Katalog

23 N SAN 2011 CUMARTES CUMHUR YET SAYFA [email protected] DIŞ HABERLER 15 Aydın ve sanatçılar bir bildiri yayımlayarak bağımsız bir Filistin devletinden yana olduklarını duyurdu İsrail’de Filistin’e destek Aralarında yazar Amos Oz (solda) gibi ödüllü sanatçıların da bulunduğu 21 kişilik grup önceki gün Tel Aviv’de, Filistin devletinin kurulmasına destek veren bildiriyi kamuoyuna açıkladı. Sağcı eylemciler bildiriye tepki gösterirken, bir eylemci, eski askeri ve siyasi lider Moşe Dayan’ın kızı Yael Dayan’la tartıştı (üstte). (Fotoğraflar: AFP/EPA) Dış Haberler Servisi İsrailli bir grup entelektüel, akademisyen ve sanatçı, bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasına destek veren bir bildiri yayımladı. İsrailli aydınların bildirisi, aşırı sağcıların protestosuyla karşılaştı. İsrailli önde gelen isimlerden, aralarında yazar Amos Oz gibi ödüllü sanatçıların da bulunduğu 21 kişilik grup önceki gün Tel Aviv kentinde, İsrail’in ilk Başbakanı David ben Gurion’un bağımsızlık bildirisini okuduğu binanın önünde toplanarak, Filistin devletinin kurulmasına destek veren bildiriyi kamuoyuna açıkladılar. Bildiriyi, aydınlar adına tanınmış tiyatro oyuncularından 87 yaşındaki Hanna Maron okurken, Maron’un sözleri, ünlü aktristin çok yakınındaki bir grup aşırı sağcı protestocu tarafından sık sık kesildi. Almanya doğumlu Maron, 1970’te Münih Havaalanı’nda bir İsrail uçağına binmek için beklerken Filistinliler tarafından düzenlenen bir saldırıda yaralanmış, bir bacağı kesilmiş, ancak Maron buna rağmen sahne ve televizyon kariyerine devam etmişti. Sağcı eylemciler, sözlü sataşma ve tacizlerde de bulunarak, “Solcu profesörler, bütün bunlar sizin yüzünüzde patlayacak”, Araplara karşı ırkçı görüşleriyle bilinen ve bir Arap tarafından öldürülen aşırı sağcı lider Meir Kahane’ye atıfta bulunan “Ka hane haklıydı” ve “Hainler” sözleriyle grubu protesto ettiler. Sağcı göstericiler, Katar merkezli El Cezire televizyonunun İsrailli Arap ekibine de “Burası Yahudi ülkesi”, “Buradan gittiğinizde barışa kavuşacağız” diye bağırdılar. Filistin’e destek bildiren entelektüel ve akademisyenler, polisi suçlayarak, polis güçlerinin iki grup arasındaki barikatının yeterli olmadığını söylediler. Savunma Bakanı Ehud Barak ise, olaydan sonra yaptığı açıklamada, uyuşmazlıkların “ihanet” gibi sözler ve şiddet kullanılmadan çözümlenmesi gerektiğini söyledi. Barak, tüm tarafları sorumlu davranmaya çağırdı. Avrupa’da Hortlayan ‘Faşizm Dalgası’ Bir ülke ne zaman “faşist” sayılır? a) Kişisel özgürlükler yok edildiği zaman, b) İfade özgürlükleri baskı altına alındığı zaman, c) Kontroldenge mekanizmaları çiğnendiği zaman, d) Azınlık hakları sıfırlandığı zaman, e) Yurttaşlık bağı etnikdin temeline indirgendiği zaman, f) Bunların hepsi. Doğru yanıt “hepsi”. Bunların “ancak” hepsi bir araya geldiğinde bir ülke “faşist” olmuş sayılıyormuş... Hemen öyle “ölme eşeğim ölme!” filan demeyin... Yukarıdaki şıkların her biri aslında başlı başına güçlü “faşist eğilimlerin göstergesi”... Bu arazlardan herhangi biri ortaya çıktığında, diğerleri er geç, önüne geçilemeyen amansız bir hastalık gibi arkadan geliyor. Azınlıklar ve azınlık haklarını hiçe sayan iktidarların misal! “ifade özgürlüklerine” tahammül ettiği görülmüş şey değil... “İfade özgürlüklerini” ayak altına alanlar da gözlerini kırpmadan yargıyı akabinde teslim alıyorlar. Kontroldenge mekanizmalarını böylelikle hiçe sayıyorlar. Çorap söküğü gibi. Arıza bir yerden patlak verdi mi arkası geliyor. Bu nedenle yaygın kabul gören veciz bir söylem var: “Özgürlükler bütündür. Bölünmez!” Özgürlük alanlarından herhangi birine o an sizi doğrudan ilgilendirdiğini düşünün düşünmeyintecavüz edildiğinde, derhal bu yüzden harekete geçmek gerekiyor. Arazlardan biri, baş gösterdiğinde hemen pozisyon almak icap ediyor. “Beşi bir arada” bu aksaklıkların hepsi devreye girdiğinde iş işten geçmiş oluyor ve “doktor artık ne yerse yesin dedi!” durumu ortaya çıkıyor. Ağzı açık arkada bakakalanlara da ancak soğuk su içmek kalıyor! ran’da çatlak büyüyor EKBER KARABAĞ Suriye’de kanlı gün: 70 ölü Dış Haberler Servisi Suriye’de dün yapılan rejim karşıtı gösterilerde görgü tanıklarına göre 60, Reuters’a göre en az 70 kişi yaşamını yitirdi. Suriye’de haftalardır süren gösterilerin en kanlısı dün yaşandı. Görgü tanıkları, ülke genelinde on binlerce kişinin katılımıyla düzenlenen protestolarda güvenlik güçlerinin kalabalığı dağıtmak için gerçek mermiyle ateş açtığını söyledi. Yaşamını yitirenler arasında 11 yaşında bir çocuğun da olduğu belirtildi. Eylemciler, ölümlerin ağırlıklı olarak Dera kentinin Ezher bölgesinde, başkent Şam yakınlarındaki Duma’da ve Hirak bölgesinde gerçekleştiğini, çok sayıda kişinin yaralandığını belirtti. Beyaz Saray sözcüsü Jay Carney, “şiddete başvurulmasından dolayı derin bir endişe duyduklarını” ifade ederek, Suriye yönetimine, “protestoculara karşı şiddet kullanımına son vermesi, vazgeçmesi” çağrısında bulundu. İngiliz Dışişleri Bakanlığı’ndan da “Çok endişeliyiz” açıklaması yapıldı. Devlet Başkanı Beşşar Esad yönetimi, geçen perşembe muhalefetin ana taleplerinden biri olan ülkede 50 yıla yakındır süren olağanüstü halin kaldırıldığına ilişkin kararı açıklamış ve reformların adım adım uygulanacağını duyurmuştu. Ancak protestocular bunun göstermelik olduğunu savunarak meydanlardan ayrılmayacakları mesajı vermişti. TAHRAN Reformcuların büyük ölçüde siyaset dışı kaldığı İran’da, İstihbarat Bakanı Haydar Muslihi’nin istifasıyla ilgili Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ve dini lider Ayetullah Hamaney arasındaki ihtilaf, muhafazakârlar arasında derin çatlağa neden oldu. Muhafazakârların bir bölümü dini liderden yana tavır alırken bir bölümü ise Ahmedinejad’ı desteklemeye devam ediyor. 290 sandalyeli İran parlamentosundaki 216 vekil, genel kurulda da okunan ortak bildiride Ahmedinejad’dan “dini lidere tabi olduğunu ve Muslihi’yi desteklediğini” ilan etmesini talep etti. Çekişmeler medyaya da sıçradı. Ahmedinejad taraftarı en az 6 haber sitesine erişim engeli getirildi. Yasaklanma gerekçesi hakkında herhangi bir açıklama yapılmazken cumhurbaşkanlığı resmi sitesi olan President.ir de bir süreliğine kullanım dışı kaldı. İstihbarat Bakanı Muslihi’nin istifası Ahmedinejad tarafından kabul edilmesine rağmen Ayetullah Hamaney tarafından kabul edilmemiş ve Muslihi görevine dönmüştü. acaristan örneği: Balık baştan kokunca Şimdi Macaristan’da yaşanan bu… Hafta başında Macar parlamentosunun onayladığı evlerden ırak! “yeni anayasa”dan söz ediyorum. Yeni Macar anayasası, demokrasinin olmazsa olmazı sayılan yukarıdaki bütün unsurları yerle bir ediyor! Bize ne elin Macarından demeyin… Macaristan Avrupa’nın kalbinde, göbeğinde yer alan bir ülke. Üstüne üstlük şu ara, Türkiye misali Avrupa’nın periferi ülkelerine “demokrasi getireceği varsayılan” AB’ye dönem başkanlığı yapıyor! AB dönem başkanı.. yeni anayasasında.. çıtayı.. kıtayı boydan boya etkisi altına alan ırkçı popülarizmlerin ötesine taşıyarak çiçeği burnunda bir “neofaşizm” mertebesine çıkartıyor… Bunu ben değil, Macaristan’ın ünlü siyasi düşünürü Gaspar Tamas Miklos söylüyor… Ülkesinde muhalefetin “manevi lideri” olarak tanımlanan Miklos, İtalyan “Corriere della Sera” gazetesine verdiği demeçte lafı eğip bükmeden; “(Yeni anayasanın kabulüyle) Macaristan için artık karanlık bir dönem açılmıştır” diyor ve arkadan ekliyor: “Demokrasi tehlikede.. gibi laflar bundan böyle boş ve geçersizdir. Macaristan artık bir demokrasi değil. Bu iş bitti!” M Fotoğraf: AFP Halka açılan ateş sırasında 11 yaşındaki bir çocuk da öldü. TÜRK GENÇL Ğ NE H ZMET VAKFI T. C. BAŞBAKANLIK TOK TOPLU KONUT DARES BAŞKANLIĞI 23 Nisan Çocuk Bayramınız Kutlu Olsun İngiliz işgali altındaki İstanbul’da Osmanlı Mebusan Meclisi’nin padişah fermanı ile 11 Nisan 1920 günü kapatılması üzerine, Mustafa Kemal’in ilk hedefi olan Ulusal Meclis’in kurulması ortamı doğmuştu. Monarşi yönetimlerinde bile kral hanedanının ismini taşıyan herhangi bir ülke örneği yoktu. Bu Meclis ülkenin kaderini çizecek olan tüm kararların en yüce temsilcisi olmalıydı. Bu düşüncelerle Ankara’da 23 Nisan 1920 günü açılışı yapılan ilk Meclis’e “Büyük Millet Meclisi” adı verildi. Bir süre sonra ilan edilen yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk adımı niteliğindeki bu Meclis’in sonsuza değin yaşaması, yaşamlarını riske atarak bu Meclis’i ve cumhuriyeti tüm varlıklarıyla yaratanların izinde ülke değerlerinin ve ilkelerinin korunması, ona sahip çıkacak yeni nesillerin varlığını gerektiriyordu. Büyük önder Mustafa Kemal, bu gerçeği bütün açıklığıyla görerek 1927 yılındaki Söylev’inde cumhuriyeti Türk gençliğine emanet ettiğini açıklamıştı. Geleceğin gençleri o günlerin çocuklarıydı. Bu kutlu gün bir ulusal bayram olmalıydı. Bu bayrama “Çocuk Bayramı” adı verildi. Geleceğin gençleri olan tüm yavrularımızın Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramlarını kutlar, laik ve demokratik ilkeler aydınlığında daha mutlu yarınlarda nice çocuk bayramlarını kutlamalarını dilerim. KİRA ÖDEMEK YERİNE, KENDİ EVİNİZİN TAKSİTLERİNİ ÖDEYİN! ALT GELİR GRUBU PROJESİ KAPSAMINDA: ‘Tüm güç yürütmede!’ “Macaristan artık bir demokrasi değildir!” diyen Tamas Miklos, bu tespiti özetle şöyle gerekçelendiriyor: “Yeni anayasanın iki temel vasfı var. Birincisi neomuhafazakâr yapı. Bu yapı itibarıyla, sosyal haklar askıya alınıyor. Sosyal adalet kavramı yok ediliyor, eşitsizlik pompalanıyor. Neomuhafazakâr çatı, ‘otoriter yapı’ ile tamamlanıyor. ‘Otoriter yapı’, bütün gücü yürütmede topluyor. Kontrol ve denge mekanizmaları budanıyor, ifade özgürlükleri sınırlandırılıyor. Sosyal devlet anlamında devletin rolü küçültülürken baskı/düzen bağlamında devletin rolü büyüyor… Ve ileride anayasanın değiştirilmesi imkânsız kılınıyor. Anayasanın belirlediği seçim yasası, siyasi partilere bundan böyle parlamentoda (anayasayı değiştirmek için gerekli olan) üçte ikiye erişmeyi olanaksız kılıyor… Evrensel insan hakları beyannamesinde ‘doğuştan kazanılmış’ sayılan haklar üstelik, yeni anayasa itibarıyla toplum yararı koşulu gözetilmek suretiyle ‘devletin takdirine’ bırakılıyor. Doğal hakların yerini ‘devletin bahşettiği haklar’ alıyor. Sınır ötesi Macarlara ‘yurttaşlık hakkı’ tanınırken, Macar azınlıklarının ‘anadili’ gibi haklarına referans yapılmıyor. Vatandaşlık, ‘etnik köken’ üzerinden tanımlanıyor…” Bitmedi… Macaristan son kertede “cumhuriyet” olma niteliğini yitiriyor ve Macar devleti yalnız “ulus varlığı” etrafında tanımlanıyor… Bütün bunlar olurken Brüksel’den ilginçtir hiç ses çıkmıyor… 2000’ler başında Avusturya’nın ırkçı lideri Jörg Haider anayasaya dokunmadan koalisyon hükümetine girdiğinde, AB hop oturup hop kalkmıştı… Bugün AB dönem başkanlığını yapan bir ülkede ayan beyan demokrasi sınırları dışına çıkan bir “anayasa”nın yapılması; Merkel dışında, hiç kimseden tepki çekmiyor. Nereden nereye? “Avrupa’da parmak ısırtan bu değişim ne anlama geliyor?” O da yarına… STANBUL HADIMKÖY 4. ETAP’TA 112 ADET KONUT SATIŞA SUNULUYOR En Düşük Konut Fiyatı 64.405,TL. En Yüksek Konut Fiyatı 94.855,TL. Prof. Dr. Güngör ŞATIROĞLU TÜRK GENÇL Ğ NE H ZMET VAKFI BAŞKANI % 12 peşinat ve 180 ay vade (Peşinat sözleşme imzalama aşamasında tahsil edilecek ve başvuru bedeli peşinattan düşülecektir.) 314,87 TL. 463,73 TL. arası aylık taksitlerle (İlk taksit ödemesi, konut teslim tarihini takip eden ay başlayacaktır.) Başvuru bedeli 3.000,TL.’dir. 09/05/2011 18/05/2011 tarihleri arasında T.C. Ziraat Bankası A.Ş. İstanbul Şubelerine başvuru yapmanız yeterlidir. Detaylı Bilgi için: www.toki.gov.tr’yi ziyaret edebilirsiniz. İrtibat Telefonu: 0 (312) 565 20 65 Not: Proje, konut büyüklükleri ve mahal listelerinde bir çelişki olduğu takdirde, uygulama projesi ve sözleşmedeki bilgiler esastır. Basın: 27184 DÜZELTME Gazetemizin dünkü sayısında “Bizim kıtanın yapısı çok karmaşık” başlıklı haberin üstbaşlığında, AfrikaTürkiye yakınlaşmasını amaçlayan African İnnovation and Development adlı şirketin yöneticisi Bakayoko Muhammed Pasco, Fildişi Sahili’nin eski Dışişleri Bakanı olarak çıkmıştır. Doğrusu amcası eski Fildişi Sahili Dışişleri Bakanı’dır. Düzeltir, özür dileriz. C MY B C MY B