28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 N SAN 2011 PERŞEMBE CUMHUR YET SAYFA emek@cumhuriyet.com.tr EMEK Bericap işçisine destek J Türkİş üyesi 11 sendika, direnişteki işçilere dayanışma ziyaretlerinde bulunarak, ortak kitlesel basın açıklaması yapacak. Bugün de, saat 12.00’de Tuzla Organize Sanayi Bölgesi’nde, Deriİş Sendikası’nda örgütlendikleri için işten çıkarılan Kampana Deri işçilerini, sonra da 17.00’de Bericap’tan sendikal nedenlerle tazminatsız işten çıkarılan emekçileri ziyare edecekler. 7 Bu Seçimin Yeni Yöntemi Siyasal partiler, aday listelerini pazartesi günü Yüksek Seçim Kurulu’na verdiler. Liste küskünleri ile doğrudan bağımsız aday olmayı yeğleyenler de aday olacakları ilin seçim kuruluna başvurdular. Artık Türkiye’nin ve medyanın durumunu anlayabilmek için televizyon kanallarında dolaşmak yetip de artıyor. Bunlardan ilk gün edindiğim izlenim, Adalet ve Kalkınma Partisi adaylarının sütten çıkmış ak kaşık, Cumhuriyet Halk Partisi adaylarının teröristler ve yeteneksizlerden belirlenmiş olduğunu vurgulama çabalarının yoğunluğuydu. Arada Milliyetçi Hareket Partisi de gündeme geldi, ama ona da yapılan değinmeler, nedense Silivri davaları sanıkları arasında yer alan emekli generalle sınırlıydı. Kimi televizyon kanallarını, yayın politikaları ve amaçları yönünden yadırgamamak gerektiğini düşünüyorum. Ama bağımsız ve tarafsız olduklarını iddia edenlere gelince iş değişiyor. Bu seçimde yeni bir yöntem daha keşfedilmişe benziyor. CHP adaylarını değerlendirme görevini, çeşitli nedenlerle bu partiye kızan gazeteciler, hatta aralarında AKP adayı olanların da bulunduğu gazetecilerle yazarlar üstlenmişti. Hemen belirtmeliyim ki görevlerini başarı ile yerine getirdiler. Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri, bana göre aralarında tanınmışların da yer aldığı hukukçuların, yasa maddelerini akıllarında kaldığı içerikle anımsatıp yorumlamalarıdır. Aynı yöntemi başkaları da uygular, ama çoğunun niyetleri bilindiği için kimi fanatikler dışında iz bırakmaz ve kahve sohbetleriyle sınırlı kalır. Aralarında sevgili Mustafa Balbay’ın da bulunduğu Silivri davaları sanığı adaylar özellikle gündeme getirilip “terörist” olduklarına vurgu yapılarak seçilseler bile işe yaramayacağı yolunda bir tür propaganda yapılıyor. “Karşıtlarını hapislerde çürütme geleneğinin” sözcüleri, anayasanın “Yasama dokunulmazlığı” kenar başlıklı 83’üncü maddesindeki “Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturulmasına başlanılmış olmak kaydıyla anayasanın 14’üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır” bölümünü dayanak yapıp sorunu çözüveriyorlar. “14’üncü maddeyi okumuşlar mıdır” sorusuna “okumuşlardır” deme olasılığı yok. “Okusalardı böyle bir yorum yapamazlardı” demek zorunlu oluyor. Gelin hep birlikte anayasanın 14’üncü maddesini onlara anımsatalım. “Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerin hiçbiri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz. Anayasa hükümlerinden hiçbiri, devlete veya kişilere, anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz. Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir.” Madde görüldüğü gibi bölücü ve ayrılıkçı teröristlerle demokratik ve laik cumhuriyeti ortadan kaldırmaya kalkanlardan söz ediyor. Peki Silivri sanıklarına atılan suçlarla ilgili maddeler bu kapsamda mı? Değil! Maddenin ikinci bölümünü kurcalamak bana pek tekin gelmiyor. Çünkü o kapsama girebilecek parti ve aday o kadar çok ki... Lütfen terör sanıkları ile Terörle Mücadele Yasası kapsamında yargılananları aynı kefeye koymayalım... Amaçlarının iddianamelere göre farklılığını da göz ardı etmeyelim. Bu konuyu, tartışmaya açıldığı ilk günlerde yazmaya niyetlenmiştim. Ama arkadaşlarım “Aman ne olur ne olmaz akıllara getirme” diye uyardılar da bugüne kaldı. Televizyonlardakilerin verdikleri örnek de bir BDP milletvekili ile sınırlı kalıyor. Oysa siyasi tarihimizde çarpıcı bir örnek daha var. Demokratik yaşama katkıları tartışılamayacak Millet Partisi Genel Başkanı rahmetli Osman Bölükbaşı, Demokrat Parti iktidarının ileri demokrasi sürecinde iktidarı eleştirdiği için dokunulmazlığı kaldırılarak tutuklanmış, yeniden seçilince salıverilmişti. Ama ceremesini de kentleri illikten ilçeliğe düşürülen Kırşehirliler çekmişti. Nedense bu örneği anımsamak yandaşların işine gelmiyor... BES’ten eylem J Büro Emekçileri Sendikası (BES), “Maliye emekçilerinin ekonomik, özlük ve sosyal sorunlarının çözülmesi” talebiyle eylem yaptı. Sendika üyeleri, Ulus’taki Yeğenbey Vergi Dairesi önünde toplanarak, “Eşit işe eşit ücret, insanca çalışma koşulları istiyoruz” yazılı pankart açtı ve “Sözleşmeli köle olmayacağız” sloganları attı. Geçen yıl Taksim’in 1 Mayıs alanı olarak işçilere açılması ve 1 Mayıs’ın resmi tatil ilan edilmesi talepleri kabul ettirilmişti. Derelerine sahip çıkanlar Karadeniz’den, sendikal örgütlenme isteyenler Kocaeli’nden yürüyecek Her yerden Taksim’e Bu yıl 11 ana örgütün bir araTürk ş, Hak ş, D SK, MemurSen, KamuSen, KESK, ya geldiği 1 Mayıs kutlamalaTMMOB, TTB, TEB, TÜED ve TÜRMOB’un yer aldığı 11 rı için kollar sıvandı. Taksim ana örgütün Taksim’de kutlayacağı 1 Mayıs’ta ana alanının 1 Mayıs’ta emekçilere açılması ve 1 Mayıs’ın talep 1977 katliamının ve ardındakilerin resmi tatil ilan edilmesi talepaydınlatılması. lerinin gerçekleşmesinin arbölgelerden biri hak ihlallerine, düşünce özgürlüdından, emekçiler bu yıl ‘1 Mayıs 1977 katliamı’nın aydınla Tayfun Görgün olarak Kocae ğüne yönelik girişimlere, ekolojik li’nden bir grup çevrenin katledilmesiyle emekçitılması ana talebiyle alana gelecek. 11 örgüt aldığı ortak kararın ya sendikal özgürlük için yürüyüşe, lerin uğradığı tüm haksızlıklara nı sıra DİSK tarafından organize iş kazalarının ve meslek hasta karşı, emek, barış, özgürlük ve deedilen bazı yürüyüşler de 1 Mayıs’ta lıklarının son bulmasını isteyen mokrasi için 1 Mayıs’ta alanlarda Taksim’de noktalanacak. Bu yılki bir grup Bursa’dan, nükleer sant olma kararı aldığını da hatırlattı. Görgün, diğer öne çıkan taleplekutlamalara ilişkin bilgi veren DİSK ral istemeyen bir grup AkkuGenel Başkanı Tayfun Görgün, ör ya’dan yürüyüşe başlayacak ve 1 ri de, güvencesiz ve kuralsız çalışneğin derelerine, suyuna sahip çı Mayıs’ta alandaki emekçiler bu manın frenlenmesi, iş kazalarının ve kan ve HES’leri istemeyenlerin luşacak” diyen Görgün, 11 örgütün meslek hastalıklarının mutlaka ve Karadeniz’den birkaç gün önce İs emeğin kazanılmış haklarına yö mutlaka azaltılması için gereken öntanbul’a doğru yürümeye başlaya nelik saldırılara, işsizliğin ulaştığı lemlerin alınması, sekiz saatlik çacaklarını anlattı. “Bunun gibi, sen kitlesel boyutlara, yoksulluğa, ku lışma sürelerine uyulması, sendikal dikaların önündeki örgütlenme ralsız, güvencesiz, esnek çalışma bi örgütlenme önündeki engellerin engellerinin en çok yaşandığı çimlerine, taşeronlaşmaya, sendikal kaldırılması olarak sıraladı. Görgün, demokratik temayyüllere uymayan, yasaların ihlal edilerek yapılan yargı süreçlerinin aydınlara, gazetecilere özellikle muhalefet yapanlara karşı bir bastırma yöntemi olarak uyguTaksim’de kutlama lanan soruşturmalakararı alan emek ve rın da dile getirilecemeslek örgütleri, 1 ğini söyledi. Mayıs’ı Taksim Kutlamalara yöalanında ortak nelik ortak afiş ve kutlayacak siyasi bildirilerin karar vepartiler, emek ve meslek kuruluşları, demokratik rilerek baskı aşakitle örgütleri, siyasal masına geldiğini, dergiler ve şimdi kutlamanın diplatformlarla ortak bir ğer ayrıntıları üzerine basın açıklaması çalıştıklarını anlatan yapıyor. Toplantı, Görgün, içeride tutuklu bugün saat bulunan gazetecilerin ai11.00’de Taksim lelerinden bir kortej oluşGezi Parkı’nda turmak istediklerini de sözyapılacak. lerine ekledi. Nevşehir’de toplusözleşme J NEVŞEHİR (Cumhuriyet) Nevşehir Belediyesi ile HAKİŞ Konfederasyonu’na bağlı Hizmetİş Sendikası’na üye 230 işçiyi ilgilendiren Toplu İş Sözleşme görüşmesi anlaşma ile sonuçlandı. 2011 Mart2012 Mart dönemine ilişkin 1 yıllık süreyi kapsayan toplu iş sözleşmesine göre, işçi ücretleri ile sosyal haklarda aylık net 150 205 TL arasında artış sağlandı. Gezi Parkı’nda ortak açıklama Sekiz Saatlik ş Günü Kapitalizmin ilk yıllarında işçinin ranza ile tezgâh arasına sıkışmış hayatını kader olmaktan çıkarmak için verilen mücadelenin en önemli talebi, çalışma saatlerinin azaltılmasıydı. Uyumanın ve yemek yemenin dışında kalan bütün zamanı kapsayan çalışma süresine karşı yükselen muhalefet, ilk sonucunu, İngiltere’de 1802’de kabul edilen iş yasası ile verdi. Yetişkinleri kapsamayan bu yasa ile tekstil sektöründe çocuk işçilerin çalışma süreleri, 12 saatle sınırlandırıldı. Fransa’da çalışanların çalışma saatlerinin azaltılması talebi, 1848 devriminden sonra karşılık buldu. Devrimden sonra kurulan geçici hükümet tarafından, çalışma saatleri Paris’te 10 saate, Paris dışında kalan kentlerde 11 saate indirildi. 1850’li yıllarda bu mücadele ilk ürünlerini vermeye başlamış, ABD ve İngiltere gibi ülkelerde çalışma süresini 10 saate indiren yasalar kabul edilmişti. Artık talep 8 saatlik iş günüydü. Bu amaçla örgütlenmelere gidildi, grevler, direnişler yapıldı, gösteriler düzenlendi. 1886’da 1. Enternasyonal’in benimsediği kararlar arasında “8 saatlik iş günü” de vardı. Bu kararla iş gününün 8 saat olması mücadelesi, uluslararası bir nitelik kazandı, yaygınlaştı. 1886 yılı 1 Mayıs günü ABD’de, 10’dan fazla kentte, 350 bin dolayında işçinin katıldığı, o güne değin yapılmış en büyük işçi gösterisinin temel talebi, 8 saatlik iş günüydü. Amerikan Emek Federasyonu (AFL) 1888’de bu talebi dile getirmek üzere, 1 Mayıs 1890’da genel eylemle tamamlanacak bir kampanya düzenleme kararı aldı. AFL’nin bu kararına atıfta bulunan 2. Enternasyonal, 1 Mayıs 1890’da bütün dünyada 8 saatlik işgünü talebiyle gösteriler yapmayı kararlaştırdı. Bu karar uyarınca dünyanın pek çok yerinde büyük ve etkili gösteriler yapıldı. Her yıl tekrarlanan bu gösterilerle, 8 saatlik işgünü mücadelesinin ilk önemli sonucu 1. Dünya Savaşı sonrasında imzalanan Versailles Barış Antlaşması (1919) ile oldu. Anlaşmanın 427. maddesinde benimsenen dokuz temel maddenin arasında, 8 saatlik iş günü de yer alıyordu. Daha sonraki yıllarda büyük mücadeleler, inişler çıkışlar etrafında, 8 saatlik işgünü, pek çok ülkede ulusal mevzuatlara girdi. Emeğin ve emekle birlikte davranan sosyal ve siyasal güçlerin mücadelesiyle kazanılan 8 saatlik işgünü, son dönemde, fiilen hak olma özelliğini yitirmiş bulunuyor. Kuralsız, güvencesiz, esnek istihdam biçimlerinin yaygınlaşmasıyla birlikte günlük çalışma süresi, 12 hatta bazı sektörlerde/ işlerde 1618 saate kadar çıkmış durumda. İşçilere dayatılan gayri insani çalışma koşullarını meşrulaştırma, olağanlaştırma çabası içinde olan Enerji Bakanı Taner Yıldız, geçen aralık ayında yapılan Tesİş Genel Kurulu’nda “İşçiler gerekiyorsa 1618 saat çalışmalı” demişti. Besbelli ki gidişat, işçilerin hayatını yeniden ranza ile tezgâh arasına sıkıştırma yönünde. O yüzden, bu yılki 1 Mayıs’ta güvenceli çalışma talebi dile getirilirken en başa 8 saatlik işgünü yazılmalı. MASDAF emekçisi mücadelesini stanbul’a taşıdı Disk Birleşik Metal ş Sendikası’na üye oldukları gerekçesiyle işten atılan 112 MASDAF Makine işçileri, Düzce’de fabrika önünde başlattıkları ekmek ve hak mücadelesini MASDAF şirket merkezinin bulunduğu stanbul’a taşıdı. 11 Nisan’da Ataşehir Memorial Hastanesi önünde toplanan ve 3 kilometre uzaklıkta bulunan MASDAF Genel Merkezi önüne kadar yürüyen işçisi, “Sendikalı olduk işten atıldık. şimizi geri istiyoruz” pankartı ve “Metal işçisi köle değildir”, “Yasaksız, baskısız sendikalı yaşam” yazılı dövizleri taşıdı. MASDAF merkezi önünde işçiler adına konuşan D SK Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, işçilerin onurları ve gelecekleri için burada olduğunu belirterek, MASDAF yöneticilerinin işçileri sendikalı oldukları gerekçesiyle işten çıkarmasının anayasal bir suç olduğunu söyledi. 1920 Nisan’da çalışmama kararı alan sağlık çalışanları taleplerin açıkladı Sağlık çalışanından ‘15 acil talep’ MUSTAFA ÇAKIR Kristalİş Sendikası Eğitim Uzmanı ANKARA Sağlık çalışanları 1920 Nisan’da yapacakları grev öncesinde “iyi hekimlik, nitelikli hizmet için 15 acil talep” belirledi. Türk Tabipleri Birliği’nin öncülüğünde yapılacak grevi duyurmak amacıyla bir de klip çekildi. Sağlık çalışanlarının talepleri özetle şöyle:  Rekabete yol açan, hekimlik uygulamalarını değersizleştiren, “performansa göre ücretlendirme” sisteminden vazgeçilsin.  Tedaviyi düzenlemeye yönelik bütün düzenlemelerin, TTB ve uzmanlık derneklerinin katılımı ve bilimsel çalışmalarına dayalı yapılması sağlanmalı.  Tıp fakülteleri hastanelerinin ekono mik, yönetsel ve akademik özerkliği korunmalı.  Başta asistanlar olmak üzere bütün hekimlerin nöbet ertesi izin hakkı istisnasız uygulanmalı; haftalık çalışma süreleri, nöbetler de dahil, 56 saati geçmemeli.  Kamu sağlık kurumlarında her tür güvencesiz çalıştırmaya, esnekkuralsız, fazla çalıştırma ve angaryaya son verilmeli; taşeron çalışanlar da dahil bütün sağlık çalışanları devlet memuru kadrosuna geçirilmeli.  Özel sağlık kurumlarında çalışan hekimlerin sözleşmelerinde TTB taraf olarak kabul edilmeli.  Kurum hekimleri dahil olmak üzere birinci basamakta çalışan hekimler arasındaki ücret eşitsizliklerine son verilmelidir. (AA) ‘Yandaş sendika’dan üye oyunu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MemurSen’e bağlı SağlıkSen’in “44 ilde 5 bin 333 kişiyi usulsüz üye yaptığı” ortaya çıktı. Türkiye KamuSen’e bağlı Türk SağlıkSen’den yapılan yazılı açıklamada, 2009 yıl üye sayılarının tespiti ile ilgili açılan davayı görüşen Ankara 12. İş Mahkemesi’nin, 44 ilde SağlıkSen, Türk SağlıkSen ve SES üyelerini incelediği belirtildi. Açıklamada, mahkemenin, Sağlık Bakanlığı üye tutanağında yer alan SağlıkSen’in 87 bin 987 üyesinin 5 bin 333’ünün usulsüz olduğuna karar vererek sendikanın gerçek üye sayısının 82 bin 654 olduğuna hükmettiği bildirildi. BAT işçisinden fabrika önünde eylem Samsun’un 19 Mayıs ilçesindeki British American Tobacco (BAT) firmasına ait sigara fabrikasında işten çıkarılan işçiler, servis araçlarının önüne yatarak çalışanların fabrikaya girişini engelledi. ş akitleri feshedildiği için tepki göstererek fabrikadan çıkmayan 120 işçi, üzerlerine beyaz kıyafet giyerek “Kefenimizle buradayız” diye slogan atarak sabah vardiyasına işçi getiren servis araçlarının önüne yattı. Servis araçlarını fabrika içine sokmayan işçiler, eylemlerini sonuna kadar sürdüreceklerini açıkladı. Öte yandan, fabrika içinde bekleyen çevik kuvvet ekipleri olaya müdahale etmedi. Tek Gıda ş Sendikası üyelerinin de destek verdiği işçilerin fabrika önündeki bekleyişleri sürüyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle