15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 N SAN 2011 CUMARTES CUMHUR YET SAYFA [email protected] DIŞ HABERLER 11 Guardian isyancıların plana sıcak baktığını yazsa da muhalefetin bir sözcüsü Erdoğan’ın önerilerini reddetti Ankara’ya karışık mesajlar Dış Haberler Servisi Türkiye’nin Libya üzerinde çalıştığı yol haritasının Muammer Kaddafi’ye iletileceği, isyancıların da öneriye sıcak baktıkları ileri sürüldü. İngiliz Guardian gazetesi, “Libyalı bakan Türkiye’nin barış planını Kaddafi’ye götürecek” başlıklı haberinde, bu hafta başında Ankara’yı ziyaret eden Libya’nın yeni Dışişleri Bakanı Abdulati Ubeydi’nin Türkiye’nin barış önerilerini Libya lideri Muammer Kaddafi’ye ileteceğini yazdı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Libya’ya ilişkin bir “yol haritası” üzerinde çalışıldığını söylediğini anımsatan gazete, Libya’nın yeni Dışişleri Bakanı’nın bu planın gelecek hafta Katar’da yapılacak uluslararası toplantıda görüşüleceğini belirttiğini aktardı. Başbakan Erdoğan, Libya “yol haritaHastanesi’nde yaşamını İZMİR (Cumhuriyet Yaralılardan biri yitirdiğini bildirdi. Ege Bürosu) İzmir İl yaşamını yitirdi Özkan, “Kafasından Sağlık Müdürü Mehmet yara almış bir hastaydı. Özkan, Libya’dan Libya’da iken bir operasyon geçirmiş. getirilen yaralılardan 22 yaşındaki Burada da tedavisine devam edildi. Abdüllatif Sülebaşı’nın, dün sabah tedavi Durumu ağırdı, kurtarılamadı” dedi. gördüğü Atatürk Eğitim ve Araştırma ‘Masterchef!’ “Show TV”de zaman buldukça izlediğim bir program var: “Masterchef / Usta şef!” İngiliz versiyonu “BBC”de, Amerikan versiyonu “Fox”ta yayımlanan; Avustralya’dan Hindistan’a dek. değişik uyarlamaları olan, değişik ülkelerde uygulanan bir “küresel köy” formatı bu… Laboratuvarı andıran büyük, şık bir mutfakta, yarışmacılar; “incelmiş zevkler” ve “incelmiş hünerlerini” yaratıcılıkla harmanlayıp, “Türkiye’nin şefi!” olmak için yarışacaklar… Hal böyle olunca; yarışmaya katılanların düzeyi ortalamanın üstüne fırlıyor: Katılımcılardan kimi tasarımcı, kimi öğretmen, kimi fizik, kimi genetik mühendisi, kimi filolog, kimi finansal danışman, kimi halkla ilişkilerci, kimi üniversite öğrencisi ya da bir dans sanatçısı vs… Beklenti çıtanız da yükseliyor… Benzer programlarda teşvik edilen “külhanbeyi / mahalle kadını” düzeysizlikleriyle karşılaşmayacağınızı tasavvur ediyorsunuz. Programda kullanılan yarışmacılar dahil her tür “insan malzemesi”, birinci sınıf çünkü. Sunucu Öykü Serter, tam bir profesyonel. Jüri üyesi şeflerin profesyonelliğine de diyecek yok… Tanıtımlara bakınca; dört dörtlük “uluslararası standartların tutturulduğunu” düşünüyorsunuz. Ta ki aksiyon başlayana dek… Aktörler arası iletişimetkileşim başladı mı; kendinizi bir anda alabildiğine “yerel” bir ortama ışınlanmış buluyorsunuz. sı”nın üç ana noktasını “Kaddafi güçlerinin isyancıların elindeki şehirlerden çekilmeleri, ülkeye yardımın ulaşabilmesi için başkent Tripoli’yle koordineli bir şekilde insani koridor açılması ve ülkede özgür seçimleri de içeren yeni bir siyasi sürecin başlatılması” şeklinde sıralamıştı. Ubeydi’nin Libya’ya ilişkin, Kaddafi’nin iktidarda kalırken anayasal reformların yapılacağı bir siyasi çözüm önerisini, ziyaret ettiği ülkelere anlattığını yazan gazete, ancak Libyalı muhaliflerin ve uluslararası koalisyonun Muammer Kaddafi’nin iktidarda kalacağı her türlü plana karşı olduğunu yazdı. Gazete, “Erdoğan’a yakın kaynaklar, Ubeydi’nin bu mesajı Trablus’a götüre ceğini söylediğini” bildirirken isyancıların da öneriye sıcak baktıklarını öne sürdü. Türk hükümetinin, Libya’da muhalefetin oluşturduğu Ulusal Konsey’in Başkanı Mustafa Abdülcelil ile de Doha’da görüştüğünü kaydeden gazete, “Abdülcelil’in plana olumlu baktığı söyleniyor” ifadesine yer verdi. Öte yandan Libya’daki muhalefet sözcüsü Albay Ahmet Bani, Erdoğan’ın “yol haritası”nın muhaliflerin taleplerini karşılamadığını söyledi. Kaddafi ve ailesi görevi bırakmadan ya da ülkeden ayrılmadan müzakerelere oturmayacaklarını yineleyen Bani El Arabiya’ya yaptığı açıklamada, “Bence (Erdoğan) Libya ya da Türk halkının çıkarına değil, sadece kendi çıkarına göre konuşuyor” dedi. ‘TANK KULLANDIKLARINI B LM YORDUK’ NATO: Ölümler için özür dilemiyoruz Dış Haberler Servisi NATO yetkilileri, Libya’da NATO uçaklarının önceki gün bir haftada ikinci kez muhalifleri vurması ve 5 kişinin ölümüne yola açmasıyla ilgili özür dilemeyi reddetti. NATO’nun Libya operasyonu komutan yardımcısı Tuğamiral Russell Harding, düzenlediği basın toplantısında, önceki günkü olaya kadar “Libyalı muhaliflerin tank kullandığından habersiz olduklarını” söyledi. “Özür dilemiyorum” diyen Harding; Brega ve Ecdebiye arasındaki durumun değişken olduğunu, muhaliflerin her an ilerleyip geri çekilebildiklerini, böyle bir ortamda NATO pilotlarının Kaddafi güçleri ile muhalifler arasında ayrım yapmasının zorlaştığını belirtti. Libya’ya düzenlenen koalisyon operasyonunu başlatan Amerikalı komutan, “Libya’ya yönelik uluslararası kara harekâtının olası olduğunu, ABD’nin de bu harekâta katılmasının düşünülebileceğini” söyledi. NATO devralana kadar Libya’daki koalisyon operasyonlarını yöneten Genaral Carter Ham, önceki gün milletvekillerine yönelik konuşmasında, olası bir kara harekâtını değerlendirdi. NATO’nun bugüne kadar etkili saldırılar yaptığını belirten Ham, bununla birlikte Kaddafi’nin yeni bir taktik icabı askeri güçlerini sivil bölgelere kaydırdığına ve bu durumun da hava saldırılarının etkisini zayıflattığına dikkat çekti. Amerikalı general, bu durumda isyancıların desteklenmesi için uluslararası kara operasyonunu da içeren bir planın uygulanabileceğini kaydetti. ABD’nin kara harekâtına destek sağlayıp sağlamayacağı yönündeki bir soruya verdiği yanıtta ise Ham, “Amerikan askerlerinin kara harekâtına katılmasını bölgesel tepki yaratacağı gerekçesiyle kişisel olarak ideal bulmadığını ancak yine de bu durumun göz önünde bulundurulacağını tahmin ettiğini” söyledi. ABD Başkanı Barack Obama, daha önce birçok kez ABD’nin Libya’ya kara operasyonu düzenlemeyeceğini bildirmişti. ski bakan ifade verdi İngiltere’ye sığınan eski Libya Dışişleri Bakanı Musa Kussa’nın, 1988 yılında çoğu ABD vatandaşı olmak üzere 270 kişinin ölümüne yol açan Lockerbie saldırısıyla ilgili İskoçyalı soruşturmacılara bilgi verdiği bildirildi. Sorgulamanın ayrıntıları “soruşturmanın gizliliği” gerekçesiyle açıklanmadı. Kefenini koyduğu sınıfta vurdu ‘One minute şef’ baştacı… Kara harekâtı olabilir E kentinde bir Brezilya’nın Rio de Janeirointihar etti. silahlı kişi, okulda ateş açıp 12 öğrenciyi öldürdükten sonra Wellington Menezes de Oliveira adlı 23 yaşındaki okulun eski bir öğrencisi, önceki gün ders vermeye geldiğini söyleyerek Realengo bölgesindeki okula girdi. Daha önceden kefenini bıraktığı sınıfa girerek yaşları en fazla 15 olan 10 kız ve 2 erkek öğrenciyi öldüren saldırgan, polisin okula gelmesiyle de kendini vurdu. Görgü tanıkları saldırganın iki tabanca taşıdığını söyledi. Brezilya tarihindeki en kanlı okul baskını olarak tanımlanan olayda 12 kişi de yaralandı. Saldırının nedeni belli ŞKENCE DE VAR KADINA Ş DDET DE olmamakla birlikte saldırganın arkasında bıraktığı mektupta kendini öldürmek istediği yazıyor. Saldırgan nasıl gömülmek istediğini de anlattığı mektubunda “iffetsizler eldivensiz ölü bedenime dokunmasın” ifadelerini kullanıyor. Saldırgan, cesedinin yıkandıktan sonra, öğrencileri vurmaya başladığı sınıftaki bir çantanın içine koyduğu beyaz çarşafa sarılmasını talep ediyor. Annesinin yanına gömülmek istediğini yazan saldırgan, “Tanrı’ya sadık bir müminin” mezarının başında kendisi için dua edip, işlediği günahtan dolayı Tanrı’dan af dilemesini de istiyor. (Fotoğraflar: AFP/REUTERS) Türkiye’nin kara tablosu ABD raporunda ELÇ N POYRAZLAR WASHINGTON ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2010 İnsan Hakları Raporu’nda Türkiye’ye işkence, basın özgürlüğü, yargının bağımsızlığı, kadına şiddet ve ifade özgürlüğü konularında eleştiriler getirildi. Türkiye’de insan hakları ihlallerine yönelik başvuruların arttığına dikkat çekilen raporda polis güçlerinin “yasadışı örgüte üye olmak ve terörist propagandası yapmak” gerekçeleriyle insanları gözaltına almayı sürdürdüğü ifade edildi. AB Komisyonu’nun son ilerleme raporuna sıklıkla atıf yapan raporda dikkat çeken unsurlar şunlar: ŞKENCE: Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı’na 3475 insan hakları ihlali başvurusu yapıldı. Güvenlik güçlerinin tokatlama, soyma, aç ve uykusuz bırakma, tecrit etme gibi fiziksel iz bırakmayacak yöntemler kullandıkları ve işkencenin gözaltı merkezlerinin dışında yapıldığına yönelik raporlar var. İfade özgürlüğü ile ilgili suçlardan tutuklu bulunanlar bazen yüksek güvenlikli cezaevlerinde tutuldu. Polis, insan hakları örgütleri gözlemcilerini ve medya çalışanlarını taciz etmeyi ve gözaltına almayı sürdürdü. KADINA Ş DDET: Namus cinayetleri, tecavüz de dahil olmak üzere kadına karşı şiddet hem kentler hem de kırsal alanlarda yaygın ve ciddi bir sorun olmaya devam etti. Çocuk yaşta evlilikler sürdü. Yasalar kadına karşı şiddeti yasaklasa da hükümet bunu etkili bir biçimde uygulamadı. Kadınlar çalışma yaşamında ayrımcılıkla karşılaşmaya devam etti. Yargıtay, 14 yaşındaki kızı taciz etmekten mahkum olan Hüseyin Üzmez ile ilgili kararı usul yönünden bozdu. BASIN VE FADE ÖZGÜRLÜĞÜ: Basın özgürlüğü azaldı. İnternet sınırlandı. Hükümet yasalarla ifade özgürlüğünü sınırladı. İnsanlar pek çok durumda hükümeti dava tehlikesi olmadan eleştiremedi. Hükümet belli dini, siyasi, Kürt milliyetçisi olan kişilerin ifadelerini kısıtlamayı sürdürdü. Polis ve yargı BDP üyelerine baskıyı arttırdı. Üyelerin çoğuna Kürtçe konuşmak, hükümeti eleştirmek ya da Abdullah Öcalan’a destek vermek gerekçeleriyle dava açıldı. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları hakkında pek çok gözlemci, patronların yazarları kovması imasını taşıdığını düşündü. Savcılar; yazarlar, gazetecileri dava ederek taciz etti. Yetkililer gazetelere baskın yapılması, gazetelerin kapatılması, ceza kesilmesi ya da el konulması gibi emirler verdi. Yüksek mahkeme üyeleri ve siyasetçilerin telefonlarının dinlendiği yönünde şikâyetleri oldu. Mahkeme Deniz Baykal’ın bir kadınla birlikte olduğu iddia edilen videonun YouTube’da yer alması üzerine bu sitenin kapatılması kararını aldı. Ancak polis kararı uygulamadı. YARGININ BAĞIMSIZLIĞI: Hükümet ve devlet bürokrasisi içindeki yetkililerin bazıları yargının bağımsızlığını etkileyecek açıklamalar yaptı. Uzun davalar ve mahkeme kararından önce uzun tutukluluk süreleri sorun oluşturdu. ERGENEKON: Savcılar ordu, iş dünyası ve medyadan önemli isimleri Ergenekon kapsamında tutukladı. Yıl sonunda 250 kişi suçlandı. Pek çok gözlemci Ergenekon davası gibi Balyoz’un da siyasi amaçlı olduğunu düşünüyor. TOPLANMA ÖZGÜRLÜĞÜ: Yasalar korusa da hükümet uygulamada kısıtladı. Güvenlik güçleri gösterilerde iki kişiyi öldürdü, 143 kişiyi yaraladı, 1716 kişiyi göz altına aldı. 152 kişiyi tutuklandı. Raporda ayrıca ülkede Yahudi karşıtlığının arttığı ifade edilerek Bakan Aliye Kavaf’ın eşcinselliğin “tedavi edilmesi gereken biyolojik bir hastalık olduğu” yönündeki sözleri de yer aldı. Raporda asgari ücretin yetersiz olduğu da vurgulandı. ANMA HALDUN D RESKENEL Dr. ABD (NASA) Bilim Adamı Şu karanlık ülkede hem seninle, hem sensiz yaşantımızın 7. yılındayız. Atatürk Cumhuriyeti’ni günbegün kaybetmekte, tek sığınağımız olan (Cumhuriyet) gazetemiz şükredelim ki yaşıyor... Bıraktığın eserlerin Alper ve Murat her yönden büyüyüp gelişiyor, ödüller alıyor, seni de örnek tutuyorlar... Bugün yine her yıl olduğu gibi, tüm ailemiz seninle ve yattığın yerdeyiz. Adına diktiğimiz çiçekler, güller senin 47 yıl gülen ve güldüren yüzünü yansıtıyorlar. Huzur içinde yat, çağdaş dünyamızın mimarı sevgili oğlumuz. Jüri üyesi “şef” Batuhan; bodoslamadan kendini yitirdiği bir “fırça seansına” giriyor: “Yemeğin iğrenç olmuş!”, “Ne sırıtıyorsun?”, “Defolup gidersin!” türü söylemlerle sözüm ona eleştiri adına okullardaki sıfırcı hocalar gibiyarışmacıları sürekli aşağılıyor… Sunumunu beğenmediği bir tabakla karşılaştığında en hafifinden, “Ne bu? Burası Cağaloğlu Hamamı mı?” diyor! “Cağaloğlu Hamamı’nda mıyız?” söylemiyle “Burada biz daha rafine işler bekliyoruz!” mesajını iletmeye çalışan “şef”; yaşiş yaşamı hiyerarşisinde “üstü” olarak gördüğü yanı başındaki jüri üyesine ne var ki tam “Cağaloğlu Hamamı’na yakışan” bir ağızla “Abi!” hitabını kullanıyor. Bu ne perhiz, ne lahana turşusu… Logosu dahil, BBC formatından neredeyse bire bir uyarlanan Masterchef’in o süper sofistike, pırıl pırıl organize, düzenli.. laboratuvar mutfağında; buram buram “alaturka bir hiyerarşi” raconunun döndüğünü görüyorsunuz… Birbirinin dengi ve eşiti olması gereken şefler arasında, ancak esnaf lokantalarında geçerli olabilecek bir “abi” muhabeti yapılıyor... Uyanık yarışmacı eksik kalır mı? “Hiyerarşiye” uyum sağlıyor... En ağır fırçayı yediği jüri üyesine dahi; önüne “şefimmm!” lakabını yapıştırmadan hitap etmiyor. Bazen “şefimm!” de yetmiyor. “Bükemediğin eli öp!” hesabı; şapur şupur yarabbi şükür, “fırçacı” Batuhan şefin elini öpüp, başına koyuyor… Bunu yapan eğitimsiz biri değil. Öğretmen/eğitimci bir yarışmacı! Diyeceğim o ki; ne denli “küresel/Batı formatı” ithal ederseniz edin; bu topraklarda olaya yön veren ve hâkim olan dinamik, tanıdık bir “one minute” şablonu oluyor. Çark yalnız bu şablona dayanıyor ve bu şablonla dönüyor. Eğitimli/eğitimci insanımızın dahi “one minute şefe” bir itirazı olmuyor. İtiraz şöyle dursun; ilk refleks “biat” etmek şeklinde ortaya çıkıyor. DUYURU İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ MEZUNLARI BULUŞMASI Fakültemizin en eski mezunlarından itibaren 1965 yılı sonuna kadar mezun olanları buluşturmak amacıyla 16 Nisan 2011 günü Saat: 12.00’de Fakültemizin 8 No’lu amfisinde toplanacağız. aşkanlık sistemi masterchef mutfağına döner! Biatın bu denli güçlü, doğal ve köklü olduğu bir kültürde; biz (yeniden, gene!) “Başkanlık sistemini” tartışıyoruz… Yazının başına oturduğumda amacım doğrudan “Başkanlık sistemini” yazmaktı. “Masterchef” örneğiyle belki lafı uzattım. Ama dış “cila” ile “öz” arasındaki uçurumun farkını vurgulamak açısından öyle çarpıcı örnekler getiren bir program ki bu, meramımı ayrıntılandırmak adına üzerinde durmaya değer buldum.... “Made in USA” “başkanlık sistemi” sunumları, aynı Anglosakson yapımı “Masterchef” mutfağını aklıma düşürüyor... Bu programın ardından, akşam kuşağının siyaset tartışmalarında; şu tür söylemler üzerinden başkanlık sistemi propagandalarına tanık oluyorsunuz: “Bizim toplumumuz hangi ABDAvrupa sisteminden geri ki? Bir kere bizim bin yıllık devlet geleneğimiz var! Başkanlık sistemini biz niye kendimize yakıştırmayalım?” İyi güzel hoş ama.. o “bin yıllık devlet geleneğinin” anahtar sözcüğü ne? “Biat!” Her nasılsa… “Başkanlık sistemi ve Türk devlet geleneği”, namı diğer “biat kültürü” üzerine bu tartışma asla yapılmıyor da.. başarılı örnek ABD üzerinden!“Masterchef mutfağı denli ithal” bir “Başkanlık sistemi önerisi” Allah’ın emri gibi önümüze konuyor. Yarına devam... B A LEN ACI KAYBIMIZ Laik Cumhuriyet âşığı, Atatürk devrimlerinin yılmaz savunucusu, Evrim ve Perim Soner’in dedesi, Göksan Soner’in babası, Nahide Soner’in 67 yıllık hayat arkadaşı CEMAL SONER’i kaybetmenin derin acısını yaşıyoruz. Cenazesi 10 Nisan 2011 Pazar günü, Erenköy Galip Paşa Camii’nden öğle namazını takiben kaldırılacak ve Hekimbaşı Mezarlığı’na defnedilecektir. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ MEZUNLARI DERNEĞİ Toplantı yemek bedeli: 30. TL. LCV. Av. Fuat TOPDEMİR 0212 247 15 15 SONER AİLESİ C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle