17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 26 N SAN 2011 SALI 4 HABERLER Kılıçdaroğlu Zonguldak mitinginde Ergenekon’un tutuklu sanığı CHP adayına sahip çıktı, Erdoğan’a yüklendi Evet Ama Bedri Baykam da Var! Bedri Baykam ile sekreteri Tuba Kurtulmuş’un bıçaklanmalarını izleyen anların görüntüleri, uzun süre gözümün önünden gitmedi. Bedri Baykam’ın, yaralı olduğunu haykırarak geçen arabalardan kendisini hastaneye götürme istekleri karşısındaki aldırmaz, insanlık karşıtı tavırlar, öyle kolay kolay akıldan çıkacak, bellekten silinecek türden değildi. Yaralanmış, yardım görmez ise kan kaybından ölme tehlikesi olan biri karşısında, “başım belaya girmesin!”, “arabam kirlenmesin!”, “bana mı kaldı!” zihniyetiyle hareket edenleri görünce insan düşünüyor: Bu toplum için değer mi? Soru yersiz değildir ve korkarım, kim bilir kaçımız, kaç kez sormuşuzdur bunu. Hemen şöyle kolay yanıtlar vererek soruyu etkisiz kılmaya çalışmak mümkün: Sen kendin için yapıyorsun bunları, bir karşılık beklediğinden değil ki!.. Evet toplumsal sorunlarla ilgilenen, tepki koyan, işini, statüsünü, yaşamını tehlikeye atanlar, tabii ki bir karşılık beklemeden yapıyorlar bunu. Ama yine de tepki koyduğunuz adamlarla aynı kumaştan dokunmuş bireylerin toplumu için kendini ortaya atmak, pek de akıl kârı olmasa gerek. Bir gün toplumsal olaylarda başı çekmiş gençlerin başına gelenleri konuşurken, biri şöyle demişti: İyi de, işçiler, köylüler, yoksullar o gençlere gelin bizi kurtarın diye dilekçe mi vermişlerdi? Bilmiyorum, Bedri Baykam, başından geçen bu olay üzerine yukarıdaki soruyu kendi kendine sormuş mudur? Sanmıyorum. Aynı gazetenin yazarı olduğum Bedri Baykam ile tanışıklığım, kendisi hakkında fikir beyan etmemi haklı gösterecek kadar fazla olmasa da, bu sanatçı arkadaşımın, izlemeye çalıştığım, siyasal mücadelesindeki tavrı kolay pes edeceklerden olmadığını rahatlıkla söylememe izin veriyor . Bildiğim Bedri Baykam yılıp bu olayla küsüvermez. Bunları düşünürken aklıma bir şey daha geldi. Evet olayın kahramanları arasında Mehmet Çelikel ve adını sanını suretlerini bilmediğimiz araba sahipleri ve sürücüleri vardı. Ama aynı zamanda yaralanan Tuba Kurtulmuş ile Bedri Baykam da olayın taraflarıydılar. Ve bunların hepsi de toplumda var olan, insanların, grupların, katmanların uzantıları olarak olayın içinde yerlerini almışlardı. Evet, baskıcı, demokrasi, özgürlük ve sanat düşmanı, potansiyel suçlu Mehmet Çelikel, toplumsal bir prototipti. O ve onun gibi olanlar çok vardı ve pek muhtemeldir ki bu tip, kolaylıkla meczuplukla etiketlenip sıyırmanın yolunu bulacaktı. Bu toplumda ona bu imkânı sağlayacak güçler de vardı, hatta onlar egemendiler bile. Evet olayın içinde, “bana dokunmayan yılan bir yaşasın!” , “bana ne, bana mı kalmış!” diyen ve hem yara hem bıçak konumundaki aptal bencilliğinin, aldırmazlığının biçare sarmalında dönen prototipler de vardı. Onların da toplumdaki örnekleri ne yazık ki, azımsanmayacak kadar çoktu. Ama orada görüntünün ortasında Bedri Baykam da vardı. Ömür boyu siyasal mücadeleden yılmamış, küsmemiş, vazgeçmemiş, tepkisini koymaktan çekinmemiş, bütün haksızlıklara, yolsuzluklara, baskılara gözlerini kapayarak rahat yaşamak olanağı varken, parasını, kişisel çıkarlarını, özgürlüğünü, olayda görüldüğü gibi, sağlığını hatta yaşamını tehlikeye atarak, ortaya çıkan Bedri Baykam da, belirli bir toplumsal birikimin ürünüydü. Bildiğimiz, bilmediğimiz, sanatçı, yazar, öğrenci, köylü işçi, memur, muhasebeci, öğretmen, aydın, çiftçi vb. birçok kişinin temsilcisi canlı bir örneğiydi Bedri Baykam. Ve onların tümünün zımni vekâleti vardı Bedri Baykam’da. Bilmiyorum, o bıçaktan çok, ilgisizliğin, aldırmazlığın, bencilliğin acısının böğrünü dağladığı sırada, Bedri Baykam bunları düşünmüş, yalnız olmadığını anımsamış mıydı? Bildiğim tek şey benim bu olay üzerine yine de yalnız olmadığımızın bilincine varmamın vakit aldığıdır. Bütün bunları da, zaman zaman aynı tereddüde düşebilecek olanlar için yazdığımı belirtmek isterim. ‘Haberal onurumuzdur’ KIVANÇ EL/AL AYAROĞLU ZONGULDAK CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Zonguldak mitinginde Ergenekon davasının tutuklu sanığı Prof. Dr. Mehmet Haberal’a sahip çıkarak “Haberal bizim onurumuzdur. Türkiye’nin onurudur” dedi. Kılıçdaroğlu 2. mitingini Zonguldak’ta düzenledi. Mitingin iş saati olmasına karşın büyük bir kalabalığa seslendi. Konuşmasında Haberal’ı “yiğit adam” diyerek anan Kılıçdaroğlu, “Zonguldak’tan bir kardeşiniz, yiğit bir adam milletvekili adayımız. Haberal’ın suçu ne? Söyleyeyim; bir, üniversite kurdu, sana ne... İki, dünyanın sayılı cerrahı oldu, neden okuyorsun... Üç, bu milleti düşünüyor, fakir fukarayı düşünüyor. Dört, bütün mal varlığını üniversiteye verdi. Bu ülkenin çocukları için okusun diye yaptı. Suçu ne? Babası Zonguldak’ta ölünce cenazesine katılamadı bile. Bu ayıp Zonguldak’ta yaptığı mitingde Haberal için ‘Türkiye’nin onurudur’ diyen Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a ‘Sen kim Haberal kim?’ diye seslendi. Erdoğan’a TV’de hesaplaşma çağrısı yapan Kılıçdaroğlu, ‘’Zonguldak’tan sana meydan okuyorum. Eğer sen yiğit, düzgün adamsan, adam gibi adam, delikanlı adamsan, istediğin TV’ye gel hesaplaşalım, nasıl yıkacağımı göreceksin sen’’ diye konuştu. bile iktidara yeter” dedi. CHP’nin Haberal’ı aday gösterdiği için eleştiri geldiğini de ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “İnsanda biraz vicdan olur. O insanın suçu var mı? (Meydandan hayır sesleri) Ortada bir mahkeme kararı yok. Adaylığa başvururken bir dilekçe imzaladı. Parlamentoya gelirsem dokunulmazlığın kaldırılması için ilk imzayı ben atacağım diye. 2002’de dokunulmazlıkları kaldıracağız diye söz vereceksin. Sonra sözün unutacaksın. Buna ikiyüzlülük, riyakârlık denir. Adam gibi adamsan verdiğin sözü arkasında dur. Hâkimi de savcıyı da sen tayin ediyorsun. Bak ona rağmen korkmuyoruz. Kaldırır mı? Kaldıramaz. Şimdi gelmiş Haberal’ı suçluyor. Sen kim Haberal kim? Ecevit’e sağlık hizmeti sundu. Rahmetli Ecevit’in yanından ayrılmadı. Ecevit, onu cumhurbaşkanı adayı düşünüyordu. İster çıksın ister çıkmasın, Haberal bizim onurumuzdur. Zonguldak’ın, Türkiye’nin onurudur.” Kılıçdaroğlu’nun Zonguldak mitinginde verdiği mesajlar şöyle: Kavga istemiyoruz: Yandaş giriş sınavında aileler hazırlıklarını yaptılar. Çocuklar perişan olduk diyorlar. Demokrat adama bakın, ileri demokrasi timsaline bakın. Siz yürür seniz 510 bin genç koyarım diyor. 80 öncesini hatırlayan vardır. Kardeşin kardeşe düşman olduğu dönem; onu başlatmak istiyorlar. İster 510 bin, ister 50100 bin getir. Çatışma kültürü bu millette yok. Getirsen de kardeşçe beraber olacağız. Çatışmayacağız. Bunu bilin. ABD’ye de kaçsan getireceğim: Deniz Feneri dosyası açılmaz. Neden açsınlar?.. Hırsızlıkları ortaya çıkacak. ABD’ye iltica etseler, getirip hesap soracağız. Bunların yatacak yeri yok. Şifreli hayat oh ne rahat: ÖSYM’yi de bitirdiler. Bunlar orayı da berbat ettiler. Bunlar memleketi soymak için çaba harcayan güruh. Orada bir pankart var “Şifreli hayat oh ne rahat.” Başbakan şifreci. Şifrelerinden biri 10 bin dolardı. 10 bin doları diyorlar; milli gelir, biz daha 1000 doları bulamadık. Herkesi öyle zengin sanıyor, nasıl olsa köşeyi dönmüş Başbakan. ZONGULDAK NOTLARI Kemal Kılıçdaroğlu Zonguldak mitinginde bir yurttaşın verdiği, Ecevit’le özdeşleşen kasketi taktı. (Fotoğraf:AA) Baretle selam kasketle veda ma’daki evlerini ziyaret ederek işçilerle dayanışma mesajı verdi. Zonguldak’taki mitinge bu ilden 5 kez milletvekilliği kazanan CHP’nin eski lideri Ecevit damgasını vurdu. Konuşmasında da, “Zonguldak Ecevit kentidir” diyen Kılıçdaroğlu, AKP’nin hazırladığı Ecevit’li afişleri sert biçimde eleştirdi. Kılıçdaroğlu konuşmasında AKP’nin ‘otomobil fabrikası kurmak’ gibi söz verip gerçekleştiremediği vaatlerini anımsatarak meydanlara hazırlıklı çıktığını gösterdi. Eski CHP lideri Deniz Baykal gibi Kılıçdaroğlu da Başbakan Erdoğan’ı ‘teke tek’ televizyon tartışmasına davet etti. 2007 ve 2009’da bu çağrılara kulaklarını tıkayan Erdoğan bakalım Kılıçdaroğlu’nu dinleyecek mi? Zonguldak konuşmasında en fazla vurgu yaptığı “aile sigortası”, “askerliğin kısaltılması”, “emeklilerin durumunun iyileştirilmesi” ve “taşeron işçilerin kadroya alınması” vaatleri, CHP liderinin kampanyasının bu dört konu üzerine oturtulacağı şeklinde yorumlandı. UTKU ÇAKIRÖZER ‘S Z N SAYEN ZDE BULUNDU’ İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN Ölen madencilerin yakınlarına ziyaret Kemal Kılıçdaroğlu, Zonguldak mitingi öncesi geçen yıl Karadon maden ocağında hayatını kaybeden ve 8 ay sonra çıkarılabilen Engin Düzcük ve Dursun Kartal’ın ailelerini ziyaret etti. Dursun Kartal’ın eşi Gülizar Kartal, CHP liderine “Sizin sayenizde bulundu. Sağ bulmuş kadar sevindik” diyerek yardımları için teşekkür etti. Düzcük ailesini ziyaretinde de Kılıçdaroğlu ailenin torununu sevdi ve “Ben de torunu göremiyorum. Yaramazlıklarını anlatıyorlar. Torun güzel bir şey” dedi. Saltukova beldesine kahvede vatandaşlarla sohbet eden Kılıçdaroğlu’na bir vatandaş kucağındaki çocuğunu göstererek “Bunun geleceği sana bağlı” dedi. Bir vatandaşın da “10 bin dolar diyorlar, cebimde bir Allah kuruş yok, borç ödüyorum; ben mi aptalım bunu diyenler mi” isyanına Kılıçdaroğlu, “O onların 10 bin doları” yanıtını verdi. [email protected] ZONGULDAK Zonguldak işçi, madenci şehri. Hafta içi ve mesai saati içinde olmasına rağmen mitinge rekor sayıda katılım vardı. CHP lideri, hazırlanan platforma maden işçilerinin taktığı ‘sarı’ renk baretle çıkarak işçilere anlamlı mesaj verdi. Kılıçdaroğlu daha sonra konuşmasını ise eski CHP lideri Bülent Ecevit gibi “kasket” ile sürdürdü. Mitingden bazı notlar şöyle: CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu miting sırasında AKP dönemindeki yolsuzlukları hatırlattıktan sonra Başbakan’ın kendisine yönelik iddialarına karşılık vererek, “Bir tek topluiğne çıkar sağladığımı ispat edemezsin. Benim adımı yolsuzlukla anarsan...” dedikten sonra cümlesini yarıda kesti. Kılıçdaroğlu gazetecilerin soruları üzerine sözlerine açıklık getirerek “Ayağını denk al diyecektim. Baktım ki sert bir ifade olacak, vazgeçtim” dedi. Kılıçdaroğlu miting öncesinde maden kazasında ölen işçiler Dursun Kartal ve Engin Düzcük’ün Çaycu KCK operasyonunda belediye başkan yardımcısı ve BDP il başkanının gözaltına alınması tansiyonu yükseltti BDP’liler Irak sınırına yürüdü Hakkâri’de KCK operasyonunda gözaltına alınanların serbest bırakılmasını isteyen binlerce kişi önce emniyet müdürlüğü önünde oturma eylemi, ardından da Kuzey Irak’a geçmek için kent çıkışına doğru yürüyüş yaptı. DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Hakkâri’de terör örgütü PKK’nin şehir yapılanması olduğu iddia edilen KCK’ye yönelik yürütülen soruşturma kapsamında, aralarında Hakkâri Belediye Başkanvekili Nurullah Çiftçi, Belediye Başkan Yardımcısı Hatice Demir, İl Genel Meclisi Başkanı Ferzınde Yılmaz ve BDP İl Başkanı Orhan Koparan’ın da bulunduğu 35 kişi gözaltına alındı. Operasyonu protesto etmek amacıyla toplanan binlerce kişi kentin çıkış noktası olan Depin Köprüsü’ne doğru yürüyüşe geçti. Van ve Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği’nce KCK’ye yönelik başlatılan soruşturma kapsamında polis ekiplerince kent merkezindeki bazı adreslere ve BDP tarafından kurulan “Demokratik Çözüm Çadırı”na eşzamanlı operasyon düzenlendi. Operasyonda, aralarında Hakkâri Belediye Başkanvekili Nurullah Çiftçi’nin il genel meclisinin bazı üyelerinin de bulunduğu 35 kişi gözaltına alındı. BDP’nin desteklediği bağımsız milletvekili adayı Mehmet Salih Yıldız ve bazı parti yöneticileri, yaptıkları basın açıklamasında gözaltılara tepki gösterdi. Açıklamayı yapan Hakkâri Barosu avukatlarından Turgut Selçuk, Kürt sorununun çözümü için tutuklamalarla bir yere varılamayacağını belirterek, Hakkâri Demokrasi Platformu olarak halkın yanında olduklarını söyledi. Açıklamanın ardından binlerce kişi gözaltındakilerin serbest bırakılması talebiyle İl Emniyet Müdürlüğü’ne yürüdü. Burada 5 dakika oturma eylemi yapan grup sınıra gitmek için kent çıkışına doğru yürüyüşe geçti. Demokrasi Platformu üyeleri de Hakkâri Valisi Muammer Türker ile görüşmek için valiliğe gitti. Görüşme devam ederken binlerce kişi kentin tek çıkış noktası olan Depin Köprüsü’ne doğru yürüyüşe geçti. Kentte bütün kepenkler kapatılırken, yürüyüşcülerin Kuzey Irak’a geçmek istediği ileri sürüldü. BAĞIMSIZ ADAYLAR ÇALIŞMALARA BAŞLADI MAHMUT ORAL ‘Bozkurt’ sloganlı yürüyüş Haber Merkezi Sivas’ta 10 Nisan Polis Günü’nde cep telefonu ile kaydedilen görüntülerde, Özel Harekât polislerinin, “Bozkurt” sloganıyla yürüdüğü ortaya çıktı. Polis günü dolayısıyla düzenlenen etkinlikler kapsamında İstasyon Caddesi’nde tören geçişi yapan Özel Harekât ekipleri, ülkücülerin ünlü ismi Ozan Arif’in bestelediği, “Ölmez bu hareket, ölmez bu dava” adlı türküsünü koro halinde seslendirdi. Görüntülerde, Özel Harekât Birliği, önünde giden amirlerinin “Kim bunlar” diye bağırarak sorduğu soruya “Bozkurtlar” diye karşılık vererek ve aynı şeyi birçok kez tekrarlayarak yürüdüğü görüldü. Tuncel: Geri adım yok Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) tarafından Aksaray’da kurulan Demokratik Çözüm Çadırı’nın önceki gün polis tarafından sökülmesi ve gözaltılar partililerce protesto edildi. Taksim’de bulunan BDP stanbul il binası önünde toplanan grup, “Baskılar bizi yıldıramaz” sloganları attı. BDP l Başkan Yardımcısı Pınar Tarlak’ın yaptığı basın açıklamasının ardından konuşan BDP stanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, “YSK vetosu sonrası direnen halkımı kutluyorum” diyerek “Kürt halkı, talepleri için hiçbir yasak ve baskı tanımayacağını bir kez daha ortaya koydu. Birileri eğer bizim geri adım atacağımızı düşünüyorsa yanılıyorlar” ifadesini kullandı. (Fotoğraf: CİHAN ORUÇOĞLU) Kanadoğlu dosyası stanbul’a ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu hakkında yürüttüğü soruşturmada, “yetkisizlik” kararı verdi. Başsavcılık, Kanadoğlu hakkındaki soruşturma ile “Ergenekon” soruşturması arasında bağlantı olduğu gerekçesiyle dosyayı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. DİYARBAKIR Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) 16 siyasi parti ve sivil kuruluşla oluşturduğu “Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku”nun, “Demokratik Özerklik, Demokratik Cumhuriyet için Özgürlük ve Demokrasi Adayları” olarak adlandırılan adayları dün Diyarbakır’da ilk kez basın toplantısı düzenledi. Cegerxwin Kültür Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısına bağımsız milletvekili adayları Ahmet Türk, Sırrı Süreyya Önder, Leyla Zana, Şerafettin Elçi ve Nursel Aydoğan katıldı. Blokun destekleyeceği tüm bağımsız adaylar adına hazırlanan ortak metni ise Önder okudu. Türkiye’nin yakın dönem siyasi tarihinin, özgürlük ve demokrasi talep edenler açısından, hak gaspları ve hukuk ihlalleri tarihi olduğunu savunan Önder, Kürtler ve onların ulusal demokratik talepleri söz konusu olduğunda, bu uygulamalara her türden şiddet ve zorbalığın da eklendiğini kaydetti. Halkların iradesinin gasp edilerek Meclis’e yansımasına engel olmaya çalışanlara karşı, meydanlara çıkarak demokratik tepkisini gösterdiğini belirten Önder, “Bunu yaparken ‘Bu halk demokrasiden anlamaz’ diyenlere tarihi bir cevap vermiştir. Statükonun önemli bir parçasına dönüşen AKP iktidarı yükselen halk muhalefeti karşısında büyük bir telaşa kapılmıştır” diye konuştu. Öte yandan, Yüksel Seçim Kurulu’nun (YSK) ilk başta adaylığını “veto” ettiği, ancak daha sonra belgelerini tamamlayarak adaylık hakkı kazanan BDP destekli Hakkâri Bağımsız milletvekili adayı Salih Yıldız, Hakkâri’de partinin belirlediği adayların oyunu bölmemek için adaylıktan çekildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle