19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul B Edirne B Kocaeli Y Çanakkale B İzmir PB Manisa PB Denizli PB Zonguldak Y Sinop Y Samsun Y Trabzon Y Giresun Y Y Ankara 22 29 22 24 28 28 26 15 17 16 17 17 21 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B Y PB Y B Y B B Y Y Y Y 22 23 20 27 26 26 25 28 24 23 18 17 16 HABERLERİN DEVAMI Oslo PB Helsinki PB Stockholm PB Londra PB AmsterdamPB Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih Y Berlin Y Budapeşte Y Madrid PB Viyana Y 16 9 20 20 20 21 23 20 21 23 26 27 22 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Y Y Y PB Y Y PB PB PB Y Y B A 26 24 22 23 24 22 32 34 22 24 20 32 30 Ülkemizin kuzey, iç ve doğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Karadeniz, İç Anadolu’nun kuzey ve doğusu, Doğu Akdeniz, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu’nun kuzeyi ile Kocaeli, Sakarya ve Bilecik çevreleri sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Yağışların Sinop, Çorum, Ağrı, Iğdır, Ağrı çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. Hava sıcaklığı kuzeydoğu kesimlerde 2 ila 4 derece azalacak, batı bölgelerde 2 ila 4 derece artacak. 21 MAYIS 2011 CUMARTES TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 21 Mayıs GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Mustafa Balbay, Bakan Yazıcı’nın bir eposta nedeniyle zan altında kaldığını söyledi Baştarafı 1. Sayfada Neden mi: Öncelikle belirteyim; yüzde 40’ın üzerinde oy bekliyor. AKP’yi durmadan yüzde 45’lerde, hatta üzerinde gösteren anketlerden sonra, ana muhalefetten yüzde 40’ları ha yakaladı; ha yakalayacak diyen bir açıklama elbette rahatlatıcı etki yapıyor. Rahatsız edici öğe ise, bir süredir üzerinde durduğum “bir sorunla” ilgili. İsyanları oynayan, taş ile molotof bombaları arasında gidip gelen Kürt sorununu partiler nasıl çözeceklerini bir türlü söylemiyorlar. Duyarlı bir konudur, uluorta olası öneriler açıklanmamalı gibi gerekçeye sığınıyorlar. Şeffaflıktan dem vuruyor, halkın söylenenleri mantık süzgecinden geçirerek doğru yolu göstereceğine inandıklarını yineleyip duruyorlar; lakin Kürt sorununa çözüme geldi mi sıra. Stop! İçeriği boş birtakım söylemlerle beklentileri geçiştiriyorlar. Oysa, Kürt sorunu her sorunun üstünde bir sorun. İşsizliği; yatırım yaparak, yeni iş alanları açarak çözebilirsiniz. Ne ki ülkenin üniter yapısı bozulursa, eski haline dönüştüremezsiniz. Doğrusu dünlere kadar üniter devleti kurmakla övünen CHP’nin Genel Başkanı’ndan; mitinglerde, hiç değilse Kürt sorununu çözeceğine işaret eden kimi ögesel değinmeler duymayı bekledik. Ama olmadı, olmuyor. Tunceli’de (Dersim’de) bu konuda, yine sade suya tirit konuşmasında “Size sözüm var” diyor: “Bedeli ne olursa olsun kardeş kavgasını bitireceğim. Bu coğrafyaya barış getireceğim. Bu ülkede herkesin barış içinde, huzur içinde yaşadığı bir düzeni kuracağız.” Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerini; kafasında veya parti genel merkezi kasasında, soruna çözüm içeren ancak bugün açıklamayı istemediği planlar, projeler var diye yorumladım. Uzun sürmedi. Rahatlamam, rahatsızlığa dönüştü birden. Mitingde, çözüm olanaklarını da saptadıkları izlenimi veren Kılıçdaroğlu; o gece 32. Gün programında sorunu “Siyaset kurumunun oturup düşünmesi lazım. Parlamentoda (tabii seçimden sonra) grubu olan partilerde ‘âkil adamlar’ bir araya gelirler ve bu sorunu çözmeye çalışırlar” dedi. Topu başka yönlere attı. AKP liderini bu konuda açıklamaya zorlamayan CHP Genel Başkanı’nın Kürt sorununa bulduğu çözüm buydu! Seçmenin asıl ilgilendiği konuları gerektiği ölçüde kavramadığını saptamış CHP Genel Başkanı. Vaatlerinden tek ses getiren, baş sıradaki ünlü aile sigortasını nedir, ne değildir diye gerektiği ölçüde anlatmadıklarını, bu nedenle konuyu topluma anlatabilmek için TV reklamlarına ağırlık vereceklerini söylüyor. Bu da, bir biçimde RTE’ye laf yetiştirmekten partiye oy getirmesi olası önemli bir öğeyi yeterince anlatamadıklarının itirafı. 1950’den beri hemen bütün seçimleri izledim. Bugüne kadar gelip geçen seçimlere Kürt kökenli, Alevi pek çok kişi girdi, milletvekili oldu. Cumhurbaşkanlığı’na, Başbakanlık’a kadar devletin hemen kademesinde görev yaptılar. Bugüne kadar KürtTürk, SünniAlevi ayrımı hiçbir zaman seçimlerin temel konuları olmadı. Özal, Kürt olduğunu, Erdal İnönü Kürt kökenli olduğunu söyledi. Özal Başbakanlık’a, Cumhurbaşkanlığı’na kadar yükseldi. Ama ne Özal ve Erdal İnönü ne de başkaları kökenlerini seçimlerde malzeme yapmadı. Bugün ana muhalefet lideri Dersimli olmakla övündüğünü söylüyor. RTE, kökeninin Gürcü, eşinin Arap olduğunu iftiharla açıklıyor. Evet ama; Kürt’üm, Gürcüyüm, Arapım diyenler, etnik kökenlerini söylerken Türk’üm, Türkiyeliyim demek gereğini neden duymuyorlar? ABD toplumunu oluşturanlara; İtalyan, Alman, İrlandalı kökenden gelenlere sorulduğunda; soruyu Alman, İtalyan, İrlandalıyım diye değil; “Ben Amerikalıyım” diye, üstelik Amerikalı olmaktan kıvanç duyduğunu vurgulayarak yanıtlıyor. Bizde ise ayrışmaya malzeme! Biri diyor Kürt sorunu yok, Kürtlerin sorunları var. Diğeri sorunun varlığını kabul ediyor ama çözümü bir araya gelecekleri kuşkulu; âkil adamlara havale ediyor. Şimdi gel de ünlü bir şiirin bir dizesini anımsama: “Ümitler döndü iğdeye / Sür eşeğini Niğde’ye!” ‘Allah’ın sopası yok’ HAT CE TUNCER Çorba Yazısı Avrupa Birliği’ne kutlamalarla başlamamış mıydık, havai fişeklerle, partilerle, son dönemeç nutuklarıyla? AB temsilcilerinden yenilen fırçalara bile “eh adamlar haklı” denmiyor muydu? Çok yakın geçmişte, her gün bu konu tartışılmıyor muydu? Ne oldu? Sanki artık Avrupa Birliği diye bir konu yok. Seçim konuşmalarında bile bundan söz edeni duymuyorum. Ne oldu Avrupa Birliği macerası? Çorba. Türkiye geçmişiyle hesaplaşacaktı; temiz eller operasyonu yapılacak, karanlık güçler ortaya çıkacak, derin devlet ve çeteler temizlenecek, bütün karanlık olaylar, faili meçhuller anlaşılacaktı. Bu iddiayla açılan davalar, tutuklanan şok isimler, “bekleyin daha neler olacak” yazıları... Ne oldu? Gizli tanıklar, sonradan imal edildiği anlaşılan deliller, sehven belgeler, okunması bile imkânsız hale gelmiş iddianameler... Büyük temizlik operasyonunda son durum: Çorba. Kıbrıs konusu bu hükümetle birlikte yeniden ele alındı. Bu konuda direnenler susturuldu. Eskiden beri yurtdışında ve burada bazılarının, çözümün önündeki tek engel saydığı Denktaş gönderildi. Muhalifleri iktidar oldu. Annan planı kabul edildi. Sonra ne oldu çözüm? Rum tarafı AB’ye girdi. Ne yaparsanız yapın kendi tezlerinden bir adım geri atmayarak yine de kazandıkları ortaya çıktı. Biz elimizde zeytin dalıyla kalakaldık. Ne oldu Kıbrıs? Çorba. Kürt açılımında büyük rüzgâr estirildi, teröristler sınırdan törenle giriş yaptı. Televizyon kuruldu. Ama Kürtleri temsil eden partinin temsilcileri her gün iktidarla kavgada, Güneydoğu’da sokaklarda gösteriler durmuyor. Terör devam ediyor. Açılımın asıl tarafı kesinlikle açılımdan tatmin olmamış. Ne oldu Kürt açılımı? Çorba. Demokrasi, insan hakları, özgürlükler bağlamında her şeyin çözüleceği söylemi moda oldu. İktidar bu söylemi hiç dilinden düşürmedi. Ama anayasa denince başkalarına sormadan kendi istediği gibi yapmaktan yana. Şeffaflık derken sorduğunuz her soruya sinirleniyor. Başkalarının haklarına en ağır saldırılar yapılırken sessiz, ama kendisine en küçük söz söylenince çileden çıkıyor. Gazeteciler hapiste, çıkmamış kitaplar yasak. Özel yetkili mahkemeler DGM’lerin bile yapamadığını yapar oldu. Seçim barajı yüzde 10’da kaldı. Tutuklama, mecburi ve son kullanılacak tedbir değil rutin hale geldi. İnsanların önce suçlanıp sonra delil bulunması âdetten oldu. Ne oldu demokrasi? Çorba. İkinci Ergenekon davasında 2 yılı aşkın süredir tutuklu bulunan gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, davada suçlamaların dijital verilere dayandırıldığına, mahkemenin bu konuda bir karar vermediğine dikkat çekti. ÖSYM Başkanı’na Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın adının kullanılarak eposta gönderilmesi olayına değinen Balbay, “Allah’ın sopası yok. Bizim aleyhimize en ağır suçlamalarda bulunan Hayati Yazıcı bir email nedeniyle zan altında kaldı. Bize olsaydı mahkeme ‘hükümle birlikte karar verilmesine’ derdi. Yazıcı’ya öyle bize böyle. Yazının sahte olduğu anlaşılmış, geçmiş olsun” diye konuştu. Davanın 122. duruşmasında Balbay iddianameyi eleştirerek “Bu iddianame bir işkencenamedir. İskence nedir, sanık suçu kabul etmez. Sonunda baskıyla suçu işlediği kabul ettirilir. İddianamede ‘Sen bu suçu işledin, anlat’ deniyor. Hayatta birbirleriyle hiçbir ilgileri olmayan insanlar burada bir araya getirildi. İnsanlar hem kendi suçsuzluğunu anlatmaya çalışırken hem de diğerinin suçsuzluğunun ortaya çıkmasını bekliyor. Çünkü birbirlerine bağlanmışlar” dedi. B albay ÖSYM Başkanı’na Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın adının kullanılarak eposta gönderilmesi olayına değinerek Balbay, “Allah’ın sopası yok. Bizim aleyhimize en ağır suçlamalarda bulunan Hayati Yazıcı bir email nedeniyle zan altında kaldı. Bize olsaydı mahkeme ‘hükümle birlikte karar verilmesine’ derdi. Yazıcı’ya öyle bize böyle. Yazının sahte olduğu anlaşılmış, geçmiş olsun” dedi. Küçük: Yıldız mahkemeleriyle aynı paralelde kinci Ergenekon davasında sanık Prof. Dr. Yalçın Küçük, Ergenekon davalarıyla Engizisyon, Mithat Paşa’nın yargılandığı Yıldız mahkemelerinin aynı paralelde olduğunu savundu. Küçük, “Engizisyon mahkemeleri özel yetkili mahkemelerdir. Engizisyondakilere ‘yalancı tanık’ denirmiş, bizde ise ‘gizli tanık’. Engizisyon da buradaki gibi imaj ve düşünce ile ilgilenir, eylemle değil” diye konuştu. Emekli yüzbaşı tutuklu sanık Hasan Ataman Yıldırım, “Ergenekon” davalarının içinden çıkılamayacak şekilde büyüdüğünü söyledi. Yıldırım, gazeteci Ertuğrul Mavioğlu ve Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu bulunan Ahmet Şık’tan, “Kırk Satır Kırk Katır” adlı kitaplarında aleyhinde yazı yazdıkları için şikâyetçi olduğunu söyledi. turmuş. Bizim üzerimizden doğrulatmak istiyor” diye konuştu. 1.Ergenekon davası sanıklarından İsmail Yıldız ile yan yana koğuşlarda kaldıklarını belirterek Yıldız’ın akıl sağlığı konusunda kuşkular uyandıran sözlerine dikkat çeken Balbay, “Bu tahammüden beyin öldürmektir” dedi. Özkan: Denetimli serbestlik istiyorum stanbul 1. Bölge’den bağımsız milletvekili adayı, gazeteci Tuncay Özkan, bu davanın artık bittiğini ve sonucunun da değişmeyeceğini söyledi. Bertolt Brecht’in “Halkın Ekmeği” şiirini okuyan Tuncay Özkan, “Halkın ekmeğidir adalet. Benim karnım aç, ekmek istiyorum. Ancak iyi pişmiş ekmek istiyorum” diye konuştu. Özkan, gazetecilere gönderdiği yazılı açıklamada ise mahkemeden seçim çalışmalarına katılmak için tahliye talep edeceğini belirtti. Açıklamada, “Mahkemeden anayasal ve yasal haklarıma uygun olarak adli kontol altında, örneğin stanbul il sınırları dışına çıkmamak ve ilgili karakola imza vermek koşuluyla tahliyemi istiyorum” ifadelerine yer verdi. Bizi ne yapacaksınız? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Balyoz davasında tutuklu sanık emekli Korgeneral, MHP İstanbul 1. Bölge milletvekili adayı Engin Alan hakkındaki “O Korgeneral ayağa kalkmadı, gideceği yeri buldu” sözlerini anımsatan Balbay, bu yaklaşımın benzeri ile Cumhuriyet gazetesi yazarlarının karşılaştığını söyledi. Haziran 2010’da yaşamını yitiren gazetemiz imtiyaz sahibi ve başyazarı İlhan Selçuk’un 21 Mart 2008’de gözaltına alındığını, yaşı ve rahatsızlığı nedeniyle ertesi gün serbest bırakıldığını anlatan Balbay, şöyle devam etti: “Daha sonra ben tutuklandığımda avukatım Aydın Metin bana ‘İlhan Selçuk’u tutuklayamamışlar, sana gelmişler’ dedi. İlhan Selçuk serbest bırakıldıktan sonra ‘Burada hedef yargı ve ordudur. Bu Türkiye’ye zarar verir’ deyip bir uz laşma çağrısı yapmıştı. Başbakan Erdoğan ise ‘İlhan Selçuk bunu söylüyor da Cumhuriyet yazarlarını ne yapacağız?’ demişti. Bunu duyduğumda elbette bir şeyler hissettim. Ben vicdanınım doğru bulmadığı bir şeyi hiçbir zaman yazmadım. Ne düşünüyorsam, ülke yararına neyi görüyorsam onu yazdım.” Sözlerini, “Geçme namert köprüsünden götürürse sel götürsün seni” şeklindeki bir halk deyişiyle sürdüren Balbay, “içimizdeki ‘iktidar mahkemesinde yargılanan muhalifler’ duygusunu pekiştirmeyin” diye konuştu. SilivriKandil hattı Ortaçağdaki mahkemelerde sanıkların “son zamanlarda meydana gelen kötülükleri yapan olarak suçlandıklarını” ifade eden Balbay, şöyle konuştu: “Bizi böyle yargılıyorsunuz. Sorumluluğu sadece yargılanana değil, kurumlarına da yüklüyorsunuz. Bizi en kutsal saydığımız değerler üzerinden yargılıyorsunuz. Başbakan ‘SilivriKandil hattını çökerteceğim’ dediğinde hiç vicdanınız sızlamıyor mu? Bizi ne yapacaksınız? Tutukluyuz, tutuklayacak mısınız? Başbakan seçim sürecini bizim üzerimize kurdu.” Davada suçlamaların “dijital veriler” üzerine kurulduğunun altını çizen Balbay, “İddia makamı kendi kurduğu gerçekleri bize doğrulatmaya çalışıyor. Bizi planlayarak yok etme harekâtıyla karşı karşıyayız” dedi. Balbay, davanın 122. duruşmasının görüldüğünü, Türkiye’deki yargılama işleyişine göre 35 yıllık yargılama yapıldığını belirterek “Acaba heyetiniz hiçbir savunmayı dinlemeseydi, hiçbir sanık konuşmasaydı, sanıklar hiçbir soruya yanıt vermeseydi ne karar verecektiniz? Sanık üzerinden mi gerçeğe gidilir? Sanıklara sürekli bağlantı sordunuz. İddia makamı kendisine bir gerçek oluş Çelebi’ye tahliye Davada 20 Eylül 2008’den bu yana tutuklu bulunan Kara Pilot Teğmen Mehmet Ali Çelebi yurtdışına çıkış yasağı konularak tahliye edildi. Çelebi’nin cep telefonuna Hizbuttahrir örgütü üyeliğinden sanık bir kişinin cep telefonu kayıtlarının aktarıldığı ortaya çıkmış, İstanbul Emniyet Müdürlüğü “sehven” yüklendiğini açıklamıştı. Davada, Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, Balbay, Mehmet Haberal’ın da aralarında bulunduğu 19 sanığın tahliyesi yönünde oy kullandı. Tahliye talepleri oyçokluğuyla reddedildi. BDP’nin desteklediği bağımsız aday Zana, Silvan’da PKK liderine özgürlük istedi Çocuktan polislere el yapımı bomba: 6 yaralı ADANA (Cumhuriyet Güney İlleri Bürosu) Ova Mahallesi’nde toplanan grupta yer alan bir çocuk, gösterilere müdahale amacıyla bölgede bulunan Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü ekiplerine el yapımı bomba attı. Bombanın patlaması sonucu, adları açıklanmayan 5 polis memuru ile saldırıyı yapan çocuk da yaralandı. Çeşitli hastanelere götürülen ve durumları iyi olan polisler ile bombacı çocuk, tedavilerinin ardından taburcu edildi. Atılan bombanın el yapımı olduğu, yasadışı gösterilerde de kullanılan maytap, havai fişek türündeki malzemelerin barutlarının şişeye doldurulup içine bilye, teneke parçaları da atılarak yapıldığı anlaşıldı. ‘Öcalan çıkmadan barış olmaz’ MAHMUT ORAL ‘Benimle görüşen gladyo değil’ Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan, İmralı’da kendisiyle görüşen heyetin gladyo olmadığını, bu heyetle 15 Haziran’dan önce bir kez daha görüşeceğini açıkladı. İmralı’da avukatlarıyla görüşen Öcalan, hükümetten yeşil ışık gelmesi halinde silahlı çatışmanın devreden çıkacağını söyledi. Öcalan “15 Haziran’a kadar söylediğim çerçevede bir yeşil ışık yakılmazsa, beni ölmüş bilin. Artık ondan sonra yaşanacak olan başkaldırıdır, isyandır, her şey olabilir” dedi. Türkiye sosyalistleri ile birliğin sağlandığını söyleyen Öcalan “Bu bir başlangıç oldu, daha da gelişecek. Bu heyetle görüşmelerimiz ciddidir. Ancak hükümeti, Başbakan’ı ikna etme güçleri var mı? ABD’ye rağmen bir şeyler yapabilecekler mi” ifadelerini kullandı. Balyoz’da iki subay tutuklandı İstanbul Haber Servisi Balyoz planı soruşturması kapsamında, emekli Albay Hakan Büyük’ün Eskişehir’deki evinde yapılan aramada ele geçirilen belgelere ilişkin yürütülen soruşturmada, üç muvazzaf askerin ifadesi alındı. Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Ayar’a ifade veren askerlerden 2’si tutuklanırken, 1’i serbest bırakıldı. DİYARBAKIR Emek Özgürlük ve Demokrasi Bloku’nun seçim çalışmaları hız kesmeden sürüyor. Bağımsız aday Leyla Zana Silvan’da büro açılışında yaptığı konuşmada PKK lideri Abdullah Öcalan cezaevinde olduğu, cezaevleri boşaltılmadığı ve dağların yolları açılmadığı müddetçe Kürt halkının kimseyle barışı kabul etmeyeceğini söyledi. Diyarbakır bağımsız milletvekili adayı Mehmet Hatip Dicle için açılan seçim bürosunun açılışında konuşan Hakkâri bağımsız milletvekili adayı Selahattin Demirtaş, AKP’ye seslenerek “Bu topraklarda 40 günde 42 cenaze kaldırıldı. Tek bir cenaze için bile acınız acımızdır diyemediniz” diye konuştu. Bağımsız aday Altan Tan ise yaptıkları eylemleri eleştiren hükümete tepki göstererek “Onlara eylem beğendiremiyoruz. Yürüyüş yapıyoruz beğenmiyorlar, oturma eylemi yapıyoruz beğenmiyorlar, namaz kılıyoruz beğenmiyorlar, on binlerce insan yaşamını yitirdi. Binlerce kişi tutuklandı ve gözaltına alındı, ne yapalım yani çiftetelli mi oynayalım” dedi. Şerafettin Elçi ise Kürdistan bayrağının asılı olduğu Yenişehir’deki seçim bürosunun açılışında yaptığı konuşmada, “Erdoğan gelsin görsün kim Kürtleri temsil ediyor. Bu alanı görsün, bu haykırışları duysun. Her şeye rağmen biz Kürtler barıştan yanayız. Artık kanın dökülmesini istemiyoruz. Coğrafyamızda yaşadığımız bu hastalığın ilacı barıştır. Kürt isteklerinin kabul edilmesidir” dedi. Silopi’de iki polisin şehit edilmesinde 1 gözaltı DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Şırnak’ın Uludere ilçesi Yeşilli köyü kırsalında çıkan çatışmada öldürülen 12 PKK’liye yönelik operasyonları protesto etmek için gösterilere katılanlara yönelik gözaltılar ve tutuklamalar sürüyor. Batman’da 7, Hakkâri’de ise son 2 günde 22 kişi tutuklandı. Ayrıca Şırnak’ın Silopi ilçesinde 2 polisin şehit edildiği saldırıyla bağlantılı olduğu iddiasıyla 1 belediye çalışanı gözaltına alındı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle