23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul PB Edirne S Kocaeli PB Çanakkale PB İzmir B Manisa B Denizli B Zonguldak B Sinop B Samsun PB Trabzon Y Giresun PB Ankara S 12 16 15 15 17 15 15 11 12 16 15 13 10 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars S PB S B PB B PB PB PB PB PB PB S 10 10 1 18 21 18 12 14 12 11 4 5 1 Oslo A Helsinki B Stockholm B Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris B Bonn B Münih B Berlin B Budapeşte B Madrid A Viyana B 2 4 3 9 8 10 11 8 11 5 8 14 9 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam A B Y PB B PB B B PB B PB Y Y 9 7 13 17 7 0 7 2 10 3 11 19 15 Ülkemizin kuzeydoğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Trabzon, Rize ve Hopa çevreleri yağmurlu, diğer yerler az bulutlu geçecek. Marmara ile İç ve Doğu bölgelerde yer yer sis, İç ve Doğu bölgelerde yer yer kuvvetli olmak üzere buzlanma ve don olayı bekleniyor. CUMHURİYET 9 ŞUBAT 2011 ÇARŞAMBA TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 9 Şubat GÜNCEL Baştarafı 1. Sayfada CÜNEYT ARCAYÜREK yazarlara, aydınlara sürekli darbeyi hatırlatıyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum’un fiili siyasete girdiği günden beri değerli bir anayasa profesörü olmakla, bir siyaset adamı olunamayacağını adeta kanıtlamak istercesine birbiri ardına yaptığı gafların listesi dün gazetelerde yer aldı. Son olarak, “Meğer kâğıttan kaplanmışlar, biz asker zannettik” diye TSK’yi suçlayan, darbe çağrıştırıyor diye yorumlanan söylemi, kısa siyasal yaşamında gaflar karnesine yeni bir not olarak yansıdı. Gazetelerde çıkan açıklamalarında Batum sözlerini çok değişik biçimlerde yorumluyor. Konuştukça parti aleyhine söylemler, açıklamalar bir o kadar artıyor. CHP kimi günler gündemde yer almıyor diye Genel Başkanı’nın üzülmesine gerek yok. Sezgin Tanrıkulu, Süheyl Batum gibi genel başkan yardımcıları oldukça, gündemde her zaman yer alacaktır CHP! Ne var ki Batum’la yeniden yaşama giren darbe konusunda dikkat çeken kimi sonuçlar izleniyor. Kâğıttan kaplan açıklamalarını istismar etmezse bugüne dek izlediği siyasetin doğasına aykırı hareket edecek olan AKP, CHP’yi ordu üzerinden siyaset yapan, darbe taraflısı bir parti diye suçladı. TSK aynı gün yanıt verdi: Orduyu siyasete çekmeyin! Siyasetçilerin, Batum’un TSK’den sonraki açıklamalarına baktım: 12 Eylül 1980 darbesinden 9 ay önce TSK’nin zamanın cumhurbaşkanına verdiği uyarı mektubunu CHP’nin de hükümette olan AP’nin de üstüne almadığı gibi… Aaa! TSK açıklamasını hiçbiri… ne partiler ne de Batum üstüne alıyor! Batum kâğıttan kaplan benzetmesini nereden esinlendi acaba? Zira ilk söyleyen Çin devriminin lideri Mao! Emperyalist devletler, özellikle ABD için söylemiş. Kitaplara geçmiş. Mao döneminde Çin’e gittiğimde bu söz büyük pankartlara yazılmış, duvarlarda yer alıyordu. Diğer ilginç gelişme; kâğıttan kaplan tartışmalarının yaşandığı, askerin siyasetçilere seslenen bir açıklama yaptığı gün Genelkurmay Başkanı Org. Işık Koşaner’in CHP Genel Merkezi’nde Kılıçdaroğlu’nu ziyaret etmesi… Kâğıttan kaplan olayının görüşülmediğini açıkladı Kılıçdaroğlu. Lakin konuyu Genelkurmay Başkanı açmamış olabilir ama örneğin Kılıçdaroğlu: Partisinin kimi yöneticilerinin tepki çeken, tartışmalara yol açan kimi açıklamalarının CHP’yi bağlamadığını açıkladığı gibi… Genel Başkan Yardımcısı Batum’un sözlerinin de CHP’yi bağlamayacağını, genel başkan yardımcısına özgü özel söylemler olduğunu görüşme sırasında bir vesile Org. Koşaner’e belirtmiş olabilir. Kılıçdaroğlu haklı olarak AKP’nin 8 yıldır darbe edebiyatı yaptığını, geçmiş darbelerin üstüne gideceğini vaat ettiği halde darbelerle ilgili hiçbir hukuksal girişim başlatmadığından yakınıyor. Bu bağlamda Kılıçdaroğlu’nun Münih’te katıldığı uluslararası toplantıda, ABD’nin eski büyükelçisi Eric Edelman ile yaptığı konuşmanın içeriğini merak ediyorum. Münih’e götürdüğü gazetecilere sadece Edelman’ın Türkiye’deki gelişmelerden kaygılandığını söyledi. Gazetecilerimiz de Kılıçdaroğlu’nun tek cümlelik açıklamasıyla yetindi. Daha başka konulara temas edilip edilmediğini sormak zahmetine katlanmadı! Kılıçdaroğlu o tek cümleyle yetindi mi acaba? Başkalarını bilmem ama ben merak ediyorum. Örneğin, Kılıçdaroğlu, Edelman’ın bundan on gün kadar önce Cumhuriyet’in Washington muhabiri Elçin Poyrazlar’a sözünü ettiği bir konuda eski büyükelçiden ayrıntılı bilgi aldı mı veya istedi mi? Bir süre önce Edelman elçiliği sırasında darbe olacağı yolunda bilgiler geldiğini söyledi. Daha sonra Poyrazlar’a “kendisine sahte darbe belgelerini verenin Gülen cemaatine bağlı bir kişi olduğunu” açıkladı. Bu açıklama önemli; zira Gülen cemaatinin devlet içinde oynadığı rolün somut örneği. Gülen cemaatinin ABD’ye sahte belgelerle darbe olasılığını duyurmasının bir nedeni olmalı ve Edelman’ın verdiği bilgiler Gülen cemaatinin Türkiye’yi karıştırmaya yönelik oynadığı rolleri kanıtlayabilir. Kılıçdaroğlu bu tarihsel fırsatı kaçırdı mı acaba? Ülkemizde yakın geçmişte yapılan yerel ve genel seçimlerin her biri hakkında “hile ve usulsüzlük” iddialarıyla karşılaşmayanımız var mı? Ya da haziran ayında yapılacak seçimler öncesinde siyasi sohbetlerimiz dönüp dolaşıp hep aynı şüpheye takılmıyor mu? CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hafta sonu Cumhuriyet’te yayımlanan demecinde, seçimlerde “sandık güvenliği”ne önem verdiklerini ve bunun için sivil toplumla birlikte çalışacaklarını ilan etti. Bu sözlerin ardında, seçim sonuçlarından şüphe duyanların seçim sandıklarını kendi gözleriyle kontrol etmelerine imkân tanıyacak bir çalışmanın yattığı ortaya çıktı. ANALİZ UTKU ÇAKIRÖZER Halıcı, Sandık Güvenliği Projesini Açıkladı CHP’den Sandığa Gözaltı nu teyit etme olanağına sahip olacak. Nasıl mı? Cepten çek, internetten kontrol et Yüksek Seçim Kurulu (YSK), haziran ayındaki seçimlerde ilk kez, sandık seçim sonuçlarını isteyen kurumlara temin etme kararı aldı. Bu karar doğrultusunda Halıcı, seçim gecesi CHP’nin internet sitesinden sandık sonuçlarının duyurulması için YSK ile temaslara başladı bile. YSK ile anlaşma sağlanırsa, CHP başta kendi sandık görevileri olmak üzere tüm vatandaşları göreve davet edecek. Seçmenlere, oy kullandıkları sandıktaki tutanak sonuçlarını, o sandığa ilişkin YSK tarafından açıklanacak ve CHP tarafından seçim gecesi duyurulacak sonuçlarla karşılaştırmaları çağrısı yapılacak. Yani, oy sayımı sonrasında hazırlanan ve bir kopyası oy verme işleminin yapıldığı merkezin kapısı na asılacak sandık tutanağındaki sonuçları not etmek ya da tutanağın cep telefonuyla fotoğrafını çekmek, daha sonra o sandıktaki sonuçlarla oynanıp oynanmadığını öğrenmemiz için yeterli olacak. Tüm partiler kontrol etsin “Seçimlerin şeffaflığı ve sandık güvenliği sadece CHP’nin görevi değil” diyen Halıcı, AKP, MHP, BDP ve diğer partilere de benzer düzenlemeye gitmeleri çağrısında bulunuyor. Halıcı, “Böyle yaparsak seçimleri kim kazanırsa kazansın başarısına gölge düşmez. Kimse de hakeme suç bulmaz” diyor. Siyasette teknolojinin gücü Kılıçdaroğlu, 22 Aralık kurultayı sonrasında siyaset hayatımızda bir ilke imza atarak CHP’de Teknoloji ve Bilişim’den sorumlu bir Genel Başkan Yardımcılığı oluşturdu. Bu göreve de Türkiye’de bilgisayar ve yazılım sektörünün öncü isimlerinden Emrehan Halıcı’yı getirdi. Halıcı’nın CHP Genel Merkezi’nde fazla ön plana çıkmaktan kaçınarak sessiz sedasız yürüttüğü çalışmalar sonuçlandığında, sadece CHP’liler değil isteyen herkes seçim akşamı oy kullandığı sandıktaki sonuçların doğruluğu Teknoloji değil, insan denetleyecek Halıcı’nın üzerinde çalıştığı ikinci konu ise yurt çapındaki yaklaşık 150 bin seçim sandığının başında bekleyecek CHP sandık görevlileri ve sandık müşahitlerinin belirlenmesi ve eğitimi. Belirleyecekleri 150300 bin arasındaki ismin CHP Genel Merkezi ile cep telefonu aracılığıyla irtibatta olması için bir çalışma başlatmış durumda. Halıcı’nın ekibi, seçim gününe kadar sandık görevlilerini “random (gelişigüzel)” arayarak bilgilerini teyit edecek. Aramalar seçim günü de devam edecek. Seçim günü sandıkların başından ayrılmaması gereken CHP sandık görevlilerini seçim bittikten sonra son bir ödev bekliyor. “Geçerli oy sayısı” ile CHP, AKP ve MHP’nin oylarını içeren 4 önemli bilgiyi bağlı oldukları ilçe merkezine iletmek. Sonra da gece partinin internet sitesinden kendi sandıklarıyla bu dört rakamı kontrol etmek. Halıcı, “CHP sandık görevlileri ve seçmenler, sandık sonuçlarında farklılık tespit ederse hemen bize haber versin ki gerekli itirazları süratle yapabilelim” diye tarif ediyor seçim gecesi çalışmasının nasıl olacağını. Usulsüzlük iddialarının seçimlerdeki milletvekili sayılarını ortaya çıkaran bilgisayar programından kaynaklandığı iddialarına inanmadığını belirten Halıcı, yürüttükleri “Sıfır hatalı sistem”in en önemli unsurunu şöyle açıklıyor: “Usulsüzlük iddialarının teknoloji ya da bilgisayar yazılımıyla ilgisi yok. Seçim güvenliğini sağlamada birinci ve en önemli faktör insan faktörüdür.” ucakirozer@cumhuriyet.com.tr GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Mısır’da Devrim, Karşıdevrim Şimdi artık yeni bir Mısır var. Bundan sonra ne olursa olsun, devrim öncesinin Mısır’ına, Mübarek rejiminin halk, devlet ve siyaset ilişkisine geri dönülmeyecek. Bunu kolaylıkla söyleyebiliyorum, ama bugünden yarına devrimin ne yönde ilerleyebileceği üzerine bir öngörüde bulunmaya çekiniyorum; hatta istemiyorum. Çünkü, aklıma Mao’nun devrimleri bisiklete benzeten o ünlü saptaması geliyor. Devrimler ve bisikletler... Mao, bisiklet benzetmesiyle, devrimlerin ayakta kalabilmek için sürekli ilerlemek zorunda olduğunu söylüyordu. Mısır devrimi bugüne kadar, rejimden tavizler kopararak hep ilerledi. Ama ya bundan sonra? Devrimin üçüncü haftasına girerken, hemen iki saptama yapabiliriz. Birincisi: Devrimin kitleselleşme sürecinin durakladığı, coğrafi yayılmasının Tahrir Meydanı’nı ve İskenderiye sokaklarını aşamadığı görülüyor. Mısırlı sosyalist grupların yaptığı çağrılardan, sanayi işçilerinin devrime kitlesel bir biçimde katılmadığı anlaşılıyor. Bu gözlemler de devrimin harekete geçirebildiği kitlenin sınırına ulaştığını düşündürüyor. Ama yine bu gözlemler, devrimin kaderinin sanayi işçilerinin, sürece grevlerle, hatta bir genel grev yoluyla katılması halinde bir anda dramatik bir biçimde değişebileceğini de söylüyor. İkincisi devrimin bugüne kadar rejimden koparttığı tavizlerin, ordunun ve güvenlik aparatının yanı sıra ABD’nin desteğini de aldığı anlaşılan Ömer (işkenceci) Süleyman’ın rejimin yönetimini devralması ile çizilen sınıra dayandığı, bu sınırı aşmakta zorlandığı görülüyor. Bu sırada rejim, Müslüman Kardeşler’in oportünizminden de yararlanarak zaman kazanıyor, devrimin pörsüme sürecine girmesini bekliyor. Devrimci dalganın gücünden emin olduktan sonra ortaya çıkan Müslüman Kardeşler örgütü, yasal olarak yasaklı olmasına karşın rejimin ve ABD’nin de onayıyla devrimin temsilcisi katına yükselerek Ömer (işkenceci) Süleyman’la pazarlık masasına oturdu. MK’yi rejim düşmanı kategorisinden çıkarıp meşru ortak düzeyine yükselten bu büyük bir siyasi ‘başarı’ siyasal İslamın ‘pasif devrim’ sürecinin, Mısır proletaryasının devrimci atılımını kullanarak, etkisini çalarak tamamlanmak üzere olduğuna işaret ediyor. Torbada ‘yargı’ rötarı Yargıda yeniden yapılanma tasarısını Adalet Bakanı Ergin seçim nedeniyle görevinden ayrılmadan önce yasalaştırmak isteyen hükümet, tasarıyı TBMM Genel Kurulu’na getirdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 1 Mart’ta seçim kararı almayı planlayan iktidar, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ayrılmadan önce yargıda yeniden yapılanma tasarısını geçirmek için düğmeye bastı. TBMM Genel Kurulu’nda dün ‘torba’ tasarısı atlanarak Yargıtay ve Danıştay’da daire sayısını arttıran tasarı görüşülmeye başlandı. TBMM Genel Kurulu’nda dün AKP’nin genel kurul gündemini değiştiren önerisi kabul edildi. Torba tasarı görüşmelerine ara verilerek Adalet Komisyonu’nda CHP’lilerin toplu istifasına neden olan Yargıtay ve Danıştay’ın daire, üye sayısını arttıran tasarı görüşülmeye başlandı. Anayasanın 114. maddesine göre TBMM’nin seçim kararı alması durumunda “Seçimin başlangıç tarihinden üç gün önce; seçim dönemi bitmeden seçimin yenilenmesine karar verilmesi halinde ise, bu karardan başlayarak beş gün içinde” Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanlıklarına TBMM içinden veya dışarıdan bağımsız isimler atanması gerekiyor. 1 Mart’ta seçim kararı almayı planlayan iktidar, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ayrılmadan önce Yargıtay Hava Kuvvetleri’nde 100’üncü yıl coşkusu Türk Hava Kuvvetlerinin 100. kuruluş yılı çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Bu kapsamda, temmuz ayına kadar ulusal hava gösterileri, uçak tasarımı yarışması, sergiler ve tiyatro gösterimleri yanı sıra heykeltraş Mehmet Aksoy’un yaptığı ‘Yüzüncü Yıl Anıtı’nın açılışı yapılacak. Dün başlayan “Türk Hava Kuvvetleri Tarih Sempozyumu” ise üç gün sürecek. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Aksay, Türk Hava Kuvvetleri’nin kuvvet yapısını sulh ve istikrar için daha da güçlendirmeyi hedeflediğini söyledi. (Fotoğraf: AA) Karşıdevrimin ayak sesleri Devrim duraklama işaretleri verirken, tam da Mao’nun uyardığı gibi, karşıdevrimin şekillenme süreci hız kazanmaya başlıyor. Mübarek yanlısı güçlerin, askerin aldırmaz bakışları altında gerçekleşen saldırılarından sonra, polisin sokaklara geri dönmesinin yanı sıra ordunun da tarafsızlık görüntüsünü terk etmeye başladığını düşündüren haberlerde belirgin bir yoğunlaşma var. Yatırımları ve ticari ilişkileriyle Mısır ordusu, Mısır kapitalizminin organik parçası, egemen sınıfın ‘devlet kapitalisti’ kesimi olarak belki de en güçlü fraksiyonunu oluşturuyor. Yerli yabancı sermaye ortaklıkları, elindeki ucuz işgücünü (sıradan askerleri) verimli bir biçimde kullanma becerilerinin yanı sıra Mısır ordusu, lojistik, teknolojik bağlarıyla, ABD askeri okullarında eğitilen komuta kademesi personeliyle adeta ABD askeri yapılanmasının bir uzantısı haline gelmiş bir örgütlenmedir. Mısır devletinin ABD’den her yıl aldığı 2.2 milyar dolarlık yardımın yüzde sekseninin Mısır ordusuna gittiği söylenir. Devrim başlar başlamaz hemen sokaklara hâkim olarak adeta devrimin coğrafyasının sınırlarını belirleyen Mısır ordusunun, artık göstericilere eve dönmeleri yönünde baskı yapmaya, tutuklamaları yaygınlaştırmaya başladığı bildiriliyor. Karşıdevrimin ivme kazanmaya başlamış olduğunu uluslararası medyadaki ağız değişikliğinden, özgüven işaretlerinden de görmek olanaklı. Birincisi, ABD ve Avrupa’nın inisiyatifiyle, ‘geçiş sürecinin’ (nereye geçilecekse) Mübarek’in (ve ordunun) doğrudan ya da dolaylı ‘vesayeti’ ile gerçekleşmesi yolunda bir ‘mutabakat’ inşa etme çabası gelişiyor. Hafta sonunda rejimle, devrimin sözde temsilcileri (Müslüman Kardeşler) arasında pazarlıklar yaşanırken El Cezire’nin meydandan bu pazarlıkları destekleyen, seçimlere kadar rejimin iktidarda kalmasına olumlu bakan sesler bulup ekrana çıkartması, Mübarek yanlısı Kahire ‘sosyetesinin’ sesini, iş çevrelerinin devrimin ekonomik maliyetine ilişkin yakınmalarını aktarmaya başlaması da anlamlıydı. Nitekim, normalleşme, devrimin ekonomik maliyet, sıradan Mısırlının işine dönme arzusu (örneğin Jim Muir, BBC, 07.02) gibi konuları, Müslüman Kardeşler’in ‘Hamas olmadığını’, vurgulayan yorumlara hafta sonu ve pazartesi günü çok yoğun olarak rastlanıyordu. ABD savaş gemilerinin Mısır sularına girdiğine ilişkin bir haber de gördüm, ama bunu bir ikinci kaynaktan daha doğrulatamadım. erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com ve Danıştay’da daire sayısını arttıran tasarıyı çıkarmak istiyor. Bakan Ergin, tasarı üzerindeki görüşmeler sırasında, “Yargıtay ve Danıştay’da geçen süreler, vatandaşları bezdiren, adalet beklentilerini boşa düşüren uygulamalar var. Yargıtay ve Danıştay’ın bu iş yüküyle, bu kadroyla devam etme şansı yok” dedi. Adalet Komisyonu üyeliğin den istifa edenler arasında yer alan CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ise “Bu, Danıştay ve Yargıtay’ı ele geçirme, kendi özel Yargıtay’ını, Danıştay’ını oluşturma yasasıdır. Yüksek yargıyı ele geçirmeye yönelik operasyonel bir harekettir. Faşist bir rejime geçişin işaretidir. Yandaş yargı, yandaş Yargıtay, yandaş Danıştay oluşturma ope rasyonudur” dedi. MHP’li Faruk Bal ise “yargı üzerindeki siyasal tartışmaların kaldırılması” gereği üzerinde durdu. Bal, “Arka bahçe, ön bahçe tartışmalarıyla yargı siyasallaştırılmıştır. Amacınız siyasallaşma değilse, Yargıtay’a asli üye seçmek yerine geçici üye seçersiniz. Siyasi tercih yapmayın, kurayla belirleyin” dedi. YATIRIM DESTEK AJANSI Jandarma: Kemikler öldürülen teröristlerin ANKARA / DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Jandarma Genel Komutanlığı, Bitlis’in Mutki ilçesi’nde yapılan kazı çalışmalarında bulunan kemiklerin 1999 yılında çatışmada ölü olarak ele geçirilen teröristlere ait olduğu, defin ruhsatlarının Mutki Belediye Başkanlığı’nda bulunduğu bildirildi. Açıklamada, güvenliği sağlamak amacıyla yapılan mevzi kazılarında da kemiklere rastlandığı belirtildi. Öldürülen gazeteci Ferhat Tepe’nin babası, dönemin DEP Bitlis İl Başkanı İshak Tepe toplu mezarların dönemin bölge komutanı, Tuğgeneral Korkmaz Tağma’nın bilgisi dahilinde olduğunu söyledi. Jandarmanın, kemiklerin çıkarıldığı yerin “ruhsatlı mezarlık olduğu” yolundaki açıklaması İHD’den de tepki gördü. İHD Bitlis Temsilcisi Hasan Ceylan, “Kazılara katılıyoruz. Burasının ruhsatlı mezarlık olduğu şeklindeki açıklaması gerçekçi değildir” dedi. Başbakan’ı kızdıracak mesajlar FIRAT KOZOK Yeni ‘torba’ yolda ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanlığı, “yargının hızlandırılması” amacıyla birçok yasada değişiklik öngören bir torba yasa tasarısı hazırladı. Tasarıda, yoklama kaçağı, bakaya, saklı, firar eden erlere verilecek hapis cezalarının, idari para cezasına dönüştürülmesi öngörülüyor. Tasarıya göre, ormanlarda ağaç kesenlere verilen hapis ve para cezasında indirime gidilerek yalnızca idari ceza verilecek. Torba tasarı, şu düzenlemeleri öngörüyor: Pasaportsuz yurda giriş ve çıkış için para cezası getiriliyor. Ceza davalarında ‘davayı uzatma’ amaçlı temyiz başvurularının engellenmesi amacıyla ‘harç’ alınması usulü getiriliyor. Böylece, 2010 yılında bu kapsamda Yargıtay’a giden 270 bin, ağır ceza mahkemelerine giden 38 bin dosyanın önlenmesi planlanıyor. İdare mahkemelerinin verdiği ve temyiz için Danıştay’a gelen bazı kararlar, bölge idare mahkemelerine bırakılıyor. Bakanlıkların ‘imar planı’ uygulamaları da Danıştay’a gitmeyecek. Bu dosyalar, idare mahkemelerinde görülecek. Belediyelerin ulaşım ve toplu taşımaya yönelik kararları da Danıştay’a gitmeyecek. TORBA YASA TASARISI ‘Cemaat üyeleri bürokrat olacak’ KIVANÇ EL ANKARA AKP’nin tüketimine sınırlama getirdiği içki, Başbakanlık’a bağlı Yatırım Destek Ajansı’nın internet sitesinde “kültür” olarak niteleniyor. Resmi web sayfasında, yabancı yatırımcıyı Türkiye’ye çekmek amacıyla özel bilgiler de sunuluyor. Geleneksel Türk mutfağı tanıtılırken, rakı ve şaraba da özel vurgu yapılıyor. Bir şarap şişesiyle kadehinin de yer aldığı bölüm şöyle: “...Alkollü içeceklerden rakının yanı sıra, son yıllarda Türkiye çapında yaygınlaşan üretimle birlikte şarap kültürü de önem kazanmaktadır.” Bugüne kadar birçok kez alkol konusunda sert çıkışlar yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’nın web sitesindeki mesajı nasıl değerlendireceği merakla bekleniyor. ANKARA Eski Anayasa Mahkemesi Genel Sekreteri Bülent Serim, torba yasa tasarısı ile tarikat ve cemaat üyelerinin devlette üst düzey yönetici olmalarının önünün açıldığını söyledi. İlk planda 52 bin 301 işçinin sürüleceğini söyleyen Serim’in tespitleri şöyle:  “Kadrolaşma” için ortam yaratılmaktadır. Kamu görevlilerine yıldırma politikası uygulanabilecek.  “Kısa süreli çalışma” yaygınlaştırılmakta, böylece ödemelerin İşsizlik Sigortası Fonu’ndan yapılması olanağı yaratılmaktadır.  Memurlara verilen aile ve ölüm yardımlarının “iki çocukla” sınırlandırılmasına ilişkin kurallar yürürlükten kaldırılmıştır.  Partiler, siyasi faaliyetleri kapsamında her tür harcamayı yapabilecek. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle