Katalog

23 N SAN 2011 CUMARTES CUMHUR YET SAYFA HABERLER ÖSYM Başkanı’nın savcıya sınavın iptali konusunda danıştığı, savcının ‘Ben karışmam’ dediği bildirildi 7 Meteksan’da inceleme AL CAN ULUDAĞ ANKARA Yükseköğrenime Geçiş Sınavı’nda (YGS) “şifreli kopya” iddiaları üzerine başlatılan soruşturma kapsamında, soruların basıldığı Meteksan’da bilirkişi heyeti inceleme başlattı. Üç gün boyunca matbaada kalacak olan bilirkişiler, soruların hazırlandığı yazılım ve bilgisiyar programlarını inceleyerek, sistemden dışarıya çıkış olup olmadığını araştırıyor. ÖSYM Başkanı Ali Demir’in salı günü geldiği adliyede, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Başsavcı Vekili Şadan Sakınan’a “YGS’nin iptal edilip edilmemesi gerektiği konusunda şahsi düşüncesini” sorduğu, Sakınan’ın ise “Ben karışmam” dediği öğrenildi. YGS’de şifre iddiaları üzerine TEKNOLOJ FAKÜLTELER Ç N YGS KARARI ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) YÖK’ten edinilen bilgiye göre, teknoloji fakülteleri bünyesindeki mühendislik programlarına mesleki ve teknik ortaöğretim kurumu öğrenci ve mezunlarının, “YGS 1” puanı ile öğrenci kabul edilmesine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu yürütmeyi durdurma kararı verdi. 2011ÖSYS’de teknoloji fakültelerine sadece LYS puanı ile öğrenci kabul edilebilecek. YGS kitapçıklarını elden geçiriyor. Sadece ilk bine girenlerin değil, 1.7 milyon kitapçığın incelenerek, soruların şifre yöntemiyle çözülüp çözülmediğine ilişkin delil aranıyor. YGS’deki şifre için “sehven” ifadesini kullanan ÖSYM Başkanı Ali Demir’in adliyeye salı günü yaptığı ziyaretin perde arkası ortaya çıktı. Soruşturmayı yürüten Sakınan’la 20 dakika görüşen Ali Demir’in savcıya, “Şahsi olarak sınavın iptal edilip edilmemesi konusunda ne düşünüyorsunuz” diye sorduğu öğrenildi. Buna karşın Sakınan’ın “Ben karışmam” dediği belirtildi. Görüşmede ayrıca Demir’in soruşturmayla ilgili elindeki bilgi ve belgeleri savcıya verdiği dile getirildi. Sadece Bayramı Kalmış... Bugün Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Geride kalan bayram günlerinde yazdıklarıma şöylesine bir göz atınca sadece hayıflanabildim. Çünkü benzeri mutluluk ve kutlama yazılarını yazma olanağı ne yazık ki elimizden alınmış durumda. Ne ulusal egemenlik ne de geleceğimizin teminatı çocuklarımız için iyi şeyler söyleme, bir iyi niyet dileği olmakla sınırlı kalıyor. Ulusal egemenliği güçlü yönetime tutsak etme girişimi 12 Eylül askeri yönetiminin anayasası ile gerçekleştirilmişti. Hatta askeri yönetim, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı resmi bayramlar arasından çıkarmakta sakınca görmemiş, tepkiler üzerine yeniden bayramlar arasına almak zorunda kalmıştı. Daha sonra geçilen sivil demokratik(!) dönemde de yürütme görevine gelenler, onca iddialı anayasa değikliğine karşın ne bu çarpıklığı gidermeyi düşündüler ne de yüzde 10 oy alma sınırlamasını kabul edilebilir bir düzeye çekmeye niyetlendiler. Ulusal egemenlik kavramı da kendimize özgü demokrasimiz kapsamında, en çok oyu alan partinin egemenliğine yol açan bir niteliğe dönüşüverdi. 12 Haziran seçimlerine doğal olarak her gün biraz daha yaklaşıyoruz. Ama kimlerin aday olabileceği sorunu ne yazık ki tam anlamıyla çözülebilmiş değil. Başta ceza ve usul yasaları olmak üzere, bir maddenin ak dediğine başka bir maddenin kara demesine alışmaya başlamıştık. Şimdi de karşımıza seçimle ilgili yasalar çıktı. Ve yine görüldü ki bu yasalardaki kimi bölümler, anayasayla birlikte değiştirilmediği için anayasaya aykırı hükümler içeriyor. Anayasa esas alınırsa kimileri aday olamıyor, yasa maddelerini dikkate alınca da önlerinde engel kalmıyor. Yasaları, kendi akılları yerine hukuk ilkelerine göre yapma zorunluğunun ayırdına varılmadığı sürece “hukuk” da “guguk” olarak kalmaya devam eder. Sandıklarla başlayan saydamlık, dileriz ulusal egemenliğin saydamlaşmasına da atılmış bir adım olur. Bayramın ikinci önemli öğesi çocuklar için de geleceklerinin parlak olduğunu, söylev cümleleri dışında söylemek olanaksız. Düzenlenen şenlikler çocukların sorunlarını perdelemeye artık yetmiyor. Çünkü Türkiye’nin de kabul ettiği Çocuk Hakları Bildirgesi’nde yer alan 10 ilkenin büyük bölümü ülkemizde yaşama geçirilememiştir. Sağlıksız koşullarda yaşama mücadelesi veren, özel koşulları nedeniyle eğitim çalışmalarından yararlanamayan, her türlü istismara açık çocuklar, daha ciddi yaklaşımları zorunlu kılmaktadır. Durum pek iç açıcı değil. Ama yine de geleceğe mahsuben bu bayramda da coşkuyu ve umudu göz ardı etmemeliyiz. 20 dakikanın perde arkası başlatılan soruşturma derinleşiyor. Savcılığın talimatı üzerine oluşturulan 15 kişilik bilirkişi heyetinden 5 kişi, dün soru kitapçıklarının basıldığı Meteksan’a giderek inceleme başlattı. 5 kişilik ekip içinde, iki bilişim polisi ve TÜBİTAK’tan gelen kriptoloji uzmanı da yer aldı. Dün sabah saatlerinde matbaaya giren bilirkişilerin cep telefonları ve kayıt cihazlarına el konuldu. Bilirkişiler burada yaklaşık 1 mil Sistemde sızma aranıyor yon 700 bin adayın soru kitapçığı ve cevap anahtarlarına ilişkin veri tabanını inceliyor. Bu kapsamda, Meteksan’da kullanılan yazılım ve bilgisayar programları üzerinde de inceleme yürütülüyor. Bilirkişiler; soruların hazırlandığı, sıralarının ve cevap şıklarının algoritma yöntemiyle belirlendiği bilgisayarlardan dışarıya herhangi bir veri çıkışı yapılıp yapılmadığını kontrol ediyor. Yaklaşık 20 gün önce başlayan soruşturmada ALES sınavı için matbaada 15 günlük kapalı dönem ilan edilmesi nedeniyle söz konusu incelemeye ancak dün başlanabildi. Pazar günü ALES’in yapılması nedeniyle Meteksan’da kapalı dönem olması nedeniyle, bilirkişiler pazartesiye kadar burada kalacak. Hiçbir şekilde dışarı çıkmalarına izin verilmeyecek. Hatta soruşturmayı yürüten Şadan Sakınan’ın da girenin dışarı çıkamaması nedeniyle bilirkişi heyetiyle birlikte matbaaya gidemediği öğrenildi. Heyetten geriye kalan 10 bilirkişi ise ÖSYM’nin deposunda bulunan Psikologlar, YGS’deki şifre skandalının, öğrencileri ve aileleri LYS öncesi olumsuz etkilediğini belirtti Sınav öncesi kaygıları büyük Türk Psikologlar Derneği Üyesi Doç. Dr. Okan Cem Çırakoğlu, skandalın ardından YGS’ye giren öğrencilerle görüştüğünü ve güvensizlik duygusunun yüksek oranda yaşandığını belirtti. H CRAN ÖZDAMAR Erzurum’da 3. doktor ölümü ERZURUM (Cumhuriyet) Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Tıp Uzmanı Dr. Fatih Bilge (33), hastanede kendisine ait odada ölü bulundu. Bilge’nin ameliyat öncesi hastayı uyutmak için kullanılan ‘Propofol’ adlı anestez ilacını kendine enjekte ettiği ileri sürüldü. Erzurum Bölge Eğitim Araştırma Hastanesi, son 14 ay içinde genç yaşta üçüncü doktor ölümü ile sarsıldı. Hastaneden ilk doktor ölümü haberi, 6 Şubat 2010’da Anestezi ve Reanimasyon uzmanı olan Dr. Buket Tasmacıoğlu’nun (37) ölümüyle geldi. Tasmacıoğlu’nun ayağına narkoz enjekte ettiği öne sürüldü. İkinci ölüm olayı ise 3 gün önce yaşandı. Göğüs Kalp Damar Cerrahi Servisinde araştırma görevlisi Muhammet Fındık’ın (26), gece nöbet tuttuğu odasında dinlenirken kalp krizi sonucu öldüğü tahmin ediliyor. Dr. Fatih Bilge’nin ölümüyle ilgili ise savcılık soruşturma başlattı. İZMİR Psikologlar, Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nda (YGS) şifre skandalıyla sıkıntılı günler yaşayan öğrencilerin, sınav sonuçları açıklanmadan Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) başvurularını yapacak olmaları nedeniyle hayal kırıklığı, kaygı ve tedirginlik yaşattığını söyledi. Pazartesi günü başlayacak başvuruların süresinin de kısaltılarak 5 günde tamamlanmasının istenmesiyle, stresleri artan öğrenciler ve veliler, sınav sisteminin kaldırılmasını istiyor. Öğrenci Velileri Dayanışma Derneği İzmir Şube Başkanı Orhan Yüce, mayıs ayında sınavların kaldırılmasına yönelik imza kampanyası başlatacaklarını belirterek, “Bu sınav sisteminde öğrencilerimizin yetenekleri, bilgileri ölçülmüyor. Bu sınav sistemindeki her şey başbakanın deyimiyle garabetleşti. YGS’nin iptal edilmesini ve sınavların tamamen kaldırılmasını istiyoruz” dedi. Öğrencilerin yerine dershanelerin kazandığını belirten Yüce, “Kopya, şifre iddiaları her dönem olacak. Bunların açığa çıkartılmasını istiyoruz. Ancak biliyoruz ki iddialar açığa kavuşmayacak. Sürece yayarak yatıştırmaya, olayı unutturmaya çalışıyorlar. Herkes stres içerisinde bekliyor” diye konuştu. Skandalın ardından YGS’ye giren öğrencilerle görüştüğünü ve güvensizlik duygusunun yüksek oranda yaşandığını kaydeden Türk Psikologlar Derneği Üyesi Doç. Dr. Okan Cem Çırakoğlu, “Belirsizlik yüzünden öğrencilerin 2. sınava için çalışma kuvveti kalmamış. Türkiye’deki sosyal koşullar üniversiteye girersen belki iş bulabilirsin şeklinde. Üniversite ve aday sayısı arttı ama üniversitenin asıl işi bilim yapmaktır. İşsizlik okunsa da okunmasa da var. Son zamanlarda bir de şifreli, önceden bilinen cevaplı sınavlar olmaya başladı. Gençler hayal kırıklığı yaşıyor. Yapabilecekleri bir işi, haksız bir şekilde önüme geçilecek diye yapmayabilir. Birileri önceden seçilmiştir nasıl olsa diye düşünebilir. Sınavın tekrarlanması durumunda bazı adaylar mağdur olabilir. Önemli olan kurumların güvenirliğini yitirmesine karşın halen çözüm üretmemesi, hakkını arayana provakatör demesidir” dedi. Türk Psikiyatri Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Burhanettin Kaya ise yaşananların gençlerin ruhsal durumlarını etkilediğini kaydetti. Öğrencilerin yanında ailelerin de bu süreçte her şeyden etkilendiğini söyleyen Kaya, şunları söyledi: “Gençlerin kimlik ve kişilik gelişiminde çok önemli olan bir süreci dershanelerde yaparak testlere gömülmüş halde geçirmelerinden öte aileler büyük ekonomik yatırım yapıyor. Bazı temel gereksinimlerinden vazgeçerek gelirinin önemli bir kısmını ayırdığı çocuklarının geleceği uğruna bedel ödediği de bir süreçtir. Devlet sınavlarına güven azaldı. Öncelikle sınavın güvenirliğine olan inanç sarsıldı. Sadece bir kerelik değil, gelecekteki sınavla ile ilgili de güveni sarstığını söyleyebiliriz. Kaygıyı yaratan en önemli etken belirsizlik. Bu belirsizlik günlerdir havaya egemen ve gençlerin kaygılı tedirgin ve endişeli olmalarını sağlıyor. Ben hem ÖSYM başkanının hem de başbakan ve cumhurbaşkanının öğrencilere bir özür borcu olacağını düşünüyorum.” Olay yeri inceleme ekipleri patlama alanlarını kontrol etti. (AA) stanbul’da 2 bomba patladı: 2 yaralı İstanbul Haber Servisi Tuzla ve Zeytinburnu’nda meydana gelen iki ayrı patlamada 1’i kadın 2 kişi yaralandı, çevrede maddi hasar oluştu. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Tuzla’daki patlamaya ilişkin yaralıların terör örgütü ile bağlantısının belirlendiğini açıkladı. Tuzla İçmeler Kuru Parkı’nda oturan Gülizar Turhan ile Mazlum Singil’in kucağındaki ses bombası dün sabah patladı. Turhan ve Singil vücutlarına isabet eden parçalarla el ve ayaklarından yaralandı. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu “Hafif nitelikte tesiri az, muhtemelen kendi imal ettikleri bir patlayıcı. Dolayısıyla bunu bir bomba vasfında değerlendirmemek gerekiyor. Zaten el ve ayaklarından yaralandıklarını görüyoruz. Kesinlikle parça tesirli diyebiliriz. Bir ses bombası şeklinde düşünebiliriz” dedi. Şahısların kimlik bilgilerinden terör örgütü ile ilgili bağlantılarının tespit edildiğini belirten Mutlu, “Saldırganları canlı bomba olarak değerlendiremeyiz. Bombayı bir yerlere bırakacaklardı” diye konuştu. Zeytinburnu Gökalp Mahallesi 54/4 Sokak’ta bulunan Atatürk Kültür Merkezi önünde de gece saatlerinde patlama meydana geldi. Polisin yaptığı incelemede patlamanın parça tesirli bombadan kaynaklandığı belirlendi. Ölen ya da yaralanan olmadığı patlamada Atatürk Kültür Merkezi ve bazı evlerin camları kırıldı. Yerel gazetecilik ödülleri verildi İstanbul Haber Servisi Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ile Konrad Adenauer Vakfı’nın düzenlediği “Yerel Gazetecilik 2010 Ödülleri” sahiplerini buldu. Laleli Crown Plaza Old City Oteli’ndeki ödül töreninde konuşan TGC Başkanı ve gazetemiz imtiyaz sahibi ve yazarı Orhan Erinç, 13. kez düzenlenen bu ödül töreniyle, yerel medyada çalışanların dışlanmadığını gösterdiklerini söyledi. Erinç, “Eskiden kaliteli bir gazetecinin iki temel öğesi vardı. Birincisi, telefon defterinin kalınlığı, ikincisi ise kişisel arşivinin geniş olmasıydı. Oysa bugün bu iki öğe suç unsuru görülerek, meslektaşlarımız cezaevlerine giriyor. Şu anda 57 meslektaşımız hâlâ cezaevinde” dedi. Haber dalında Mersin İmece gazetesinde “Yalnız Bırakıldık” ve “Nükleer Tehlike Sınır Tanır mı?” başlıklı haberiyle Seyrani Soluğan ödül kazandı. Fotoğraf dalında Ferhat Malgir, birinciliğe layık görüldü. Fotoğraf dalında “Mansiyon” ödülü ise Ömer Tekcan’a verildi. ntihar nedeni: Aşırı anne sevgisi SERMET ÇUHADAR ‘Aileler de etkilendi’ KAHRAMANMARAŞ Kahramanmaraş’ta önceki gün bağ evinde kendilerini asarak intihar eden 4 kardeşin cenazeleri dün toprağa verildi. Yaşları 18 ile 30 arasında değişen 4 kardeş Raden, Sacen, Rulin ve Beranis Sağocak, önceki gün kendilerini asarak intihar etti. Kardeşlerin cesetlerini bağ evinin bekçisi bularak polise haber verdi. Olay yerine gelen cumhuriyet savcısı, yaklaşık 4 saat süren incelemenin ardın dan olayın intihar görüntüsü verdiğini söyledi. Cenazeler otopsi yapılmak üzere Kahramanmaraş Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. 4 kardeşin cenazeleri dün Şeyh Adil Mezarlığı’nda yan yana toprağa verildi. Evlatlarının ölüm haberi ile büyük bir üzüntü yaşayan 38 yıllık avukat Necdet Sağocak evden hiç dışarıya çıkmazken verilen ilaçlarla ayakta durabildiği öğrenildi. Acılı baba sağlık durumu nedeniyle çocuklarının cenazesine katılamadı. İntihar eden kardeşlerin an neleri Neyran Sağocak’ın bir süre önce hastalanarak vefat ettiği ve kardeşlerin de bu yüzden depresyona girdiği öğrenildi. Baba Sağocak çocuklarının annelerine aşırı bağlı olduğunu söyleyerek çocukların anneleri hastayken İstanbul Gebze’de bulunan hastanenin yakınındaki ormanlık alanda intihar girişiminde bulunduklarını, fakat bu girişimlerini alınan psikolojik destekle engellediklerini belirtti. Çocuklarının kafalarında annelerinin anıları ile birlikte öl mek olduğunu söyleyen acılı baba, intihar etmeleri korkusu ile çocuklarını devamlı kontrol altında tuttuğunu da vurguladı. Sağocak “Eşimin ölümünün ardından eve girmek istemediler. Bağ evinde kalırız dediler. Ben de yardımcımı yanlarına bıraktım. O, yiyecek ve sigara almak için Maraş’a geldiğinde bu olayı gerçekleştirmişler. Eşimin ilk evliliğinden olan iki kardeşlerini de bağ evinden uzak tutmuşlar. Olaya kimsenin karışmasını istememişler” dedi. KIZ ÖĞRENC YE TAC Z DD ASI: L SE MÜDÜRÜ AÇIĞA ALINDI CAN HACIOĞLU 65. YUNUS NAD ÖDÜLLER JÜR TOPLANTILARI SÜRÜYOR Bu yıl 65.’si düzenlenen Yunus Nadi Ödülleri jüri toplantıları devam ediyor. Kâmil Masaracı, Behiç Ak, Musa Kart ve Tonguç Yaşar’dan oluşan Karikatür jürisi toplanarak birinciyi belirledi. Öykü, Roman, Şiir, Sosyal Bilimler Araştırması ve Fotoğraf jürileri de önümüzdeki günlerde ödüle değer yapıtları belirleyecekler. Sonuçlar 6 Mayıs’ta gazetemizde yayımlanacak. Ödüller, gazetemizin kuruluş yıldönümü olan 7 Mayıs’ta Beşiktaş’taki Bahçeşehir Üniversitesi Fazıl Say Konferans Salonu’nda düzenlenecek törenle sahiplerine verilecek. Eski milletvekili silahlı saldırıda öldü BURSA (Cumhuriyet)Anavatan Partisi (ANAP) döneminde Bursa milletvekilliği yapan Mehmet Gedik, Bursa’nın Mudanya ilçesinde bir balık restoranında çıkan kavgada tabancayla öldürüldü. Restoranda EskişehirsporTrabzonspor maçını izleyen Gedik ile yan masada oturan M.A.Ş. adlı kişi arasında henüz belirlenemeyen nedenle tartışma çıktı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesinin ardından Gedik, M.A.Ş. tarafından uğradığı silahlı saldırı sonucu olay yerinde yaşamını yitirdi. Katil zanlısı Mehmet Akif Ş. gözaltına alındı. C MY B C MY B ESKİŞEHİR Eskişehir Tepebaşı Kılıçoğlu Anadolu Lisesi Müdürü, kız öğrenciye taciz iddiasıyla açığa alındı. Tepebaşı Kılıçoğlu Anadolu Lisesi’nde lise son sınıfı öğrencisi G.A. okul müdürü M.E.S’nin odasına giderek “Devamsızlığım çok fazla. Bana yardımcı olabilir misiniz” diye sordu. M.E.S, ya nında duran G.A’ya “Senin gibi güzel kızın devamsızlığını silmeyeceğiz de kiminkini sileceğiz?” diyerek G.A’ya sarılıp zorla dudağından öptüğü, ardından elle sarkıntılıkta bulunduğu iddia edildi. İl Milli Eğitim Müdürü İbrahim Ceylan, olayı doğrularken M.E.S’in açığa alındığını, olayla ilgili çok yönlü soruşturmanın sürdürüldüğünü bildirdi.