16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara B B B B B B B B B B Y Y B 13 17 17 14 21 22 21 12 13 14 15 15 17 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B PB B B B B B B B B PB PB B 16 20 15 21 23 21 19 22 16 19 14 12 11 HABERLERİN DEVAMI Oslo B Helsinki PB Stockholm Y Londra Y AmsterdamPB Brüksel PB Paris Y Bonn PB Münih Y Berlin PB BudapeştePB Madrid A Viyana Y 14 8 13 18 16 16 16 17 13 16 17 21 14 Belgrad Y 15 Sofya Y 13 Roma A 19 Atina Y 16 Zürih B 15 Moskova PB 9 Aşkabat A 26 Taşkent Y 23 Baku PB 14 Bişkek Y 19 Tiflis Y 21 Kahire A 34 Şam B 28 Ülkemizin kuzey kesimleri parçalı ve çok bulutlu; Kuzey Ege kıyıları, Doğu Karadeniz kıyı kesimi, Bursa, Bilecik, Sakarya, Eskişehir, Düzce, Bolu, Ordu, Artvin ve Ardahan çevreleri ile akşam ve gece saatlerinde Çankırı, Karabük, Kastamonu, Çorum ve Amasya çevreleri yağışlı, diğer yerler parçalı ve az bulutlu geçecek. 16 N SAN 2011 CUMARTES TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 16 Nisan GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Öğrenciler, öğrenci haklarını savunanlar diğer yanda. Gazete sütunları, TV haber bültenleri savaş alanı. Sonuca bakalım, sonuca! Ötesi fuzuli laf yığını. Genel yargı öğrencilerin haklı olduğunu mu söylüyor? Ne dersen de, haklılığını istediğin kadar belgele. Devir, haklıya değil, haksıza prim veriyor. Şifre savaşının cephe komutanı ÖSYM Başkanı Prof. Demir; bir milyon öğrenciye gönderdiği mektupta, son sınavlarda “sehven”, istemeyerek hata yapıldığını itiraf eder, istifa etmeyi düşünmediğini söylerken kime güveniyordu? Arkasındaki dayılara! Dayılar da dayı hani. Devlet olanakları ellerinde. Hükümet ellerinde, parlamento, yargı ellerinde. Korku duvarlarını aşamayan medya ellerinde. Prof. Demir oyunu iyi kurguladı. Bekledi: Çankaya’dan Meclis’e, Başbakanlığa devlet yönetimi; sınavlarda herhangi bir düzensizliğin olmadığını içeren açıklamalarına “tatmin” olduklarını ilan etmelerinden sonra… …artık istifasının istenmeyeceğini saptadı ve… …öğrencilere gerçeği itiraf eden mektubu gönderdi. Sokaklara dökülen, sınavların yenilenmesini dayatan öğrenciler mi? Başbakan’a göre bir avuç provokatör, Türkçesi kışkırtıcı! Sokaklarda nara atmayı, derslerine çalışacaklarına pankartlar yazıp polise saldırmayı marifet sayanlar! Polis mi? Yegâne silahları pankartlarla savunmaya girişen öğrencilere karşı istemeye istemeye saldırı araçlarını; biber gazı, cop kullanan masum güvenlik güçleri! Hak aramanın, haksıza karşı çıkmanın suç olduğu bu ülkede polisin saldırgan diye nitelediği öğrencilere karşı savunmaya geçtiğini iddia etmesi, kızerkek öğrencileri yollarda yaka paça sürüklemeleri, sopadan geçirmeleri elbette ahvali adiyeden günlük olay olarak tanımlanacak bu ülkede? Yoğunlaşan haklı eleştirilere karşın yetkililer, örneğin YÖK; ÖSYM Başkanı’ndan istifa etmesini istemeyecek mi? Ne demek gerçek böyle değil demek? Devletin güvenlik güçlerini, hükümeti mi yalancılıkla suçluyorsun? TCY’nin bilmem şu maddesinin şu fıkrasına göre gidersin mahkemeye, yersin cezayı, girersin cezaevine. Elin kalem tutuyor, ağzın laf ediyorsa.. oooo, o zaman durumun daha da vahim: Doğruuu Silivri’ye!.. Tek başına hücreye! Savcılar da kolları sıvadılar. Öğrencileri terbiye etmek amacıyla aşırı önlemler öneriyorlar. Hapishanede eğitim icat ettiler. Yargıçlardan, üniversite sınırlarından bir adım dışarı attıkları için bir avuç gencin on yıl kadar hapisle cezalandırılmasını istiyorlar. Haddinizi bilin, haddimizi bilelim. Yoksa dünya kaç bucak gösterirler. Bak ve titre: Öğrencilerin okuldan eve, evden fakülteye gitmesini isteyen, halkın büyük çoğunluğunun yoksulluk ve işsizlik içinde yaşam mücadelesi verdiğini söylemeyi ve yazmayı toplumun kafasını karıştırmak diye algılayan, muhaliflerini cezaevlerinde hücrelerde ağırlayan.. kendi dışındaki siyasal partilerin varlığını kerhen kabul eden… …kısaca bu ulusu terbiye etmek için Tanrı’nın gönderdiğine inanılan bir başbakanımız var! Ulusumuzu terbiye etti, Arapları himaye. Sıra geldi Avrupa’ya. Yalakalar, yandaşlar sesleniyor şimdi: Ağzına sağlık Başbakan! Ama ne güzel verdin veriştirdin Avrupalılara; Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde! Avrupalı ise: Basına olanca baskının hak görüldüğü, kadın cinayetlerinin, kadına işkence, dayak olaylarının güncelleştiği, öğrencilerin sokaklarda yürümesine izin verilmeyip dayaktan geçirildiği, insan haklarının ihlal edildiği, demokrasiye aykırı uygulamaların ileri demokrasi diye yutturulduğu, işsizliğin, yoksulluğun kol gezdiği bu ülkede… …hâlâ bu Başbakan’ın 12 Haziran seçimlerini nasıl, niye ve neden.. kazanacağını anlayamıyorlar… …Bu ülkedeki halk dalkavuğu olmayanlar gibi!.. ‘Rüşvet’e suç duyurusu AKP Ordu Milletvekili Yılmaz, Belediye Başkanı Gündoğar ve şirket yetkilisi Özcan arasında gerçekleşen para alışverişi görüntüleri mahkemeye sunuldu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP yöneticileri Ordu Aybastı’daki rüşvet videosu ile ilgili olarak AKP Ordu Milletvekili Ayhan Yılmaz, Aybastı Belediye Başkanı İzzet Gündoğar, TOKİ yetkilileri ve özel şirket yetkilisi Şemsettin Özcan hakkında rüşvet, irtikap, görevi kötüye kullanmak savıyla suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusu dilekçesinde, Gündoğar’ın rüşvet görüşmesi sırasında makam odasındaki kamerayı devre dışı bırakmak istediği, ancak başarılı olamadığı belirtildi. OrduAybastıPerşembe Yaylası’na TOKİ tarafından yapılacak 254 evin ihale süreciyle ilgili suç duyurusunda “şirket yetkilisi Şemsettin Özcan, Aybastı Belediye Başkanı İzzet Gündoğar ve Ordu milletvekili Ayhan Yılmaz arasında gerçekleşen para alışverişine” ilişkin görüntüleri içeren 35 dakikalık CD görüntülerinin örneği de mahkemeye sunuldu. Belgeler Başbakan Tayyip Erdoğan’a da iletildi. Belediye Başkanı hakkında öncelikle açığa alma işleminin uygulanması gereğinin de altı çizildi. Ordu Aybastı ilçesinde belediyede yolsuzluk yapıldığına ilişkin iddia geniş yankı bulurken AKP’li Aybastı Belediye Başkanı İzzet Gündoğar, “Çiğ yemedik ki karnımız ağrısın, şu anda İstanbul’dayım Aybastı’ya dönüşümüzde gerekli açıklamayı yapacağım” diye konuştu. GÜNDEM Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Ç ÇEK’ N KIZI YAZDI ‘Kışladan Hasdal’a kitaplaştı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Avukat İrem Çiçek, babası Albay Dursun Çiçek’in yaşadığı süreci “Kışladan Hasdal’a” ismiyle kitaplaştırdı. Kitaba göre, Çiçek, hakkında soruşturma ve tutuklama kararları verildiği dönemde de üç kez takdirname aldı. 12 Haziran seçimleri için istifa ve milletvekili adaylık dilekçesini hazırlayan Çiçek son anda ailesinin ikna etmesi üzerine bağımsız milletvekili adaylığından vazgeçti. Kitapta, Çiçek’in, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner ile birlikte Cudi Dağı’nda görev yaptıkları döneme ilişkin fotoğrafa da yer verildi. Kitapta, Dursun Çiçek, İrticayla Mücadele Eylem Planına ilişkin Taraf gazetesinde haberin yayımlandığı 12 Haziran 2009 gününü, “O sahte planı ilk gördüğüm an söylediğim ilk cümlem şuydu: O plan sahte bir plandı ve o imza taklit bir imzaydı..” diye anlatıyor. Rakamların ayrıntısına girmek hakkımız haddimiz değil ama, 2010 yılına ilişkin açıklanan farklı verileri yan yana getirdiğimizde ortaya şöyle bir tablo çıkıyor: Büyüyoruz ama, gelişmiyoruz! Çoğunlukla büyümekle gelişmenin aynı olduğu düşünülüyor. Çok basit bir örnek vermek gerekirse; 5 dönüm tarlanız var. Yılda 100 birim verim alıyorsunuz. Yanına 5 dönüm daha aldınız ve iki kat büyüdünüz. Ama tohumunuz yoktu; aynı miktarda ektiniz, 100 birim aldınız. Komşunun 3 dönüm tarlası var. Toprak daha iyi. Yenilikleri kullanıyor ve tam birim alıyor. Hangisi büyük, hangisi gelişmiş? Ekonomik büyümeyle insani gelişim endeksi rakamlarını birlikte yorumlayınca, yukarıdaki çok basit bir karşılaştırma gibi görünen gerçekle yüz yüze geliyoruz. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından nisan ayı başında açıklanan rakamlara göre 2010 yılının son çeyreğinde atağa kalktık, 9.2 büyüdük. Böylece yıllık 8.9 büyüme oranıyla tüm AB ülkelerini geçtik, OECD’yi de solladık. Dünya çapında ise Singapur, Tayvan, Çin ve Arjantin’in ardından 5. olduk. ÖSYM gibi TÜİK’in rakamları da geçmişte sık sık tartışma konusu olmuştu. Bunu bir yana bırakıp verileri tümüyle gerçek kabul edelim, hangi alanlarda büyüdüğümüze bakalım. Birinci sırada yüzde 17.1’le inşaat, ikinci sırada yüzde 14.2 ile balıkçılık. Sırayı yüzde 13.6 ile imalat, yüzde 13.3’le toptan ve perakende ticaret izliyor. AKP öncesi dönemler de dahil olmak üzere Türkiye ekonomik büyüklüğüyle dünyada ilk 20 ülke arasında. Genellikle 15 ile 18 arasında seyrediyor. İnsani gelişmişlik nasıl? Bu alandaki en güvenilir rakamlar Birleşmiş Milletler’in. BM Kalkınma Programı her yılın sonunda insani gelişmişlik endeksini açıklıyor. 2010 yılı Kasım ayı başında açıklanan son verilere göre Türkiye 169 ülke arasında 83. sırada. Bir başka anlatımla tüm AB ve OECD ülkelerinin gerisinde. Bu endeksin ana unsurları milli gelir, sağlık, eğitim ve toplumsal eşitlik. Eğitimden örnek vermek gerekirse; Türkiye’de ortalama eğitim süresi 6.5 yıl. AB ve OECD ülkelerinde ise bu rakam Türkiye’nin iki katı. Yoksulluk endeksinde ise durumumuz daha da kötü. Bu alanda AB, OECD bir yana, Doğu Avrupa ve Orta Asya bölgesindeki ülkelerle karşılaştırılıyoruz, alt sıralardayız. Yeri gelmişken hemen vurgulayalım; AKP hükümetinin yoksulluğu çözme değil, yoksulluğu yönetme programı var. Bu anlamda AKP’nin yönetim anlayışını şöyle özetleyebiliriz: Kadronu tok, halkını aç tutarak kendine bağla! Bu verilere bir de basın özgürlüğü karnesi ekleyelim. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü belirlediği 43 kriterle ülkelerin yıllık basın özgürlüğü karnesini çıkarıyor. 2010 yılında listelenen 178 ülke içinde Türkiye 138. oldu. İran dışında çevremizdeki ülkeler bizden önde. Uluslararası Basın Enstitüsü’nün (IPI) nisanın ilk haftasında açıkladığı hapisteki gazeteciler listesinde ise İran’dan da kötüyüz. İran ve Çin’de halen 34’er gazeteci hapiste. Türkiye’de ise 57. Bu alanda dünya birincisiyiz. Uluslararası görünüm ne yazık ki, kanun hükmünde kararnamelerle düzeltilecek cinsten bir şey değil! AKP rakamları büyütüyor, insanca yaşamayı küçültüyor. SGK önünde kefenli eylem... Kendilerini mağdur SSK’liler olarak adlandıran bir grup, başkentte SGK’nin Mithatpaşa’daki binası önünde eylem yaptı. Grup adına yapılan açıklamada, BağKur’luların çıkan torba yasadan yararlandırıldıkları ancak SSK’lilerin bu haklardan yararlanamadıkları belirtildi. Açıklamada “Bu yüzyılın affından yararlanmak onların da hakkı. Öksüz evlat ayrımına bir an önce son verilmelidir” denildi. Eylem sırasında iki kişi de kefen giydi. İmam ‘Fenerci’ çıktı İsviçre’deki YİMPAŞ soruşturmasında geçen ay sorgulanan İsmail Can, Almanya’daki Deniz Feneri e.V.’nin de kurucu isimlerinden AYKUT KÜÇÜKKAYA Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ Diyarbakır’da faciadan dönüldü Yurt Haberleri Servisi Diyarbakır’ın LiceKulp karayolu kenarına gömülen ve uzaktan kumanda sistemi ile çalışan 10 kilogram amonyum nitrat kullanılarak hazırlanan bomba dün karayolu kontrolü yapan askerlerce tespit edilerek imha edildi. Şırnak’taki patlamada 1 köy korucusu yaralandı. Hakkâri’de de 1 PKK’li teslim oldu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosi) Erzincanlı bir aile, 2010 yılında programı sırasında, “Onlar mum söndü mü oynuyorlar? Ne yapıyorlar?” diyen Mehmet Ali Erbil ile Star TV’ye 200 bin liralık manevi tazminat davası açtı. C MY B C MY B M. Ali Erbil’e tazminat davası İsviçre Federal Savcılığı’nın dolandırıcılık kara para aklama suçlamasıyla yürüttüğü YİMPAŞ Group AG soruşturması kapsamında geçen ay sorgulanan şirketin yöneticilerinden İsmail Can, Almanya’daki Deniz Feneri e.V.’nin kurucu isimlerinden biri çıktı. İsmail Can hakkında İsviçre Federal Savcılığı’na ifade veren batık şirketin kurucularından Hüseyin Özbek, “İsmail Can bana bir şirket kurulacağından bahsetti. Can, bana kazançların yurtdışından YİMPAŞ Group AG’ye aktarılacağını anlattı. Bazen cumaları camide imamlık yapıyor” bilgisini vermişti. Almanya’daki Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturmanın Türkiye ayağı hâlâ sonuçlanamazken geçmişi Deniz Feneri’nden daha eskiye uzanan İsviçre’deki YİMPAŞ Group AG soruşturmasının akıbeti de Türkiye’de aynı kaderi paylaştı. Dosya yıllar önce Ankara’ya ulaştı ancak bir sonuç alınamadı. Buna karşın hem Almanya hem İsviçre Türkiye bağlantılı bu soruşturmaları titizlikle sürdürüyor. İsviçre Federal Savcılığı batışıyla birlikte binlerce mağdur yaratan YİMPAŞ Group AG soruşturmasında geçen ay şirketin kuruluşunda YİMPAŞ Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar’la birlikte yer alan iki önemli ismi sorguladı. Bu isimler İsviçre yurttaşı Dieter Kraus ve İsmail Can’dı. Sorgulama sırasında YİMPAŞ mağdurlarını temsilen Türk avukatlar da hazır bulundu. Halen başka bir dava kapsamında tutuklu bulunan Dieter Kraus’un sorgusu tamamlanırken İsmail Can’ın sorgusu yarım kaldı. Bu sorgulama sırasında HANEF AVCI K TABINDA NE YAZDI? İsviçre Federal Savcılığı’nın yürüttüğü YİMPAŞ Group AG soruşturmasının, Türkiye’ye gelmesinde aktif olan isim ise Ergenekon ve Devrimci Karargâh soruşturmaları kapsamında tutuklanan eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı olarak karşımıza çıkıyor. 2000’li yılların başında Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanı olan Hanefi Avcı, tutuklanmadan önce yazdığı “Haliç’te Yaşayan Simonlar” kitabında YİMPAŞ soruşturmasıyla ilgili şöyle yazıyor: “İsviçre’nin verdiği diğer bilgilerde YİMPAŞ Group AG adına Almanya’da toplanan paraların, karayoluyla İsviçre’ye getirilip YİMönemli bir detay ortaya çıktı. İsviçre’de YİMPAŞ Group AG’nin yöneticilerinden olan İsmail Can’ın Almanya’daki Deniz Feneri e.V.’nin kurucu isimlerinden biri olduğu belirlendi. İsviçre Federal Savcılığı’nın önümüzdeki süreçte yeniden sorgulayacağı Can’ın sorgusunda YİMPAŞ’la bağlantılı olarak Deniz Feneri e.V. bağlantısının da gündeme geleceği; mağdur avukatların Can’a bu yönde sorular hazırladığı öğrenildi. Yurtdışındaki kaynaklar İkinci Deniz Feneri e.V. davasının iddianamesini hazırlayan Frankfurt Savcılığı’nın adli yardımlaşma kapsamında İsviçre’den bu konuda bilgi talep etmesinin de gündeme gelePAŞ’ın hesaplarına yatırılmasından sonra, bu paraların bir kısmının Türkiye’deki YİMPAŞşirketine, bir kısmının ise belirli kişiler adına gönderildiği söyleniyordu. Görüşmelerde İsviçre bize bu bilgileri vermenin yanı sıra, tarafı olduğumuz uluslararası adli yardımlaşma anlaşmaları çerçevesinde, adli istinabe yöntemi ile istendiği takdirde soruşturmayla ilgili bilgi, evrak verebileceklerini, hatta soruşturmanın devredilmesinin bile söz konusu olduğunu belirtti. Türkiye’ye dönünce, Adalet Bakanlığı, Yozgat ve Ankara Savcılığı ile görüşerek soruşturma başlatılması için talepte bulunduk.” bileceğine dikkat çekti. Sarıkaya: Kaldığım yerden devam ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) HSYK tarafından 2006’da meslekten ihraç edilen, Şemdinli olaylarıyla ilgili iddianameyi hazırlayan eski Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya, ihraç kararının kaldırılmasını büyük bir sevinçle öğrendiğini belirterek, “Görevime tekrar dönersem hâkimlik veya savcılık fark etmez, kaldığım yerden devam edeceğim” dedi. Sarıkaya hakkındaki ihraç kararının kaldırılmasına ilişkin kararı televizyondan öğrendiğini söyledi. Cihaner karara şaşırmamış İstanbul Haber Servisi Eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, kendisini tutuklayan savcı Osman Şanal’ın yetkilerinin yeniden verilmesini “Bu ülkede yaşanan hiçbir şey şaşırtmıyor artık, herhangi bir haber gibi okudum” şeklinde değerlendirdi. Eski Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın mesleğe geri dönüşü kararına ilişkin ise Cihaner, “Sarıkaya’yı ihraç eden mevcut siyasi iktidardır. Faili oldukları bir olayda bile mağdur olmaya çalışıyorlar” dedi. stanbul’a üç metrelik pusula ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 12 Haziran’daki milletvekili seçimi için 249 bağımsız aday başvuru yaptı. En çok bağımsız milletvekili başvurusu 39 adayla İstanbul için yapıldı. Bağımsızlarla birlikte oy pusulasının yan yana sıralanması durumunda pusula 3 metreyi bulabilecek. Bağımsız adayların, partilerin altına sıralanması durumunda ise “çarşaf pusula” görüntüsü oluşacak. Almanya: Tespit edemedik Almanya’daki Deniz Feneri e.V. ile YİMPAŞ’ın İsviçre’deki şirketi YİMPAŞ Group AG 1999 yılında kuruldular. Şu anda Deniz Feneri e.V. davası kapsamında Almanya’da hapis yatan Euro 7’nin Genel Müdürü ve Deniz Feneri’nin kurucusu Mehmet Gürhan da bir dönem Almanya’daki YİMPAŞ şirketinde yöneticilik yapmıştı. Gürhan’ın mahkum olduğu Deniz Feneri e.V. iddianamesinde İsmail Can’la ilgili “Kimliği şimdiye dek tam olarak tespit edilmiş değildir” ifadesi yer alıyor. Valiyle 1 Mayıs görüşmesi İstanbul Haber Servisi 1 Mayıs Tertip Komitesi’ni oluşturan emek örgütlerinin yöneticileri, Taksim’de yapılacak kutlamalar için İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ile görüştü. Görüşmenin ardından Türkİş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, Vali Mutlu’nun 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanması taleplerine olumlu baktığını belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle