Katalog

14 N SAN 2011 PERŞEMBE CUMHUR YET SAYFA HABERLER 3 Kazada köpek de kusurlu ANKARA (AA) Eskişehir yolunda uygulama yapan 2 polis memuruna 31 Temmuz 2010’da otomobiliyle çarparak ölüme sebebiyet vermekten yargılanan sürücü, bilirkişilerin hazırladığı raporda kazanın oluşumunda “1. dereceden kusurlu”, yola aniden çıkan köpek ise “2. dereceden etkili” bulundu. Polis memurları Bülent Onay ve Hilmi Özdemir’in ölümüne ve bazı kişilerin yaralanmasına ilişkin olarak, şoför Onur Han (27) hakkında, “Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına sebebiyet verdiği” gerekçesiyle dava açılmıştı. Paket özel bir kuryeyle Ankara’daki bir laboratuvara gönderilecek. (AA) ‘Kürtlerin yüz karasısın’ deyip kurşun yağdırmışlar Bar cinayetinde müebbet istendi MERSİN (Cumhuriyet) Mersin’de bir barda sahneye çıkan Sarp Öztürk’ü (38), ‘Kürtçe şarkı okumadığı’ gerekçesiyle öldürdükleri, 2 kişinin de yaralanmasına neden oldukları iddia edilen tutuklu sanık Şeref Polad (38) ile henüz yakalanamayan Metin Baydar (44) hakkında ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istemiyle dava açıldı. 17 Aralık 2010’da meydana gelen olayla ilgili soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı İbrahim Taner Özkeser’in hazırladığı iddianame, Mersin 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. CHP’den Ne Bekledim, Ne Buldum? Türkiye’nin ivedi sorunu, sivil diktatörlüğe doğru gidişin önlenmesidir... Herkesin izlendiği, kaydedildiği, teşhir edildiği “Korku İmparatorluğu”nun yıkılmasıdır… Sabahın köründe evlerin basılmasının, yazarların, gazetecilerin, öğretim üyelerinin gözaltına alınmasının durdurulmasıdır… Basılmamış kitapların dijital kopyalarına el konmasının ve imha edilmesinin engellenmesidir… Medya üzerindeki baskıların kaldırılmasıdır… Hak ve hukuk ihlallerinin önlenmesi, cezaevlerinde tutuklu olarak yargılanan, yargısız infaza tabi tutulan kişilerin haklarının korunmasıdır… İvedi sorun özetle, demokrasinin üzerine bir karabulut gibi çökmüş olan sivil baskı rejiminden ülkeyi kurtarmak, Türkiye’yi özgürleştirmektir. Benim CHP’den beklediğim, bu ivedi sorunu birinci öncelik yapması, ülkeyi bu demokrasi krizinden çıkarmaya çalışması, tabii bu arada “demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletinin” gereklerini yerine getirecek, özellikle de terörle ve yoksullukla mücadele edecek projelerini açıklamasıdır. Aday listeleri üzerinde medyada kopartılan ve AKP’yi kollarken CHP’yi yıpratmaya yönelen fırtına, Türkiye’deki siyasetin ve seçmen tercihlerinin gerçeklerine de çok uygun görünmüyor. Türkiye’de hem dar seçim bölgesi uygulanmadığı, hem özellikle büyük kentlerde milletvekili ile seçmen arasındaki yüz yüze bağlar zayıf olduğu, hem de (ne yazık ki) seçmen davranışı olarak seçim dönemleri arasında sürekli bir demokratik katılım ve denetim kurumlaşmadığı için, aday listelerinin seçim sonuçları açısından çok belirleyici olduğu söylenemez. Genel olarak halk, partiye ve partinin genel başkanına göre oy verir. Ama bu demek değildir ki, aday listeleri de tümüyle önemsizdir. Bu listelerin birinci önemi, parti örgütlerinin seçimdeki çalışma heyecanlarını etkilemesidir. Önseçimle belirlenen listeler için örgütlerin daha canla başla çalışacağı tahmin edilebilir. Buna karşılık, genel başkan tarafından belirlenen listelerde kendi tercihlerini göremeyen örgütlerin seçim kampanyasını da ruhsuz ve isteksiz bir biçimde götürecekleri düşünülebilir. Ama örgütlerin bu tutum ve davranışları, partilerin ve liderlerin geniş kitleler üzerinde yarattıkları genel beklentileri çok fazla da etkilemez. Listelerin ikinci önemi, tek tek isimlerden çok, bir araya gelen kişilerin ifade ettikleri anlamda ortaya çıkar: Hangi grupların, hangi eğilimlerin, hangi görüşlerin, hangi yaklaşımların aday listelerine hâkim olduğu, pek doğal olarak partinin seçimlerdeki ve seçim sonrasındaki çalışmaları hakkında önemli ipuçları verir. Ben CHP’nin listelerine bu açıdan bakıyorum ve şunu görüyorum: CHP’nin aday listeleri ülkenin demokrasi ve özgürleşme sorununu birinci sıraya alacak kadrolara sahip görünüyor. Benim için şu anda önemli olan, ne eski takım ne yeni takım, ne örgütün ne genel başkanın tercihleridir; benim için önemli olan sivil diktaya gidişin önlenmesidir. Bu açıdan listelerde yer alan Mustafa Balbay’ı, Mehmet Haberal’ı, Sinan Aygün’ü, Sezgin Tanrıkulu’nu, Rıza Türmen’i “Hukuk Devleti” anlayışının yeniden ihdası ve insan hakları ihlallerinin önlenmesi açısından yapılacak çalışmalarda önemli isimler olarak görüyorum. Sendikacılar Süleyman Çelebi, Musa Çam, Yakup Akkaya, Seyhan Erdoğdu gibi kişileri hem insan hakları hem de “Sosyal Devlet” açısından çok önemsiyorum. Tabii bir de Türkiye’nin en iyi sosyologlarından biri olan Prof. Sencer Ayata’nın Ankara’da birinci sıradaki adaylığı var ki, tek başına bile CHP’nin “Hukuk Devleti” ve “Sosyal Devlet” hedeflerine dönük olarak yapacağı özgürlük ve demokrasi mücadelesindeki ciddiyeti hakkında önemli bir işaret sayılabilir. Şarbon paniği SEDAT KURT DEN ZL Denizli PTT Merkez Binası Dağıtım Servisi’nde Almanya’dan gelen bir paketten sızan toz şarbon paniğine yol açtı. Paketin bulunduğu birim özel ekipler tarafından incelenirken paketi elledikleri belirlenen 3 görevli izlemeye alındı. Ekipler şüpheli paketi özel bir poşet içine alarak yetkililere teslim etti. l sağlık müdürlüğü ekipleri de, paketi elledikleri anlaşılan Himmet Öztark, Ramazan Yıldız ve Volkan Dağdelen adlı personeli, 24 saat gözetim altında tutmaya başladı. Paketin Denizli’deki alıcısına ulaşan PTT yetkililerinin verdiği ilk bilgi, içinde bir yardımcı gıda ürünü olduğu yönünde. Sarp Öztürk, sanatçı Neşet Ertaş’la. ‘Seni öldürürler’ İddianamede şüpheliler Baydar ve Polad’ın bara geldikten bir süre sonra garson İsmail Berktaş aracılığıyla Kürtçe şarkı istedikleri fakat işletmeci Derviş Tümüklü’nün “Konseptimizde yoktur, ben de Kürt’üm. Ama burada Kürtçe müzik çalmıyoruz, burası bizim ekmek kapımız” dediği yer aldı. Sanıkların bu konuşma üzerine Tümüklü’ye “Sen Kürtlerin yüz karasısın” dedikten sonra gittikleri fakat gece saat 01.30 sıralarında barın kapanışına yakın yeniden gelip, işyerine kurşun yağdırdıkları belirtildi. Okulda dayak iddiası BEK R ŞAH N GAZİANTEP Bir ilköğretim okulunda dayak skandalı yaşandı. 8. sınıfta okuyan M.K’nin (14), ders sırasında yerdeki kâğıdı alıp çöpe atmak isterken öğretmeni B.G’nin tekme tokat saldırısına uğradığı ileri sürüldü. Öğrenci velisi durumu, ilçe ve il milli eğitim müdürlüğüne bildirerek cumhuriyet savcılığına da suç duyurusunda bulundu. Anne Sariye K, olayı öğrendikten sonra okula gittiğini ve durumu okul müdürüne ilettiğini fakat müdürün “Biz ilgileniriz büyütecek bir şey yok” yanıtını verdiğini söyledi. Simitçi yasak aşk kurbanı ŞANLIURFA (AA) Şanlıurfa’da 7 ay önce başından vurularak öldürülen 6 çocuk babası simitçi Mustafa Çiftçi’nin (46) evlilik dışı ilişki yaşayan çift tarafından öldürüldüğü belirlendi. Cinayeti, aralarında “Kayseri’deki kayıp çocuklar cinayeti”ni çözen grupta görevli polislerin de bulunduğu ekip aydınlattı. Ekipler, maktulün simit ve tatlı sattığı Süleymaniye Meydanı’na yoğunlaştı. Meydana sürekli giden ve çaycılık yapan evli ve 1 çocuk babası Mehmet D. (25) ile Aslı A’dan (20) kuşkulanan polis, Aslı A’nın babası H.A’ya ait ruhsatsız tabancasının da cinayet tarihinden önce kaybolduğunu belirledi. Kayıp silahın cinayette kullanılan silahla aynı olduğu ortaya çıkınca cinayet de çözülmüş oldu. Aslı A. cinayetin kıskançlık yüzünden çıktığını savlarken Mehmet D’nin de simitçinin kız arkadaşına hakaret ettiğini ve Aslı A’nın “git onu vur” dediği iddia edildi. Denize uçan araçtan 1 ceset çıkarıldı stanbul Haber Servisi Gemi geçişi nedeniyle trafiğe kapatılan Atatürk (Unkapanı) Köprüsü’nden geçmek isterken önceki gece denize düşen otomobile ulaşan arama ekipleri, bir kişinin cesedini çıkardı. Çıkarılan cesedin, aracı kullandığı bildirilen Oktay Yetik’e (30) ait olduğunun sanılıyor. Ekipler, araçta başka bir kişi olup olmadığını araştırıyor. (Fotoğraf: AA) C MY B C MY B