Katalog

23 MAYIS 2011 PAZARTES CUMHUR YET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 17 Ceylan’ın yönettiği “Bir Zamanlar Anadolu’da” Jüri Büyük Ödülü’nü Jean ve Pierre Dardenne Kardeşler’in “Le Gamin au Velo” filmiyle paylaştı. 4. CANNES F LM FEST VAL ’NDE ALTIN PALM YE TERRENCE MALICK’ N ‘HAYAT AĞACI’NA VER LD Ceylan Jüri Ödülü’nü paylaştı CANNES (Cumhuriyet) Uluslararası Cannes Film Festivali’nin 64’üncüsünün ödülleri, dün akşam sahiplerini buldu. Yönetmen Nuri Bilge Ceylan, 64. Cannes Film Festivali’nde, “Bir Zamanlar Anadolu’da” filmiyle Jüri Büyük Ödülü’nü paylaştı. Dünya sinemasının kalbinin attığı gecede, Altın Palmiye’yi alan film, Terrence Malick’in yönettiği “Hayat Ağacı” oldu. Brad Pitt, Sean Penn, Jessica Chastain’in rol aldığı ve 1950’lerde geçen film, masumiyetin kayboluşunun hikâyesini konu alıyor. Eleştirmenler tarafından favoriler arasında gösterilmeyen “Hayat Ağacı” filminin Altın Palmiye Ödülü’ne değer görülmesi gecenin sürprizi olarak yorumlandı. Nuri Bilge Ceylan’ın yönettiği “Bir Zamanlar Anadolu’da” ise Jüri Büyük Ödülü’nü Jean ve Pierre Dardenne Kardeşler’in “Le Gamin au Velo” filmiyle paylaştı. Yapımcılığını Zeynep Özbatur Atakan’ın üstlendiği, Yılmaz Erdoğan, Taner Birsel, Muammer Uzuner, Ahmet Mümtaz Taylan’ın başrollerde yer aldığı filmin çekimleri Keskin’de yapıldı. BosnaHersek ve Türkiye ortak yapımı olan ve Eurimages tarafından desteklenen film, bir doktor ve bir savcının 12 saatlik gerilimli hikâyesini anlatıyor. 2 saat 35 dakika süren filmin senaryosunu, Ercan Kesal, Nuri Bilge Ceylan, Ebru Ceylan yazdı. Nuri Bilge Ceylan, “Bir Zamanlar Anadolu’da” filmiyle 5. kez Cannes Film Festivali’ne katılmış oldu. Ceylan’ın Cannes Film Festivali tecrübesi, 1995 yılında başlamıştı. Nuri Bilge Ceylan’ın, ilk kısa filmi “Koza”, 1995 yılında Cannes’da gösterildikten sonra, yönetmen çektiği uzun metrajlı “Uzak” filmiyle 2003’te Jüri Büyük Ödülü’nü kazanmıştı. 2006’da “İklimler” filmiyle Cannes’da “FIPRESCI” ödülüne değer görülmüş, son olarak 2008 yılında, “Üç Maymun” filmiyle En İyi li Jürisi m Festiva Cannes Fil Kirsten Du nst Robert de N iro Yönetmen seçilmiş, 2009 yılında festival jürisinde yer almıştı. Nuri Bilge Ceylan, ödül töreninde yaptığı konuşmada, jüriye hitap ederek, “Benim bu uzun ve zor filmimi seçtiğiniz için teşekkürler. Aslında bunu pek beklemiyordum ama çok teşekkür ederim. Son gün gösterilen filmimi seyretmenin jüri için yorucu olacağını düşünmüştüm. Tabii ki ekibim olağanüstü, ekibime de teşekkür ediyorum” dedi. En İyi Yönetmen ödülünü “Drive” adlı filmiyle Nicolas Winding Refn alırken, Lars von Trier’nin yönettiği “Melancholia” filmindeki performansıyla En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü alan Kirsten Dunst, filmin yarışma dışı bırakılmaması nedeniyle Cannes Film Festivali jürisine teşekkürlerini sundu. Törende ayrıca, yurtdışı yasağı nedeniyle Cannes Film Festivali’ne katılamayan Muhammed Resulov ile Cafer Penahi’ye selam gönderildi. ÖDÜLLER... ANA BÖLÜM Altın Palmiye: Terrence Malick / “Hayat Ağacı”. Jüri Büyük Ödülü: Nuri Bilge Ceylan / “Bir Zamanlar Anadolu’da” ile Jean ve Pierre Dardenne Kardeşler / “Le Gamin au Velo”. En İyi Yönetmen: Nicolas Winding Refn / “Drive”. En İyi Kadın Oyuncu: Kirsten Dunst / “Melancholia”. En İyi Erkek Oyuncu: Jean Dujardin / “The Artist”. En İyi Senaryo: Joseph Cedarz / “Hearat Shulayim”. En İyi Kısa Film: Maryna Vroda / “Cross Conutry”. Altın Kamera: Pablo Giorgelli / Jean Dujard in “Las Acacias”. Jüri Özel Ödülü: Maiwenn / “Polisse”. BELİRLİ BİR BAKIŞ Büyük Ödül: Kim Kiduk / “Arirang” ile Andreas Dresen / “Stopped on Track”. En İyi Film: “The Minister” / Pierre Schoeller. Yönetmen: Muhammed Resulov / “Elveda”. Jüri Özel Ödülü: Andrey Zvyagintsev / “Elena”. FIPRESCI (Uluslararası Sinema Eleştirmenleri Federasyonu) ÖDÜLÜ “Le Havre” / Aki Kaurismäki. ELEŞTİRMENLERİN HAFTASI Jeff Nichols / “Take Shelter”. Altın Palmiye Ödülü’nü kazanan “Hayat Ağacı” filminin yapımcıları Bill Pohlad ve Dede Gardner. Yıldızların altında Marianne Sanat eserleri de icrada ANKARA (AA) Çok sayıda koleksiyonere ait değerli tablolar, antika eserler ile 81 milyon lira muhammen bedel belirlenen bir fabrika, icra yoluyla satışa çıkıyor. Üsküdar 6. İcra Müdürlüğü, aralarında Çallı, Caberle, Bardin, Petroff imzalı resimlerin de olduğu 13 yağlıboya tabloyu açık artırma yoluyla satacak. 13 eserin muhammen bedeli toplam 1 milyon 760 bin lira olarak belirlendi. ÖLÜMÜNÜN 2. YILINDA SÜREYYA OPERASI’NDA ANILDI stanbul Modern’in bahçesinde, arkada stanbul Boğazı ve gemi görüntüleri, gökte yıldızlar ve havada kuşlar eşliğinde dinledik Faithfull’u ZÜLAL KALKANDELEN Gençler Saylan için çaldı EGEMEN BERKÖZ ‘Cameri’nin gösterisi iptal Kültür Servisi İsrail’in önde gelen tiyatro topluluklarından “Cameri”nin Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali kapsamında yapacağı gösteri, güvenlik kaygıları nedeniyle iptal edildi. İsrail Büyükelçiliği Sözcüsü Amit Zarouk, iptal kararını doğrularken, kararın provokasyon tehdidi üzerine alındığını söyledi. Metin Altıok Şiir Ödülü Kültür Servisi 2011 Metin Altıok Şiir Ödülü töreni, bu akşam saat 19.30’da Beşiktaş Kültür Merkezi’nde yapılıyor. Yavuz Bingöl ile Çiğdem Erken’in müzik dinletisinde bulunacağı törende Bennu Yıldırımlar ve Engin Altan Düzyatan da şiir dinletisiyle geceyi renklendirecek. Bu yılki Metin Altıok Şiir Ödülü’ne, “Soğuk Kazı” kitabıyla Birhan Keskin değer görüldü. İstanbul’da her günü kaçırılmayacak konserlerle dolu, festival gibi bir haftayı cumartesi gecesi Marianne Faithfull’la sonlandırdık. 2008’de ilk kez Babylon’da canlı dinlediğimde, bazıları çatallaşan sesi yüzünden artık eskisi gibi şarkı söyleyemediğini düşünse de, ben çok zevk almıştım. Bu defa İstanbul Modern’in bahçesinde, arkada İstanbul Boğazı ve gemi görüntüleri, gökte yıldızlar ve havada kuşlar eşliğinde dinledik Faithfull’u. Ancak ocak ayından beri müzenin bahçesindeki konserlerde alkollü içki yasaklanmış. O yüzden keyfimizi bir kadeh şarapla renklendiremedik; çay, kahve içtik... Rock müziğin efsane sesi Faithfull, 65 yaşın verdiği olgunluk içinde, yine siyah ceket ve pantolondan oluşan sade giyimiyle, açıklanan konser saatinden sadece 10 dakika gecikmeyle karşımızdaydı. Açılış parçası, bu yıl başında çıkan albümüyle aynı adı taşıyan “Horses and High Heels”ti. Faithfull’a albümde de eşlik eden Doug Pettibone ve MC5’dan tanıdığımız Wayne Kramer (gitar) gibi yetenekli müzisyenlerin yanı sıra sahnede çok sağlam bir grup vardı. Rory McFarlane (bas), Martyn Baker (bateri) ve akordeon, saksofon, piyano, klavye gibi birçok aleti çalan, aynı zamanda Faithfull’un müzik direktörü Kate St John konserin kalitesin de önemli pay sahibiydi. Son albümden “Why Did We Have To Part”ın ardından canlı dinlemeyi en çok beklediğim şarkı geldi. Faithfull’un “The Gutter Twins”in “The Stations” adlı parçasına yaptığı cover’ın albümdeki kadar mükemmel bir versiyonunu dinledik. Bu arada konserdeki dinleyici kitlesinin bilinçli tavrını da vurgulamak gerek. Bu durum Marianne’in de dikkatini çekmiş olmalı ki, “Müziğe yoğunlaşıyorsunuz!” diyerek teşekkür etti. Faithfull’un her şarkıyı ayrı ayrı sunuşu, onlar hakkında kısa bilgiler aktarışı, konseri bir anlamda onun geçmişinde yolculuğa dönüştürdü. “There’s a Ghost”u Nick Cave ile yazdığını, “Prussian Blue”nun bir dönem yaşadığı Paris’e duyduğu sevgiyi anlattığını, “That’s How Every Empire Falls”da Amerika’ya pek de sevgi duymadığını, “Incarceration of a Flower Child”ı Roger Waters’ın elinden zorla aldığını, “As Tears Go By”ı Mick Jagger ve Keith Richards’ın onun için yazdığını, “Strange Weather”ı ise Tom Waits’in ona yazdığını söyledi. Kimi zaman elleri ceplerinde, kimi zaman müzisyenlerin sololarında sandalyeye oturup dinlenerek, kimi zaman da bir sigara yakarak sahnede oldukça rahat göründü Faithfull. Sigara içtiği için pişmandı; Londra’ya dönünce hipnotizma yöntemini deneyip bırakacağını söyledi. Kalabalığın içinden bağırarak şarkı isteğinde bulunanları, Babylon konserinde olduğu gibi, kibarca susturmasını bildi: “Bu yaşa geldim. Ne çalacağımı bilmediğimi düşünmüyorsunuzdur değil mi? Güvenin bana.” Konserin ilkyarısında ağırlıkla yeni albümden çalarken, ikinci yarıda herkesin heyecanla beklediği eski parçalara döndü. “Sister Morphine”den sonra ezan başlayınca bir an durdu, ne yapacağını bilemedi; sonra kalabalığa sorup onay alınca devam etti. “Broken English” ve John Lennon bestesi “Working Class Hero”yu söylerken sesi çok güçlü çıkıyordu. Baktı ki şarkıyı söyleyenler var, “Bu şarkı hâlâ canlı değil mi? Kuşaktan kuşağa geçiyor mu?” diye sordu. “Evet!” yanıtını alınca keyiflendi: “Sizler iyi çocuklarsınız!” (www.zulalkalkandelen.com) Türkan Saylan ölümünün 2. yılı olan 19 Mayıs’ta önce gömütü başında, sonra da Süreyya Operası’nda anıldı. Süreyya Operası’ndaki anmadan gazetelere yalnızca konuşmalardan bazı alıntılar ve Saylan adına verilen ödüller yansıdı. 1. Türkan Saylan Sanat Ödülleri’nin çocuk romanı dalında verildiği ödülü Zeynep Cemali’nin, Seçici Kurul Özel Ödülü’nü ise Necati Tosuner’in kazandığı yazıldı. Bu kadar mıydı? Elbette hayır. Süreyya Operası’na gelenlerin en az yarısının içeri giremediği, salonun tıklım tıklım dolu olduğu bilgisi yoktu haberlerde. Ödül törenini izleyen konserinse sözü bile edilmiyordu. Oysa, Türkan Saylan’ın “Kardelenler” girişimi benzeri bir tasarıyı müzik alanında başlatan Güher Süher Pekinel kardeşlerin “Dünya Sahnelerinde Genç Müzisyenler” tasarısı kapsamında Avrupa’da eğitim görmelerini sağladıkları genç müzikçilerimizden dördünü dinleme olanağı veren çok önemli bir konserdi bu. Genç yetenekler piyanist Eren Aydoğan, çellist Dorukhan Doruk, kemancı Elvin Hoxha ve kemancı Veriko Tchumbrudze tek başlarına ya da ikili olarak çaldıkları yapıtlarda da; Borusan Dörtlüsü’nden Efdal Altun’un önderliğinde beşli olarak seslendirdikleri Dvorjak’ın Op.81 Piyanolu Beşlisi’nin “Allegro” bölümünde de gerçekten başarılıydılar. Dinleti, Güher Süher Pekinel’in ustalıklarını alçakgönüllülükle sergiledikleri Mozart Sol Majör 497 A Sonat ve Schubert Op.103 Fantasie ile sona erdi. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin burs vererek desteklediği gençlerden yirmisinin konseri sahnedeki iskemlelerde oturarak izlemesi ise onlara verilen bir ödüldü diye düşünüyorum. C MY B C MY B