18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 MART 2011 CUMARTES Ortadoğu’da sular durulacağa benzemiyor. Durulduğu zaman nasıl bir görünüm alacağı, hangi modelin uygulama alanı bulacağı konusunda görüşler çeşitli. Anladığımız anlamda, çoğulcu bir demokrasinin bu ülkelerde daha bir süre gün yüzü görmeyeceğini kestirmek için kâhin olmaya gerek yok. Yeniden biçimlenecek Ortadoğu’da oluşacak modelin ABD’nin öngördüğü sınırlar dışına taşabileceğini söylememizi gerektirecek bir neden yok elimizde. Yine gerçekleşmeyecek olasılıklardan biri de, bölgede laik demokratik rejimlerin hayat bulmasıdır. Laiklik Ortadoğu için geçerli bir kavram değildir ve tarih içinde de geçmişte, bir süre için ancak, Türkiye’de uygulama alanı bulmuştur ve artık o da tarihe karışmıştır. Son yılların gelişmelerini alt alta koyduktan yakın geçmişe baktıktan sonra, bölgede yakın geleceğin ne olacağı konusunda bir fikir edinmek de daha kolay olacaktır. “Türkiye’deki AKP iktidarı bölge için model olabilir mi” sorusuna yanıt ararken ABD’nin neyi amaçladığını göz önünde bulundurmak gerekir. ABD’nin afişe olarak amaçladığı, kendi deyimiyle “ılımlı İslami” bir modeldir. Bu model Türkiye’de de uygulanmaktadır ve ABD’nin çıkarlarıyla genelde uyum halindedir. Ilımlı İslam modelinin İslam cumhuriyeti ile demokrasi arasındaki hangi noktada duracağı, nasıl bir kompozisyonun ürünü olacağı sorunu sanıldığı gibi asal değil, ikincildir. Özgürlüklerin sınırlarının ne olacağı, anlam kazanmasının diğer koşullarının varlığı aranacak değildir. Rejimin ılımlılık ölçüsünün hiç önemi yoktur. Dünyanın egemenleri, gazeteci Hüsnü Mahalli’nin deyimiyle “ılımlı İslam” derken “uyumlu İslam”ı kastetmektedir. Bütün istenen ve beklenen uyumlu olunmasıdır. Hangi slam? basının hangi noktaya kadar özgür davranabileceği, insanların farklılıklarına nereye kadar tahammül edileceği, rejimin ve egemenlerinin bir lütfu olarak kabul edilen hoşgörünün sınırlarının nerelere kadar uzanabileceği konuları hep ikincil sorunlardır. Çünkü aslında ABD’nin ve Batı dünyasının özelde bölge, genelde az gelişmişler için, öngördükleri modelin ne ölçüde demokratik olduklarının hiç mi hiç önemi yoktur. Söz konusu ülkelerde, ifade ve örgütlenme özgürlükleri, basının serbestliği gibi konular, yeni dünya düzeninin egemenlerini hiç mi hiç ilgilendirmemektedir. Zevahiri kurtaran bir uygulama, ticaretin serbestliğini sağlayacak ölçüde bir özgürlük, entegrasyonu sağlayacak ölçüde, teknoloji kullanacak bir eğitim düzeni, söz konusu toplumlar için yeterli addedilmektedir. Burada yürürlükte olacak olan İslami rejimlerin ne kadar “ılımlı” oldukları fazla önemli değildir. Kuşkusuz ortada bir sandık bulunacaktır. Ama sandığın varlığı yeterlidir, onun Ve Zulümhane Mustafa Balbay ile Tuncay Özkan Silivri’de tecrit uygulamasına tabi tutuluyor. Balbay ve Özkan’ın yasalara ve vicdana aykırı olarak tabi tutuldukları uygulama ile ilgili haberler dünkü gazetelerde vardı. Avukatlarının yaptığı açıklamaya göre bu uygulama yapılırken Balbay’a aynen şunlar söylenmiştir: Zulümhane’yi asıl şimdi göreceksiniz. Bu uygulamaların sorumlusu işbaşındaki iktidardır. Kimse “Bizim haberimiz yoktu” diyemez. Yapılan uygulama cümle âleme duyurulmuştur. Adalet Bakanı bugünden tezi yok, gidip uygulamayı yerinde görmelidir. Görmeyi reddettiği takdirde, durumu bilmemesine imkân olmadığına göre, olayı kabul etmiş demektir. Basın ve kamuoyu da “Zulümhane” konusunda olmadık yerde sorumlu aramasın! “Zulümhane”nin sorumlusu bugünkü iktidardır. Evet Beyler, devri iktidarınızda, Silivri’deki tutuklulara, hiç değilse Kenan Evren’in devri iktidarında tanınan olanakların tanınmasını bekliyoruz. Demirel, 28 Şubat kararlarını ancak MGK’nin geri alabileceğini söyledi: Hükümet iptal edemez UTKU ÇAKIRÖZER ANKARA Milli Güvenlik Kurulu’nun irtica ile mücadele kapsamında 28 Şubat 1997 yılındaki toplantısında aldığı kararların uygulanması için çıkarılan genelgelerin Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından iptal edilmesinin “28 Şubat kararları tarihe karıştı” şeklinde yorumlanmasına o dönem MGK toplantılarına başkanlık etmiş dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, “28 Şubat kararlarının iptali için hükümet karar alamaz. Çok istiyorlarsa MGK’den karar almaları gerekir” dedi. Zaman gazetesinde önceki gün yayımlanan haberde Başbakan Erdoğan’ın 14 Aralık 2010’da yayımladığı bir genelgeyle 28 Şubat sürecinden kalma tüm talimatları yürürlükten kaldırdığı duyuruldu. Haberde, kaldırılan genelgeler arasında Refahyol hü 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, “28 Şubat kararlarının iptali için hükümet karar alamaz. Çok istiyorlarsa MGK’den karar almaları gerekir” dedi. kümeti sonrasında kurulan hükümet döneminde kılık kıyafet hükümlerinin titizlikle uygulanması ve irtica ile mücadelede zafiyet gösterilmemesi yönündeki genelgelerin de bulunduğu bildirildi. Kamuoyunda “28 Şubat kararları tarihe karıştı” şeklinde algılanan kararla ilgili Demirel Cumhuriyet’e şu değerlendirmeleri yaptı: MGK hükümetin emrinde değil: Bu yapılanla hükümet 28 Şubat’ta alınan 18 maddelik kararları iptal mi etmiş oluyor? Ettiyse hangi yetkiyle? O kararlar MGK’ye aittir. MGK de hükümetin emrinde olmayan anayasal kuruluştur. MGK kararını iptal etmişse, başında cumhurbaşkanının bulunduğu bir anayasa kuruluşunun kararını iptal etmiş durumda olur. Bir anayasal kuruluşun aldığı kararı da hükümetin iptal yetkisi yoktur. 8 yıllık eğitimden vaz mı geçiyorlar? Hükümet MGK kararlarını uygulayacaktır. Uygulamıyorsa kriz çıkar. Bu zamana kadar uyguladılar da. Uyguluyorlar da. 18 maddelik karara bakın. “Bunları yapmıyorum” diyebilecek mi? “Uygulamıyorum” derse mevcut kanunları uygulamamış oluyor. Onda da hakkı yok zaten. Bu kararlar içinde 8 yıllık temel eğitim de var. Yani yarından itibaren sekiz yıldan vaz mı geçilecek Türkiye’de? İptal için MGK kararı lazım: Burada çok önemli sorun şudur: MGK kararını bir hükümet iptal edebilir mi? Hayır. Bu ancak hukuka uygun şekilde iptal edilebilir. MGK kararı iptal edilecekse sadece alındığı yoldan gidilerek iptal edilebilir. Hükümet de o kurulun içindedir. Bunu MGK’den talep edebilir ancak. Ama hükümet elinde iptal kararı olmadan “Biz bu kararı iptal ettik” diyorsa o ayrı meseledir. Yanlıştır. O zaman devlette iki kurum arasında yetki kargaşası, sürtüşmesi doğar Türkiye’de. Öyle bir durumda hükümet yetki tecavüzünde bulunur. Eğer MGK’den çıkmış “iptal ettim” diye bir karar yoksa, 28 Şubat kararları iptal edilmiş sayılmaz. Zaten böyle bir karar da alınmaması lazım. Hiç emsali de yoktur. Yaptıysa tartışılır. Kararlar duruyor: Başbakanlık’ın genelgeleriyle o kararların kendisi iptal edilmiş olmaz. Belki “28 Şubat’ın her şeyini kaldırdık” şeklinde siyasi izlenim vermek isteniyor olabilir. Ama kararlar duruyor orada. Uyguluyorlar da zaten. Yüksek mahkeme 2 general ve 1 amiralin isteminin reddine oybirliğiyle karar verdi AY M’den açığa almaya onay ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM), Tümgeneral Gürbüz Kaya, Jandarma Tümgeneral Halil Helvacıoğlu ve Tuğamiral Abdullah Gavremoğlu’nun açığa alınma işlemlerinin iptali isteminin reddine karar verdi. AYİM Genel Sekreterliği’nce yapılan açıklamada, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görevli iki general ve bir amiral tarafından, AYİM’de tarafları aynı olmakla birlikte dava konusu farklı iki ayrı davanın açıldığı kaydedildi. Açıklamada, bu kapsamda ilk olarak bir üst rütbeye terfi ettirilmeme işleminin iptali istemiyle açılan davada; AYİM Daireler Kurulu tarafından 27 Eylül 2010 tarihinde yürütmenin durdurulmasına, 24 Aralık 2010 tarihinde de işlemin iptaline oybirliği ile karar verildiği anımsatıldı. Bir üst rütbeye terfi ettirilmeme işleminin iptali kararına karşı idare olarak Başbakanlık, Milli Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’nca kararın düzeltilmesi yoluna gidildiği belirtilen açıklamada, AYİM Daireler Kurulu tarafından 18 Şubat 2011’de kararın düzeltilmesi istemlerinin reddine oybirliği ile karar verildiği ve gerekçeli kararların taraflara tebliğ edildiği ifade edildi. Açıklamada, bu davaya ilişkin olarak yargılama sürecinin sona erdiği bildirildi. Kaya ve Helvacıoğlu ile Gavremoğlu’nun açığa alınma işleminin iptali istemiyle açtıkları davada ise AYİM Daireler Kurulu tarafından 3 Aralık 2010’da yürütmenin durdurulması isteminin reddine oyçokluğu ile karar verildiği anımsatılan açıklamada, “ilgili bakanlıkların açığa alma işlemlerinin” iptali isteminin reddine oybirliği ile karar verildiği kaydedildi. İçişleri Bakanı Beşir Atalay, kararla ilgili soru üzerine, “Bizim kararımızın hukuka uygun olduğunu o da onaylamış oldu. Ben de bundan memnun oldum” dedi. ‘Liderler de katılsın’ Alevi Bektaşi Federasyon Başkanı Ali Balkız, Pir Sultan Abdal Cemiyetleri Başkanı Fevzi Gümüş ve Alevi Kültür Derneği Genel Başkanı Selahattin Özen, zmir Gazeteciler Cemiyeti’ndeki basın toplanıstında yarın zmir’de gerçekleştirilecek mitinge, Aliağa Menderes Raylı Sistem Projesi’nin açılış töreni için kentte bulunacak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da katılmasını istedi. Miting zmir Gündoğdu Alanı’nda saat 13.00’te başlayacak. (EMRE DÖKER) smail Beşikçi’ye hapis cezası İstanbul Haber Servisi Sosyolog İsmail Beşikçi, ‘Çağımızda Hukuk ve Toplum’ dergisinde yayımlanan ‘Ulusların Kendi Geleceğini Tayin Hakkı ve Kürtler’ başlıklı yazısında “terör örgütü propagandası yaptığı” gerekçesiyle 1 yıl 3 ay hapis cezasına mahkum edildi. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya İsmail Beşikçi ile derginin yazıişleri müdürü avukat Zeycan Balcı Şimşek katıldı. Beşikçi’nin avukatı Eşber Yağmurdereli, davada suç unsuru olmadığını ifade ederek beraat talep etti. Son sözü sorulan İsmail Beşikçi, çağdaşlığın ölçüsünün düşün özgürlüğü ve özgürce eleştiri yapabilmek olduğunu kaydetti. Mahkeme oyçokluğuyla verdiği kararda Beşikçi’yi 1 yıl 3 ay hapis cezasına, Şimşek’i de 16 bin 660 TL para cezasına çarptırdı. Karara muhalefet eden mahkeme başkanı Şeref Akçay, İsmail Beşikçi’nin yazısında, Türkiye’de ve diğer ülkelerdeki sosyal gelişmelerin tarih süreci içerisinde irdelendiğini ifade ederek, “Yazının, içeriğini benimsemiyorum ancak içeriğinde suç unsuru bulunmamaktadır. Yazar tamamen kendi düşüncelerini açıklamıştır. Yazıda salt ‘gerilla’ kelimesi ve ‘Q’ harfinin kullanılmasının atılı suçun unsurlarını oluşturmayacağı görüşünde olduğum için çoğunluğun kararına katılmıyorum” dedi. Duruşma sonunda açıklama yapan Beşikçi, “Ceza bekliyor muydunuz” sorusuna karşılık, “Sürpriz değil” yanıtını verdi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle