorlar. Oysa bu ittifakta barışa ve özgürlüğe inanmış her dilden, dinden insanlar bir araya gelmişler” dedi. Rektör Yunus Söylet’e de seslenen Önder, “Sayın rektör söyleşiyi iptal ederken beni de sevdiğini söylemiş. Eğer çevik kuvveti okula yığmasaydı, bir çayını içerdim. Ona cevap veriyorum; Ben sizi hiç sevmedim. Böyle sevgi olmaz olsun; seve seve öldürecekler bizi” dedi. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’i öldürdüğü gerekçesiyle İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Ogün Samast, Dink’in öldürülmesinin sorumlularının bazı gazetelerinin yayınları olduğunu söyledi. Davanın dünkü duruşmasında İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ana dava dosyasındaki tanık ifadeleri okundu. Gergin davranışlarıyla dikkat çeken Samast, müdahil avukatlarına sataştı. Dink ailesi avukatlarının, kendi aralarında konuşmasına müdahale eden Samast, avukatlara dönerek “Bir sus, bir sus” diye bağırdı. Avukatların, “Sen ifadene dön” demeleri üze rine ise “Kafam karışıyor” diye bağırmaya devam etti. Üye Yargıç İsmet Gülbiçim Samast’a “Cinayet günü Dink’in toplantıdan çıkış saati ile senin internet kafeden çıkış saatin birbirine denk geliyor. Nasıl oluyor? Birinden haber mi alıyorsun? Akbank ATM’sinin önünde bekliyorsun. Bu sırada, tespit edilemeyen bir kişi Dink’i bankaya yönlendiriyor. Gittiğin internet kafenin sahibi bu sırada Agos’a ilan vermeye gidiyor. Bütün bunlar tesadüf mü” diye sordu. “Denk geldi, efendim. Şans” diye yanıt veren Samast, “Birinden haber alsam şimdiye dek çıkardı ortaya. 4.5 yıldır çıkmadı da şimdi mi çıkacak. Kamera kayıtlarına baksınlar. Ora daki kamera kayıtlarını DGM bulamadı. Çocuk Mahkemesi mi bulacak?” dedi. Mahkemede eksik subjenin olduğunu belirten Samast, şöyle devam etti: “Bu eksik subjeler, ‘Vatan Haini’, ‘Utanmaz Ermeni’ manşetlerini atan gazeteler ve yöneticileridir. Onlar nerede Paper Moon’da toplum mühendisliği alıştırmaları yapıyor. Ben masumun diyorum. Kral Çıplak diyorum. 1789 Fransız devriminin gayrimeşru çocuğu olan antihümanist milliyetçilik yalanmış. Erasmus’un dediği gibi ‘hepimiz aslında dünya vatandaşıyız’. Sorumlular o manşeti atanlardır. Şikâyetçiyim.” ‘Ben masumum’ İZMİR “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” davasında “gizli tanık Efe”nin “Başbakan’ı dinletiyordu” ve “Fethullah Gülen’in çevresindekileri tuzakla tutuklatacaktı” savlarıyla hedef tahtasına oturtulmaya çalışılan CHP Denizli milletvekili adayı İlhan Cihaner, iddiaları “hezeyan” olarak nitelendirdi. Denizli’de seçim çalışmalarını sürdüren Cihaner, bu iddiaların hakkındaki soruşturma sürecinde de öne sürülmek istendiğini, ancak sonuç alamadıklarını kaydetti. Cihaner şunları söyledi: “Gizli tanık mahkemede konuşurken, Şamil Tayyar da Denizli’de aynı şeyleri söylemiş. Aslında bu rastlantı bile, asıl kurgunun kimler tarafından yapıldığının göstergesidir. Bu ve benzeri iddialar adalet müfettişlerinin soruşturmasında araştırıldı. Hakkımda en küçük şüphe bulmuş olsalardı gereği yapılırdı. Şimdi iktidar gideceğini anladı, seçim sürecinde bunları gündeme getiriyorlar. Seçim gündemini gölgede bırakmak istiyorlar.” Cihaner, Gülen cemaatine yönelik iddialara ilişkin de “İddia ettikleri eylemler olduğu dönemlerde telefonlarım dinlenmiş, takip edilmişim. Nasıl oluyorsa bununla ilgili hiçbir delil yok. Ama garip garip adamlar çıkıp abuk subuk şeyler söylüyor. Üstelik bunlar dikkate alınıyor. Her hasta ruhun söylediklerini ciddiye alıp cevap yetiştirecek halim yok” diye konuştu. Gül, Koşaner’i Köşk’e çağırdı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dün programında olmamasına karşın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner’i kabul etti. Çankaya Köşkü’nde basına kapalı gerçekleşen görüşme 50 dakika sürdü. Bugün yapılması planlanan görüşmenin öne çekilmesinde, Genelkurmay’ın, Ege’de yapılması planlanan Denizkurdu ve Efes tatbikatlarını iptal etmesinin etkili olduğu belirtildi. Gerekçesi kamuoyuna açıklanmayan iptalle ilgili Gül’ün Koşaner’den bilgi aldığı öğrenildi. TGDP Sözcüsü Abay, ağır ceza mahkemesinin kanaatiyle hapse mahkum oldu Erdoğan’ın Behramoğlu’na açtığı dava Mahkeme tazminat istemini reddetti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AKP’nin, katıldığı bir televizyon programında, “kişilik hakları ve parti tüzel kişiliğine saldırıda bulunduğu” iddiasıyla gazetemiz yazarı Ataol Behramoğlu hakkında açtığı 20 bin liralık tazminat davası reddedildi. Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davanın karar duruşmasına, Erdoğan ve AKP’nin avukatı Burhanettin Sevencan daha önceki beyanlarını tekrarlayarak, davanın kabul edilmesini talep etti. Behramoğlu’nun avukatı Elif Tığlı da davanın reddine karar verilmesini istedi. Yargıç Mehmet Cengiz Çifçi, davanın reddine karar verdi. Delil yok 18 yıl hapis cezası var HÜLYA KESK N Şandır’dan ilginç iddia MERSİN (Cumhuriyet) MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, PKK terör örgütü üyelerinin Mersin’de çadır kurup, kimlik kontrolüne başladığını, Valilik ve Emniyet teşkilatının da buna göz yumduğunu iddia etti. Şandır, “Eğer Türkiye’de şu anda bir çatışma ortamı gözükmüyorsa bu, PKK’nin saldırmadığı anlamına gelmez. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin karşılık vermemesinden kaynaklanmaktadır” dedi. Necati Abay Beşiktaş 12. Ağır Ceza Mahkemesi gerekçeli kararında “Delil yok ancak kanaat var” diyerek Tutuklu Gazeteciler Dayanışma Platformu (TGDP) Sözcüsü Necati Abay’ı, “Marksist Leninist Komünist Partisi (MLKP) isimli örgütün yöneticisi olduğu” iddiasıyla 18 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırdı. TGDP Sözcüsü Abay, 2003’te Atılım gazetesi editörü ve yazarı iken gözaltına alındığında bir polisin kendisini, “bombalama eylemleriyle ilgili haber yaptığını ve bu haberleri yazmaya devam ederse tutuklananacağı” söyleyerek tehdit ettiğini söyledi. Söz konusu konuşmanın ardından 2 ay sonra 13 Nisan 2003’te Kadıköy’deki evinde, gözaltına alındığını belirten Abay, evinde yapılan aramada da hiçbir delile rastlanmadığına dikkat çekti. Emniyete gititğinde ise “İstanbul’da yapılan bombalama eylemlerinin koordinatörü olmakla” suçlandığını öğrendiğini anlatan Abay, 4 gün sonra sorgu hâkimliğince serbest bırakıldığını belirtti. Ancak savcılığın aynı gün, yani 17 Nisan 2003’te yaptığı itiraz sonucu tutuklanarak Tekirdağ F Tipi Cezaevi’ne gönderildiğini dile getiren Abay, “İlk duruşmam 6 ay sonra yapıldı. Savunmanın ardından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldım. Dava 8 yıl devam etti. 8 yıllık araştırma ve incelemenin sonucunda mahkeme benimle ilgili ka nıt bulamadı. Zaten olmayan bir şey bulunamaz. Kanaatten ceza verdi. Bu bir komplo davası” dedi. Abay ayrıca “basın davaları ve kendi davasında verilen karar ile ilgili” İsveç parlamentosunun 9 Haziran 2010’da kendisini görüşmeye davet ettiğini de sözlerine ekledi. Mahkemenin açıkladığı gerekçeli karardaysa, “Abay’ın ‘müebbet hapis’ ile cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de sanığın yasadışı MLKP örgütünün emir ve kumandayı haiz üyesi konusunda tam bir kanaat oluşmuş ise de; dosya kapsamında işlenen eylemlerle doğrudan bir bağlantısı ve iştiraki tespit edilemediği anlaşıldığından... 18’er sene 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına...” ‘Muhbir ol tehdidi’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başkentte Gençlik Kültür Merkezi’ne düzenlenen operasyonda gözaltına alınan 42 kişinin yargılanmasına Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Sanık Abdül Hakim D. polis olduklarını söyleyen 2 kişi tarafından başına silah dayanarak muhbirlik yapması için tehdit edildiğini anlattı. Abdullah Öcalan’ın akrabası olan Gülfem Öcalan ile birlikte 7 sanık tahliye oldu. C MY B C MY B