19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 21 MAYIS 2011 CUMARTES 6 Boş adrese seçmen kâğıdı ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Adana’da yeni yapılmış bir apartmanda henüz kimsenin oturmadığı daireler iskâna açılmış gibi bölgede tanınmayan kişiler adına seçmen bilgi kâğıdı gönderildi. Çukurova ilçesinde 12 seçmenin bulunduğu Hatice Ekici Apartmanı’nda 7 ayrı kişi adına düzenlenmiş seçmen kâğıtlarıyla ilgili inceleme başlatıldı. HABERLER Çerkezler sürgünü anıyor FIRAT KOZOK ANKARA Çerkezler, soykırımın 147. yıldönümünde yalnızca acılarını anımsamak için değil, dünyanın 21 Mayıs’ı “Çerkez Soykırım ve Sürgünü” olarak tanımasını talep etmek için bugün Beşiktaş’ta ve Taksim’de toplanacak. Türkiye’nin yanı sıra ABD, Almanya, srail, Suriye ve Ürdün’de de anma etkinlikleri yapılacak. Çerkezler 21 Mayıs 1864’te sona eren RusKafkas Savaşı ile birlikte insanlık tarihinin en trajik sürgünlerin den birini yaşadı. Yaklaşık 500 bin Kuzey Kafkasyalının öldüğü tahmin edilen savaşların ardından 1.5 milyon kişi Kuzey Kafkasya’daki yurtlarından sürülerek Osmanlı topraklarına gönderildi. Bu büyük Çerkez nüfusu, tam 147 yıldır Osmanlı, Türkiye, Ortadoğu ve Balkanlar’ın tarihinde pişerek varlıklarını sürdürüyor. Bugün itibarıyla anavatanları Kuzey Kafkasya’da nüfusları 800 binle sınırlı olan Çerkezlerin diyasporadaki toplam nüfusları Türkiye ve diğer ülkelerle birlikte 56 milyona ulaşıyor. Türkiye çapında 61 Kafkas derneğini temsil eden Kafkas Dernekleri Federasyonu’nun (KAFFED) öncülüğünde Çerkezler, stanbul Beşiktaş’ta saat 18.00’de toplanacak. KAFFED Genel Başkanı Cihan Candemir, Çerkezlerin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Türkiye’nin temeli olacaklarını vurgulayarak, “Şunu unutmamak gerekir, insanları vatanlarından çıkarabilirsiniz, ama vatanlarını insanların kalplerinden asla çıkaramazsınız. Mayıs ayını unutmayacağız, unutturmayacağız” dedi. Parasız Eğitim stemek Suçu “AKP Demokrasisi”nin işlediği suçların hangi birinden söz etmeli? Gün geçmiyor ki cumhuriyet değerlerinin birinin daha yıkıldığına, insan haklarına karşı işlenen bir suça, en yetkili ağızlarda bir gerçeğin tersyüz edilmesine, bir demokratik hak arama girişiminin biber gazıyla, polis copuyla, cezaevine kapatılmayla bastırılışına tanık olmayalım… Utanç verici, isyan ettirici, ne zaman ve nasıl bir sonuca ulaşacağı belirsiz Silivri davaları vicdanları kanatmaya devam ediyor… Kapalı cezaevlerinden, hücrelerden taşan haykırışlar, demokratik bir sivil toplumda değil, bir baskı rejiminde yaşamakta oluşumuzu unutturmamak istercesine gelip kulaklarımıza çarpıyor… Bunlardan biri, “Bakırköy Kadın Hapishanesi”nden gönderilen bir mektup şu anda masamda, gözlerimin önünde... Mektubun yazarı Berna Yılmaz, 14 Mart 2010 tarihinde Abdi İpekçi Spor Salonu’ndaki “Roman Çalıştayı”nda Başbakan konuşma yaparken “Parasız Eğitim İstiyoruz” yazılı bir pankart açtıkları için yaka paça Zeytinburnu Emniyet Müdürlüğü’ne, oradan Terörle Mücadele Şubesi’ne götürülen, üç gün gözaltında tutulduktan sonra da tutuklanarak cezaevine konan iki öğrenciden biri. Berna Yılmaz Ankara Üniversitesi DTCF Antropoloji Bölümü 4. sınıf öğrencisi. Öteki tutuklu Ferhat Tüzer Trakya Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu Makine Bölümü 2. sınıf öğrencisi. Geçen yılın 14 Mart’ında tutuklandıklarına göre, tutukluluklarının 15’inci ayına girmek üzereler… Berna, “Bakırköy Kapalı Kadın Hapishanesi”nde. Ferhat, Metris T1 Kapalı Hapishane’de… Hapishanelerimiz çoğaldı. Tiplerini, türlerini akılda tutmak kolay değil… Ben hapishanede yatma sürelerini kendi hapishaneciliğimle ölçerek anlamaya çalışırım… 1982 Mart’ında Barış Derneği’ne karşı açılan dava nedeniyle tutuklananlardan biriydim. Maltepe ve sonra Sağmalcılar cezaevlerinde aynı yılın kasım ayına kadar, yanlış hesaplamıyorsam eğer, toplam sekiz ay tutuklu kalmışım… Bu çocuklar 15 aydır cezaevinde. Biz, yine yanlış anımsamıyorsam üç ay sonra yargıç karşısına çıkmıştık ve duruşmalar genellikle bir iki hafta sonraya ertelenirdi. Berna ve Ferhat yargıç karşısına 30 Eylül’de, yani tutukluluklarının neredeyse altıncı ayında çıkarılmışlar… İkinci duruşma 14 Aralık 2010 tarihinde yapılmış… Birkaç gün sonra, 24 Mayıs Salı günü, Beşiktaş 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bir kez daha yargıç önüne çıkacaklar… İnternete girerseniz, konuyla ilgili daha pek çok bilgiye ve ayrıntıya ulaşabilirsiniz… Berna Yılmaz mektubunda Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı’ndaki (YGS) şifre skandalından söz ediyor ve “Bu olayla da görülmüştür ki eğitim sistemi çökmüştür. Ne sınavlara, ne ÖSYM’ye, ne de YÖK’e kimsenin güveni kalmamıştır” diye yazıyor… Haksız mı? Üniversite dördüncü sınıf öğrencisi, yirmili yaşlarının başlarındaki bir genç kız, Bakırköy Kapalı Kadın Hapishanesi’nden, YGS skandalında uğradıkları haksızlığı sineye çeken ya da çekmek zorunda kalan nice genç insanı ve onların suskun kalan annebabalarını utandırırcasına bütün bu insanların hakkını savunuyor… Mektubun son paragraflarından birini birlikte okuyalım: “24 Mayıs 2011 tarihinde, Beşiktaş 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 3. mahkememiz görülecek. Biz yine aynı talebi savunacağız. Yine bu hakkı dile getirmekten pişman olmadığımızı söyleyeceğiz. Sizin aracılığınızla, herkesi bu mahkemeye sesimize ses olmaya çağırıyorum…” Sözüm ona bir darbe döneminde değil de “ileri demokrasi” sürecinde imişiz… AKP’nin ileri demokrasisinin nasıl bir şey olduğu, Başbakan konuşurken “Parasız eğitim istiyoruz” yazılı pankart açan çocuklara uygulanan zulümde gerçek yüzünü çok iyi gösteriyor… Berna Yılmaz ve Ferhat Tüzer’in “seslerine ses olmak” için, 24 Mayıs Salı günü (herhalde sabah saatlerinde) Beşiktaş 10. Ağır Ceza Mahkemesi önünde buluşmak üzere… Seçim günü yasakları ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) YSK’nin seçim yasaklarına ilişkin kararı Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlandı. 12 Haziran 2011 Pazar günü, saat 06.00’dan 24.00’e kadar alkollü içki satılması yasak olacak, oy verme süresince bütün umumi eğlence yerleri kapalı kalacak, görevliler dışında hiç kimse silah taşıyamayacak ve saat 18.00’e kadar seçim ile ilgili yayın yapılamayacak. Dink ailesi, cinayete göz yuman emniyetçilerin yargı önüne çıkarılmasını istedi ‘Yargılansınlar’ İstanbul Haber Servisi Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine göz yuman Ramazan Akyürek, dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay, istihbarat şube müdürleri Faruk Sarı, Engin Dinç, Erhan Tuncel’den dönemler halinde sorumlu olan polisler Muhittin Zenit, Özkan Mumcu, Mehmet Ayhan, Onur Karakaya, daireler amiri komiser Ercan Demir ve Terörle Mücadele Şube Müdürü Yahya Öztürk hakkında dava açılması istendi. Dink ailesi, Rize Ağır Ceza Mahkemesi’ne yaptıkları son başvuruda, Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunun, AİHM kararının, TBMM alt komisyonunca alınan ifadelerin dikkate alınmasını, Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı’nın emniyetçiler hakkına 29 Haziran 2010’da verdiği takipsizlik kararının kaldırılmasını talep etti. Dink ailesinin avukatınca mahkemeye sunulan dilekçede, Trabzon emniyetinin Dink cinayetindeki ihmalleri sıralanarak “Cinayetin önlenmesi için herhangi bir çaba harcanmadığı, bu cinayete ‘olur’ verdikleri açıktır” denildi. CHP esnafın sorunlarını dinledi 2. bölge adaylarından CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ve Genel Sekreter Bihlun Tamaylıgil, Türkiye Sebze ve Meyve Komisyoncuları Federasyonu ve stanbul Yaş SebzeMeyve ve Bostan Komisyoncuları Derneği yöneticileri ile basına kapalı olarak görüştü. Tanrıkulu, “Türkiye için gerçekten hem üreteni hem de tüketeni memnun edecek bir süreç işlemeli” dedi. CHP’li heyet stanbul Büyük Otogar Esnaflar Derneği Başkanı Şahap Önal ve Tüm Otobüsçüler Federasyonu Genel Sekreteri Nusret Ertürk ile bir araya geldi. stanbul 3. bölge milletveki adayı Süleyman Çelebi de, Zeytinburnu Ambarlı’daki işçilere destek ziyaretinde bulundu. şçiler Çelebi’yi sloganlarla karşıladı. Çelebi “Destek istiyorum çünkü aday olduğum parti işçi sorunlarını, taşeronlaşma gibi birçok sorunu düzeltecektir. Ben kendi kimliğimin arkasındayım” dedi. Daha sonra Genel Başkan Yardımcıları Gürsel Tekin, Tanrıkulu ile Tamaylıgil, stanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı’yı ziyaret etti. Fotoğraflar: SER ‘Kapalıyım, çalışmıyorum’ İstanbul Haber Servisi İstanbul Teknik Üniversitesi’nin 238. yılı etkinlikleri kapsamında İTÜ Mezunlar Derneği tarafından düzenlenen etkinliğe 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de katıldı. Demirel, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kendisine yönelik sözleriyle ilgili sorulara “Bugün çalışmıyorum, kapalıyım” dedi. Parasız eğitim: 18 gözaltı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Gençlik Derneği üyeleri, parasız eğitim ve tutuklu bulunan arkadaşlarının serbest bırakılması için 3 günlük açlık grevini dün başlattı. Öğrenciler Sakarya Meydanı’nda açlık grevi için çadır kurdu. Öğrencilere müdahale eden polis, 10 kişiyi sürükleyerek gözaltına aldı. Polis, daha sonra yeniden toplanan öğrencilerden 8’ini daha gözaltına aldı. KAN YILDIZ, HÜLYA KESKİN) NAKŞ BEND VAKFINDAN KURUMA OSMAN YE’DE KARAKOL DAYAĞI Tansel Çölaşan’a takipsizlik İstanbul Haber Servisi İstanbul Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan’la ilgili yaptığı şikâyet üzerine yaptığı incelemede, suç unsuru bulunmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi. Çölaşan “Referandumda evet diyenler gaflet, dalalet ve hıyanet içindedir” demişti. Diyanet’e tarikattan ‘atama’ FIRAT KOZOK Kırık ayağın kayıtları silindi AL CAN ULUDAĞ ANKARA Malatya’nın Darende ilçesinde faaliyet gösteren, Nakşibendi tarikatı ile ilişkili Darende Es Seyyid Osman Hulusi Efendi Vakfı’nın eski Genel Müdürü İsmail Palakoğlu, önce Deniz Feneri Derneği’ne yönetici oldu, ardından da Diyanet İşleri Başkanı Prof. Mehmet Görmez’in de onayıyla Diyanet Vakfı Genel Müdür Yardımcılığı’na yükseldi. Diyanet Vakfı Genel Müdürü Necati Akçeşme, “Adı geçen şahıs, Diyanet İşleri Başkanı’nın öğrencisi. Benim ve bazı mütevelli heyet üyelerinin tanıdığı bir isim, kendisiyle iki aydır çalışıyoruz, hizmetleri bizim için önemli” sözleriyle atamayı savundu. Es Seyyid Osman Hulusi Efendi Vakfı 2000’li yıllarda ilçede açılan ilahiyat fakültesi ile Türkiye gündemine oturmuştu. Fakültenin kullanacağı binalar “bağış” adı altında vakıftan alınmış ancak YÖK , fakültenin tarikatın elinde olduğunu rapor etmişti. ANKARA Türkmenistan’da işçi olarak çalışan Metin Serdar Gökçe’nin (48) tatilini geçirmek için geldiği memleketi Osmaniye’de bir karakolda 5 polis tarafından dövülerek iki bacağının kırılması olayının kamera kayıtlarının silindiği ortaya çıktı. Gökçe’nin kız kardeşini arayan bir kişinin de “Devletle uğraşılır mı? Davadan vazgeçin” diye tehdit ettiği öne sürüldü. Gökçe, 16 Mayıs gecesi evin de ailesiyle yüksek sesli tartışınca komşuları polisi arayarak şikâyetçi oldu. Polis alkollü olduğu öne sürülen Gökçe’yi gözaltına aldı. İddiya göre; Gökçe, Şehit Mehmet Çatal Polis Merkezi’nin bahçesinde bir komiser kendisine vurdu. Gökçe şunları anlattı: “Tuvaletin içine soktular, gaz sıktılar. Direnmeye çalışınca üç polis ayaklarımın üzerine çıktı ve bastı.” Gökçe, “Karakola sağlam girip, kırık ayakla çıktığımı gösteren görüntüler silinmiş” dedi. Bir not: Uluslararası yazarımız, benim “Neden konuşmuyorsun?” diye sormamın hemen ardından Washington’da konuştu. Zaten aşağısı kurtarmazdı. Söylediği lafları herkes okudu. AKP’ye ve Erdoğan’a bağlılığını politik ve dolambaçlı bir dille bir kez daha belirtmesi kendi adına yine de bir dürüstlük sayılabilir. Bu arada 17 Mayıs tarihli Radikal’de, bir “amigo”nun mızmız homurtusu işitildi. Onu yanıtlayarak zaman harcayamam. Kendisine, yaşına başına uygun akıl selameti dilemekten ve aklının pek de ermediği belli olan işlere burnunu sokmamasını tavsiye etmekten başka (şimdilik) bir şey söylemek istemem… Bir başka not: 21 Mayıs Cumartesi günü İzmirKarabağlar Belediyesi’nce açılacak olan Nâzım Hikmet Parkı ve Anıtı onuruna müzisyen arkadaşım Haluk Çetin’le bir şiirmüzik dinletisi sunacağız… C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle