Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHUR YET 23 MAYIS 2011 PAZARTES ekonomi@cumhuriyet.com.tr 10 Felaketin faturası kabarıyor Ekonomi Servisi Japonya’da 11 Mart’ta meydana gelen deprem, tsunami ve nükleer enerji felaketinin maliyeti 184 milyar doları geçebilir. Japonya Ekonomi Bakanı Kaoru Yosano, üç felaketi aynı anda yaşayan ülkede zarar gören yerlerin yeniden inşası için hükümetin 184 milyar dolar aralığında harcama yapması gerekeceğini açıkladı. Yosano, Japon ekonomisinin zayıf kalmaya devam etmesini beklediklerini belirtti. İki çeyrek üst üste daralarak resesyona giren Japon ekonomisinde toparlanmanın ancak yıl sonunda başlaması öngörülüyor. EKONOMİ Nokia Türkiye’de 34 shop’a ulaştı Nokia, Türkiye çapındaki 34’üncü Nokia Shop’u Marmara Forum’da açtı. Nokia, stratejik il ve bölgelerde Nokia Shop açmaya devam edecek. Nokia Türkiye Genel Müdürü Çiçek Uyansoy İcan, şunları söyledi: “Nokia, Türkiye pazarına büyük değer veriyor ve sürekli yatırım yapıyor. Nokia Shop markasıyla hizmet verilen 11 ülke arasında Türkiye çok önemli bir yere sahip” dedi. Fotoğrafın çekildiği mekânı biliyor Panasonic yeni fotoğraf makinesi modeli Lumix TZ20’yi piyasaya sundu. LEICA DC lens, 16x optik zum, Full HD film kaydı, dokunmatik ekran, 3D fotoğraf çekimi ve fotoğrafın çekildiği mekânı coğrafi ayrıntıları ile birlikte sunan GPS fonksiyonu gibi özellikleriyle dikkat çekiyor. Panasonic Lumix TZ20 KDV dahil 1099 TL’lik fiyatla piyasaya sunuldu. Tanı/Paro 10 milyonu aşan müşterinin altın değerindeki bilgilerini topladı Müşteriyi iyi tanıyın Hangi müşteri tipiyle komşu olduğunu, onların nelerden hoşlandığını, neleri istediğini bilen firmalar rekabette öne geçiyor. Engin Oytaç, bir firmanın, müşterisini ancak kendisiyle olan ilişkisi çerçevesinde tanıyabildiğini bunun da başarı getirmediğini söyledi. mak üzere 24 üye marka var. Biz tüketiciyi borçlandırmak yerine alacaklı hale getiriyoruz” açıklamasında bulundu. Bir firmanın kendi başına sadece teknolojik anlamda CRM yatırımı yapmak isterse bunun maliyetinin 50100 bin dolarlardan birkaç milyon dolara kadar çıktığına işaret eden Oytaç, “Tanı’ya katılan bir firma bu yatırım maliyetini yapmaksızın Tanı’nın kurulu altyapısı üzerinden hizmet alabilir. Firmalar bu hizmeti alırken müşterileri sadakat programlarına katıldıkça ve programı kullandıkça ödeme yapıyorlar. Böylece firmalar, yüksek maliyetlerle kendi sadakat programlarını yaratıp kart çıkartmak, veri toplamak, programı ve veriyi canlı tutmak için uzmanlar çalıştırmak yerine Tanı/Paro’yu tercih etmeye yöneliyor” dedi. C R T’te üretim başlıyor ANKARA (AA) Türkiye’nin füze teknolojisinde önemli bir aşaması olarak gösterilen Roketsan’ın aktif lazer güdümlü füzesi “CİRİT”in halen parça ve alt sistem seviyesinde seri üretim çalışmaları yürütülürken, ilk seri üretim kafilesinin bu yıl içinde üretilmesi hedefleniyor. Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesine kazandırılacak CİRİT, özellikle Türk şirketleri TUSAŞ ve Aselsan ile İtalyan Finmeccanica grubu şirketi AgustaWestland’ın ortak üreteceği T129 taarruz helikopterinde kullanılacak. Maliyetler yüksek G ün geçtikçe müşterisinin beklentilerini, isteklerini karşılayan firmalar rekabet yarışında öne geçiyorlar. Müşteri sadakatini arttıran firmalarsa zirveye oturuyor. Mağazanızın olduğu yerde kimler oturuyor, bu oturan insanların profilleri nedir, yıllık gelirleri ne kadar, nelerden hoşlanırlar gibi soruların yanıtlarını CRM sisteminde barındıran Koç Topluluğu şirketlerinden Tanı/Paro bugüne kadar 10 milyonu aşan müşterinin altın değerindeki bilgilerini topladı. Tanı/Paro’nun genel müdürü Engin Oytaç, tüketici tercih ve izinleri paralelinde, milyonlarca tüketicinin farklı sektörlerde yaptığı alışverişleri, birey ve ürün bazında takip ettiklerini söyledi. Bir firmanın normalde müşterilerini ancak kendisiyle olan ilişkisi çerçevesinde tanıyabildiğini anlatan Oytaç, “Birebir iletişim kanallarımızla, firmalara, milyonlarca üyemize Tanı üzerinden erişim olanağı sağlıyoruz. Şu anda Paro Yıldızlar Topluluğu’nda; Alfa Romeo, Arçelik, Arstil Mobilya, Avis, Aygaz, Beko, Beta, Burger King, Divan, Fiat, Ford, Koçtaş, Mogaz, Opet, Sarar, Setur, Yurtiçi Kargo, KFC, Pizza Hut, Forever New ve Chicco ol Bir dokun, bin ah işit diye tanımladığımız sorunların başında gelir, eğitim. Neresinden tutsanız, elinizde kalır. Okulöncesi ihmaldir, ilköğretim kaostur, ortaöğretimle yükseköğretim tam bir mengenedir. Hoş, eğitim maratonunu tamamlayıp bir baltaya sap olma ayrı bir serüvendir ya, onu dışarıda tutalım. Eğitime erişim ayrı bir sorundur, eğitimin kalitesi ayrı... Erişim sorunu kapsamında okullaşma oranları ve bölgeler, cinsiyetler arası eşitsizliklere ne kadar isyan edilse azdır. Kalite sorunu kapsamında ise altyapı yetersizlikleri, müfredatın demodeliği, öğretmen yetersizliği, niteliksizliği, eğitim materyallerinin müfredatla uyumsuzluğu az mı can sıkıcıdır?.. Oysa eğitime hem devletin, hem ailelerin harcadığı para az buz değildir. Mayısın ikinci günü Mümtaz Soysal Hoca, eğitim harcamalarının araştırılmadığından, hele ki ailelerin cebinden çıkanın bilinmezliğinden yakınıyordu. Var aslında, eğitim harcaması araştırması. 2002 için yapıldı, 2006’da açıklandı. TÜİK ile DPT işbirliğinde yapıldı(*). İzleyen yıllarda tekrarlanmadı. Belki de yapılıyordur. 2002 için eğitim harcamalarımızın özeti şöyle: Milli gelirimizin yüzde 6’sı kadar eğitim harcaması yapılıyor. OECD ortalamasının 12 puan altında da olsa, az değil. Ama bunda bile bu bütçenin yerli yerinde kullanılıp kullanılmadığıdır esas sorun… Eğitimin bir yurttaşlık hakkı ve bir kamu hizmeti olarak bedelsiz verilmesi, erişiminin engelsiz olması gerekir. Oysa, birçok şey gibi hızla metalaşıp ticarileşiyor. Kamunun eğitim kalitesinin düşüklüğü, birçok aileyi özel okullara, kaliteli az sayıdaki okula giriş için özel dershanelere yönlendiriyor. Sadece varlıklı aileler değil, orta sınıftan aileler de dişinden tırnağından biriktirdiğini çocukları için eğitim yatırımı yapıyor, özel okullara, dershanelere harcıyor. Öyle ki vardığımız özelleşmiş eğitimde, devlet 2 harcarken buna 1 de özel harcamalar, yani aile harcamaları ekleniyor. 2002’nin eğitim harcamalarını bugüne projekte edince, 2010’da 22 milyarı ailelerden olmak üzere 64 milyar TL’ye yakın eğitim harcaması yapıldığını tahmin ediyoruz. TÜRK YE’DE EĞ T M HARCAMALARI: 2010 Öğrenci Özel Kamu Toplam (Bin) Toplam (MilyarTL) 22.2 41.4 63.6 Üniversite 6.5 13.4 20.0 3.322 İlköğretim 8.0 13.6 21.7 10.917 Genel Lise 3.5 4.3 7.8 2.421 Mesleki Tek. L. 0.7 4.7 5.4 1.819 Özel Dersh. 1.9 0.1 2.0 Yaygın Eğitim 0.5 0.7 1.2 7.062 Okul Öncesi 0.2 0.1 0.3 981 Diğer, % 0.9 4.4 5.3 (*) 2010 kamu harcamaları, merkez bütçeden eğitime yapılan harcamalardır. Özel harcamalar ve alt dal oranları, 2002 araştırmasının oranlarına dayanılarak hesaplanmıştır. Eğitimde Özelleşme ve Akıl Dışılık… ÖTV’yi tiryaki sırtladı ANKARA (ANKA) Yılın ilk dört ayında ÖTV gelirleri yüzde 16.2 yükselişle 18 milyar 529 milyon TL’ye çıkarken, gelirlerin yüzde 32.5’i, 5 milyar 772 milyon TL’si sigara ve alkol tiryakilerinden tahsil edildi. Vergi gelirleri 76 milyar 737 milyon TL’ye ulaşırken, dolaylı vergi tahsilatı yüzde 22.2 artışla 52 milyar 410 milyon TL’yi buldu. Yılın ilk 4 ayında tütün ve tütün mamullerinin ÖTV geliri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11.3 arttı. Maliye bu kalemden 4 milyar 735.5 milyon TL gelir elde etti. Alkollü içkilerden devletin kasasına giren ÖTV geliri ise yüzde 21.2 artarak 1 milyar 36.7 milyon TL’ye yükseldi. Kasım ayında Avrupa’da, en yoğun biçimiyle de Londra’da Parliament Square’deydi, aralıkta Tunus’ta ortaya çıktı, ocakta Tahrir Meydanı ve giderek “Arap Baharı” denen “olayı” yarattı, geçen hafta yeniden Avrupa’daydı: Önce MadridPuerto del Sol, Barselona, Portekiz, LizbonPorto Batelha, Roma. Milano Floransa, Berlin… Enerjisini gençlik eylemlerinden alan bir protesto dalgası Avrupa ve çevresini sarsmaya devam ediyor. Neoliberalizme, yolsuzluklara, yozlaşarak artık yalnızca düzeni onaylama ritüeline dönüşen bir “demokrasi”ye karşı yükselmeye devam eden bu dalga 1980’lerde başlayan uzun gericilik döneminden artık çıkılmakta olduğuna ilişkin umutları da güçlendiriyor. Protesto eylemleri, geçen hafta, İspanya genel ve yerel seçimlere hazırlanırken Madrid’de başladı, hemen, Valencia, Zaragoza, Barselona, Palma di Majorka gibi kentleri de etkisi altına alarak yaygınlaştı. Londra’da İspanya Konsolosluğu’nun kaldırımlarına kadar ulaştı. Ağırlıklı olarak gençlerden ve işsizlerden oluşan ve eylemlerini Facebook, Twitter gibi sosyal paylaşım sitelerinden de yararlanarak düzenleyen göstericiler Madrid’in Puerto del Sol meydanını işgal ettiler. Toplum polisinin seçim propaganda yasağını bahane ederek meydanı boşaltmaya kalkması, katılımcı sayısının artmasına neden oldu. Göstericiler, seçimlere katılan partileri desteklemediklerini, bu nedenle seçim yasaklarına aykırı davranmadıklarını ileri sürerek meydanda kalmakta ısrar ettiler (Associated Press 19/05/11). Göstericiler, İspanya’da iki partili düzeni sürdüren seçim sisteminin 7 milyar kişiye 5 milyar telefon Erkekler nette lider I Türkiye’deki internet kullanıcılarının yüzde 57’sini oluşturan erkekler interneti ağırlıklı olarak futbol haberlerini takip etmek için kullanıyor. nternet, çalışanların yüzde 82’sinin hayatında vazgeçilmez yere sahip. İnterneti yüzde 41 oranıyla en çok 25 35 yaş arasındaki çalışanlar kullanıyor. Çalışanların yüzde 61’i interneti arkadaşlarıyla haberleşmek için kullanırken cinsiyete göre bu oran erkeklerde yüzde 59, kadınlarda ise yüzde 67 olarak farklılaşıyor. Erkeklerin yüzde 31’i ve kadınların yüzde 43’ü internete telefonlarından girmeyi tercih ediyor. 7 milyara yakın insanın yaşadığı AB Türkiye İnternet dünyada telekomünikasyon sektöÖlçümleme Araştırrü, 5 milyar mobil telefon, 2 milyar inması’na göre, interternet kullanıcısıyla çağın vazgeçilnet Türkiye’de çalışan mezi haline dönüştü. BM tarafından yanüfusun yüzde 82’sipılan araştırmalarda 1 milyar insanın günin hayatında vazgevenli içme suyuna, 2.6 milyardan fazla çilmez bir yere sahip. insanın temel sağlık hizmetlerine erişeÇalışan nüfusun yarımediği dünyada, telekomünikasyon alasından fazlası banka işnındaki büyüme göz dolduruyor. Son lemlerini, tatil organiyıllarda pek çok ülke gibi telekomüzasyonlarını, kültürel nikasyon alanında çok önemli ilerfaaliyetlerini ve günlük lemeler kaydeden ve 62 milyon gazete takiplerini internet mobil, 17 milyona yakın sabit teüzerinden yapıyor. lefon abonesi bulunan Türkiye, Türkiye’de 13.8 milyon erözellikle mobil telefon kulkek internet kullanıcısı var ve bu lanımında Avrupa Birlitüm kullanıcıların yüzde 57’sini ği ülkeleriyle yarışıoluşturuyor. Araştırmada çıkan soyor. nuçlar şöyle: Puerto del sol(ution) değişmesini ve sosyal hizmetlerde yapılan kesintilere son verilmesini istiyorlar. Seçimleri, sosyalist parti, muhafazakâr parti, kim kazanırsa kazansın artık fark etmiyor. Uluslararası sermayeye güven vermek için her ikisi de kesintileri hızlandırmaya karar vermiş bulunuyor. Bu kesintilerin de genelde yüzde 22, gençler arasında yüzde 45 düzeyinde seyreden işsizlik oranını daha da arttırması kaçınılmaz olduğundan, göstericiler düzen partilerine oy vermek istemiyor, seçimleri boykot ediyorlar. Göstericilerden, bir antropoloji öğrencisi, Luise de Pinidor’un vurguladığı gibi gençler sebep olmadıkları bir krizin faturasını ödemek istemiyorlar (The Guardian 19/05/11). Ayrıca yolsuzluklardan da artık bıktıklarını dile getiriyorlar. Puerto del Sol metrosunun duvarına, “İspanya şirket değildir. Biz de köle değiliz” yazan protestocular, meydanın adını da Puerta del Sol’dan Puerto del Sol(ution), “çözüm limanı” olarak değiştirdiklerini söylüyorlar. ‘Gerçek Demokrasi’ Meydanlara toplananlar, kamplar kuranlar, “Gerçek demokrasi” derken ne demek istiyorlar? Birincisi bu kastettiklerinin liberal demokrasi olmadığı kesin. Bunu yalnızca, kesintilere karşı çıkmalarında, duvarlara “İspanya şirket değildir’ yazmalarında görmüyoruz. “Gerçek Demokrasi Şimdi” hareketinin bir de manifestosu var: (http://democraciarealya.es/?pagei d=814). Manifesto “Biz sıradan insanlarız” diye başlıyor; “kimimiz ilerici, kimimiz muhafazakâr, kimimiz siyasi, kimimiz apolitik” diye devam ediyor. Sonra, “yozlaşmış, iş çevrelerinin, bankerlerin, politikacıların, bu sıradan insanın yaşamını cehenneme çevirdiğini, buna karşılık sesini susturduğunu” saptıyor. Manifesto bu durumu değiştirmek, yeni ve daha iyi bir toplumu hep birlikte kurmak gerektiğini vurguluyor. Arkasından dokuz talep ileri sürüyor. Ben bunların en çarpıcılarına değinmekle yetineceğim: “İleri bir toplumun öncelikleri, eşitlik, ilerleme, dayanışma, kültürlerin özgürlüğü, gelişmenin sürdürebilirliği, halkın refahı ve mutluluğu olmalıdır. Barınma, çalışma, kültür, sağlık, eğitim, siyasi katılım, bireyin özgürce gelişmesi ve tüketicilerin korunması insanların temel ve onlardan alınamaz gerçek haklarıdır. Günümüzde hükümetler ve ekonomik sistem bunları gerçekleştiremiyor, hatta insanın gelişmesini engelliyor. Bugünkü sistemin temel amacı ve iradesi, toplumsal verimliliği ve refahı Parliament – Tahrir – Puerto del Sol başlayan olayın hızla, Avrupa’nın Lizbon, Paris, Londra, Roma, Berlin ve Brüksel gibi kentlerine yayıldığını, meydanlarda gösterilerin yapıldığını, kampların kurulduğunu bildiriyorlar. İtalya’daki hareket, adını ve taleplerini doğrudan İspanya’dan alıyor: “Reale Democrazia Ola” (Gerçek Demokrasi Şimdi). İkincisi; mali krizin ve IMF’nin pençelerinde kıvranan İzlanda’da 2008 yılının Ekim ayının dondurucu soğuğunda bir gün Torfarson Hörder, başkent Reykjavik’te parlamento binasının önüne geldi gitarını çıkardı, önce çalıp şarkı söylemeye başladı; arkasından da yoldan geçenleri, gelip sıkıntılarını konuşmaya davet etti. Böylece başlayan bir dalga kısa sürede hükümeti devirdi, halkın verdiği vergilerle bankaların kurtarılmasını engelledi. Porto del Sol(ution) meydanında kamp kuranları temsil eden “Democracia Real Ya!” (Gerçek Demokrasi Şimdi) hareketi İzlanda’yı anıyor; şakayla karışık “büyüyünce biz de İzlanda gibi, olmak istiyoruz” diyor (El Pais, 15/05/11). Der Spiegel de Porto del Sol’da kamp kuran gençlerin kendilerini Tahrir Meydanı’ndakilerle karşılaştırdıklarını, onlardan esinlendiklerini aktarıyor (15/05). zlanda Mısır spanya Daha önce de birçok kez vurguladığımız gibi, bu gençlik hareketleri dalgasının evrenseluluslararasıenternasyonalist bir boyutu var (Mısır da yaşananları emperyalizmin tezgâhı sananlar, gözlerini emekçi sınıfların değil de egemen sınıfların kapasitelerine dikmiş olduklarından bu boyutu hiç göremiyorlar). Bu boyut Wisconsin direnişinde de kendini göstermişti. Porto del Sol(ution)’da da iki biçimde gösteriyor. Birincisi; The Guardian (İngiltere), Expresso (Portekiz), El Economista (İtalya), İspanya’da umursamadan para biriktirmektir. Vatandaşlar bizim gereksinimlerimize ilgisiz bir azınlığı zenginleştiren bir makinenin çarklarıdır. Bizsiz bunların hiçbiri var olamaz. Demokrasi halka aittir. Yönetime, bizi gerçekten temsil edenler gelmelidir (vurgular bana ait). Bunlar söyledikleri. Yaptıklarına bakınca da Mübarek’i deviren, Tahrir meydanının yankıları hemen kendini gösteriyor. Göstericiler, meydana gelirken kendi yataklarını, uyku tulumlarını, çadırlarını getiriyorlar. Gönüllüler yiyecek içecek dağıtıyor. İletişim, gıda, temizlik, protesto eylemlerin araçgereçlerinin tedarik ve yasal işler gibi gereksinimlere bakacak “vatandaş komiteleri kuruyorlar”. “Gerçek demokrasi” isteyenler, liberal ekonomiyi, onu yaşatan liberal demokrasiyi istemiyorlar. Yeni düzeni birlikte kurmak istiyorlar. Bunun için yola çıktıklarını.. ilk olarak kendi yaşamlarını, meydan çapında bile olsa, devletin ve sermayenin dışında bir yerde kendi ortaklaşa çabaları ve dayanışmalarıyla kurmaya başlıyorlar. Bu protestolar, kamplar, uzun bir gericilik döneminden çıkışın, bu dönemde kaybedilen duyarlılıkları yeniden kazanma çabalarının ilk örneklerini sergiliyorlar. Bu sergilenenlerde, ilk köle ayaklanmalarından bu yana, özgürlük, eşitlik arayan kitlelerin hareketlerinin en temel özelliklerini hemen görebiliyoruz. Ama bunlar yeterli değil, bugünün “zamanına” (teknolojiye, üretimin ve üreticilerin örgütlenme biçimlerine, proletaryanın duyarlılıklarına) uygun yeni biçimlerin de yaratılması gerekiyor. Henüz yeni dalganın başındayız; özgürlük eşitlik için hareketlenen kitleler (tarihin maddesi) zamanla bunları da bulacaklar. “Bizlere” de nereye bakacağımızı bilmek düşüyor. 2010’da milli gelirin yüzde 6’sı kadar eğitim harcaması yapıldıysa, bu yaklaşık 44 milyar dolarlık eğitim harcaması demek ve bunun yaklaşık üçte biri, 15 milyar doları ailelerin cebinden çıktı. Aileler, aynı yıl, temel bir hak olan sağlık için ceplerinden 10 milyar dolar, yine temel bir hak olan eğitim için 15 milyar dolar harcadılar. Bunca harcamada akıldışılık ön plana çıkıyor. Akıldışılık eğitim aşamalarına kaynak tahsisinde. Eğitime hem kamunun, hem ailelerin yaptığı harcamayı analiz ettiğimizde, öğrenci sayısına göre, en çok harcamanın üniversite için yapıldığını görüyoruz. Türkiye’de yükseköğretim kademesindeki öğrenciye yapılan kamu harcaması, ilköğretim kademesindeki öğrenciye yapılan kamu harcamasının 5, ortaöğretimdekinin 4 katıdır. Ortaöğretimde, yani genel lise ve meslek liselerinde öğrenci sayısı, yükseköğretimdekinden 1 milyon daha fazla. Gelin görün ki, ortaöğretimin bütçesi, yükseköğretim bütçesinin ancak yüzde 60’ı. Tüm eğitim kademelerine yapılan kamu eğitim harcamaları, OECD ve AB ülkeleri ortalamalarının çok altında. Eğitimin temel kademeleri ile yükseköğretim kademesi arasındaki dengesizlik ise akıldışı. Sayılar, Mümtaz Hoca’nın şu saptamasına hak veriyor: “Aile özverileriyle ve yönetim hatalarıyla yanlış kanallara akıtılan paraları doğru havuzlarda biriktirmek ve ortaöğretimi daha doğru, etkin ve yararlı biçimde düzeltme işi için kullanmak sağlanabilse fena mı olur?” (*) TÜİK,Türkiye Eğitim Harcamaları Araştırması, 2002. Yayın tarihi 2006. Yayına elektronik ortamda ulaşılabiliyor. Bankaların aidat iptali tuzağına dikkat Ekonomi Servisi Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Nazım Kaya, bankaların tüketicilere kredi kartı aidatından kurtarmak için çeşitli teklifler getirdiğini belirterek, getirilen teklifle sadece 50 TL aidattan kurtulmak isteyen tüketicinin 40 katı geçen borç yükünün altına sokulduğunu söyledi. Bankaların yargı aşamasında mahkum olduklarından dolayı aidattan elde edecekleri geliri alışveriş cirolarından yakalamak istediğini dile getirdi. C MY B C MY B