28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul B Edirne B Kocaeli B Çanakkale Y İzmir Y Manisa B Denizli B Zonguldak B Sinop B Samsun B Trabzon Y Giresun Y Ankara PB 19 21 18 17 21 21 23 14 13 14 10 22 18 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB B B PB PB Y Y Y Y Y Y Y 19 15 13 23 22 21 17 22 14 17 10 10 9 HABERLERİN DEVAMI Oslo B Helsinki PB Stockholm Y Londra PB AmsterdamB Brüksel PB Paris PB Bonn PB Münih Y Berlin Y Budapeşte Y Madrid B Viyana Y 16 16 19 16 20 22 24 21 19 19 20 21 15 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Y B B Y Y B Y PB PB PB Y PB A 20 18 20 19 19 16 20 29 15 27 17 29 25 Ülkemizin doğu kesimleri ile zamanla batı kesimleri çok bulutlu, Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu bölgeleri, Çankırı, Çorum ve Kastamonu çevreleri ile akşam saatlerinden sonra Kıyı Ege ve Çanakkale çevreleri yağmur ve sağanak, Güneydoğu Anadolu gökgürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler parçalı ve az bulutlu geçecek. Yağışların; Kars, Ardahan, Ağrı ve Iğdır çevreleri ile Artvin’in iç kesimlerinde kuvvetli olması bekleniyor. 26 N SAN 2011 SALI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 26 Nisan GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Değişmedim, değişemem. Sandığa giderken egemenlik milletindir. Ama maddede ve manada egemenlik Allah’ındır. Türkiye’de yaşayanların yüzde 99’u Elhamdülillah Müslüman olduğunu söylüyor. O zaman yüzde 99’un Elhamdülillah şeriatçıyım demesi lazım. Türkiye’de din çimentodur. Şimdi siz imam deyince camide namaz kıldıran insan zannediyorsunuz. İmam önderdir, rehberdir. Kula kulluk edenlerleAtatürkçü kesim... Hakka kulluk edenlerİslamı şeriat ile bütünleştiren Müslümanlar. Mayo reklamı şehvet sömürüsüdür. Türkiye, kendisine din olarak Kemalizmi almış, başka hiçbir dine hayat hakkı tanımayarak kitlelere zorla kabul ettirmiştir. Oysa üst belirleyici İslam ilkeleridir. Her şey ona göre belirlenir. Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor diye. Yahu millet istedikten sonra laiklik tabii elden gidecek. Hem laik, hem Müslüman olunmaz. Ya Müslüman olacaksın ya laik. Mümkün değil ikisi bir arada olmaz.” “Biz kaybedeceğiz onlar kazanacak, yok öyle bir şey. Onlar kaybedecek biz kazanacağız. Bu nedir bu. Hayatında iki koyun gütmemiş olanlar artık diyorlar ki erken seçim. İktidarın böyle derdi yokken size ne yahu! ‘Cumhuriyeti biz kurduk.’ Sevsinler seni, nasıl da kuruyorsun! Türkiye bir göçebe kabilesi değildir. Sen ne mutlu Türküm dersen o daha ne mutlu Kürdüm der. CHP iktidar olduğu zaman kadrolaşmanın en büyüğünü, en kaşarlısını yapmıştır. Ben de laikim ancak İslamın karşısına koyarsanız değilim. Kürt meselesi değil terör meselesi var. Egemenlik kayıtsız şartsız Allah’ındır. Oku, düşün, uygula, neticelendir. Mahalle baskısı, mahalle baskısı deniyor ya; asıl mahalle baskısı bu ülkede ‘ben içmiyorum kardeşim, sen buyur iç’ diyenlere. Bunlara yapılıyor mahalle baskısı. Ben çevrecinin daniskasıyım. Bugün hayatta olsa Ergenekon terör örgütüne avukatlık yapan oğluna ne derdi? O muhterem babası Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na ‘kalpazan’ diyecek kadar edebi çiğneyen oğluna ‘eline diline beline sahip ol’ demez miydi?” “Hayır diyen darbecidir. (2010 referandum öncesi) Bugün bu akşam kaybeden darbeci anlayış olmuştur. Bitaraf olan bertaraf olur. (TÜSİAD’a). Lan artistlik yapma. (Mersin’de çiftçiye) Hadi ananı al git buradan (Mersin’de ‘Anamızı ağlattınız’ diyen çiftçiye) Orayı bizim Çalık’a söz verdim. (Ceyhan’da rafineri) Onuncu Yıl Marşı okumakla Türkiye raylarla donanmıyor. Bu işler lafla olmuyor. Marşı oku, demir ağlarla ör. Neyi ördün yahu, neyi? Saygı duruşu sap gibi durmaktır. Saygı duruşu yerine dua edilmeli. Sap gibi (Anıtkabir’de) durmanın manasını anlamıyorum. Artistlik yapma! İyi bir sanatçısın, terbiyesizlik yapma. Ben yargı kararlarına saygı duyulması gerekiyorsa duyarım. Ama duyulmaması gerekirse duymam ama uyarım sadece. Çünkü yargı kararlarına saygı duymak diye benim bir görevim yok.” “Değiştim! (seçimler öncesi) Asla değişmem! (2006 yılı bir röportaj) Kopenhag kriterlerini yerine getirdik. Artık Avrupa’dan delikanlılık bekliyoruz. Din teröre sıfat olamaz. Türkiye’nin yarınında artık Kemalizme ve Kemalizme benzer rejimlere yer yoktur. Bizim için en üst belirleyici İslamın ilkeleridir. Her şey ona göre belirlenir. Ben İslamı devlet planı içinde düşünüyorum. Demokrasi bir tramvaydır, gideceğiniz yere kadar gider orada inersiniz. Gençler, bakınız, her üniversite mezunu iş bulacak diye bir şey yok. Dersim bombalanırken bu ülkenin başında kim vardı? Orada biraz Kasımpaşalılık yaptım. Zannediyorum arkadaşımız Fransız ama Türkiye’ye de Fransız!” Taksim’e on bin kişi getirirsen seni bin bozkurt ile Kasımpaşa’ya kadar kovalarım diyen Devlet Bahçeli’ye: “Allah Allah! Sayın Bahçeli sen bozkurtlarla mı dolaşıyorsun? Bozkurtların sana hayırlı olsun. Ben bozkurtlarla dolaşmıyorum. Ben eşrefi mahluk olan insanlarla dolaşıyorum.” Eşrefi mahluk: “Yaratılmışların en şereflisi!” Yaratılmışların en şereflisi olduğunu söyleyen kim? Portresini özetlediğimiz laik Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı RTE! Bu öneriyi bir yıl önce yapmıştım, yeniden öneriyorum. Dünya giderek benim için daha anlaşılmaz oluyor, oysa tam tersi olacağını düşünmüştüm. Yaşlandıkça her şeyi daha net kavrayacağım gibi şu anda tümüyle çürütülmüş bir saplantım vardı. İşte açıkça itiraf ediyorum; bu yeni, bu hızlı ve her şeyin tüketilmek için var olduğu bu dünyayı kavrayamıyorum. Ve kendimi çok uzakta, ıssız bir adada gibi hissettiğim günlerin sayısı hiç de az değil. Hayatım boyunca sanatın ve aşkın dünyayı değiştireceğine inandım. Şimdi bu inancım da kökünden sarsılıyor. Nedeni benim için çok açık; özgürlüğün ve bireyin en büyük varoluşu aşk, çoktan ayağa düşmüş durumda. Canım yeni yazılmış hiçbir aşk romanını okumak istemiyor. Birkaç tane denedim; biliyorsunuz şimdilerde adında aşk olan her şey çok hızlı sattığından günde en az bir tane aşk romanı basılıyor. Aşk psikologlarından, aşk hocalarından geçilmiyor. Ama ne yazık, okuduklarımdan hiçbiri beni sarmadı, sahici bulmadım, sadece satılmak için yazıldıkları duygusu daha ilk sayfadan beni yakaladı. Sadece kitaplar mı? Çevremde duyup gördüğüm aşklar da beni hiç etkilemiyor. Yaşlandık mı nedir, altı gün süren ya da en uzunu iki ayı bulan, kimsenin kimseye hiçbir yaşam tadı katmadığı, sadece cinselliğin, o da dergilerden öğrenilen biçimiyle, yaşandığı Genç Bir Girişimciye Öneriler aşklar bana aşk gibi gelmiyor. Hiç kimsenin statüsünden vazgeçmediği, herkesin bir başkasını düşünerek yaşadığı aşklar ne kadar sahici olabilir ki? Gerçekten bozuluyorum, örneğin gencecik insanlara, öğrencilerime “Mavi Melek” filmindeki yaşlı profesörün genç ve hoppa kabare şarkıcısına duyduğu aşkı anlatıyorum. Bu aşk için mesleğini, tüm yaşamını geride bıraktığını, sadece ve sadece kadının yanında olmak için yaşadığını söylüyorum. Yanıt şaşırtıcı oluyor: “Adam da bir kadın için amma düşmüş!” Evet, profesörün tutkusu, çoğunluk tarafından üstelik bunların epeyi genç insanlar, bir düşüş olarak algılanıyor. Tutkunun derin ve karmaşık suları artık insanlara çok uzak. Bütün bunlara ne neden oldu, diyorum... Ortaçağdan bu yana değişmeyen insan olma hallerimize ne oldu? Sadece moda olanın peşinden sürüklenen bir dünyada tutkudan ne kadar söz edilebilir? Her şey, evet her şey satış için artık! Sadece bizde değil, dünyada bu böyle. Şu hale bakın, en iç gıdıklayıcı seks kliplerinin ve şarkılarının bir numaralısı Madonna, çocuk kitabı yazıyor ve bu kitap hit oluyor. Madonna ve masumiyet! Tanrım dünya hiç bu kadar karmaşık ve anlaşılmaz bir hale gelmemişti. Bu yazı bir iç dökmeye dönüştü, ama biliyorum benim gibi bazı günler kendilerini bu azgın dünyadan çok uzakta, ıssız bir adada hissedenlerin sayısı hiç de az değil. Derin bir çaresizlik ve yalnızlık duygusu pek çoğumuzun yakın arkadaşı oldu artık. İşte bu noktada benim bir önerim var. Biliyorum her şeyin satılık olduğu bu dünyada benim bu önerimi ciddiye alacak pek çok özel girişimci ortaya çıkacaktır. Şimdi sıkı durun, muhteşem önerim geliyor. Efendim, benim gibi bu yeni dünyayı kavrayamayanları, hâlâ eski değerlere sımsıkı sarılanları, etik, erdem, vicdan, aşk, tutku, arkadaşlık, yoldaşlık diyenleri bir ilanla bir araya toplasınlar. Sayılarının çok fazla olduğunu sanmıyorum, bunları topladıktan sonra hepsini şöyle iklimi güzel, ağaçlar içinde, ağaçlar zeytin ağacı olursa daha etkili olur, evet böyle bir adaya getirsinler. Herkese bir kulübe, herkese bir bilgisayar versinler, bu lüksten vazgeçmek olanaksız. “E sonra” diyorsanız bekleyin. Şimdi işin püf noktasına geliyorum. Girişimcimiz bize orada bedava bakmayacak değil mi? Ayrıca tek bir amacı var, bizden para kazanmak. O zaman ne yapacak, adaya yirmi beş kişilik turlar tertipleyecek ve sırayla hepimiz bu turların müşterilerine artık eskimiş değerlerimizi, eskimiş tutkularımızı tek tek anlatacağız. Yani sizin anlayacağınız bir açık hava müzesinin canlı ve konuşan heykelleri olacağız. Müşteriler bizi hayretle dinleyecekler, bir kitap uğruna on yıl içerde yatmanın ne olduğunu hiç anlamayacaklar. İnatla öğrencilere şiir okuyan birinin sürgün yaşamını dudak bükerek izleyecekler. Bir erkeğe ya da bir kadına duyduğu tutku nedeniyle yollara düşen, her şeyini terk eden birini biraz enayi bulacaklar ve “ah iyi ki, biz bunları yaşamıyoruz” diye mutlu ve mesut evlerine dönecekler; biz de kulübelerimize. Ama o kulübelerde her zaman yeni tutkular ve hikâyeler bizi bekleyecek. Bizim de tek tesellimiz bu olacak. Evet, önerimi bir yıl sonra yeniden gündeme getiriyorum ve yerine getirecek genç girişimcileri şiddetle bekliyorum. PERPA KATL AMI DAVASI Yeniden açılsın talebine ret H LAL KÖSE Perpa Alışveriş Merkezi’nin on birinci katındaki Beyazsaray adlı kafede 1994’te polis baskınıyla infaz edilen Sabri Atılmış, Selma Çıtlak, Nebi Akyürek, Mehmet Salgın ve Hakan Kasa’nın yakınlarının, davanın yeniden açılması yönündeki başvuruları reddedildi. Mahkeme, tek cümlelik ret kararını, CMK’nin başvuruyla ilgisi olmayan bir maddesine dayandırdı. Susurluk davası hükümlüsü eski özel harekât polisi Ayhan Çarkın’ın Mart 2011’de gazete ve televizyonlara yaptığı açıklamalar günlerce konuşuldu. Çarkın, 19911996 yılları arasında hücre evi diye katliam yaptıklarını an lattı. Yakınlarını yargısız infazlarda kaybedenler de kapatılan dava dosyalarının yeniden açılması için harekete geçti. Perpa’da öldürülen Mehmet Salgın’ın kardeşi Özkan Salgın, İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak, Ayhan Çarkın’ın da aralarında bulunduğu, 2001’de beraat eden 9 sanık hakkındaki davanın yeniden açılmasını talep etti. Mahkeme, 29 Mart’ta avukatların talebini reddederek talebin CMK’nin 311. maddesinde belirtilen nedenlere uygun bulunmadığının anlaşıldığını söyledi. Salgın’ın avukatı Taylan Tanay, mahkemenin, Çarkın’ın savcıya verdiği ifadeyi görmeden yeniden yargılama talebini reddettiğini belirtti. ‘BAYRAK’ EVRAKI POSTADA KALDI ‘Hiyerarşi aşılamaz’ Balyoz davasının tutuklu sanığı emekli Oramiral Özden Örnek savunmasında, komuta kademesinin haberi olmadan darbe planı yapılamayacağını söyledi HAT CE TUNCER Savcı Demir’in eli kolu bağlandı AL CAN ULUDAĞ “Balyoz Harekât Planı” davasının bir ay aradan sonra gerçekleştilirilen dünkü oturumu gerilimli başladı. Eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek ve eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın da aralarında bulunduğu tutuklu muvazzaf ve emekli askerler, isim söyleyerek yoklama vermeyi reddetti. Sanık avukatları, avukat Hüseyin Ersöz hakkında suç duyurusunda bulunulmasını eleştirerek savunmanın önündeki tüm engellerin kaldırılması istemiyle duruşma salonunu terk etti. Savunmasını sürdüren Örnek, askeri hiyerarşi dışında başarılı bir darbe yapılamayacağını belirterek, “Emekli Orgeneral Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman buraya gelmeli ve Balyoz olayı ile ilgili ne biliyorlarsa açıkça söylemelidirler” dedi. GAZETEC LER ARKADAŞLARI Ç N YÜRÜYOR stanbul Haber Servisi Gazeteci Ahmet Şık, Nedim Şener ve tüm tutuklu gazetecilere özgürlük talebiyle eylemler düzenleyen gazeteciler, bugün “Gazetecilere ÖzgürlükHaydi 1 Mayıs’a” başlığıyla D SK’le ortak bir yürüyüş gerçekleştirecek. “Ahmet ve Nedim’in arkadaşları” grubu, gazetecilere, işçilere ve yurttaşlara saat 11.00’de Sultanahmet’ten Beyazıt Meydanı’na yapılacak yürüyüşe katılımı çağrısı yaptı. Suga Harekât Planı’nı Donanma Komutanı olduğu dönemde hazırladığı öne sürülen Örnek “Balyoz Planı ile Suga Planı arasında bir ilişki yok. Suga Planı 57 Mart 2003 tarihlerinde icra edilen seminerde ne açık ne de üstü kapalı şekilde tartışılmamıştır.” ‘Vardiya Bizde’ lokma dağıttı Balyoz Planı davası sanıklarının yakınlarından oluşan “Vardiya Bizde Platformu” üyeleri, duruşma salonunun önünde lokma dağıttı. Tutuklu sanık emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın eşi Nilgün Doğan, sanıkların savunmalarının bile yapılmadan tutuklama kararı verildiğini belirterek “Bu lokmayı da ölmüş olan adalet için dağıtıyoruz” dedi. Komutan eşleri, “Babamı eve istiyorum” yazılı dövizler taşıdı. ANKARA 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle ilgili soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Savcısı Murat Demir’in İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan istediği, arasında Bayrak Harekât Planı’nın da olduğu dosya postaya takıldı. İstanbul Başsavcılığı’nın 10 Nisan’da gönderildiğini belirtmesine karşın, 15 gündür yolda olduğu öğrenilen dosya bir türlü Ankara’ya ulaşmadı. Bu durum da savcı Demir’in elini kolunu bağladı. Savcı Demir, soruşturmaya görevlendirilmesinin ardından 30 Mart’ta özel yetkili İstanbul Başsavcı Vekilliği’nden bazı taleplerde bulundu. “Balyoz Planı” belgeleri arasında çıkan 12 Eylül darbesinde esas alınan “Bayrak Harekât Planı”nın orijinal nüshası nı isteyen savcılık, ayrıca 12 Eylül’le ilgili diğer bilgi ve belgelerin de gönderilmesini talep etti. 30 Mart’ta istenen belgelerle ilgili İstanbul Başsavcılığı, 10 Nisan’da UYAP üzerinden gönderdiği yazıda, işlemlerin tamamlandığını belirterek, evrakın postaya verildiğini bildirdi. Ancak, yaklaşık 15 gündür Ankara’ya herhangi bir belge ulaşmadı. Dosyanın yolda olduğu tahmin edilirken, gecikmenin nedeni araştırılıyor. Gecikme de savcı Demir’in herhangi bir adım atamamasına neden oldu. Soruşturma kapsamında başta Genelkurmay Başkanlığı olmak üzere ilgili kurumlara talimatların yazılması için söz konusu belgelerin değerlendirilmesi gerekiyor. Ayrıca Kenan Evren’in ifadesinin alınması da belgelerin gelmesine bağlı. ‘Tamam komutanım’ Dünkü 22. oturumunda davaya bakan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ömer Diken’in duruşmaya gelmemesi nedeniyle Ali Efendi Peksak ve Murat Üründü’nün üye hâkimler olarak yer aldığı heyete hâkim Ali Alçık başkanlık etti. Mübaşir Aydın Arslan’ın, bir ara Başkan Alçık’a yanlışlıkla “Tamam komutanım” diye hitap etmesi salonda gülüşmelere neden oldu. Savunmasını sürdüren emekli Oramiral Örnek darbe planlamakla suçlandıklarını ve iddianamede “Şüphelilerin ordu bünyesindeki askeri hiyerarşi dışında bu amaçla bir yapılanma oluşturdukları” şeklinde değerlendirmelerin yer aldığına dikkat çekerek “Ülkemizde Vali Mutlu: 1 Mayıs Taksim’de İstanbul Haber Servisi İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’ne ilişkin, sivil toplum kuruluşları, sendika genel başkanları ve diğer yetkililerin katılımıyla bir toplantı yaptı. Mutlu, “1 Mayıs pazar günü, Taksim Meydanı’nda Emek ve Dayanışma Günü’yle ilgili kutlamaların yapılması hususunda işbirliğinde bulunmayı kararlaştırdık” dedi. bir darbe olacağını hele askeri hiyerarşi dışında olacağını zannedenler tamamen yanılırlar. Daha ilk günlerinde darbecilerin bütün iplikleri pazara çıkar. 27 Mayıs’ın başarılı olmasının ana nedenleri ilk olması, istihbarat ağlarının yaygın olmaması ve iletişimdeki teknolojinin geriliğidir” dedi. Örnek, “Akıl sağlığı yerinde olan herhangi bir kimse, davulzurna ile ve de aylar önce ilan edilmiş toplantılarda darbe planları görüşülüp, olgunlaştırılıp bunların ayrıca gelecek nesillere devredilmek üzere kasalara konulup saklandığını kabul edebilir mi?” diye sordu. Örnek, iddianameden yaptığı alıntılara da şu yanıtı verdi: “İddialar Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının Çetin Paşa’nın faaliyetlerinden haberi olmadığı, Aytaç Yalman’ın bir darbe eylemine en gel olduğudur. Acaba Kara Kuvvetleri Komutanı haberi olmadığı bir eyleme nasıl engel olmuştur. Ne büyük çelişki.” Darbe planı içerdiği iddia edilen 11, 16, 17 no’lu CD’ler ve 5 no’lu harddisk içerisinde yüzlerce dosya olmasına rağmen hiçbirinin şifreli olmadığına dikkat çeken Örnek, “Çünkü onları oralara koyanlar okunmalarını istiyor. Okunmazlarsa savcıların işine yaramazlar” dedi. Örnek, şunları söyledi: “Bu dava bir seçim kampanyasında ‘bakın biz neler yaptık’ diyebilmek davasıdır. Bu davanın bir diğer özelliği, ülkemizin bu çaptaki ilk ‘dijital terör’ davası veya ‘siber savaş’ diyebileceğimiz ilk davası olmasıdır. Bu nedenle büyük sıkıntılar ve doğal olarak iletişim zorlukları çekilmektedir” dedi. HAKKÂR ’DEK SALDIRI ‘Onurum ihlal edildi’ Hiçbir maddi delil olmadığı halde soruşturma geçirmesinin kendisini ve ailesini çok üzdüğünü söyleyen Örnek “Hazırlandığı belirtilen eylem planlarında ismimin yer alması kişisel onur ve haysiyetimi ihlal etmiştir” diye konuştu. Abdülhamit benzetmesi yapan Örnek, “Bizlere iftira atan ve mağdur durumuna düşüren sahtekârlar ve onların destekçileri ile hamileri bütün örümcek ağı kafalılardan hesap sorulacağından eminim” dedi. Uzman Çavuş Çapar şehit oldu DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde önceki gün uğradığı silahlı saldırı sonucu yaralanan uzman çavuşlardan Durdu Çapar tedavi gördüğü hastanede şehit oldu. Önceki gün kimliği henüz belirlenemeyen kişi ya da kişilerin silahlı saldırısına uğrayan 21. Jandarma Sınır Tugay Komutanlığı’nda görevli uzman çavuşlardan Yalçın Bozok ve Durdu Çapar yaralandı. Van’a getirilen yaralılardan Çapar, şehit oldu. Bu arada, Anadolu Ajansı’nın ilk haberinde şehit olan uzman çavuşun adını Yalçın Bozok olarak duyurması, Bozok’un Çanakkale’nin Çan ilçesindeki ailesini hastanelik etti. Bingöl’de ise PKK’lilerin ateşiyle bir asker yaralandı. ‘Siber savaş’ C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle