25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 N SAN 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA dishab@cumhuriyet.com.tr DIŞ HABERLER 11 Nükleerin faturası ağır oldu OSMAN ÇUTSAY Nükleer santrallarla ilgili net tutum almadığı için eleştirilen ve baskı altında kalan Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, Hür başkanlığını yürüttüğü Hür Demokrat Parti (FDP) son yerel seçimlerde barajı aşamayınca, artan kamuoyu tepkisi ve parti içi baskılar nedeniyle önce partisinin başkanlığına mayıs ayındaki kurultayda aday olmayacağını açıkladı, daha sonra da federal hükümet bünyesindeki başbakan yardımcılığı görevini FDP’nin yeni başkanına devredeceğini bildirdi. Westerwelle’nin BM’deki “Almanya’yı yalnızlaştıran ve Atlantik ittifakını baltalayan” çekimserlik kararıyla birlikte, nükleer santralların kapatılması konusunda yeterince etkili olmadığı için partisinde de yalnız bırakıldığı ileri sürüldü. Westerwelle, baskıların artması üzerine partideki yönetici görevlerini bırakacağını, ancak tüm gücüyle dışişleri bakanlığı görevine yoğunlaşacağını açıkladı. Özellikle iş âlemine yakınlığıyla bilinen ve politikasını bu çevreler üzerine kuran FDP’nin, ani kapatma kararlarıyla enerji sektörüne darbe vurulacağını belirterek son araştırmalara göre halkın yüzde 80’inin reddettiği atom santrallarının kapatılmasına direnç göstermesi, seçmen desteğini tü FRANKFURT Libya’ya askeri müdahaleyi doğrudan desteklemeyerek BM Güvenlik Konseyi’nde “çekimser” kalan Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, Japonya’daki atom kazasından sonra ülkedeki nükleer santrallarla ilgili atak tutum almadığı için de cezalandırıldı. WesterwelWesterwelle. le, halen Demokrat Parti başkanlığına yeniden aday olmayacağını ve başbakan yardımcılığı görevini bırakacağını açıkladı. Başbakan Angela Merkel liderliğindeki hükümetin diğer ortakları da izledikleri nükleer politikalar nedeniyle son eyalet seçimlerinde büyük oy kaybı yaşamışlardı. müyle yitirmesine neden oldu. İki eyalette önceki hafta yapılan yerel seçimlerde hezimete uğrayan FDP, parti yönetiminde politika değişikliği isteyen grupların tepkilerine sahne oldu. Daha önce, erkek hayat arkadaşına iş yaşamında bazı “kolaylıklar” sağladığı yolundaki haberler de kamuoyuna yansıyan Westerwelle, geri adım atmak zorunda kaldı. Başbakan Angela Merkel’in Hıristiyan Demokrat Partisi de son eyalet seçimlerinde, hükümetin nükleer santrallar konusundaki tutumu nedeniyle büyük oy kaybına uğramıştı. Gençlerin Feryadı: ‘Yardım Edin Bizlere!’ “Şifre skandalı” üzerinde sözü önce öğrencilere bırakmak istiyorum... “Öfke, çaresizlik, düş kırıklığı” duygularıyla yazılmış, genç okurlarımın isyanını dile getiren satırları, burada olduğu gibi aktarıyorum. Üniversite sınavına girmek “talihsizliğini” yaşayan gençlerimiz bir kâbus içinde. Kendilerini aileleriyle birlikte, “yalnız” hissediyorlar. Üniversite aşamasında çocuğu olan/olmayan; vicdan sahibi herkes tarafından; “sahiplenildiklerini bilmek” ihtiyacındalar. İşte “SBF” düşünü yitirmek istemeyen Mert’ in feryadı: “Nilgün Abla, İnanın geçen sene olduğunda ya bu sene de olursa diye korkmuştum bu sınav sahtekârlığından. Sonunda oldu! ÖSYM bile utanmadan soruların şifrelendiğini kabul ediyor ama adaylara verilmediğini söylüyor. Otomasyona girerek okuldaki öğrencilerin hepsini kızdan oluşacak şekilde ayarlayan ÖSYM ne kadar doğru olabilir? LÜTFEN YARDIM EDİN BİZLERE! Hayatımda istediğim SBF için 1 yıl boyunca çalıştım. Ama görüyorum ki birileri kendi adamlarını sokmak için ahlaksızlık, aşağılık olmayı umursamadan davranıyor. O şifreli soruları 10 kişiye bile bildirseler (ki en az 1000 olacağını tahmin ediyorum) benim sıralamadaki yerim haksız olarak kaymıyor mu? Bir fikir birliğindeki insanları ‘BÜYÜK ADAM’ yapmak için bizlerin açıkta kalmasını umursamayacak kadar vahşileşen bir anlayışa kim DUR diyecek? Sizin de çocuğunuz bu sınava girdi veya girecek. Aynı durumun sizlerin veya başkalarının başına gelmemesi için lütfen köşenizde bir cümle bile olsa bu haksızlığı işleyiniz. Hiç olmazsa ÖSYM’nin yaptığı, sizler ve bizlerle dalga geçen açıklamaya inanmadığınızı söyleyiniz. Mert E.” ‘Olacaklar belli değil miydi?’ “İşsiz bir baba ve diyabet hastası bir anne” ile yaşarken, “tıp fakültesine” girmek mücadelesi veren Senem’in mektubu da şöyle: “Sayın Cerrahoğlu, Bu seneki ilk üniversite sınavıma bütün yıl çalıştım, yetmedi, öncesinde her yıl sene sonu sınavlara girdim ve gelin görün ki yine hile yapılmış. Sınav soru kitapçığında olasılık hesaplarında milyonda bir olması muhtemel olacak şekilde cevap şıkları şifreli konulmuş. Özellikle de geçen sene yapılan faillerinin bulunamadığı KPSS, TUS gibi sınavlardan sonra yeni atanan başkan ile bunların olacağı belli değil miydi? İktidardaki parti güya İslami referanslı, devleti ele geçirmeye çalışan cemaat güya Müslümanlığın bayraktarı; peki bunca gencin kul hakkını yemek Müslümanlıkta var mı? Bunları yapanları ortaya çıkartmamak, korumak değil midir? Eğer ki şifreli bir şekilde 30 soruyu yapan 100 kişi bile olsa belki hak ettiğim okula giremeyeceğim, belki hiçbir okula giremeyeceğim ve açıkta kalacağım. Peki benim gibi binlerce genç, hakları gasp edilmiş bir şekilde 1, belki 2, belki 3 yıl tekrar bu sınavlara hazırlanacak. İnanın bu sahtekârlığı yapanların sığındıkları liman ‘İslami bir düzen kurulurken kurunun yanında yaş da yanabilir, yalan da söylenebilir, önemli olan İslami sistemin var olmasıdır’ gibi aptalca bir kafa yapısındadırlar, emin olun! Şimdi iktidar partisi MİT ve Emniyet’i hemen(!) görevlendirdiğini açıklayacak, cemaat (sade) suya tirit gazete başlıkları atacak ve yine bunu yapanlar aramızda dolaşacak ve o ÖSYM Başkanı görevine devam edecek. Eğer ki bu sene üniversite sınavına girmiş bir çocuğunuz (varsa) veya bir komşunuzun çocuğunun 1 yıldır neler çektiğini gördüyseniz.. sorunumu çok iyi anlayacaksınız. Babam işsiz, annem diyabet hastası ve evin en büyüğü olarak tıp fakültesine girmek istiyordum. Şimdi bu olanağım olmazsa babam, annem ve benim hakkım bu insanlara helal mi olacak? Bu insanlar cennette hurilerle mi olacak? Saygılarımla, Senem G.” ‘Gül nasıl ikna oldu?’ Güven sıfır. ÖSYM Başkanı’nın “şifreli açıklamaları” muamma, öğrenciler bunalımda, aileler isyanda, kamuoyu dumura uğramış durumda... Ve Gül devreye giriyor! Dr. Okan Öztürk de konuya bu açıdan yaklaşmış: “Sayın Cerrahoğlu, Ankara Savcılığı ÖSYM’deki şifre skandalı için soruşturma açıyor ama Gül ‘Başkan ile konuştum, beni tatmin etti. Gençler ikinci basamağa güvenle hazırlanabilirler’ diyor. İyi ama soruşturma bitti mi? Ya soruşturma aksini söylerse koca Cumhurbaşkanlığı makamı rezil edilmiş olmayacak mı? Ya da savcılık cumhurbaşkanını zor durumda bırakmak istemeyip.. HSYK sürgününe tabi olmaktan çekinerek ‘Soruşturmaya yer yoktur’ derse inandırıcı mı olacak? Gül kaç saat başkanı dinledi de ikna oldu? Kaldı ki şifreleme skandalı için istatistik ve olasılık bilgisine sahip olmak lazım. Araştırmadan, bu çabukluk nereden geliyor? Herhalde ÖSYM Başkanı’nı asaleten atayan Abdullah Gül itibar kaybına uğramak istemiyor ama itibar dibe vuruyor bu anlayışla! Bu safhadan sonra savcılık soruşturmaya yer olmadığını söylese ne kadar inandırıcı olacak, olduğunu söylese ‘Gül’ün ikna olduğu’ konusu ne kadar deşilecek? Türkiye giderek Ortadoğu ülkelerine benzemeye başladı. Ekonominin durumu değil önemli olan, GENÇLİK ELDEN GİDİYOR, kimse farkında değil! İyi dileklerimle. Dr. Okan Öztürk” C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle