19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul B Edirne B Kocaeli B Çanakkale B İzmir B Manisa B Denizli B Zonguldak PB Sinop Y Samsun Y Trabzon Y Giresun Y PB Ankara 24 30 28 26 31 31 29 20 17 19 18 17 24 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB Y B B B PB PB PB Y Y Y Y 24 23 19 29 28 27 25 30 24 23 18 15 16 HABERLERİN DEVAMI Oslo Y Helsinki Y Stockholm Y Londra PB AmsterdamPB Brüksel PB Paris PB Bonn Y Münih PB Berlin Y Budapeşte Y Madrid PB Viyana Y 16 19 18 18 19 20 22 21 21 21 26 27 23 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Y Y Y Y Y PB PB PB Y PB Y B B 23 23 21 24 22 22 30 33 22 29 20 33 32 Ülkemizin iç ve doğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Orta ve Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusu ile Yozgat, Sivas, Batman ve Siirt çevreleri sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Yağışların; Rize, Hopa, Kars, Ağrı, Iğdır ve Van çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. Hava sıcaklığı; ülke genelinde 1 ile 3 derece artacak. 23 MAYIS 2011 PAZARTES TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 23 Mayıs Haber Merkezi Merkezi Antalya olan Uluslararası Noel Baba Barış Konseyi, 2010 Noel Baba Barış Ödülü’ne 95 yaşındaki ünlü Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’ı layık gördü. 16. Noel Baba Dünya Barışına Çağrı etkinlikleri kapsamında Antalya’da toplanan Uluslararası Noel Baba Barış Konseyi Başkanı Muammer Karabulut, Çığ’ın ödülünün 2010 yılındaki Noel Baba Dünya Barışına Çağrı Etkinlikleri kapsamında verileceğini kaydetti. Karabulut, Noel Baba Barış Ödülü’nün ilk kez Türkiye’den bir kişiye verildiğini de söyledi. Çığ, ödülün büyük sürpriz olduğunu belirterek “Çok mutlu oldum. Barışın dünyada yerleşmesini istiyorum” dedi. Noel Baba Barış Ödülü, Türkiye’de 1995’ten itibaren her yıl aralık ayında, barışı, erdemliliği ve iyi ahlakı yaşatmak isteyen tüm insanlar adına bir kişiye, bir kuruma veya bir topluluğa veriliyor. AYKUT KÜÇÜKKAYA Simav yeniden inşa edilecek Kütahya Valisi Kenan Çiftçi, 5.9’luk depremle sarsılan Simav ilçesinin belirlenecek uygun bir bölgeye taşınacağını açıkladı. Deprem nedeniyle acil boşaltılması gereken yaklaşık 150 bina bulunduğunu, hasarlı, oturulamaz raporu verilen konut sayısının ise 1686 olduğunu bildiren Çiftçi şunları söyledi: “Simav’ı deprem korkusundan ve can kaybından kurtarmak için Jeoloji Mühendisleri Odası Genel Merkezi tarafından görevlendirilen jeoloji mühendisleri yer tespit çalışmalarına başladı. Verilecek rapor doğrultusunda yeni modern bir Simav inşa edilecek.” Deprem nedeniyle Simav ve Hisarcık ilçelerinin ardından Şaphane ilçesinde de ilk ve orta dereceli okullarda eğitim ve öğretime 30 Mayıs’a kadar ara verildi. Almanya’da “Deniz Feneri e.V.’ye yapılan bağış paralarıyla, Euro 7 adına alındığı itiraf edilen” gemi için çekilen banka kredisiyle ilgili Frankfurt’tan Ankara’ya çok önemli bir belge ulaştı. Alman makamlarının verdiği bilgiye göre Euro 7’nin gemi için çektiği ifade edilen banka kredisi başka bir şirkete havale edilmiş. Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı yetkilileri bu belgeyi doğrularken, soruşturmanın gizliliği nedeniyle kredinin “Deniz Feneri e.V. ile bağlantılı hangi şirkete havale” edildiği bilgisini açıklamadı. Alman yargısının “Türkiye’deki asıl failler” diye nitelediği Kanal 7 yönetimi geminin tamamen Vakıfbank Frankfurt Şubesi’nden çekilen kredi ile satın alındığını iddia ediyor. Almanya’nın “Türkiye’deki asıl failler” suçlaması yönelttiği Kanal 7 yönetimi, “Baltic Kristina isimli gemi Euro 7 şirketi tarafından Letonya devletinden Şubat 2007’de ihaleyle satın alınmıştır. Gemi tamamen Vakıfbank Frankfurt Şubesi’nden alınan kredilerle finanse edilmiştir. Türkiye’de bakım ve onarımı yapılıp üç ay işletildikten sonra 19 Kasım 2007 tarihinde Yunanlı bir firmaya satılmıştır” açıklaması yapmıştı. Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturmanın Türkiye ayağını yürüten Ankara Basın Savcısı Nadi Türkaslan ve ekibi Ocak 2011’de iki hafta süreyle Frankfurt’ta incelemelerde bulunmuş; Bağış paralarıyla alındığı itiraf edilen Baltic Kristina gemisi için çekilen kredinin Deniz Feneri e.V. bağlantılı bir şirkete havale edildiği öğrenildi. Alman makamlarından önemli belgeler almıştı. Edinilen bilgiye göre Türkiye’deki soruşturmanın en önemli unsurlarından birisini “Almanya’da bağış paralarıyla alındığı itiraf edilen gemi” oluşturacak. Almanya’nın Ankara’ya sunduğu bir belgeye göre ise Euro 7’nin gemi için çektiği ifade edilen banka kredisi, çekildikten bir gün sonra başka bir şirkete havale edilmiş. Bu bilgi Almanya’da görülen Deniz Feneri e.V. davası kapsamında hapis cezasına çarptırılan Deniz Feneri e.V.’nin son başkanı Mehmet Taşkan ile Euro 7 ve Deniz Feneri e.V’nin muhasebecisi Firdevsi Ermiş’in itiraflarını doğrulayan nitelik taşıyor. sonra banka tarafından verildiğini tespit etmişti. Bu tespitin Cumhuriyet’te “Önce Gemi Sonra Kredi” başlıklı haberle duyurulması üzerine Kanal 7 yönetimi Şubat 2007’deki ihaleden 5 ay önce 1 milyon Avro’luk kredi çekildiğini açıklamıştı. Alman makamlarının verdiği yeni bilgiye göre, bu kredi başka bir şirkete transfer edildi. Kanal 7 yönetiminin 1 milyon 150 bin Avro’luk gemi için iki kez toplam 2 milyon 200 bin Avro banka kredisi çektiğini açıklaması da kuşku yaratmıştı. bank’a yetmemiş olduğundan, Weiss GmbH’nin emlaklarından teminat da verildi. Deniz Feneri’nin bir hesabından da para verildiği kanısındayım. Bu paranın ne kadar olduğunu finans işleriyle fazla ilgilenmememden dolayı bilmiyorum. Türkiye’deki Mustafa Çelik, İsmail Karahan ve Zekeriya Karaman (Almanya’nın Türkiye’deki asıl failler olarak gösterdiği Kanal 7’nin tepe yönetimi) geminin kiraya verilmesine dair karar verdiler. Firdevsi Ermiş: Bu geminin parasının yüzde yüzünün Deniz Feneri’nin parasından ödendiğinden eminim. Dışarıya bunu başka şekilde lanse edebilmek için, geminin satın alınmasından hemen sonra Vakıfbank’tan Euro 7 GmbH adına 1 milyon Avro kredi aldırıldı. Mehmet Gürhan, bu işlemi resmi muhasebeye “geminin satın alınması için 1 milyon Avro kredi alındığı, geri kalan paranın da sanki Türkiye’den geldiğini gösterecek şekilde” geçirmem için talimat verdi. Fotoğraf: AA Çığ’a Noel Baba Ödülü Baltic Kristina kredisinin adı açıklanmayan bir şirkete havale edildiği belirtildi Gemi parası kime gitti? Oyun iptal edilmesine karşın dün Haşim şcan Kültür Merkezi önünde toplanan bir grup, srailli grubun davet edilmesini protesto etti. Gruptakiler, Mavi Marmara gemisine yapılan müdahale sırasında çekilen fotoğrafları taşıdı. sraillilere güvenlik engeli Haber Merkezi İsrail’in önde gelen tiyatro gruplarından Cameri’nin Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali kapsamında yapacağı “Kalbimi Titret” adlı gösteri, güvenlik kaygılarıyla iptal edildi. İsrail Büyükelçiliği Sözcüsü Amit Zarouk, Antalya Devlet Tiyatrosu’nun, gösterinin yapılması için elinden geleni yaptığını ancak provokasyon tehdidi üzerine gösterinin iptal edildiğini bildirdi. Tiyatro grubu da Antalya’yı terk ederek ülkesine döndü. Tel Aviv Oda Tiyatrosu oyuncularından Ramu Baruh, İsrail Ordu Radyosu’na yaptığı açıklamada, “Oyunun biletlerinin büyük bölümünü satın alan aşırı İslamcı grupların Mavi Marmara’nın yıldönümü dolayısıyla protestoya hazırlandıkları bilgisi üzerine oyunu oynamamamız gerektiğine ikna ettiler” dedi. ALMAN D E WELT GAZETES Kanal 7 ne diyordu? Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman ise şu açıklamayı yapmıştı: “Baltic Kristina isimli gemi Euro 7 şirketi tarafından Letonya devletinden Şubat 2007’de ihaleyle satın alınmıştır. Gemi tamamen Vakıfbank Frankfurt Şubesi’nden alınan kredilerle finanse edilmiştir. Türkiye’de bakım ve onarımı yapılıp üç ay işletildikten sonra 19 Kasım 2007 tarihinde Yunanlı bir firmaya satılmıştır.” ‘Fethullahçı hareket yayılıyor’ OSMAN ÇUTSAY tiraflarında ne demişlerdi? Mehmet Taşkan: 1 milyon 200 bin Avro’luk finansman VakıfBank tarafından amaca bağlı olmaksızın Euro 7’ye verilmişti. Ancak Vakıf Bank bu paranın nereye harcandığını biliyordu. Teminat olarak gemi Vakıf Haberin ardından Geçen yıl Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı gemi için çekilen kredinin gemi satın alındıktan Çöken siyanür havuzu bölgenin büyük bölümünü tehdit etmeye devam ediyor Kütahya’da yaşam ‘zehir’ oldu HAKAN D R K Bakanlık ve belediye mahkum oldu Depremzedenin tazminat zaferi KOCAELİ (AA) Kocaeli 1. İdare Mahkemesi, Kocaeli’nin Derince ilçesinde kiracı olarak oturdukları dairenin, 17 Ağustos 1999’daki Marmara depreminde yıkılması sonucu eşi ve 2 çocuğunu kaybeden Derya Cendeoğlu’nun Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve Derince Belediyesi hakkında açtığı maddi ve manevi tazminat davasını karara bağladı. Denetim görevini yerine getirmeyerek ruhsata uygun olarak yapılmayan binanın inşasına izin veren 3 kurumun kusurlu olduğuna karar veren mahkeme, 3 kurumun Cendeoğlu’na toplam 65 TL tazminat ödemesine karar verdi. Davacı vekili Avukat Gürkan Biçen, 11 yıl sonra çıkan kararın benzer olaylar için emsal teşkil edeceğini ve bunun depremde yaşanan mağduriyetlerin önüne geçilmesinde önemli bir aşama oluşturacağını söyledi. Biçen, “Bu karar ile belediyelerin imara ilişkin işleri sıkı tutması, bunu yerine getirmediği takdirde oluşacak zarardan sorumlu olacakları kesinlik kazandı. Bu karar, bundan sonraki depremlerde oluşacak zararları karşılama konusunda emsal teşkil edecektir” diye konuştu. KÜTAHYA Siz hiç bir köylünün, eğer ürününü kurutmaya sermemişse, “İnşallah yağmur yağmaz” diye dua ettiğini duydunuz mu? Kütahya köylüleri, eskiden “bereket” dedikleri yağmur için “Yağacaksa da şiddetli olmasın” diyorlar. Eti Gümüş AŞ madeni çevresindeki köylerde yaşayanlar tedirgin. Madenin siyanür havuzu, kendi içinde çökmüş, zehir kapıya dayanmış. Gökten düşen her damla, “zehir nehri”nin önündeki son engel olan 5. setin direncini biraz daha zayıflatıyor. Aksi gibi, bizim bölgeye geldiğimiz gün, meteoroloji bültenleri şiddetli yağış uyarısı veriyor. Çevre Mühendisleri Odası Genel Başkanı Murat Taşdemir, şiddetli yağışın felaket getirebileceğini söylüyor. Korku, köylülerin gözlerinden okunuyor. Yıkılmaya yüz tutan siyanür barajı, köyün üzerinde bir “giyotin” gibi duruyor. “Kelle koltukta” köylerden Kızılcakaya’nın muhtarı Süleyman Kutlu, “Bizim tedirginliğimiz devam ediyor. Hiçbir şey geçmiş değil” derken, yöneticilerin “sızıntı yok” söylemiyle, sivil toplum kuruluşlarının ortaya koyduğu raporların birbiriyle çeliştiğini kaydediyor. FRANKFURT Almanya’nın önde gelen gazetelerinden Die Welt’te yayımlanan “Gülen: İslam hareketi Almanya’da yayılıyor” başlıklı haberde 3 milyona yakın Türk’ün yaşadığı ülkede İslamcılığın “Gülen hareketi” üzerinden yayıldığına dikkat çekildi. Haberde, Almanya’da 12 okulu bulunan Gülen hareketinin medya imparatorluğu, banka ve üniversitelerinin bulunduğu belirtildi. “Die Welt” geniş araştırmasında Alman yetkililerin bu İslami grubu “istihbari izlemeye almadığını” da vurguladı. Almanya’nın “tehlikeli bir gizli örgütle karşı karşıya olup olmadığını” sorusunu gündeme getiren Die Welt, Türkiye ve Almanya’daki basın özgürlüğüyle ilgili gelişmelerin paralel bir dökümünü çıkardı. Kuzey Ren Vestfalya eyaletindeki okullardan örnekler veren gazetenin haberinde, İslamcı çevrelere sert eleştirileriyle dikkatleri üzerinde toplayan Dr. Necla Kelek ve Lübnan asıllı araştırmacı Dr. Ralph Ghadban’ın değerlendirmelerine de yer verildi. Kelek, şirketleşen bir mezheple karşı karşıya olunduğunu kaydederken Ghadban, “Sözde çağdaşlaşma cilası altında İslamcı bir görüş yatıyor” dedi. Gazete, Gülen hareketine yakın isimlerce kurulan okulların ise Alman yetkilileri hiç rahatsız etmediğine de dikkat çekti. Köln’deki “DialogGymnasium” örneğinden hareketle grubun yoğun bir eğitim atağı yaptığına işaret edilen haberde, bu tür girişimlerdeki bağışların büyüklüğüne ve “Gülenci derneklerin” de önemine vurgu yapıldı. MERDAN YANARDAĞ’IN K TABI Kanser tehdidi Madenin hemen dibindeki Dulkadir köyünde kanser vakalarından ölümlerin arttığı ileri sürülüyor. Maden çevresinde otlayan koyunların da öldüğü ileri sürülüyor. Maden çevresinde yaşayanlar, “Hayvanlar kesildiğinde bakıyoruz, ciğerleri bitmiş. Burada sağlıklı ne insan var ne de hayvan” diyor. Siyanürün suya karışma olasılığı yöre halkını tedirgin ediyor. Ergenekon’a ışık tutan araştırma Haber Merkezi Deneyimli gazeteci Merdan Yanardağ, yeni kitabıyla Ergenekon operasyonlarının gölgede kalmış tüm yönlerine ışık tutuyor. “Birinci Cumhuriyetin Sonbaharı” isimli kitap, Türkiye’nin en önemli siyasal kırılma noktalarından birini, tarihsel, siyasal, ideolojik ve felsefik arka planlarıyla gözler önüne seriyor. Yanardağ, Ergenekon operasyonunun, Türkiye’nin rejimini ılımlı İslama dönüştürmeyi amaçlayan örtülü bir darbe planı olduğuna dikkat çekiyor. Kitap, cumhuriyetin nasıl ve hangi yollarla tasviye edildiğini çarpıcı bir bakış açısıyla ele alıyor. Yanardağ, operasyonu, Türkiye’nin Amerikancı dönüşümünün önündeki engelleri kaldırmaya yönelik siyasal bir planlama olarak da değerlendiriyor. Kitap, ABD belgelerinde Ergenekon ve balyoz davalarının nasıl yer aldığını ve operasyonların neden başlatıldığını değerlendirirken, Amerikan pompasıyla şişirilen, AKPCemaat koalisyonununu detaylı bir şekilde irdeliyor. Suda siyanür korkusu Atık barajının altında kalma korkusunun yanı sıra bölgede endişe duyulan konuların başında içme suyu geliyor. Siyanürün yeraltı sularına sızmış olabileceği ihtimali, bu endişenin kaynağı. Çünkü bölgenin içme suyu Köprüören ile Kızılcakaya arasındaki derin kuyulardan sağlanıyor. Greenpeace gibi gönüllü örgütlerin aldığı içme suyu numunelerindeki siyanür oranının, normal değerlerin yüzde 40 üzerinde çıkması köylülerin alışkanlıklarını değiştirmiş. Köylüler, musluktan su içmekte tereddüt ediyor. Bu durum “iyi su” denilen damacanalardaki su satışlarının patlama yapmasına yol açmış. Köprüören Köyü Muhtarı Sabri Görür, “Sonuçlardan köylü çok tedirgin oldu. Çeşmeden su içenlerin sayısı azalırken, damacana suyu içenler çoğaldı” diyor. Güçlendirme çalışmaları Maden bölgesinde öylesine hummalı bir faaliyet yürütülüyor ki, kamyonların biri gidiyor biri geliyor. Bir yandan dozerler, diğer yandan kepçeler karınca gibi çalışıyor. Bu koşuşturmanın nedeni, siyanürlü suyun önündeki son engel olan baraj içindeki son seti güçlendirmek. Girişilen faaliyetin büyüklüğü, aslında ne kadar büyük bir felaketin eşiğinden dönüldüğünün de kanıtı aslında. Köylüler, kendilerinin yanı sıra hayvanlarının ne olacağından da endişeli. Köylü, hayvanlarını genellikle madenin yakınından geçen ve daha sonra Porsuk Çayı’yla buluşan çayda suluyor. Bazıları da yine yeraltı kaynaklı pınarlarda su veriyor hayvanlarına. Bu çaya siyanür karışma olasılığından korkan köylüler, “Biz evde damacana suyu içiyoruz, hayvanlarımızı ne yapacağız?” diye soruyor. Açıkçası siyanür konusu, yörenin önde gelen geçim kaynağı hayvancılığa tehdit oluşturacak gibi. Hayvancılığı bekleyen olası tehlike, yörede yetişen sebze ve meyveler için de geçerli. Ürünlerinin pazarda rağbet görmeyeceğinden korkanlar var. Bölge üreticileri, “Pazarlarda bizim ürünlerimizi istemeyecekler. Hatta bizi pazara sokmayacaklar” diyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle