16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 N SAN 2011 PERŞEMBE CUMHUR YET SAYFA [email protected] EMEK Yunanistan’da gazeteciler dört günlük grev yapacak Yunanistan’da, tüm basınyayın çalışanlarının, “çalışma koşullarını ve işten çıkarmaları” protesto amacıyla 7, 8, 9 ve 10 Nisan’da genel grev kararı aldı. Yunanistan Gazeteciler Sendikası’ndan yapılan açıklamada, basınyayın çalışanlarının meslek örgütlerinin, bu sabah saat 06 ile 11 Nisan saat 06 arasında gazetelerde, radyo ve televizyonlarda, Atina Haber Ajansı’nda, haber yoğunluklu internet sitelerinde, dergilerde ve gazete dağıtım şirketlerinde art arda iki kez 48’er saatlik iş durdurma kararı aldığı açıklandı. Meslek örgütlerinin kararlaştırdığı ortak eylem çerçevesinde, basın yayın çalışanlarından grev süresince yayın organlarına her türlü yazı ve görüntü teslim etmemeleri istenilen açıklamada, gazete ve televizyon haber müdürlerine de, çalışanlara baskı yapmamaları çağrısında bulunuldu. 7 1 Nisan’da başlayan eylem bitti BES’ten kadrolaşma protestosu Büro Emekçileri Sendikası (BES) Diyarbakır Şubesi üyeleri, AKP’nin Sosyal Güvenlik Kurumu’ndaki (SGK) kadrolaşmasını düdükle protesto etti. SGK Diyarbakır binası önünde toplanan emekçilere, diğer kamu çalışanları ile yoldan geçen yurttaşlar da destek verdi. BES Şube Sekreteri Mahmut Aba, ısrarlı eylemlerine karşın, idarenin yaptığı yanlışta geri adım atmadığını vurguladı. Aba, “Artan sürgün baskı ve yer değiştirmeler yeniden yapılandırma çerçevesi adı altında devam etmektedir. Şube sekreterimiz hâlâ eski görev yerine iade edilmediği gibi her gün üye ve işyeri temsilcilerimiz taciz edilmekte baskı ve ceza ile tehdit edilmektedir” dedi. Asistanlar grevle kazandı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi’ndeki asistan hekimlerin, çalışma koşullarının düzeltilmesi amacıyla 1 Nisan Cuma günü başlattıkları iş bırakma eylemi sona erdi. DEÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün, asistan hekimlerin istemlerinin dikkate alınacağını, haklarında soruşturma başlatılmayacağını bildirdi. İzmir Tabip Odası’ndan yapılan açıklamada da, şu görüşlere yer verildi: “DEÜ Rektörü Prof Dr Mehmet Füzün’ün çağrısı ile Sağlık Bakanı Recep Akdağ, bu eylemi gerçekleştiren asistan hekim temsilcilerini dinlemiştir. Bu toplantıda asistan hekimlerin eylemlerine gerekçe olan talepleri değerlendirilmiş ve toplantı sonunda tüm taleplerin haklı olduğu benimsenmiş ve karşılanması kararlaştırılmıştır. Asistan hekimlerimizin katkıları ile bu kazanımların aynı zamanda tüm sağlık çalışanları için de geçerli olması sağlanmıştır. Bu olumlu ve anlamlı sonucu önemsiyor ve hekimlik ortamımızda kalıcı olmasını diliyoruz.” AKP’nin 2004’te çıkardığı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından onaylanmadığı için yürürlüğe girmemişti. Ancak bilindiği gibi başka araçlarla (taşeron, 4B, 4C gibi) kamu personel rejimi yavaş yavaş güvencesizleştirildi. Şimdi hükümet KHK’ler yoluyla kamu personel rejimini tümüyle yeniden düzenleyebilecek. Emekçiyi yakacaklar ükümete Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarma yetkisi veren yetki kanunu TBMM’de kabul edilmesi, emek çevrelerinde olumsuz bir dizi gelişmenin yaşanacağı yorumlarına yol açtı. Yeni kabul edilen yasayı değerlendiren Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aziz Çelik, söz konusu yetkiyle, hükümetin çıkarmak istediği ancak şimdiye kadar başarılı olmadığı yasaları ve uygulamaları gündeme getireceğini dile getirdi. “Kamu Hizmetlerinin Düzenli, Etkin ve Verimli Bir Şekilde Yürütülmesini Sağlamak Üzere Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Teşkilat, Görev ve Yetkileri ile Kamu Görevlilerine İlişkin Konularda Yetki Kanunu” hükümete 6 ay süreyle Meclis’i devre dışı bırakma yetkisi verdiğini hatırlatan Çelik, anayasaya göre KHK’lerin Resmi Gazete’de (Fotoğraf: CİHAN ORUÇOĞLU) Kabul edilen yetki yasasına dayalı çıkarılacak KHK’ler memur ve işçilerin çalışma koşullarını kökten değiştirecek GÖRÜŞ ALİ ERHAN BİLGİN H Altı ay süreyle Meclis’i devre dışı bırakma yetkisi veren kanunla hükümet, yangından mal kaçırırcasına değişiklik yapma imkânına kavuşacak. Böylece ş Yasası’nda değişiklik yapılmasının önünde de hiçbir engel kalmadı. yayımlandıkları gün Meclis’e sunulmaları ve Meclis komisyonları ve genel kurulunda öncelikle ve ivedikle görüşülmeleri zorunlu. Ancak anayasa bunun için kesin bir süre belirtmediğinden 2025 yıldır yürürlükte olan ve hâlâ Meclis’te görüşülmemiş çok sayıda KHK söz konusu olduğunu anlattı. Yetki Kanunu Tasarısı ile kamu hizmetlerinin düzenli, etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının bakanlıklar arası dağılımının yeniden belirlenmesi ve kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar, işçiler, sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin çalışmalarında etkinliği arttırmak üzere, bunların atanma, nakil, görevlendirilme, seçilme, terfi, yükselme, görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak üzere Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmesi öngörülüyor. Söz konusu yetkinin 1982 Anayasası döneminde kötüye kullanıldığını, Meclis ve kamuoyu denetiminden kaçmanın bir aracı haline geldiğinin altını çizen Çelik’in verdiği bilgiye göre hükümetin şunları yapması mümkün olacak: AKP’nin amacı, bu yetki ile kamu personel rejimini sil baştan düzenlemek. Yetki kanununda bakanlıkların kapatılması, açılması, birleştirilmesi dahil 20 teşkilat yasası yer alıyor. Hükümet ayrıca kamu çalışanlarının ve işçilerin atanma, nakil, görevlendirme, seçilme, terfi, yükselme, görevden alınma ve emekliye sevk edilme gibi konularıyla ilgili olarak aralarında Devlet Memurları Yasası, Yükseköğretim Personel Yasası, TSK Personel Yasası’nın da olduğu 6 kanun ve KHK’de değişiklik yapabilecek. Hükümet bu sayılan kanunların dışında genel olarak tüm diğer kanun ve KHK’lerde işçi, memur ve sözleşmeli personelin çalışma koşulları ile ilgili hükümlerde istediği değişiklikleri yapma yetkisi alıyor. Özetle, yetki kanunu ile hükümet çalışma hayatı ile ilgili hemen her konuda KHK çıkarma yetkisine, diğer bir ifadeyle yangından mal kaçırırcasına değişiklik yapma imkânına kavuşmuş olacak. Örneğin bu yolla İş Yasası’nda da değişiklik yapılmasının önünde hiçbir engel yok. Zulada bekleyen İş Yasası değişiklikleri KHK ile yapılırsa şaşmamak gerek. şçi DemokrasisiParlamenter Demokrasi… 12 Haziran seçimleri yaklaşırken resmi rakamlara göre sayısı 13 milyona ulaşan ücretlilerin, bir kez daha Meclis’te hakkıyla temsil edilemeyeceği anlaşılıyor. Bunun başlıca nedeni hiç kuşkusuz emek hareketinin sendikal ve siyasi bakımdan, 13 milyonun gücünü yansıtacak ölçüde örgütlü olmaması. Parlamentoda gerek iktidar gerekse muhalefet partisi saflarında birçok sendikacı her zaman görev aldı. Ama bunların işlevi vitrindeki figür olmaktan öteye gidemedi... İktidar partisinde milletvekili olan eski sendikacılar, iktidarın bir parçası haline gelirken muhalefet milletvekilliğini elde eden eski sendikacılar, eleştirel bir tavır almak dışında o da söylem düzeyiyle sınırlı kaldıçaba gösteremedi. Deneyimler, milletvekilliğine soyunmuş olan eski sendikacıların emeği temsil edemediğini ortaya koyuyor. Halbuki AKP’nin emek karşıtı, neoliberal politikalarının durdurulması için çok güçlü bir ‘emek siyaseti’nin izlenmesi hayati öneme sahip. İşçi sendikaları 700 binin altına düşmüş olsa da hâlâ Türkiye’nin en enerjik ve en örgütlü kesimi. Kamu çalışanlarının 1 milyona ulaşan örgütlü gücünü de dikkate aldığımızda ezilenlerin ihtiyaçlarına ve taleplerine göre biçimlenmiş bir emek siyasetinin toplumda ve Meclis’te çok güçlü biçimde yankılanması mümkün hale gelir. Sendikalara bir ekonomik programın uygulanması görevini yüklemek gerçekçi olmaz. Ama ‘demokrasi mücadelesi’nde önderlik yapabilirler. Kuşkusuz bu önderliğin toplumda karşılık bulması için, sendikaların kendi yapılarını, işleyiş mekanizmalarını, üye ilişkilerini demokratikleştirmeleri gerekir. Bunun için ‘sendika bürokrasisi’nden ‘işçi demokrasisi’ne geçilmesi şart. Kuşkusuz sendikaların işçi demokrasisine ‘hazır olmadığı’ ileri sürülebilir. Bu iddia kısmen doğrudur. Çünkü sendikalardaki, 1020, hatta 40 yıldır yönetimde olan yozlaşmış sendika bürokrasisi, işçi demokrasisinin uç vermesine hiçbir şekilde izin vermedi. İşçi demokrasisinin olmazsa olmazları olan ‘katılımcılık, tabanın söz hakkı, toplumsal denetim, hesap verebilirlik, yönetimde rotasyon, şeffaflık, amatör yönetim mekanizması’ henüz mevcut sendikalar için bir ütopyadan ibaret. Ama bu kavramlar, çalışma hayatının dışında icat edilmiş, suni ve uygulanamaz ilkeler yığını değil ki… Demokrasinin olmazsa olmazları. İşçi demokrasisinin hayata geçirilmesi bir yandan rejimin antidemokratik çerçevesinin değişmesine katkı sunarken diğer yandan AKP’nin antidemokratik politikalarına karşı toplumda sahici, somut ve demokratik siyasi alternatifin inşa edilmesine muazzam ölçüde yardımcı olacak. Bilgin; iktisatçı, sosyal politika uzmanı şçi de topun ağzında Bu yetki yasasına dayalı olarak çıkarılacak KHK’ler hem memurların hem de işçilerin çalışma koşullarını köklü olarak değiştirecek. Bu değişikliğin esneklik, kuralsızlık ve güvencesizlik yönünde olacağını ve çalışanların sınırlı güvencelerini dahi budayacağını öngörmek için kâhin olmaya gerek yok. Petrol ş üyesi 90 Bericap işçisinin, sendikal hakları için 23 Aralık’ta başlattıkları direnişi sürüyor Bericap direnişinde 100. gün Emekliler: Haklarımızı alacağız İstanbul Haber Servisi DİSK’e bağlı Emekliler Sendikası (EMEKLİSEN), AKP iktidarından 2003 ve 2007 yıllarında eksik ödenen “TÜFE” ve “promosyon” alacaklarını ödemesini istedi. Hükümeti protesto eden emekliler, “intibak yasası”nın çıkartılıp, emekliler arasındaki maaş eşitsizliğinin de giderilmesi gerektiğini söyledi. Taksim Meydanı’nda toplanan emekliler, “Sendika hakkımız engellenemez”, “Sadaka değil toplusözleşme” sloganları atarak Galatasaray Lisesi önüne kadar yürüdü. Burada açıklama yapan Hasan Kaşkır, “2007 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 30. maddesine göre verilmesi gereken artış, emekli maaşlarına eksik yansıtarak emekliler mağdur edildi. İktidardan, eksik ödenen bu paraların mahkemeye başvurulmadan ödemesini istiyoruz” dedi. Kaşkır, “haklarımızı istiyoruz” adıyla mayıs ayında bitecek olan bir kampanya başlattıklarını söyleyerek, “Halkımızı bilinçlendireceğiz. TÜFE ve promosyon farklarını mutlaka alacağız” diye konuştu. ebzeDarıca’da faaliyet gösteren ve CocaCola, Pepsi Cola, BP, Castrol, Olin, Komili, Erikli Su, Fruko, Ülker, Aroma, Henkel, Nestle, Bilim İlaç, Hayat Su, Aytaç gibi daha nice ünlü yerli veya yabancı firmaya kapak üreten, 50’den fazla ülkeye ihracat yapan, birçok ülkede fabrikası bulunan çokuluslu, Alman sermayeli Bericap Türkiye Kapak Sanayi firmasının işçileri Petrolİş’te örgütlenmeye karar verince, uzun sürecek bir yürüyüş de başladı onlar için. Petrolİş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, Petrolİş’in Bericap’ta örgütlenme faaliyetine 2009 yılı Temmuzu’nda başladığını, işverenin tüm baskısına karşın örgütlendiklerini ancak, toplu iş sözleşmesi masasına oturma aşasamasına gelene kadar altı ayda 6 öncü işçinin çıkarıldığını anlattı. Öztaşkın’ın verdiği bilgiye göre, bu baskıya rağmen Petrolİş’in ve Bericap işçisinin kararlı tutumuyla işyerinde 2010 Ocak’ında toplu iş sözleşmesi imzalandı. İşverenin sendikalı işçiye olan tahammülsüzlüğü bir G demeden 100 gündür Bericap fabrikasının önünde direnen Bericap işçisi işverenden, imzalanan toplu iş sözleşmesinde belirtilen haklar haricinde yeni haklar talep etmiyor. Bericap işçilerinin üç talebi var: şten çıkartılan arkadaşlarının geri alınması, şyerinde taşeron sistemine son verilmesi, şçilere sendikaya üye olmaması yönünde baskı yapılmaması. Kar, kış, yağmur, çamur [email protected] türlü sona ermedi. Sendikadan kurtulmayı hedefleyen işveren keyfi olarak vardiya değişikliğine gitti. Ancak Bericap işçileri bu “oldubitti”yi kabul etmeyerek eski vardiya sistemine göre çalışmayı sürdürdü. İşveren bu durumu, “izinsiz işe gelmeme” şeklinde değerlendirdi ve vardiya değişikliğini kabul etmeyen 16 işçiden 4’ünün iş aktini tazminatsız feshetti, 12 işçiye de yevmiye kesme cezası verdi. Bericap işçisi de atılan arkadaşlarının geri alınması için direniş başlattı. Bericap işvereni sorunu diyalog ile çözmek yerine demokratik hakkını kullanan 90 işçiyi işten atmayı seçti. S i l i v r i ’ d e “ Du r u ş m a l a r ı zleme Eylemi” GM S genel kurulunda AKP gölgesi AL AYAROĞLU Eylem Sürüyor! ZONGULDAK Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Ramis Muslu, 910 Nisan’da yapılacak 9. Olağan Genel Kurul’da genel başkanlık için aday olduğunu açıkladı. Maden işçileri, AKP’yi seçimlere müdahale etmekle suçluyor. Ramis Muslu’yu devirmek için Kilimli Belediye Başkanı Seçkin Özdemir, Beycuma Belediye Başkanı Vural Kundakçıoğlu ve Karaman Belediye Başkanı Mustafa Kalaycı’nın delegeler üzerinde baskı kurarak “muhalif” listenin başını çeken Eyüp Alabaş’ı destekledikleri ve delegeler üzerinde yoğun baskı uyguladıkları iddia ediliyor. Muslu, “Özellikle delege arkadaşlarımın üzerinde baskı uygulanıyor. Hedefleri yandaş bir sendika yaratmaktır. Maden işçisi bu oyuna gelmeyecektir” diye konuştu. GMİS’in Genel Eğitim Sekreteri Eyüp Alabaş, başkanlık adaylığını GMİS Şemsi Denizer Toplantı Salonu’nda kamuoyuna açıkladı. 8 Nisan’da • Saat: 08.00’de c’in bahçesinde olalım. • Başvuru : 0535.636 59 11 0535.270 56 84 C MY B Silivri’deyiz! C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle