22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 19 MAYIS 2011 PERŞEMBE kultur@cumhuriyet.com.tr 20 KÜLTÜR Kentin eldeki tek koyu da doldurularak stadyum ve rant tesisleri yapılmak isteniyor Trabzon’da seçim darbesi 1 yum yapılmasını ister” demesine rağmen, sonunu bakın nasıl bağlıyor: “Ama bu dua şu aşamada fiilen imkânsız gibidir.” Peki ilerde “imkân” doğduğunda, şimdi alelacele doldurulan denizin geri kazanılması olanaklı mıdır? Bugün 19 Mayıs... Gençlik ve Spor Bayramımız... Bayramı Trabzon’da kutlayanlar, “gençlik ve spor” adına görülmemiş bir çevre cinayetinin işlenmeye başlandığını acaba önemsiyorlar mı? Geçenlerde, CUMOK’ların ÇYDD ve Mimarlar Odası desteğiyle düzenledikleri bir söyleşi için Trabzon’daydık... kentin gündemi elbette ki yaklaşan genel seçimler. Kente duyarlı kesimlerin gündemi ise “kıyı yolu katliamı”ndan sonra elde kalan tek koy olan Akyazı’da yine denizin doldurulmasıyla yapılmak istenen stadyum(!) ve rant tesisleri.. Projeye bakılırsa oteller, turistik liman, otogar, hastaneler ve alışveriş merkezleriyle donanacak proje alanında stadyum sanki bu rant yapılaşmasının “bahane”si gibi duruyor... çünkü yaklaşık 2 km uzunluğunda ve 500600 m genişliğinde deniz dolgusuyla elde edilecek alanda spor tesisleri dışındakiler çoğunluğu oluşturuyor... Mimarlar Odası’nın, hem “kıyı yasasına aykırı” olması, hem de kentin denizle ilişkisinde son olanağını da yitireceği için açtığı iptal davasında “yürütmeyi durdurma” kararı alınmış. Ne var ki bu kıyı cinayetiyle seçim kazanmaya çalışan yerel ve merkezi yönetim kurmayları diyorlar ki; “ne pahasına olursa olsun gerçekleşecek”. TOKİ katkılı cinayeti görmek için mimarlarla yola çıktık… Akçaabat’a 8 km kala “Yalı Cami” civarında başlayan güzelim koyu seyrederek Karayolları 10. Bölge Müdürlüğü’ne ulaştık. Oradan baktığımızda kıyı yolu inşaatından anımsadığımız “tanıdık” görüntüler yine tüyler ürpertici haliyle karşımızdaydı… devasa kamyonlar, Donizetti Ödülleri ve Bahar Düşleri... Andante dergisinin, “Donizetti Klasik Müzik Ödülleri” töreni önceki akşamdı. Rahmi Koç Müzesi’ndeydi. Beyoğlu Belediyesi’nin ev sahipliği, KÜSAV’ın desteğiyle gerçekleşmişti. Dün haberini okudunuz, ayrıntıya girmeyip şunları vurgulayacağım: Tören, baştan sona harikaydı, sıcacıktı, insaniydi, uygardı… Bütün geceye, dayanışma ruhu, sevgi ve saygı egemendi. İnsanı, daha iyi, daha güzel, daha yaratıcı ve daha hakça olana yöneltiyordu. Özlemini duyduğumuz, yitirmekten korktuğumuz değer ölçülerini yüceltiyordu. Mekânın büyüsüyle, ödül alanların dehası ve yaratıcılığı birbirini bütünlüyordu. Sanata, bilgiye, birikime, emeğe duyulan sevgi gözlerden okunuyordu. Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nü alan İdil Biret’in, “Çıkış Yapan Genç Müzisyen Ödülü” sahipleri Berfin Aksu ile Dorukhan Doruk’la çaldığı Haydn piyano üçlüsü, sadece geceyi değil, Cumhuriyet Türkiyesi’nden geleceğe ışık tutan, köprü kuran, o aydınlanmacı yolu da taçlandırdı… Bir ara ödül vermek üzere sahneye çıktığımda önümdeki o yoğun kalabalık izleyici/dinleyici kitlesine baktım. Neden buradaydılar? Neden buradaydık? Şu yukarıda sıraladıklarım için… Her alanda çoksesliliğe inandığımız, çoksesliliği savunduğumuz için… Evrensel çağdaş değerleri yüceltmek, emeği, bilimselliği yüceltmek, yaratıcılığı ve düş gücünü yüceltmek için… Sanatın gücüne inandığımız için… Heykellerin yıkılmadığı, kitapların yasaklanmadığı bir ülke düşlediğimiz için… Gazetecilerin mesleği icra ederken hapsedilmediği bir ülkede yaşamak istediğimiz için… TOK ’nin ‘heyula’ları Akyazı’daki deniz katliamının dolgu işini iktidar partisine yakın olduğu söylenen Albayraklar firması almış. Hatta projenin fikir babası oldukları da konuşulanlar arasında... Trabzonlu Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak, Bayındırlık bakanıyken aynı proje için “kıyı kanununa aykırı” diyerek çekincesini bildirmiş. Ne var ki şimdi militanca destekliyor ve seçim propagandasında da kullanıyor. Benzer şekilde yine seçim kazanma adına göklere çıkartılan bir diğer kent suçu da TOKİ’nin tarihi Zağnos Vadisi’nde yaptığı “heyula” konut sitesi… Aynı vadinin kenarındaki binlerce yıllık görkemli Trabzon Kalesi, bulunduğu tepenin eteklerinde yükselen bu uygunsuz ve oransız blokların yanında öylesine “küçük” kalmış ki kentin geçmişine saygısızlık ancak bu kadar olur. TOKİ bloklarının bu şekilde gerçekleşmesinden sorumlu eski müdür Erdoğan Bayraktar ise iktidar partisinin Trabzon’daki 1’inci sıradan milletvekili adayı… O da seçim propagandasını bu kent suçuna methiyeler düzerek sürdürüyor. “Muhafazakâr” taraftarları, kentin tarihini “muhafaza” etmeyi asla önemsemeyen birini, sadece milletvekili adayları olarak değil, “TOKİ Başkanı” diye tanıtarak oy istiyorlar. Bütün bunları gördükçe, aklıma hep o ünlü türkü geliyor; “Oy Trabzon Trabzon...” ama artık “içi kalaylı kazan” değil, sadece “beton beton”… kalesinden denizine kadar. Evet... bugün 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramımız. Gençliğinin denizini yitirdiği, spor adına kıyı talanının doruğa çıktığı Trabzon, “coşku”lu mudur dersiniz? 1Eldeki son koyun doldurulmasıyla yapılacak sözde spor kompleksi... 2TOK ’nin tarihin içindeki Trabzon Kalesi’ni kuşatan blokları... 2 Dünya kültür mirasından pay almak ve dünya kültür mirasına katkıda bulunmak için yapılanları desteklediğimiz için… Nedenleri çoğaltabilirdim ama kısa kestim konuşmamı... “Böyle akşamlara tanıklık etmek güzel ama yetmez… İlk iş Andante dergisine abone olun!” diye bitirdim. Bakalım işe yarayacak mı? Sadece ödül alanları değil, törene emeği geçen herkesi kutluyorum ve teşekkür ediyorum. Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall Konserleri nedeniyle aldığı ödül için Evin İlyasoğlu’nu ayrıca kutluyorum. (Ne de olsa Cumhuriyet yazarı!) Dünkü “Bahar Geçidi” başlıklı muhteşem yazısında Mustafa Balbay, baharın gelişini ona hissettiren serçeleri, ılık yağmurları, rüzgârları insanın içine işleyen bir biçimde anlatıyordu… Onun anlattıklarını, dışarıda “özgürmüş gibi” yaşayanlar pek hissedemiyordur şu sıralar… Ama bundan böyle “Donizetti Ödülleri” benim için hep baharın müjdecisi olacak. Dilerim hep sürer! Görünmez müzisyenler Ödül töreni akşamı, bir fırsat daha yakaladım: Rahmi Koç Müze’sindeki “Görünmez Müzisyenler” sergisini dolaştım. Mart başından beri açık, hakkında bunca yazılmış sergiyi şimdiye dek görmediğim ve sizlere mutlak gidip görün demediğim için kendime müthiş kızdım! Belki de beni uzak tutan, “Müzik kutuları” diye tanıtım yapılmasıydı. Hayır müzik kutusundan çok farklı bunlar. 1700’lerden günümüze “Mekanik müzik bilincinde bir yolculuk” yapıyorsunuz… Laternalar, orglar, kendi kendine çalan piyanolar, kemanlar, sakslar… Hepsi çalışıyor! Müzik düşleriyle mekanik sırlar bir arada… Becerikli zanaatçıların elinden çıkma müzisyenin “işini” yapan sıra dışı çalgılar… Onlar aracılığıyla büyülü, masalsı bir dünyaya gidiyorsunuz. Bu olağanüstü ve farklı sergi, 29 Mayıs’a dek sürüyor. Sakın kaçırmayın. Çocukları da götürün. Ancak bakmakla yetinmeyin, insanın içini okşayan bir uslupla, size bilgi veren “rehbere” (adını unuttum ama gezimiz onunla daha da mükemmelleşti) kulak verin, büyülü dev kutulardan gelen müziği dinleyin… kim bilir hangi yeşil vadinin dinamitlerle parçalanmasıyla sağlanan dolgu malzemesini getirip denize döküyorlar… Yargı kararı açıkça çiğnenirken, yerel basında da “Gençlik Akyazı’yı İstiyor” gibi sürmanşetlerle kent ve çevre suçuna destek yayınları yapılıyor. (Türksesi06 Mayıs 2010) Aynı manşetin üstünde ise şu yazılmış; “Mimarlar Odası Trabzon Şubesi’nin Akyazı Projesi’nin durdurulmasına ilişkin talebini görüşen Danıştay 6. Dairesi’nin kararına tepkiler sürüyor”. Haberin “kaynak” kişisi, 61 Gençlik Trabzonspor Taraftar Derneği Başkanı Özgür Özal, ihaleyle işe başlandığını belirterek diyor ki; “Trabzon’un ve Trabzonspor’un çehresi değişecek..” Evet, değişecek... başta Trabzonspor taraftarları, artık kimse denizden yararlanamayacak! “Spor, sadece futbol seyretmek midir; Trabzonluların kuşaktan kuşağa denizde yüzme hakları yok mudur?” Ne var ki projedeki AVM’lerin, otellerin, özel hastanelerin peşinde olanlar, ne kent ve kıyı kültürünü düşünüyorlar, ne de doğayı ve insanı... Seçenek yerler var! Aslında yeni stadyum için kentin güneyinde uygun başka araziler olduğu biliniyor ama en uygun çözüm, herkesin “artık kalkmalı” dediği çimento fabrikası ve sanayi alanı. Ne var ki bu “kentsever” çözümlerde “kamulaştırma” gerekiyor; denizi doldurmak ise “bedava”… bu nedenle Trabzon’un son koyu da yok ediliyor. Projeyi destekleyen köşe yazarlarından Mustafa Dinçer diyor ki; “Zamanında Boğaz Köprüsü’ne, sahil yoluna, Tanjant yola karşı duran düşüncelerin devamı olarak bugün de Akyazı projesine karşı durulması olağandır”. (Taka06 Mayıs 2011) Yazar belli ki Başbakan’ın buna benzer konuşmalarından pek etkilenmiş… aynı yazıda “gönül elbette ki çimento fabrikasının kaldırılıp stad Yetmez ama TÜRK GENÇL Ğ NE H ZMET VAKFI’NIN 19 MAYIS 1919’UN 92. YILDÖNÜMÜ B LD R S D R; Ulusal birlik ruhuyla gerçekleştirilen Türk Mucizesi tutsak uluslara örnek bir insanlık, bağımsızlık ateşidir. İçten ve dıştan, varlık nedenimiz Atatürk ilkeleriyle laik cumhuriyetimize yönelik saldırıların değişik bahanelerle yoğunlaştığı, baskı ve dayatılmaların birbirine eklendiği günümüzde yurttaşlık bilinci ve bağımsızlık tutkusuyla dolu olduğumuzu vurguluyoruz. Türk gençliğinin büyük ATATÜRK’ün emaneti, kutsal cumhuriyetimizi canını adayarak koruyacağı andını yineliyor, kurtarıcı ve kurucularımızın Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutlamanın kıvancıyla minnet, şükran ve saygıyla anıyoruz. Atatürk yolundan bizi hiçbir güç çeviremez ve bu özgün yapıyı kimse yıkamaz. İnsan hakları, demokrasi ve inanç sömürücüleri, çıkarcılar, işbirlikçiler ve cumhuriyet düşmanları ne yaparlarsa yapsınlar laik Türkiye Cumhuriyeti sonsuza değin bağımsız yaşayacaktır. Kamuoyuna derin saygılar sunarız. Başkan Prof. Dr. Güngör ŞATIROĞLU C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle