19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 21 MAYIS 2011 CUMARTES 16 Yaş Halinden kanı’nın daCumhurbaşnışmanı Yusuf CHP’YE ARTI SANDALYE ÖDP’nin Kararları S eçimlere girme hakkı kazanmasına karşın, eksik belge gerekçesiyle seçim dışı bırakılan ÖDP, partililerine, sandıkta “piyasacı, özelleştirmeci, milliyetçi, gerici düzen partilerine oy verilmemesi; devrimci, sosyalist adaylara oy verilmesi” çağrısını yaptı. ÖDP Genel Başkanı Alper Taş’a, bu çağrının ne anlama geldiğini sorduk. Yanıtladı:“Çağrımız; Emek, Barış ve Özgürlük Bloğu’nun bağımsız adayları için de, Ezilenlerin Sosyalist Partisi’nin bağımsız adaylarını da, TKP ve EMEP adaylarını da, İstanbul 1. bölgeden bağımsız aday olan Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Genel Başkanı Turgut Öker’i de kapsıyor. Nasıl oy kullanacaklarını üyelerimizin anlayışına bırakıyoruz.” ÖDP bir başka karar daha aldı: Antidemokratik seçim ve siyasi partiler yasalarına karşı “yasaksızbarajsız seçim” kampanyasını örgütleyecek. S. Müftüoğlu, Twitter’da CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu için “referandumda cırcır olduğu için oy kullanamadı” gibi ifadelere yer vermişti. Konuyu, Kılıçdaroğlu’na sorduk, “Cumhurbaşkanı’ndan bir hareket bekliyoruz. Bakalım ne yapacak?” karşılığını verdi. Müftüoğlu’nun neler yaptığının kamuoyuna açıklanmasının üzerinden günler geçti. Henüz hakkında hiçbir şey yapılmadı. Duyduğumuz kadarıyla, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sencer Ayata, Kayseri gözlemlerini aktardı. danışmanın yazdıkları gençliğine verilip bir şey de yapılmayacakmış zaten. Oturmaya devam edecekmiş Çankaya Köşkü’nde... Geçenlerde biz de o ildeydik, “CHP, oy oranını arttırır, ama yine 1 milletvekili çıkarır. İkinci zor” dedik. Bizim beklentimize katılmadı: “İlçelerde ve köylerde bir artış gözlüyoruz. Sebebi de çiftçinin çok büyük zarara uğramış olması. İçinde bulunduğumuz seçim atmosferinde Anadolu’nun genel karakteri de bu. Yalnızca Kayseri’de değil, Kars’a kadar uzanan bir eğilimden söz ediyorum. Tarıma bağlı ekonomisi olan, nüfusu 50 binin altında olan yerlerde çiftçi memnun olmadığı zaman esnaf da memnun olmuyor. Küçük küçük ilçeler, köylerdeki AKP memnuniyetsizliği, AKP yılgınlığı oy oranına yansıyacak. Mazotun 1.5 liraya satılacağı söylemimiz de tuttu.” Ayata’ya göre, yalnız Kayseri değil, Anadolu’nun çeşitli illerinden kırıntı oylar, CHP’ye artı sandalye getirecek... Benzer bir gözlemi de CHP Genel Sekreteri Bihlun Tamaylıgil yaptı: “İstanbul’un bölgelerinde çalışırken farklı bir halk tepkisi ile karşı karşıyayız. Sultangazi’de bile el sallıyorlar bizim konvoya. Bu etkileşimle hiç karşılaşmazdık eskilerde. İstanbul’da AKP ile başa baş gibiyiz.” CHP’nin milletvekili sayısını arttıracağı kesin. Böyle giderse AKP çoğunluğu yine sağlayacak belki. Ama, büyük olasılıkla tek başına anayasa değişikliği için gerekli sayıdaki temsilciyi sokamayacak Meclis’e. Birisinin halife sultanlık düşü ne yazık ki boşa çıkacak anlayacağınız. TCMB Ne Yapmak stiyor? Merkez Bankamız, 6 aydır, ekonominin yabancı para (cari işlem) açığını azaltmak, dışalım artışını ve kredi genişlemesini yavaşlatmak, banka kârlarını azaltmak, ekonominin büyüme hızını düşürmek ve “fazla ısınan ekonomiyi soğutmak”, sıcak para girişini durdurmak, bunları yaparken de enflasyonu yıllık yüzde 5 oranının altında tutmak istiyor. Son altı ayda, mevduat zorunlu karşılıklarını çok yükselttiği halde, alınan sonuçlar sınırlı kalmış ve özellikle, dışalımın azalması beklenirken, aksine artmış, ekonominin yabancı para açığı (cari açık) artmaya ve sıcak para girişleri yükselmeye devam etmiştir. Alınan önlemlerle bu hedeflerden en önemli olanlarına (dışalımın, dış ticaret ile yabancı para açığının ve sıcak para girişinin azalması, kredi hacminin daralması) ulaşamamıştır. Bu önlemlerle yukarıda listelenen hedeflerin çoğunluğuna ulaşmak olanağı bulunamamıştır. Geçen yılın ekim ayından beri mevduat zorunlu karşılıkları önemli oranda arttırıldığı, bankalar tarafından yatırılan zorunlu mevduat karşılıklarına ödenen faizler kaldırıldığı halde, kredi genişlemesi devam etmiştir. Geçen yılın ocakmart dönemine kıyasla 2011 ilk çeyreğinde banka kredilerinin toplamı, yaklaşık olarak yüzde 35 oranında artmaya devam etmiş, banka kârları da ancak yüzde 10 oranında azalmıştır. 2011’in ilk çeyreğinde, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla, kârlardaki azalma oranları, özel bankalarda yüzde 19.8, kamu bankalarında yüzde 13, katılım bankalarında yüzde 8.6’dır. Aynı dönemde kârlar, yalnız yatırım ve kalkınma bankaları (yüzde 6.5) ile yabancı bankalarda (yüzde 23) artmış ve toplu olarak bankacılık sistemindeki kâr toplamı yüzde 10 oranında düşmüştür. Buna karşılık, ekonominin genel büyüme hızı (Milli GelirGSYH artışı), geçen yılın son çeyreğindeki gibi, çok yüksek bir yıllık hızda (yüzde 9) artmaya devam etmiştir. Son iki yılın ocakmart dönemleriyle kıyaslarsak cari açık, yüzde 137 oranında (12.8 milyar dolar) artarak, 22.12 milyar dolar düzeyine yükselmiştir. Bu sonuçlara, alınan önlemlerle ulaşılması öngörülmüş ve TCMB tarafından açıklanan amaçlardan birinin, cari açığın azaltılması amacının, tam tersi bir hedefe ulaşıldığını göstermektedir. 2011’in ilk çeyreğinde gerçekleşen cari işlemler açığı, yıl sonuna kadar aynı düzeyde gerçekleşirse, cari açığın, yıl sonunda, bir önceki yıla kıyasla yüzde 50 oranında artarak 60 milyar dolara yükseleceği hesaplanmıştır. Yürürlükte bulunan Üçüncü Beş Yıllık Plan’da öngörülmüş bulunan hedefler bu düzeyin yaklaşık yarısı kadardır. Gerçekten, TCMB tarafından “ekonomiyi soğutma amacıyla” uygulamaya konan araçlar (mevduat zorunlu karşılıklarının arttırılması ve bunlar için bankalara ödenen faizin kaldırılması) ile elde edilmesi amaçlanan hedefler arasında uyumsuzluk vardır. Sadece bu araçlarla yetinilirse, bankaların bu dönemdeki kârlarının azaltılmasından başka bir sonuca ulaşılması da söz konusu değildir. Ekonomide özel kesim ve ilgili kamu kuruluşlarının tümü, halk çoğunluğunu yüksek tüketim harcamalarına özendirirken ve aslında yurtiçindeki tüketim mal ve hizmetleri ile sanayi işletmelerini fazla üretime, yatırıma ve dışsatıma adeta zorlarken, enerji maliyetleri hızla artarken, halkın ve işletmelerin harcama düzeylerini durdurmak olanağı yoktur. Hedef, dış alımı ve cari açığı azaltmak ise, zaten yüksek olan halkın mal ve hizmet talebini ve işletmelerin yedek parça, hammadde ve enerji ihtiyaçlarını arttırarak bunu yapmanın bir yolu yoktur; bu yol, mal ve hizmet talebinin azaltılması ile ancak sağlanabilir. Bunu yapabilmek için, TCMB tarafından alınan önlemlerin, vergi sisteminin yeniden düzenlenmesi ve reklamların kısıtlanması yolu ile desteklenmesi gerekmektedir. TCMB de zaman zaman “Açık Piyasa İşlemleri”yle pazarda biriken fazla nakti çekmenin yollarını araştırmalı ve her halde pazarda biriken fazla mal ve hizmet talebini kısmanın bir yolu bulunabilmelidir. yemeklerin finansörü Cumhuriyet gazetesi ve Mehmet Haberal” imiş. Kent Otel’de yapılan yemeklerin bazılarına katılan bir kişi olarak, ileri sürülen bu savların doğru olmadığına tanığız. Bir kere, yemeklerde “darbe planı yapıldığı” inancı tümüyle uydurmacadır... Hekimden bilim insanına, siyasetçiden gazeteciye, hukukçudan eğitimciye birçok kesimden insanın bir araya geldiği Kent Otel yemekleri, tıpkı Taksim toplantıları gibi, birer entelektüel sohbet ortamıydı. Güncel konularda örneğin andaş basındaki habere göre; “2005Y2006vetarihleri arasında Kent Otel’de yapılan ‘darbe planlarının görüşüldüğü’ Yemeklerin Finansörü özelleştirme, tarımdaki durum, Atatürkçülük ya da dış politikadaki gelişmeler uzman bir isim bilgilendirici kısa bir konferans verir, ardından yemeğe katılanlar aralarında söyleşirler, söz almak isteyenler masadakilere görüşlerini açıklardı. Gündemdeki konu, enine boyuna tartışılırdı. Çok iyi anımsıyoruz; bir keresinde yemeğe gelmiş olan emekli Orgeneral Hurşit Tolon kendisi çok ve benbenci konuştuğu için, yemeğe katılanların çoğu ne dediğini dinlemek bile istemezler, sıkıldıklarını birbirlerine belli ederlerdi 12 Eylül cuntasının uygulamalarını savunacak olmuştu. Bunun üzerine, Ankara’da geniş bir dost çevresine sahip, arkadaşlarını bir araya getirmekten büyük zevk alan, ışıklar içinde yatsın hukukçu Engin Aydın, Hurşit Tolon’a çok sert çıkmış, 12 Eylül cuntasının ve cuntaların savunulacak hiçbir yanı olmadığını dile getirmişti. Kent Otel yemeklerinde söz alanlar mikrofonla konuşurdu ve ne söyledikleri otelin lobisinden bile duyulurdu. Yemeğin gerçekleştiği salonda en az 56 garson olurdu. Orada bulunan kimi kamu görevlileri resmi araçları ile Ankara’nın en işlek caddesindeki Mithatpaşa CaddesiKent Otel’e gelirler, koruma polisleri de yemeğin gerçekleştiği salon içinde dolaşırlardı. Kısacası; yemeklerin gizli, saklı hiçbir yanı yoktu. İsteyen; arkadaşlarını, dostlarını o yemeklere çağırabilirdi. Bizim katıldığımız yemeklerin hiçbirinde Mehmet Haberal’ı görmedik. Diğerlerine de çağrıldığını sanmıyoruz. Yemeklerin kim tarafından ödendiğine gelince... Hiç tartışmasız Alman usulü uygulanırdı. Yani, yemeğini yiyen parasını kendi cebinden öderdi! DSK Sonrası SADIK ÇEL K K M K ME DUM DUMA BEH Ç AK rumları bir tarafa, CHP’yle iş dünyasının yakınlaşması olarak okunabilecek bu olay elbette ki son derece önemlidir. Sıcak ve samimi tavırları, çalışkanlığı, abartısız hayatı ve sadeliği yanında bu zamana kadar belki de solun, sosyal demokratların en büyük zaaflarından biri olarak gösterilen ve yeterince önem verilmeyen “üretimle yeterince ilgilenmeme” konusundaki duyarlı yaklaşımıyla öne çıkan, üretimin Türkiye’nin en temel meselesi olduğunu kabul eden, iş ve ticaret âlemiyle ilişkilerini geliştiren sol sosyal demokrat bir parti lideri ilgiyle karşılanıyor ve önemseniyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun il il, kasaba kasaba, büyük bir özveriyle tüm yurdu gezerek sarfettiği çabaya rağmen önseçimlerin sınırlı tutulması (27 ilde yapılan önseçim sonucunda belirlenen 115 aday dışında kalan 435 aday için önseçimin yapılmaması) ve başka bazı nedenlere bağlı olarak doğru adayların yeterince belirlenememiş olması önemli bir olumsuzluk olarak gözükmektedir. Gerçekleştirilen kamuoyu yoklamalarına göre; bu durumun partinin yüzde 8 ila 12 daha fazla oy alabilmesini engelleyeceği tahmin edilmektedir. [email protected] Son dönemde dünyada en hayret uyandıran olaylardan birinin baş aktörü IMF Başkanı Dominique StraussKhan... Dünya milletlerinin kaderini derinden etkilemiş, etkilemeye devam eden dünya devi bir örgütün başında bulunan ve bu statüsüyle yeryüzünün sayılı isimlerinden biri; tuzağa düşmüş, bataklığa saplanmış, ekonomik krizde zorda kalmış ülkelere, daha önceki IMF başkanlık dönemlerinden hiç de alışık olmadığımız bir şekilde, yardım elini uzatarak nefes aldıran, sosyal düşünen, meselelere farklı bir gözle bakabilen sosyalist bir kimlik... Sahip olduğu mevkii, iktidarı, toplumsal konumu hiçe sayarcasına böylesine bir hataya düşebilir mi ya da bu türden adi bir suçla itham edilebilir mi?.. Öte yandan titri, vasfı, sahip olduğu iktidar bir kenara, bu türden bir suçu işleyen ya da suça iştirak eden, her kim olursa olsun elbette yargılanıp cezasını çekmeli. Hakkında söylenenler, zafiyetlerine dair yapılan yorumlara rağmen olayın her iki tarafını da görmek ve iddiaların gerçeği yansıtmadığı ihtimalini de boş geçmemek gerekir. Zira cinsel saldırıya uğradığı iddia edilen oda görevlisinin, Kahn’ın kaldığı odaya girmeden önce odada başka bir erkek görevlinin bulunması, görevlinin odada kimsenin olmadığını söyleyerek dışarı çıkması ve iddia edilen saldırının, StraussKahn otelden ayrıldıktan tam bir saat sonra polise bildirilmesi, o süre zarfı içinde sessizliğin korunması gibi ayrıntılar, Kahn’ın başına gelenlerin bir tuzak, hatta belki de global finans çevrelerinin bir “tertibi” olabileceği fikrini destekliyor gibi görünüyor… Suçlamanın asılsız olması durumunda bunu kanıtlamak ise her zamanki gibi iddiayı ortaya atandan değil, suçu işlemekle itham edilenden beklenecektir. Kişi suçsuz olsa bile her halükârda siyasi hayatının sona erdiği (olayın ertesinde Kahn’ın IMF İcra Kurulu’na istifasını verdiğini biliyoruz), aynı şekilde, “ganimeti fırsata çevirmeyi” iyi bilen, “vurun abalıya” zihniyetinin temsilcileri ve medya tarafından özel hayatının da onarılmaz bir zarara uğratıldığı gerçeği ise belki de insani açıdan olayın trajik yönlerinden biri. HARB SEM H POROY MHP’nin başındaki çorap MHP’nin başına gelen kaset olayları, seçimlerde partinin barajın altında kalma olasılığının son günlerde sıkça dile getirilmesi sonucunu doğuruyor. Hatta MHP’yi barajın altında bırakma temel amacı doğrultusunda partinin başına bilinçli olarak böylesine bir çorap örüldüğü ihtimali de ağırlığını koruyor… Ve tabii MHP’nin barajın altında kalması, AKP’nin 367 sayısıyla anayasayı değiştirecek çoğunluğa ulaşması olasılığını da beraberinde getiriyor… MHP’nin baraj altında kalmasıyla genel başkanlık koltuğunun el değiştirmesi ve yeni bir yönetimle partinin yeniden “marjinalleştirilerek” sokağa indirilmesi ise meseleye dair diğer bir önemli öngörüdür. Bu şekilde kârlı çıkacak taraflardan biri yine arzuladığı çoğunluğu elde eden AKP olurken kazanan diğer taraf “şiddetlenen”, sokağa dökülen ve Kürt grupların karşısına konacak MHP’yle birlikte ülkede var olan gerilim ortamının daha da arttırılmasından nemalanacak iç ve dış güçler olacaktır… Hatta bir adım daha ileri gidersek; uygulanacak bu strateji, Ortadoğu ve Afrika bölgesinde gün geçtikçe daha geniş bir alana yayılan kaotik dalganın Türkiye’yi de içine alması ve en nihayetinde ABD, İngiltere, Fransa, İtalya gibi ülkelerden meydana gelen bir koalisyon güç tarafından bu toprakların yeniden dizayn edilip, yönetimdeki eskimiş, yıpranmış isimlerin yenileriyle değiştirilmesi ve yönetim biçimlerinin güncelleştirilmesiyle söz konusu enerji coğrafyasının dikensiz gül bahçesi haline getirilmesi projesinden başka bir şey değildir. [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇEL K [email protected] OBB toplandı, rüzgâr muhalefetten yanaydı Geçen hafta başında gerçekleşen TOBB Genel Kurulu’nun yıldızı CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu oldu. Önceki genel kurullarda başbakanların yaptığı konuşmaların ardından toplantı salonunun boşalması geleneği bu kez değişti. Bu yıl muhalefet lideri boş koltuklara konuşmadı. Üstelik Kılıçdaroğlu’nun konuşması, merkez sağ eğilimli olarak bilinen üyeler tarafından sık sık alkışlarla bölündü. (Konuşmaları süresince Kılıçdaroğlu 24 kez, Başbakan Erdoğan ise 20 kez alkışlanmış.) Yaşanan bu istisnai durumun ardından yapılan, TOBB’nin tabanında bir değişiklik mi oluyor yo T T.C. SULTANBEYLİ 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ TAŞINIRIN AÇIK ARTIRMA İLANI Dosya No: 2011/280 TAL. Bir borçtan dolayı hacizli ve aşağıda cins,miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup; Birinci arttırmanın 10.06.2011 günü Saat 11.0011.10 ARASI S.Beyli OtoparkıAhmet Yesevi Mah. Bosna Bulvarı Kuzey Yan Yol Altınova Sok. No 18 SULTANBEYLİ yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %60’ına istekli bulunmadığı takdirde 15.06.2011 günü aynı yer ve saatte 2. arttırmanın yapılarak satılacağı; şu kadar ki arttırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %40’ını bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; mahcuzun satış bedeli üzerinden KDV’nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasından görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarda yazılı numarasıyla Dairemize buşvurmaları ilan olunur. 17.05.2011 S.NoBedeli (YTL) Adedi Cinsi 1 10.000,00 YTL 1 Adet 06 AN 2412 PLAKALI 2005 MODEL, FİAT MARKA, BEYAZ RENKLİ, KAPALI KASA KAMYONET MUHTELİF YERLERİNDE VURUK, ÇİZİK VE EZİKLER MEVCUT ANAHTARI VAR, RUHSATI YOK. ÇALIŞMAZ VAZİYETTE. Toplam: 10.000,00 YTL (Basın: 34158) SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Közlenmiş pat 1 lıcanla yapılan bir tür meze. 2/ Bitki 2 sel kökenli bir yi 3 yecek ya da içece 4 ğin damakta algı5 lanan hoş kokusu... Dünyanın tek kuy 6 ruksuz kedi cinsi 7 nin adı. 3/ Kötü, 8 fena... Çoğu tek parça kadın giysisi. 9 4/ Anguta benzeyen, kır 1 2 3 4 5 6 7 8 9 mızı renkli bir tür ya 1 O R T O R E K S İ bankazı. 5/ Moritanya’nın 2 N A İ R O B İ Ç para birimi... Kekeme ya 3 İ S U L EMA da dilsiz kimse. 6/ Yavru, 4O P A K L OC A çocuk... İzmir’in bir ilçe5M A N B E N İ N si. 7/ Konut... Bir meyA D AMO T U ve... Çin ve Japonya’dan 6 A 7N A D İ D E A B tüm dünyaya yayılmış 8 İ K ON A E T İ bir strateji oyunu. 8/ İşS A R O S yeri... Tevfik Fikret’in, 9 A L İstanbul’a lanetler yağdırdığı ünlü şiiri. 9/ Eski Türklerde kutsal sayılan hekim. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Hatay yöresine özgü, kuşbaşı et, pirinç ve patlıcanla yapılan bir yemek. 2/ Tarımda kullanılan azotlu gübre... Eski bir Fransız halk dansı. 3/ “Gobene” de denilen bir balık... Bir nota. 4/ İlaç, deva... Van Gölü kıyısında, Urartu döneminden kalma ünlü bir kale. 5/ Büyük sandal... Yürürken dayanmak için kullanılan büyük sopa. 6/ “O” gösterme sıfatının eski biçimi... Türkiye’nin plaka imi. 7/ Kişinin kendisini başkasının yerine koyarak onun duygu ve düşüncelerini anlayabilme yeteneği... Kenar süsü. 8/ Bir nota... Hazar Denizi’nde, 19161917 yıllarında Ruslar tarafından Kafkas cephesinde, esir alınan Türklerin götürüldüğü küçük ada. 9/ Çıplak vücut resmi... İzmir’in Seferihisar ilçesinde ünlü bir antik kent. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle