18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 ŞUBAT 2011 ÇARŞAMBA Yoksulu daha yoksul yapacaksın, emekçileri baskı altında tutup sendikaları baskı altına alacaksın, Torba Yasa Tasarı’sını gündeme getirip, vahşi kapitalizmin güler yüzü küreselleşmenin gereklerini yerine getireceksin... Bunun adı ileri demokrasi, sendikal hak ve özgürlükler olacak. İçine biraz da düşünce özgürlüğünü koyup, faili meçhul cinayetleri çözeceğini filan söyleceksin, Cumartesi Anneleri’nin gözyaşlarını silmeye çalışacaksın... Emekçilerden vergi toplayacaksın sadece, onları yoksul kılacaksın ki geçim sorunlarıyla uğraşacaklar, siyaseti düşünmeyecekler. Eğer, emekçilerin gelir düzeyleri yükselirse, mutlu olurlarsa siyasette ne olup bittiğini anlayacaklar, sosyal demokrasinin ne anlama geldiğini kavrayacaklar. Dinci, faşist sivil yönetimler, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde böyle bir yöntemi 50 yıldır uyguluyor, varsıl daha varsıl, yoksul daha yoksul; oluyor. Her siyasal iktidar kendi sermaye gücünü yaratıyor... Şöyle 70’li yıllara giderseniz, deprem evlerini yapan müteahhitlerin tümünün 80’li yıllarda holding kurduklarını görürsünüz... 80’li yıllarda Özal’la başlayan süreç de aynı değil miydi? Kimler köşeyi döndü, daha varsıl oldu? Gelelim bugüne... Öyle uzağa bakmaya hiç gerek yok... POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Vahşi Kapitalizm ve Baskıcı Rejim... Yeni bir muhafazakâr sermaye sınıfı yetişti, siyasal iktidara yakın olanlar köşeyi döndü... Türkiye modeli bir demokrasi, siyasal erkin gücüne güç kattı, 1980 sonrası... Kenan Evren ve arkadaşları özel okullara izin verince, tarikat şeyhleri eğitim alanına daldılar. 2011 yılında, 1500’e yakın özel okulun neredeyse 1300’ü tarikat şeyhlerinin... 2 bin 500 dershanenin iki bini onların. Özel hastaneler mi? Çoktan onların oldu, çoktan! Yoksullar uyanmasın diye sadaka toplumu yaratıldı. Torba torba kömürler evlerinin önüne yığıldı, mercimek, nohut, şeker, zeytin paketleri dağıtıldı. 2007 seçimleri öncesinde bir tarikat şeyhinin müritlerinin sahibi olduğu kuyumcu Güneydoğu’da altın dağıtmadı mı?.. Neoliberal ekonomi politikaların Türkiye gibi ülkelerde uygulanması sınıf bilincini yok edip, bireyi kul yapmak, iktidara körü körüne tapmak içindir. Kapitalizm var olduğu sürece sosyalizm de vardır... Bizim sözde liberaller, emekçi yığınlarını kandırmak için “sosyalizm öldü, yaşasın kapitalizm” çığlıkları atarlar... Şöyle bir düşünün 2002 öncesini ve Kemal Derviş’i anımsayın. Derviş, niçin gelmişti Türkiye’ye ve bizim anlışanlı ekonomistlerimiz TV ekranlarından nasıl çığlık atıyorlardı. Halkımız bunları çoktan unuttu... Başbakan Bülent Ecevit, Kemal Derviş’i ekonomiden sorumlu bakan yapmayacaktı ama ABD baskısına dayanamayıp boyun eğdi. Bir süre geçti ve DSP bölündü... Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz erken seçim için bastırdı. Ecevit Türkiye’nin başına neler geleceğini bildiği için iki yardımcısını uyardı: “Erken seçime gitmeyelim!” Dinlemediler ve erken seçim kararı alındı... İsmail Cem hemen bir parti kurdu... DSP milletvekillerinin bir bölümü yeni partiye geçti... Hürriyet bir kamuoyu araştırmasını manşete çekti bir süre sonra: “İsmail Cem’in partisi yüzde 35’le birinci parti...” Kemal Derviş, Cem’in partisine girecekti ve tüm senaryolar böyle yazılmıştı... Birden araya “iyi saatte olsunlar” girdi, Derviş ortadan kayboldu. 10 gün sonra Londra’da ardından Washington’ta ortaya çıkıp açıklama yaptı: “Ben CHP’liyim... Babam da CHP’liydi... Orada politika yapacağım.” İsmail Cem’in tüm düşleri, ona destek verenlerin beklentileri suya düştü. 2002 seçimleri yapıldı... AKP yüzde 35’le tek başına iktidar oldu... CHP yüzde 10 barajını aşıp, yüzde 20’lerle Meclis’e girerken DSP, DYP, MHP, ANAP seçim engeline takıldı. İleri demokrasi ve özgürlükler, sanayi devrimini yapmış, gelişmiş ülkelerde olur... Orada emekçiler örgütlüdür, Torba Yasa, taşeron işçilik filan da yoktur. Kimi sanayici, işadamı vergisini kuruşu kuruşuna dek öder, vergi ödememek için türlü yollara başvurmaz. Çünkü kapitalizmin kuralları işler... Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri, Türkiye’ye özgü bir demokrasinin özlemi içindeler mi? Demokrasi ve özgürlükler öyle gökten altın tepsiyle inmez! Bildiğim; varsıllarla yoksullar arasındaki gelir dağılımındaki uçurum, baskı rejimi. Aş, iş, ekmek... Sağlık hizmetleri... İnsanca yaşam... Baskı rejimine son... Bilmem anlatabildim mi? [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 Erdoğan, ‘TSK bizimle ilgilidir’ diyerek CHP’li Batum hakkında Meclis kürsüsünden suç duyurusu yaptı ‘Karşılıksız kalamaz’ Batum: Bir daha ordu konusunda konuşmam KIVANÇ EL ANKARA CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Ordu ile ilgili açıklamaları ben yaparım” sözlerine destek vererek, “Genel Başkanımız haklıdır. Bundan sonra ordu ile ilgili konuşmayacağım” dedi. Batum, “İstifa edecek mi” tartışmalarına da noktayı koyarak, “İstifa etmeyeceğim” dedi. TSK’ye yönelik “kâğıttan kaplan” sözleri ile ilgili olarak Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulunan Batum, olayın iki boyutunun olduğunu ifade ederek, “Birincisi Genel Başkanımız dedi ki, ‘Orduyla ilgili demeçleri ben veririm.’ Çok haklıdır. Artık benim hiçbir şey söylememem gerekir. Orduyla ilgili konuşmayacağım” dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a da yanıt veren Batum, “Ben hakaret etmem. TSK benim o sözleri ne için söylediğimi bilir. Bana karşı savcıların harekete geçmesini isteyen Başbakan, şehitlere kelle dediği için mahkum olmuş bir başbakandır. Onun yardımcısı Arınç’ın ‘Bu orduyla savaşa mı girecektik’ açıklamaları ile ilgili Başbakan, suç duyurusunda bulunacak mı? Bu konuda herhangi bir savcı harekete geçmiş mi? Bugüne kadar orduyu her seferinde yıpratanlar ile ilgili bir suç duyurusu yapılacak mı onu da merak ediyorum. Şimdi Başbakan’dan bu konuda da savcıları göreve çağırıp çağırmayacağını bekliyorum. ‘Askerlik yan gelip yatma yeri değildir.’ diyen bir Başbakan’ın, bana çıkıp bir laf etmeye yetkisi de yoktur” dedi. Batum, istifa edeceği yönünde iddialara yanıt vererek, “Hayır istifa etmiyorum. Genel Başkanımız da istifamı istemedi” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, ordu için “kâğıttan kaplan” sözleri nedeniyle CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum hakkında Meclis kürsüsünden suç duyurusunda bulundu. Erdoğan, partisinin grup toplantısında şunları söyledi: Batum suçlu: Bakıyorsunuz, sıfatı anayasa hukukçusu olan bir kişi çıkıyor; garip garip şeyler ediyor. Senin her yerin anayasa hukukçusu olsa ne yazar. Bu tür kişiler, olsa olsa elindeki anayasa kitapçığını ezberlemiş kişi olarak meydanda dolaşır. TSK’ye yönelik, işte ‘kartondan bir kâğıtmış’, öbür taraftan ‘ABD içini oymuş oymuş’ diye, orduyu adeta Amerika’nın yönetimine, Amerika’nın idaresine vermiş bir havada gösterme anlayışı bir suçtur. TSK bizimle ilgili bir kuruluştur, dolayısıyla bu suç duyurusunu yapıyorum. Gereğinin yapılması lazım. Bu karşılıksız kalamaz. Bu karşılıksız kaldığı anda TSK ile futbol topu oynar gibi oynarlar. Bunun bedeli ödenmelidir, ödettirilmelidir. Hiçbir zaman, TSK’yi, biz herhangi bir ülkenin yönettiği veya içini boşalttığı gibi bir yaklaşıma, bir karton kutuya benzetme olayına prim veremeyiz, vermemeliyiz. Kıbrıs’ta prim vermeyeceğiz: KKTC’deki gösteride açılan pankartlar sadece edep açısından yakışıksız değil, Güney Kıbrıs’ın ekmeğine yağ süren mahiyettedir. Biz, KKTC idarecileri nezdinde gereken uyarıları yaptık. Türkiye Kıbrıs meselesinde bir garantör ülkedir; KKTC’li kardeşlerine destek vermeye devam edecektir, ama hiçbir spekülasyona da prim vermeyecektir. Dönemimizde faili meçhul Arınç da ‘Savaşacak halleri yok’ demişti Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da daha önce Türk Silahlı Kuvvetleri’ni (TSK) hedef alan açıklamalar yapmıştı. Arınç, “Allah’a çok şükrediyorum ki Türkiye bunların zamanında bir savaşa falan girmemiş, yoksa bunların savaşacak halleri yok” demişti. yok sanıyordum: Dönemimizde faili meçhul yok diye bildim hep. O gün, 2004’te olduğunu orada öğrendim. Evladının (Tolga Baykal Ceylan) İTÜ’de okurken gittiği, İğneada’da kaybolduğunu, telefon görüşmeleri vs. ıslak şortunun vs. kendisine ulaştırıldığını, farklı farklı şeylerin kendisine söylendiğini anlattı. Ben de inandım, doğru söylüyor. 20042011, 7 yıl. Bu 7 yılı özellikle ayrıca hesaba çekmemiz lazım. Nedir, ne değildir; bunun üzerine gitmemiz, annesiyle tekrar tekrar görüşmemiz lazım. Şu anda Ergenekon’da adı geçen bazı isimler var. Bu isimlerle bağlantıların olduğu söyleniyor. Mısır ve Tunus: ABD Başkanı Sayın Obama ile 6 gün içinde 2 görüşmemiz oldu. Mısır’da uluslararası gözlemcilerin denetiminde düzenlenecek adil seçimlerle yeni sürece geçiş sağlanmalı; geçiş süreci hemen başlamalı. Yeni bir hükümete geçiş sağlanmalı. Geçiş süreci kısa olmalıdır. Mevcut gösteriler sırasında şiddete başvuranlar adalete sevk edilmelidir. Bütün işletmeleri denetleyemeyiz: İş sağlığı ve güvenliği konusunda yapılan tüm çalışmalara rağmen maalesef OSTİM’deki gibi acı olayların önüne bütünüyle geçmek mümkün olmuyor. Elbette, ilgili tüm kurumlar, bu acı olaylardan gerekli dersleri çıkararak nerede hata, ihmal olduğunu tespit edecek açığı kapatmak için daha farklı bir gayretle ortaya çalışmalarını koyacaklardır. Ancak, takdir edersiniz ki her işyerini her an denetlemek, her an gözlemek mümkün değil. İşçilerimizin, işverenlerimizin ‘bana bir şey olmaz’ anlayışından artık sıyrılarak muhtemel her vaka için önceden tedbir almalarını, uyarılara azami ölçüde dikkat göstermelerini bekliyoruz. KARAR 1 MART’TA CHP’den BDP’ye destek TASARI SUNULDU Seçim tarihi 12 Haziran ERDEM GÜL ‘Darbe’ karşıtı öneriye AKP’den ret ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda BDP’li Hasip Kaplan’ın TSK İç Hizmetler Kanunu’nun 35. maddesinin kaldırılmasına ilişkin yasa önerisinin öncelikle görüşülmesi istemi AKP oylarıyla reddedildi. BDP’li Kaplan’ın önerisinde İç Hizmet Kanunu’nun “Silahlı Kuvvetler’in vazifesi, Türk yurdunu ve anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti’ni kollamak ve korumaktır” denilen 35. maddesinin kaldırılması öngörülüyor. Kaplan, önerisinin doğrudan gündeme alınmasını isterken referandumda kabul edilen anayasa değişikliğini anımsattı. CHP’lilerin de destek vermesine karşın, Kaplan’ın önerisinin gündeme alınması reddedildi. BDP’liler ayağa kalkıp “Bravo” diye alkışlayarak bunu protesto etti. ‘Sözleşmeli er’ Meclis’te ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sözleşmeli erbaş ve er istihdamına ilişkin düzenlemeler getiren yasa tasarı TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Sözleşmeli er ve erbaşlar uzatmalarla birlikte en az 4 en fazla 7 yıl görev yapacaklar. Tasarıya, sözleşmeli er kaynaklarını; en az ilköğretim veya yurtdışındaki dengi okul mezunu olup askerlik hizmetini erbaş ve er olarak tamamlamış, terhislerinin üzerinden 3 yıldan fazla süre geçmemiş ve 26 yaşından gün almamış olanlar teşkil edecek. Askeri okullardan ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nden her ne sebeple olursa olsun ilişikleri kesilen personel, sözleşmeli er olarak alınmayacak. Sözleşmeli er adayları ön sözleşme yapılarak askeri eğitime alınacak. Erlikte en az 2 yılını tamamlayanlar, kadro görev yeri uygunsa sözleşmeli onbaşılığa, sözleşmeli onbaşılıkta en az 2 yılını tamamlayanlar da kadro görev yeri uygunsa, sözleşmeli çavuşluğa geçirilecek. ANKARA AKP, 12 Haziran’da yapılacak genel seçim kararını 1 Mart’ta alacak ancak “gelecek döneme bırakmak istemediği tasarıları yasalaştırmak amacıyla” TBMM’yi partilerin milletvekili adaylarının Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) verileceği tarihe kadar açık tutacak. AKP Merkez Yürütme Kurulu’nun (MYK) Başbakan Tayyip Erdoğan başkanlığında önceki gün yapılan toplantısında seçime ilişkin yol haritası da değerlendirildi. AKP, TBMM’yi partilerin milletvekili aday listelerinin YSK’ye verildiği tarihe kadar açık tutmayı planlıyor. Bu tarihin de yaklaşık olarak YSK’nin yapacağı seçim takvimine de bağlı olarak 12 Haziran’dan 45 ya da 50 gün öncesine denk gelmesi bekleniyor. Bu durumda TBMM, nisan ayının ikinci haftasına kadar açık kalabilecek. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle