19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 19 MAYIS 2011 PERŞEMBE 6 HABERLER Hükümetin özellikle ifade ve basın özgürlüğüne ilişkin tutumu Avrupa Konseyi’ni harekete geçirdi Avrupa’dan seçime gözlemci BAHADIR SEL M D LEK ANKARA Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM), 12 Haziran seçimlerine kalabalık bir heyetten oluşacak gözlemci grubu gönderme kararı aldı. 12 Haziran seçimleri için geri sayım sürerken son dönemde hükümetin özellikle ifade ve basın özgürlüğüne ilişkin tutumu Avrupa Konseyi’ni harekete geçirdi. AKPM, seçimlerde gözlemci olmak üzere geniş katılımlı bir heyeti 12 Haziran’da Türkiye’ye gönderme kararı aldı. Bu gözlemci heyet kendi içlerinde yapa 12 Haziran seçimleri öncesinde Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü üzerine yaşanan tartışmalar Avrupa Konseyi’ni de harekete geçirdi. Seçimi geniş bir gözlemci heyeti ile izleme kararı alan konsey, bu kapsamda beş kişilik bir ön heyeti Ankara’ya gönderdi. cakları görev dağılımına göre çeşitli merkezlerde seçimin nasıl işlediğini araştıracak. Gözlemci heyetten önce, hazırlık çalışması yapmak için ise bir ön heyet önceki gün Ankara’da temaslarda bulundu. Başkanlığını, Avrupa İçin Demokrat ve Liberal Birleşik Grubu adına İsveçli parlamenter Kerstin Lundgren’in yaptığı heyette, Sosyalist grup adına İspanyol parlamenter Arcadio Diaz Tejera, Avrupa Halk Partileri Grubu adına Bulgar parlamenter Latchezar Toshev, Avrupa Birleştirici Sol grubu adına Alman parlamenter Andrej Hunko ile AKPM’nin uluslararası memurları Vladimir Dronov ile Daniele Gastll yer aldı. Ön heyet, önceki gün CHP’de genel başkan yardımcıları Osman Korutürk ve Gülsüm Bilgehan ile bir araya geldi. Osman Korutürk heyet üyelerine, AKPM’nin gözlemci göndermesine ilişkin olarak “bizi mutlu eden şey değil bu” değerlendirmesini yaptı. AKPM ön heyeti, Bilgehan ve Korutürk’e özetle “Seçimler sizce adil ve tarafsız olacak mı? Medyanın davranışı tarafsız mı? Seçimlerde sizin üzerinizde baskı var mı? Medya üzerinde baskı var mı? YSK, sizin itirazlarınızı dikkate alıyor mu? YSK tarafsız ve adil çalışıyor mu? Seçimler güvenli ve tehditten uzak bir ortamda yapılıyor mu?” sorularını yöneltti. AKPM heyeti ayrıca kadınların oy kullanması yoğunluğuna ilişkin CHP’nin görüşünü de öğrenmek istedi. Korutürk ve Bilgehan da AKPM heyetine öncelikle “Seçimlerin adil yapılması bizim için esas. Ama medya üzerinde çok ciddi bir baskı olduğunda bir tereddüt yok” diyerek, “Basın üzerinde baskı var, bundan rahatsızız. Basın kendi kendine sansür uyguluyor” değerlendirmesinde bulundu. AKP Baş Aşağı: Demirel Olayı Ülkemizin acil ihtiyacı olan barış, demokrasi ve özgürlüklerin yolunu açacak temel kriterlerden biri, siyasetin demokratikleşebilmesidir! Barışı da, demokrasiyi de, özgürlükleri de kilitleyen, katı, lidere dayanan ve ülkede bütün erkleri ele geçirme çabası içindeki siyasi lider ve parti diktasıdır. Bu konuda demokratik bütün çevreler fikir birliği içinde. Bu siyasi “kültür”, gücünü hem Siyasi Partiler Yasası’ndan alıyor hem de ülkenin siyasi ve sosyolojik köklerinden ve politikayı sürekli besliyor. Tabii, ülkemizdeki cehalet, meraksızlık, ilkokulu bitirme yaşını aşamayan bir ortalama eğitim yılı, kötü siyasi kültürü besleyen can damar! Parti, hele dinsel köklerden de besleniyorsa, ortaya AKP ve Recep Tayyip Erdoğan gibi liderler çıkıyor. Partisi içinde seçeneksiz “tek lider, tek seçici” olma özelliğine, devlette ve ülkede de bütün erklere ve çevrede olaylara hükmetme ihtirası da doğal olarak eşlik ediyor. Erdoğan, siyasetin demokratikleşmesine bırakınız katkı yapmayı, birkaç gömlek geri götürdü. Bu seçim döneminde, görülmemiş yöntemler devreye sokuldu. Komplolarla siyasi rakipleri bertaraf etme “politikası” tırmandırılıyor. MHP’yi mutlaka çökertmeye ve Meclis dışı bırakmaya yönelik bu girişimler, ancak siyasi ahlaksızlık ve siyasi darbe olarak nitelendirilebilir. Başbakan da meydanlarda bu durumdan “nemalanmaya” çalışıyor. AKP’nin Meclis’te eski gücünü koruyabilmesi, ancak MHP’nin devre dışı bırakılmasıyla mümkün... Partiyi yönetimsiz bırakarak hem seçmeni avlanacak hem de MHP’nin çıkarabileceği milletvekillerinin büyük bölümü oy dağılımı ile AKP’ye aktarılacak... MHP’ye kurulan tezgâh, son 4 yılın tipik “yeraltı faaliyetleri” dizisinin son halkası. Balyoz, Ergenekon, Odatv ve diğer gazetecilerin davaları, çeşitli düzmecelerle, zorlamalarla yaratılan, hukuksuzluklarla dolu, olağanüstü mahkemeler ve olağanüstü hâkim ve savcılarla yürütülen özel ve amaçlı davalardır.. Bunlara adalette hukuk komplolarını da eklemeliyiz. “Amaca ulaşmak için her şey mubahtır” anlayışının egemen kılınması, Türkiye’yi siyasal yönetim olarak, büyük bir karanlığa sürüklüyor! Ortalığa, AKP yüzde 48’i aşacak haberleri pompalanıyor. Oysa bu partinin oyu yerel seçimlerde yüzde 39’un altına düşmüştü! İki yıl içinde, ancak gerilemeden bahsetmeliyiz! TOBB Genel Kurulu’nda Kılıçdaroğlu’na gösterilen büyük ilgi, iş dünyasının da AKP iktidarından yaka silktiğinin işaretidir! Erdoğan’ın meydanlarda şimdi de Süleyman Demirel’i hedef alması, AKP’den önemli ölçüde “Demirel seçmeni”nin koptuğunun işareti olabilir! RTE’nin, 2002 seçimlerinden sonra “feyz almak” için ayağına gittiği Demirel’i şimdi yerden yere vurması, AKP’den kayan oyları durdurma amacına yönelik olabilir ancak.. “Bu adam kötünün biridir.” Erdoğan, her hafta kamuoyu yoklaması yaptırıyor! Demek elindeki anketler, bu kayışı resmen belgeliyor... Kadınların Siyasette Yükselmesi Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) şüphesiz ülkenin en feodal, en az gelişmiş bölgesinin partisi. Bu bölgenin temel bir özelliği, kadınlar üzerindeki katmerli baskıdır. Bu iktidar döneminde kadınların daha özgürleştiğini kimse söyleyemez, her ne kadar Meclis’e girecek kadınların sayısı katlanacak olsa bile... BDP, doğduğu bölgenin özelliğinin aksine, kadınların ortak başrole soyunduğu bir parti! Eşbaşkanlık sistemi kurmuşlar; yani kadın ve erkeğin yönetimde ortak olduğu ve sorumluluğu paylaştığı sistem, parti ve Kürt belediyelerinde epey uygulanıyor.. Nusaybin’de bir ilköğretim okulunda bile “sınıf temsilciliğinde”, erkek öğrenci ile bir de “eşbaşkan” kız öğrenci var! BDP’in listelerinde, seçilebilecek konumda 12 kadın milletvekili adayı var. “Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku” milletvekillerinin yüzde 40’ının kadın olması bekleniyor... Bu yüksek oran diğer partilerin hiçbirinde olmayacak; CHP milletvekili sayısı açısından ikinci “kadın partisi” olacak.. Kadınların siyasette öne çıkması, bölgede tüm kadınlar için olumlu bir “kültürel” değişimi etkileyecek rol oynaması umuluyor! Aslında BDP, “Türkiye Partisi” rolünü benimseyebilseydi, adındaki barışa uygun bir demokrasi mücadelesi sürdürebilseydi, “Kürtleri yönetmek” yerine bütün Türkiye’yi yönetmeye talip olsaydı... Terörle amaca ulaşmaya destek vermeseydi.. Feodalizmi parçalamada ve demokratikleşmede Türkiye’nin şansı olabilirdi! BAĞIMSIZ ADAYLAR SERT KONUŞTU ‘Atılan bombaların ortağı AKP hükümeti’ MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloku Diyarbakır Milletvekili adayı Leyla Zana, Uludere ilçesine bağlı Yeşilli köyü kırsalında öldürülen 12 PKK’li için Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde düzenlenen protesto gösterisinde yaptığı konuşmada, “Umut ediyorum ki bu ölümler sonuncu olsun. Eğer sonuncu olmazsa herkes şunu bilsin ki silah fabrikalarının ortağı, atılan gaz bombalarının ortağı bugün AKP’nin kendisidir” dedi. Bağımsız adaylardan Emine Ayna ise Ergani’de yaptığı çalışmalar sırasındaki açıklamalarında AKP’ye yüklendi. Emine Ayna, “Utanın AKP içinde yer alan bütün Kürtler. AKP bir tüccar partisidir. Hiçbir şey Erdoğan’ın umurunda değil. Bireysel hırsı dışında bireysel kazancı dışında ne insan ne doğa hiçbir şey umurunda değil. Ona yeni bir isim takıyoruz: AKP ölüm tüccarıdır. Erdoğan bir ölüm taciridir” diye konuştu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle