19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 21 MAYIS 2011 CUMARTES [email protected] 14 KÜLTÜR 64. CANNES F LM FEST VAL ’NDEN ZLEN MLER Ceylan’ın bir rakibi daha eksildi UĞUR HÜKÜM CANNES – Cannes gibi bir er meydanına çıkıp da bizim pehlivanı tutmamak elde değil. Her yarışma filmini gördükten sonra Nuri Bilge Ceylan’a bir rakip eksildi veya bir ciddi rakip daha deyip her durumda seviniyoruz. Perşembe sabahı izlediğimiz festivalin en ağır toplarından Pedro Almodovar’ın yeni ürünü “İçinde Yaşadığım Deri”den sonra bir rakip eksildi diye sevindik. Ne Ceylan filmini gördük ne de diğerlerine ilişkin kişisel değerlendirmemizin özünde sübjektif olduğunu unuttuk. Ama İspanyol ustanın sempatik ve de hafif filminin bu yarışmadan bir ödülle dönebileceğini pek sanmıyoruz. Almodovar’ın 18. filminin kahramanı Dr. Robert Ledgard (Antonio Banderas) çok saygın bir estetik cerrahıdır. Dr. Ledgard aynı zamanda deontolojik açıdan pek uygun olmayan bilimsel denemelere de girişmektedir. Özellikle de karısının geçirdiği otomobil kazasındaki ciddi yanıklar nedeniyle yeni deriler üzerinde çalışmaktadır. Ancak karısının intiharı ve psikolojik sorunları olan kızının sorumsuz bir genç tarafından iğfal edilmesi üzerine suçludan intikam almaya karar verir. Doktor Pedrostein, pardon Dr. Ledgard’ın bütün ustalığıyla yaratacağı “güzel” varlık kendisine çok pahalıya mal olacaktır. “İçinde Yaşadığım Deri” ma mafyaları), bilimkurgu, korku ve fantastik türleri uzmanı olarak tanınan Miike ustalaAlmodovar’ın rına yaraşır bir eserle ‘ çinde 64. Cannes FestivaYaşadığım li’ne katılıyor: “HaDeri’sinde raKiri: Bir SamuAntonio rayın Ölümü”. Banderas ve 17. yüzyıl başı saElena Anaya muray kurumunun rol alıyor. çökmeye, merkezi otoritenin ağır basmaya başladığı bir dönemdir. Samuraylar yoksullaşmakta, senyör bulmakta zorlanmaktadırlar. Bazı derebeyleri, şogunlar bu süreci rakiplerini elemek için de kullanmakta bir sakınca görmemektedirler. Aç ve işsiz kalan bazı samuraylar ya güçlü senyörlere sığınmayı deniyorlar ya da daha Festivalin ağır toplarından Pedro Almodovar’ın ‘ çinde onurlu bir yol olduğuna inanYaşadığım Deri’ filmini izledikten sonra, Nuri Bilge Ceylan’ın dıkları, bu senyörlerin malikâbir rakibi daha eksildi diye sevindik. spanyol ustanın bu nelerinde harakiri yapmayı tercih ediyorlardır. yarışmadan bir ödülle döneceğini sanmıyoruz. Fakat bu arada harakiri tehdidini kullanarak para koparni”, “Yüksek Topuklar” maya çalışan samuray söylenhir ellerden çıkmanın verdiği veya Kika’dan eser var, ne de si tileri yaygınlaşmıştır. Genç saüstünlükle kolay izlenir ve se nema klasiklerine geçen “An muray Kageyu ve kayınpedevimli bir film. Ancak Antonio nem Hakkında Her Şey”, “Ko ri, son derece onurlu ve Banderas, “güzel” Elena Ana nuş Onunla” gibi dramlardan… tecrübeli samuray HanshiJapon yönetmenler tarihi aslı ro sefalet ve açlıkla mücadeya ve yönetmenin fetiş oyuncularından Marisa Paredes’in ba na uygun yeniden yazmaya ka le halindedirler. Kageyu şarılı oyunları esere sınıf atlata rar verdiklerinde önemli, iz bı ölüm yatağındaki karısı ve mıyor. Araya serpiştirilen biriki rakan eserler gerçekleştiriyor bebeği için kayınpederinden kara mizah unsuru veya gerilim lar. Akira Kurosawa ustanın gizli harakiri yolu denemeye kasahnesi heyecan vermekten, “Yedi Samuray”, “Gölge Sa rar verir. Vurdulu kırdılı filmlere meinandırıcılıktan çok uzak kal vaşçı” ve “Ran” filmleri bu tümış. Fazla değil 5 yıl önce, Can rün bilinen klasik örnekleridir. raklı olanlar bu 3 boyutlu filmnes’da En İyi Senaryo ödülünü 1960 doğumlu sinemacı Takas de aradıklarını bulamazlar. Ama aynı kişi mi almıştı, demeden hi Miike 50’nin üstünde tel kusursuz bir senaryo ve teknik, edemiyoruz. Ne o enfes (trajik) evizyon ve sinema uzun metraj iyi bir oyunculuk ve evrensel komediler, “Sinir Krizinin Eşi lısına rağmen hiç tanımadığı ahlak dersi bekleyenler memğindeki Kadınlar”, “Bağla Be mız bir sanatçı. Yakuzalar (Japon nun kalacaktır. Hoşçakal Resulov ‘Hoşçakal’ dedi MEHMET BASUTÇU ran’da 6 yıl hapse mahkum edilen, ancak temyize gittiği için henüz tutuklanıp hapse atılmayan muhalif yönetmen Resulov’un yeni filmi ‘Hoşçakal’, festivalin başlamasına 4 gün kala ‘Belirli Bir Bakış’ bölümüne alındı. CANNES Politik içerikli filmler bu yıl çok değişik biçimlerde yansıyor beyazperdeye. Acılı gerçekler, geleceğe yönelik kaygılarla birleşerek, soru işaretleri bol yaklaşımların ışığında, farklı biçemlerde irdeleniyor. Ayrı jürisiyle festivalin ikinci ödüllü bölümü sayılan “Belirli Bir Bakış” yan bölümünde sunulan 21 film arasında da politik sinemanın farklı örnekleri dikkati çekiyor. Ermeni kökenli Fransız yönetmen Robert Guédiguian, “Kilimanjaro’nun Karları” ile, yine komünist değerlerin çizgisinde, hümanist yaklaşımın süzgecinden geçen has bakışıyla doğrudan politik içerikli bir film sunarken, İranlı genç muhalif yönetmen Muhammed Resulov’un, “Hoşçakal”ı, yeni politik sinemanın incelikli, yalın bir örneği olarak, coşkuyla karşılanıyordu. “Hoşçakal” içtenlikli yaklaşımıyla, İranlı muhalif aydınların bugün yaşadıkları zorlukları mesafeli bir dille anlatan sağlam bir sanat sineması örneğiydi. Sadece Muhammed Resulov değil, 20 yıl boyunca filmi çekmesi ve İran dışına çıkması yasaklanan Cafer Penahi de, yine son anda, ana seçkiye özel gösterim kategorisinde alınan belgesel nitelikli, Mojtaba Mirtahmasb ile birlikte imzaladıkları “Bu Bir Film Değil” ile Cannes’a davet edilmişti. Penahi’nin çıkış izni alamayacağı belliydi ama Resulov için bir umut vardı. Cannes’da bulunan İranlı gazeteciler, Tahran’ın bu konuda bir gün sıcak, ertesi gün de soğuk rüzgârlar estirerek oya lama taktiği güttüğünü söylüyorlardı. Resulov, Cannes’a gelmek için resmen izin istemiş, kendisine önce umut verilmiş, ardından hayır denmiş, iki gün önce yeşil ışık yakılmıştı. Ancak pazar gününe dek Resulov’un Cannes’a gelebileceğinden herkes yine kuşkulu… Filmleri Cannes’a alındı diye Resulov ve Penahi üzerindeki baskıları arttırmak yerine, ılımlı bir tavırla işi idare ediyor görünen İranlı yetkililerin, geçmiş örneklerden biraz ders çıkardıkları söylenebilir. Bu arada, bir yanlış anlama da açıklığa kavuşmuş oldu: Aralık ayında hem Penahi hem de Resulov, muhalif film çekmeye yeltenmek suçlamasıyla 6 yıl hapse mahkum ediliyorlar ama temyize gittikleri için, tutuklanıp hapse atılmıyorlar. Evet, ancak, bu 6 yıla ek olarak yurtdışına çıkma ve 20 yıl boyunca film çekme yasağı, sadece Cafer Penahi’ye veriliyor. Resulov, mahkumiyeti kesinleşmedikçe, film de çekebilir, ülke dışına da çıkabilir. Zaten “Hoşçakal”ı, bu konumda, izin alarak yasal koşullarda çekebilmiş. Yine de, konusu önceden verdiği senaryodan farklı olduğu için rahatça çalışamayınca, sonuçta, çok daha incelikli bir eleştirel dil geliştirmiş… Baskı rejimlerinin sanatçıların seslerini kesemedikleri gibi, yapıtlarının daha yaratıcı, daha etkileyici olmasına katkıda bulundukları defalarca gözlemlenmiş bir neden/sonuç ilişkisi değil mi? Resulov, Cannes’a gelemese bile, Emir Kusturica’nın başkanlığındaki “Belirli Bir Bakış” jürisi, “Hoşçakal”a, ilk sıraya hoş geldin, diyebilir. Von Trier, Hitler’e sempati duyduğunu söylemişti ‘ stenmeyen adam’ gururlu CANNES (Cumhuriyet) Adolf Hitler’e sempati duyduğunu söylemesi üzerine 64. Cannes Film Festivali Komitesi tarafından “istenmeyen adam” ilan edilen Danimarkalı yönetmen Lars von Trier, kararı kabul ettiğini, ama “istenmeyen adam ilan edilmiş olmaktan gurur duyduğunu” söyledi. Festivalde gösterilen son filmi “Melancholia”nın basın toplantısında bir gazetecinin sorusu üzerine espriyle karışık bir dille “Evet, ben bir Naziyim” diyen Von Trier, sinema tarihinde belki ilk kez böyle bir karar alındığını vurgulayarak, “Bir kez daha özür diliyorum, kimseyi incitmek istemedim. Yahudi adı taşıyorum ve bütün çocuklarım da Yahudi adı taşıyor. Sanırım, uluslararası basın Danimarka espri anlayışımı anlamıyor” diye konuştu. Cannes Film Festivali’nin Başkanı Gilles Jacob, Lars von Trier’in Hitler ile ilgili söylediği sözleri “kabul edilemez” olarak nitelendirdi. Danimarka Kültür Bakanı Per Stig Moeller ise, festival komitesinin kararı konusunda, “Şaşırdım, çünkü festival yetkilileri Trier’in özürlerinin dikkate alındığının altını çizmişti. Ama tabii ki, karar komiteye ait ve ben karışamam” değerlendirmesinde bulundu. Festival komitesinin aldığı “istenmeyen adam” kararına göre Lars von Trier festivalin yapıldığı yere gidemeyecek, hatta filmi bir ödül kazansa bile gidip ödülünü alamayacak. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle